18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 14 ŞUBAT 2010 PAZAR 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Ortaylı, Şengör, Başbakan İlber Ortaylı “Her ile üniversite açmak ahlaksızlıktır” dedi. Başbakan, Ortaylı’ya “Araştırdın mı hoca efendi” diye çattı! Ortaylı, “Başbakan devleti yönetiyor onunla çatışılmaz,” dedi. Celal Şengör de gazetemizdeki makalesinde (12 Şubat 10) Ortaylı’ya destek çıktı: “Başbakan efendi, senin üniversite, bilim nedir ondan haberin var mı ki, saygıdeğer hocamıza araştırma yapıp yapmadığını soruyorsun.” Celal, özetle üniversitelerin toplumda sadece en iyilerin, en çalışkanların gitmesi gereken yerler olduğunu, ne kadar iyi eğitilmiş –azınlık– seçkinler olursa toplumların o derece daha iyi yönetilecekleri görüşünde. Ben bazı saptamalar yapacak ve günümüzde “seçkinci eğitim” modelini/görüşünü savunmanın epey aşıldığını-eskidiğini söyleyeceğim. Günümüz ileri toplumlarında, ki buna bilgi toplumu ve bilgi ekonomisi diyoruz, yeni bir üniversite modeli epey zamandır devrede: Bilgi toplumu ve bilgi ekonomisinin gereksindiği insanın-işgücünün nitelikleri farklılaştı. Toplumun büyük çoğunluğuna genel bir üniversite bilgisi/kültürü verilmesi gereksinimi ön plana çıktı! Celal Şengör’ün görüşü 19. ve 20. yılın ilkyarısına aittir! Orada bitmiştir. Seçkinci eğitim, daha sanayi toplumu sona ermeden aşılmış eğitim/üniversite anlayışıdır. Bu “dikey” eğitim anlayışı, üniversiteleri en seçkin yerler olarak görür. Üniversite sayısı az ve kaliteli olmalıdır. Toplumda ancak en seçkinler üniversite okuyabilmelidir, büyük bir elek sistemi çalışmalı, üstte kalanlar üniversiteye gidebilmelidir! Ortaylı bunu savunuyor mu bilmiyorum ama Celal bu görüşte. ABD’de İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra lise ve üniversite öğrenimi çok yaygınlaşmıştır çünkü ekonomi ve toplumun çok yüksek sayıda daha nitelikli ve daha bilgili insanlara gereksinimi doğmuştu. ABD’nin başarısının bir yüzünde bu vardır. Toplumların başarısı “ne kadar az sayıda seçkine” sahip olmalarıyla ölçülmüyor. Tam tersine, “ne kadar çok sayıda seçkin” ve “ne kadar çok sayıda yükseköğrenim almış nüfusa sahip” olmakla ölçülüyor! (*) Zaten ülkelerin başarılarında “yüksekokullaşma oranı” diye bir kriter var! Avrupa ülkelerinde de binlerce üniversite karşınıza çıkar! On milyonlarca üniversite öğrencisi! Avrupa Birliği’nde 10 yıla yakındır yeni bir uygulama devrede! Üniversite öğrenim yılını ortalama 3 yıla indirdiler. (Az sayıda bazı bölümler dışında.) Toplum/ çalışacak işgücü, mümkün olduğunca büyük oranda hızlı bir üniversite öğreniminden geçiriliyor! Çünkü bilgi toplumu ve bilgi ekonomisi, daha yüksek bir kültüre sahip işgücüne gereksinim duyuyor. Türkiye’den de çok sayıda tanıdığım öğrenciye, Fransa’da, İngiltere’de 3 yılda hızla üniversite bitirtildiğini görüyorum! (Uzmanlık veya eskinin “gerçek üniversite eğitimi” ondan sonra başlıyor.) Bu nedenle üniversite öğreniminin hızla yatay yaygınlaştırılması ileri ülke ekonomilerinin gerçeğidir! Toplum ve ekonominin verimliliği bunu şart koşuyor! Bu baskıyı ekonomi olarak biz de bazı sektörlerde duymaya başladık. Ayrıca toplumda yüksek bir üniversite okuma isteğinin varlığı, kötü değil iyi bir şeydir! Politikacı da bu gereksinime yanıt vermenin peşinde! Burada sorun yeni açılan üniversitelerin pek çoğunun, gerçekten bir üniversite eğitimi verecek sayısal, niteliksel ve fiziksel gerek “şart”lardan yoksun olmasıdır. Ama bu hep böyle oldu! Yenileri açıldı, kervan yıllarca süren bir çaba ile yolda düzüldü. Toplumda yüksek bir nüfus oranının şu veya bu şekilde bir üniversite kültürü ile tanışması, yine de kötü değil iyi bir şeydir! Burada kötü olan, iyi üniversiteleri korumayan, oralarda öğrenci sayısını durmadan arttıran, dolayısıyla eğitim kalitesini kötüleştiren YÖK adındaki işe yaramaz kurumun politikasıdır. YÖK, siyasilerin salt oy hesaplarıyla öğrenci sayısını arttırma baskısına karşı durmuyor ve yerleşmiş üniversitelerde kaliteyi korumuyor. Üniversitelerde öğretim üyesi ve öğrenci yetiştirmesinin kalitesini arttırmıyor! Yarın: Seçkinci eğitim olgusu ve gereksinimi... (*) Bu konuda bakınız OECD kriterleri, ülke uygulamaları... Orhan Bursalı, Bilgi Toplumu Sınıfı, Dünya ve İktidar Sorunu, Türkiye Bilimler Akademisi yayını, Mayıs 2009. [email protected] Yüksek mahkeme Kombassan ve Yimpaş davalarõyla ilgili iki önemli karara imza attõ Mağdurlara umut õşõğõ İkinci Ergenekon davasõnda mahkeme heyeti, Başkent Üniversitesi Hastanesi’nden raporlarõn istenmesine karar verdi Ecevit’in tedavi süreci incelenecek İstanbul Haber Servisi - İkin- ci Ergenekon davasõnda mahke- me heyeti, Kasõm 2006’da yaşa- mõnõ yitiren eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in, kamuoyunda çok tartõşõlan ve çeşitli iddialar or- taya atõlan tedavi sürecini ince- leyecek. Davaya bakan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi, Ecevit’in Ankara Başkent Üni- versitesi’ndeki tedavisiyle ilgili tüm hastane evrakõnõn, raporla- rõnõn ve varsa film, grafi ve ben- zer tüm belgelerin gönderilme- sinin istenmesine karar verdi. 11 aydõr tutuklu yargõlanan gazete- miz Ankara Temsilcisi ve yaza- rõmõz Mustafa Balbay 39. du- ruşmada da tahliye edilmedi. Silivri’de görülen İkinci Er- genekon davasõ önceki günkü duruşmasõ gece yarõsõndan son- ra tamamlandõ. Duruşmada söz alan tutuklu sanõk emekli Albay ve avukat Levent Göktaş’õn avukatõ Hasan Gürbüz, mü- vekkilinin yanõnda çalõşan Ah- met Fazıl Duman’õn Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda göz- altõna alõndõğõnõ ifade ederek şunlarõ söyledi: ‘Suçu Göktaş’a el sallamak’ “Soruşturma kapsamında cezaevinde tutuklu bulunan kişilerin nasıl kaçırılacağına dair planları aramak için evin- de arama yapmışlar. Doğu Pe- rinçek’in birkaç kitabı, bir fo- toğraf makinesi ve bu maki- neye ait hafıza kartından baş- ka bir şey çıkmamış. Tek suçu Levent Göktaş’ın yanında ça- lışıyor olması ve ayda yılda bir duruşma salonuna gelerek Göktaş’a el sallamasıdır.” Sanõk ve avukatlarõn taleple- rine ilişkin iddia makamõnõn gö- rüşü saat 23.45 sõralarõnda açõk- landõ. Cumhuriyet Savcõsõ Meh- met Ali Pekgüzel, JİTEM ku- rucularõndan olduğu iddia edilen ve sağlõk sorunlarõ nedeniyle tahliye edilen emekli Albay Arif Doğan’õn sakladõğõ bazõ mü- himmat ve evrakõn bulunduğu depoyu kiralayan Muzaffer Öz- türk’ün tahliyelerini istedi. Sav- cõ Pekgüzel, üçüncü kez Teğmen Cihan Arık’õn tahliye edilmesi konusunda mütalaada bulundu. Mahkeme heyetinin tahliye is- teklerini reddetmesi üzerine fe- nalõk geçiren Muzaffer Öz- türk’e sağlõk personeli tarafõn- dan müdahale edildi. Heyet Başkanõ Hasan Hüse- yin Özese, dosyaya yeni gelen bazõ inceleme raporlarõ ve ileti- şim tespit tutanaklarõnõn yeni klasörlere eklendiğini açõkla- dõktan sonra talepleri görüşmek üzere duruşmaya ara verdi. Mahkeme heyetinin ara ka- rarlarõ önceki gece yarõsõndan sa- at 03.00’e yaklaşõrken Başkan Özese tarafõndan açõklandõ. Mah- keme, Arif Doğan’õn bazõ evrak ve silahlarõ sakladõğõ tutuklu sa- nõk Muzaffer Öztürk’e ait de- poyla ilgili ihbar ses kaydõnõn ve arama sõrasõnda kamera çekimi yapõldõysa görüntülerin gönde- rilmesini ilgili kurumdan ivedi- likle istemeye karar verdi. Evraklar istenecek Mahkeme, Bülent Ecevit’in davanõn tutuklu sanõğõ ve halen kalp rahatsõzlõğõ nedeniyle tedavi altõnda bulunan Başkent Üni- versitesi Rektörü Prof. Dr. Meh- met Haberal’õn sahibi olduğu Başkent Hastanesi’ndeki tedavi sürecini incelemeye karar vere- rek ilgili tüm evrakõn istenmesini kararlaştõrdõ. Ecevit’in Başkent Üniversitesi’ndeki tedavi süre- cine ilişkin birçok spekülasyon ortaya atõlmõştõ. Ecevit’in eski koruma müdürü ve eski DSP milletvekili Recai Birgün’ün tedavi sürecine ilişkin Ergenekon savcõlarõna verdiği ifade, ikinci davanõn kapsamõna alõnan 3. İd- dianamenin eklerinde yer alõyor. İddianamede, Recai Birgün’ün o dönemde “Ne zaman tedavi kesildi, ayağa kalktı. O gün ya- şananlara da 57. hükümete yapılan operasyonun bir par- çası olarak baktık” şeklindeki iddialara yer veriliyor. Habe- ral’õn avukatlar ise Recai Bir- gün’ün “yalancı tanıklık” yap- tõğõnõ iddia ederek yargõya baş- vurmuşlardõ. Saçan’ın talebi kabul edildi Mahkeme heyeti tutuklu sanõk Deniz Kuvvetleri Komutanlõ- ğõ’ndan ayrõlan eski Yüzbaşõ Ha- san Ataman Yıldırım ve tutuk- suz sanõk eski İstanbul Organize Suçlar Şube Müdür Adil Serdar Saçan’õn talebini kabul ederek Poyrazköy’deki kazõlarda bulu- nan mühimmat ve amirallere sui- kast iddialarõyla ilgili iddiana- melerin birer örneğinin İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahkemesi’nden istenmesini kararlaştõrdõ. Önceki duruşmalarda tahliye edilen Adil Serdar Saçan’õn avu- katlarõnõn talebini kabul eden mahkeme heyeti, 2001’de İstan- bul Emniyeti’nde verdiği müla- katõ Ergenekon soruşturmalarõnõn dayanak oluşturan Tuncay Gü- ney’in 27 Şubat 2001 tarihli din- leme kararõnõn İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’nden istenme- sini kararlaştõrdõ. Dava 15 Şubat 2010 Pazartesi saat 09.00’a ertelendi. AYKUT KÜÇÜKKAYA Yargõtay’dan son iki ayda çõkan iki önemli karar yeşil sermaye mağ- durlarõna “umut ışığı” oldu. İlk ön- ce Kombassan sonrasõnda Yimpaş davasõnõ sonuçlandõran Yargõtay 11. Hukuk Dairesi, “paraların ia- desine emsal oluşturacak” karar- lara imza attõ. Kombassan davasõn- da verdiği ilk onama kararõnõ mağ- dur yararõna kaldõran Yargõtay, Yimpaş davasõnda, “davacıdan fazla alınan bedelin iadesine (tah- siline) karar verilmesi” gerektiği- ne hükmetti. Yargõtay 11. Hukuk Dairesi, İs- lami holdinglere karşõ açõlan dava- larda son söz sahibi olduğu için ka- rar bu nedenle önem taşõyor. İlk karar Kombassan... Yargõtay 11. Hukuk Dairesi ilk kararõnõ Kombassan mağduru Zarif Davaz adlõ yurttaşõn Kombassan Holding ve Haşim Bayram (dö- nemin Yönetim Kurulu Başkanõ) aleyhine Konya 1. Asliye Ticaret Mah- kemesi’nde açtõğõ davayla ilgili verdi. Davaz, 2000 yõlõnda 20 bin 345 DM kar- şõlõğõ satõn aldõğõ hisse senedi tutarõ olan 16 bin 643 TL’nin faiziyle birlikte Kombas- san’dan iadesini talep etti. Bu talep yerel mahkeme tarafõn- dan reddedildi. Temyiz de sonuç vermeyerek ye- rel mahkemenin ret kararõ Yargõ- tay’ca onandõ. Davaz’õn avukatõ Yargõtay’a ikinci kez başvurarak “karar düzeltmesi” talebinde bu- lundu. Yargõtay 11. Hukuk Dairesi, olağanüstü yolu kullanarak bir ön- ceki kararõnõ kaldõrdõ ve karar dü- zeltme talebini kabul etti. İtirazõ inceleyen Yargõtay 11. Hu- kuk Dairesi; Mağdurun ortak olmadığını ispat edebilmek için SPK uzma- nı veya ticaret hukuku uzmanı bi- lirkişinin şirket defterlerini ince- lemesine izin verilmediği, Sadece ortaklık durum bel- gesi adı altında fotokopi ve şirket unvan ve kaşesini taşımayan bel- geye dayanılarak, davacının tüm delilleri toplanıp değerlendiril- meden sonuca varıldığı, Kombassan yetkilileri hak- kında açılan ceza davalarına iliş- kin dosyalar incelenmediği tespi- tini yaparak yerel mahkemenin ka- rarõnõ ve Yargõtay’õn onamasõnõ mağdur lehine bozdu. İkinci karar Yimpaş... Aynõ daire Yimpaş’la ilgili verdi- ği kararla Kombassan kararõnõ pe- kiştirdi. Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahke- mesi, Yimpaş mağduru Salih Yü- ce’nin Yimpaş ve şirketin Yönetim Kurulu Başkanõ Dursun Uyar aley- hine açtõğõ davada 9 bin 450 TL’nin faiziyle birlikte iade talebini reddetti. Bu karar temyiz için Yargõtay’a git- ti. Temyizi görüşen Yargõtay 11. Hu- kuk Dairesi yerel mahkemenin ka- rarõnõ mağdur lehine bozarken önem- li noktalara dikkat çekti: “Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaç- la verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı ge- rekçe ile davanın reddine karar ve- rilmiştir. Ancak, hüküm yeterli araştırma ve incelemeye dayan- mamaktadır. Davalılar vekili, davalının ortak olduğunu kabul ederek ortaklık pay defterinin davacıya ait kıs- mının fotokopisini sunmuştur. Bu durum karşısında, mahke- mece, uzman bilirkişi kurulu oluşturulup, davalı şirket defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp, davacının davalı şir- kete ne şekilde ortak olduğu, şir- ket ortaklığının kazanılıp kaza- nılmadığı, pay senedi almak su- retiyle mi yoksa devir suretiyle mi ortak olduğunun tespiti, şayet yeni pay almak sure- tiyle ortaklık söz konusu ise, dava- cıya verilen pay senetlerinin o ta- rih itibarıyla no- minal değerinin ne olduğunun araştırılması, şayet davacıdan nominal değer üze- rinden bir bedel alınmış ise prim- li hisse senedi çıkarılması yolun- da bir karar bulunup bulunma- dığının belirlenmesi, aksi sonuca varıldığında ‘çoğun içinde az da’ vardır kuralı gereği varsa dava- cıdan fazla alınan bedelin iadesine (tahsiline) karar verilmesi ve da- valıların hukuki durumlarının buna göre tayin edilmesi gere- kirken yazılı şekilde eksik ince- lemeye dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bo- zulması gerekmiştir.” BDP ve İHD’ye büyük operasyon D İ Y A R B A K I R (Cumhuriyet Büro- su) - Doğu ve Güney- doğu Anadolu’da çok sayõda kentte terör ör- gütü PKK’nin kent ya- põlanmasõ olduğu ileri sürülen KCK ve PKK lideri Abdullah Öca- lan’õn yakalanõşõnõn 11. yõldönümünde eylem hazõrlõğõnda olanlara yönelik operasyonlarda BDP ve İHD yönetici- lerinin de aralarõnda bulunduğu çok sayõda kişi gözaltõna alõndõ. Mardin’de dün sa- bah kent merkezi ve ilçelerde önceden be- lirlenen adreslere dü- zenlenen baskõnlarda BDP Mardin İl Baş- kanõ İsa Durç, De- mokratik Özgür Kadõn Hareketi (DÖKH) üye- si Gülser Yıldırım, İHD Mardin Yöneti- cisi Abdulkadir Ço- ğata, eski DTP İl Baş- kanõ Hilmi Öncü, BDP Mardin Merkez İlçe Başkanõ Ercan Güneş’in de aralarõnda bulunduğu 18 kişi göz- altõna alõndõ. Siirt’te BDP Siirt İl Başkanõ Selahattin Cengiz, BDP yöneti- cileri Mehmet Can- demir ile Naciye Ete, BDP Siirt Merkez İlçe Başkanõ Ferman Ser- can, eşi Meclis Üyesi Besna Sercan, Mezo- potamya Kültür Mer- kezi Derneği Başkanõ Naci Özer’in de ara- larõnda bulunduğu 14 kişi gözaltõna alõndõ. Operasyonlar kapsa- mõnda ayrõca Adana’da 18, Ağrõ’da 14, Bat- man’da 9, Van’da 8 ve İstanbul’da 5 kişi ol- mak üzere 86 kişi göz- altõna alõndõ. Kandil’den şeref tribününe Kandil Dağõ’ndan ge- len 8 PKK’li arasõnda bulunan Hüseyin İpek, Mardin’in Kõzõltepe il- çesinde şeref tribününe oturarak amatör lig maçlarõndan Kõzõltepe Belediyespor ile Eği- timspor arasõndaki kar- şõlaşmayõ izledi. Kõzõl- tepe Belediyesporlu fut- bolcular, karşõlaşmaya, KCK operasyonunda tutuklanan Belediye Başkanõ Ferhan Türk için, “Belediye başka- nımızı istiyoruz” pan- kartõyla çõktõ. Futbol- cularõn formalarõnõn al- tõna üzerinde Ferhan Türk’ün fotoğrafõnõn da bulunduğu ‘Başkanı- mız için’ yazõlõ tişörtler giydiği görüldü. Özellikle Almanya’daki binlerce yeşil sermaye mağdurunun avukatlõ- ğõnõ üstlenen hukukçulardan Avukat Acun Papakçõ, Yargõtay’õn kararla- rõnõn mağdurlarõn zaferi olduğunu be- lirtti. Yargõtay’õn kararlarõnõ gazete- mize değerlendiren Papakçõ’nõn gö- rüşleri özetle şöyle: “Yargõtay 11 Hukuk Dairesi, ortak olsun olmasõn mağdurlara yatõrdõklarõ paranõn iadesi gerektiğini belirtiyor. Bu şekilde mahkeme tarafõndan or- taklõğa ilişkin bir tespit yapõlmasõnõ ve ortak olunmadõğõ tespit edilirse tüm paranõn faizi ile birlikte ödenmesi ge- rektiği belirtiliyor. Ortak olunduğuna karar verildiğinde ise hisselerin no- minal bedellerinin dõşõndaki kõsmõn ge- ri ödenmesi gerektiğine karar verili- yor. Örneğin 50 bin DM yatõran bir ki- şi için nominal bedel gerçekte 100 DM’yi geçmediğinden bu da fiiilen tüm paranõn faizi ile birlikte iadesi an- lamõna gelmektedir. Tek problem za- manaşõmõdõr. Bu nedenle tekrar mağ- durlarõn zamanaşõmõ konusunda uya- rõlmasõ ve İslami holdinglere para ya- tõran mağdurlarõn Türkiye’de hiç va- kit geçirmeden dava açmalarõnõ öne- riyoruz. İslami holdinglerden ilk tah- silatlarõn 2010 yõlõnõn ilk yarõsõnda ya- põlacağõ düşünülmektedir.” ‘Hemen dava açsınlar’ HUKUKÇU PAPAKÇI DURSUN UYARHAŞİM BAYRAM D avaya bakan İstan- bul 13. Ağır Ceza Mahke- mesi, Ec- evit’in Anka- ra Başkent Üniversite- si’ndeki teda- visiyle ilgili tüm hastane evrakının, ra- porlarının ve varsa film, grafi ve ben- zer tüm belge- lerin gönde- rilmesinin is- tenmesine ka- rar verdi. 7 KENTTE 86 KİŞİ GÖZALTINDA DİCLE HÂKİM KARŞISINDA ‘Atalay gelenler için söz vermişti’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Terör örgü- tü PKK’nin kent yapõlanmasõ olduğu ileri sürü- len KCK operasyonu kapsamõnda tutuklanan eski DEP milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi sözcüsü Hatip Dicle, Mahmur ve Kandil’den Türkiye’ye dönen PKK’lilerle ilgili kapatõlan DTP’nin Genel Başkanõ Ahmet Türk ile İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn 15 Ekim’de yaptõğõ görüşmede Atalay’õn “Hâkim ve savcılar ayarlandı, gelen PKK’liler gel- dikleri gibi geçecekler” dediğini ileri sürdü. Diyarbakõr 4. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşõsõna çõkan Dicle, yargõ siyasallaştõğõ için ifa- de vermeyi reddettiğini ifade ederek, şunlarõ söy- ledi: “15 Ekim 2009’da Türk bir heyetle birlik- te Atalay’ı ziyaret etti. Atalay bu heyete ‘Hâ- kim ve savcõlar ayarlandõ, geldikleri gibi geçecek- ler’ dedi. Bu aşamada gelen 8 kişi, ‘Biz gerilla- yõz. Önder Abdullah Öcalan’õn çağrõsõ ile barõş için geldik’ dedi ve bunlar sürecin olumlu so- nuçlanması için tutuklanmayıp serbest bıra- kıldı. Buna rağmen iki ay sonra 24 Aralık’ta legal alandaki Kürt siyasetçiler tutuklandı.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle