Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 2010 PAZAR
16 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
Anayasa Mahkemesi’nin eski Genel Sekreteri Bülent Serim, AKP hükümetinin anayasa değişikliği õsrarõnõ topa tuttu:
Amaç sivil darbe anayasasõ
Eski Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri ve
eski YÖK üyesi Bülent Serim’le, AKP
hükümetinin anayasada değişiklik yapma
õsrarõnõ konuşuyoruz. Serim, öncelikle bu
Meclis’in, Anayasa Mahkemesi tarafõndan
“Laikliğe karşı eylemlerin odağı olmak”
hükmünü giymiş AKP’nin çoğunluğunda
olmasõ nedeniyle bir anayasa değişikliği
yapamayacağõnõ vurguluyor. Serim ayrõca
AKP’nin yargõyõ da ele geçirerek erkler ayrõlõğõ
ilkesine son darbeyi vurmayõ hedeflediğinin
altõnõ çizerek “Böyle demokrasi olmaz.
Demokrasiyi yok etme özgürlüğü hiç kimseye
verilmemelidir” diyor. Serim “AKP, ben
yaptım oldu, diyerek anayasada değişiklik
yaparsa o zaman bu sivil darbe anayasası
olur” sözleriyle son noktayõ da koyuyor.
- Bir yazınızda, “Yönetenlerin ve
yönetilenlerin asli görevi olan anayasaya
uyum sağlamak yerine anayasayı kendi
görüşlerine uygun duruma getirmenin çabası
açıkça görülmektedir. Bunun için de Venedik
Ölçütleri gerekçesine sığınmaktadırlar”
diyorsunuz. Bunu yapabilecekler mi?
B.S. - Anayasanõn sõnõrlarõ bütün iktidarlarõ
bağlar. Bunlarõ da bağlamasõ gerekir. Ancak
Anayasa Mahkemesi kararõ “kapatmama”
olarak sonuçlanõnca ondan cesaret alarak “Yola
devam” dediler.
Yola devam etmenin birinci koşulu da
yeniden kapanmayõ önlemek. Bunun tedbirlerini
alma peşindeler. O nedenle anayasayõ
kendilerine uyduracaklar. Tabii, neden sadece
bu değil. Başka nedenler de var. Öyle olunca
kapanmamayõ sağlamak için öncelikle
anayasada siyasal partilerin kapatõlmasõna
ilişkin kuralõ ağõrlaştõrmaya, hatta kapanmayõ
olanaksõz hale getirmeye çalõşacaklar. Burada
da Venedik Ölçütleri’ni kullanõyorlar. O da
yetmeyecek. Ne olur ne olmaz diye kapatma
davasõ açõlabilmesinin iznini TBMM’nin iznine
bağlamaya çalõşacaklar. Orada da Venedik
Ölçütleri’ne sõğõnõyorlar. Tüm bunlara rağmen
dava açõlõrsa Anayasa Mahkemesi’nin ele
geçirilmesi dolayõsõyla da üye yapõsõnõ
değiştirmek gerektiğini düşünüyorlar.
AKP ideolojisi RP’nin devamı
- İyi de Venedik Ölçütleri’nin ne kadar
bağlayıcılığı vardır?
- Venedik Komisyonu, Sovyetler Birliği’nin
dağõlmasõndan sonra Doğu Bloku ülkeleri
demokratikleşirken anayasalarõnõ hazõrlamakta
kendilerine yardõmcõ olmak üzere kurulmuştur.
Tamamen danõşsal nitelikli görüş bildirir.
Kararlarõ da bağlayõcõ değildir.
Kimler etkilemiştir, onu bilemiyorum ama
2008’de Venedik Komisyonu, Türkiye
raporunda iki önemli kural getirmiştir.
Bunlardan birisi; böyle bir dava yargõya
bõrakõlmamalõ, dava açõlõrken yasama organõnõn
izni alõnmalõ, demiştir. İkincisi de, parti
kapatõlabilmesi için eylemlerinin şiddet
içermesi gerektiğidir. Avrupa İnsan Haklarõ
Mahkemesi’nin (AİHM) de siyasal partilerin
kapatõlmasõ konusunda görüşleri var. Bizim için
esas yol gösterici olan AİHM kararlarõdõr.
Çünkü bu kararlar bağlayõcõdõr. AİHM, siyasi
partilerin kapatõlmasõnõ tamamõyla demokrasiye
uygunluk noktasõndan ele almaktadõr. AİHM’ye
göre bir siyasi parti dini kurallarõ öne çõkarõr,
toplumsal ve devlet yapõsõnõ ona göre
oluşturmaya kalkarsa böyle bir parti
demokrasiye uygun davranmõyor demektir ve
kapatõlabilir.
- RP olayında olduğu gibi mi?
- Ona geleceğim. O somut örnek. Ben
AİHM’nin içtihatlarõyla genel düşüncesini
anlatmaya çalõşõyorum. Bunun ötesinde AİHM,
demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan
laikliği de öne çõkarõr. Aynen demokrasi için ne
diyorsa laiklik için de onu söyler. “Bir siyasi
parti laikliği yıkmaya çalışıyorsa
kapatılabilir” der. Bunlarõn yanõ sõra çok
önemli bir tespit daha yapar. Bir partinin niyeti
programõnda belirginleşmeyebilir. Gizli niyeti
olabilir. Bu da o partinin uygulamalarõyla ancak
gün yüzüne çõkar. O halde kapatma davasõnõ
incelerken partinin uygulamalarõna da
bakmalõyõz, der. Ondan sonra da her ülkenin
kendi durumuna gelir. RP’nin kapatõlmasõ
davasõnda bu durumu incelemiştir. Ve
Türkiye’de laikliğin Cumhuriyetin temel ilkesi
olduğunu tespit etmiştir. Sonuçta laiklik karşõtõ
söylem ve eylemleri oluştuğu için RP’nin
kapatõlmasõnõ haklõ bulmuştur. Hatta şu önemli
tespiti de yapmõştõr: RP tek başõna iktidara
gelme olasõlõğõ bulunan bir partidir. Tek başõna
iktidara geldiğinde bu söylediklerini
gerçekleştirme olasõlõğõ bulunmaktadõr. O halde
iktidara gelmeden kapatõlmasõ yerindedir.
Bu tabloya AKP’yi oturtalõm. AKP düşünsel,
zihniyet açõsõndan tamamõyla RP’nin devamõ
olan bir siyasi partidir. Aynõ zamanda da tek
başõna iktidardadõr. Demek ki eylem ve
söylemleri havada kalmõyor. Bunlarõ
gerçekleştiriyor. Özellikle Temmuz 2007
seçimlerinden sonra Türkiye’de çok büyük
dönüşümler yaşandõğõnõ görüyoruz. Bütün
bunlara bakõnca Venedik Komisyonu’nun
gerekçe gösterilmesinin çok haklõ olmadõğõ
ortaya çõkõyor.
Mahalle baskısı manevi
cebir eylemleridir
- Peki, Venedik Komisyonu’nun ölçütleri
çok mu hakça?
- Değil. Venedik Komisyonu, “Siyasi
partinin eylemlerinin şiddet içerikli olması
lazım” diyor. Bir parti tek başõna iktidardaysa
dönüşümü sağlamak için şiddet ya da zor
kullanma gereksinimi yok ki. Yasama, yürütme
organlarõ elinde zaten. Yasama ve yürütme
organlarõnõn elinde oluşundan yola çõkarak
istediği yasayõ, istediği uygulamayõ yapõyor.
Öyle olunca şiddet unsuru da havada kalõyor.
Bunun karşõsõnda da sadece yargõ var.
İşin başka yönü manevi cebir. Mahalle
baskõsõyla resmen manevi cebir içeren eylemler
bu dönüşümü zaten sağlamõştõr.
- Evet de, kendi yandaş alt kademe
yargılarını oluşturmadılar mı? Sadece yüksek
yargıyı ele geçiremediler...
- Doğru. Bakõn: Kapatma davasõnõ
TBMM’nin iznine bağlarken şunu söylüyorlar:
Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõsõ’nõn açtõğõ dava
hiçbir denetime bağlõ değil. Dolayõsõyla bunun
bir süzgeçten geçmesi gerekiyor.
Bu doğru bir gerekçe değil ve gerçeği
yansõtmõyor. Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõsõ
iddianamesini yazdõktan sonra bunu Anayasa
Mahkemesi’ne verince Anayasa Mahkemesi
bunu hukuksal süzgeçten zaten geçiriyor.
İddianameyi ve delilleri inceledikten sonra “Bu
dava kabul edilebilir” ya da “Kabul
edilemez” diyor. Kabul kararõnõ verdikten sonra
esastan kapatma istemini incelemeye geçiyor.
En son AKP’nin kapatõlmasõ davasõnda aynõ
yolu izledi. Anayasa Mahkemesi şu kararõ
verdi: “Abdullah Gül dışındaki olaylar
nedeniyle iddianamenin kabulüne
oybirliğiyle, Abdullah Gül yönünden
kabulüne oyçokluğuyla karar verilmiştir.”
İşte, size bir hukuksal yüksek mahkeme
süzgeci. Zaten yargõnõn açtõğõ bir davanõn
siyasal bir organõn süzgecinden geçmesi hiç
doğru değildir. Çok vahim bir sonuç yaratõr.
Şöyle: Tek başõna yasama organõna hâkim olan
AKP hakkõnda dava açacaksõnõz. Bu,
TBMM’ye gidecek. Sonuç belli değil mi? Tabii
ki kabul edilmeyecek yasama organõnda. Tersi
olur ve Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõsõ
muhalefetteki bir siyasi parti için dava açarsa
orada da sonuç bellidir. O nedenle böyle hukuk
ve demokrasi dõşõ bir uygulamaya hiçbir zaman
“Peki” demek mümkün değildir.
- AKP hükümetinin yüksek yargı organları
ve HSYK’nin yapısını bu kadar ısrarla
istemesini biliyoruz da yüksek yargıyı nasıl ele
geçirecekler?
- AKP’nin anayasa değişikliğindeki
amaçlarõndan biri bugüne kadar ele
geçirilememiş, moda deyimiyle kuşatõlamamõş
yargõyõ ele geçirmektir. Biraz önce bunun
sebeplerinden biri olan kapatma davasõnõ
konuştuk. AKP iktidara geldiği günden beri
rejimi değiştirmek için kurumlarõ ve kadrolarõ
ele geçirmeye çalõştõ. Yürütmeye bağlõ kurum
ve kadrolar yönünden iş çoktan bitti. Geriye
kaldõ farklõlar. Bunlar medya, üniversiteler,
ordu ve yargõ. Medyayõ hiç anlatmayayõm,
çünkü içindesiniz. Cumhurbaşkanõnõn
değişmesinden sonra YÖK üyeliklerine,
rektörlüklere belli nitelikteki belli kişilerin
atanmasõyla üniversiteler ve YÖK iktidarõn
kendi suyuna gidecek şekilde organize edildi.
İntikamcõ zihniyetli TBMM çoğunluğuyla anayasa değişikliği olmaz
- Peki, anayasa yapmakla
anayasa değiştirmek arasındaki
farkı da anlatır mısınız?
- Anayasa değişikliği kurulu
iktidarõn işidir. Yani meclislerin
işidir. Kurulu iktidar mevcut
anayasaya göre seçilmiş ve
meşruiyetini o anayasadan alan, o
anayasaya dayanan, o anayasayla
bağlõ iktidar demektir. Dolayõsõyla
bugünkü TBMM, kurulu iktidar
tamamõyla böyledir. Anayasa
değiştirilmesine ne kadar izin
veriyorsa o kadarõnõ değiştirebilir.
Anayasanõn 175. maddesi nasõl
değiştirilebileceğini söylüyor.
- Madem kurulu iktidar olan
bu TBMM, anayasayı
değiştirebilir mi?
- Hayõr, değiştiremez. Bunun iki
nedeni var. Birincisi, bu
TBMM’nin yapõsõ temsili
demokrasiye uygun değil. Yani
temsilde adaleti sağlamõyor.
Çünkü yüzde 10 barajõ var. Bu
baraj nedeniyle milyonlarca
insanõn oyu boşa gitti. O boşa
giden oylar TBMM’de temsil
edilmiyor. Aslõnda tam tersine de
bir durum. O oylar hiç
kendileriyle ilgili olmayan siyasi
görüşü TBMM’de yansõtõyor.
Böyle bir Meclis’in o nedenle
anayasayõ değiştirmesi doğru
değil. Bana göre demokratik hiç
değil. AKP’nin çoğunlukta olduğu
bir Meclis’in de anayasayõ
değiştirmemesi lazõm.
- Neden AKP’nin çoğunlukta
olduğu bir Meclis anayasayı
değiştiremesin?
- Çünkü AKP uzlaşma
kültürüne sahip değil. Oysa
demokrasilerin birinci koşulu
uzlaşma kültürüdür. Anayasanõn
175. maddesini incelediğiniz
zaman, konulan kurallar zaten sizi
uzlaşmaya mecbur ediyor.
Uzlaşma kültürüne sahip olmayan
bir AKP nasõl anayasayõ
değiştirecek?
Tarafsõz olmasõ gereken, ulus
ve devleti temsil eden bir
cumhurbaşkanõ seçiminde bile
uzlaşmadan uzak, doğrudan kendi
adaylarõnõ cumhurbaşkanõ
seçtirdiler. AKP uzlaşmadan şunu
anlõyor: Ey muhalefet, ben metni
hazõrlarõm, sen kabul edersin.
Kabul etmezsen görüşünü
bildirirsin. Ama ben
çoğunluktayõm. İstediğimi yapar,
istediğim metni çõkarõrõm.
Böyle bir uzlaşma anlayõşõ
olabilir mi?Anayasa Mahkemesi
bir karar verdi. “AKP
demokratik, laik, Cumhuriyet
ilkelerine aykırı eylemlerin
odağı olmuştur” dedi.
Demokratik, laik, Cumhuriyet
ilkeleri anayasanõn 2. maddesinde
yer alan değiştirilemez nitelikteki
ilkeler. Yani Anayasa Mahkemesi,
“AKP anayasaya aykırı
eylemlerin odağı oldu” demek
istemiştir.
- Öyleyse anayasaya aykırı
eylemlerin odağı olduğu Anayasa
Mahkemesi tarafından hükme
bağlanmış bir partinin anayasal
meşruiyeti kalır mı?
- Kalmaz. Bu nedenle de
AKP’nin çoğunlukta olduğu bir
Meclis anayasayõ değiştiremez.
Demin söyledim. Bütün kurumlarõ
ele geçirmeye çalõşõyor. Ele
geçiremediklerini ele geçirmek ve
siyasal yandaş yapmak için AKP
bu anayasa değişikliğini yapmak
istiyor.
Bunu intikamcõ bir zihniyetle
yapacak. Bu nedenle de bu Meclis
anayasayõ değiştiremez.
Anayasa Mahkemesi ve
HSYK’yi ele geçirme hesaplarõ
- Zaten siz o nedenle YÖK
üyeliğinden istifa etmediniz mi?
- O nedenle istifa ettim. Çünkü
YÖK anayasal kurum olma özelliğini
yitirdi. Siyasal organ haline geldi. Ben
bunu çekemezdim. Ayrõldõm.
Burada orduyu hiç katmõyorum
çünkü son zamanlarda büyük bir
sinmişlik içinde. Bir tek yüksek yargõ
ele geçirilemedi. HSYK’nin direnmesi
sonucunda alt kesim dediğimiz yargõç
ve savcõlar zümresinde de ele
geçirilemeyen birçok insan var.
Anayasa Mahkemesi’ne üye
seçtirecekler. Üyeleri kendi yandaşlarõ
haline getirecekler. HSYK’ye egemen
olabilmek için de HSYK’nin yapõsõnõ
değiştirecekler. Yürütmeden ve
yasamadan HSYK’ye üye
seçtirecekler. Böylece o iki kurumu da
kõsa bir zaman içinde tamamõyla
iktidara bağõmlõ hale getirecekler.
- Belki bir de daha çok yandaş
savcının daha çok yandaş olmayan
savcıyı tutuklamasını sağlamayı mı
hedefliyorlar?
- Tabii. Bakõn, gerçek bir yargõ
reformunda yargõnõn sorunlarõnõn
çözümü esastõr. Örneğin HSYK’nin
yapõsõ değişmelidir. HSYK mutlaka
yargõç ve savcõlardan oluşmalõdõr.
Başkanõ Adalet Bakanõ, doğal üyesi de
bakanlõk müsteşarõ olmamalõdõr.
Yasama ve yürütme kesinlikle
HSYK’ye üye seçmemelidir.
Şu anda HSYK üyeleri Yargõtay ve
Danõştay üyelerinden oluşmaktadõr.
Yargõ bağõmsõzlõğõnõn hiç üzerinde
durmayacaklar. Sadece kurulun
yapõsõnõ kendi istekleri uyarõnca
değiştirip “Yargı reformu yaptık”
diyecekler. Bir yargõç ya da savcõ
tarikat ve cemaatleri soruşturuyorsa ya
da AKP’nin lider kadrosu aleyhine bir
karar veriyorsa ertesi gün
soruşturmaya tabi tutuluyor. Ha, eğer
AKP lehine bir karar çõkõyorsa da o
zaman ödüllendiriliyorlar. Böyle bir
yargõ bağõmsõzlõğõ olur mu?
- Pek çok hukukçu bu ortamda
anayasanın değiştirilemeyeceğini
savunurken Erdoğan’ın “Olur olur,
bal gibi olur” demesini nasıl
karşıladınız?
- Demokrasilerde ve hukuk
devletinde, “Ben yaptım, oldu”
olmaz. Anayasayõ değiştirmek için bir
kurulu, bir de kurucu irade vardõr.
Kurucu iradeler kurucu iktidarlarõ
oluşturuyor. Kurulu iradeler de kurulu
iktidarlarõ oluşturuyor. Kurucu
iktidarlar kendi içinde asli ve tali diye
ayrõlõr. Asli kurucu iktidarlar, devlet
yõkõlõp yeni devlet kurulduğu zaman
ve darbe dönemlerinde kendini
gösterir. Kurucu iradeler kendi
ideolojilerini anayasada somutlaştõrõr
ve o anayasayõ korumaya alõr.
Tali kurucu iktidarlar da anayasayõ
değiştirebilirler ama kurucu meclisler
eliyle bu değişikliği yapabilirler.
Çünkü anayasalar toplumsal
sözleşmelerdir. Kurucu meclislerde
toplumun her kesiminden mutlaka
temsilciler bulunur. Onlar bir bilim
kurulu oluşturur. O bilim kurulu
anayasa taslağõnõ hazõrlar. Toplumun
her kesimi bunu tartõşõr. Kurucu
meclis de bunu tartõşõp kabul ederek
halkoylamasõna gider. Aksi takdirde,
“Ben yaptım, oldu” derseniz o sivil
darbe anayasasõ olur.
P
O
R
T
R
E
BÜLENT SERİM
Sayõştay’da meslek mensubu olarak
1972’de göreve başladõ. 18 yõl Sayõştay’õn
çeşitli kademelerinde çalõştõ. Mart 1990’da
Anayasa Mahkemesi raportörlüğüne
atandõ. 1995’te Anayasa Mahkemesi Genel
Sekreteri oldu. Kasõm 1997’de Turizm
Bakanlõğõ Müsteşar Yardõmcõlõğõ’na atandõ.
Kõsa bir süre müsteşarlõk görevini yürüttü.
Haziran 2000’de Cumhurbaşkanlõğõ İdari
ve Mali İşler Başkanlõğõ’na, Ocak 2001’de
Cumhurbaşkanlõğõ Genel Sekreter
Yardõmcõlõğõ’na atandõ. Eylül 2007’de
Cumhurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer’le
birlikte Köşk’ten ayrõldõ. Ağustos 2007’de
atandõğõ YÖK üyeliğinden Temmuz
2009’da, YÖK’ün siyasal iktidarõn istekleri
doğrultusunda işlevini sürdürmesinden
rahatsõz olduğu için istifa etti. Mesleki
konularda beş kitabõ ve çeşitli gazete ve
dergilerde yayõmlanmõş çok sayõda
makalesi var.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- Peki, ne yapmak lazım?
- Derhal baraj sistemini kaldõrmak lazõm. Belki
geçici bir süre baraj sisteminin olmadõğõ bir
siyasal ortam oluşturulmalõ. Ve anayasa
değişikliği o Meclis’e bõrakõlmalõ.
- Pek çok hukukçu, anayasanın bir kurucu
meclis tarafından yapılması gerektiğini
savunmasına karşın yandaş medyada birtakım
köşe yazarının da “İlle darbeyle oluşturulmuş
bir kurucu meclis mi anayasa yapmalı?” diye
yaygara koparmasını nasıl karşılıyorsunuz?
- Onlarõn amacõ bu Meclis’e anayasayõ
yaptõrmak. Tabii ki normal dönemlerde de
anayasa yapõlõr. Ama onu kurucu meclis yapar.
Kurucu meclisin oluşumu normal meclisin
oluşumundan çok farklõdõr. TBMM’yi oluşturan
partiler tamamõyla siyasi kimliklidir. Onun için
de hiçbir zaman kurucu meclisin yerine
geçemez.
- Hükümetin böyle bir anayasa değişikliğiyle
kontrol ve denge sistemini yok etmeyi
amaçladığı görüşlerine ne diyorsunuz?
İkinci Dünya Savaşõ öncesi demokrasi ne
yazõk ki çoğunluk iktidarõ olarak anlaşõlõyordu.
İkinci Dünya Savaşõ’nõ çõkaranlar ellerindeki
çoğunlukla iktidar olunca demokrasiyi yok
ettiler. İkinci Dünya Savaşõ’ndan sonra şöyle bir
ilke ortaya çõktõ: Demokrasiyi yok etme
özgürlüğü kimseye verilmemeli. Bu ilke bütün
uluslararasõ belgelere yansõdõ. Bu ilkenin yaşama
geçirilmesi için de erkler ayrõlõğõ, hukuk devleti
ve insan hak ve özgürlükleri ilkesi geliştirildi.
Çağdaş demokrasi dediğimiz bu.
Erkler ayrõlõğõ ilkesinin çok önemli bir alt
başlõğõ var. Bu da yasama, yürütme ve yargõ.
Yasama ve yürütme tamamõyla siyasetten
oluşuyor, seçimle işbaşõna geliyor. Her zaman da
mutlak iktidar gücünü kötüye kullanma olanağõ
var. Dolayõsõyla bunun dengelenmesi lazõm.
Mutlak iktidar gücünün diktatoryal bir rejime
dönüşmemesi için önlemler almak gerekiyor.
Bunun için de şu ilkeler benimsenmiştir.
Bütün erkler işbirliği içinde iş bölümüyle görev
yapar; eşittir. Ancak birbirini denetleyerek
dengeler. Bunun mekanizmasõ bizim
anayasamõzda da vardõr. Yasama yürütmeyi,
yargõ ise her ikisini denetler ve dengeler. Yargõ
her ikisini denetler ve dengeler çünkü hukuk
devleti ilkesi vardõr. Yargõya son sözü söyleme
hakkõnõ vermiştir. Yasama tek partinin
iktidarõnda olursa yasama ve yürütme tek güç
haline geliyor. Birbirini denetleyip dengeleme
ortadan kalkõyor. İşte, burada da yargõya çok
önemli görev düşüyor.
AİHM demokrasinin olmazsa olmaz
koşulu olan laikliği öne çõkarõr.
Demokrasi için ne diyorsa laiklik için
de onu söyler. “Bir siyasi parti laikliği
yõkmaya çalõşõyorsa kapatõlabilir” der.
Venedik Komisyonu, Sovyetler Birliği’nin
dağõlmasõyla Doğu Bloku ülkelerinin
anayasalarõnõ hazõrlamasõna yardõmcõ olmak
üzere kuruldu. Tamamen danõşsal nitelikli
görüş bildirir. Kararlarõ bağlayõcõ değildir.
K U R U C U M E C L İ S Ş A R T
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr