19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 KASIM 2012 CUMARTESİ [email protected] 12 DIŞ HABERLER Suriye’de kontrol noktalarına saldıran köktendinciler teslim olan askerleri kurşuna dizdi Nusra’dan bir infaz daha Dış Haberler Servisi Suriye’de süren vahşete önceki gün muhalif güçlerin 28 askeri katlettiğini gösteren görüntüler eklendi. Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, ölümlerin başkent Şam ile Halep arasındaki bölgede önceki gün isyancıların 3 askeri kontrol noktasına düzenlediği saldırılar sırasında meydana geldiğini duyurdu. Sosyal paylaşım sitesi YouTube’da yer alan bir videoda saldırı sırasında silahları ellerinden alınan askerlerden bazılarının muhalif güçlerce dövüldüğü görülüyor. Bağımsız kaynaklarca doğrulanmayan videoda isyancılardan biri tutsağına “Bu ülke kime ait biliyor musun” derken asker “Yemin ederim ki ben ateş açmadım” diyor. Bazı askerler tekmelenirken aralarından bazılarının da yaralı oldukları dikkat çekiyor. Ardından silahlı kişilerden bazıları “Esad’ın köpekleri” diye bağırarak yerde yatan askerleri otomatik silahlarla tarayıp katlediyor. Saldırıyı henüz muhalif gruplardan biri üstlenmezken BBC’nin haberinde olaydan aşırı İslamcı el Nusra Cephesi’nin sorumlu olduğu yolunda söylentiler dolaştığına işaret edildi. El Kaide bağlantılı El Nusra’nın daha önce de bölgedeki katliamlarda adı geçmişti. Katliama BM ve Uluslararası Af Örgütü’nden sert tepki gelirken videonun doğruluğu kanıtlandığı takdirde infazla(AFP) Çiftbaşlılık Krizi Barikat krizi ile su yüzüne vuran “çiftbaşlılık sendromu” trajikomik. AKP’nin “ileri demokrasi” hamasetini ve oportünizmini, bu denli dramatik biçimde ortalığa sermese… bir yana geçip güleceğim. Ama gülemiyorum. “Çiftbaşlılığı” Türkiye’nin başına saran 2007’nin o müthiş iddialı ilk referandumunu hatırlıyor musunuz? “Ayol bu ne referandumu?”, “Neyin referandumu?”, “Böyle referandum olur mu?”, “Böyle bir sistem olur mu?” diye yazıp çizdiğimizde bize demediklerini bırakmıyorlardı. Ne Kemalistliğimiz kalıyordu, ne artık faşizmle eşanlamda kullanılan ulusalcılığımız… “Doğrudan demokrasi” getiren AKP’ye bu soruları sormak/soru sormak antidemokratlıktı. “Neyi oyluyoruz?”, “Niçin sandığa gidiyoruz?” diye ısrarla uzun edenlere üst perdeden verilen yanıtlarda “referandum kültürüne alışmaları” dayatılıyor; “cumhurbaşkanını doğrudan seçen halkın ileri demokrasiye atlayacağı” buyuruluyor, “ülke sorunlarında halkın daha çok söz sahibi olacağı ileri sürülüyordu. “İyi de bu nasıl bir sistem; bir tarafta parlamenter demokrasi, bir tarafta seçilmiş cumhurbaşkanı yetki karmaşası yaratmaz mı? Bu karmaşanın dünyada başka örneği var mı” diye soranlara, insanı çileden çıkaran bir hamasetle: “Hımmm. Yoksa sen millet iradesine karşı mısın? Halk kendi cumhurbaşkanını seçmesin mi?” “Bunlar halka güvenmiyor. Halka karşı. Halkı hor görüyorlar. Tepeden bakıyorlar. Jakobenler ne olacak? vs...” diyorlardı. Demagojiyle ortamı laf kalabalığına boğup, temeldeki sorunları konuşturmuyorlardı. “Muz Cumhuriyeti Referandumu” (27 Ekim 2007) olarak ifade ettiğim bu süreci o dönemde: “‘Ak’ beyaz ‘evet’ler; kaka ‘hayır’ları sandığa gömdü... Ne gömmek ama?” diye anlatmıştım: Gümrük kapılarında oy kullanan vatandaşların oyları çöpe gitmiş, icra memurlarının kapıya dayanmasından çekinen seçmenler metazori sandığa yönlendirilmiş, “(Referandum) yapılacak mı yapılmayacak mı?” iddialarıyla âlem serseme çevrilmiş, bir kampanya yapılmamış ve oy pusulalarına referandum konusu sorular dahi yazılmamış... “Açık çek” gibi milletin eline boş kâğıt parçası tutuşturmuşlar... Püripak, ak(!) “evet”ler bir yanda... Kaka renkli “hayır”lar öte yanda... “İlkokul sıralarında yaptığımız sınıf mümessili seçimleri daha demokratikti” diye not düşmüştüm. Konuya sonra defaatle dönmüştüm. “Referandum Kültürüne Alışmak” (29 Ekim 2007) başlıklı yazımda örneğin “Eski bir İtalyan özdeyişi vardır” demiştim: “Geleceğin yüreği geçmiştedir!” …“Referandum bitti. O mevzu kapandı. Sen hâlâ konudan çıkamadın!” diyen bir dosta bu özdeyişi hatırlattım ve “Geçmişten bahsettiğimi düşünmüyorum” dedim: “Tersine, gelecekten söz ediyorum. 21 Ekim referandumu, Türk demokrasisinde yeni bir kuralsızlık standardı oluşturacak ve geleceğimizi yönlendirecek. Cumhurbaşkanı seçimi ve yetkileri meselesi, kritik bir kavşakta bizi tekrar yakalayacak. Referandumun açtığı büyük belirsizlikler, sorunlar yumağı olarak yeniden önümüze çıkacak. 21 Ekim’i ileride bir kırılma noktasının başlangıcı olarak hatırlayabiliriz.” Dostum gülerek bana, “Sabah ola, hayrola!” yanıtını verdi; “Hele o gün gelsin! Oluşan şartlara göre bakarız. Türkiye kriz yönetimi ile idare edilen bir ülke. Krizden krize yaşıyoruz biz. Sorunları bir sonraki krize dek ‘AlIahkerim!’ öteliyoruz. Geçen haftanın referandumuyla artık kim ilgilenir?” SUK BAŞKANI ANKARA’DA DESTEK ARIYOR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Washington yönetiminin gelecek hafta Katar’ın başkenti Doha’da yapılacağı bir dizi toplantıyla SUK’u devre dışı bırakıp yeni muhalefet arayışına gireceğini duyurmasından sonra dün Ankara’da sürpriz bir görüşme yapıldı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun SUK’un Kürt asıllı başkanı Abdülbasit Seyda ile öğle yemeğinde bir araya geldiği öğrenildi. Yemekte ABD’nin başlatacağı yeni Katar süreci ayrıntılı şekilde ele alınırken, Davutoğlu SUK’un Suriye’deki muhalefet güçlerini daha kapsayıcı bir politika izlemesi gerektiğinin altını çizdi. Davutoğlu, Türkiye’nin Suriyeli muhalif güçlere insani yardımı devam ettireceğinin güvencesini verdi. Seyda da, Türkiye dışında uluslararası kamuoyundan destek alamamaktan şikâyetçi oldu. Seyda ayrıca Türkiye’deki kamplarda yaşayan çocuklar için Arapça bilen öğretmenler ile sağlık sorunlarının çözümü için Arapça bilen doktorlar görevlendirilmesini istedi. YouTube’daki videoda bazı askerler tekmeleniyor. Silahlı kişiler “Esad’ın köpekleri” diye bağırarak yerde yatan askerleri otomatik silahlarla katlediyor. rın ülkede meydana gelen bir savaş suçu daha anlamına geleceğine vurgu yapıldı. Uluslararası örgütler sık sık gerek Esad rejimi gerekse muhalif güçlerin insan haklarını çiğnediklerine işaret ediyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi önceki gün ülkede 40 sivilin yanı sıra 72 askerin ve 38 silahlı muhalifin öldüğünü duyurdu. Bazı muhalif kaynaklar İdlib yakınlarında kimi kontrol noktalarından, üslerinden Suriye ordusunun çekildiğini, ordunun Şam ile diğer bölgelerde hava bombardımanları düzenlediğini savundu. Suriye resmi haber ajansı SANA, Şam’da bir parkta düzenlenen saldırıda 16 kişinin yaralandığını belirtti. Suriye’de muhalif güçler içinde köktendinci unsurların giderek daha güçlenmelerine yönelik kaygılar artarken önceki gün de Washington Suriye Ulusal Konseyi’ne (SUK) sert eleştiride bulunmuştu. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton SUK’un yetersiz olduğunu belirterek artık muhalefetin lideri olarak görülmeyeceğini söylemişti. Clinton ayrıca muhaliflere devrimlerini çalmaya çalışan İslamcılara karşı direnişe çağırmıştı. SNC’den dün de Clinton’ın çıkışına tepki gelirken ABD’nin Suriye muhalefetini yeniden şekillendirme yönündeki bu tutumunun “devrime zarar verdiğini” belirtti. Rusya’da ABD’ye tepki göste rirken Dışişleri Bakan Yardımcısı Gennadiy Gatilov, bazı Batı ülkelerini Cenevre Mutabakatı’nı ihlal etmeye çalışmakla suçladı. uhaliflere katılan Türk Halep’te öldürüldü’ Bu arada, SANA ajansı Halep’teki çatışmalarda muhalif güçlere katıldığı belirtilen bir Türk vatandaşının öldürüldüğünü duyurdu. Öldürülen kişinin Gaziantep nüfusuna kayıtlı Abdullah Karakan (31) olduğunu açıklayan ajans, ceset ve nüfus cüzdanı fotoğraflarını yayımladı. Karakan’ın Gaziantep’teki babasının fotoğraftan oğlunu teşhis ettiği kaydedildi. ‘M ‘Libya polisi BİNGAZİ SALDIRISI ÖNCESİ fotoğraf çekti’ Dış Haberler Servisi Libya’nın Bingazi kentindeki ABD konsolosluğu görevlilerinin, 11 Eylül’de düzenlenen saldırı öncesinde Libyalı polislerin fotoğraf çekmesi karşısında “büyük endişe” yaşadığı bildirildi. Konsoloslukta bulunan ABD Büyükelçisi Chris Stevens ve 3 Amerikalı yetkilinin öldürüldüğü saldırı sırasında Libya hükümetinin takviye güvenlik sağlamadığı da belirtildi. ABD’de yayımlanan Foreign Policy dergisinin, Bingazi’deki Amerikan konsolosluğundan, saldırıdan haftalar sonra ele geçirilen belgelere dayandırdığı haberine göre, saldırıdan saatler önce konsolosluktaki yetkililer büyük güvenlik kaygısı yaşadılar. Belgelerde, Libya polisinin sık sık ortadan kaybolduğu ve polislerden birinin saldırının planlanmasına katılmış olabileceği kaydediliyor. Libya Dışişleri Bakanlığı Bingazi yetkilisi Muhammed Ubeydi’ye yazılan 11 Eylül 2012 tarihli imzasız bir mektupta da, konsolosluktaki korumalardan birinin, çevredeki binalardan birinde bir polisin fotoğraf çektiğini gördüğü, söz konusu polisin konsolosluğu korumak üzere gönderilen ekipten olduğu belirtiliyor. İngiliz Reuters ajansına konuşan Amerikalı üst düzey istihbarat yetkilileri ise Libya’daki CIA yetkililerinin Bingazi konsolosluğuna 25 dakika içinde güvenlik görevlisi gönderdiklerini ve saldırılara nasıl karşılık verileceği konusunda kararlar aldıklarını söyledi. Gelişmelerin Washington’dan, mesajlar ve bir insansız hava aracı vasıtasıyla izlendiğini de belirten yetkili, Washington’daki yetkililerin yardım gönderilmesinde gecikmeye sebep oldukları yolundaki suçlamaların asılsız olduğunu savundu. ABD’de 6 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde, Cumhuriyetçi başkan adayı Mitt Romney, Barack Obama yönetimini olayda ihmali bulunduğu gerekçesiyle ağır bir şekilde eleştiriyor. İlk referandum kırılma noktası (Fotoğraflar: REUTERS/AP) Yakıtsız kalan Amerikalılar öfkeli Dış Haberler Servisi ABD’de 90 kişinin ölümüne yol açan Sandy kasırgasının ardından bir hafta daha süreceği bildirilen yakıt sıkıntısı ve elektrik şebekesinin devreye sokulamaması öfkeye yol açtı. New York ve New Jersey’ye benzin istasyonlarının önünde kavgalar yaşandı. Bazı bölgelere 11 Kasım’a kadar elektrik verilemeyeceğinin açıklanması üzerine tepki büyüyor. Kasırganın yarattığı zararın 50 milyar doları bulduğu bildirilirken, New York eyaletindeki evlerin yüzde 15’ine, New Jersey’yeki evlerin yüzde 45’ine elektrik verilemiyor. New York’ta benzin kuyruğunda bekleyen bir sürücü bir diğerine silah çekince tutuklandı. New Jersey’deki benzin istasyonlarının çoğu kapalıyken, açık olan benzin istasyonlarında uzun kuyruklar oluştu ve sıra kavgaları yaşandı. New York’un Staten Adası sakinleri ise tamamen unutulduklarını düşünüyorlar. Adada benzin istasyonları önünde yaşanan kavgalar yüzünden, bazı istasyonlar polis gelene kadar kapalı kaldı. Havaların soğuması da sorunlara sorun ekledi. Elektrik gelene kadar aydınlatma ve ısınma için yakıtla çalışan jeneratör kullananlar, yakıt da bulamayınca isyan ettiler. Kentte metro seferlerine kısmen başlanırken, yoğun trafiği azaltmak için top Hani demokrasi bayramıydı? CIA 25 dakikada ulaştı Yakıt kuyruklarındaki Amerikalılar arasında zaman zaman gerginlikler yaşandı. Kasırgadan zarar gören gıdalar çöpe atıldı. lu taşıma araçlarından geçici olarak ücret alınmıyor. Fırtına yüzünden 38 kişinin hayatını kaybettiği New York’ta çok sayıda insan da hâlâ kayıp. Kasırga nedeniyle seçim kampanyalarına ara verdikten sonra tekrar başlayan Başkan Barack Obama ve Cumhuriyetçi başkan adayı Mitt Romney arasındaki geçici ateşkes ise yerini sert eleştirilere bıraktı. İki aday da 6 Kasım’daki seçimler öncesinde son mesajlarını değişim sloganı üzeri ne kuruyor. Obama, Wisconsin’de yaptığı konuşmada, “Değişimin hızından hayal kırıklığına uğramış olabilirsiniz ama benim neye inandığımı biliyorsunuz” dedi. Obama, Romney’nin değişim diye önerdiklerinin gerçek değişim olmadığını belirterek, “En büyük bankalara tekrar daha fazla güç vermek, milyonlarca kişiyi sağlık sigortasız bırakmak, zenginlerin işine yarayacak 5 trilyon dolarlık yeni bir vergi kesintisine gitmek değişim değildir” diye konuştu. Bugünlere işte böyle geldik. Yalnız bir “muz cumhuriyetinde” bulunabilecek acayip bir kuralsızlık ve belirsizlik yaratan o süreci, dönemin Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek “demokrasi bayramı” diyerek yüceltmişti. Aynı Cemil Çiçek bugün ne diyor? “Mevcut sistem ne idüğü belirsiz, melez bir yapı. Bu sistem devam ederse yarın cumhurbaşkanı ile başbakan çatışır. Siyasal gündemi tamamen bu gerginlik kaplar. Düşünün, cumhurbaşkanı gelmiş yüzde 50’den fazla oyla. Halk seçmiş. İktidar yüzde 3540 oyla işbaşına gelmiş. Kritik konularda karşı karşıya kalmazlar mı?” Pes! “Demokrasi bayramı” diye öve öve yere göğe koyamadığı referandumla gelen sistem değişikliği için aynı Cemil Çiçek bugün, “çatışma çıkarması kaçınılmaz ne idüğü belirsiz yapı” saptaması yapıyor! Vaktiyle yapılan uyarılara kulak asmadıkları gibi göz göre göre bir de “ne idüğü belirsiz yapı”yı “demokrasi bayramı” olarak “milli iradeye” kakalamışlar! Bırakın bunların hesabını sormayı, bugün o söylenen laflar hatırlanmıyor dahi. Bu nedenle hâlâ zeytinyağı gibi üste çıkıp ona buna “ahkâm kesebiliyorlar”. Ve önüne gelene “demokrasi dersi” vermek cüretini kendilerinde bulabiliyorlar… Hayatımız arada güme gitmese, bunların hepsine katıla katıla güleceğim ama içimden gülmek gelmiyor. Parlamento önünde eylem Libya parlamentosu yakınında üç gündür eylem yapan yaklaşık 200 silahlı protestocu ise önceki gün çevredeki yolları kapatarak, gazetecileri dövdü. Önceki gün atanan Başbakan Ali Zeydan liderliğindeki yeni hükümeti protesto eden göstericiler, hükümette devrik Muammer Kaddafi rejiminin eski adamlarının görev almasına karşı çıkıyorlar. Libya’nın çeşitli bölgelerinden gelen silahlı grup, Ali Zeydan hükümetindeki vakıflar, ziraat, adalet ve dışişleri bakanlarının eski rejimle çalıştığını öne sürüyor. (Fotoğraf: AP) Bloomberg, Obama’ya destek verdi Dış Haberler Servisi New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg, ABD başkanlık yarışında Barack Obama’yı desteklediğini açıkladı. Demokrat Başkan Obama’nın iklim değişikliği, sağlık reformu, eğitim ve eşcinsel hakları gibi konularda önemli başarılara imza attığını savunan Bloomberg, Cumhuriyetçi aday Mitt Romney’nin çok da duyarlı görünmediğini söyledi. Daha önce hem Obama’yı, hem de Romney’yi eleştiren Bloomberg, seçimler için en iyi adayın Başkan Obama olduğunu savundu. Bloomberg, 2007 yılında Cumhuriyetçi Parti’den istifa ederek bağımsız olduğunu açıklamıştı. Nadir’e 5 milyon sterlin para cezası LONDRA (AA) İngiltere’nin başkenti Londra’daki Old Bailey Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve Polly Peck şirketinin hissedarlarıyla kayyumuna ödenmesi gereken tazminata ilişkin görülen dava sonuçlandı. Kıbrıslı Türk işadamı Asil Nadir’in, sahibi olduğu ve iflas eden Polly Peck şirketinden zimmetine geçirdiği 5 milyon sterlini ödemesi gerektiğine karar verildi. Asil Nadir, iki yıl içerisinde bu miktarı ödeyemezse, 6 yıl fazladan hapis yatacak. Koruması ölü bulundu Michael Bloomberg Obama’nın korumalarından Rafael Prieto ölü bulundu. ABD’li yetkililer bir yabancı ülke vatandaşıyla yaşadığı ilişkiyi amirlerine bildirmediği için hakkında soruşturma açılan Prieto’nun “intihar” ettiğini sandıklarını açıkladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle