23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Jabulani PAZARI 13 HAZİRAN 2010/ SAY11264 Lanetli kupa üney Afrika'ya gidecek taraftarların ülkelerine HIV virüsü \ji taşıyarak dönme endişesi, bitmek bilmeyen statlar... Aslında Dünya Kupası'nda olduğu varsayılan lanet, maçlardan çok önce kendini göstermeye başlamıştı. Yıldız futbolcuların üst üste gelen sakatlıkları, Stampede'de hazırlık maçında yaşanan ufak çaplı stadyum faciası ve turnuvanın resmi topu Jabulani'nin uğradığı acımasız eleştiriler turnuva başlarken endişeleri iyice arttırdı. Neyseki Kaka basın toplantısı sırasında Jabulani'yi destekleyen açıklamalar yaptı da olumsuz havayı biraz olsun dağıttı. Jabulani'nin üreticisi Adidas'ın aynı zamanda Kaka'nın sponsoru olmasının Brezilyah futbolcunun topa olan desteginde ne kadar etkili olduğu bilinmez ama bu kez eleştiriler her Dünya Kupası öncesi yaptıgı "bu top çok hafif" ya da "çocukken oynadığımız plastik toplara benziyor" çıkışlarından farklıydı. Bu kez her mevkiden oyuncu ve teknik direktörler Jabulani'yi eleştirmek için sıraya girmişlerdi. Sakatlıklardan bahsetmeye bile gerek yok. "Sakatlardan bir on bir kursanız final oynarlar" muhabbeti can sıkıcı hale gelmeye başladı çoktan. Ballack, Drogba, Robben, Pirlo, Ferdinand; tüm bu aksilikler rastlantı olabilir mi? intemette dolaşan iddialara göre değil zaten ve işin içinde yıldız oyuncuların Voodoo bebeklerini kullanmayı iyi bilen birileri var. Demin bahsettigimiz Vanity Fair olayında da derginin üstüne fazla gitmiş olabilirim, çünkü fotograf çekiminde yer alan isimlerin birer birer ıskartaya çıkması bu büyü iddialarının hiç de yabana atılmaması gerektigini kanıtlıyor. Elbette Bafana Bafana yani Güney Afrika futbol ve batıl inançlar arasındaki çizgiyi belirsiz hale getirmiş bir ülke ama ben yine de lanetin kaynagının uzaklarda, elle atılan bir golle kupada yer almaktan mahrum edilen irlanda'da saklı oldugunu düşünüyorum. • Futbolcuları kas güçlerine göre ı sınıflandıran Amerikalılar, Voodoo büyüsüne maruz kaldıkları iddia edilen futbolcular. Tüm kupaya beddua eden bir ada, sonunda biraz sevgi gören bir futbol topu, Güney Afrika'ya özgü bir müzik (!) aletinin ortaya çıkardığı çifte standart. Henüz maçlar başlamadan önce sorgulama ve merak yeteneğimi kaybetmediğim günlerde Dünya Kupası'nın u ' ! magazin yönü ilgimi çekiyordu. .v .a,,Hk,; . Kaka, en kaslı oyunculardan değil, ama en iyilerden biri. Fotoğraflar: Annie Leibovitz İ Dejan Stankovic (solda) Vanity Fair lanetinden nasibini almadı ama Didier Drogba'nın (sağda) Dünya Kupası'nda oynayıp oynayamayacağı belirsiz. METE KIZIK s \ zellikle eşler arasında futbol, dünyanın dört V_y bir yanında sorun. Erkekler maç yayınlarıyla yatıp kalkıyor. Kadınlara ise o sırada susmak ya da hemcinsler arası muhabbet ve dertleşmek düşüyor. Sorun dersek buna, o an geldi. Üstelik iki günden beri bu "işkence" ve "kaçamak" başladı bile... Hem de binlerce kilometre uzaklıktan Güney Afrika'dan... Dünya Kupası maçlarının yapıldığı Güney Afrika'da, kadınların hali memleketimizin halinden de beter. Çünkü her 8 saatte bir kadın eşleri tarafından öldürülüyor, her iki kadından biri tecavüz kurbanı. Her dört erkekten biri kadınlara tecavüz etmiş... Üstelik bu erkeklerin yarısının tecavüz suçu birden fazla. ^ Manzara öyleslne vahim ki; her otuz saniyede bir kadınlara tecavüz ediliyor. Bu rakamlar geçen yıl resmi makamlar tarafından yapılan bir anketin sonuçları. Bu manzarada maço kültür, eğitimsizlik ve tecavüzün resmi makamlarca sıradan olay olarak görülmesi öne çıkıyor. Bu hafta başlayan futbol dünya şampiyonası nedeniyle 30 bin adet parasız dağıtılan ve Güney Afrika'da tecavüze karşı en etkili yöntem diye reklamı yapılan bir "araç"tan söz edeceğiz. öyküsü de ilginç... Anti-tecavüz tamponu bundan beş yıl önce Güney Afrikalı kadın doktor Sonnet Ehlers tarafından yaratılmış. Bir tecavüz kurbanının "keşke vajinamda sadece dişlerim olsaydı" sözü çıkış noktası olmuş. Ehlers'e, bir jinekolog ve mühendis destek verince "Rape-aXe" adı verilen tecavüzsavar tampon ortaya çıkmış. Bu "koruyucu", tampon gibi yerleştiriliyor ve iç kısımda köpekbalıgı dişlerini andıran "dişler" bulunuyor. Tecavüzcü vahşe kalkıştığında Rape-aXe, penisi • • • 4 dünyaya karşı • ."•*«• 9 '» Mnsızfutbolcu Henry'nin İrlanda'ya ellyle attırdığı gol belki detüm kupayı lanetledi. DENIZ ÜLKÜTEKİN t fsane derki; Dünya her dört yılda bir dönmeyi bırakır, acılar unutulur ve gözler, kulaklar bir top ve peşinden koşan adamlara çevrilir. Şaka ya da tarihöncesinden kalma bir hikâye değil bahsettigimiz. Tüm gezegeni çevresino kenetleyen organizasyon başlayalı iki gün oldu. Dünya Kupası tarihi boyunca ertelenen ya da çıkan savaşlar, takım kadrolarına "ulusa seslenişleri" sırasında müdahale eden diktatörler, doping cezası alan oyuncular yüzünden isyan çıkaran halklara rastlanmıştır. Şahsen duydugum en ilginç hikâyeyse 1970 Dünya Kupası sırasında diktatörlüğü devirme planları yapan Brezilyalı komünistlerin ruh halleriyle ilgili. "Final maçından önce hepimiz Italya'nın kazanmasını istiyorduk, çünkü Brezilya kazanırsa baştakiler halkı uyutmak için yeni bir fırsat elde edecekti. Maçın başında Brezilya Pele'yle bir gol kazandı, hepimiz üzüldük. Hemen ardından italya'nın beraberlik golü geldi. Ardından Brezilya o güne kadar görülmüş en iyi futbolu oynamaya başladı. ikinci golle biraz kıpırdandık, üçüncü golde artık kimse kendini tutamıyordu, dördüncü goldeyse hepimiz birbirimize sarılmış aglıyorduk." Böylesi basit bir oyunun kitleleri ve bireyleri prensiplerini, hayata bakışlarını kenara iticek şekilde yönlendirebildiğine iyi bir ömek. Ama Dünya Kupası'nın hayatlarına pek bir etkisi olmadıgı uluslar yok değil. ABD bunlardan biri diyebiliriz. Her ne kadar ülke şu anda dünya üzerinde en çok futbol oynayan insana sahip olsa da bu oyunun popülaritesinden çok ülkenin kalabalık nüfusuyla alakalı bir durum. önümüzdeki ay boyunca ülkede meydanlarda toplanıp takımlarının olası mağlubiyetlerinde hıçkırıklara boğulurken kameralara yakalanacak ABD vatandaşları görebilecegimizi sanmıyorum. Vanity Fair dergisi de bu duruma çabuk uyanmış olmalı, Dünya Kupası'nın nimetlerinden yararlanmak adına sayfalarını futbolun yıldızlarına ayırmış. Christiano Ronaldo, Kaka, Buffon ve digerleri Kurt Cobain, Demi Moore ya da Mick Jagger tarzı fotograflarla bu işin ustası Annie Leibovitz'in objektifinin karşısına geçmiş. Leibovitz "rock yıldızları konusunda usta olabilir tabii ama anlaşılan o ya da derginin editörleri Carlton Cole, Alessandro Pato ve Michael Ballack'ın estetik vücutlarına o kadar kendilerini kaptırmışlar ki kupada yer almama ihtimallerini akıllarına getirmemişler. ABD'ye "işte göz ardı ettiginiz tüm dünyanın odaklandıgı olayın yıldızları" isimli bir haber yaparkqn^üdızlann aslında var olmadıgını görmek umut kıncı olaO^P Yapma Vanitiy Fair! Belki Leibovitz futboldan o kadar anlamıyor ofabilir ama koca dergide, "hatta yayın grubu bile olabilir" bir tane futboldan anlayan bir insan yok mu? Tamam belki Messi'nin vücudu o kadar kaslı degil ama sahada rakipleri arasından sıyrılırken göbekli bir insan gibi görünmediğine de eminim. "Messi'nin programı uygun düğildi" diyebilirsin ama o sayfalara Carlton Cole'u koymanızı açıklamaz bu. ABD'lilerin futbolla ilgili problemi de bu zaten, bir katalogdan ya da yabancı dergiden hasbelkader seçtikleri güzel vücutlu futbolcuların gerçekten dünyanın en iyisi olabildigine inanabiliyorlar. Belki bu tez NBA ya da NFL'de biraz olsun geçerli olabilirdi ama burada gelmiş geçmiş en iyi ismin şişko, uyuşturucu bagımlısı oldugu bir spordan söz ediyoruz. • Kıyamet borusu Muhteme|en böyle bir başlıktan sonra Güney Atrika Büyükelçiligi'nden sitem dolu bir mektup alacağım ama baştan söyleyeyim. Evet o vuvuzela denilen garabetin çıkardığı sesten nefret edenler arasındayım ama yasaklamak... Yıl boyunca vuvuzelanın yasaklanması için düzenlenen kampanyalar geniş yankı uyandırdı. Ses gerçekten rtıhatsız ediciydi ama FIFA'nın "tatlı su sosyalisti" Başkanı Sepp Blatter kararlıydı. "Vuvuzela Güney Afrika'nın yerel bir sembolüdür yasaklamak gibi bir yakalıyor ve saldırganı pişman ediyor. Tecavüz yeltenicisi açısından tek olumlu sonuç, penisinde bir yaralanma olmaması. Ancak aparat, sadece tıbbi müdahaleyle çıkarılabiliyor... Tampon çeşitli tartışmaları da beraberinde getiriyor. Kadın örgütleri arasında bu aleti topa tutanlar da var. İşte " ActionAid'in açıklaması bunlardan biri: "Bir dizi sorun yetmezmiş gibi şimdi de komik anti- tecavüz kondomuyla kendimizi 'korumak' zorunda kalıyoruz. Erkekleri eğitmek yerine, kendimizi nasıl savunuruz durumuna düşürülüyoruz. Şirket bizim korkularımız, endişelerimiz üzerinden para kazanmak derdinde. Oysa eğitim ve kadının insan olarak kabullenilmesi çok önemli." öte yandan bu tamponun suçsuz erkeklere karşı "komplo aracı" olarak kullanılması endişesi de yok değil. Dünya Kupası nedeniyle on binlerce turistin geldiği bu ülkede kadınların durumu zor. Ya sonrası? • http://kure8eldenyerelaover-blog.de düşüncemiz yok" diyordu üstat. Oysa dört yıl önceki kupada Arjantin dolu dizgin giderken küçük çaplı perküsyon orkestrasıyla ortalıgı inleten ve Almanya'daki statları şenlik havasına sokan "Los Borrachos Del Tablon" taraftar grubunun davullarını yasaklayan FIFA değil miydi? Üstelik aynı FIFA ingilizlerin statlara bando mızıka sokmasına hiç ses çıkarmamıştı. Bakalım Blatter bu kez Arjantinli ve ingiliz taraftarlara nasıl bir tavır takınacak? Ha yasaklanma konusuna gelirsek ne kadar rahatsız olsam da vuvuzelanın yasaklanmasını ben de istemem; bir şekilde katlanacağız artık. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle