20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 19 EYLÜL 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 15 EROL TUNCER Ülkemizde 1961 - 2010 yõllarõ ara- sõnda 6 kez halkoylamasõ yapõlmõştõr. Bunlardan ikisinde 1961 ve 1982 ana- yasalarõnõn kabulü için oy kullanõlmõş, diğer dördünde ise 1982 Anayasasõ’nda yapõlan değişiklikler, halkõn oyuna su- nulmuştur. 176 maddeyi içeren anayasamõzda, 1987 yõlõndan günümüze kadar 17 kez değişiklik yapõlmõş ve 100’ü aşkõn madde yeniden düzenlenmiştir. Bu arada bazõ maddelerde 2, bazõ maddelerde ise 3 kez değişiklik yapõl- mõş olduğunu da anõmsatalõm. Madde- lerinin yüzde 60’õ değiştirilmiş bir ana- yasanõn, başlangõçtaki içeriğinden hay- li uzaklaşmõş olduğunu da vurgula- mak gerekiyor. Son halkoylamasõnda, geçici maddeler ve yürürlük maddesiyle birlikte 26 madde değişikliğini içeren bir paket oya sunulmuş, seçmenlerin bunlarõn tümü- ne birden ‘evet’ ya da ‘hayır’ demesi istenmiştir. Tartõşma konularõndan birisi, böyle bir toplu oylama zorunluluğudur. Bu mad- delerden beşi Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kuru- lu’nun yeniden yapõlanmasõna ilişkin de- ğişiklikleri içermekteydi. Diğer hükümlere ilişkin düzenleme- lerin genelde kabule değer olduğunu söyleyen muhalefet partileri ve diğer ‘hayır’cõ çevreler, yargõ alanõndaki bu düzenlemeler nedeniyle pakete karşõ ol- duklarõnõ açõklamõştõr. Bilindiği gibi geçerli oylarõn yüzde 57.8’i Evet (21.787.607 oy), yüzde 42.2’si ise Hayõr (15.856.440 oy) yö- nünde kullanõlmõş; böylece anayasa değişiklikleri seçmen tarafõndan onay- lanmõştõr. İllerin 62’sinde evet, 19’un- da ise hayõr oylarõ öndedir. Gerilimi yük- sek bir ortamda sürdürülen ve anayasa dõşõnda her şeyin tartõşõldõğõ kampanya, hükümet için bir çeşit güvenoylamasõ- na dönüştürülmüş; alõnan sonuç itiba- rõyla AKP seçmen nezdinde güven ta- zelemiş, 2011 seçimleri için moral ka- zanmõştõr. Evet - hayır cephesi Evet cephesine katõlan partilerin 29 Mart 2009’da yapõlan İl Genel Mecli- si seçimlerindeki oylarõnõn toplamõ 18 milyon 618 bin iken evet oylarõ kez 21 milyon 788 bin olmuş, cephenin oyla- rõ 3 milyon 170 bin artõş göstermiştir. Hayõr cephesinde ise, artan seçmen sa- yõsõna karşõn, 2 milyon 926 bin oy kay- bõ söz konusudur. Bu cephedeki parti- lerin 2009’daki oy toplamõ 18 milyon 782 bin iken hayõr oylarõ 15 milyon 856 bin olarak gerçekleşmiştir. Son halkoylamasõnda Evet - Ha- yõr’cõlarõn yanõnda bir de boykotçular cep- hesi yer aldõ. Bilindiği gibi BDP hal- koylamasõnda seçmenlerin sandõğa git- memesini istedi ve bir ölçüde de başarõ- lõ oldu. 2007 seçimlerinde DTP’nin bi- rinci ve ikinci sõralarda olduğu 14 ilde- ki 4 milyon 305 bin 225 seçmenin ya- rõsõndan azõ, 2 milyon 98 bin 387’si san- dõk başõna gelmiş; bu illerdeki ortalama katõlõm oranõ, yüzde 48.7’ye inmiştir. Bu oran, Türkiye ortalamasõnõn (% 77.5) 28.8 puan altõndadõr. Boykota katõlan seç- menlerin ne kadarõnõn bu kararõ benim- seyerek ne kadarõnõn ise tehditlerden ve baskõlardan yõlarak sandõk başõna gel- mediklerini bilemiyoruz ama alõnan so- nucu küçümsememek gerekiyor. BDP’nin bölge seçmeni üzerindeki bu ağõrlõğõnõn siyaset alanõna bir biçimde yansõyacağõ gerçeğini gözden uzak tut- mamak gerekiyor. Kesinleşen anayasa değişikliklerinin hayata geçirilebilmesi için uyum yasalarõnõn çõkarõlmasõ ge- rekmektedir. Uyum yasalarõnõn çõkarõl- masõ için TBMM’de uzlaşma komisyo- nunun kurulmasõ, yeni dönemde hem ge- rilimin düşmesi hem de söz konusu ya- salarõn sağlõklõ bir biçimde çõkarõlabilmesi açõsõndan yararlõ olacaktõr. Ana muhalefet partisi CHP geçmişte bu komisyona ka- tõlmayõ reddetmişti. Bu kez uzlaşma ko- misyonuna katõlmamak bir yana, CHP başta olmak üzere, TBMM’deki muha- lif partilerin AKP’yi bu yönde zorlama- larõ gerekmektedir. Yeni anayasa istekleri Halkoylamasõ kampanyasõ boyunca ortaya çõkan bir sonuç, siyasi partiler başta olmak üzere, hemen hemen bü- tün çevrelerin yeni bir anayasa hazõr- lanmasõnõn gereği üzerinde fikir birli- ğine varmõş olmalarõdõr. Önümüzdeki 2011 seçim kampan- yasõnda anayasa konusunun ağõrlõklõ bir yeri olacaktõr. AKP dõşõndaki siyasi par- tilerin bundan böyle bu konuda hazõr- lõklõ olmalarõ, alanõ AKP’ye bõrakma- malarõ gerekmektedir. Anayasanõn uz- laşma ortamõnda ve geniş katõlõmla hazõrlanmasõ konusunda da fikir birli- ğinin var olduğu gözlenmektedir. İş, gerçekleşmeye kalmõştõr. Anayasa değişiklikleri, 2011 seçimle- riyle oluşacak Meclis’te yasalaşacağõna göre ilk adõm olarak seçim sisteminde de- ğişiklik yapõlmasõ gerekiyor. Uygulan- makta olan yüzde 10’luk seçim barajõ, seçmen eğilimlerinin parlamentoya ge- reği gibi yansõmasõnõ önlemektedir. TBMM’de temsil edilmeyen oylarõn 2002 seçimlerinde yüzde 45.3 oranõna ulaşmõş olduğu unutulmamalõdõr. Oysa anayasa değişikliklerini görüşecek bir Meclis’in geniş bir temsil tabanõna otur- masõ zorunludur. Bunu sağlamanõn yo- lu, ülke barajõnõn yüzde 5’e çekilmesin- den geçiyor. Bir başka söyleyişle, 2011 seçimlerinde yüzde 5’lik ülke barajõnõn uygulanmasõ, bu açõdan da zorunlu ha- le gelmiştir. Başkanlık sistemi Bu arada, hemen bugünden tartõşõlmaya başlanan başkanlõk sistemi üzerinde de kõsaca durmak istiyorum. Ülkemizde 1870’lerden beri uygulanmakta olan parlamenter sistemde yeterli bir biriki- mimiz oluşmuştur. Yeni sistem aramak yerine parlamenter sistemin aksayan yönleri düzeltilmeli, örneğin cumhur- başkanõnõn yetkileri azaltõlmalõdõr. Zira Kenan Evren için 30 yõl önce hazõrlan- mõş olan bu geniş yetkiler, parlamenter sistem yerine yarõ başkanlõk sistemine da- ha çok uyan yetkilerdir. Toplumda gi- derek derinleşen, kaygõ verici bir ku- tuplaşma yaşanmaktadõr. Bir demokra- side insanlarõn farklõ düşüncede olma- larõ doğaldõr. Doğal olmayan, farklõ düşünce sahiplerinin birbirlerine gü- ven duymamalarõ, birbirlerine karşõ hoşgörü gösterememeleridir. Oysa de- mokrasi uzlaşma, hoşgörü ve diyalog re- jimidir. Halkoylamasõnõn sonuçlarõnõ değerlendirmede kutuplaşmanõn etkile- ri daha net olarak ortaya çõkõyor: Evet’çi- lere göre, ülkede aydõnlõk bir dönem baş- lamaktadõr. Askeri vesayet dönemleri, darbe kaygõlarõ ortadan kalkmõş, de- mokrasinin önü açõlmõştõr. Hayõrcõlara göre ise karanlõk bir döneme giriliyor, sivil vesayet dönemi başlõyor; yapõlan değişikliklerle yargõ yürütmenin etkisi altõna giriyor ve kuvvetler ayrõlõğõ son buluyor. Bir başka söyleyişle bütün yetkilerin tek adamda toplandõğõ bir döneme giriyoruz. Son söz Kabul edilen anayasa değişiklikleri ile birlikte yeni bir döneme giriyoruz. Yüksek yargõ organlarõnõn yeniden ya- põlanacağõ bu dönemde AKP’ye düşen görev, kendisiyle ilgili kaygõlarõ gide- recek uygulamalarda bulunmak ve böy- lece karşõtlarõna güven verebilmektir. Muhalefete ve özellikle sol partilere dü- şen görev ise yalnõzca ülkenin gelişmiş yörelerinde değil, diğer bölgelerde de güçlenebilmeleridir. Çoğunlukçu anlayõşõn egemen oldu- ğu ve yargõyõ ayak bağõ sayan bir ikti- dar partisini frenleyebilmenin yolu, muhalefet partilerinin ciddi birer iktidar alternatifi konumuna gelebilmelerin- den geçiyor. 12 Eylül 2010 halkoylamasının sonuçları UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA - Avrupa Parlamen- tosu Sosyalist Grubu, Türkiye’nin AB’den kopmasõnõ engellemek ve üyelik sürecini hõzlandõrmak için “aşamalı entegrasyon” önerisini iletmeye hazõrlanõyor. AP sosya- listleri hazõrladõklarõ planõ Brük- sel’de ilk kez CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu ile paylaştõ. AP sosyalistlerinin Başkan Yar- dõmcõsõ Adrian Severin, “Türki- ye’nin tam üyeliği gerçekleşene kadar Türkiye’nin aşamalı en- tegrasyon modeliyle tüm AB tar- tışmalarına aktif katılmasını is- tiyoruz. Bu Hıristiyan demo- kratların önerdiği ayrıcalıklı or- taklık teklifinden kesinlikle fark- lı. Tam üyeliğe aşamalı olarak ge- çilmesini, bu aşamalarda Türki- ye’nin AB kurullarında oy hak- kı olmasa da yerini almasını öne- receğiz” dedi. Brüksel ziyaretinin Türkiye’nin AB üyelik sürecine yararlõ olduğu inancõnda olduğunu belirten Kõlõçdaroğlu, AB Komis- yonu’nun Türkiye’deki uyum ya- salarõnõn uzlaşõyla çõkmasõ konu- sunda Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’den güvence istedikleri yö- nündeki sözlerine dikkat çekti. CHP lideri, “Başbakan’ın sözle- rine güvenmedikleri için artık Cumhurbaşkanı’ndan güvence istiyorlar” dedi. AP Sosyalist Grubu’nun Türki- ye konusunda hazõrladõğõ yeni öne- ri, Türkiye’nin Brüksel Büyükelçisi Murat Ersavcı’nõn, CHP lideri onuruna evinde verdiği yemekte gündeme geldi. Avrupa Parlamen- tosu ve Belçika hükümetindeki ön- de gelen sosyalist isimlerin davet- li olduğu yemekte, AP Sosyalist Grubu’nun Türkiye ile ilişkiler- den de sorumlu yetkilisi olan Baş- kan Yardõmcõsõ Severin, Kõlõçda- roğlu ile bir süre görüştü. Severin, CHP liderine verdiği mesajlarõ Cumhuriyet’e şu sözlerle anlattõ: “Biz Sosyalistler Türkiye’nin AB sürecini tam üyelikle ve ola- bildiğince kısa sürede hızlandır- mak istiyoruz. Bu konuda neler yapılabilir diye bir süredir fikir- ler geliştiriyoruz. Yakında açık- layacağımız öneriyi ilk önce Tür- kiye’deki kardeş kuruluşumuz CHP’nin yeni lideri ile paylaştım. Düşündüğümüz, Türkiye’nin tüm AB kurumlarındaki tartış- malara katılımını öngören bir aşamalı üyelik modeli. Ama bu Hıristiyan demokratların öner- diği ayrıcalıklı ortaklık teklifin- den kesinlikle farklı. Tam üyeli- ğe aşamalı olarak geçilmesini ve bu aşamalarda Türkiye’nin AB kurullarında oy hakkı olmasa da yerini almasını önereceğiz. Tam üyelikle beraber tabii ki diğer üyelik haklarıyla birlikte oy hakkını da elde edecek.” Kılıçdaroğlu: Tek hedef tam üyelik CHP lideri Kõlõçdaroğlu ise Se- verin’in sözlerini önemsediğini be- lirterek, “Sosyalistlerin Türkiye konusunda iyi niyetine inanıyo- rum. Ama yine de bu tür öneri- leri çok dikkatle değerlendirmek gerek. Türkiye’yi tam üyeliğe götürmeyecek hiçbir formüle CHP ‘evet’ demez. Eğer dendiği gibi tam üyeliğimizi kolaylaştı- racak ve hızlandıracaksa değer- lendirilebilir. Sakıncaları var mı yok mu ona bakmak lazım. Tam üyelik konusunda bizim çok ka- rarlı olmamız gerekir” dedi. Kõ- lõçdaroğlu’nun öneriyi Türkiye’nin AB Daimi Temsilcisi Selim Ku- neralp’e de aktardõğõ bildirildi. CHP-AB diyaloğu işleyecek Kõlõçdaroğlu, Brüksel ziyaretine ilişkin Cumhuriyet’e yaptõğõ de- ğerlendirmede temaslarõ sonrasõnda AB kurumlarõ ile CHP arasõndaki di- yalog eksikliğinin giderildiğini söy- ledi. Kõlõçdaroğlu, “AB yetkilileri ve sosyalistler üyelik kararlılığı- mızı duymaktan memnun kaldı. Geçmişte diyalog konusunda ek- siklerimiz vurgulandı. Bundan sonra bunun giderilmesi ve daha fazla diyalog olması kararına vardık. Buradaki sosyal demokrat ve sosyalistler CHP’yi farklı al- gılıyordu. Öncelikle bunun de- ğişmesi gerekiyordu. CHP’nin sosyal demokrat parti olduğu- nu, çağdaş anayasa, insan hakla- rı, kadın erkek eşitliği, medya ba- ğımsızlığı konularında duyarlı- lıklarını anlattık. Bizi onlarla ay- nı dünya değerlerini paylaşan bir hareket olarak algılamaları- nı istedik” dedi. Tutuklu gazetecileri anlattı Ziyaretinin Türkiye’nin AB üye- lik sürecine yarar sağlayacağõ inan- cõnda olduğunu belirten Kõlõçda- roğlu, “AB kurumları ve Avru- pa’daki kardeş sosyal demokrat partilerle işbirliğimiz Türkiye’ye önemli katkılar getirecek” dedi. Avrupa Sosyalist Partisi (PES) ile oluşturacaklarõ ‘yol haritası’ sa- yesinde Türkiye’nin meseleleri- nin Avrupa’ya duyurulmasõ imkâ- nõ elde edeceklerini belirten Kõlõç- daroğlu, “Mesela 48 gazetecinin tutuklu olduğunu Brüksel’deki çoğu muhatabım bilmiyordu. Akıllarında sadece bu bile kalsa, Türkiye’nin çözüm bekleyen bir sorunu Avrupa’ya anlatılmış de- mektir” dedi. AB Komisyonu’nun Genişleme- den Sorumlu Yetkilisi Stefan Fü- le’nin, kendisiyle görüşmesinde, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan’dan yargõ ile ilgili anayasa değişiklik- lerine ilişkin uyum yasalarõnõn uz- laşõ ile çõkacağõ konusunda güven- ce aldõklarõ yönündeki sözlerine dikkat çeken Kõlõçdaroğlu, “Baş- bakan’ın güvence vermesini an- larım da Cumurbaşkanı’nın gü- vence vermesi hükümete duyulan bir güvensizliğin sonucu mudur acaba? Böyle bir açıklama tek ba- şına Başbakan’ın verdiği güven- cenin yeterli görülmediği anla- mına geliyor. Bu noktaya gelin- mesinde AKP hükümetinin söy- lemleriyle yaptıkları arasındaki çelişkiler yatıyor. Verdikleri söz- lerin aksini yapıyorlarsa, bu do- ğal olarak bir çelişki yaratır, gü- vensizlik doğurur” dedi. AP Sosyalist Grup Başkanõ Mar- tin Schultz da Kõlõçdaroğlu ile gö- rüşmesinde, “Başbakan Erdoğan’a güvenmediği” mesajõnõ iletmişti. Avrupa Parlamentosu sosyalist grubu, AB üyeliği için yeni formülünü ilk kez CHP lideri Kemal Kõlõçdaroğlu’na açõkladõ Türkiye için ‘aşamalõ entegrasyon’ önerisi Türkiye-AB müzakere sürecinin geleceğinin Kõbrõs sorununa kilitlendiği izlenimi edindiğini kaydeden Kõlõçdaroğlu, AKP hükümetinin krizi çözmek için atabileceği adõmlara destek verip vermeyecekleri sorusuna, “Ülkenin uzun vadeli çıkarları açısından bakarak karar veririz. Kamuoyu ikna edilebilirse bir sorun yok ama kısa vadeli beklentilerle bu iş çözülemez” dedi. Kõlõçdaroğlu böyle bir karar öncesinde devletin kurumlarõnõn alõnan kararlarõn Türkiye’nin lehine olup olmadõğõ konusunda teknik rapor hazõrlamalarõ gerektiğini de vurguladõ. Kõbrõs sorununun çözümü için AB’nin katkõ vermesi gerektiğini belirten CHP lideri, AB’nin öncelikle KKTC ile doğrudan ticaret konusunda verdiği sözü tutmasõ gerektiğine dikkat çekti. AB KARARLARINDA UZUN VADELİ DÜŞÜNÜRÜZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle