20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B [email protected] NAZLI PEKTAŞ Üç yõlda bir düzenlediği öğrenci triena- li ile uluslararasõ sanat ortamõnda yeni ye- ni tanõşõklõklar edinen Marmara Üniversi- tesi Güzel Sanatlar Fakültesi Türkiye’nin sanat ortamõna, uzun soluklu bir alan kat- tõğõ gibi, sanatlararasõ iletişime; coğrafya- lar arasõ farklõlõklarla yeni dokunuşlar ka- zandõrõyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ’nõn katkõlarõyla, 5. kez düzenlenen trienal sempozyum, atölye çalõşmasõ, film gösterimi gibi etkinlikleri de kapsayan geniş bir programla 7 Haziran’dan bu ya- na sürüyor. Eğitim yolculuğuna 1957’de başlayan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fa- kültesi, Acõbadem’de Bauhaus ekolü ve Tatbiki geleneğinde, genç sanatçõ ve tasa- rõmcõlar yetiştiriyor. Kurum, 2006 yõlõnda sanat ve tasarõm alanõnda uluslararasõ bir başarõya imza atarak, Bauhaus felsefesi ile kurulan Uluslararasõ Bağõmsõz Sanat ve Ta- sarõm Fakülteleri Birliği’ne( AIAS) kabul edilmişti. AIAS ile birlikte 15 eğitim part- neri kazanan kurum bu yõlki trienali ol- dukça yoğun geçiriyor. Bu yõl 46 ülkenin, 94 sanat ve tasarõm kurumundan 500’ü aşkõn genç sanatçõ ve tasarõmcõnõn katõldõğõ trienal, katõlõmcõ sa- yõsõnõn yoğunluğunun yanõ sõra, sergile- meye katõlan çalõşmalarla da günümüz sanat üretiminin, sanat eğitimi veren ku- rumlar tarafõndan hangi noktada olduğunun altõnõ çiziyor. Uluslararasõ bu sanat plat- formu hakkõnda, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanõ ve grafik sanatçõsõ Prof. Nazan Erkmen, trienal hak- kõnda şunlarõ dile getirdi: “Savaşların devam ettiği, dünya barışının sarsıldığı şu günlerde sanat yoluyla dört kıtadan gençlerin toplanmasına aracı olmak bi- zi son derece heyecanlandırıyor. Bu yıl muazzam bir katılımla karşı karşıyay- dık. Sempozyumda Doğu’nun korudu- ğu yerel kimlik, Batı’yı kuşatan yüksek teknoloji arasında üretilen sanatı tar- tıştık, genç sanatçı ve tasarımcılar ya- ratıcılığın dilini tartıştı. Disiplinler ara- sı sanat üretimi kültürler arası etkile- şimle hoşgörü ortamı yaratıyor.” 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ Görsel Sanatlar Yönetmeni Beral Madra ise trienal ile ilgili olarak şunlarõ aktardõ: “İstanbul 2010 Görsel Sanatlar Yönet- menliği olarak üniversitelerin bu sü- reçteki tüm etkinliklerine verdiğimiz des- tek iki açıdan önemli. Birincisi; trienal Marmara Üniversitesi’nin uluslararası düzeyde sanat ilişkileri bakımından, fi- nansal açıdan ve kurduğu iletişim ağı ba- kımından önemli. Diğeri ise trienal, sürdürülebilirliğini kanıtlamış düşünsel platformu geniş ve farklı kültürlerdeki gençlerin bir araya geldiği, Türkiye’yi tanıdığı ve tanıttığı çok önemli bir plat- form. Aynı zamanda yoğun bir üretim alanı.” 7 Haziran’da başlayan trienal sergileri, Acõbadem kampusunda ve Mimar Si- nan’õn en son eseri olan ve Üsküdar’da yer alan Valide-i Atik Külliyesi’nde yer alõyor. Ayrõca külliyenin aşhane olarak kullanõlan kõsmõnda trienale paralel fakülte öğrenci- lerinin çalõşmalarõndan oluşan bir sergi de yer alõyor. Haziran ayõ boyunca sürecek Uluslararasõ 5. Öğrenci Trienali’ni izlemek, çağdaş sanat ortamõnõn geldiği en genç noktayõ görmek için iyi bir fõrsat. Kültür Servisi - Sivil İnisiyatif İs- yanbul Kültür Sanat Varyetesi ile “Emek Sinemasını Yıktırmıyoruz” platformu, Emek Sinemasõ için önceki gün hem yürüyüş hem de Yeşilçam Sokak’ta “1. Geleneksel Emek Şenli- ği” düzenledi. Beyoğlu Belediyesi’nin önünde baş- layan yürüşüyüş kortejinin başõnda “Hepimiz Bilirkişiyiz, Yıktırmıyo- ruz!” pankartõ yer aldõ. Topluluk yürüyüş boyunca “Beyoğ- lu Lavanta Değil, Avanta Kokuyor”, “Kültür ve Sanatın Tekelleştirilme- sine Hayır”, “Seyirci Kalma Emek’e Sahip Çık”, “2010 Sürgün Başken- ti”, “Alışveriş Merkezi Mağdur Etti Herkesi”, “Kendine, Kentine, Emek’ine Sahip Çık”, gibi pek çok slogan attõlar. Emek Sinemasõ için önerilen yenile- me projesine mahkemece yürütmeyi durdurma kararõ verilmesinin önemli bir kazanõm olduğunu vurgulayan top- luluk, dağõttõğõ bildiride şu ifadelere yer verdi: “Bizler, Tarlabaşı’nda, Fe- ner-Balat-Ayvansaray’da, Süleyma- niye’de ve Beyoğlu’nda hayatımızda telafisi güç zararlar doğuran kentsel dönüşüm projelerine karşı mücadele edenler olarak he- pimiz bilirkişiyiz. Belediyelerin, Kül- tür Bakanlığı’nın ve şirketlerin ‘soylulaştõrarak’ el koymaya çalıştığı şehrimize, mahallemize, sinemaları- mıza ve hayatımıza sahip çıkıyoruz.” Yürüyüşün ardõndan topluluk, mah- kemenin verdiği karar doğrultusunda “mahallinde keşif ve inceleme yap- mak” ve yürütmeyi durdurma kararõnõ kutlamak için Yeşilçam Sokak’ta “1. Geleneksel Emek Şenliği”ne katõldõ. Şenlik, müzik ve dans eşliğinde gece yarõsõna kadar sürdü. Filmler çevre için yarıştı Kültür Servisi - Türkiye’nin ilk ve tek çevre temalõ kõsa film etkin- liği olan “8. Uluslararası Çevre Kı- sa Film Festivali” kapsamõnda dü- zenlenen “Ulusal Çevre Kısa Film Yarışması” ödülleri Büyükçekme- ce Atatürk Kültür Merkezi’nde dü- zenlenen törenle sahiplerine verildi. Cahit Berkay, Ediz Hun, Yard. Doç Dr. Gülin Terek Ünal, Üstün Asutay ve Vural Çavuşoğlu’ndan oluşan yarõşmanõn seçici kurulunun ödüle değer bulduğu isimler ise şöyle: “Kurmaca Dalı”: 1.’lik ödülü: “Artı Beş Derece” (Şenol Çöm), 2.’lik ödülü: “Su Tanesi” (Oğuzhan Kaya), 3.’lük ödülü: “Beş Lira” (Serhat Karaas- lan). “Belgesel Dalı”: 1.’lik ödülü: “Mada”, 2.’lik ödü- lü: “Halki Halkı” (Atacan Şimşek-Bulut Tar), 3.’lük ödülü: “Sekizden Sekize Sahildekiler” (Orkide Ünsür). “Canlandırma”: En iyi film: “Bir Vücut İki İnsan” (Murat Tahan). “Murat Şener Özel Ödülü”: “Pegu” adlõ ça- lõşmalarõ ile Özel İstan- bul Koleji Öğrencileri. “Sinema ve Çevre Onur Ödülü”: Sinema ve çevreye katkõlarõn- dan dolayõ İstanbul Üni- versitesi İletişim Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Suat Gezgin ile sanatçõ İs- kender Doğan. www.cevrefilm.org Fotoğraf:VEDATARIK 8. ULUSLARARASI ÇEVRE KISA FİLM FESTİVALİ’NDE ÖDÜLLER BELLİ OLDU ‘Yılın Müzesi’ Almanya’dan Kültür Servisi - Yeni kuru- lan müzelerin desteklenmesi amacõyla 1977’den bu yana ödül veren Avrupa Müze Fo- rumu’nun (EMF), “33. Avru- pa Yılın Müzesi Ödülü”nü Almanya’nõn Ozeaneum Mü- zesi aldõ. “Avrupa Konseyi Ödülü”ne Portekiz Portimao Müzesi, “Micheletti Vakfı Ödülü”nü de İspanya Agbar Su Müzesi değer görüldü. Tür- kiye’den ise İş Bankasõ Müze- si, Avrupa’nõn en iyi 22 müze- si arasõnda yerini aldõ. İş Ban- kasõ Müzesi ile birlikte Sinop Arkeoloji, Çorum, Beşiktaş Jimnastik Kulübü ve Sunay Akõn Oyuncak Müzeleri, “33. Avrupa Yılın Müzesi” aday- larõ arasõnda yer almõştõ. Kültür Servisi - Tuncer Cücenoğlu’nun “Kördövü- şü” başlõklõ oyununun Lise- lerarasõ Tiyatro Festivali’nde Manisa Demirci Sağlõk Mes- lek Lisesi tarafõndan sahne- lenmesi sõrasõnda, okulun Mü- dür Yardõmcõsõ tarafõndan Manisa Cumhuriyet Başsavcõ- lõğõna suç duyurusunda bulu- nulmasõ üzerine Uluslararasõ Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Türkiye Merkezi Başkanõ Üs- tün Akmen olayõ “utanç ve- rici” olarak değerlendirdi. Akmen, “Milli Eğitim Baka- nı olaya derhal el koymalı ve yıllardan beri Türki- ye’nin her tarafında oyna- nan oyunun yazarından özür dilemelidir” dedi. Kolektif İstanbul sokaklarda Kültür Servisi - Funk ve caz formlarõyla Doğu Avrupa’nõn geleneksel müziklerini yorumlayan Kolektif İstanbul, bugün saat 20.00’da Bebek Parkõ’nda, 15 Haziran’da saat 20.00’da ise Galata Kulesi Meydanõ’nda olacak. Zurna, saksafon, gayda, akordeon ve vurmalõlardan oluşan enstrümanlarõyla zengin bir ses birlikteliği yakalayan grup dinleyenlerine açõkhavada müzikli bir gün yaşatacak. 13 HAZİRAN 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 19 Çağdaş sanatın en genç noktası Marmara Üniversetisi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin 5. Uluslararasõ Öğrenci Trienali’ne 500 genç sanatçõ katõldõ ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Rotamız Uygarlık Olabilirdi... Rotamız uygarlık olabilirdi… Rotamız uygarlık olabilirdi… Rotamız uygarlık olabilirdi… Bir yanda Lang Lang’ın piyanosunu dinliyorum, bir yandan içimde bu sözcükler dönüp duruyor… Rotamız.. rotamız.. rotamız… Benim bildiğim rotamız, Cumhuriyet kuruldu kurulalı “Muasır medeniyetler”di… Avrupa Birliği’ydi… Haliç’teki Kongre Merkezi’ndeyiz. (Teşekkürler Bedrettin Dalan. Haliç’i söz verdiğin gibi adam ettiğin için!) Üç bini aşkın insan salonu hıncahınç doldurmuş. Boş yer yok. Sahnede Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası. Şef Gürer Aykal. Önce Schumann’ın 4. Senfonisi sonra Lang Lang’la Chopin’in 1. piyano konçertosu… Konser, Şakir Eczacıbaşı’nın anısına adanmış. Hani rotamız “Muasır medeniyetler”di… Avrupa Birliği’ydi… Bu hükümet o vaatle gelmedi mi iktidara. Sırf bu söylem yüzünden, çıkarcı “liberallerin” de oylarını almadı mı? Yalan mı söyledi? Takıyye mi? Batı’yı gösterip şeriatçı Hamas-Arap-İran’la kucaklaşması… Recep Tayyip’in şimdi Araplardan önce Türkiye’de yaşayanlara hesap vermesi gerekmez mi??? Gürer Aykal işaretini verdi. Orkestradan Chopin piyano konçertosunun ilk notaları en görkemli biçimde salonu doldurdu. Tüm nefesler tutuldu. Uzunca giriş bölümünden sonra orkestra adeta geri çekilip piyanoya yer açtı. Piyanoda o çok bildik ünlü melodi Lang Lang’ın minicik parmaklarından tuşlara, tuşlardan salona, salondan gökyüzüne yükselmeye başladı… İran’a yaptırım uygulanmasına ilişkin BM Güvenlik Konseyi’nde kullandığımız ret oyu, “Hayır” oyu Haliç’teki Kongre salonunda dolanıp duruyor… O “hayır”ın ne kadarı bir insanın kişisel hırsları, ne kadarı megalomani, ne kadarı ideolojisini yerleştirme çabası bilemiyorum. Din eksenli iç politika sökmeyince, din eksenli dış politika… Ülkemin rotası ne yana??? Lang Lang 28 yaşının gençliğine olgunluğunu katıyor. Onu yıllar önce İstanbul’da İş Sanat’ta yine Yeşim Gürer sayesinde dinlemiştik. Daha geçen ay Şanghay’da 2010 Expo’nun açılışında da dinleme mutluluğuna ermiştim. Ama bu kez başka… Bu kez uçan parmaklarını da görüyorum. Dokunuşları öylesine yumuşak, incecik... Kristal berraklığında notalar uçuşuyor… Biraz önce minicik dediğim parmaklar uzadıkça uzuyor… Elleri büyüdükçe büyüyor… Dinleyeni, oturduğu koltuktan kaldırıp uçuruyor o eller, o parmaklar… Burkanın, kara çarşafın karanlığına övgüler düzüldüğü bir dönemdeyiz… Muhafazakâr yaşam biçimi her geçen gün daha ağır, daha baskıcı, daha güçlü kendini hissettiriyor. “Bir gün hepiniz örtüneceksiniz” tehdidini savuranlar daha yüksek sesle söyleyebiliyor artık bunu! Sahi, bizim rotamız bir zamanlar uygarlıktı… Ben Hamas’ın yönettiği Filistin, Ahmedinejad’ın yönettiği İran gibi bir ülkede yaşamak istemezdim… İstemiyorum. Yaşamayacağım… Üretmeden tüketen bir toplum olduk çıktık. En çok, en çok kavga üretiyoruz. Lang Lang’ın ülkesi Çin’de 40 milyon çocuğu piyanoya başlattığını, Steinway’in ona özel piyano yaptığını, Çin hükümetinin konserden konsere koşan bu star sanatçısına özel jet sağladığını düşünüyorum bir ara…. Vazgeçtim jetten… Başbakan yandaş olmayan tüm sanatçılarla da kavgalı! Malum, Fazıl Say’a “Çeksin gitsin, ona ihtiyacımız yok!” demişti… Ah bir bilse, bir bilebilse daha ne çok, ne çok Fazıl Say’lara ihtiyacımız olduğunu… Lang Lang, gençliği, dinamizmi ile Chopin’in gençliğini ve romantizmini buluşturuyor… O baştaki bildik melodi, tüm çeşitlemeleriyle, farklı renkleriyle, tekrarlarla, kâh tek başına, kâh orkestradan yükselen ezgilerle sarmaş dolaş bizleri sürüklüyor… Bu konser hiç bitmese, hiç bitmese… Ve konser bittiği anda dinmeyen bir alkış tufanı… Alkış tufanını iki “bis”le yanıtlıyor Lang Lang… Sahi, rotamız uygarlık olabilirdi… [email protected] faks: 0212.257 16 50 1. GELENEKSEL EMEK ŞENLİĞİ ‘Hepimiz Bilirkişiyiz, Yıktırmıyoruz!’ Trienalde, farklõ coğrafyalar ve kültürlerden geleceğin sanatçõ ve tasarõmcõlarõ kendi sanat dillerini ortaya koydu. Trienal sergileri, Acõbadem kampusunda ve Mimar Sinan’õn en son eseri olan ve Üsküdar’da yer alan Valide-i Atik Külliyesi’nde yer alõyor. Çağdaş sanat ortamõnõn geldiği en genç noktayõ görmek için bu fõrsatõ kaçõrmayõn. ‘Kördövüşü’ne destek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle