19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 2010 PAZAR 18 KÜLTÜR [email protected] Ertuğrul Günay’a 4/C tepkisi SELDA GÜNEYSU ANKARA - Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’nõn, Dev- let Tiyatrolarõ (DT) ile Dev- let Opera ve Balesi’ne (DOB), 4/C uygulamasõyla sanatçõ almak istemesine, Kültür Sanat Sendikasõ ve Devlet Tiyatrolarõ Opera ve Balesi Çalõşanlarõ Yardõm- laşma Vakfõ’ndan (TO- BAV) tepki geldi. Kültür Sanat-Sen Genel Başkanõ Yavuz Demirka- ya, bakanlõğõn yeni çalõşma- larõnõn yasal boşluklardan kaynaklandõğõnõ dile getirerek “Bakanlık giderek küçül- tülmek isteniyor” dedi. Demirkaya, DT ve DOB’nin 5441 sayõlõ yasa ile kurulduğunu, ancak bu yasanõn kurumlarõn men- suplarõnõ sözleşmeli perso- nel statüsünde tanõmladõğõ- nõ, her iki kurumun özel yasalarõnõn çõkarõlmasõ ge- rektiğini söyledi. TOBAV gibi meslek ör- gütleriyle birlikte yasa ve tü- zük çalõşmalarõ yaptõklarõnõ, ancak bu çalõşmalarõn ba- kanlõk tarafõndan dikkate alõn- madõğõnõ belirten Demirkaya, “Bugün sanatçıların mali ve özlük haklarını düzenleye- cek, kurumları yenileyecek tek çalışma tüzük. Kurum- ların öncelikle özel yasala- rının olması lazım. Oysa bu kurumlar yönergeler- le, tebliğlerle yönetiliyor. Kurumların tüzüğü olsa Günay bu kurumlara siya- set sokabilir miydi?” dedi. Günay’õn “Bankamatik sanatçılığını önlemeye çalı- şıyoruz” diyerek sanatçõlarõ rencide ettiğini vurgulayan Demirkaya, “Kendi yanlış- larını sanatçılara yükleye- rek sanatçıları ‘tembel’ ola- rak addediyorlar” dedi. TOBAV Genel Başkanõ Tamer Levent de Günay’õn sanatçõlarõn 35’inden sonra sahnede zorlandõklarõnõ bu nedenle 35’ten 65’e kadar çalõşmadan maaş ödedikleri- ni belirten açõklamasõna, “Sa- natçılar memur gibi nite- lendiriliyor, tiyatrocunun emeklisi olmaz. Robert De Niro, bizim bakanlıkla ça- lışsaydı emekli edilmesi ge- rekirdi. Çünkü 35’i geçti. Bu işi yapanların, meslek örgütlerinin görüşleri alın- madan düzenlemelere git- mesini şaşkınlıkla karşılı- yorum” yorumunu yaptõ. ‘Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları’Seferihisar’da Kültür Servisi - “Cihat Aş- kın ve Küçük Arkadaşla- rı”nõn (CAKA), 2010 yõlõnda gerçekleştirdiği ikinci etkinlik olan “CAKA Seferihisar Ulus- lararası Yaz Akademisi”, TC Kültür ve Turizm Bakanlõğõ, İz- mir Seferihisar Belediyesi ile yerel girişimcilerin destek ve katkõlarõyla 1-7 Eylül tarihleri arasõnda gerçekleştirilecek. Sanat yönetmenliğini Cihat Aşkın’õn üstlendiği etkinlikle ilk defa klasik Batõ müziği, Türk sanat müziği ve Türk halk müziği enstrümanlarõ bir arada CAKA Yaz Akademisi çatõsõ al- tõnda katõlõmcõlarla buluşacak. Akademide, yurtiçi ve yurt- dõşõndan birçok önemli sanat- çõ; Cihat Aşkõn ile birlikte Pe- ter Fisher ve Sevil Ulucan (keman), Çetin Aydar (viyo- la), Jiri Barta (çello), Meh- met Emin Bitmez (ud), Halil Karaduman (kanun), Erkan Oğur (perdesiz gitar), Neva Özgen (kemençe) ve Ömer Yöndem (oda müziği) katõ- lõmcõlarla çalõşmalar yapacak. Piyanoda Mehru Ensari ve Melis Molla da katõlõmcõlara eşlik edecek. Avshalom We- instein ise enstrüman yapõmõ konusunda seminerler ger- çekleştirecek. Bu buluşmayõ Türkiye’nin önemli fotoğraf sanatçõlarõndan Mehmet Çağ- larer de fotoğraflayacak. (Yaz Akademisi’ne katõlõm için www.caka.biz web sitesi- ni ziyaret edebilirsiniz.) Borusan Müzik Evi’nde düzenlenen “Madde-Işõk” sergisi 9 Ekim 2010 tarihine kadar açõk kalacak Geleceğin sanatõna õşõkNAZLI PEKTAŞ İnsanõn kendini ve dünyayõ anlatma bi- çimi mağara duvarõndaki bizon res- minden bugüne geldiğimizde çok da de- ğişmiş gözükmüyor aslõnda. O günün mağara teknolojisi ile yaratõlan; bugü- nün uzay teknolojisi içinde yeni medya bilgi ve deneyimini kullanarak yaratõ- lanla aynõ. Çünkü ikisi de çağõn en son teknolojisini kullanõyor. Sosyal yaşam, ekonomik değişim, kültürel dönüşüm bi- reyin yaşama, yaşamõn bireye katkõsõnõ sürekli değiştirse de değişmeyen yara- tõcõ aklõn enerjisi. Bu enerji, “madde- ışık” sergisinde geleceğin sanatõna bü- yük bir õşõk tutuyor. Borusan Müzik Evi’nde açõlan, 9 sa- natçõ ve sanatçõ grubunun teknolojik temalõ yerleştirmelerinden oluşan sergi, beden algõsõnõn sõnõrlarõnõ; görsel, işitsel ve sezgisel atmosfer içinde medya sa- natõnõn da sõnõrlarõnõ aşan, sõradan elek- tronik bilgilerimizi tersyüz eden bir et- kiyle zorluyor. Müzik evi, giriş katõ dõ- şõnda, karanlõğa bürünmüş. Beyoğlu’nu içine alan asansörü de dahil tüm pence- releri õşõk sõzdõrmayacak bir biçimde ka- patõlmõş bina õşõk almõyor ama içeride iz- leyiciyi maddeye dönüşen õşõk, õşõğa dönüşen madde şöleni bekliyor. Küratör Richard Castelli sergiyi iki bölüme ayõrmõş: Kuşatõlma ve Fiziksel Sanallõk. Üç boyutlu iki yapıt Üç boyutlu gözlüklerle izleyicinin algõsõnõ klasik ekran ilişkisinden çõka- rarak, görüntünün içine alan yapõtlar; “Yer Türkiye” (Sarah Kenderdine ve Jeffrey Shaw) ve “Land” (Ulf Lang- heinrich) izleyeni de işin içine katarak her defasõnda yeni ve farklõ deneyimler sunuyor. Üç boyutlu olarak izlenebilen her iki yapõtta da izleyen, bedeni ile al- gõladõklarõna bedeni ile dahil oluyor. Üç boyutlu panoramik fotoğraf gö- rüntüleri ve dramatik sinematografik olaylardan oluşan sanal bir dünyada iz- leyiciyi cisimleşmiş bir yolculuğa davet eden “Yer Türkiye”; 49 mekânda çe- kilmiş 170 stereografik panoramik fo- toğraf ve 10 adet 360 derece belgesel ve video performansõndan oluşuyor. İzleyici sergi mekânõnõn tam ortasõna kurulmuş motorlu bir platform aracõlõğõ ile silindirik ekrana yansõyan görüntüyü kontrol ede- rek istediği fotoğrafõn ya da videonun içi- ne girebiliyor. Bu yolculuğa her görün- tünün kendine ait sesleri de eşlik ediyor. Sarah Kenderdine ve Jeffrey Shaw’un yaratmak istediği bu döngüsel atmos- fer, izleyenlerin de katõlõmõyla gerçek- le sanal arasõnda eşzamanlõ bir etki ya- ratõyor. Mekânlar bedenleri kuşatõrken, bedenler de o mekânõn içinde üçboyutlu varlõklarõyla temsil ediliyorlar. Ses, su ve ışık Fiziksel Sanallõk ise bu serginin ikin- ci bölümünü oluşturuyor. Bu bölümde, madde ve õşõk arasõndaki ilişkiyi organik bir biçimde dile getirmek için fiziksel medyayõ kullanan daha “somut” çalõş- malarla karşõlaşõyoruz. Dalga ile ilgili olan anlamõna gelen “Ondulation”, izleyende paradoksal bir etki bõrakan bir yapõt. Thomas McIntosh’a ait olan bu ses, su ve õşõk enstalasyonu görmek ve duymak ey- lemlerini iç içe geçiriyor. Ses dalgasõ suyu titreştiriyor ve su dalgasõ yaratõ- yor. Su dalgasõna vuran õşõk dalgasõ kar- şõda görüntü dalgasõ yaratõyor. Me- kânda uzun süre kalõrsanõz sismik dal- gayõ da hissedebiliyorsunuz. Sesin su- da yaptõğõ dalgayõ, õşõk duvarda resme dönüştürüyor. Kõsaca sesin her dalga- da değişen resmini görmek. Bu dene- yimi yaşamak oldukça etkileyici. İsveçli sanatçõ Christian Partos’un “Aquagraf” adlõ çalõşmasõ, İstanbul için önerdiği sõvõ bir televizyon. Diji- tal ekran sandõğõmõz şeyin aslõnda mü- rekkep ve su olduğunu son anda fark et- mek algõmõza dair ezberin yanõltabile- ceğini akla getiriyor. Sanatçõ bu ezberle eğlenceli bir biçimde dalga geçmiş. Dü- şündürücü bir manzara. “Mom” ise, sa- natçõnõn annesinin fotoğrafõnõn 5 bin eğimli ayna ile karşõ duvardan yansõyan farklõ tonlarõnõn gölgelenmesi ile olu- şuyor. Bilgisayar pikselini andõran ay- nalar, yansõma ile yaratõlan portreyi, adõmlarõmõzõn yönüne göre bazen gös- teriyor bazen saklõyor. “Madde-ışık”, izledikçe kendi kav- ramõnõ her bireyde tek tek kendi ya- ratan ve beden algõsõnõ yeni bir düz- leme taşõyan, buna tanõklõk eden bir de- neyim. Bu deneyim için kendinize ve çocuklarõnõza mutlaka zaman ayõrõn. Flört / Demli / Seyhan Müzik Müzik dünyasõnõn son dönemeç- lerinde değişen ve gelişen kayõt olanaklarõ, dokuya, içeriğe ve tarza işlemeye başladõ. Analogdan dijita- le seyreden yolculukta kayõt yap- mak kolaylaştõ, kolaylaştõkça keyif- sizleşti. Arada bir (kelimenin olum- lu anlamõnda) dinozorlarla, yel de- ğirmenlerine kõlõç sallayanlarla kar- şõlaşõnca keyfimiz yerine geliyor. Üçüncü albümünü çõkaran Flört onlardan biri. Topluluğun tarihi 20 yõla dayanõ- yor; geride iki albüm (2001’de Flört ve 2003’te Cemiyette Pişiyo- ruz) daha var. Basçõ ve solist Ozan Kotra, gitarcõ Çağatay Kehribar ve Timsah Hakan Çağlar’dan olu- şan Flört, dört yõldõr üzerinde terle- diği “Demli” adlõ albümünü niha- yet kamu hizmetine sundu. Albümün birkaç özelliği var, ama en önemlisi tamamen ana- log kaydedilmiş olmasõ. Hücum kayõt olarak makara banda kaydedi- lerek hazõrlanan albü- mün tüm aşamasõ ana- log ekipmanlarla sağlanmõş. Flört’ün kayõtlardaki analog ter- cihi sadece müzikal bir tutkudan kaynaklanmõyor. Bu tercih, yaşa- mõn tüm yapay ilişkilerine, suni ki- şiliklerine, doğal olmayan ruhlara, bedenlere, yiyecek içeceklerine karşõ; kõsaca “günümüzün bütün dayatmalarına ironik bir karşı duruşu” dile getiriyor. Yetmişli yõllarõn disko- funk topluluklarõnõn soun- dunu izleyen ve “Yüzüm Gözüm Şiş”, Ska-Punk ritimli “Eski Dostlar”, külhan edebiyatõ yapan eğlenceli şarkõ “Kafayı Yedim”, MFÖ duygusal- lõğõndaki “Aşka Dair” ve “Sen Yokken”, Anadolu-Pop mo- tifli “Toprak Ana”, albümün he- men akõlda kalan parçalar. Bugün bir albüm alacaksanõz, “Demli”ye bir şans verin. [email protected] Arcade Fire / The Suburbs / Merge Records Yõlõn en merakla beklenen al- bümlerinden birisiydi “The Su- burbs”. Kanadalõ indie rock grubu Arcade Fire’õn ilk iki al- bümüyle kazandõğõ say- gõnlõk, beklentileri olduk- ça yükseltmişti. 2004’te çõkan ilk albüm “Funeral”da ölüm, 2007 tarihli “Neon Bible”da ruhani konulara odaklan- mõştõ grup. Bu defa ne yapacaklardõ? Eklektik orkestras- yonla yarattõklarõ zengin soundu tekrar mõ edeceklerdi? Son altõ yõl- da kazandõklarõ uluslararasõ başarõ- nõn gerisine mi düşeceklerdi? Bütün bunlarõn yanõtõnõ aldõk. Bi- rincisi, başarõ çizgilerini çok daha üst seviyeye çõkardõlar. “The Su- burbs”, kanõmca, grubun bugüne kadar yaptõğõ en iyi çalõşma. Ben ilk iki albümü de çok severek dinlemiştim; ancak bu defa grubun hem sound hem de kon- sept olarak çok sağlam bir çalõşmaya imza attõ- ğõnõ düşünüyorum. İkincisi, Arcade Fire, günümüzde single değil albüm yapan az sayõdaki gruptan birisi. Banliyö hayatõnõn sõkõntõlarõ, yalnõzlõk, korkular, dõşlanma, mo- dern kentli hayata duyulan özlem, yõkõlan hayaller ve aşk acõlarõ... Bü- tün bu sosyal gerçekliğe ait göz- lemler, toplam 65 dakika süren 16 şarkõda çok etkileyici şekilde ve bütünlüklü bir şekilde işlenmiş. Şu bir gerçek ki, grubun kurucu- su Win Butler, kendi hayatõndan izleri şarkõlara büyük bir içtenlikle yansõtõyor. Ama bunu yaparken nostaljik hislerle dolu olsa da, 80’lerin synth pop’undan rock’a, punk’tan new wave’e çok farklõ esin kaynaklarõnõ kullanõp enerjik bir sound yakalamayõ da başarõyor. “The Suburbs”, gelecekte klasik olarak anõlacak kadar başarõlõ bir albüm. www.zulalkalkandelen.com ‘Sammy’nin Maceraları’na devam Kültür Servisi - Ben Stassen’in yönettiği ve Isabelle Fuhrman, Anthony Anderson, Sydney Hope Banner ile Ed Begley Jr.’un seslendirdiği animasyon film “Sammy’nin Maceralarõ” (Sammy’s Adventures: The Secret Passage), 15 Ekim’de vizyona giriyor. 1959 yõlõnda yumurtasõndan çõkan ve gelecek 50 yõlõnõ küresel õsõnmadan dolayõ değişen dünyada seyahat etmekle geçiren bir denizkaplumbağasõnõn hikâyesini anlatan film TMC Film tarafõndan çekildi. Özgür Aydın yurtdışı festivallerinde Kültür Servisi - Piyanist Özgür Aydõn ve Japon asõllõ Amerikalõ kemancõ Midori, 24 Ağustos’ta Oslo Odamuzigi Festivali, 26 Ağustos’ta da Uluslararasõ Edinburgh Festivali’nde birlikte konser verecek. İkili, bu konserlerde, Beethoven ve Bramhs’õn keman- piyano sonatlarõnõn yanõna Bloch ve Davidowsky’den iki 20. yüzyõl yapõtõnõn konulmasõyla oluşturulmuş bir program sunacak. ‘Berfin Bahar’ 15 yaşında Kültür Servisi - “Berfin Bahar” aylõk kültür sanat ve edebiyat dergisi, 15. yõlõnõ geride bõrakarak, Ağustos sayõsõyla 150. sayõya ulaştõ. Derginin bu sayõsõnda, Dr. Noyan Umruk’un Nâzõm Hikmet şiirlerinden derlemesi “Memetçik Memet”; Mehmet Ergün’ün “Nâzõm Hikmet’in “Gözden Kaçmõş Üç Kõsa Oyunu”, Cumhur Utku’nun, “Bir Kuvayõ Milliye Müfreze Komutanõnõn Anlattõklarõ” adlõ çalõşmalarõ; Cafer Tiryaki’nin “Zamanõn Gücü” başlõklõ yazõsõ ve Mehmet Başaran’õn, İlhan Selçuk’la ilgili makalesi de yer alõyor. DT oyunları Kıbrıs’ta ANKARA (AA) - Ankara ve İstanbul Devlet Tiyatrolarõ, birer oyunla Kõbrõs Tiyatro Festivali’ne katõlacak. Bu yõl 2- 28 Eylül tarihleri arasõnda sekizincisi düzenlenen festival KKTC Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun ev sahipliğinde yapõlacak. Ankara DT festivale, aynõ zamanda festivalin açõlõş oyunu olacak, Behiç Ak’õn yazdõğõ “Tek Kişilik Şehir” ile İstanbul DT ise “Vahşet Tanrõsõ” oyunu ile katõlacak. ‘Tohum Ölmezse’ ilk kez Türkçede Kültür Servisi - Nobel Ödüllü Fransõz yazar André Gide’in, özyaşamöyküsünü kaleme aldõğõ “Tohum Ölmezse” Can Yayõnlarõ ile ilk kez Türkçede. André Gide’in edebi kimliğine yön veren kişiliğinin oluşma sürecini anlatan kitabõ Aysel Bora Fransõzcadan Türkçeye çevirdi. Kitabõn birinci bölümünde yazarõn Paris’teki çocukluğuna, ailesi ve öğretmenleriyle yaşadõklarõna, ilk yazõ denemeleri ve ilk aşkõna şahit oluyoruz. Kitabõn ikinci bölümüyse Gide’in Cezayir’e yaptõğõ bir yolculukta kendini ve cinsel eğilimlerini keşfedişi etrafõnda şekilleniyor. ‘Dayanışma’ konulu felsefe çalıştayı Kültür Servisi - II Uluslararasõ Felsefe Çalõştayõ, 23 - 24 Ağustos tarihlerinde, Büyükada Prince Otel’de gerçekleştirilecek. “Dayanõşma” konulu çalõştay 23 Ağustos’ta saat 10.30’da başlayacak. 9 sanatçõ ve sanatçõ grubunun teknolojik temalõ yerleştirmelerinden oluşan sergi, ‘Kuşatõlma’ ve ‘Fiziksel Sanallõk’ başlõklõ iki bölüm içeriyor. Bu sergi için kendinize ve çocuklarõnõza mutlaka zaman ayõrõn. Yer Türkiye
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle