Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
19 EYLÜL 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
Aydõnlar hedefte
Aralarında DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler, Doç. Dr. Bedrettin Cömert, Prof. Dr. Ümit
Doğanay, gazeteci İlhan Darendelioğlu, Prof. Cavit Orhan Tütengil ve Ümit Kaftancıoğlu’nun
bulunduğu birçok aydın, gazeteci ve sendikacı karanlık odakların hedefi oldu
İstanbul Haber Servisi - 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’ne
giden yolda çoğu kontrgerillaya mal edilen birçok suikast
gerçekleştirildi. Bu suikastlarõn çoğu faili meçhul kaldõ ve
davalarõ tek tek zamanaşõmõndan düştü.
Darbeye uygun ortamõ
hazõrlamaya hevesli kanlõ
eller tarafõndan
gerçekleştirilen
cinayetlerden biri de Doğan
Öz’ün hayatõna mal oldu.
Ankara Cumhuriyet Savcõ
Yardõmcõsõ Öz, 24 Mart
1978’de Ankara’da uğradõğõ
silahlõ saldõrõ sonucu
yaşamõnõ yitirdi. Öz,
1970’te idamõn
kaldõrõlmasõnõ isteyen bir dilekçeyi imzaladõğõ için soruşturmaya
uğradõ. Öz, 1973’te DGM’lerin kuruluşuna karşõ imza
kampanyasõ başlatanlar arasõndaydõ. Doğan Öz’ün son olarak
üstüne çalõştõğõ konu ise kontrgerillaydõ. Öz cinayeti üzerindeki
sõr perdesi hâlâ aralanamadõ. Aslõnda perde inatla örtüldü demek
daha doğru. Çünkü Öz cinayetinin 18 görgü tanõğõ vardõ. Adõ
birçok olaya karõşan ülkücü İbrahim Çiftçi, görgü tanõklarõndan
biri tarafõndan teşhis edildi. Çiftçi, “Doğan Öz’ü Ankara Ülkü
Ocakları eski ikinci Başkanı Hüseyin Demirel ile Muzaffer
Üstünel adlı şahsı öldürme suçundan gıyabî tutuklama
müzekkeresi bulunan Hüseyin Kocabaş’ın talimatlarıyla
öldürdüğünü” itiraf etti. İbrahim Çiftçi ve Hüseyin Kocabaş, 26
Aralõk 1978’de Ankara Ağõr Ceza Mahkemesi’nce yargõlanmaya
başladõ. Ama yargõ süreci inanõlmaz bir seyir izlemeye başladõ.
Darbeyle mahkeme görevsizlik kararõ verdiğinden yargõlama
Ankara Sõkõyönetim Mahkemesi’nde devam etti. Mahkeme,
hepsi bir üst mahkemece bozulacak olan dört idam hükmü verdi.
Sõkõyönetim Mahkemesi son kararõnda Çiftçi için dördüncü
kez idam, Kocabaş için de 12 yõl hapis cezasõ verdi. Ancak o
güne dek sürekli idam isteminde bulunan başsavcõlõk, yeniden
keşif yapõlmasõnõ istedi. Askeri Yargõtay Ceza Genel Kurulu esas
hakkõnda dosyayõ bozdu ve Çiftçi’nin beraati gerektiğine karar
verdi. Cinayet nedense faili meçhul bõrakõldõ.
Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi
Bedrettin Cömert, 11 Temmuz 1978 Salõ günü sabah saat
08.45’te Ankara Gaziosmanpaşa Karagöz Sokak’taki evinden
çõkarak arabasõna bindi. Aracõ hareket edince iki kişi tarafõndan
çapraz ateşe tulan Cömert olay yerinde öldü.
10 Eylül’de TİP Adana eski il başkanõ Ceyhun Can
yazõhanesinde, Çukurova Üniversitesi Rektör Vekili Fikret
Ünsal evinin önünde vuruldu. 19 Eylül’de Malatya Ülkü
Ocaklarõ eski başkanõ Mürsel Karataş İstanbul Sultanahmet’te,
28 Eylül’de Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul, 19
Kasõm’da eski Adalet Partisi İstanbul milletvekili İlhan
Egemen Darendelioğlu Beyazõt’ta öldürüldü.
Ümit Doğanay’a pusu
20 Kasõm 1979’da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dekan Yardõmcõsõ Prof. Dr. Ümit Doğanay sabah okula gitmek
üzere bindiği otomobilde öldürüldü. Etiler Profesörler Sitesi’nde
ayrõ apartmanda oturduğu İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi
Dekanõ Prof. Fikret Baykurt’un makam otomobiline binen
Doğanay, Baykurt’un gelmesini beklerken 4 kişi tarafõndan
vuruldu. Olay yerinde 23 kovan bulundu. Olaydan 14 saat önce
Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi,
gazeteci İlhan Darendelioğlu’nun öldürülmesi nedeniyle
Doğanay’õn misilleme olarak öldürüldüğü düşünülmekteydi.
1983 yõlõnda İstanbul Sõkõyönetim Komutanlõğõ tarafõndan Ümit
Doğanay’õn öldürülmesiyle ilgili bir dava açõldõ. Orhan
Tüleylioğlu’nun “Neden Öldürüldüler- Bu Kan Kurumaz”
kitabõnda bu dava ile ilgili şu satõrlar yer aldõ:
“İddianamenin eylemler bölümünde, Ümit Doğanay’ın
öldürülmesi ile ilgili olarak, ‘Ahmet Sefa Kõrlõ’nõn sevk ve
idaresindeki otomobille gelen, Cihat Sever ve Kõrlõ’nõn çeşitli
tabancalarla ateş ederek öldürdükleri, bu eylem direktifini de
Recep Öztürk’ün verdiği’ söyleniyordu. Askeri Savcı, sanıklar
Ahmet Sefa Kırlı’nın ve Cihat Sever’in idamlarını istedi.
Oysa herkesin bildiği gibi, Doğanay’a 3 kişi ateş etmişti, bir
kız da arabanın içinde beklemişti. İddianamede bu kızdan
bahsedilmiyordu. Dava 1986 yılına kadar sürdü. 28 Haziran
1986 günü görülen davada ‘yeterli delil bulunamamasõ’ neden
gösterilerek Doğanay’ın katil sanıkları Ahmet Sefa Kırlı ve
Cihat Sever’in beraatlarına karar verildi.”
Ülkücü Gençlik Derneği İstanbul İl Başkanõ Recep Öztürk’ün
adõ daha sonra Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil cinayetinde de
geçti. Ama bu isimler sadece “geçti” hiçbiri yargõlanõp
cezalandõrõlmadõ. 3 Aralõk 1979’da, Fedai Dergisi sahibi yazar
Kemal Fedai Coşkuner İzmir Agora semtinde öldürüldü.
Tütengil sokak
ortasında katledildi
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
Sosyoloji Enstitüsü Başkanı ve yazarımız
Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil, 7 Aralık
1979’da sabah saat 07.45’te Levent’teki
evinden çıkmış otobüs durağına doğru
giderken dört ayrı silahtan çıkan on iki
kurşunla can verdi. Tütengil’in katilleri
bulunup yargı önüne çıkarılamadı. Katiller,
cinayet mahaline “Ne Amerika Ne Rusya,
Bağımsız Türkiye. Savaşımız sürecektir.
Anti Terör Birliği / ATB” yazılı bir not
bıraktılar. 58 yaşında hayatını kaybeden
Tütengil Köy Enstitülerinde de ders vermişti.
İlerici, demokrat, aydınlanmacı kimliği ile
tanınan Tütengil’in cenazesinde de olaylar
çıktı. Cenazenin büyük bir protesto
yürüyüşüne dönüşmesine engel olmak
isteyen hükümet harekete geçti. İstanbul
Sıkıyönetim Komutanlığı cenazeye sadece
ailenin katılmasına karar verdi ancak
durumdan habersiz binlerce kişi 9 Aralık günü
yollara düştü. Teşvikiye’de barikat kuran
askerler cenazeye katılmak isteyen kitleyi
durdurdu. Bir süre sonra askerler tarafından
dağıtılmaya başlanan kitle Dolmabahçe’ye
doğru yürüyüşe geçti. Asker ve polislerin
havaya ateş açmalarıyla birlikte ortalık
karıştı. Direnenler dipçiklerle dövüldü,
olaylarda 1 işçi yaşamını yitirirken 8 kişi
yaralandı. 61 kişinin gözaltına alındığı
olaylarda yaralananlardan biri de daha sonra
yine faşist katiller tarafından öldürülecek olan
yazar Ümit Kaftancıoğlu idi.
Yazar ve TRT İstanbul Radyosu
prodüktörlerinden Ümit Kaftancıoğlu 11
Nisan 1980’de radyoya gitmek için çıktığı
Mecidiyeköy’deki evinin önünde,
demokrasinin, kültürün ve aydınlığın
düşmanlarınca katledildi. Koma halinde
hastaneye kaldırılan yazar, ameliyata
alınmadan önce can verdi. Ümit
Kaftancıoğlu’nun öldürülmesiyle ilgili olarak
MHP’li Ahmet Mustafa Kıvılcım “MHP
İstanbul” davasında yargılandı. Daha pek
çok öldürme olayından sorumlu tutulan
Kıvılcım, 36 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Doğan Öz’ün resmi oğlunun ellerinde...
Sabaha karşı baskın
23Mayıs 1980 günü sabah
saat 04.00 sıralarında
Mecidiyeköy’de Türk Tabipleri Birliği
yöneticilerinden diş hekimi Dr.
Sevinç Özgüner ve Türkiye Emekçi
Partisi yöneticisi eşi Vecdi Özgüner
kurşunların hedefi oldu. Özgüner
çifti daha önce birçok kez tehdit
edilmişlerdi. Bir gün önceden bir
tanıdık gibi telefon ederek, o akşam
evde olup olmadıklarını soran
katiller, sabah saat 04.00’de kapıya
dayandılar. Polis olduklarını
söylediler ve kapının açılmaması
üzerine kırarak içeri girdiler. İçeri
giren 3 kişi Sevinç Özgüner’i
mutfakta kıstırdılar, başına ve
göğsüne 7-8 el ateş ederek
öldürdüler. Yatak odasına geçen
faşistler, burada da Vecdi Özgüner’i
kurşunladılar. Vecdi Özgüner bu
olaydan ağır yaralı olarak kurtuldu.
Aranan 5 zanlıdan ikisi yakalandı
ancak delil yetersizliğinden beraat
etti. Polis kayıtlarına göre diğer üç
zanlıya yıllarca ulaşılamadı. Ancak
Özgüner ailesinin 2000 yılında
İçişleri Bakanlığı aleyhine açtığı
tazminat davasında, zanlılardan
Müfit Sement ve Osman Dönmez’in
bu süre içinde iki kez yakalandığı,
dosyalarında bu cinayetten
arandıkları yazmadığı için serbest
bırakıldıkları ortaya çıktı.
27 Mayıs 1980 Milliyetçi Hareket
Partisi Genel Başkan Yardımcısı
Gün Sazak Ankara’da, 24
Haziran’da Milliyetçi Hareket Partisi
Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali
Rıza Altınok evinde eşi ve kızıyla
birlikte, 15 Temmuz’da Cumhuriyet
Halk Partisi İstanbul milletvekili
Abdurrahman Köksaloğlu
Şişli’deki işyerinde öldürüldü.
Erim’e suikast
Eski başbakanlardan Nihat Erim,
19 Temmuz 1980 günü Dragos
Deniz Kulübü’ne girerken yanına iki
kişi yaklaştı ve ellerindeki poşetlerde
gizledikleri silahları çıkartıp ateş
etmeye başladılar. Erim hayatını olay
yerinde kaybetti. Cinayetin zanlıları
Dev Sol Ana Davası’nda yargılandılar.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikalarõ
Konfederasyonu (DİSK) kurucusu ve
Maden-İş Genel Başkanõ, işçi sõnõfõnõn
önderlerinden Kemal Türkler, 22 Temmuz
1980’de Merter’de evinin önünde vurularak
öldürüldü. Türkler ile ilgili ilk dava 1981’de
Ankara Sõkõyönetim Mahkemesi’nde açõldõ.
Tetikçi olduğu iddiasõyla yargõlanan Abdülselam
Karakuş 12 yõl 6 ay, Aydın Eryılmaz ise 10 yõl
ağõr hapis cezasõna çarptõrõldõ. Sanõklardan Ünal
Osmanağaoğlu, 1999’da
Kuşadasõ’nda yakalandõ. Türkler’in
kõzõ Nilgün Soydan’õn teşhis ettiği
Osmanağaoğlu, Bahçelievler
katliamõnõn faillerinden biri olarak
kesinleşmiş cezasõ nedeniyle
cezaevinde bulunuyor. Cinayetten 19
yõl sonra yakalanõp yargõlanmaya
başlanan Ünal Osmanağaoğlu
hakkõnda 2003, 2007 ve 2009 yõlõnda
verilen 3 beraat kararõ Yargõtay’da
bozuldu ve her defasõnda yeniden
yargõlama yapõldõ. Geçen temmuz
ayõnda suikastõn 30. yõlõna yani zamanaşõmõ
sõnõrõna gelindi. Osmaağaoğlu da
zamanaşõmõndan yararlanmak için temmuz ayõnda
gerçekleştirilen duruşmalara rapor alarak gelmedi.
Duruşma 23 Eylül’e ertelendi.
Erdost öldürüldü
Sol ve Onur Yayõnlarõ yöneticileri Muzaffer
ve İlhan Erdost, herhangi bir gerekçe
gösterilmeksizin, sahibi olduklarõ
İlkyaz Basõmevi’nde çok sayõda
“yasaklanmış sol yayın
bulundurdukları” gerekçesiyle
Sõkõyönetim Savcõlõğõ tarafõndan
gözaltõna alõndõ. Erdost, 7 Kasõm
1980’de Ankara Mamak Cezaevi’nde
askeri aracõn içinde dövülerek
öldürüldü. Ağabeyi Muzaffer Erdost,
kardeşinin ölümünden sonra adõna
“İlhan”õ da ekledi. Şimdi sevenleri
her 7 Kasõm’da hem Erdost’u hem
Ekim Devrimi’ni özlemle anõyorlar.
Yarın:Türkiyetanksesineuyanıyor
Türkler davası zamanaşımı sınırında
IŞIL ÖZGENTÜRK
Gerçekleşen Bir Düş
Yurtdışında çeşitli ülkelerde uzun süre
yaşamış, çalışmış bir arkadaşım şöyle dedi:
“Bugünlerdeki politik tablo seni şaşırtmasın.
Portekiz’de de, Yunanistan’da da aynı şeyler
oldu. Bütün dengeleri değişiyor. Sol görüşlü
insanlar, yıllarca okudukları her şeyi unutup,
birden aşırı milliyetçi kesiliyor, ağır
muhafazakârlar ansızın, en sol fikirleri
savunmaya başlıyor. Bu arada hayat devam
ediyor.”
“Demek böyle oluyor,” dedim arkadaşıma ve
onun “hayat devam ediyor” cümlesini alıp, yıllar
önce duyduğum ve beni çok etkilediği için
arada gülümseyerek anımsadığım, gerçekleşen
bir düş öyküsünü sizlere anlatmaya karar
verdim. Ülkenin karmakarışık gündeminden
biraz uzaklaşıp derin bir soluk alın. Hikâyemiz
başlıyor:
Lütfü Esen çocukluğundan beri renkli
boyalara, çiçeklere, kuşların kanatlarındaki bin
bir renge vurgundu. Eline ne zaman bir kâğıt
kalem geçse, ya kardeşlerinin birinin resmini
yapmaya başlardı ya da masada duran
portakalların.
Çocukluğunun en güzel anıları, bıkıp
usanmadan resim yaptığı anlardı. Onları büyük
bir titizlikle herkesten saklar, geceleri çıkarıp
tekrar tekrar bakardı. Kalabalık bir ailenin
çocuğuydu. Dededen kalma bir evde yaşarlar,
kıt kanaat geçinirlerdi.
Lütfü ortaokulu bitirdikten sonra ailenin onu
okutmaya gücü yetmediği için hemen hayata
atılmak zorunda kalır. Orada burada çıraklık
derken, 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim
Fakültesi’nin hademe kadrosuna girer. Ve bu iş
onun hayatını kökünden değiştirir.
Peki ne olur; hademe Lütfü Eğitim
Fakültesi’nin resim bölümünden çıkmaz olur. O
renk renk boyalara, sessizce resim yapan
öğrencilere bakıp iç geçirir, bazen bir cesaret
gelir, herkesten gizli resim yapar. Bu arada
evlenmiş, okulun hademelik kadrosundan gece
bekçiliği kadrosuna geçmişti. Okulun
lojmanında yaşıyorlardı. Gece bekçiliği Lütfü
için bu büyük şanstı, bu nedenle sık sık tanrıya
şükrederdi. Gece bekçiliği ona başka şeyler
yapması için zaman bırakıyordu. Bunu en iyi
şekilde değerlendirir, bir yıl boyunca büyük bir
inatla çalışıp lise sınavlarına girer. Öylesine
azimlidir ki, bütün derslerini bir kerede verir ve
lise mezunu olur.
O lise bitirme sınavlarına girerken karısı
üçüncü çocuğuna gebe kalır. Bu arada
Lütfü’nün başarısından dolayı cesareti artmıştır.
Üniversite sınavlarına girmeye karar verir.
Okumak istediği tek bir yer vardır, gece
bekçiliği yaptığı Eğitim Fakültesi’nin resim
bölümü. İşi zor. Ama o kararlıdır. Günlerce
çalışır, kendisini çok seven resim
öğrencilerinden resim dersi alır. Sonunda önce
ÖSS’yi başarır, ardından yetenek sınavından
geçer. Artık o gece bekçisi olduğu fakülteye
devam hakkı kazanan bir ressam adayıdır.
Gece bekçilik yapıp gündüz çalışmak zordur.
Öte yandan resim onun sandığı gibi hemen
öğrenilen bir şey değildir. Çok okuması, çok
pratik yapması gerekmekteydi. Yorgunluktan
sık sık elinde fırça uyuya kalıyordu.
İşte o zamanlar onun okuma macerasını ve
azmini çok yakından bilen hocalar, sınıf
arkadaşları, Lütfü’nün birazcık uyuyup
dinlenmesi için daha da sessiz çalışıyorlardı.
Böyle dört uzun yıl geçer. Lütfü’nün
dördüncü çocuğu olur ve okulu bitirir. O artık
bir resim öğretmenidir. Yıllardır kurduğu düş
gerçekleşmiştir. O şimdi kendi gibi hevesli,
yetenekli öğrencilere resim sırlarını
öğretecektir. Doğayı sevmeyi, renklerin büyülü
dünyasında yol almayı öğretecektir.
Size başarılmış bir düş öyküsü anlattım.
Aman sakın ola ki, düşlerinizden vazgeçmeyin,
diye. Ve hep birlikte yineleyelim: Kimselerin
onlardan haberi yok dedilerse de inanmayın. O
gece gökte kocaman bir ay vardı ve o her şeyi
gördü ve bütün düş maceraları ayın belleğine
yazıldı.
isilozgenturk gmail.com
İntiharını kameradan izlettirdi
MİLAS (AA) - Muğla’nõn Milas ilçesinde,
kocasõyla sürekli tartõştõğõ öğrenilen F.S, 2 ço-
cuğunu da yanõna alarak ailesinin yaşadõğõ Ada-
na’ya gitti. Eşinin evi terk etmesinin ardõndan
bunalõma giren D.S. (39), eşiyle son bir kez in-
ternet üzerinden görüntülü görüşmek istedi.
D.S, konuşmanõn sürdüğü sõrada, kameranõn
açõsõnõ değiştirdi ve sandalyenin üzerine çõkarak
kemeriyle kendini tavana astõ. Eşinin intiharõnõ
canlõ olarak izleyen F.S, komşularõnõ telefonla
arayarak yardõm istedi. D.S’nin durumu ağõr.
İnegöl’de 21 kişi tutuklandı
BURSA (Cumhuriyet) - Bursa’nõn İnegöl
ilçesinde temmuz ayõnda Kürt minibüs şoförle-
rinin dövülmesiyle başlayan olaylarla ilgili 21
kişi tutuklandõ.Yeniden incelenen fotoğraf ve
kamera görüntüleri ile görgü tanõklarõnõn ifade-
lerine dayanõlarak birkaç gün önce 50 kişi göz-
altõna alõnmõştõ. Bu kişilerden 10’u kimlik tespi-
tinin ardõndan serbest bõrakõlõrken 21’i çõkarõl-
dõklarõ mahkemece tutuklandõ, 7 kişi de tutuk-
suz yargõlanmak üzere serbest bõrakõldõ. Tutuk-
lularõn cezaevine gönderilmesini adliye önünde
izleyen Erhan O. (19) da gözaltõna alõndõ.
THY uçağının playstation inişi
İSTANBUL (AA) - İstanbul’dan Pekin’e
gitmek üzere 241 yolcusu ile dün 23.45’te kal-
kan THY uçağõ, Kazakistan hava sahasõnda
iken uçaktaki koltuk üzerinde sahibi belli ol-
mayan playstation portable (psp) cihazõ bulun-
masõ üzerine, uçağõn kaptan pilotu bomba kuş-
kusuyla Astana’ya acil iniş istedi. Uçaktaki
tüm valizler arandõ. Uçak yaklaşõk 4 saatlik bir
gecikmenin ardõndan Pekin’e hareket etti.