25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Demokrasimiz başka türden bir demokrasi, Recep demokrasisi olduğu için üç devlet görevlisinin bir araya gelmeleri ancak bizde “zirve” diye tanımlanıyor. Toplantıyı zorunlu kılan gerçek nedir? Acaba AKP’li Köşk; askerlere yönelik soruşturmalardaki gelişmeleri AKP iktidarı aleyhine kimi sonuçlar vermesi olasılığını bertaraf etmek için mi üçlü toplantıyı düzenledi? Zira; “Çankaya’dakinin siyasi geçmişinde, böyle bir krizi çözebileceğine işaret eden hiçbir örnek yoktur. (Oktay Ekşi-26.2.2010)” Bu nedenle Çankaya’da somut ne gibi sonuçlar çıktığını kanıtlayacak uygulamaları görmeden toplantıdan kimi güvenceler çıktı diye iyimserliğe yelken açmanın anlamı yok! Üstelik üçü bir araya gelince “hava yumuşamış”. Kanıt mı? Suratlar -örneğin İlker Paşa’nın- asık değil mi? Asıktı başlarda, sonra gülümsedi. “Hah!” Tamam işte, “yumuşadı”. Üstelik medyamızda Çankaya’dan yapılan kısa açıklama üzerine inşa edilen yorumlar krizi yatıştırıcı hangi önlemler alındığını veya alınacağını içermediği gibi güven verici bir toplantı yapıldığı izlenimi de vermiyor. Açıklamadaki öğeler eskimiş söylemler, artık demokratik bir ülke olduğu iddia edilen Türkiye’de söylenmemesi gereken bayat ifadeler. Açıklamada “...gündemdeki meselelerin anayasal düzen ve kanunlarımız çerçevesinde çözüme kavuşturulacağından...” söz ediliyor. Bir hukuk devletinde sorunların anayasal düzen ve yasalar çerçevesinde çözümleneceğinden, “...vatandaşlarımızın emin olmalarını...” isteyen bir güvenceden söz edilebilir mi? Bu satırları kimi TV’lerde kimi aklı evvel yazar veya çizer nasıl yorumladı bilir misiniz: Demek ki (asker güvence vermiş) darbe olmayacak! Açıklamadaki incilerin bir diğerinde; “...bu süreçte (asker-yargı ve hükümet arasındaki krizde) kurumlarımızın yıpratılmaması için herkesin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiği...” vurgulanıyor. Fakat bu açıklama ile aylardır kurumlar arası çatışmaları kışkırtanın hükümetin (RTE) eylemlerine, söylemlerine asker de ortak ediliyor. Açıklamanın inandırıcı olabilmesi için “...Çankaya’dakinin eski partisiyle hukuk bağı kalmaması... AKP’yi fiilen Çankaya’ya taşıyan bir kişi olmadığını...” kanıtlaması gerekir. Oysa “bu gerçeği (önceki gün olduğu gibi) ‘tarafsızlık gösterisi’ dışında kalan tüm olaylarda ve tek başına yaptığı pek çok atamada görmek mümkündür. (Oktay Ekşi-26.2.2010) Çankaya’daki üçlü toplantıdan sonraki gelişmeler toplantının gerçek yüzünü ve içeriğini ortaya çıkaracak. Şu anda ancak “tarafların” çantalarındaki bilgilerle (belgelerle) haklılıklarını kanıtlamaya çalıştıkları... kısacası eteklerindeki taşları masaya döktükleri izlenimi alınıyor. Çankaya’daki de partisi AKP’nin başbakanına önce böyle bir toplantı yapacağını bildirmiş... ve tabii böyle bir toplantıda Genelkurmay Başkanı’nın elinde var olduğunu söylediği “birçok bilgi”yi bu yoldan Başbakan’ın öğrenmesini sağlamış da olabilir. Toplantı sona erdikten kısa süre sonra beş gündür gecelerini Emniyet’te geçiren iki kuvvet komutanı üç saatlik sorgulamadan sonra serbest bırakıldı. İstanbul Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı; eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ile eski Deniz Kuvvetleri Komutanı -ünlü güncel notların yazarı- Özden Örnek’in salıverilmeleri gerekçesini şöyle açıkladı: “...Kaçma ve delil karartma şüphesi olmadığı kanaatiyle bıraktık!” Örneğin Fırtına Paşa’nın kaçmayacağının kanıtı neymiş? Adres değiştirmemiş!.. Fırtına Paşa’nın (Örnek amiralin de) delilleri karartabileceğine ilişkin kuşku yokmuş savcılıkta! Varsa yeni deliller Hava veya Deniz Kuvvetleri’nde; bir emekli orgeneralle bir emekli amiral; eski görev yerleri Hava ve Deniz Kuvvetleri’ndeki bu delilleri veya dosyalarda mevcut olanları nasıl “karartabilirler”? Silivri’deki tutuklulardan tahliye istemlerinde bulunanlar bu durumdan sonuç çıkarabilir ve mahkemeye verecekleri dilekçelerde; “...adresim, aynı adres. Kaçma olasılığı yok. Evde de işyerimde de ıslak mendil bile kalmadığına göre delil karartmam da olanaksız... tahliyemi rica” yazabilirler. Demokrasimizle birlikte yargılama sistemimizde uygulamalarda böyyük gelişmeler izleniyor; iyi gidiyor, iyi! Bakalım nereye? SAYFA 27 ŞUBAT 2010 CUMARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Şubat Oslo K -2 Helsinki K 2 Stockholm K 2 Londra Y 9 AmsterdamY 8 Brüksel Y 8 Paris Y 11 Bonn Y 7 Münih B 6 Berlin Y 9 Budapeşte Y 10 Madrid Y 21 Viyana B 10 Belgrad Y 8 Sofya Y 9 Roma B 15 Atina Y 19 Zürih B 13 Moskova B 0 Aşkabat Y 10 Taşkent B 15 Bakû B 7 Bişkek B 3 Tiflis B 11 Kahire B 22 Şam B 15 İstanbul B 13 Edirne B 10 Kocaeli B 15 Çanakkale Y 12 İzmir Y 15 Manisa Y 14 Denizli Y 16 Zonguldak Y 12 Sinop Y 12 Samsun Y 10 Trabzon B 12 Giresun B 16 Ankara Y 12 Eskişehir Y 11 Konya Y 11 Sıvas Y 10 Antalya Y 16 Adana Y 18 Mersin Y 18 Diyarbakır Y 13 Şanlıurfa B 16 Mardin Y 10 Siirt Y 12 Hakkâri B 7 Van Y 7 Kars B 4 Türkiye önümüzdeki günleri de zaman za- man güneşin olduğu, zaman zaman da yağ- murların yağdığı, sı- caklığın ise gün gün değişiklik gösterece- ği bir havada geçire- cek. İstanbul’da hafta sonu daha soğuk ge- çerken bu akşam yağ- mur bekleniyor. İzmir parçalı bulutlu, rüzgâr zayıf ve pus bu kentte de oluşabilir. İç Ana- dolu günü bulutlu ve hafif rüzgârın etkisinde geçirecek. SON birkaç hafta boyunca toplum ve devlet olarak pek parlak bir sınav vermediğimiz kesin. Çok şükür, birbirimize düştüğümüz böyle bir dönemin zayıflıklarından yararlanmaya kalkışan birileri çıkmadı dış dünyada. Batımızdaki denizin öbür yakasında yaşayan komşumuz adalara ya da kıta sahanlığına ilişkin bir sorun yaratabilirdi, örneğin. Tam da Deniz Kuvvetleri’nin başka bir konuyla meşgul olduğu bir sırada. Öyle anlaşılıyor ki, Balkan Harpleri sırasında Osmanlı’nın uğradığı bozgunlar ve özellikle Bahriye’nin çektiği sıkıntılar yeterince ders olmamış bizlere. Kötü sınavda “ibka” ya da “ikmal”e kalan kesimler saymakla bitmez. Ama en başta medya gelecektir. Gazeteleri ve çeşitli televizyon kanallarıyla. Kamera oyunlarıyla, çarpıtıp yansıtma teknikleriyle ve titrek sesli spikerlerle tarafları birbirine düşürmek çok iyi becerildi de, yarım yamalak eğitimli bir izleyici kitlesine bazı kavramları doğru dürüst anlatma işi hiç başarılamadı. Örneğin, “harp oyunu” kavramını ayrıntılarıyla ve herkesin anlayacağı biçimde anlatan bir programa ya da programcıya hiç rastladınız mı siz? Bereket, biraz geç de olsa televizyon yayınlarından birinde emekli Koramiral Atilla Kıyat tane tane anlattı da herkes biraz öğrendi inşallah. Yoksa milyonlarca insanımız, kendi havacılarımızın kendi camimizi bombalayacağına, kendi denizcilerimizin kendi müze- gemimizde, kendi çocuklarımızı, kendi tahrip kalıplarımızla havaya uçurmayı düşünebileceğine inanmaya devam edecekti. Bu açıdan bakınca, hiç kuşkusuz kötü sınavın öğrettiği derslerden biri, iletişim fakültelerinde birtakım teknikleri öğretmenin yanında asıl öğretilmesi gerekenin kavramları öğrenmeyi ve öğretmeyi bilmek dersidir, hiç kuşkusuz. Böyle bir konudan başlayarak, yükseköğretimin nicelik ve nitelik sorunlarına geçebilirsiniz kolaylıkla. Belli ki, o sorunları tam çözmeden şu bilgi çağında sağlam bir toplum yaratabilmek mümkün olmayacak artık. Galiba, on dokuzuncu yüzyıl Osmanlısı’nda olduğu gibi, yirmi birinci yüzyılın Cumhuriyeti’nde de bu şaşmaz doğrunun bilincine en köklü biçimde ilk varan kesim Silahlı Kuvvetler oldu. Ne yazık ki toplum, o kesimde bu açıdan yapılanların ve yapılmakta olanların çoğundan haberli değil. Oysa, özellikle hep parasız ve eşitlikçi rekabete dayalı nitelikli bir yükseköğretim üzerine bir de ciddi lisansüstü eğitim eklemeye çalışan askerler çağa yakışır bir kuvvetler bütünü yaratma peşindeler; ufuk açan düşüncelere, hele en son teknolojik becerilere sahip bireyler yetiştirerek. Aynı yaklaşımın yararlı olabilecek yanlarını üniversitelere de taşıyıp uyarlamak varken bazı açılardan iyi örnek olabilecek bir kesimi bile yıpratmaya kalkışmak kendi halkına kötülük etmek değildir de nedir? Yüzyıla yaklaşan bir çabanın ardından böyle bir kısır döngüye düşmek yakışıyor mu bize? AÇI MÜMTAZ SOYSAL Kötü Sınav mumtazsoysal@gmail.com Gülen cemaatine yakõnlõğõyla bilinen Turkuaz Konseyi’nin toplantõsõna katõlan Fuller hilafetin kaldõrõlmasõnõ Roma Katolik Kilisesi’nin ortadan kaldõrõlmasõna benzetti Fuller’dan hilafet övgüsü ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatõ CIA’nõn eski Ulusal İstihbarat Kon- seyi Başkan Yardõmcõsõ Graham Fuller, Mustafa Kemal Atatürk’ün hilafeti kaldõrmõş olmasõnõn İslam dünyasõna etkilerinin göz ardõ edil- diğini öne sürerek bunu Roma Ka- tolik Kilisesi’nin ortadan kaldõrõl- masõna benzetti. Fethullah Gülen cemaatine ya- kõnlõğõyla bilinen Turquoise Council (Turkuaz Konseyi) tarafõndan ABD Kongresi’nde düzenlenen “Yeni Türkiye: Bölge ve ABD için anla- mı” başlõklõ toplantõyõ yöneten Ful- ler, hilafetin kaldõrõlmasõ konusunda, “İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi yarın sabah Papalığı ortadan kal- dırmaya karar verse tepkiler nasıl olur” diye yorum yaptõ. Gülen hareketiyle sõkõ ilişkileriy- le tanõnan ve “ılımlı İslam” tezinin savunucularõndan Fuller, Atatürk’ün devrimleri döneminde etnik temelli bir ülke olma hedefinin sonucu ola- rak İslamõn ulusal kimliğin bir par- çasõ olmasõna önem verilmediğini, Müslüman kimliğinin bastõrõldõğõnõ ve geçmişle bağlarõn koparõldõğõnõ ileri sürdü. Batõ’da Mustafa Kemal Ata- türk’ün getirdiği reformlarõ okuduk- larõnõ söyleyen Fuller, sözlerini şöy- le sürdürdü: “Hilafetin evrimine baktığımız- da ise halifeliğin ortadan kaldırıl- masının İslam dünyasına etkileri- ni fark ettiğimizi sanmıyorum. Bu Berlusconi’nin yarın sabah kalkıp hiç kimseye danışmadan Papalığı ortadan kaldırmaya karar ver- mesi gibi bir şey. Açıkça buna dünyadaki Hıristiyanların söyle- yecek bir sözü olurdu.” Türkiye Cumhuriyeti’nin kuru- luşundan bu yana dõş politika ko- nusunda büyük bir değişim yaşan- dõğõnõ ifade eden Fuller, Türki- ye’nin başta “yapay bir biçimde” yüzünü yalnõzca Batõ’ya çevirdiği- ni ve Arap ülkeleriyle hiçbir bağ kur- madõğõnõ iddia etti. Dõşişleri Baka- nõ Ahmet Davutoğlu’nun, “kom- şularla sıfır sorun politikasını” da öven Fuller, Tükriye’nin eskiden dõş politikada, “Washington’un sadık bir dostu olarak çok az bağım- sızlığı olduğunu” savunarak bunun artõk değiştiğini ifade etti. ‘Lunapark treni’ benzetmesi Türkiye’deki son gelişmelerle il- gili de yorum yapan Fuller, ülkede her 6 ayda bir ya da her yõl çok bü- yük siyasi bir krizin çõktõğõna dikkat çekti. “Türk politikasını izlemek lu- napark trenine binmek gibi bir şey” şeklinde konuşan Fuller, darbe savlarõ konusunda ise eskiden “de- rin devletin ne kadar derin oldu- ğunu kimsenin bilmediğini” ifade ederek “Derin devlet artık masada” diye konuştu. Fuller, Türkiye’nin bu büyük krizlerden daha güçlü or- taya çõktõğõnõ da savundu. Katılım çok düşüktü Katõlõmõn çok düşük olduğu top- lantõnõn konuşmacõlarõndan Sa- bancõ Üniversitesi İstanbul Politi- kalar Merkezi Danõşmanõ ve Av- rupa Parlamentosu’nun eski üyesi Joost Lagendijk, Türk hükümeti- nin reform sürecindeki yavaşla- maya dikkat çekerek, “Türk hü- kümetinin ülkeyi tam olarak ne- reye götürmek istediğini göster- mesinin zamanı geldi” dedi. FIRAT KOZOK ANKARA - Bugüne kadar Di- yanet’in iç yazõşmalarõyla kutla- nan, AKP iktidarõyla birlikte “şo- va dönüşen” Kutlu Doğum Haf- tasõ, hazõrlanan yönetmelikle dev- letin “resmi kutlama programı- na” girdi. Yönetmelikle her yõl 14- 20 Nisan günleri arasõ, Hz. Pey- gamber’in doğum haftasõ olarak “resmen” kutlanacak. Diyanet İşler Başkanlõğõ tara- fõndan hazõrlanan ve Resmi Ga- zete’de yayõmlanarak yürürlüğe gi- ren “Kutlu Doğum Haftası ile Camiler ve Din Görevlileri Haf- tasını Kutlama Yönetmeliği” ile Hz. Peygamberin Miladi takvi- me göre 20 Nisan olan doğum gü- nünün 1 hafta boyunca resmen kut- lanmasõnõn önünü açtõ. Yönetmelik uyarõnca, her yõl 14-20 Nisan tarihleri Kutlu Doğum Haftasõ, 01-07 Ekim tarihleri ara- sõ da Camiler ve Din Görevlileri Haftasõ olarak kutlanacak. Yönet- meliğe göre Diyanet İşleri Baş- kanlõğõ tarafõndan oluşturulacak bir komisyon kutlama programlarõnõ belirleyecek. Bu çerçevede şu tür etkinlikler yapõlacak: İslam dininin itikat, ibadet ve ahlak konularõnda toplumun tüm kesimlerini aydõnlatõcõ faaliyetler gerçekleştirmek. Haftaya ilişkin sosyal ve kül- türel faaliyetlerde bulunmak, sem- pozyum konferans panel ve buna benzer etkinlikler düzenlemek. Kuran kurslarõ öğrencileri ve din görevlileri arasõnda düzen- lenecek yarõşmalarla ilgili usul ve esaslarõ belirlemek. Camiler ve Din Görevlileri Haftasõ boyunca halkõn, mahalli vakõf ve derneklerin de katkõsõyla camilerin bakõm onarõm ve te- mizliği için kampanyalar açmak ve bu kuruluşlarõn hafta ile ilgili ça- lõşmalara iştirakini sağlamak, Din görevlilerinin kişisel ve mesleki gelişimine yönelik faali- yetlerde bulunmak, hat, tezhip, ebru ve buna benzer sanat alanla- rõnda becerisi olan görevlilerin çalõşmalarõnõ değerlendirmek ama- cõyla sergi açmak, ön plana çõkmõş din görevlilerine teşekkür ve tak- dir belgesi vermek. Kuran kurslarõ öğrencileri ve din görevlileri arasõnda mesleki ve kültürel alanda çeşitli yarõşmalar düzenlemek. Yönetmeliğe göre Diyanet İşle- ri Başkanlõğõ merkez, taşra ve yurtdõşõ teşkilatõnda düzenlene- cek etkinlikleri internet sitesinden duyuracak. Başkanlõkça yurtiçin- de düzenlenen etkinliklerden ma- halli şartlara göre yapõlmasõ uygun görülenler, yurtdõşõnda Din Hiz- metleri Müşavirlik ve Ateşelikle- ri’nce de yürütülecek. AKP iktidarıyla birlikte rekor kırmıştı Kutlu Doğum Haftasõ etkinlik- leri AKP iktidarõyla birlikte rekor kõrmõştõ. Tüm il ve ilçelerde Kut- lu Doğum Haftasõ nedeniyle 2004 yõlõnda 699, 2005 yõlõnda 996, 2006 yõlõnda da 1770 konferans düzenlendi. Konferans sayõsõ 2008’de 1886’ya çõkmõştõ. Aynõ yõl yurtiçi ve yurtdõşõnda 4 bin 643 hutbe, 46 bin 194 mevlit okun- muş, 787 bin 122 dini kitap, 748 bin 122 gül dağõtõlmõştõ. Toplam etkinlik sayõsõ ise 1 milyon 993 bin 329 olarak belirlenmişti. Diyanet yetkilileri, bugüne ka- dar başkanlõğõn genelgeleriyle düzenlenen hafta için yönetmelik çõkartõlmasõnõn olumlu bir adõm olduğunu belirterek yapõlan dü- zenlemenin amacõnõn kutlama programlarõnda düzeni sağlamak olduğunu ifade etti. Pankreas kanseri nedeniyle tedavi gördüğü has- tanede yaşamını yitiren gazeteci Ahmet Var- dar’ın cenazesi, İstanbul’da toprağa verildi. Var- dar için Fatih Camisi’nde düzenlenen törende, eşi Ergül ve oğlu Bahadır Vardar, başsağlığı di- leklerini kabul etti. Törene ailesinin yanı sıra Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, İs- tanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Türki- ye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, eski İs- tanbul emniyet müdürlerinden Necdet Menzir, Dinç Bilgin ve Aydın Ayaydın’ın da aralarında bulunduğu meslektaşları katıldı. Vardar, öğleyin kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığı’nda toprağa verildi. Ahmet Vardar uğurlandõ Birinci Ergenekon davasõ sanõğõ Küçük, ‘kuvvetli suç şüphesi’nin açõklanmasõnõ istedi HATİCE TUNCER Birinci Ergenekon davasõnda yar- gõlanan tutuklu sanõk emekli Tuğ- general Veli Küçük, AKP Kahra- manmaraş Milletvekili Avni Do- ğan’õn “Biz de onları fişliyoruz” şeklindeki açõklamalalarõna gön- dermede bulunarak “Veli Küçük’ü fişleyenler ortaya çıktı” dedi. Kü- çük “O milletvekilinden beni niye fişlediğinin sorulmasını istiyo- rum” talebinde bulundu. Dünkü duruşmasõnda tutuklulu- ğunun “kuvvetli şuç şüphesiyle” de- vam ettirildiğine dikkat çeken Kü- çük, “Ben buraya kimsenin yu- murtasını çalmak suçlamasıyla gelmedim. Kuvvetli suç şüphesinin ne olduğu söylensin. Benim önü- me temcit pilavı gibi kuvvetli suç şüphesi getirilmesin” dedi. Kü- çük, “Beni fişleyenler ortaya çık- tı: Avni Doğan. Adaletten Kaçan- lar Partisi’nden sorulmasını isti- yorum. Beni niye fişlediler? O milletvekilinden sorulsun” dedi. ‘Alnını karışlarım’ Duruşmanõn talepler bölümünde söz alan İşçi Partisi (İP) Genel Baş- kanõ Doğu Perinçek, davaya bakan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nin ve Beşiktaş Adliyesi’nin Türk yargõsõndan koptuğunu iddia etti. Perinçek’nin mahkeme heyetine “Sizi ayarladıklarını söylüyorlar ayarladılar mõ” sorusuna tepki gös- teren Başkan Şengün “Bunların hepsi yalan. Bu iddialarda bulu- nanların alnını karışlarım” diye konuştu. Perinçek şunlarõ söyledi: “Genelkurmay Başkanı da ‘Türk ordusuna karşõ asimetrik psi- kolojik savaş yürütülüyor’ diyor. ‘Ey şanlõ ordu’ diye söylüyoruz ya şanlı ordu ‘Ey zanlõ ordu’ haline getirilmiştir.” “Çocuklarınıza övünerek söy- leyeceğiniz bir şeyiniz yok” diyen Perinçek’e Başkan Şengün “Size öy- le geliyor” diye yanõt verdi. Perinçek, AKP’nin hazõrladõğõ “Soruları ve Cevaplarıyla Demo- kratik Açılım Süreci” başlõklõ bro- şürü elinde sallayarak mahkeme heyetine şöyle seslendi: “Sizden ‘ayarlanmõşlar’ diye söz ediliyor. Hâkimlere onur lazım değil mi? Aynaya bakın Erdoğan’ı görün.” Tahliyeye yine ret Saat 21.30 sõralarõnda ara kararõ- nõ açõklayan mahkeme, Danõştay’a silahlõ baskõn ve Cumhuriyet’in bombalanmasõ dosyasõnõn tutuksuz sanõklarõ cemaat lideri olduğu ileri sürülen Salih Kurter, Süleyman Esen, Aykut Metin Şükre’nin bir dahaki celsede bulunmasõ için yazõ yazõlmasõna karar verdi. Şengün, ara- larõnda İP’liler Nusret Senem ve Hikmet Çiçek’in de bulunduğu 13 sanõğõn tahliyesi için oy kullanõrken talep oyçokluğu ile reddedildi. Du- ruşma 22 Mart saat 09.00’a ertelendi. Kutlu doğum resmi oldu YÖNETMELİK HAZIRLANDI Ordu ve yargı için buluşacaklar İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İz- mir’de yurttaşlar, Türk Silahlõ Kuvvetleri ve yar- gõya sahip çõkmak amacõyla bugün Cumhuriyet Alanõ’nda buluşacak. İzmir Cumhuriyet İçin Güçbirliği Platformu tarafõndan düzenlenen ve sadece Türk bayraklarõnõn taşõnmasõna izin veri- lecek buluşma saat 16.00’da başlayacak. ‘Okullar geleceğimizdir’ İstanbul Haber Servisi - Eğitim-İş 1 No’lu Şube üyeleri ve TGB’liler devlet okullarõnõn bu- lunduğu arazilerin imara açõlarak satõlmasõna tep- ki göstererek karardan vazgeçilmesini istediler. Etiler Lisesi önünde açõklamayõ okuyan Eğitim-İş 1 No’lu Şube Başkanõ Erhan Aksoy, “Zenginleri- ne yeni zenginler katmak isteniyor” dedi. ‘Beni fişleyen AKP’li Doğan’ Fotoğraf:SİBELKURTOĞLU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle