19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 22 AĞUSTOS 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Muhalafet ‘Bertaraf’ Olduğunda “Belediyeler, parlamento ve hükümetten sonra; AKP cumhurbaşkanlığını da aldı. Bu demokratik süreçle oldu. Ama muhalefet silindi, basın gözler önünde zapturapt altına alındı… %75’in türbanlı cumhurbaşkanı eşini yadırgamadığı, Ahmedinejad İran’ına sempatinin arttığı bir Türkiye bu…” (28 Ağustos 2007) “AKP artık görülmemiş bir güç tekeline sahip. Mutlak çoğunluk, meclis başkanlığı, cumhurbaşkanlığı ellerinde. Bugün tarihi bir gün. Laik değerlerin üç direğinden (cumhurbaşkanlığı, ordu, Anayasa Mahkemesi) biri yıkıldı. Aleni bir İslamcı, Cumhurbaşkanı oldu. Başlangıçta tepki alan büyük hareketler, deklarasyonlar yapılmayacak. Geçiş yumuşak olacak… Yürünen yolda devam etmek kâfi. Bir sonraki hedef, kalan iki kale; Anayasa Mahkemesi’yle Silahlı Kuvvetler’e içten nüfuz etmek olacak. Final belli….” (29 Ağustos 2007) Bu satırlar, Erdoğan’ ın sağdıçı Berlusconi’nin gazetesi “Il Giornale”nin; Gül’ün cumhurbaşkanlığına çıktığı günlerde yayımladığı makalelerden alınma. Müneccim olmaya gerek yoktu. Yaşadıklarımız, göstere göstere “geliyorum!” diyerek geldi. Gül’ün Çankaya’ya çıktığı 2007 yazında, bugün yaşanan baş döndürücü tüm baskıcı tırmanışların kaçınılmazlığı; kilometreler ötesinden görüş bildiren köşe kadılarınca ay ve gün gibi teslim edildiği üzere belli olmuştu. Arkadan dananın kuyruğunun kopacağı; “başlangıçtaki yumuşak geçiş” sonrasında; “kılıçların çekileceği” devam roundlarının geleceği… kuşkuya yer vermeyen bir açıklıkla kestirilebilir olmuştu: “(Cumhurbaşkanlığı aşamasından sonra) Hedef, kalan iki kale; Anayasa Mahkemesi’yle Silahlı Kuvvetler’e içten nüfuz etmek olacak” sözleriyle olacaklara mim koyan; -bugün herkesin malumu olan- hamlelerin kaçınılmazlığı da bir tarafa not edilmişti: “Final artık belli oldu!” denmişti; “Bundan sonra Türkiye’de tehlikeli bir hesaplaşma başlıyor!” (La Stampa, 29 Ağustos 2007 başyazısı.) Cumhurbaşkanlığı niye dönüm noktası oldu? Ayrıntılarıyla geçmişte bu sütunda aktardığım bu tür yazıların hepsi aklımda. Hiçbirini unutmadım. Anayasa Mahkemesi’nin henüz AKP için aldığı “laiklik karşıtı eylemler odağı” (Ağustos 2008) kararı ortada yoktu. Ve “özel mahkemelere” dönüşen “Ergenekon davaları” başlamamıştı. Ancak senaryonun “finali”; Türkiye’ye dışardan bakanlarca belli olmuş, üç yıl öncesinden ilan edilmişti. “Liberal aydınlarımız” burada, vatan sathı mailinde AKP’ye alkış tutup; sözü edilen her aşamada: “Oh ne âlâ! Demokrasi geliyor!” korosu yaparken Ankara’yı kaygıyla izleyen gözlemciler; “Türkiye çatışma ortamına gidiyor, hesaplaşma dönemine giriyor, laik kaleler düşüyor!” diyorlardı. Bunu darbeci oldukları için mi söylüyorlardı? Erdoğan’ın yakın arkadaşı Berlusconi’nin gazetesinde darbe şakşakçılığı mı yapıyorlardı? Hayır. Ama 1.) “Basının zapturapta alındığı” ve muhalefetin etkisiz kaldığı; iktidar partisinin “görülmemiş bir güç tekeline sahip olduğu” ülkede “demokrasi”den bahis açmanın abes olduğunu; 2.) Bu itibarla gelişmelerin sadece “laik rejim” ve Cumhuriyet Türkiyesi’nin tasviyesi anlamına geldiğini 3.) Tasviyenin eli mahkûm bir hesaplaşma ortamı getireceğini görüyor; objektif manada bu gerçeği teslim ediyorlardı. 12 Eylül kalan son ‘sigortalar’ üzerinde Zarların Türkiye için sil baştan atıldığı tarih; böylece 2007 Ağustosu olarak tespit edilmişti. O tarihten itibaren Türkiye için artık bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı. “Bitaraf olma” marjının daraldığı… “Bitaraf olanların, bertaraf edilmekle uluorta tehdit edildiği” ortama böyle geldik. 14 Temmuz 1996’da yaptığımız bir söyleşide bana dobralıkla “Demokrasi amaç değil, araçtır!” diyen Erdoğan’ı, bundan böyle kolayına durdurabilecek hiçbir karşıt denge gücü yok… Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere; demokrasilerde “checks and balances” sözleriyle ifade edilen tüm denge ve fren mekanizmalarının sigortaları atmış durumda… Cumhurbaşkanı Sezer veya Demirel döneminde -misal!- özel sektörün yarısını temsil eden bir “işadamları derneği”; Başbakan tarafından –devlet içinde herhangi bir fren tepkisi görmeden- böyle açıkça “bertaraf edilmekle” tehdit edilebilir miydi? 2007 yazı ardından, Türkiye için değişmiş olan şey budur. 12 Eylül referandumuyla noktalanacak 2010 yazı sonunda da, “Evet”lerin galip gelmesi durumunda; iktidardan artık gösterilecek “sopa” ve “tehditler” büsbütün kontrolden çıkacaktır. “Evet”lerin galip gelmesi durumunda hepten yürütmenin kontrolüne girecek “yargı bağımsızlığı” da tamamıyla yitirilecek; “denge ve fren mekanizmaları” arasında sayılabilecek son kale “Anayasa Mahkemesi’nin” de iktidar üzerindeki tüm olası denetimleri yerle bir olacaktır. 12 Eylül referandumunda kullanacağınız “evet”/”hayır”lar son kertede bunun; sistemdeki son “denge ve fren mekanizmalarının” da yitirilip/yitirilmemesi; yani kısaca “bertaraf olup/olmamak” üzerinedir. [email protected] ADANA TABİP ODASI VE ÇYDD ADANA VE ÇUKUROVA ŞUBELERİ KONFERANS Prof. Dr. MÜMTAZ SOYSAL “ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN YAPILACAK OLAN REFERANDUMDA NEDEN ‘HAYIR’ DİYECEĞİZ” Tarih: 25 Ağustos 2010 Çarşamba Saat: 17.30 Yer: Mavi Sürmeli Oteli Bordo Toplantı Salonu İnönü Cd. No: 109 Seyhan / Adana 22 Ağustos Pazar (BUGÜN 15.30’DA) 12 EYLÜL’DE, EMPERYALİZM, ULUSLARARASI KAPİTALİZM, ABD VE AB DESTEKLİ “Demokrasi ve değişim” MASKESİNİ İNDİRMEK İÇİN, TÜRKİYE’Yİ BÖLME OYUNUNU BOZMAK İÇİN, DEMOKRATİK LAİK CUMHURİYETİMİZİN HUKUK SİSTEMİNİ KENDİNE BAĞLAMAYA ÇALIŞAN İKTİDARA KARŞI, HAYIR DEMEK İÇİN BUGÜN SAAT 15.30’DA İSTANBUL ÇAĞLAYAN’DA Florance Nightingale Hastanesi önünde BULUŞUYORUZ. 0542 652 15 00 - 0532 275 21 42 ULUSAL BÜTÜNLÜĞÜMÜZ İÇİN REFERANDUMDA HAYIR İSTANBUL CUMOK MİTİNG ÇAĞRISI www.cumok.org BUGÜN YENİDEN ÇAĞLAYAN’DAYIZ! 22 Ağustos’ta, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve güçlendirerek yaşatmak için anayasa referandumunda Hayır! diyenlerle birlikte olacağız. Cumhuriyet için, özgürlük ve bağımsızlık için, ulusal bütünlüğümüzü korumak için, Hayır! diye haykırmak için, Çağlayan’a gidiyoruz. Tüm yurtseverleri, Çağlayan’ı yeniden “Gelincik Bahçesi” ne çevirmeye çağırıyoruz. Etkinlik: Kemal Kılıçdaroğlu’nun (CHP) Çağlayan Mitingi Toplanma Saati: 15.30 Toplanma Yeri: Florance Nightingale Hastanesi önü/Çağlayan Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği USTKB MİTİNG ÇAĞRISI www.ulusalstkb.org 29-30 AĞUSTOS’ta KOCATEPE ve DUMLUPINAR’da OLACAĞIZ. BEKLE BİZİ KOCATEPE! ONLARA ESASLI CEVABIMIZI REFERANDUMDA VERECEK; SEÇİMLERDE YENECEĞİZ! Program: 28.08.2010 Saat 22.00’de Kadıköy Haldun Taner’den hareketle 29.08.2010 sabah 05.00’te Afyon-Kocatepe’ye çıkarak CUMOK’LAR ve YURTSEVERLERLE buluşacak; birlikte 26 AĞUSTOS 1922 RUHUYLA KOCATEPE’de ANT İÇECEĞİZ! Gün boyu savaş alanlarını görecek akşam Afyon’da konaklayacağız. 30.08.2010’da Dumlupınar’da törenleri ve kalan yerleri görerek akşamında referandumda çalışmaya azimli ve bilenmiş olarak çalışmalarımıza geri döneceğiz. LÜTFEN YER AYIRTINIZ İLETİŞİM - BİLGİ: 0532 374 93 61 - 0532 404 39 52 0536 739 02 29 - 0535 412 68 68 CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI www.cumokistanbul.org Iraklı Türkmenler grup kuracak Dış Haberler Servisi - Irak Kürdistan Demokrat Partisi’nin internet sitesi Peyamner’deki habere göre, Ankara’da Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu ile görüşen Türkmen milletvekilleri ortak grup hazõrlõğõna başladõ. Eski başbakanlardan İyad Allavi liderliğinde çeşitli mezhep ve etnik kökenlerden gruplarõn kurduğu Irak Listesi’nden seçilen Erşad Salih, Türkmen blokunda farklõ listelerden 10 milletvekilinin yer alacağõnõ söyledi. Akdeniz’deki petrol yatakları tartışılıyor LEFKOŞA (AA) - Kõbrõs Rum basõnõ, Doğu Akdeniz’de bulunduğu belirtilen zengin petrol yataklarõnõn, Rum yönetiminin elinde “yeni, büyük bir siyasi koz” olduğunu yazdõ. Simerini gazetesi, İsrail’in Güney Kõbrõs’la denizdeki münhasõr ekonomik bölge sõnõrlarõnõ belirleme anlaşmasõna resmen imza atmaktan kaçõndõğõnõ belirterek, Rum yönetiminden bir kaynağõn “İsrail de Türkiye’yle oyun oynuyor” dediğini aktardõ. Venezüella’da medya ve bankacılık ayrıldı Dış Haberler Servisi - Venezüella’da solcu Devlet Başkanõ Hugo Chavez taraftarlarõnõn çoğunlukta olduğu parlamento, medya kuruluşu sahiplerinin ve bu kuruluşlarda hissedar olanlarõn bankacõlõk sektöründe yer almasõnõ yasakladõ. Yasaya göre iletişim, bilgi, telekomünikasyon şirketlerinde yönetici ve hissedar olanlar, bankalarda benzer mevkilerde bulunamayacak. Tahran, Batõ’nõn yaptõrõmlarõna karşõn, ilk nükleer santralõnõ dün görkemli bir törenle açtõ Buşehr faaliyete geçiyor Dış Haberler Servisi - İran, nükleer programõ nedeniyle ABD, BM ve AB’nin yaptõrõmlarõna karşõn, ilk nükleer santralõna yakõt yüklemeye dün törenle başladõ. Rusya tarafõndan ülkenin gü- neyindeki Buşehr’de kurulan santralõn açõlõş törenine, İran Atom Enerjisi Ku- rumu Başkanõ Ali Ekber Salihi ve Rusya Atom Enerjisi Ajansõ (Rosatom) Başkanõ Sergey Kriyenko katõldõ. Salihi, Buşehr nükleer santralõnõ yakõt verilmesinin İran’õn nükleer programõ- nõn barõşçõl olduğunun göstergesi oldu- ğunu belirterek “Buşehr, İran halkının amacına ulaşmasında sabır ve dire- nişin bir sembolüdür” dedi. Kriyenko da, reaktörün Uluslararasõ Atom Ener- jisi Kurumu’nun (UAEK) kontrolünde önemli bir proje olduğunu söyledi. Bu- şehr santralõndaki 163 yakõt çubuğu ve reaktöre 82 ton yakõt verileceği bildirildi. Birkaç ay içinde üretime başlamasõ beklenen santralõn 1000 megawat elek- trik enerjisi üretebileceği belirtiliyor. Rusya, İran’la santralõn kurulmasõyla ilgili 1 milyar dolarlõk sözleşmeyi 1995’te imzalamõş ancak santralõn inşasõ defalarca ertelenmişti. İnşa projesi ilk olarak 1970’li yõllarda Şah döneminde ortaya atõlmõş, 1974’te Almanya’nõn Siemens firmasõyla anlaşma imzalanmõş, ancak firma 1979’da molla iktidarõnõn kurulmasõ üzerine projeden çekilmişti. İran’õn nükleer silah üretmesinin önü- ne geçmeye çalõşan BM Güvenlik Kon- seyi üyesi 5 ülkeden biri olan Rusya, Bu- şehr projesinin İran’õ işbirliğine ikna et- mek için önemli olduğunu belirterek, santralda nükleer silah üretilmeyeceği konusunda garanti vermişti. Yeni santral yolda Nükleer programõnõ durdurmayõ red- deden İran, ikinci santralõnõ ülkenin gü- neybatõ kesiminde inşa etmeyi planlõyor. İran Cumhurbaşkanõ Mahmud Ah- medinejad, El Cezire televizyonuna verdiği demeçte ülkenin nükleer enerji- ye gereksinimi olduğunu belirterek, “Buşehr ölçeğinde 20 yeni nükleer santral yapacağız” dedi. Santrallar için yakõt gerekli olduğunu kaydeden Ah- medinejad, uranyum zenginleştirme faa- liyetlerini sürdüreceklerini ifade etti. KALKIŞ NOKTASI İSTANBUL Mülteciler artık lüks yatla gidiyor ASLI KAYABAL MİLANO - İtalya’nõn göçmen politikasõnõ sertleştirmesinin ardõndan Akdeniz’de teknelerle Güney İtalya kõyõlarõna getirilen mülteciler, sahil güvenliğin dikkatini çekmemek için artõk lüks yatlarla taşõnõyor. Güneydeki Riace kõyõsõna yanaşan ve İstanbul’dan hareket ettiği açõklanan 12 metre uzunluğundaki lüks bir yat, İtalya’ya çoğunluğu Kürt, 120’yi aşkõn mülteci getirirken perşembe günü yakalandõ. Türkiye, Irak, Suriye ve Afganistan’dan geldikleri belirtilen mültecilerin sağlõk durumlarõnõn iyi olduğu, yatta çok sayõda kadõn ve 2 yaşõn altõnda küçük çocuk bulunduğu belirtildi. İtalyan yetkililer Akdeniz’de göçmen trafiğinin nitelik değiştirdiğine vurgu yaparak, “Göçmen trafiğine yön verenler, mültecileri bir dönem olduğu gibi küçük teknelerle taşımak yerine, lüks yatlar ve yelkenli gemilerle getiriyor. Turist taşıyan tekne görünümündeki yatlarla getirilen göçmenler, sahil güvenliğin dikkatini çekmiyor” dedi. Göçmen ticareti konusunda uzman bir İtalyan yetkili, Kürt mültecilerin İtalya’ya ulaşabilmek için 700 ila 1000 Avro arasõnda değişen ücretler ödediklerini belirterek, lüks yatlar ve teknelerle gerçekleştirilen yolculuklarda zamandan kazanõldõğõnõ, teknenin kötü hava koşullarõnda alabora olma tehlikesinin bulunmadõğõnõ vurguladõ. Pakistan’ın yarısından fazlasını sular altında bırakan, 20 milyon kişiyi afetzede durumuna düşüren sellerden canını kurtaran yüz binlerce kişi, barınma kamplarına yerleştiriliyor. Plan International adlı yardım kurulu- şunun danışmanı Shmyalla Jawad, Güney Pencap’taki kampları gezdikten sonra İngiliz yayın kuruluşu BBC’ye yaptığı açıklamada, erkeklerin açık yerlerde yıkanma olanağı olmasına rağmen, kız çocuklarının ve kadınların geleneksel tutuculuk nedeniyle bu şansı bulunmadığına dikkat çekti. Jawad, dindar çevrede yetişen kadınların tanımadıkları erkeklerle iç içe yaşadıkları için “kültür şoku” yaşadıklarını sözlerine ekledi. Ülke genelinde 3.5 milyon çocuğun ve 500 bin hamile kadının hayatının tehlike altında olduğu belirtildi. (Fotoğraf: AP) Filistin’den ABD’nin davetine şartlı kabul Dış Haberler Servisi - Filistin yö- netimi ve İsrail, AB, BM, ABD ve Rusya’nõn oluşturduğu Ortadoğu Dörtlüsü’nün 20 aydõr kesik du- rumdaki müzakereleri 2 Eylül’de Washington’da yeniden başlatma önerisini kabul etti. Filistin Yöneti- mi başmüzakerecisi Saib Erakat, teklifi kabul ettiklerini ancak “İsrail işgal topraklarında yeni yerleşim birimleri kurmaktan vazgeçmez- se müzakerelerden çekilecekleri- ni” söyledi. Filistin direniş örgütle- ri ise İsrail’le yeniden masaya otur- ma kararõnõ kõnadõ. Hamas, Ortadoğu Dörtlüsü’nün görüşmelerin koşul- larõnõ açõklamadõğõnõ ve Filistin hal- kõnõ aldattõğõnõ söylerken, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ile Filistin Halk Partisi görüşmelerin İsrail iş- galini ve yasadõşõ yerleşimleri meş- rulaştõrmayõ amaçladõğõnõ belirtti. Rusya tarafõndan İran’õn Buşehr kentinde kurulan nükleer santrala yakõt yüklenmeye başlandõ. Açõlõş töreninde, iki ülke nükleer kurumlarõ başkanlarõ Salihi ve Kriyenko birlikteydi. (AFP) Pakistanlõ kadõnlar yaşam savaşõnda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle