26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Prof. Dr. Erinç Yeldan’a göre yaşanmakta olan bunalıma çözüm için getirilen önerilerin tümü yetersiz kalıyor Kriz çözüm tutmuyor HİCRAN ÖZDAMAR Kaotik... Bana göre AKP’nin medyadaki en akılcı yandaşlarından biri, dün zirvede iki başlılık, anayasal, yasal düzenlemelerdeki yetkilerin çatışması bağlantılı kaçınılmaz ortaya çıkan durumu “kaotik” olarak tanımlarken, “zorunluluk” olarak nitelendirse de AKP’nin doğrudan katkısını çok çıplak özetleyiverdi... “Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesine, Meclis’ten alınması gereken yeterli oy sayısı üzerinden engel çıkarılınca, AKP’nin çözüm refleksi ile referandumla seçimi gündeme getirdiğini” söyledi. Şimdi de yarıdan fazla halkoyu ile seçilmiş, ama yetkisiz cumhurbaşkanı, daha geniş yetkilerle donatılmış ancak oy oranı çok daha düşük başbakan olgusunda, çelişkilerin, çatışmanın, kaosun ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğunu savundu. Aynı yolda yürüyen GülErdoğan kimlikleri sayesinde bugüne kadar işlerin yürümesinin ölçü alınamayacağını, var olan anayasalyasal düzende gelecek liderler yönetimlerinde çok büyük sorunların çıkabileceğini öne sürdü. Eldeki siyasal tabloda, gelinen noktada durumu düzeltebilecek başkanlık sistemi ya da başka anayasal, yasal düzenlemelere şans tanımadığının da altını çizerek, çok usta bir yorumla, GülErdoğan ikilisinin kader birliğinin ancak Türkiye’yi kaotik bir ortamdan kurtarabileceği sonucunu, çıkarımını yaptı. Dönemin koşullarında aldığı sayısal oy tartışmalı Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’nda diretilmesinde, GülErdoğan ikilisi, AKP iktidarlarının siyasal sorumlulukları ya da sorumsuzlukları üzerinde hiç mi hiç durmadı. Türkiye’nin 12 Eylül darbe anayasasından kurtulma gereksinimi ne kadar önemli, anlamlıysa da Türkiye’de yerleşik, kurumlaşmış, bal gibi de işleyen parlamenter düzenin üstüne yamalı bir bohça gibi referandumla seçilen cumhurbaşkanı olgusunun yarattığı umacı, hilkat, hukuk garabetinin demokrasimize bağışlanamayacak ihanetine dokundurma bile yapmadı. En azından Başbakan Erdoğan ile aynı çizgide, sistemimize yine yamalı bohça olarak eklenmek istenen başkanlık sistemini savunuyor olsa da, (ki savunamadı) ortaya çıkacak daha da çarpıcı çelişkiler, sorunlar üzerinde hiç mi hiç durmadı... ??? Ucuz siyasi hesaplarla günlük, acil çözüm üretmenin, iktidarlarına iktidarda büyüme gibi çok anlamlı siyasi katkıları olsa da, Türkiye’nin insan hakları, demokrasimiz, gelişmişliğimize bir diğerinden daha olumsuz yıkım etkilerinin bini bir para... Kimileri uzun dönemde, sonuçta elbette siyasi iktidarlarını da vuracak... Ancak ülkemizi, insanımızı, yaşamımızı kutuplaştırmadaki sonuçlarından kurtulmamız, bundan sonra çok olumlu adımlar atılabiliyor olsa da çok zor olacak... İşte günümüzün en sıcak gündemi açlık grevleri ile yüz yüze kaldığımız, elbette sonuçlarından çok korktuğumuz tehdidi, nedensonuç ilişkileri içinde şöyle bir sorgulamaya ne dersiniz? Başbakan’ın yarayı kanatan ağır suçlamaları, PKK cephesinin sert çıkışları üzerinden, bu ölümüne inatlaşmada söylenenleri özetlemeye kalkışacak değilim. “Bu kaotik çıkmazın içine nasıl düştük” sorusundan yola çıkmak, bu saatten sonra, çok zor olan en az zararla çıkış yolları arayışlarını bulmada belki yararlı olabilir... Ortada barış içinde, birlikte yaşayabilmenin yollarını tıkayan, insan haklarına da aykırı hukuk dışı yollar söz konusuysa... Hukuk devleti düzeni, demokratik düzen içinde iktidar icraatları, parlamenter düzen, yargı sistemi işletilerek yapılacak işler vardır... İktidarları, Kürt sorununa, İslam kimliği, ekonomik sosyal siyasal çıkarlar üzerinden ağırlık koyma, siyaseten kazançlı çıkma hesaplarında çözüm reçeteleri üretmeyi seçmişse... Havuçsopa uzatma yöntemlerini sırayla sahneye sokarak, bir görüşüyor bir çatışıyor vitrininde zikzaklar çizmişse... Dünya çapında Ortadoğu çıkarları adına bu kadar çok büyük, kirli oyunlar oynanırken, tuzağa düşmemek, sağlıklı çözümlere ulaşmak, hele de toplumsal güven yaratmak olanaksızdır... Terörü kullanarak ırkçılık, ayrımcılık yapanlardan çözüm beklenemeyeceğine göre, iktidarlarının, bu gelişmelerdeki günahları ve sevapları ile sorgulanması zamanıdır. Apo’nun yakalanması ile de bağlantılı, terörün en alt düzeylere indiği yıllardan bugüne, terörün tırmanışı, sorunların katlanışının iktidar sorumluluğu atlanamaz. Zikzaklı, günübirlik siyasi, iktidar çıkar hesapları ile yürütülen politikalarda sivil ve de çok güçlü, yasama yürütme yargı bağımsızlıklarını tepetaklak etmiş, tek merkezli bir iktidar elinde, suçceza ilişkileri kanıtları ile ortaya konmadan, biriktire biriktire binlerle insan KCK operasyonu adı altında sonradan, toptancı suçlanıyorlarsa, ortada demokratik yasal hukuk devleti düzeni işleyişi yok demektir. Ortada bu kadar siyasallaşmış bir yargı, cezalandırma uygulaması varsa, karşı cephe olarak teröre odaklanmış açlık grevleri ile yüzleşmek de kaçınılmazdır. İşin içinden çıkmak artık sanılandan çok daha zordur.. ÇEŞME Yaşar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı, gazetemiz yazarı Prof. Dr. Erinç Yeldan, iktisat biliminin “Büyük Durgunluk” adı verilen son krizden çıkış yolu bulma konusunda yetersiz kaldığını vurgulayarak “Yaygın işsizlik, reel gelirlerin erimesi, kâr oranlarının ve fiyatların çökmesiyle kendini gösteren bu süreç, yaz aylarından bu yana artık büyük belirsizliğe dönüşmüş durumda. Kısa dönemli çözüm paketleri işe yaramıyor” dedi. Türkiye Ekonomi Kurumu tarafından düzenlenen 3. Uluslararası Ekonomi Konferansı Çeşme’de sürüyor. “Borç Dinamikleri, Finansal İstikrarsızlık ve Büyük Durgunluk” temasıyla gerçekleştirilen konferansta, 300 bildiri sunulurken, katılımcı sayısı 450 oldu. ? Türkiye Ekonomi Kurumu tarafından Çeşme’de düzenlenen 3. Uluslararası Ekonomi Konferansı’nın önemini vurgulayan Prof. Yeldan, “Yaygın işsizlik, reel gelirlerin erimesi, kâr oranlarının ve fiyatların çökmesiyle kendini gösteren son süreç, yaz aylarından bu yana artık büyük belirsizliğe dönüşmüş durumda. Kısa dönemli çözüm paketleri işe yaramıyor” dedi. Etkinliğin önemini değerlendiren gazetemiz yazarı Prof. Dr. Yeldan, dünyanın “büyük durgunluk” adı verilen krizden çıkış yolu aradığını, ancak bunu becerebildiğinin söylenemeyeceğini vurguladı. 20. yüzyıl kapitalizminin 2008’den bu yana sistemik bir kriz içinde bulunduğunu anımsatan Prof. Dr. Yeldan, şunları söyledi: ? Önceleri sadece Amerikan konut piyasasıyla sınırlı bir finansal çalkantıdan ibaret olduğu düşünülen kriz, Avrupa’da maliye krizine dönüştü. Krizin ardından sistemik ve yapısal çözüm önerileri yetersiz kaldı. ? Kriz karşımızda çok farklı bir biçimde duruyor. 90’lı, 2000’li yıllardakinden farklı bir kriz. Çokuluslu şirketlerin iflasları, bunların bir süre sonra düzlüğe çıkması, IMF’nin borç vermesi gibi kriz ve sonrası çözümler eski nesil kaldı. Şimdi yaşanan durumla ilgili nasıl bir çözüm olacağına ilişkin iktisat bilimi yetersiz kalıyor. ? Birinci ve üçüncü dünya ülkeleri arasındaki uçurum artıyor. Bundan önceki finansal krizlerin yüksek oran lı devalüasyon, hiperenflasyon, banka ve şirket iflasları şeklinde gözlediğimiz derin çöküntüleri South Centre Ekonomi Şefi yerine, şimdi daDr. Ahmet Akyüz de IMF Baş ha düşük çaplı, Ekonomisti Olivier Blanchard’ın ancak zamana “World Economic Outlook” rapoyayılmış uzun runu açıklarken Avrupa’da krizin süreli, yay10 yıl süreceğini söylediğini anımgın bir dasatarak “Avrupa bu sorunu yöneteralmayla medi” dedi. Akyüz’e göre, 11 Eykarşı karşılül’ün ardından Amerika ve Avruyayız. pa’da oluşan çekimserlik nedeniyle ? Büyük Arap ülkeleri Türkiye’ye para aktarıdurgunluk yor. Siyasi iktidarın ilişkileri de bun2012 yazında etken. Türkiye’nin büyüme oranı dan beri aryüzde 3 ile 5 oranında olacak. Bu tık büyük beülke 2023’te birinci dünya ülkeleri lirsizliğe döarasına girme hedefini yakalayamaz. Bu, ona buna mal satmakla nüşmüş duyapılacak iş değil. rumda. Türkiye 2023 hedefini yakalayamaz TPAO Irak’ta 7 bin kuyu açma peşinde Ekonomi Servisi Enerji Bakanı Taner Yıldız, TPAO’ya bağlı uluslararası bir şirket olan TPIC’nin (Turkish Petrolium International Company) Basra bölgesinde beş kuyunun kazımının tamamladıktan sonra önceki gün de yaklaşık 350 milyon dolarlık 40 petrol kuyusu açılmasını öngören bir anlaşma imzaladığını, 7 bin kuyunun açılması için Irak merkezi hükümeti ile çalışmaların sürdüğünü söyledi. Yıldız şunları vurguladı: ? BOTAŞ veya TPAO’nun özelleştirilmesi gibi bir çalışmamız yok. Ama THY gibi bir model düşünüyoruz. Öncelik TPAO’da. ? İran doğalgazını azaltmayı planlamıyoruz. Türkiye ihtiyacının yüzde 20’sini karşılıyor. Bu konuda ne ABD’den ‘azaltın’ talebi geldi, ne biz azaltım düşünüyoruz. Böyle bir talep gelmez de; Çünkü bu İran’a değil, Türkiye’ye bir yaptırım olarak algılanır. ? Suriye’den tekrar elektrik alma talebi geldi. Özel sektör 10 gün içinde TEİAŞ ve EPDK ile sözleşme yenilerse veririz. ? Eğer ENI Güney Kıbrıs’ta, uluslararası anlaşmalara aykırı petrol araması için anlaşma yaparsa Türkiye’deki yatırımları için oturur tekrar düşünürüz. Ceyhan’daki yatırımlarını gündeme alırız. (G. Kıbrıs hükümeti önceki gün ENI dahil 4 şirketle görüşme kararı almıştı) ‘Önlem alınmazsa iflaslar başlayacak’ ? Türkonfed Başkanı Süleyman Onatça, vergi ve prim borcunu ertelemek ve kaynak sağlamak gibi önlemler alınmazsa iflasların başlayacağını söyledi. FATMA KOŞAR ADANA Hatay ve çevre illerde yatırım yapan işletmelerin büyük zorluk çektiğini belirten Türk Girişim ve İş Dünyası Federasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Süleyman Onatça, bunu birkaç örnekle açıklayarak çözüm önerilerinden bulundu. Onatça, TÜRKONFED’in Adana’da düzenlediği ‘Kalkınmada Bölgesel Dinamikler Sempozyumu’nun öncesinde gazetecilerle sohbet toplantısında TÜSİAD’ın vesayeti altında faaliyet gösterdikleri iddialarına da “Vesayet olsaydı ben olmazdım” diye yanıt verdi. Onatça Türkiye ekonomisi, kalkınma ajansları ve Suriye tedirginliğinin etkileri konusunda şunları söyledi: Hat Boru, ihale kazanınca Hatay’da büyük bir yatırım yaptı. Şimdi Suriye’ye ya da Suriye üzerinden ihracat noktalarına giden TIR’ların navlun ücreti 1700’den 3 bin 500 dolara çıkınca ihaleyi TIR başına 500 dolar kazanma hesabıyla almışken şu anda TIR başına 1200 dolar zarar ediyor. Bir diğer şirket, bankadan borç ile TIR filosu kurdu. Bankaya borçlu ödemekte zorlanıyor. Suriye’ye iş yapan işletmelere bir an önce alacakları karşılığında kaynak sağlanmalı. Devlet faizsiz borç vermeli. Toplam rakam henüz tam saptanamadı, ama her alacağını alamayan şirkete destek olunmalı. Ayrıca Suriye mağduru şirketlerin sosyal güvenlik prim borcu, vergi borçları ertelenmeli. Bakanlık konuyla ilgili çalışma yapılacağını açıkladı, ama sonuç yok. Hatay’da muhalif olduğunu söyleyen grupların terör estirmesi önlenmeli. Güvenlik zafiyeti bir ölçüde giderildi, ama kamplara girişçıkış izinlere bağlanmalı. Suriye’deki gelişmelerin etkileri konusunda kaygı büyük. Türkiye genelinde kaygı var, ama Hatay, Adana, Mersin gibi yakın illerde çok daha fazla kaygı var. İnsani açıdan tedirginlik büyük. Bunun ticari boyutu da var. Bölge ekonomisi büyük yara aldı. Hatay en yakın il. Buradan ihracat 2011 6 ayına göre bu yıl aynı dönemde yüzde 70 düştü. İticaret de eklendiğinde ekonomik kayıp büyüyor. Ben Adanalıyım. Hatay’a da sık gidiyorum. Oteller bomboş. AVM’ler de yüzde 3040 düşüş var. Arap turistlerin yarattığı canlılık artık yok. 2023 hedefleri hayal Başkan Onatça, Türkiye’nin son çeyreğine makroekonomik dengelerde, geçmişe oranla zayıflamış girdiğini belirterek “Büyümenin yavaşlaması da büyümenin nimetlerinin ne ölçüde adil dağıltıldığı ile ilgili sorunu gündeme getiriyor. Bugün nüfusun yüzde 16.1’i yoksul. Bölgesel dengesizlikler de çok büyük” dedi. Onatça, bugünkü tablonun 2023 hedeflerinin de hayal olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. 2023 hedeflerini tutturmak artık imkânsız gibi. Büyümedeki yavaşlama ürkütücü. Geçen yıl yüzde 8.5 büyüdük, bu yıl büyümenin yüzde 2.6’da kalması bekleniyor. Gelecek yıl da yüzde 3 civarı hesaplanıyor. Performans belli, sonra ne olacak da bu hedefler yakalanacak, yani yüzde 11’ler 13’lerde büyüme mi olacak ki Türkiye o hedeflere ulaşacak. Bizim gibi örgütlerin temsilcilerinin felaket tellallığı yapması doğru değil, niyetim bu değil, ancak ekonomideki tablo bu açıdan ürkütücü... Bu gelişmelere Suriye tedirginliği eklendi. TÜSİAD BAŞKANI BOYNER: Kalkınma ajansları sivilleşmeli Türk Sanayici İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, bölgesel kalkınmada önemli rol oynaması beklenen ve halen 26 adet olan kalkınma ajansları için kamu ağırlıklı kurumsallaşmanın risk yarattığını söyledi. Boyner, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın da katıldığı TÜRKONFED’in Adana’daki toplantısında yaptığı konuşmada, kalkınma ajanslarının deneyim kazandıkça ve bölgelerde benimsendikçe kamunun çekilmesi gerektiğini ifade ederek şöyle devam etti: “Artık teşvik politikaları, sürdürülebilirlik ve rekabet açısından, bölgesel kalkınma açısından yeterli değil. Kamuözel sektör, yerel dinamikler ve üniversitelerin işbirliği çok önemli. Bölgesel politikalar üretilmesi için de kalkınma ajanslarının rolü büyük. Ancak işin başında kamu ağırlıklı oluşan kalkınma ajanslarına SİAD’ların katılımı, yerel dinamiklerin sahiplenmesi ve özel sektör dinamizminin kazandırılması hayati önem taşıyor.” Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, 2023 hedeflerine ulaşılması için bütün bölgelerin enerjisinin harekete geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Bu nedenle Bakanlık olarak kapsayıcı, her yörenin katkısını alan bir kalkınma anlayışı içinde olduklarını anlatarak sosyal ve çevresel boyutu olan büyümeden yana olduklarını aktardı. arı‘nın en ını açan Autoshow Fu lar pı ka z ke . 14 n Dü ıtımın yapılrı modelin dünya tan önemli özelliği 4 ay lenen ve Romanya’da üretilerek ni masıydı. Renault ye cek olan Symbol’u ve Bursa’da ile ed al ith ye e’ dünyaya Türkiy e’ı ilk kez Türkiye’de tirdikleri nc ua Fl jlı ya ak m len liş üreti ugeot ve Citroen de ge tanıttı. Aynı şekilde Pelu otomobilleri 301’le CElyyeni ortak platform ını İstanbul’da yaptı. m see’nin dünya tanıtı 4 dünya Türkiye’de büyüyeceğiz tanıtımı Avrupa’nın krizden en çok etkilenen markası Peua d İstanbul’ geot çıkışı Avrupa’nın dışında buldu. Peugeot Genel müdürü Maxime Picat “Türkiye ve Rusya gibi ülkelerde büyüyeceğiz. Avrupa dışındaki satışlarımız yüzde 48’e ulaştı. Picat yeni pazara sundukları 208 ve 301 modellerinin kendileri açısından çok stratejik araçlar olduğunu vurguladı. Picat “208 şimdiden 250 bin adetlik satışı yakalayarak en çok satan üçüncü model oldu” dedi. Alfa Romeo’nun konsept yıldızı İstanbul’da Tofaş çatısı altında yer alan Alfa Romeo, 4C GTA adını taşıyan süper kompakt coupe konseptiyle İstanbul Autoshow Fuarı’na damgasını vurdu. Alfa Romeo 4C GTA, 850 kilogramdan az toplam ağırlığı, arka orta konumlu motoru ve arkadan itişli yapısıyla gerçek bir asfalt canavarı hakkında önemli ipuçları sunuyor. 200 beygirlik 1.8 litrelik motora ve TCT otomatik şanzımana sahip radikal tasarımlı ve karbon fiber gövdeli Alfa Romeo coupe konsepti, yepyeni modellerin gösterişli habercisi olarak dikkat çekiyor. Ford’dan, yeni model ve teknolojiler Türkiye otomotiv sektörünün lideri Ford Otosan’ın, İstanbul Autoshow 2012 Fuarı’nda sergilediği 5 yeni modeli; Yeni BMax, Yeni Fiesta, Yeni Kuga, Yeni Tourneo Custom ve Yeni Mondeo akıllı teknolojileriyle ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, “Önümüzdeki 2 yıl içerisinde, 15 yeni global Ford modelimizi Avrupa pazarında satışa sunmuş olacağız” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle