Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS 2010 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Kürt Bayrağı Gökte
Dalgalansa Ne Olur?
Diyarbakır’ın BDP’li Belediye Başkanı Osman
Baydemir çok tartışmalı açıklamalar yaptı.
Özetle şöyle: Müreffeh demokratik Türkiye nasıl
olacak? Özerk Doğu Karadeniz, özerk Orta
Karadeniz olacak, aynı zamanda demokratik özerk
Kürdistan olacak. Bunu böyle anlıyorum.
- Demokratik özerklik içinde tabii ki TBMM
olmaya devam edecektir. Buna bir itiraz yok.
Buna hiçbir itirazım yok.
- Bununla birlikte, her bölgede birer bölgesel
parlamento olacak. Bu bölgesel parlamentolardan
biri de “Kürdistan bölgesel parlamentosu” olacak.
- Türk bayrağının yanında; Kürt halkının “yerel
renklerinden oluşan Kürt bayrağı da olacak”,
Belediyenin önünde ay yıldızlı bayrağımızın yanı
sıra, sarı, kırmızı, yeşil bayrak dalgalansa ne
güzeldir. (Milliyet, 1 Ağustos 2010).
Türkiye’nin bütünlüğünün yeni yeni anlaşıldığını
fark etmiştik. 12 Temmuz 2010 tarihli Cumhuriyet,
bunun bir geçmişi olduğunu ortaya koyuyor.
İşte bir örnek:
Vanlıyım, bilirsiniz; ama, soyumun bir
noktasında, soyumun en hassas noktasında,
Gürpınar’ın -üstelik- tek toprak ağası Dırvaz
Ağabeyimiz, güzeller güzeli bir kızını, Van’a gelen,
yeni yükselen Kürt bir ailenin oğluna vermiş.
Yükselme sürecinde bir zat!
BDP’li Hasip Kaplan, Türkiye’nin bütünlüğünün
tartışılmaması gerektiğini söyledi. BDP Milletvekili,
“şehitlere büyük saygısızlık olur” dedi. Kaplan,
Türkiye ile ayrılmanın, yan yana yatan şehitlere en
büyük saygısızlık olduğunu belirtti.
Kürtlerin hiçbir şekilde ayrılmak istemediğini
belirten Kaplan, Türkiye’de Kürtlerle Türklerin
birbirine karışmış olduğunu anımsatarak Kürtlerin
ayrılmasını savunmak hiç kimsenin haddine
değildir, dedi.
Elbette.. Hasip Kaplan’ın dediği gibi Türklerle
Kürtlerin ayrılmasını savunmak hiç kimsenin
haddine değildir.
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Kimileri bulanık uykularının
mahmur anlarında sevdalarına
sarılırken bir boşluğun girdabında
açtı gözlerini!..
Kimileri belki beyaz atlı bir prensin
ardından koşarken sıcak sinmiş
zeminlerin, altlarından kaydığını
hissedemedi...
Bazıları kör karanlıkta, avludaki
derme çatma bir tuvaletin yolunu
ararken yaşamın dizgininden
boşaldı!..
Ve belki de kimileri uykusunda
yürürken, ayaklarına yoldaşlık
edecek sıcak bir toprak bulamadı!..
Hepsi ay ışığının yamalı döşeklere
yorgan olduğu gecelerde...
Sıcağın zulmünden kaçıp
gökyüzünün serinliğine
sığınmışken...
Bin yıldızlı otel lüksünde
uyurken damlarda...
Ve belki de kavak ağacından
yapılmış tahtlarda...
Sevdaya gölge olan cibinliklerde,
zenginlik rüyaları görürken...
Uçtular, düştüler, kırıldılar ve ne
yazık ki çokları da öldüler!..
Ne zaman Güneydoğu’da damdan
düşme vakalarıyla ilgili bir haber
okusam hem yukarıdaki manzaraları
anımsarım hem de Urfa’da; Kötüler
Mahallesi’nde damlarına yorgan
taşıdığım o betonarme, iki odalı
garip gecekondu gelir aklıma...
Anamın kızgın betona, teneke
kovalarla savurduğu kurtlu sular, biz
alttakiler için gökdelen misali yüksek
olan o evin tepesini gölgenin
sarayına çevirirdi...
Kaçakçı çarşısında ekmek
kovalayan babamız, ağustosun
azabını çizgili pijamalarıyla bertaraf
ederdi çiçek desenli yastıklara
yaslandığında!..
Uykunun yoksul bedenleri teslim
aldığı gece
yarılarında,
kaçakçı atlarının
köpek seslerini
bastırdığı
anlarda...
Sevda
inlemelerinin yeni
kardaşlar
peydahladığı
kuytuluklarda!..
Bazen avluya yuvarlanmış bir
bedenin acı çığlığı sabah
ezanlarına karıştığında, bilirdik ki,
bir komşu çocuğu yine damdan
düşmüştür...
İşte ne zaman üzerinde yatakların
istiflendiği bir dam görsem ya da ne
zaman Güneydoğu’nun varoşlarında
yoksul evlerin üzerine kurulmuş
derme çatma bir tahta (sedir)
rastlasam kulağımda şark çıbanlı
çocukların gecenin karanlığına
küfreden o masum çığlıkları
yankılanır...
Damdan düşme vakalarını
duyuran haberler içimi yakar hep...
Gölgenin ebediyen izne çıktığı,
güneşin savunmasız bedenlere
saplandığı ağaçsız Urfa’da ya da
çalısız Harran’da...
Gölgeyi gökte arayanların,
ölümü göze alarak sarıldığı
yorganlardır damlar...
Gökten sanki
yanardağ lavlarının
savrulduğu
gündüzlerin ardından,
damlar serinliğin
arandığı deliksiz
uykuların tek
sığınağıdır çünkü!..
Son üç ayda 3 bin
230 kişinin damdan
düşme gerekçesiyle
Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne
getirildiğine ilişkin ajans haberini
okuyunca içim yine burkuldu...
Üstelik onlardan 30’nun
yaşamlarını yitirdiğini öğrenince
gölgenin ve serinliğin beton ya da
kerpiç damlara mahkûm olduğu
topraklar geldi aklıma...
Tatil yüzü görmeyen nesillerin
uykularını gökyüzünün insafına
terk ettiği o sıcak ama çok sıcak
coğrafyada geceleri çok dramlar
yaşanır!..
Yaşam yerden bir metre
yükseklikteki tahtlarda görkemli
gibi görünse de, aslında ölüme
düşecek kadar pervasızdır!..
Yıldızların, ninnileri ılık rüzgâra
ihale ettiği gecelerin mağrur
rüyalarında;
Televizyonlarda gördükleri
bisikletlerin arkasından koştuğunu
sanan çocuklar...
Platonik sevdalarına kan ter
içinde ulaşmaya çalıştığını
düşlerken törenin kâbusuyla
sarsılan genç kızlar...
Sevdiğine sarılmak isterken,
korkuluksuz damların kenarından
aşağıya uçan kadınlar ve erkekler...
Ve de, uyku sersemliğiyle ölümün
sebepsiz kucağına biçarece atlayan
korunmasız yaşlılar...
Güneydoğu’ya giderseniz yaz
aylarında, sakın ola padişah tahtını
andıran ahşap sedirlerin keyfine laf
etmeyin!..
Bilin ki akrepten, yılandan ve de
sıcaktan kaçan insanlara kucak
açmıştır onlar!..
Onlar aynı zamanda gündüzün
ateşini, gecenin ayazında
söndürmeye çalışanların
tabutlarıdır aslında!..
Eğlencenin zirvesine çıkan
yaşamlara nasıl ki damsız girilmez,
ölüm eğer bir serinliğin tuzağında ise
muhakkak ki damsız düşülmez!..
Düşmeye görün!..
Bin Yıldızlı Gecelerde Ölmek!..
Bergama Kralı 2. Attalos, “Bana
yeryüzünde bir cennet bulun”
dediğinde adamları onu bugünün
Antalya’sıyla tanıştırmıştı...
Pamfilya uygarlığının merkezi olan o
kentteki bir bölge ise kadınların
kaderleri açısından yüzyıllar boyu trajik
olaylara sahne oldu!..
Orası Toroslar’dan inen, ovaları aşan
ve kenti ikiye ayıran Antalya’nın Akdeniz
ile buluştuğu Kadınyarı’ndan başkası
değildi...
Tarihin birçok döneminde “kötü”
gözle bakılan kadınların denize
atılarak cezalandırıldığı Kadınyarı
günümüzde de bunalıma giren genç
kızların intihar alanı!..
Peki, bu konuya nereden geldik?..
Geçtiğimiz haftalarda Antalya
Muratpaşa Belediyesi’nde “Töre-
Kadın-Güneydoğu” konulu bir
konuşma yaptım. İzleyicilerden biri töre
mağduru genç kızların anısına
Antalya’da bir anıt yaptırmak
istediklerini söyleyince çok
heyecanlandım.
Üstelik bu anıt yüzyıllar boyu
kadınların ölüme atıldığı Kadınyarı’na
konulacaktı!..
Antalya Kent Konseyi Kadın
Meclisi kapsamında gönüllü olarak
görev alan Prof. Dr. Gülser Kayır,
fotoğraf sanatçısı Filiz Otyam, ressam
Ferda Pulhan, eczacı Sibel
Hasırcıoğlu, emekli öğretmen Ayşe
Şap, heykeltıraş Uğur Karaca ile
endüstri tasarımcısı Tülin Sabur
konunun öncülüğünü yapıyorlar.
Onlara bu çabalarının duyurulması
için yardımcı olacağıma söz vermiştim.
İşte duyuruları:
“Toplumumuzda üstü örtülen,
olmamış varsayılan, yeterince konu
edilmeyen, engelleyici çözümler
aranmayan, namus-töre adına katledilen
kadınlar adına Antalya Kadınyarı
mevkiinde bir anıt yapıyoruz.
Amacımız, namus ve töre adına
kadınların öldürülmesinin somut olarak
sergilenmesi ve ölen kadınların anılması,
isimlerin ve acıların unutturulmamasıdır.
Kadına yönelik şiddetin ortadan
kaldırılması için duyarlılık yaratmak
istiyoruz. Bu duyarlılığımızın ülkemiz
kadınlarının da yüreğini titrettiğini
biliyoruz. Bu anıtla namus-töre adına
işlenen cinayetlerle öldürülen kadınların
insan haklarının farkına varılmadığını ve
yaşam haklarının yok edildiğini, yaşama
kıvancının ta kendisi olan sanat aracılığı
ile gözler önüne sermek istiyoruz.
Yapacağımız anıt bir kadın heykeltıraş
tarafından gerçekleştirilecektir. Duyarlı
kurum ve kuruluşların ilgi ve desteğini
bekliyoruz.”
Konuyla ilgilenenler
yesilbahce_77@hotmail.com
adresinden iletişim kurabilirler.
Kadınyarı’na Töre Anıtı!..
Cindoruk, yargõnõn, Yüksek Askeri Şûra’da verilecek kararlara müdahale ettiğini söyledi
‘Ordunun düzenini bozdular’
LEYLA TAVŞANOĞLU
D
P lideri Hüsamet-
tin Cindoruk ile
Yüksek Askeri Şû-
ra’nõn (YAŞ) çok kritik top-
lantõlarõ başta olmak üzere
ülkenin içine sürüklendiği du-
rumu konuşuyoruz. Konula-
rõmõzdan biri de DP’de sula-
rõn bir türlü durulmak bilme-
mesi. Cindoruk iyimser. Na-
sõlsa bu sorunlarõn aşõlacağõ-
nõ düşünüyor. Hedefi gençler
ve daha çok sayõda kadõndan
oluşan dinamik kadrolar.
- DP’li Dr. Aytun Çıray
son yazdığı bir yazıda, “DP
bu haliyle AKP’nin işine
yarıyor. Cindoruk merkez
sağın tıkacı oldu” demiş.
Siz bu görüşü nasıl yorum-
luyorsunuz?
HÜSAMETTİN CİNDO-
RUK - Çõray’õ biraz tanõyo-
rum. Teşhislerini, düşüncele-
rini ciddiye almõyorum.
Sığ görüşler...
- Hükümetin Kürt açılımı,
ardından demokratik açılım
ve milli birlik programının
ardından Türkiye iyice ge-
rildi. Son olarak da İnegöl
ve Dörtyol’da dehşetli olay-
lar patlak verdi. Hükümet
kanadı bunları “provokas-
yon” olarak niteledi. Siz
bunların provokasyon ol-
masına ne diyorsunuz?
CİNDORUK - Bunlarõn
hepsi sõğ görüşler. Bu olaylar
siyasi gelişmeler içinde bek-
lenen toplum mayõnlarõnõn
patlamasõdõr. Tamamõyla bu
hükümetin etkisiz siyaseti ne-
deniyle başlamõştõr. Bunlarõn
biteceğini, yöresel olduğunu
zannedenler yanõldõklarõnõ ya-
kõnda görürler.
Terör Türkiye’de sadece
silahlõ eylem yapmamõştõr.
Silahlõ eylemin dõşõnda top-
lumsal barõşõn bozulmasõ için
temeller atmõştõr. Halklar ay-
rõştõğõ, birbirine karşõ hale
getirildiği zaman bunu terör
örgütü de durduramaz. Sõ-
kõntõ da budur.
Türkiye hak etmiyor
- İçişleri Bakanı Beşir
Atalay, “Ne yaparsanız ya-
pın, Amanoslar’ı temizle-
yin,” derken burnunun di-
binde hakkında yakalama
emri olan 6. Kolordu Ko-
mutanı Korgeneral Nejat
Bek vardı. Daha sonra
Bek’in neden derhal yaka-
lanmadığı sorusuna Atalay,
“Bu bizim değil askerin işi”
cevabını verdi. Bu nasıl bir
paradokstur?
CİNDORUK - Paradoks
bu olanõn yanõnda çok hafif
kalõr. Bu, devlet otoritesinin
varlõğõyla ilgili bir hadise. İç-
işleri bakanõnõn hukuk ve
Türkiye’nin milli çõkarlarõnõn
nasõl düzenleneceğini bil-
mediğini gösteriyor. Türkiye
böyle bir İçişleri bakanõnõ
hak etmiyor.
Eğer İçişleri bakanõ olarak
görev yapõyorsa o zaman o
askere orada milli vazife
yüklememeliydi. “Amanos
Dağları’nda yaşayan eşkı-
yayı temizleyin” ne demek-
tir? Oradan da vatandaş mü-
dahale etti. “Temizlemek
için tutuklamadığınız ko-
mutan bırakmadınız” diye
tepki gösterdi. Ona cevabõ
yok. O sözleri söylerken
belki de yanõndaki kişi hak-
kõnda yakalama emri çõka-
rõldõğõnõ bilmiyor. Böyle bir
devlet otoritesi olmaz.
Orada bir noktaya dikkat
çekmek istiyorum. İskenderun
Deniz Üssü’nü basanlar Ama-
nos Dağlarõ’ndan gelmedi-
ler. Türkiye’ye sõnõr kapõsõn-
dan girdiler. Dõşişleri bakanõ
bana geldiği zaman Suriye’yle
vizeyi kaldõracaklarõnõ söyle-
di. Kendisine buna karşõlõk
güvence alõp almadõklarõnõ
sordum. Suriye resmi devlet
politikasõnda, haritalarõnda
Hatay’õ kendi topraklarõ için-
de sayõyor. Bakana bu iddia-
sõndan vazgeçip geçmediğini
sorunca aldõğõm cevap şu ol-
du: “Vazgeçecek.”
“Bundan vazgeçmediği
sürece ve vize kaldırıldı-
ğında Suriye’nin Türkiye’ye
terörist ihraç etmesine fırsat
ve imkân tanırsınız” dedi-
ğimde cevap vermedi.
Yargının hakkı yok
- 102 yüksek rütbeli subay
hakkında yakalama kararı
tam YAŞ kararları öncesi
alındı. Hükümetin Genel-
kurmay başkanı olmasını
istediği bir askeri şahsiyetin
önünün açılması için birta-
kım komutanların bertaraf
edilmesi amacıyla bu ope-
rasyonun yapıldığı spekü-
lasyonları var...
CİNDORUK - Yargõ As-
keri Şûra’da verilecek ka-
rarlara müdahale etmiştir.
Daha da kötüsü, ordunun
bugüne kadar başarõyla gö-
türdüğü düzeni bozmuştur.
Yargõnõn buna hakkõ yoktur.
Bunun sorumluluğu sadece
yargõ organlarõna değil ikti-
dara da aittir.
En özenli olmamõz gereken
alanlardan birisi üst kuman-
da düzeyidir. Özellikle çok
karşõ olduklarõ 12 Eylül hu-
kuku orada bir düzen kur-
muştur. O düzen sayesinde de
30 yõldõr orduda bir darbe
girişimi olmadõ.
Cindoruk, “PKK’nin
lideri Murat Karayõlan,
‘Silahlar iki taraftan da BM
denetiminde bõrakõlsõn’ dedi.
Yani, Türkiye’deki terörü
uluslararasõ alana mõ çekmeye
çalõşõyor?” sorusuna şu yanõtõ
verdi: “Evet. BM üyesi
olmayan ya da uluslararasõ
bir kurumu temsil etmeyen bir
terör örgütünün bu beyanõ
sadece yeni bir anarşi ortamõ
ortaya çõkarõr. Devletimizi
silahsõzlandõrma aşamasõna
getirir. Uluslararasõ
silahsõzlanma anlaşmalarõnõn
önemli koşullarõ vardõr.
Türkiye de bunlara imza
atmõştõr. Onlarõ yaptõrõm
olarak kullanmak istiyor.”
‘Türkiye, içeride
anarşiyesürükleniyor’
- Sizce Türkiye nereye sürüklen-
mek isteniyor? Bölünmeye doğru
mu gidiyor?
CİNDORUK - Bölünme sözcü-
ğünü kullanmak istemem. Ama
Türkiye içeride bir anarşiye doğru
gidiyor. Bunu tartõşabiliriz, tabii.
Bu olaylar yöreseldir, diyenler
var. Ama bu görüşün inandõrõcõ
olmasõ mümkün değil.
İçişleri Bakanõ İnegöl çevresinde-
ki hadiselerin futbol takõmõ amigola-
rõnca ortaya çõkarõldõğõnõ söylüyor.
Mahkeme de hepsini serbest bõraktõ.
Bunlara dönüp sormak lazõm.
“Dörtyol’da, Erzurum’da da olay-
ları amigolar mı çıkarttı?” Türki-
ye’nin aşağõ yukarõ her bölgesinde
bu çeşit olaylar patlamaya hazõr
halde duruyor. İnsanlar ileri dere-
cede tedirgin. Özellikle Doğu’dan
Batõ’ya, Karadeniz’e yönelmiş, ora-
larda iş kurmuş çok değerli Kürt
kardeşlerimizin sõkõntõlarõnõ ben de
biliyorum. Gittiğimiz her bölgede bu
tehdidin varlõğõndan bize bilgi veri-
liyor. Yerleştikleri yörelerde huzur
içinde ticaret yapmak istiyorlar.
Amaçlarõ sadece külfetlerini değil,
Türkiye Cumhuriyeti’nin nimetlerini
paylaşmaktõr. Her Kürt’e PKK’liy-
miş gibi yafta yapõştõrõlmasõnõn ön-
lenmesini, kendilerini bundan kur-
tarmamõzõ istiyorlar.
Cindoruk: Başbakan’ın
konuşmaları, üslubu kırıcı. Vaaz eder
gibi konuşuyor. Başbakan, “Bizim
çekilmemizle terör bitecekse hemen
çekiliriz” diyor. Derhal çekilsin. Bence
geç bile kaldı. Sadece terör bitmekle
kalmaz, devletimizin milletimizin hak
etmediği bir iktidardan da kurtulmuş
oluruz. Bu büyük bir kazanç olur.
Başbakan’ın ve bu
hükümetin değişmesiyle
Türkiye birlik ve
beraberliğinde önemli
mesafe alır.
‘Bir gün
askerin
hakkını
savunmak
aklıma
gelmezdi’
- Sorumluluğun iktidara da ait
olduğunu söylemeniz ne anlama
geliyor?
CİNDORUK - Başbakan Genel-
kurmay başkanõyla görüşürken Ha-
tay’da bulunan Adalet bakanõnõ ça-
ğõrõp kendisinden bazõ taleplerde
bulunabildi. Bunun antidemokratik
tarafõ bir yana, daha özenli bir keli-
me seçmekte zorlanõyorum, Türki-
ye’de terörle mücadelede katkõ ba-
kõmõndan yargõya düşen görevi ha-
tõrlattõğõnõ sanõyorum.
Ama bir türlü sonuç alõnamamõş-
tõr. Sancõlõ bir askeri şûra toplantõsõ-
na şahit olduk. Bu askeri şûra top-
lantõlarõnõn entrikasõz, kavgasõz ve
kendi iç hukukuna uygun yapõlma-
sõndan doğan yararlar ortadan kalk-
mõştõr. Yargõ aynõ zamanda ordu-
nun iç düzenine müdahale ederek
bozmuş olabilir. Yargõ askeri idare-
ye ihtilaf getirmiştir.
Türkiye’de yapõlan üç darbeye
muhatap olan siyasetçilerden biri-
siyim. Hapislerde yaşadõğõm süreç-
te bir gün askerin haklarõnõ savuna-
cağõm aklõma bile gelmezdi. Bizim
gibi darbe mağdurlarõ bile ordunun
bu kadar yõpratõlmamasõ gerektiği-
ni söyleyebiliyorlar.
Askerle ilgili kararlarda adil olmak
ve tahrik edici beyanlarda bulunma-
mak gerekiyor. Darbeleri yapanlara
karşõ olmak başka, her vesileyle or-
duya, askere karşõ olmak, onu yõprat-
maya çalõşmak başka şeydir. Orduyu
bu kadar yõpratõrsanõz yarõn savunma
gücünü kaybedersiniz. Orduya ihti-
yacõnõz var. Sizi parti örgütünüz ya
da yandaş basõnõnõz savunmaz. Bir
tehlike anõnda her biri bir yerlere ka-
çar. O zaman da savunmasõz ya da
yeterli olmayan bir savunmayla, mo-
ralsiz bir orduyla düşmanõ defetmeye
çalõşõrsõnõz. Osmanlõ’nõn son dönem
başõna gelen budur. Mütareke Türki-
ye’ye bu şartlarla gelmiştir.
Verem hastalarına ücretsiz ilaç
ANKARA (AA) - Kamu kurum ve kuruluşla-
rõnõn mal ve hizmetlerinden ücretsiz veya indirim-
li yararlanõlamayacağõna ilişkin 4736 sayõlõ yasa
hükmünden muaf tutulacaklara ilişkin Bakanlar
Kurulu kararnamesine ek yapõldõ. Buna göre ve-
remli hasta ve veremli ile temas halinde bulunan-
lar, herhangi bir sosyal güvencesi olup olmadõğõ-
na bakõlmaksõzõn birinci, ikinci ve üçüncü basa-
mak sağlõk kurum ve kuruluşlarõnda Sağlõk Ba-
kanlõğõ’nca temin edilip dağõtõmõ yapõlacak ve-
remle ilgili her türlü ilaçtan ücretsiz yararlanacak.
Adana’da deprem
ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Adana’nõn
Aladağ ilçesinde dün sabah 08.31’de, 4.2 büyük-
lüğünde deprem olduğu bildirildi. Boğaziçi Üni-
versitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araş-
tõrma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merke-
zi’nce (UDİM) kaydedilen depremin, yerin 6.5
kilometre altõnda gerçekleştiği kaydedildi.
Bulutlar seferleri etkiledi
İstanbul Haber Servisi - İstanbul hava sa-
hasõnda etkili olan elektrik yüklü “kümülo-
nimbus” bulutlarõ nedeniyle THY’nin TK
2123 sefer sayõlõ Ankara-İstanbul, TK 1846
sefer sayõlõ Atina-İstanbul yolcu uçaklarõ,
Atatürk Havalimanõ’ndan Sabiha Gökçen
Uluslararasõ Havalimanõ’na yönlendirildi.
Hava yastığı çalarken suçüstü
İstanbul Haber Servisi - Kadõköy’de önce-
ki gün sabah saatlerinde bir otomobilin di-
reksiyon bölgesindeki hava yastõğõnõ almaya
çalõşan Süleyman P, polisler tarafõndan suç-
üstü yakalandõ. Olayla ilgili çalõşma başlatan
polis ekipleri, 2 kişiyi de Sultanbeyli’de göz-
altõna aldõ. Şüphelilerin evlerinde yapõlan
aramalarda, 15 adet hava yastõğõ bulundu.