Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÖRÜŞ
AHMET TAN
Korku Belgeseli...
TBMM’nin dünyadaki tüm parlamentolar
gibi iki işlevi var:
- Yasama.. Yani yasa çıkarma.
- Denetleme.. Yani hükümet icraatını
denetleme.
Denetlemenin bir yolu da başbakana,
bakanlara icraatlarıyla ilgili yazılı veya soru
önergesi vermek.
Başbakan da bakanları da hiçbir soru
önergesine ya yanıt vermiyor ya da laf olsun
sayfa dolsun türü karşılık veriyor.
Açılım rüzgârının kasırgaya dönüşeceği
ortaya çıkınca AKP rotayı Referandum’a kırdı.
Washington’da uzun yıllardır gazetecilik yapan
Yılmaz Polat’ın “CIA Pençesinde Açılım” adlı
kitabı bunu yeterince ortaya koyuyor.
“Siyasi çözümün şifresi, Erdoğan’ın 5 Kasım
2007’de Başkan Bush ile Oval Ofis’te baş
başa görüşmesinde saklıdır!” diyor.. Ve şöyle
devam ediyor:
“Erdoğan için beklenen gün geldi. Bush’un
keyfi yerindeydi. Gelenlerle teker teker
tokalaştı; sıra milletvekili olmadan önce ABD
yönetimlerinin yeminli çevirmeni olan Egemen
Bağış’a gelince şöyle bir bakarak ‘Kilo
vermişin; ne yapıyorsun’ diye sordu. Hal-hatır
faslından sonra Türk heyetine dönen Bush,
‘Beyler bize izin verin. Tayyip’le baş başa
görüşmek istiyorum!’ diyerek Erdoğan’ın
sırtına dokunup Oval Ofis’e yürüdü. Recep
Tayyip Erdoğan Ofis’e yönelirken Dışişleri
Bakanı Babacan’a gelmesi için işaret etti. Milli
Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Genelkurmay
İkinci Başkanı Org. Ergin Saygun bir köşeye
çekilip beklemeye başladılar. ABD Dışişleri
Bakanı Rice İsrail’de, Savunma Bakanı Gates
de Çin’de olduğu için görüşmeye katılmıyordu.
Bush, Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen
Hadley’i yanından ayırmıyordu. Görüşme tam
bir saat 15 dakika sürdü. Saat 14.15’te Oval
Ofis’in kapısı açıldı. Bush’un yüzü gülüyordu.
Erdoğan sessizdi. Washington’a gelmeden
önce TBMM’nin verdiği sınırötesi yetkiyi
kullanacağını söyleyen Başbakan bu konuya
değinmiyordu. Bush son noktayı, ‘Öyle tek
taraflı davranamazsınız’ diyerek koymuştu.
Beyaz Saray görüşmesinden sonra Meclis
yetkisi rafa kaldırıldı. 5 Kasım Bush-Erdoğan
görüşmesi gizemini koruyor.” (sayfa: 158-159)
Kitapta anlatılanlar perde perde sahneye
konulan büyük bir oyunun küçük bir
sahnesinden bir bölüm.
Oyunun başlangıcı merhum Bülent
Ecevit’in Başbakan olarak Washington’a
yaptığı son gezide, Amerikan yönetiminin Irak
politikasına Türkiye’nin destek olamayacağını
söylemesine kadar dayanıyor. Daha sonrası
çorap söküğü...
2002’de AKP’nin iktidara gelişi.
2003 yılı Temmuz’unda K. Irak’ta,
Süleymaniye’de Türk subaylarının başına
çuval geçirilmesi.
Daha sonra sahneye konulan sonu gelmez
Ergenekon soruşturmaları, tutuklamaları.
Hemen ardından başlatılan açılım
kampanyası. Habur’da kurulan çadır
mahkemeleri. Balyoz soruşturmaları...
Ve nihayet Cumhuriyet tarihinde ilk kez
Genelkurmay Başkanı ile Kara Kuvvetleri
Komutanı’nın atanmasını engelleyen
gelişmeler...
Tayyip Erdoğan’ın Başkan Bush ile yaptığı
“5 Kasım 2007 görüşmesi hâlâ çok
bilinmeyenlerle dolu!”.. Buna bir de
Dolmabahçe Sarayı’nda Erdoğan’ın
Büyükanıt ile yaptığı, içeriği mezara kadar
saklanacak olan sır görüşmeyi eklersek...
Ortaya gerçek bir korku belgeseli çıkıyor.
12 Eylül’deki Referandum’da “Evet” çıkarsa
bu korku filmine yeni dehşet sahneleri de
eklenecek.
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
Her ikisi de Arapça olan bu
sözler, sanırım çoğumuza
Atatürk’ün “Gençliğe
Sesleniş”ini anımsatır.
Bilindiği gibi Atatürk bu
“iki”liyi, ülkeyi yönetenlerin yani
“iktidar”ın, “gaflet ve dalalet”
içine düşebileceğini belirtirken
kullanmış, ardından da bu
duruma düşen bir iktidarın
“hıyanet” içinde bulunabileceğini
de vurgulamıştı.
Geride bıraktığımız temmuz
ayının son gününde MHP
milletvekili Deniz Bölükbaşı da
kullandı, Türkçesi sırayla
“aymazlık” ve “sapkınlık” olan bu
ikiliyi.
“AKP” iktidarının 2003 yılı
Eylül’ünde, “ABD” ile yaptığı 8.5
milyar dolarlık Dubai kredi
anlaşması için “gaflet” ve
“dalalet” değerlendirmesini yaptı
Bölükbaşı.
Kuşkusuz haklıydı; ekonomik
bağlamdaki bu anlaşmanın
dayanağı, temeli bütünüyle
“siyasal”dı.
Türkiye’nin ABD’yi Irak
konusunda tümüyle
destekleyen, ayrıca “PKK”
karşısında Türkiye’yi kıskıvrak
bağlayan sert koşulları içeren bu
anlaşmaya, “CHP” karşı
çıkıp,“AKP”nin bu
“işbirlikçi”liğini TBMM’ye taşıdı.
AKP iktidarı, “ancak” bu
“baskı” karşısında harekete
geçmiş, güle oynaya imzaladığı
anlaşmayı zorunlu olarak askıya
almıştı.
Ne var ki, CHP Genel Başkanı
K. Kılıçdaroğlu, büyük bir
“gizem” (sır) gibi canla başla
saklanan anlaşmanın metninde;
ülkemizin aleyhine daha başka
ağır koşulların da yer aldığını ima
ederek; tüm bunları kabul edip
imzalayan “AKP iktidarı”nı
dolayısiyle Başbakan R. T.
Erdoğan’ı “hainlik”le suçluyor.
Bir bakıma: “... iktidara sahip
olanlar gaflet ve dalalet ve
hatta hıyanet içinde
bulunabilirler!..” dercesine.
Öte yanda “gaflet ve dalalet”,
Türkçesiyle “aymazlık ve
sapkınlık” içinde olmak, “din”sel
çıkışlı AKP’nin bu dünya ile,
yaşamla ilgili “din” temelli
ilkelerinin, görüşlerinin “devlet
yönetimi”ne yansımasından da
kaynaklanıyor.
Böyle olduğunu Erdoğan’ın,
türlü konulardaki konuşmalarını
medyadan izlemek yeterlidir
sanırım.
Anımsayalım; üç, beş gün
önce, onca kadının gözlerinin
içine bakarak ne dedi?
“Kadın erkek eşit değildir!”
diye gürleyiverdi.
Bu saplantı, eğer bir camide
bir “imam” tarafından söylenirse
-ki söyleniyor- tam bir “gaflet”,
tam bir “aymazlık”tır denebilir.
Ama “laik” Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti’nin
başındaki bir “imam” tarafından
resmen söylenirse, kuşkusuz
“gaflet”i de aşar “dalalet”e girer.
Hele bu eşitliği kazandıran
“Devrim Yasası” yönünden ya
da laik Türkiye Cumhuriyeti’ni
kuran “1923 Devrimi”
doğrultusundan bakılırsa, bu
“eşitsiz”lik söylemi “dalalet”i de
aşıp, “hıyanet”e varan bir boyuta
girer.
“AKP” iktidarının bu “gaflet,
dalalet, hıyanet” bağlamında yer
alabilecek başka konulardaki
tutum ve “icraat”larına da
değinmeyi sürdürelim.
Hepimizin bildiği gibi, Atatürk
Kültür Merkezi (AKM) iki yıldır
kapalı.
Başbakan: “Yıkın gitsin! Yerine
yenisini yapın!” diyor.
Oysa AKM, “Birinci
dereceden kültür varlığı” olarak
tescillenmiş. Ne yıkılabilir, ne de
bu özelliğini değiştirecek bir
boyutta “yenilenme”si söz
konusu.
Kültür Bakanlığı “böyle” bir
“yenileme”ye kalkışınca, “Kültür
Sanat Sen” mahkeme yoluyla bu
projenin uygulanmasını
durdurttu.
Buna Başbakan ateş
püskürmüş... Kültür Bakanı’na
“Yaptırmıyorlarsa yapma!” diye
buyurmuş.
Böylece bakanın da
vurguladığı gibi, Başbakan işi
“inatlaşma”ya döndürmüş.
“İnat” ve “ülke yönetimi”...
Acaba “kabile” yönetimlerinde
de geçerli midir?
AKM’nin sahne düzenini
beğenen, Fransa’nın “tiyatro
tutkunu” eski Kültür Bakanı
Jack Lang, bu sahnede iki yıldır
bale, tiyatro gösterilerinin
sergilenmediğini duysa
üzüntüden kahrolur.
Başbakan’ın “tutumu”nu,
sanat, özellikle de tiyatro
dünyasına tam bir “ihanet”
olarak görebilir.
Oysa “temel” eğitimi “din”sel
olan, bu tür sanatı yadsıyan bir
“din” kültürüyle “yoğrulmuş” bir
“kişilik” için, iki yıldır konserlerin,
tiyatro, bale gösterilerinin
gerçekleşmemiş olmasının hiçbir
anlamı yoktur; “umrunda” bile
değildir. Belki de İslamsal yaşam
düzeni adına memnun bile
olabilir.
Ne var ki, “gaflet”, “dalalet”
çıkmazlarında dolanmanın bile
bir “duruş”u vardır; Recep
Tayyip Erdoğan’a daha uygun
bir deyişle “racon”u vardır. Buna
aldırış edilmezse, tam bir
“gülmece” ile karşılaşılabilir.
Anımsayalım bir; ülkeyi
yerinden oynatan Ergenekon
Davası başladığında, Başbakan
Erdoğan elini göğsüne vurup;
“Ben bu davanın savcısıyım!”
diye gürlemişti.
Kuşkusuz bu “gaflet”ten öte,
“dalalet”ti. “Bağımsız” yargı
cephesinden bakılınca, bir
bakıma, “yargı”ya “ihanet”ti.
“Güçler ayrılığı” rejiminin
geçerli olduğu ülkemizin “Savcı
Başbakan”ı geçen günlerde
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde -
kışkırtılma sonucu- birbirini
“suçlayıp” saldıran, kırıp döken
yurttaşlara seslenmek için bu
ilçeye gitti.
Konuşmasının bir yerinde,
“Siz, siz olun!” der gibi:
“Kendinizi polis yerine, hâkim
yerine ve de savcı yerine
koymayın!” uyarısında bulunmaz
mı?
Bu uyarı karşısında,
alandakilerden biri: “Balık baştan
kokar!” diye seslenseydi,
Başbakan ne yanıt verirdi, ne
yapardı?
Ne dersiniz?
‘Gaflet’ ve ‘Dalalet’!
m.velidedeoglu@hotmail.com
6 AĞUSTOS 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA
15
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc@yahoo.com
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com
HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ
HalkoylamasõnõnAsõlKonusu-III-
Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK
c) Anayasa Mahkemesi İçin Yeni
Çalõşma Kurallarõ
5982 sayõlõ kanunun 18. madde-
siyle anayasanõn 148. maddesinin V.
fõkrasõ değiştirilerek, Yüce Divan ka-
rarlarõna karşõ yeniden inceleme
başvurusu yapõlabileceği, Genel Ku-
rul’un yeniden inceleme sonucunda
vereceği kararlarõn kesin olduğu ifa-
de edilmiştir. Yapõlan değişiklik,
Yüce Divan kararlarõnõn “kesin”
olduğunu belirten şimdiki V. fõkra-
ya göre adil yargõlanma ilkesine da-
ha uygun bir hüküm niteliği taşõ-
makla birlikte; farklõ bir düzenleme
de yapõlabilirdi. Anayasa Mahke-
mesi, -aşağõda ayrõca değinileceği
üzere, 19. madde ile değiştirilen ye-
ni 149. maddeye göre- bundan böy-
le iki bölüm ve Genel Kurul halinde
çalõşacağõ için; bölümlerden birinin
Yüce Divan sõfatõyla vereceği bir ka-
rara karşõ Genel Kurul nezdinde
temyiz yoluna başvurulabileceği ön-
görülebilirdi. Bu, aynõ davanõn -kõs-
men de olsa- farklõ iki kurul tarafõn-
dan değerlendirilmesi açõsõndan Av-
rupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi’ne ek
7. Protokol’ün ceza davalarõnda iki
dereceli yargõlama hakkõ öngören 2.
maddesine de daha uygun bir dü-
zenleme olurdu. Aslõnda bu konuda
yapõlabilecek en köklü değişiklik,
Yüce Divan işlevinin tümüyle Yar-
gõtay’õn ilgili Ceza Dairesine, tem-
yiz mercii olarak da Ceza Genel Ku-
rulu’na verilmesi olabilir.
5982 sayõlõ kanunun 19. madde-
siyle anayasanõn 149. maddesi de-
ğiştirilerek Anayasa Mahkemesi’nin
çalõşma ve yargõlama usulü ile ilgi-
li bazõ yeni hükümler getirilmiştir:
Anayasa Mahkemesi, bundan böyle
iki bölüm ve Genel Kurul halinde ça-
lõşacaktõr. Bölümler ve Genel Kurul
için belirlenen toplantõ ve karar ye-
tersayõlarõ şöyledir: Bölümler, baş-
kanvekilinin başkanlõğõnda 4 üyenin;
Genel Kurul, Mahkeme Başkanõ ve-
ya onun belirleyeceği başkanvekili-
nin başkanlõğõnda en az 12 üyenin ka-
tõlõmõyla toplanõr. Üye sayõsõ 17’ye
çõkarõlan Anayasa Mahkemesi için
öngörülen bu toplantõ yetersayõlarõ ol-
dukça düşüktür. Anayasa Değişikli-
ği Hakkõnda Kanun Teklifi Gerek-
çesi’nde bu konuda da getirilen hük-
mün tekrarõ dõşõnda bir açõklama
bulunmamaktadõr(5). Aşağõda de-
ğinileceği üzere, Hâkimler ve Sav-
cõlar Yüksek Kurulu’nda yedek üye-
lik korunurken; Anayasa Mahke-
mesi’nde bundan vazgeçilmesi, ya-
põlmak istenen anayasa değişikliği
bakõmõndan önemli bir iç çelişkidir.
Başka bir çelişki: Yürürlükteki
anayasada Yargõtay, Danõştay, Askeri
Yargõtay ve Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi gibi yüksek mahkeme-
lerin iç bölümlerini adlandõrmak
için kullanõlan teknik terim, “dai-
re”dir (m. 154/III, V; 155/IV-V,
156/III, 157/V). Üstelik getirilmek is-
tenen yeni 159. maddede Hâkimler
ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nun alt
bölümleri için de “daire” terimi
kullanõlmõştõr (f. II, VII, XIII). Böy-
lece gerek yürürlükteki anayasa hü-
kümleri ile, gerek yeni hükümlerin
kendi içinde bir terminoloji tutar-
sõzlõğõ da ortaya çõkmõştõr. (Bu bağ-
lamda anayasal terim olarak “bö-
lüm” sözcüğü, geçmişte yalnõz 1961
Anayasasõ’nõn Yüksek Hâkimler
Kurulu’na ilişkin 143. maddesinde
20.9.1971 tarih ve 1488 sayõlõ ka-
nunla yapõlan değişiklikte kullanõl-
mõştõr.)
Öte yandan bugün 11 asõl ve 4 ye-
dek üyeli Anayasa Mahkemesi, ge-
rektiğinde yedek üyelerin katõlõmõy-
la her zaman Başkan ve 10 üye ile,
başka bir deyişle, üye tam sayõsõyla
toplanõrken (AY m. 149/I); yeni dü-
zenleme gereğince yedek üyeliğin
kaldõrõlarak toplantõ yetersayõsõ aran-
masõ, Yüksek Mahkeme’nin çalõş-
malarõnda süreklilik ve istikrar açõ-
sõndan isabetli değildir. Ayrõca bu, -
istişnai durumlarda da olsa- toplan-
tõ yetersayõsõnõn sağlanamamasõ ne-
deniyle Yüksek Mahkeme çalõşma-
larõnda kilitlenmelere yol açabilir.
Yine yeni 149. maddeye göre, si-
yasi partilere ilişkin dava ve başvu-
rulara, iptal ve itiraz davalarõ [diğer
mahkemelerden gelecek anayasaya
aykõrõlõk iddialarõ] ile Yüce Divan sõ-
fatõyla yürütülecek yargõlamalara
genel kurulca bakõlõr; bireysel baş-
vurular bölümlerce karara bağlanõr.
Bölümlerde ve genel kurulda karar-
lar, kural olarak salt çoğunlukla alõ-
nõr. Anayasa değişikliklerinde iptal
ya da siyasi partiler hakkõnda ka-
patma kararõ verilebilmesi için halen
beşte üç oy çokluğu yeterli iken, ye-
ni düzenlemeye göre toplantõya ka-
tõlan üyelerin üçte iki oy çokluğu ara-
nacaktõr. Devlet yardõmõndan yoksun
bõrakma kararõ için de üçte iki oy
çokluğu gereklidir. Böylece anaya-
sa değişikliklerinin iptali ve siyasi
partilerin kapatõlmasõ biraz daha
zorlaştõrõlmaktadõr. Bu değişiklik,
3.10.2001 tarih ve 4709 sayõlõ ka-
nunla anayasanõn 69. maddesinin
VII. fõkrasõ ile 149. maddesinin I. fõk-
rasõnda siyasi partilerin kapatõlmasõnõ
zorlaştõrmak amacõyla yapõlan deği-
şiklikler doğrultusunda daha ileri
bir adõm olmakla birlikte; bir süre ön-
ce hakkõnda kapatma davasõ açõlmõş
ve devlet yardõmõndan kõsmen yok-
sun bõrakma yaptõrõmõ uygulanmõş ik-
tidar partisi açõsõndan daha etkili
bir güvence arayõşõ olarak da nitele-
nebilir.
2. Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu’nun Yeniden Yapılandı-
rılması
a) Genel Olarak
Anayasanõn 5982 sayõlõ kanunun
22. maddesi ile değiştirilmek istenen
159. maddesine göre; halen Adalet
Bakanõ’nõn başkanlõğõnda 7 asõl, 5 ye-
dek üyeli bir kurul olan Hâkimler ve
Savcõlar Yüksek Kurulu, yine Ada-
let Bakanõ’nõn başkanlõğõnda 22
asõl,12 yedek üyeden oluşan ve 3 dai-
re halinde çalõşan bir kurul haline ge-
tirilmektedir. Bakanlõk Müsteşarõ,
“tabii üye” olarak Kurul’daki yeri-
ni korumaktadõr. Yargõtay’dan gelen
3 asõl ve 3 yedek üye ile Danõş-
tay’dan gelen 2 asõl ve 2 yedek üye
bakõmõndan da sayõsal bir değişiklik
yoktur. Değişiklik, bu üyelerin artõk
Yargõtay ve Danõştay Genel Kurul-
larõnca kendi üyeleri arasõndan se-
çilecek 3’er aday içinden Cumhur-
başkanõnca seçilmeyip, doğrudan
doğruya Yargõtay ve Danõştay Genel
Kurullarõnca seçilecek olmalarõn-
dadõr. Bu, olumlu bir yeniliktir.
Cumhurbaşkanõnca herhangi bir ku-
rumun aday önerisi olmaksõzõn doğ-
rudan doğruya seçilecek 4 asõl üye,
nitelikleri kanunda belirtilen, -Ana-
yasa Mahkemesi’nin iptal kararõndan
sonra- yükseköğretim kurumlarõnõn
hukuk dalõnda görev yapan öğretim
üyeleri ile avukatlar arasõndan ola-
caktõr. Fakat bu üyeler, -Anayasa
Mahkemesi kararõyla hukukçu kim-
likleri sağlanmakla birlikte- bir öz-
yönetim modeli olan Hâkimler ve
Savcõlar Yüksek Kurulu’nun yapõ-
sõnda dõşarõdan gelen, dolayõsõyla yar-
gõ bağõmsõzlõğõ ilkesiyle bağdaşma-
yan bir grup konumunda olacaklar-
dõr. Onlar için herhangi bir yedek üye
seçimi de öngörülmemiştir. Dõşarõ-
dan gelecek diğer 1 asõl ve 1 yedek
üye ise Türkiye Adalet Akademisi
Genel Kurulu’nca kendi üyeleri ara-
sõndan seçilecektir. Bu çerçeve için-
de dõşarõdan gelecek üyelerle daha
geniş bir toplumsal tabana ve çeşit-
liliğe dayanan bir kurumsal yapõya
ulaşõlmak istendiği anlaşõlmakla bir-
likte; yargõ bağõmsõzlõğõ açõsõndan or-
taya çõkacak sakõncayõ giderecek
bir önlem getirilmemiştir.
5. Bk. TBMM Dönem 23, Yasama Yõlõ 4, S.
Sayõsõ 497 (yuk. dn. 3), s.19 “Madde 20”.
S Ü R E C E K
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Güney Ame-
rika’nõn tatlõ su-
larõnda yaşayan
çok yõrtõcõ bir
balõk. 2/ Vücut-
taki AIDS virü-
sünü saptamak-
ta kullanõlan
test... “ --- kapõ-
lõ bir handa / Gi-
diyorum gündüz
gece” (Âşõk
Veysel). 3/ İn-
sandaki etkisi açõsõn-
dan tanõmlanan õşõnõm
dozu birimi... Becerik-
siz, güçsüz, görgüsüz
kimse. 4/ Özen... Bir
etkinliğin geçici olarak
durdurulduğu süre. 5/
Antalya’nõn bir ilçe-
si... Utanõlacak şey,
ayõp. 6/ Lisan... Sevgi
bağlõlõğõ. 7/ Eski Mõ-
sõr’da güneş tanrõsõ...
“Melali anlamayan nesle --- değiliz” (Ahmet Haşim).
8/ Bir yerde oturma... Akõm şiddeti birimi kiloampe-
rin kõsa yazõlõşõ. 9/ Közlenmiş patlõcan, kõyma ve yo-
ğurtla yapõlan bir meze.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Dõş yüzey ya da kenar, çevre. 2/ Mesaj... Kimi Türk
lehçelerinde “ağa” yerine kullanõlan sözcük. 3/ İtalya’da
bir kent... Bir renk. 4/ Azerbaycan’õn plaka imi... Ku-
rallara uygun olan. 5/ Kõsa saplõ odun baltasõ... Sevinçli,
neşeli. 6/ Alan Parker tarafõndan filme de aktarõlan ün-
lü bir müzikal. 7/ Verdi’nin tanõnmõş bir operasõ... Hay-
vanlara vurulan damga. 8/ Uzun boyunlu ve kulpsuz
küçük rakõ sürahisi. 9/ Marmaris ilçesindeki Cennet
Adasõ’nda, MÖ on bin yõlõna tarihlenen arkeolojik ma-
ğara... Halk dilinde ayrana verilen ad.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
K A R A K O Ç T
Ü N İ T E Ö L Ü
L A K N A R İ N
C K A T M E R
Ü R A T E K İ P
L A T E T K A
E K K L İ P P
R E P O S A B A
T A B U T L U K
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9