16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 2010 PAZAR 16 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B Anayasa Mahkemesi’nin eski Genel Sekreteri Bülent Serim, AKP hükümetinin anayasa değişikliği õsrarõnõ topa tuttu: Amaç sivil darbe anayasasõ Eski Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri ve eski YÖK üyesi Bülent Serim’le, AKP hükümetinin anayasada değişiklik yapma õsrarõnõ konuşuyoruz. Serim, öncelikle bu Meclis’in, Anayasa Mahkemesi tarafõndan “Laikliğe karşı eylemlerin odağı olmak” hükmünü giymiş AKP’nin çoğunluğunda olmasõ nedeniyle bir anayasa değişikliği yapamayacağõnõ vurguluyor. Serim ayrõca AKP’nin yargõyõ da ele geçirerek erkler ayrõlõğõ ilkesine son darbeyi vurmayõ hedeflediğinin altõnõ çizerek “Böyle demokrasi olmaz. Demokrasiyi yok etme özgürlüğü hiç kimseye verilmemelidir” diyor. Serim “AKP, ben yaptım oldu, diyerek anayasada değişiklik yaparsa o zaman bu sivil darbe anayasası olur” sözleriyle son noktayõ da koyuyor. - Bir yazınızda, “Yönetenlerin ve yönetilenlerin asli görevi olan anayasaya uyum sağlamak yerine anayasayı kendi görüşlerine uygun duruma getirmenin çabası açıkça görülmektedir. Bunun için de Venedik Ölçütleri gerekçesine sığınmaktadırlar” diyorsunuz. Bunu yapabilecekler mi? B.S. - Anayasanõn sõnõrlarõ bütün iktidarlarõ bağlar. Bunlarõ da bağlamasõ gerekir. Ancak Anayasa Mahkemesi kararõ “kapatmama” olarak sonuçlanõnca ondan cesaret alarak “Yola devam” dediler. Yola devam etmenin birinci koşulu da yeniden kapanmayõ önlemek. Bunun tedbirlerini alma peşindeler. O nedenle anayasayõ kendilerine uyduracaklar. Tabii, neden sadece bu değil. Başka nedenler de var. Öyle olunca kapanmamayõ sağlamak için öncelikle anayasada siyasal partilerin kapatõlmasõna ilişkin kuralõ ağõrlaştõrmaya, hatta kapanmayõ olanaksõz hale getirmeye çalõşacaklar. Burada da Venedik Ölçütleri’ni kullanõyorlar. O da yetmeyecek. Ne olur ne olmaz diye kapatma davasõ açõlabilmesinin iznini TBMM’nin iznine bağlamaya çalõşacaklar. Orada da Venedik Ölçütleri’ne sõğõnõyorlar. Tüm bunlara rağmen dava açõlõrsa Anayasa Mahkemesi’nin ele geçirilmesi dolayõsõyla da üye yapõsõnõ değiştirmek gerektiğini düşünüyorlar. AKP ideolojisi RP’nin devamı - İyi de Venedik Ölçütleri’nin ne kadar bağlayıcılığı vardır? - Venedik Komisyonu, Sovyetler Birliği’nin dağõlmasõndan sonra Doğu Bloku ülkeleri demokratikleşirken anayasalarõnõ hazõrlamakta kendilerine yardõmcõ olmak üzere kurulmuştur. Tamamen danõşsal nitelikli görüş bildirir. Kararlarõ da bağlayõcõ değildir. Kimler etkilemiştir, onu bilemiyorum ama 2008’de Venedik Komisyonu, Türkiye raporunda iki önemli kural getirmiştir. Bunlardan birisi; böyle bir dava yargõya bõrakõlmamalõ, dava açõlõrken yasama organõnõn izni alõnmalõ, demiştir. İkincisi de, parti kapatõlabilmesi için eylemlerinin şiddet içermesi gerektiğidir. Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’nin (AİHM) de siyasal partilerin kapatõlmasõ konusunda görüşleri var. Bizim için esas yol gösterici olan AİHM kararlarõdõr. Çünkü bu kararlar bağlayõcõdõr. AİHM, siyasi partilerin kapatõlmasõnõ tamamõyla demokrasiye uygunluk noktasõndan ele almaktadõr. AİHM’ye göre bir siyasi parti dini kurallarõ öne çõkarõr, toplumsal ve devlet yapõsõnõ ona göre oluşturmaya kalkarsa böyle bir parti demokrasiye uygun davranmõyor demektir ve kapatõlabilir. - RP olayında olduğu gibi mi? - Ona geleceğim. O somut örnek. Ben AİHM’nin içtihatlarõyla genel düşüncesini anlatmaya çalõşõyorum. Bunun ötesinde AİHM, demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan laikliği de öne çõkarõr. Aynen demokrasi için ne diyorsa laiklik için de onu söyler. “Bir siyasi parti laikliği yıkmaya çalışıyorsa kapatılabilir” der. Bunlarõn yanõ sõra çok önemli bir tespit daha yapar. Bir partinin niyeti programõnda belirginleşmeyebilir. Gizli niyeti olabilir. Bu da o partinin uygulamalarõyla ancak gün yüzüne çõkar. O halde kapatma davasõnõ incelerken partinin uygulamalarõna da bakmalõyõz, der. Ondan sonra da her ülkenin kendi durumuna gelir. RP’nin kapatõlmasõ davasõnda bu durumu incelemiştir. Ve Türkiye’de laikliğin Cumhuriyetin temel ilkesi olduğunu tespit etmiştir. Sonuçta laiklik karşõtõ söylem ve eylemleri oluştuğu için RP’nin kapatõlmasõnõ haklõ bulmuştur. Hatta şu önemli tespiti de yapmõştõr: RP tek başõna iktidara gelme olasõlõğõ bulunan bir partidir. Tek başõna iktidara geldiğinde bu söylediklerini gerçekleştirme olasõlõğõ bulunmaktadõr. O halde iktidara gelmeden kapatõlmasõ yerindedir. Bu tabloya AKP’yi oturtalõm. AKP düşünsel, zihniyet açõsõndan tamamõyla RP’nin devamõ olan bir siyasi partidir. Aynõ zamanda da tek başõna iktidardadõr. Demek ki eylem ve söylemleri havada kalmõyor. Bunlarõ gerçekleştiriyor. Özellikle Temmuz 2007 seçimlerinden sonra Türkiye’de çok büyük dönüşümler yaşandõğõnõ görüyoruz. Bütün bunlara bakõnca Venedik Komisyonu’nun gerekçe gösterilmesinin çok haklõ olmadõğõ ortaya çõkõyor. Mahalle baskısı manevi cebir eylemleridir - Peki, Venedik Komisyonu’nun ölçütleri çok mu hakça? - Değil. Venedik Komisyonu, “Siyasi partinin eylemlerinin şiddet içerikli olması lazım” diyor. Bir parti tek başõna iktidardaysa dönüşümü sağlamak için şiddet ya da zor kullanma gereksinimi yok ki. Yasama, yürütme organlarõ elinde zaten. Yasama ve yürütme organlarõnõn elinde oluşundan yola çõkarak istediği yasayõ, istediği uygulamayõ yapõyor. Öyle olunca şiddet unsuru da havada kalõyor. Bunun karşõsõnda da sadece yargõ var. İşin başka yönü manevi cebir. Mahalle baskõsõyla resmen manevi cebir içeren eylemler bu dönüşümü zaten sağlamõştõr. - Evet de, kendi yandaş alt kademe yargılarını oluşturmadılar mı? Sadece yüksek yargıyı ele geçiremediler... - Doğru. Bakõn: Kapatma davasõnõ TBMM’nin iznine bağlarken şunu söylüyorlar: Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõsõ’nõn açtõğõ dava hiçbir denetime bağlõ değil. Dolayõsõyla bunun bir süzgeçten geçmesi gerekiyor. Bu doğru bir gerekçe değil ve gerçeği yansõtmõyor. Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõsõ iddianamesini yazdõktan sonra bunu Anayasa Mahkemesi’ne verince Anayasa Mahkemesi bunu hukuksal süzgeçten zaten geçiriyor. İddianameyi ve delilleri inceledikten sonra “Bu dava kabul edilebilir” ya da “Kabul edilemez” diyor. Kabul kararõnõ verdikten sonra esastan kapatma istemini incelemeye geçiyor. En son AKP’nin kapatõlmasõ davasõnda aynõ yolu izledi. Anayasa Mahkemesi şu kararõ verdi: “Abdullah Gül dışındaki olaylar nedeniyle iddianamenin kabulüne oybirliğiyle, Abdullah Gül yönünden kabulüne oyçokluğuyla karar verilmiştir.” İşte, size bir hukuksal yüksek mahkeme süzgeci. Zaten yargõnõn açtõğõ bir davanõn siyasal bir organõn süzgecinden geçmesi hiç doğru değildir. Çok vahim bir sonuç yaratõr. Şöyle: Tek başõna yasama organõna hâkim olan AKP hakkõnda dava açacaksõnõz. Bu, TBMM’ye gidecek. Sonuç belli değil mi? Tabii ki kabul edilmeyecek yasama organõnda. Tersi olur ve Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõsõ muhalefetteki bir siyasi parti için dava açarsa orada da sonuç bellidir. O nedenle böyle hukuk ve demokrasi dõşõ bir uygulamaya hiçbir zaman “Peki” demek mümkün değildir. - AKP hükümetinin yüksek yargı organları ve HSYK’nin yapısını bu kadar ısrarla istemesini biliyoruz da yüksek yargıyı nasıl ele geçirecekler? - AKP’nin anayasa değişikliğindeki amaçlarõndan biri bugüne kadar ele geçirilememiş, moda deyimiyle kuşatõlamamõş yargõyõ ele geçirmektir. Biraz önce bunun sebeplerinden biri olan kapatma davasõnõ konuştuk. AKP iktidara geldiği günden beri rejimi değiştirmek için kurumlarõ ve kadrolarõ ele geçirmeye çalõştõ. Yürütmeye bağlõ kurum ve kadrolar yönünden iş çoktan bitti. Geriye kaldõ farklõlar. Bunlar medya, üniversiteler, ordu ve yargõ. Medyayõ hiç anlatmayayõm, çünkü içindesiniz. Cumhurbaşkanõnõn değişmesinden sonra YÖK üyeliklerine, rektörlüklere belli nitelikteki belli kişilerin atanmasõyla üniversiteler ve YÖK iktidarõn kendi suyuna gidecek şekilde organize edildi. İntikamcõ zihniyetli TBMM çoğunluğuyla anayasa değişikliği olmaz - Peki, anayasa yapmakla anayasa değiştirmek arasındaki farkı da anlatır mısınız? - Anayasa değişikliği kurulu iktidarõn işidir. Yani meclislerin işidir. Kurulu iktidar mevcut anayasaya göre seçilmiş ve meşruiyetini o anayasadan alan, o anayasaya dayanan, o anayasayla bağlõ iktidar demektir. Dolayõsõyla bugünkü TBMM, kurulu iktidar tamamõyla böyledir. Anayasa değiştirilmesine ne kadar izin veriyorsa o kadarõnõ değiştirebilir. Anayasanõn 175. maddesi nasõl değiştirilebileceğini söylüyor. - Madem kurulu iktidar olan bu TBMM, anayasayı değiştirebilir mi? - Hayõr, değiştiremez. Bunun iki nedeni var. Birincisi, bu TBMM’nin yapõsõ temsili demokrasiye uygun değil. Yani temsilde adaleti sağlamõyor. Çünkü yüzde 10 barajõ var. Bu baraj nedeniyle milyonlarca insanõn oyu boşa gitti. O boşa giden oylar TBMM’de temsil edilmiyor. Aslõnda tam tersine de bir durum. O oylar hiç kendileriyle ilgili olmayan siyasi görüşü TBMM’de yansõtõyor. Böyle bir Meclis’in o nedenle anayasayõ değiştirmesi doğru değil. Bana göre demokratik hiç değil. AKP’nin çoğunlukta olduğu bir Meclis’in de anayasayõ değiştirmemesi lazõm. - Neden AKP’nin çoğunlukta olduğu bir Meclis anayasayı değiştiremesin? - Çünkü AKP uzlaşma kültürüne sahip değil. Oysa demokrasilerin birinci koşulu uzlaşma kültürüdür. Anayasanõn 175. maddesini incelediğiniz zaman, konulan kurallar zaten sizi uzlaşmaya mecbur ediyor. Uzlaşma kültürüne sahip olmayan bir AKP nasõl anayasayõ değiştirecek? Tarafsõz olmasõ gereken, ulus ve devleti temsil eden bir cumhurbaşkanõ seçiminde bile uzlaşmadan uzak, doğrudan kendi adaylarõnõ cumhurbaşkanõ seçtirdiler. AKP uzlaşmadan şunu anlõyor: Ey muhalefet, ben metni hazõrlarõm, sen kabul edersin. Kabul etmezsen görüşünü bildirirsin. Ama ben çoğunluktayõm. İstediğimi yapar, istediğim metni çõkarõrõm. Böyle bir uzlaşma anlayõşõ olabilir mi?Anayasa Mahkemesi bir karar verdi. “AKP demokratik, laik, Cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemlerin odağı olmuştur” dedi. Demokratik, laik, Cumhuriyet ilkeleri anayasanõn 2. maddesinde yer alan değiştirilemez nitelikteki ilkeler. Yani Anayasa Mahkemesi, “AKP anayasaya aykırı eylemlerin odağı oldu” demek istemiştir. - Öyleyse anayasaya aykırı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından hükme bağlanmış bir partinin anayasal meşruiyeti kalır mı? - Kalmaz. Bu nedenle de AKP’nin çoğunlukta olduğu bir Meclis anayasayõ değiştiremez. Demin söyledim. Bütün kurumlarõ ele geçirmeye çalõşõyor. Ele geçiremediklerini ele geçirmek ve siyasal yandaş yapmak için AKP bu anayasa değişikliğini yapmak istiyor. Bunu intikamcõ bir zihniyetle yapacak. Bu nedenle de bu Meclis anayasayõ değiştiremez. Anayasa Mahkemesi ve HSYK’yi ele geçirme hesaplarõ - Zaten siz o nedenle YÖK üyeliğinden istifa etmediniz mi? - O nedenle istifa ettim. Çünkü YÖK anayasal kurum olma özelliğini yitirdi. Siyasal organ haline geldi. Ben bunu çekemezdim. Ayrõldõm. Burada orduyu hiç katmõyorum çünkü son zamanlarda büyük bir sinmişlik içinde. Bir tek yüksek yargõ ele geçirilemedi. HSYK’nin direnmesi sonucunda alt kesim dediğimiz yargõç ve savcõlar zümresinde de ele geçirilemeyen birçok insan var. Anayasa Mahkemesi’ne üye seçtirecekler. Üyeleri kendi yandaşlarõ haline getirecekler. HSYK’ye egemen olabilmek için de HSYK’nin yapõsõnõ değiştirecekler. Yürütmeden ve yasamadan HSYK’ye üye seçtirecekler. Böylece o iki kurumu da kõsa bir zaman içinde tamamõyla iktidara bağõmlõ hale getirecekler. - Belki bir de daha çok yandaş savcının daha çok yandaş olmayan savcıyı tutuklamasını sağlamayı mı hedefliyorlar? - Tabii. Bakõn, gerçek bir yargõ reformunda yargõnõn sorunlarõnõn çözümü esastõr. Örneğin HSYK’nin yapõsõ değişmelidir. HSYK mutlaka yargõç ve savcõlardan oluşmalõdõr. Başkanõ Adalet Bakanõ, doğal üyesi de bakanlõk müsteşarõ olmamalõdõr. Yasama ve yürütme kesinlikle HSYK’ye üye seçmemelidir. Şu anda HSYK üyeleri Yargõtay ve Danõştay üyelerinden oluşmaktadõr. Yargõ bağõmsõzlõğõnõn hiç üzerinde durmayacaklar. Sadece kurulun yapõsõnõ kendi istekleri uyarõnca değiştirip “Yargı reformu yaptık” diyecekler. Bir yargõç ya da savcõ tarikat ve cemaatleri soruşturuyorsa ya da AKP’nin lider kadrosu aleyhine bir karar veriyorsa ertesi gün soruşturmaya tabi tutuluyor. Ha, eğer AKP lehine bir karar çõkõyorsa da o zaman ödüllendiriliyorlar. Böyle bir yargõ bağõmsõzlõğõ olur mu? - Pek çok hukukçu bu ortamda anayasanın değiştirilemeyeceğini savunurken Erdoğan’ın “Olur olur, bal gibi olur” demesini nasıl karşıladınız? - Demokrasilerde ve hukuk devletinde, “Ben yaptım, oldu” olmaz. Anayasayõ değiştirmek için bir kurulu, bir de kurucu irade vardõr. Kurucu iradeler kurucu iktidarlarõ oluşturuyor. Kurulu iradeler de kurulu iktidarlarõ oluşturuyor. Kurucu iktidarlar kendi içinde asli ve tali diye ayrõlõr. Asli kurucu iktidarlar, devlet yõkõlõp yeni devlet kurulduğu zaman ve darbe dönemlerinde kendini gösterir. Kurucu iradeler kendi ideolojilerini anayasada somutlaştõrõr ve o anayasayõ korumaya alõr. Tali kurucu iktidarlar da anayasayõ değiştirebilirler ama kurucu meclisler eliyle bu değişikliği yapabilirler. Çünkü anayasalar toplumsal sözleşmelerdir. Kurucu meclislerde toplumun her kesiminden mutlaka temsilciler bulunur. Onlar bir bilim kurulu oluşturur. O bilim kurulu anayasa taslağõnõ hazõrlar. Toplumun her kesimi bunu tartõşõr. Kurucu meclis de bunu tartõşõp kabul ederek halkoylamasõna gider. Aksi takdirde, “Ben yaptım, oldu” derseniz o sivil darbe anayasasõ olur. P O R T R E BÜLENT SERİM Sayõştay’da meslek mensubu olarak 1972’de göreve başladõ. 18 yõl Sayõştay’õn çeşitli kademelerinde çalõştõ. Mart 1990’da Anayasa Mahkemesi raportörlüğüne atandõ. 1995’te Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri oldu. Kasõm 1997’de Turizm Bakanlõğõ Müsteşar Yardõmcõlõğõ’na atandõ. Kõsa bir süre müsteşarlõk görevini yürüttü. Haziran 2000’de Cumhurbaşkanlõğõ İdari ve Mali İşler Başkanlõğõ’na, Ocak 2001’de Cumhurbaşkanlõğõ Genel Sekreter Yardõmcõlõğõ’na atandõ. Eylül 2007’de Cumhurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer’le birlikte Köşk’ten ayrõldõ. Ağustos 2007’de atandõğõ YÖK üyeliğinden Temmuz 2009’da, YÖK’ün siyasal iktidarõn istekleri doğrultusunda işlevini sürdürmesinden rahatsõz olduğu için istifa etti. Mesleki konularda beş kitabõ ve çeşitli gazete ve dergilerde yayõmlanmõş çok sayõda makalesi var. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - Peki, ne yapmak lazım? - Derhal baraj sistemini kaldõrmak lazõm. Belki geçici bir süre baraj sisteminin olmadõğõ bir siyasal ortam oluşturulmalõ. Ve anayasa değişikliği o Meclis’e bõrakõlmalõ. - Pek çok hukukçu, anayasanın bir kurucu meclis tarafından yapılması gerektiğini savunmasına karşın yandaş medyada birtakım köşe yazarının da “İlle darbeyle oluşturulmuş bir kurucu meclis mi anayasa yapmalı?” diye yaygara koparmasını nasıl karşılıyorsunuz? - Onlarõn amacõ bu Meclis’e anayasayõ yaptõrmak. Tabii ki normal dönemlerde de anayasa yapõlõr. Ama onu kurucu meclis yapar. Kurucu meclisin oluşumu normal meclisin oluşumundan çok farklõdõr. TBMM’yi oluşturan partiler tamamõyla siyasi kimliklidir. Onun için de hiçbir zaman kurucu meclisin yerine geçemez. - Hükümetin böyle bir anayasa değişikliğiyle kontrol ve denge sistemini yok etmeyi amaçladığı görüşlerine ne diyorsunuz? İkinci Dünya Savaşõ öncesi demokrasi ne yazõk ki çoğunluk iktidarõ olarak anlaşõlõyordu. İkinci Dünya Savaşõ’nõ çõkaranlar ellerindeki çoğunlukla iktidar olunca demokrasiyi yok ettiler. İkinci Dünya Savaşõ’ndan sonra şöyle bir ilke ortaya çõktõ: Demokrasiyi yok etme özgürlüğü kimseye verilmemeli. Bu ilke bütün uluslararasõ belgelere yansõdõ. Bu ilkenin yaşama geçirilmesi için de erkler ayrõlõğõ, hukuk devleti ve insan hak ve özgürlükleri ilkesi geliştirildi. Çağdaş demokrasi dediğimiz bu. Erkler ayrõlõğõ ilkesinin çok önemli bir alt başlõğõ var. Bu da yasama, yürütme ve yargõ. Yasama ve yürütme tamamõyla siyasetten oluşuyor, seçimle işbaşõna geliyor. Her zaman da mutlak iktidar gücünü kötüye kullanma olanağõ var. Dolayõsõyla bunun dengelenmesi lazõm. Mutlak iktidar gücünün diktatoryal bir rejime dönüşmemesi için önlemler almak gerekiyor. Bunun için de şu ilkeler benimsenmiştir. Bütün erkler işbirliği içinde iş bölümüyle görev yapar; eşittir. Ancak birbirini denetleyerek dengeler. Bunun mekanizmasõ bizim anayasamõzda da vardõr. Yasama yürütmeyi, yargõ ise her ikisini denetler ve dengeler. Yargõ her ikisini denetler ve dengeler çünkü hukuk devleti ilkesi vardõr. Yargõya son sözü söyleme hakkõnõ vermiştir. Yasama tek partinin iktidarõnda olursa yasama ve yürütme tek güç haline geliyor. Birbirini denetleyip dengeleme ortadan kalkõyor. İşte, burada da yargõya çok önemli görev düşüyor. AİHM demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan laikliği öne çõkarõr. Demokrasi için ne diyorsa laiklik için de onu söyler. “Bir siyasi parti laikliği yõkmaya çalõşõyorsa kapatõlabilir” der. Venedik Komisyonu, Sovyetler Birliği’nin dağõlmasõyla Doğu Bloku ülkelerinin anayasalarõnõ hazõrlamasõna yardõmcõ olmak üzere kuruldu. Tamamen danõşsal nitelikli görüş bildirir. Kararlarõ bağlayõcõ değildir. K U R U C U M E C L İ S Ş A R T [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle