25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Yurt Haberleri Servisi - Yurdun çeşitli kentlerinde düzenlenen Nevruz kutlamala- rõ, PKK gösterisine dönüştü. Van’da açõlan “İşgalci TC, Kürdistan’dan defol” yazõlõ pankart 10 dakika sonra indirildi. Kapatõlan DTP’nin eski eşbaşkanõ siyasi yasaklõ Aysel Tuğluk da “30 yıldır direndik, önce bize fiziki soykırım uygulandı. Şimdi siyasi bir soykırım ile karşı karşıyayız” dedi. Van’da Van Kalesi’nin kuzey tarafõndan gerçekleştirilen kutlamaya yaklaşõk 35 bin ki- şi katõldõ. Etkinlikler, sabahõn erken saatle- rinde kapatõlan DTP’nin eşbaşkanlarõ ve si- yasi yasaklõlar Ahmet Türk ve Tuğluk, BDP Van milletvekili Özdal Üçel, Van Belediye Başkanõ Bekir Kaya ve Kürt açõlõmõ kap- samõnda Kuzey Irak’tan gelen PKK’li Nu- rettin Turgut’un Nevruz ateşini yakmasõyla başladõ. PKK lehine sloganlar atan ve terör örgütü PKK’nin elebaşõsõ Abdullah Öca- lan’õn posterlerini açan gruba polis müdahale edince gerginlik yaşandõ. Polisin biber gazõyla müdahalesine gös- tericiler taşlarla karşõlõk verdi. Ahmet Türk, hem Türkiye’de hem de Avrupa’da Kürtle- re yönelik baskõlar olduğunu belirterek “Pe- ki açılım bu mudur? Açılım beyinlerimi- ze pranga vurmak ise bunu elbette red- dediyoruz. Kürt halkı bir bütün olarak çö- züme hazırdır. Muhataptır.” diye konuş- tu. PKK’li Nurettin Turgut da “Onurlu bir barışa hazırız. Ancak buna uygun ko- şullar verilmezse de dağlarda ovalarda di- renişe hazırız” diye konuştu. Şanlõurfa’da kutlamaya katõlan binlerce ki- şi de PKK lehine sloganlar attõ. Öcalan’õn çağrõsõ üzerine Türkiye’ye gelen bir grup PKK’li de alana alkõşlarla girdi. Etkinlikte KESK Genel Başkanõ Sami Evren ve BDP Genel Başkan Yardõmcõsõ Gülten Kışanak birer konuşma yaptõ. Yine ‘Sayın Öcalan’ konuşması Bingöl’deki etkinliklerde de benzer gö- rüntüler yaşandõ. BDP lideri Selahattin De- mirtaş, “Bize yapılan açılım kelepçe açılımı oldu. Başörtülülere yapılan açı- lım zulüm açılımı oldu. Alevilere yapı- lan açılım inkâr açılımı oldu. Şimdi sı- ra Romanlarda” diye konuştu. Adana’da Mimar Sinan Açõk Hava Ti- yatrosu’ndaki kutlamalarda da Öcalan pos- terleri açõldõ, PKK lehine sloganlar atõldõ. BDP Şõrnak Milletvekili Sevahir Bayındır, Öcalan’dan “sayın” diye söz ettiği konuş- masõnda, “Sayın Öcalan’ın cezaevi şart- ları iyileştirilmeli ve kendisi de muhatap alınmalıdır. Kürt halkının hakları veril- mediği sürece açılımın başarılı olması söz konusu değildir” dedi. İstanbul’da BDP Kadõn Meclisi üyesi yö- resel kõyafetli kadõnlar, bugün Zeytinbur- nu Kazlõçeşme’de düzenlenecek Nevruz kutlamalarõna katõlmalarõ için Taksim’de yurttaşlara broşür dağõttõ. SAYFA 21 MART 2010 PAZARCUMHURİYET 10 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 21 Mart Oslo K 3 Helsinki K 2 Stockholm K 3 Londra B 14 AmsterdamB 10 Brüksel Y 11 Paris Y 13 Bonn Y 14 Münih Y 11 Berlin Y 15 Budapeşte Y 19 Madrid Y 18 Viyana B 19 Belgrad PB 21 Sofya B 16 Roma PB 16 Atina A 18 Zürih Y 15 Moskova K 5 Aşkabat PB 12 Taşkent Y 15 Bakû PB 10 Bişkek Y 6 Tiflis B 9 Kahire A 22 Şam B 20 İstanbul B 15 Edirne B 17 Kocaeli S 19 Çanakkale B 16 İzmir B 19 Manisa B 20 Denizli B 20 Zonguldak B 15 Sinop B 13 Samsun B 17 Trabzon B 15 Giresun B 14 Ankara B 15 Eskişehir B 16 Konya B 13 Sıvas B 12 Antalya B 22 Adana B 20 Mersin B 21 Diyarbakır B 16 Şanlıurfa B 20 Mardin B 18 Siirt B 18 Hakkâri B 5 Van B 7 Kars B 7 Ülkemizde yağış beklenmiyor. Doğu Anadolu’nun doğusu parçalı bulutlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. İç Ege ile Kocaeli çevrelerinde sabah saatlerinde hafif sis görülecek. CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Oysa, iktidara sağduyu ve aklıselimle hareket etmesi çağrısı muhalefet partilerinin hakkı. AKP gerçekten sağduyulu ve aklıselimle hareket etseydi, yargıyı siyasallaştıran ve kuvvetler ayrılığını hiçe sayan değişiklik paketi hazırlayıp muhalefetin önüne koymaktan çekinirdi. İktidara pek çok konuda olduğu gibi anayasa konusunda da ne aklıselim ne de sağduyu egemen. Bu yargı kesinleşti. Muhalefet partileri, yüksek hukuk kurulları, hukuk adamları değişiklik paketinin sadece AKP’ye hizmet etmeyi amaç edinen bir girişim olduğunda birleşiyor. Böyle olmasaydı, örneğin Danıştay Başkanı Mustafa Birden, paketin içeriği medyaya yansıyınca, bu değişikliklerin yargı bağımsızlığına ve kuvvetler ayrılığına aykırı olduğunu söyler miydi? 3-4 aydır sürekli olarak anayasanın özellikle HSYK’nin bünyesini değiştirmeyi amaç edindiğini ilan eden bir hükümet, hâlâ bu paketin içeriğini doğru dürüst saptayamamış görünüyor. Anayasa değişikliğine yüksek mahkemeyle ilgili bir madde koyalım mı, koymayalım mı? HSYK’nin üye sayısını şöyle mi değiştirelim, böyle mi diye bir karara varamayan hükümet, sağlıklı bir anayasa paketi hazırladığını nasıl iddia edebilir? İki gün önce pakette örneğin Anayasa Mahkemesi’nin bünyesiyle ilgili bir değişiklik olmayacağını duyurdular. Dün sabah baktık ki, bundan da vazgeçmişler. Anayasa Mahkemesi’ni bünyesel açıdan da değiştiren, hatta yüksek mahkemeyi iki daireye bölen bir düzenleme getirmek için pakete bir madde eklemişler. Bir ara medyamız gerçekten umutlandı. Örneğin HSYK’ye TBMM’den üye seçiminden vazgeçildiğini ve Anayasa Mahkemesi ile ilgili bir maddenin olmayışını iktidarın muhalefetin eleştirilerine ve irdelemelerine kayıtsız kalmayacağı biçiminde yorumladı. Oysa iktidar bir türlü ortaya çıkaramadığı anayasa değişiklik paketiyle HSYK’ye üye seçimini TBMM’den alıp Çankaya’daki AKP’liye veriyor. Hükümet ve AKP Genel Merkezi, aylardır kafa kafaya verip ortaya çıkarmaya çalıştıkları paketi bir türlü muhalefet partilerine, medyaya ve sivil toplum kuruluşlarına veremedi. Nedeni de anayasada hangi maddelerin değiştirileceğine bir türlü karar verememiş olması. Bu türlü çalkantı içinde bir anayasa değişikliğini kimin hazırladığı, kimin yargı bağımsızlığına veya kuvvetler ayrımına önem vererek bu maddeleri örgütlediği de belli değil. Başbakan RTE çıkıyor kürsüye, pazartesi günü arkadaşlarının muhalefet partilerine değişiklik paketini vereceğini söylüyor. Muhalefete üç gün süre vermiş görünüyor. Hükümet aylardır bir paketi doğru dürüst hazırlayamıyor; ama muhalefetin bu paketin içeriği üzerindeki irdelemelerini, eleştirilerini ve önerilerini üç gün içinde hazırlamasını ve bildirmesini istiyor. Bütün bunlar Anayasa değişikliğini gerçekten istenilen ve yapılması gereken bir değişiklik olmaktan çıkarıyor. Değişikliğin bir AKP anayasası değişikliği olduğunu kanıtlıyor. Muhalefet de medya da, hatta sivil toplum kuruluşları, değişiklikleri medyadan izleyenler; pakette bir gün öyle, bir gün böyle değişiklik yapıldığını görerek, hangisinin kesin olarak metne alınacağını bilememenin şaşkınlığını yaşadılar, yaşıyorlar. Ama RTE’ye bakarsanız her şey düzgün gidiyor ki, bütün eleştirilerin hiçbir değeri yok. AKP kendine hizmet edecek bir anayasa değişikliği değil, üstelik yargı bağımsızlığını, kuvvetler ayrılığını gözeten bir değişiklik yaptığı inancında. Elbette muhalefet de örneğin geçici 15. maddeyi değişiklik paketinin içine alarak iktidarın kurduğu tuzağa düşmüyor. Nitekim iktidarın bu türden çabalarına karşın CHP, MHP ve hatta BDP anayasa değişiklik paketine oy vermeyeceklerini metni görmeden ilan ettiler. Görünen köy kılavuz istemiyor. Ortaya çıkan gerçek şu ki; iktidarın tek amacı yargıyı iktidara bağımlı hale getirmek! IŞIL ÖZGENTÜRK Hak Aramak! Bütün büyük sözlerden vazgeçtim, şimdi bir emekli olarak hak aramaya çıktım. Bizim meslekte çalışanların büyük çoğunluğunun tuzu kuru ama benim öyle değil. Hayatım, kendimi geçindirmek için proje oluşturmakla geçiyor. Neyse ki, bu konuda çok yetenekliyim. Yoksa açlıktan ölebilirim. Evet, şimdi şiddetle 30 Haziran’ı bekliyorum, çünkü 30 Haziran’da Anayasa Mahkemesi bir eşitsizliği görüşecek. Şöyle kendimden yola çıkarak anlatayım, ben bir SSK emeklisiyim ve aldığım üç kuruş para. Ama memur emeklileri benim iki katım para alıyorlar, ayrıca SSK’den yeni emekli olanlar da benim iki katımdan daha fazla emekli parası alıyorlar. Böyle bir eşitsizlik olabilir mi? İşçi Memur Bağ-Kur Emeklileri Derneği (İMBED), bu eşitsizliğin değiştirilmesi amacıyla bir dava açtı geçtiğimiz 2009 yılı Haziran ayında, şimdi tam bir yıl sonra Anayasa Mahkemesi bu konuyu görüşecek. Bizim yargı sistemimizin şiddetle onarılması gerekiyor. Anayasa Mahkemesi üyeleri, aylıklarını güzel güzel alıyorlar, ama ben bir yığın proje tasarlamak, bir yığın insana bu projeyi anlatmak zorunda kalıyorum. 62 yaşımda bu bayağı zoruma gidiyor. Bana haksızlık oluyor. Dilerim, 30 Haziran’da bu eşitsizliği tartışacak Anayasa Mahkemesi üç kuruşluk emekli maaşı alanları bir düşünür. Sıkıldınız biliyorum, ben de sıkıldım, öyleyse çok güzel bir hikâyeye geçelim. Nisan ayında Amerika’ya gidiyorum. Beni davet ediyorlar, ben de hayır demedim, şu artık kısalan ömrümde New York’u görmek istiyorum. Bu müjdeyi verdikten sonra gelelim bu ülkenin erkeklerine, ne oluyor, birisi anaokulunda 24 öğrencinin önünde, kendisiyle herhangi bir ilişkiye girmeyi reddeden anaokulu öğretmenini önce silahla yaralıyor, ardından kurşunla ölmez diye yanına aldığı bıçakla 24 öğrencinin önünde genç kadının boğazını kesiyor. Ne oluyor, birileri bir başka öğretmeni adım adım takip ediyor. Genç öğretmen bu takipten öylesine bunalmış ki, başka bir yere tayinini istiyor ve gencecik kadın öğretmenimiz Ege’den başka bir yere tayin ediliyor. Ancak adam onu buluyor ve öldürüyor, adamın savunması da şöyle: “Sevdiğim için öldürdüm.” Vay canına, sevmenin şiddetle birleştiği bir coğrafya da yaşıyoruz, korkun! En iyisi İstanbul’un Karadeniz’e açıldığı Garipçe köyünden söz etmek, yağmurlu bir günde oradayız. Tuhaf bir yer, ekibimle birlikte mekân bakıyoruz, çünkü yeni bir film yapacağız, adı “İstanbul Bir Cennettir!” Nasıl bir film bu, Pakistan’dan kaçan bir mülteci bizim Garipçe kıyılarına vuracak, ölmeye yakın ve karaya vurduğu Garipçe’yi cennet sanıyor. Ve işleri sadece midye dolma yapmak olan bir aile adama cenneti göstermeye karar veriyor. Onu uyduruk teknelerine alıp Karadeniz’e açılıyorlar ve teknede ailenin gelini var. Hem Kürtçe, hem Arapça şarkılar söylemeyi bilen bir gelin. Ve Pakistanlı mülteci cennete giderken onu bu şarkılar uğurlayacak. Güzel, bizi saran, bütün karmaşadan kurtulmak için iyi bir hikâye. Bu arada Garipçe’de bize rehberlik eden Kıvırcık Ali lakaplı Ali Bey’i unutmamak gerek, o kadar çok Atatürk’e benziyor ki, bir ara bendeniz şaşırıyorum, sanki Atatürk’le konuştuğumu sanıyorum. Neyse ki, asistanlarım yanımda, “Hocam, o kıvırcık Ali” diyorlar. Bir ara Garipçe’ye uğrayın. isilozgenturk@gmail.com “Yamalı bohça”, Türkçemizin en güzel deyimlerinden biridir. “Tutarlılığı, bütünlüğü olmayan” anlamına gelir. Herhangi bir eşyanın, işin, projenin, önerinin, yazının, kitabın tutarsızlığını, mantıksal bütünlüğe sahip olmadığını vurgulamak için kullanılır. Şimdi “yamalı yorgan” diye yeni bir ürün de çıktı: “Yamalı yorgan”, yüzü yamalardan oluşan kumaşla kaplı yorgan demek. Belki ilk zamanlarda yoksulluktan ve gereksinmeden doğan yorgan yüzünü yamamak işi, daha sonra estetik kaygıları da içeren yaratıcı bir etkinlik halini aldı. “Yamalı yorgan” yapmak artık bir sanat kabul ediliyor. İngilizcesi “patchwork quilt”. Google’da bir arama yaparsanız her biri gerçek sanat yapıtı olan örnekler görebilirsiniz. AKP’nin anayasa değişiklik önerileri için çeşitli sıfatlar kullanıldı: Mehmet Tezkan, Milliyet’te “aşure” diye niteledi. Mehmet Yılmaz, Hürriyet’te “ortaya karışık” dedi. Ben daha çok “yamalı bohça” deyiminden yanayım. Ama siz “çorbaya dönmüş” de diyebilirsiniz. Günlük yazılarını Türkçe sözcükler üzerindeki esprili oyunlarla bezeyen sevgili Mustafa Balbay bu değişiklik önerilerini nasıl nitelerdi, merak ediyorum. Aklımı kurcalayan bir soru daha var: İnsanlığa hizmet aşkını ülke sorunlarının çözümüne de yoğunlaştıran, değerli cerrah ve bilim insanı, büyük eğitimci ve girişimci Prof. Dr. Mehmet Haberal nasıl bir anayasa değişikliği önerisi hazırlardı acaba? Ya da yargılanmadan tutuklanarak hapse yollanan, yargılanma süreçleri bir cezaya dönüştürülen öteki tutuklular anayasanın neresinin değiştirilmesini isterlerdi? Birbiriyle ilişkisiz ve kimi de çelişkili olan çok farklı önerileri tek bir paket halinde referanduma sunmak ve bu “yamalı bohçaya” sadece “evet” ya da “hayır” denmesini istemek ne denli demokratik bir uygulamadır? Halk dalkavukluğu yapanlar, tümüyle karşı çıktıkları, yerden yere vurdukları ve hem değiştirilmiş olan hem de yeniden değiştirilmek istenen 1982 Anayasası’nı halkın yüzde 92 gibi ezici bir çoğunlukla kabul ettiğini unutuyorlar mı? Seçmenin iktidarı belirleme gücünü, referandum yoluyla bizzat iktidarın yerine koyarak yasa yapma gibi teknik bir konuda istismar etmek isteyenler ne denli tehlikeli bir oyun oynadıklarının farkında mı? 1982 Anayasası metni taslak olarak tartışmaya açıldığında onu “Hilkat garibesi” olarak nitelemiştim. Kimileri de “Deli gömleği” demişti o taslak için. Haklı olduğumuz zaman içinde ortaya çıktı. Türkiye, şimdi pek çok düzeltme yapılmış olmasına karşın, bu “hilkat garibesi” anayasanın, bu “deli gömleğinin” pençesinde kıvranıp duruyor. Bugünkü değişiklik paketi, bu garip, tutarsız ve yetersiz olan anayasayı daha da uygulanamaz hale getirecek, demokratik rejimin temellerini iyice sarsacak. Aynen son referandumda, parlamenter sistemin içine halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı monte etmek gibi, kestirilemeyen sonuçlar doğuracak! İstenen, mevcut sistemin gerçekten işlemez hale getirilmesi midir? Yıkıcı bir “yamalı bohça” yerine, “yamalı yorgan” gibi güzel bir değişiklik paketi, muhalefetle ve bütün toplumla mutabakat içinde hazırlanamaz mıydı? Amaç demokratik uzlaşmanın gerçekleştirilmesi midir, düşmanca kutuplaşmanın derinleştirilmesi mi? ekongar@cumhuriyet.com.tr www.kongar.org AYDINLANMA EMRE KONGAR Yamalı Bohça, Yamalı Yorgan Farkı... D İ Y A R B A K I R (Cumhuriyet Bürosu) - Ergenekon soruştur- masõ kapsamõnda tu- tuklanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ İlhan Cihaner’in tu- tukluluk haline yapõlan dördüncü itiraz da “kuvvetli suç şüphesi- nin varlığı ve mevcut delil durumu” gerek- çesiyle reddedildi. Erzincan’da yürütü- len Ergenekon soruş- turmasõ kapsamõnda, HSYK tarafõndan gö- revden alõnan eski Er- zurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcõsõ Os- man Şanal tarafõndan tutuklatõlan Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ İlhan Cihaner’in avu- katlarõ, Erzurum 2. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin 3. kez tahliye talebini reddetmesi üzerine bir kez daha itiraz haklarõ- nõ kullandõlar. Cumhu- riyet Başsavcõlõğõ’na ya- põlan başvuru üzerine Cihaner’in dosyasõ Di- yarbakõr’daki yetkili 4. Ağõr Ceza Mahkeme- si’ne gönderildi. Mah- keme tutukluluk halinin devamõna karar verdi. İstanbul Haber Servisi - İstanbul’da Kazlõçeş- me Meydanõ’nda bugün gerçekleştirilecek Nevruz kutlamalarõ nedeniyle saat 07.30’dan itibaren bazõ yol- larda trafik geçişine izin verilmeyecek. Sahil kuzey güney girişleri ve Belgratkapõ arasõ, Zeytinburnu Var- yanttan Zeytinburnu’na giriş, Yedikule Göğüs Has- talõklarõ Hastanesi önü, Balõklõ Rum Hastanesi önü, Kazlõçeşme pazar önü trafiğe kapatõlacak. Gerekti- ğinde Mevlana Kapõ Kavşağõ sahil istikameti, Ye- nikapõ istikameti, Galeria ilerisi, Zeytinburnu Köp- rüsü ve Samatya Işõklar Ataköy istikameti ve ihtiyaç duyulmasõ durumunda Kazlõçeşme mevkisi ve çev- resindeki yollar trafiğe kapatõlabilecek. TUTUKLULUK HALİ SÜRECEK Cihaner’initirazı yine reddedildi ÖcalanposterlerininaçõldõğõNevruzkutlamalarõndagerginlikyaşandõ PKK gösterisi gibi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, bugün kutlanacak Nevruz Bayramõ’nõn özün- de var olan değerler õşõğõnda kutlanmasõ konusunda herkesin hassasiyet göste- receğine inandõğõnõ bildirdi. Cumhur- başkanõ Gül, Nevruz’un, BM Genel Ku- rulu tarafõndan geçen şubat ayõnda oy- birliğiyle alõnan kararla uluslararasõ ni- telik kazanmõş olmasõnõn, bu yõlki kut- lamalara ayrõ bir anlam da kazandõrdõ- ğõna da dikkat çekti. TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin, “Nevruz’un gerginlik ve huzursuzluk aracı haline getirilmesine fırsat ve- rilmemesi en büyük dileğimiz” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tabiatõn yenilenişi ve tazelenişini, ba- harõn gelişini müjdeleyen Nevruz’un, yeni ve güzel başlangõçlarõn, sevinç ve neşeyle kutlandõğõ gün olduğunu belirtti. MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçe- li ise Nevruz’un geçmişle bugün ara- sõnda kültürel köprü olduğunu belirte- rek, “Ne var ki, milletimizin birliğini ve beraberliğini simgeleyen Nevruz Bayramı, zaman zaman bölücü mih- raklarca kasıtlı bir şekilde yorum- lanmış ve ihanet gösterilerine alet edil- mek istenmiştir” diye konuştu. CumhurbaşkanõvesiyasilerdenNevruz’dabirlikveberaberlikmesajlarõ Adõna yakõşõr kutlansõn Nevruz Paris’te ANKARA (AA) - “Nevruz Bayramı”, bu yõl ilk kez Paris’te UNESCO Genel Merkezi’nde de kutlanacak. Türk Kültür ve Sanatlarõ Ortak Yönetimi Genel Sekreter Yardõmcõsõ Doç. Dr. Fırat Purtaş yaptõğõ açõklamada, 29 Mart’ta bir kutlama yapmaya karar verdiklerini anla- tarak “Hazırladığımız program, Nevruz’un ti- yatralize edilmiş bir sunumu. UNESCO Ge- nel Merkezi’nde Nevruz şarkıları söylenecek, Nevruz dansları yapılacak” dedi. Katılımın yoğun olduğu Van’daki kutlamalara Tuğluk ve Türk de katıldı. (AA) Yollar kapalı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle