25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 MART 2010 PAZAR 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Büyük Dayatma İktidar partisinin büyük -üstelik diktatörce!- bir dayatmasıyla karşı karşıya Türkiye: Özellikle hukuka-yargıya yönelik anayasa değişikliği! İktidar partisinin gözü kara, bu değişikliği ya yapacak, ya yapacak! Gözü kara medya yalakaları, kalem ahlaksızları, utanmadan yazıyor: Çoğunluğu arkasına almış bir iktidar anayasa değişikliği bile yapamıyorsa, o ülkede demokrasi mi olur, diye! Bu bir yasa değil, anayasa! Bir toplumsal sözleşme. Büyük çoğunluğun onayını almayan bir toplumsal sözleşme olabilir mi? Olsa olsa, yüzde 32’lik desteğe sahip bir iktidarın, katilce, diktatörce bir dayatması olur! Kime karşı? Kendisini desteklemeyen büyük çoğunluğa karşı! Üstelik seçimlere şunun şurasında bir yıl kalmışken bunca yıl yapmadığın değişiklikleri apar topar Meclis’ten geçirmeye kalkışmanın anlamı, yangından mal kaçırmaktır! Önce hedef aldıkları kaleleri yumuşatıcı bombardımana tabi tutuyorlar! Aylar, yıllar süren.. Yok yargının bağımsızlığı değil tarafsızlığı önemliymiş... Yargı tarafsız değilmiş... Bugünkü yargı ve hukuk sistemi, tamamen Ergenekoncuları, Cumhuriyetçileri, Kemalistleri savunuyormuş... Yıllar boyu bunları yazıp çizdirdiler, yargıya sövüp saydılar, telefonlarını dinlediler, dinlediklerini kamuya açıkladılar, soruşturma açtılar, uyduruk tuzaklarla yargıyı tutukladılar... Hedefleri toplumda böyle bir algı yaratmaktı... Şimdi bunu başardıklarına inanıyorlar; artık seçim dönemine de girildiğine göre, anayasa değişikliği paketini devreye sokma zamanının geldiğine karar verdiler. Bu bir “askeri strateji”dir, sonra şimdi, tek saldırıyla hedefi ele geçirirsiniz! Bu yasa ne demokratiktir ne de ülkemizde demokrasinin yaygınlaşmasına hizmet edecektir. Bu anayasa değişiklikleri, sadece, AKP’nin istediği, belirlediği ve kendine yarayacak değişikliklerdir... Üzerinde zerre kadar bir uzlaşı yoktur. Paketin bütününe toptan karşı çıkılmalı ve her türlü engelleme yapılmalıdır!.. Öyle ki, bu değişiklik, daha Meclis sürecinde anayasaya aykırı kılınmalıdır! Çünkü, iktidar, bunu gerektiğinde zorbalıkla Meclis’ten geçirmeye çalışacaktır... AKP’nin hedefi demokratik bir ülke yaratmak değildir, bir AKP yargısı ve hukuku yaratmaktır... Çünkü istibdata giden yol, hukuku ele geçirmekten geçer! Böylece yiyecekleri her türlü haltın hukuki bir kılıfı, zemini olacaktır. Ve diyecekler ki “kardeşim her şey yasal ve anayasal.” Tıpkı 12 Eylül darbeci faşistlerinin anayasada kendilerine dokunulmazlık sağladıkları gibi! Dedik ki “hukuku halletmeden istibdat kuramazlar.” Türkiye demokrasiye değil, daha koyu bir AKP diktatörlüğüne yol alıyor! Nitekim şu sıralarda bir grup akademisyen ve çeşitli meslekten insanlar imza kampanyası başlattı. Aralarında Ali Nesin, Ayşe Buğra, Beral Madra, Betül Tanbay, Binnaz Toprak, Latife Tekin, Oryal Gökdemir, Osman Kavala, Meryem Koray, Süleyman Çelebi, Yaman Barlas, Şevket Pamuk gibi isimlerin de bulunduğu bu kampanyanın açıklamasında öncelikli demokratik gerçekler nasıl vurgulanıyor: “Bugün Türkiye’de demokratikleşmenin acil ihtiyacı, 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan 1982 Anayasası’nın bütünüyle değiştirilerek eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir anayasa yapılmasıdır. Yeni anayasa, tüm siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının aktif olarak katılacağı, en geniş mutabakatı hedefleyen demokratik bir süreçle oluşturulmalı. Hükümetin ... anayasa değişikliği paketinin kapsamı, içeriği ve hazırlanma yöntemi bakımından yukarıdaki hedeflere ulaşmaya hizmet etmeyeceği, siyasi kutuplaşma ve gerginliği arttıracağı kaygısını taşıyoruz. Oysa, yaklaşan genel seçimlerin daha demokratik koşullarda yapılabilmesi ve daha demokratik bir temsiliyet yaratılabilmesi için 23. Dönem TBMM’nin görevini tamamlamadan önce yapması gerekenler vardır: ? Anayasa ve Seçim Yasası’nda yapılacak değişiklik ile ülke seçim barajı kaldırılmalı, partilerin hazine yardımlarından adil biçimde yararlanmaları sağlanmalı, partilerin ve adayların seçim harcamalarının sınırları belirlenerek seçim gelir ve giderlerinin şeffaflığını denetleyecek bağımsız bir kurum oluşturulmalı. ? Anayasa ve Siyasi Partiler Yasası’nda değişiklik yapılarak antidemokratik sınırlamalar kaldırılmalı ve partilerin kapatılması Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu Kriterleri çerçevesinde ve istisnai bir durum olarak düzenlenmeli. ? Milletvekili dokunulmazlıkları kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırılarak TBMM Siyasi Etik Yasası çıkartılmalı. ? Ordu, güvenlik ve yargı mensupları dışında kamu görevlileri ile ilgili siyaset yasağı kaldırılmalı. ? Kadınların eşit siyasi temsiline imkân vermek amacıyla cinsiyet eşitlikçi yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalı.” Sen, ülkemizdeki demokrasinin önünü tıkayan yasa ve anayasa maddesini koru! Ama yargıya hükmedeceğin değişiklikleri bu millete demokrasi diye yuttur! Türkiye’nin bütün güçleri buna karşı çıkmalıdır! obursali@cumhuriyet.com.tr İstanbul Haber Servisi - Başbakan Tayyip Erdoğan dün tiyatro, sinema ve televizyon dünyasõnõn ünlü isimleri ile bir araya geldi. Erdoğan, bugüne kadar diyasporanõn ve onlarõ kulla- nanlarõn yanlõşlarõnõn faturasõnõ hiçbir zaman Ermenistan halkõna ve Erme- nilere kesmediklerini belirterek “Bizim bu iyi niyetimizin, ilkeli tutumu- muzun ve insani yaklaşımımızın doğru okunması, yanlış noktalara çekilmemesi gerekiyor” dedi. Dolmabahçe’deki Başbakanlõk Ça- lõşma Ofisi’nde demokratik açõlõm ile ilgili görüş alõşverişinde bulunmak için düzenlenen kahvaltõlõ toplantõya, ara- larõnda Metin Akpınar, Hülya Av- şar, Şener Şen, Mehmet Ali Erbil, Cem Yılmaz, Ata Demirer, Kenan Işık, Kenan İmirzalıoğlu, Osman Sı- nav, Cem Özer, Şafak Sezer, Yeşim Ustaoğlu, Semih Kaplanoğlu’nun da bulunduğu yaklaşõk 80 oyuncu, yö- netmen ve yapõmcõ katõldõ. Konuşmasõnda “Sinema çağının tanığıdır” değerlendirmesinde bu- lunan Erdoğan, “Kurtlarla Dans, Missisippi Yanıyor, Çingeneler Za- manı” ve “Çağrı” filmlerini örnek gösterdi. Erdoğan, sinema ve tiyat- ronun, her zaman milletin önünde ol- duğunu, politikanõn kat kat üzerinde bir cesaret yüklendiğini ifade etti. Erdoğan, zamanõnda ülkenin otorite- lerinin Yılmaz Güney’in filmlerine kulak vermiş olsalardõ ülkenin çok farklõ bir yerde olacağõnõ ifade etti. Gönül yaramız var Hükümet olarak sanatçõlarõn on yõllardõr dile getirdiği, sahneye koy- duğu, beyaz perdeye aktardõğõ tüm meseleleri art niyetsiz şekilde gün- deme taşõmaya çalõştõklarõnõ söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Bizim bir gönül yaramız var ve biz işte o gö- nül yarasını tamir etmek için yola çıktık. Biz Mustafa Altõoklar’ın ‘Ağõr Roman’la, Sırrı Önder Bey’in ‘Bey- nelmilel’ filmiyle anlattığı geven- delerin, Romanların dertlerini ken- dimize dert edindik. ‘Vizontele’, ‘Güneşe Yolculuk’, ‘Masumiyet’, ‘Güneşi Gördüm’, ‘Işõklar Sönmesin’, ‘İki Dil Bir Bavul’ gibi filmlerin an- lattığı çelişkileri, dramları, ve dış- lanmışlığı en aza indirebilmek için biz bu yola koyulalım, el ele verelim ve bu işi başaralım. Cem Yõlmaz ‘Vi- zontele’de ‘Zeki Müren de bizi gö- recek mi?’ diye soruyor ya... Zeki Müren’i bilemem ama biz, hükümet olarak olup biteni görüyoruz.” Tomris Giritlioğlu’nun da “Sal- kım Hanımın Taneleri” ve “Güz Sancısı” filmlerinde adeta “kral çıplak” dediğini söyleyen Erdoğan, Ermeni vatandaşlarla ilgili sözlerinin yanlõş anlaşõldõğõnõ söyledi. Yine yazarlara çattı Londra’da yaptõğõ açõklamanõn as- la Türkiye Cumhuriyeti vatandaşõ olan Ermenilere yönelik olmadõğõnõ belirten Erdoğan, “Ama bugün Amerika’dan tutun, Batı ülkeleri- ne varıncaya kadar hukuk nokta- sında kaçak olarak yaşayanlara karşı o ülkenin tavrı her yerde farklıdır. Biz her türlü iyi niyeti gösterirken, birilerinin Türkiye’nin onurunu zedeleyecek yaklaşımlar içine girmesine ise sessiz kalama- yız. Ermenistan başta olmak üze- re ülkemizdeki bazı köşe yazarla- rı, diyasporaya karşı bu mücade- leyi vermezse, bize karşı böyle bir tavrın içine girmelerini anlamak mümkün değil” diye konuştu. Ermeni diyasporasõnõn hiçbir zaman Ermenistan’a yönelik olumlu bir tav- rõn içinde olmadõğõnõ belirten Baş- bakan Tayyip Erdoğan, “Ermenis- tan’a karşı bunlar parasal yönden çok güçlüler. Ama Ermenistan’a yönelik bir destekleri söz konusu değildir. Ermenistan sefalet için- dedir ve bugün Ermenistan halkı, Rusya’ya, bize, çevre ülkelere kaç- maktadır, göç etmektedir. Benim bu açıklamalarımın tehcir gibi as- la kabul etmeyeceğimiz kavram- larla yan yana kullanılmasını, ben kullananlar adına bir talihsizlik ola- rak görüyorum” dedi. Katılmayan sanatçılar Kahvaltõlõ toplantõya davet edilen Türkan Şoray, Filiz Akın, Fatma Girik ve Hülya Koçyiğit katõlmadõ. Davetliler arasõnda yer alan Müjde Ar ve Zuhal Olcay da toplantõya ka- tõlmayacaklarõnõ açõkladõ. Kadir İna- nır’õn toplantõya çağrõlmadõğõ öğre- nildi. Toplantõya girmeden önce ga- zetecilerin sorularõnõ yanõtlayan İclal Aydın sol gelenekten gelen bir aile- nin çocuğu olduğunu belirterek, “İyi ve inandığım aydınlık Türkiye için elimi taşın altına koymaya gel- dim” diye konuştu. Radyocularla buluşma Erdoğan, “demokratik açılım” ça- lõşmalarõ kapsamõnda radyocularla bir araya geldiği AKP İstanbul İl Başkanlõğõ’nda yaptõğõ konuşmada, hem ulusal bazda hem de yerel baz- da radyolarõn artõk günlük hayatõn ay- rõlmaz bir parçasõ haline geldiğini söy- ledi. Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan, “Bu ülkenin Başbakanı’nın Davos’ta ortaya koyduğu insani tavrı insafsızca eleştirenler, ABD Temsilciler Meclisi’nde ortaya çı- kan sonucu Davos’un tabii bir so- nucu gibi göstermekten, bundan do- layı da tarifsiz bir mutluluk duy- duklarını gizlemeden dile getir- mekten kaçınmadılar” dedi. İstanbul Haber Servisi - Edebiyatõn usta kalemi yazar Yaşar Kemal, demokratik açõlõmõ desteklemediğini belir- terek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn Ermenilerle ilgili sözlerini de eleştirdi. Türkiye Diyabet Vakfõ, Ço- cuk ve Adolesan Diyabetikler Derneği ve Diyabetle Yaşam Derneği ve Lilly ilaç desteğiy- le düzenlenen “Diyabeti Ya- şıyoruz” yarõşmasõnõn ödül törenine katõlan Yaşar Kemal, gazetecilerin gündem ile ilgili sorularõnõ yanõtladõ. Kemal, Başbakan’õn sanatçõlarla bu- luşmasõyla ilgili kendisine bir davet gelip gelmediği sorusu üzerine “Duymadım da gel- medi de” dedi. Demokratik açõlõmla ilgili õsrarlõ sorular üzerine Yaşar Kemal, “Hiçbir şey düşün- müyorum. Bilmediğim bir şeyi nasıl düşüneyim. Bilmi- yorum vallahi” diye konuştu. Yaşar Kemal, demokratik açõlõmõ destekleyip destekle- mediğinin sorulmasõ üzerine, “Gazeteciliğim bitti benim çoktan. Desteklemem” dedi. Başbakan’õn “kaçak çalışan 100 bin Ermeniyi sınır dışı ederiz” sözleriyle ilgili de “Etmesinler ayıptır ya, et- mesinler” yanõtõnõ verdi. Eminağaoğlu: Türkiye böyle bir dönemi daha önce yaşamadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Barosu İnsan Haklarõ Merkezi’nin düzenlediği “Kişisel Verilerin Korunmasõ ve İletişim Özgürlüğü” sempozyumu, baronun eğitim merkezinde yapõldõ. Sempozyumun “Güncel Gelişmeler Işõğõnda İletişim Özgürlüğü” konulu oturumunda konuşan Yargõtay Cumhuriyet Savcõsõ Ömer Faruk Eminağaoğlu, telefon dinlemeleri hakkõnda verilen kararlara ulaşmanõn mümkün olmadõğõnõ, dinlemelere ilişkin itiraz mekanizmasõnõn çalõştõrõlmadõğõnõ belirtti. Eminağaoğlu, “Türkiye, temel haklarõn bu denli kötü kullanõldõğõ, dejenere edildiği bir dönemi daha önce görmedi” dedi. ‘Sözlerim yanlış anlaşıldı’ Sinema ve tiyatro dünyasõnõn ardõndan radyocularla buluşan Erdoğan, Ermenilerle ilgili tepki uyandõran açõklamasõnõ yine köşe yazarlarõna çatarak düzeltmeye çalõştõ Yaşar Kemal: Açılımı desteklemem Başbakan Erdo- ğan’ın kahvaltı- lı toplantısına yanıt olarak dü- zenlenen buluş- mada TEKEL işçileri Erdo- ğan’ın yemeğini “sultan sofrası” olarak niteler- ken sanatçılar da “işçilerin ya- nındayız” dedi. Sanatçõlar TEKEL işçileriyle buluştu İstanbul Haber Servisi - Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Dolmabahçe’de- ki çalõşma ofisinde sanatçõlarla buluş- tuğu saatlerde Maltepe Nâzõm Kül- türevi’nin düzenlediği kahvaltõda çok sayõda sanatçõ TEKEL işçileriyle bu- luştu. Çok sayõda sanatçõ ise çağrõcõsõ olduklarõ kahvaltõya işleri nedeniyle ka- tõlamadõlar ancak birer mesaj gönder- diler. TEKEL işçileri de sanatçõlarla gu- rur duyduklarõnõ belirterek, “Erdoğan sultan sofrası kurmuşken, halkın sanatçıları burada bizlerle birlikte ol- du” diye konuştu. Başbakan Erdoğan’õn düzenlediği açõlõm kahvaltõsõna bir yanõt olarak Nâzõm Kültürevi’nce düzenlenen kahv- altõya Yılmaz Onay, Ataol Behra- moğlu, Nejat Yavaşoğulları, Metin Coşkun, Orhan Aydın, Selçuk Ulu- ergüven, Yavuz Top, Erdal Erzincan, Mercan Erzincan, Pınar Sağ, Onur Behramoğlu, Atilla Özsever, Reis Çelik, Erkan Oğur, İsmail Hakkı De- mircioğlu, İrfan Ertel, Şefik Asan, Mustafa Ziya Ülkenciler ve Tuğrul Keskin katõldõ. ‘Kahvaltı padişah özentisi’ Uluergüven, Başbakan’õn sanatçõ- larla toplantõsõna ilişkin “Neyse ki be- ni davet etmediler. Zaten gitmezdim” dedi. Behramoğlu ise “Tam da Recep Tayyip’in Dolmabahçe’de bir padi- şah özentisiyle verdiği kahvaltı saa- tinde burada işçilerle emekten yana aydınların, sanatçıların bir araya gelmesi Türkiye için çok anlamlı bir mesaj” diyekonuştu. Onay “Biz buraya gelerek kaderimizi işçilerle ortaklaştırdığımızı gösterdik” derken TEKEL işçileri ise düşüncelerini, “Di- renişimizden önce bu sanatçılarla, ay- dınlarla buluşmayı hayal bile ede- mezdik. Bize verdikleri destek bizleri çok mutlu etti” sözleriyle dile getirdi. Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalış- ma Ofisi’nde düzen- lenen kahvaltıya ka- tılan sanatçılar Yıl- maz Erdoğan, Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar birlikte poz verdi. Ulu- dağ’da bacağını kı- ran Hülya Avşar kahvaltıya basto- nuyla geldi. Erdo- ğan, kahvaltının ar- dından açılım kap- samında radyocu- larla bir araya geldi. (Fotoğraflar: VE- DAT ARIK/ AA) NÂZIM KÜLTÜREVİ’NDE DAYANIŞMA KAHVALTISI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle