23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 15 Yakasında uğur böceği ? 8 aydır yapay kalple yaşayan klarnet ustası Selim Sesler, nakil için acil listesinde bekliyor. Hem halka sesleniyor hem de emeklerini hatırlatarak Kültür Bakanlığı’na… AYŞEGÜL ÖZBEK Kalp nakli bekleyen Selim Sesler için sanatçılar 7 Kasım’da Babylon’da buluşuyor Babamın Sesi’nin galasında konuşan Demirtaş: ‘Sorunlar sanatın inceliğiyle çözülecek’ Kültür Servisi Dün gösterime giren Orhan Eskiköy ve Zeynel Doğan’ın yeni filmi “Babamın Sesi”nin galası Beyoğlu Sineması’nda yapıldı. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın da katıldığı galada Eskiköy, KürtAlevi sorununun hâlâ devam ettiğini ve kendilerinin de ilk filmleri “İki Dil Bir Bavul”dan beri aynı duyarlılıkla film yapmaya devam ettiklerini belirtti. Doğan ise açlık grevlerini hatırlatarak “İyi film de yapsan, ödüller de alsan hep buruk oluyorsun. Şu an açlık grevinde arkadaşlarım varken gala yapmanın ne anlamı var diye düşünüyor insan. Ama film yaparak bu sürece katkımız olacaksa yapmaya ve yılmamaya devam edeceğiz” dedi. Demirtaş ise film sonrası yaptığı konuşmada, siyasetin kaba, incitici, ötekileştirici dili ile filmin üzerine çok konuşmanın doğru olmadığını belirterek şöyle devam etti: “Yüzlerce miting, yüzlerce siyasi nutuk, Meclis konuşması belki binlerce defa yapacağımız siyasi faaliyet bu kadar çarpıcı bir şekilde herhalde bir meseleyi anlatamaz. Biz yıllarca anadilinin önemini anlatmaya çalıştık ama tek bir film anadilinin ne demek olduğunu iki saatte anlatabiliyor. Bizi siyasetçi yapan bu filmde çarpıcı bir şekilde anlatılan gerçeklerdir.” Filmin ulusal ve uluslararası düzeyde daha çok izleyiciye ulaşması için ellerinden geleni yapacaklarını belirten Demirtaş, “Sorunlarımız çözülecekse biraz da belki sanatın inceliğiyle, derin ruhuyla çözülecek. Çünkü biliyorsunuz Türkiye’de siyasetçi ya sanatın içine tükürüyor ya da ucube diye yıktırıyor” dedi. Yakasında bir uğur böceği var bu aralar... 38 yıllık hayat arkadaşı Nuran Sesler takmış bu uğur böceği şeklindeki minik iğneyi. “Bir gün hastanedeki odasının açık penceresinden içeri bir uğur böceği girdi. Neredeyse bir buçuk saat dolandı durdu, sonra uçtu gitti. Bu iğneyi aldım, uğur getirsin diye” diyor. Umarız uğur getirir... Duymayan var mı? 13 aydır kalp yetmezliği çekiyor Selim Sesler. Yaklaşık bir senedir de “Ben onunla birim. Bir bütünüm” de diği klarnetini de çalamıyor. Koltukta yanında bir alet var, kabloları vücuduna bağlı. “Bu yapay kalp takılalı 8 ay oldu. 3 hastane dolaştım. Başta doktorum Süha Küçükaksuya, bu yapay kalple bana hayat verdiler” diyor. 7 Kasımda ise dostları Kubat, Suzan Kardeş, BaBa ZuLa, Kolektif İstanbul, Hakan Aysev ve oğlu Ramazan Sesler destek ve moral konseri için bir araya geliyor. Hastalığı nedeniyle Sesler, gecede olamayacak ama “Konser güzel olacak mutlaka” diyor. Hastalığında ilk arayanlardan biri yönetmen Fatih Akın. Çoğu kişi belki de Selim Sesler’i Akın’ın “Duvara Karşı” ve “Köprüyü Geçmek” filmlerinden hatırlar. “Bizim dostluğumuz yıllar öncesine dayanıyor. Kanadalı Brenna MacCrimmon’la yaptığımız ‘Karşılama’ albümümüzü çok beğenmiş. Sonrasında ‘Duvara Karşı’da bana çaldırmak istiyor ve gelip beni İstanbul’da buluyor... ” Yurtdışına açılması ve artık uluslararası bir sanatçı olmasının ilk kapısı MacCrimmon. İlk yurtdışı konseri de Kanada. “Bir ay dolaştık. Ondan sonra da kendi kendine açıldı kapılar. Sanatımla ilgili atıp tutmayı pek sevmem ama bu süreçte benim de katkım oldu. Kaba bir tabir belki ama derler ya ‘at yemini kendi artırır.’ Onun gibi...” Türkiye koşullarında herkesin yaşadığı ve yaşama ihtimali olduğu gibi hastane hastane dolaşması ve yanlış teşhisler de tedavisini geciktirmiş. Şu anda kalp nakli için acil listesinde beklemede Sesler. “Benim durumum çok acil. Kontroller dışında sokağa bile çıkamıyorum. Bu alet beni yaşatıyor ama sıkıntısı büyük. İçimde bir metal var. İçinde bir metal olduğunda rahat edebilir misin?” Organ naklinde uzayan listeler, hastaların sıra beklediği günler, geceler... “Halkımızdan rica ediyorum, çok duyarlı olsunlar. İnsanlara can versinler, bağış yapsınlar. Hatta onlara yalvarıyorum. Hem sevap da kazanırlar, bizden de çok dua alırlar. Bizi yaşatsın sevgili halkımız.” Bir de tabii uzun yıllardır uluslararası platformlarda da temsil ettiği ülkesinin bakanlarına, başbakanına seslenmek istiyor… “Kültür bakanı beni belki biliyordur ama nereden ulaşacağız? Ben çok kültürlerarası organizasyonlarda, devlet erkânına çaldım. Türkiye’yi temsil ettim. Ayasofya’da zamanın Amerikan Başkanı Bush’a da çaldım. Tabii insanlar zaman geçince unutuyor bunları...” 910 yaşından beri müzikle iç içe Sesler. “Klarnetimle bir bütünüm” diyor ama en son geçen eylülde Almanya’da altı konser vermiş. “Keyfim biraz kaçıktı o günlerde de... Şimdi çalamıyorum, mecalim yok. Müzisyenlikte, klarnet çalarken bir kere keyfinin olması lazım. Hiçbir şey düşünmeyeceksin. Şimdi aklım fikrim burada” diyerek yapay kalbini gösteriyor. “Çok özlüyorum çalmayı. Bu vaziyette klarnet çalamam ama inşallah nakilden sonra yeni bestelerimiz olacak, yeni gruplarla çalacağız” diyor umutla. ‘Gönlümün feneri’ 7 Kasım’da Babylon’da olacaklardan biri de Fatih Akın. “Keşke iki kalbim olsa da birini Selim Ağabey’e versem” diyor. Sesler’i ilk kez Eski Peyote’de görmüş Akın. “İstanbul’a gelmişim, kimseyi tanımıyorum o zamanlar. Tesadüfen girmiştim. Hem kendi hem de müdavimleri alternatifti. 1999 yılıydı sanırım. Selim Sesler’i ilk o akşam dinledim. Seyirci ‘biz rockçıyız’ diye başta tepki gösterse de daha sonra rock müzik ve roman havasında bir ortaklık kuruldu.” “Duvara Karşı” filminin fikrinin yeni yeni oluşmaya başladığı dönemler... Akın o akşam bir şeyler keşfettiğini söylüyor. “Filmin havası nasıl olabilir diye düşünürken geldi aklıma. Daracık bir yerde, alternatif insanlar Selim Sesler müziğiyle dans ediyorlar, kafayı buluyorlar. İstanbul’da buluştuk, teklifimi kabul etti. O günden sonra da arkadaş olduk zaten. Onun için de benim için de ‘Duvara Karşı’ bir dönüm noktası oldu.” Sesler için “ O benim gönlümde ve hayatımda bir fenerdir” derken de ekliyor: “Selim Ağabey Türkiye kültürünün bir temsilcisidir. Bizim desteğimiz yetmez. Kültür Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı da görsün Selim Ağabey’i. O da bize üflesin, kafamızı serinletsin ara sıra.” LORİN MAAZEL YÖNETİMİNDEKİ ORKESTRA 10 KASIM’DA HALİÇ KONGRE MERKEZİ’NDE Hollanda Kraliyet Orkestrası geliyor Kültür ServisiHollanda ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yıldönümü kapsamında düzenlenen etkinlikler, şef Lorin Maazel yönetimindeki Kraliyet Concertgebouw Orkestrası’nın konseri ile devam ediyor. İKSV tarafından, Hollanda Kraliyeti desteğiyle 10 Kasım’da Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek konsere, Hollanda Kraliyeti Veliaht Prensi Willem Alexander ve eşi Prenses Maxima da katılacak. Konser programında, Peter van Anrooy’un “Piet Hein Rhapsody”, Sergei Prokofiev’in “Romeo ve Juliet Süiti”nden bölümler ve Piotr Ilyich Çaykovski’nin “Op. 36 numaralı Fa minör 4. Senfonisi” yer alıyor. Her biri virtüöz 120 müzisyenden oluşan Kraliyet Concertgebouw Orkestrası, kurulduğu 1888 yılından bu yana Strauss, Mahler, Debussy ve Stravinsky gibi pek çok önemli besteci tarafından yönetildi. Mahler geleneğini, Mahler’in orkestrayı kendi yönettiği konserlerde benimseyen orkestra, 2004’te Mariss Jansons’un şef olmasıyla, Mahler, Bruckner ve Richard Strauss’un yanı sıra repertuvarına Şostakoviç ve Messiaen gibi belli başlı 20. yüzyıl bestecilerini de ekledi. BİLGİ ÜNİVERSİTESİ VE TYB İŞBİRLİĞİYLE SERTİFİKA Yayıncılığın ABC’si Kültür Servisi İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle hayata geçen “Yayıncılığa Giriş” sertifika programı ile yayıncılık sektörünün tüm detayları ele alınacak. Bir kitabın ve/veya derginin oluşum sürecinin tüm aşamalarının aktarılacağı derslere, aralarında Bilgi Üniversitesi Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Fahri Aral, Yapı Kredi Yayınları Yayın Koordinatörü Aslıhan Dinç, AnatoliaLit Ajansı’ndan Eda Çaça’nın bulunduğu, yayıncılığın farklı alanlarından uzman isimler katılacak. 10 Kasım’dan başlayarak Bilgi Üniversitesi Santral yerleşkesinde, koordinatörlüğünü Sevengül Sönmez’in yapacağı programda; yayıncılık sektörüne yeni başlayanlar için sektörün alanları, kitap ve süreli yayın basan yayınevlerinde departmanlar ve bu departmanların birlikte çalışma biçimleri anlatılacak. 8 hafta, 24 saat sürecek program hakkında bilgi için: ceylan.yurdakuler@bilgi.edu.tr veya 0212 311 72 19.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle