22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 14 ŞUBAT 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 19 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Biz Adalet İstiyoruz! Geçen yıldı. “Benim babam bir kahramandı” dedi içlerinden biri. Bir araya geldiler. O baba, benim arkadaşımdı, adı Ümit Kaftancıoğlu’ydu… Gazeteciliği bana öğretendi, adı Abdi İpekçi… Hayran olduğum meslektaşımdı, adı Uğur Mumcu… Okumaya doyamadığım edebiyatçıydı, adı Sabahattin Ali… Canım ciğerim eşsiz dostumdu, adı Onat Kutlar… Her sohbetinden sonsuz yararlandığım hocamdı, adı Cavit Orhan Tütengil… Yüreğime en yakın şairlerden biriydi, adı Metin Altıok… Aklı güzel, yüreği güzel, vicdanı güzel arkadaşımdı, adı Hrant Dink… Ve daha niceleri… Babaları, eşleri, kardeşleri, çocuklarıydı hunharca öldürülenler… En kötüsü o cinayetler değildi. Daha da kötüsü vardı. Bu cinayetler yok sayıldı. Unutturulmaya çalışıldı. Sanki hiç olmamış gibi yapıldı. Örtbas edildi. Belgeler gizlendi, suç kanıtları yok edildi, yakalanan katiller saklandı, kaçırıldı, yurtdışına kaçırıldı, maşalar tetikçiler star muamelesi gördü. Kiminde dava bile açılamadı, kiminde açıldı ama bir arpa boyu yol alınamadı. Kâh “devlet sırrı” dendi, kâh “zamanaşımı”… Yalnız en sevdiklerini yitirme acısı değil, bir de yargıdan sille yemenin acısı, bir de yargı mağduriyeti insanı yeniden yeniden öldüren! Lanet olsun böyle “devlet sırrı”na, lanet olsun böyle yargıya! Geçen yıldı, bir araya gelip örgütlendiler. Adları Toplumsal Bellek Platformu. Bize düşen görev Sabahattin Ali’den Hrant Dink’e… Bombayla, kurşunla, işkenceyle, ateşle öldürülenlerin yakınlarını izliyorum. Toplumsal Bellek Platformu’nu… Meclis’e gidişlerini, konuşmalarını, ortak acılarında kenetlenişlerini, sabırlarını, öfkelerini, taleplerini, söyleyebildiklerini, söyleyemediklerini izliyorum… Konuşurken nasıl, hem de nasıl dikkatli olduklarını gördükçe içim acıyor. Her sözü tartarak, inceden inceye düşünerek… Öyle ya, medyamız malum. Ağızdan çıkacak her sözü ne yana çekecekleri belli mi olur! Magazinleştiren var, çarpıtan var, siyasi görüşlere alet eden var, kullanan var… Nükhet İpekçi demişti ya: “Sayın Ağca diyen de var, katil Ağca da…” Örneğin, daha bir süre önce “Artık Abdi İpekçi, Uğur Mumcu gazeteciliği bitmiştir, o tür gazetecilik demodedir” diyenlerin, bugün kendilerini Abdi İpekçi yerine koymaları beni nasıl çılgına çeviriyorsa, kim bilir bu yazılanların ne çoğu, bütün bu aileleri nasıl delirtiyordur! Kavram kargaşası bir yana, üç gün önce ne dediğini, ne söylediğini anımsamıyor bizim medyamız! İşte o nedenle diyorum ki, öldürülenlerin yakınlarına değil, asıl bize görev düşüyor. Toplumsal Bellek Platformu’nun yanında yer almak, bu ülkede yaşayan her vatandaşın görevi olmalı. “Onlar adalet istiyor” sözünü bir an önce, hemen şimdi, şimdi ve burada “BİZ ADALET İSTİYORUZ”a dönüştürmeliyiz. Söylediklerini duymadınız mı? Katılmıyor musunuz? “Tetikçilerin yakalanmasını, teşhir edilmesini, kahramanlaştırılmasını seyrettirdiler hep bize. Mahkemelerde bizimle alay ediliyormuş gibi bir duyguya kapıldık. Ne hak hukuk, ne akıl vicdan, hiçbirine sığmayan bir durum. Ailelerin ötesinde toplumun varlığını, sağlığını, geleceğini tehdit eden bir konu. Emir komuta zincirine ulaşılmadıkça, geride kalan, kaçan, kaçırılan, korunan, gizlenen tüm suçlulara ulaşılmadıkça bu cinayet dosyaları kapanmış sayılmamalı.” Ve onlarla birlikte haykırmalıyız: “Biz adalet istiyoruz!” Ancak o zaman bebeklerden katil yaratmayı durdurabiliriz… [email protected] Faks: 0212 257 16 50 [email protected] Fransa’ya ‘Demir Atan’ göçmenler Kültür Servisi - İstanbul Fransõz Kültür Merkezi, Ah- met Sel’in Fransa’daki Türk göçmenlerinin portresini çi- zen “Demir Atanlar” fotoğ- raf sergisine ev sahipliği ya- pacak. Yarõn saat 19.00’daki sergi açõlõşõ öncesinde Elele Derneği Müdürü Gaye Pe- tek’in de katõlõmõyla “Fran- sa’da Türk Göçü: Nasõl bir kök salma?” başlõklõ bir söy- leşi yapõlacak. Ayrõca Nora Şeni’nin Fransa’daki bir işçi- nin bir pazar gününü anlatan “Ya Pazarlarõ?” kõsa filmi de gösterilecek. Sarp Maden / Ardından / Kalan Müzik Yetenekli gitarcõ ve besteci; aranan eşlikçi mü- zisyen Sarp Maden’in Mass etiketli ilk solo al- bümü “Bence”, sanatçõnõn yõllarca biriktirdiği beste hazinesinden seçilmiş küçük bir deste sun- muştu bize. Tok tõnõlarla bezenmiş bu Latin caz fusion albümü, Maden’in empati ve yüksek tek- nikle donanmõş gitarcõlõğõnõn görücüye çõkmõş ilk şahsi nesnesiydi. Maden, Kalan Müzik etiketiyle çõkan ve “Ar- dından” adõnõ taşõyan ikinci solo albümünde, Türk ve Anadolu müziğinin motiflerine, makamlõ seslere ve sololara eğiliyor; bu toprağõn seslerini caz armonisiyle çeşitlendiriyor. Maden (eşlik etti- ği albümler dahil), ruhunun, duygularõnõn ilk kez farklõ bir yüzünü sergiliyor. Evet, albümde yer alan parçalarda, ondan alõşõk ol- duğumuz yüksek teknik ve vir- tüözite mevcut, ama yanõ sõra ilk kez duygular, içsel tutkular ve ru- hani haller bu kadar önde. Dokuz parçalõk albümde yer alan altõ parça (“Ardından”, “Rüya”, “Güneş ve Bulut”, “Ninni”, “İlk Parça” ve “Yol”), mistik motifli. Ayrõca Kuzey cazõ etkili “Derinler”, fusion tonlarla çalõnmõş “Tazecik” ve modern bir soundla tõnlayan “Yokadı”, albü- mün bütününe renk katõyor. Kemancõ Adnan Karaduman, basçõ Eylem Pelit, davulcu Turgut Alp Bekoğlu ve miksleri gerçekleştirerek iki parçaya eşlik eden yetenekli piyanist Genco Arı’nõn albüme katkõlarõ azõmsan- mayacak ölçüde. Özellikle İmer Demirer’in iki parçadaki solosu dikkat çekiyor. Albümün adõnõn kayõtlar esnasõnda talihsiz bir dağ kazasõnda yaşa- mõnõ yitiren Tanju Duru’yu çağrõştõrmasõ, albü- me bir başka anlam katõyor. [email protected] Massive Attack / Heligoland / Virgin Records Sonunda yedi yõllõk bekleyiş bitti ve trip-hop’õn dev ismi Massive Attack’õn yeni albümü “Heli- goland”e kavuştuk. 90’larda “Blue Lines”, “Protection” ve “Mezzanine” adlõ unutulmaz al- bümlerle Bristol soundunu yaratan grubun, bun- dan sonra her yaptõğõ, o albümlerle kõyaslanõr ol- du. “Heligoland”e de o açõdan yaklaşõrsanõz, on- lar kadar kusursuz olmadõğõnõ düşünebilirsiniz. Ancak kanõmca, grubun 2003 tarihli çalõşmasõ “100th Window”dan sonra “Heligoland”e giden çizgisi, hayli yukarõ çõkmõş durumda. “Mezzani- ne” ile kõyaslarsak, bu albümde daha yumuşak ve daha elektronik bir sound var. En dikkat çeken bir diğer unsur, adeta bir yõldõzlar geçidini andõrõrca- sõna, ünlü müzisyenlerle yapõlan işbirliği. Albüme prodüksiyonda Portishead’den Adrian Utley ve DFA’den Tim Goldsworthy’nin yanõ sõra, vokallerde Elbow’dan Guy Garvey, Mazzy Star’dan Hope Sandoval, TV On the Ra- dio’dan Tunde Adebimpe, İngiliz şarkõcõ Martina Topley-Bird ve Damon Albarn katkõda bulunmuş. Hope Sandoval’õn pürüzsüz sesiyle eşlik ettiği “Paradise Circus”, daha ilk dinleyişte insanõ sürüklüyor. Ama işin doğrusu, hepsinin içinde en etkileyici vokal, yine grubun uzun süre- dir beraber çalıştığı Horace Andy. “Mezzani- ne”de “Angel” neyse, “Heligoland”de “Girl I Love You” da o... Şu kesin ki, kimse, ürpertici vokallerle buluşan elektronikanõn yarattõğõ melankoliyi, Massive At- tack kadar seksi ve romantik hissettiremedi. Tem- muz ayõndaki İstanbul konseri öncesinde albümü şimdiden dinlemenizi öneririm. www.zulalkalkandelen.com Kültür Servisi - Portakal Sanat ve Kültür Evi, aralarõnda Renoir, Monet, Matisse, Rodin, Picasso, Miro, Dali ve Chagall’õn da bulunduğu Batõ resminin büyük ustalarõnõn yapõtlarõnõ İstanbullu sanatseverlerle buluşturuyor. Satõşa açõk olan ve 28 sanatçõnõn 36 yapõtõnõn yer aldõğõ sergi 16-28 Şubat günleri arasõnda izlenebilecek. Portakal Sanat ve Kültür Evi’nin sahibi Raffi Portakal, dün düzenlediği basõn toplantõsõnda, yapõtlarõn satõşõnõn teklife açõk olduğunu, tümündeki fiyat aralõğõnõn ise 70 bin ile 4.5 milyon Avro arasõnda değiştiğini belirtti. “Monet’den Picasso’ya Batı Resminin Büyük Ustaları” sergisiyle ilgili bilgi veren Portakal, seçim yaparken yapõtlarõn kalitesine çok önem verdiklerini, serginin yağlõboya ağõrlõklõ yapõtlardan oluşmasõna özen gösterdiklerini söyledi. Benzeri bir sergiyi 2004’te de gerçekleştirdiklerini belirten Portakal, bu serginin daha geniş bir yelpazede düzenlendiğini vurguladõ. Raffi Portakal, serginin, Batõ resminin büyük ustalarõnõ karşõlaştõrmalõ olarak izleme olanağõ verdiğini, o yüzden özellikle sanat öğrencilerinin sergiyi görmesini istediğini belirtti. Portakal Sanat ve Kültür Evi’nde açõlacak serginin bir özelliği de Alfred Sisley, Diego Giacometti gibi sanatçõlarõn yapõtlarõnõn Türkiye’de ilk kez görülecek olmasõ. Serginin bir başka ilginç yanõ da, Fernand Leger ve Andre Lhote gibi, Türkiye’de pek çok sanatçõya hocalõk yapmõş iki sanatçõnõn yapõtlarõna da yer veriliyor olmasõ. Portakal Sanat ve Kültür Evi’nde ‘Monet’den Picasso’ya Batõ Resminin Büyük Ustalarõ’ sergileniyor Büyük ustalar teklife açõk BATI RESMİNİN USTALARI 28sanatçıdan 36 yapıt 28 büyük ustanõn 36 yapõtõnõn yer aldõğõ sergi satõşa açõk. Yapõtlarõn fiyat aralõğõ 70 bin ile 4.5 milyon Avro arasõnda. Sergi 16-28 Şubat günleri arasõnda izlenebilecek. Raffi Portakal, Picasso’nun “Şapkalı Kadın”ı hakkında bilgi verirken, özellikle sanat öğrencilerinin sergiyi görmesini istediğini söyledi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Biliyoruz,farkõndayõz,birlikteyiz’ Kumbaracõ50 sahnesinin Beyoğlu Belediyesi’nce bazõ eksiklikler gerekçe gösterilerek kapatõlmasõna karşõ sanatçõlar ortak bildiri yayõmladõ Kültür Servisi - Özen Yula’nõn “Yala Ama Yutma” adlõ oyunuyla ilgili kõşkõr- tõcõ gazete haberlerinin ardõndan Kumba- racõ50 sahnesinin, Beyoğlu Belediyesi’nce bazõ eksiklikler gerekçe gösterilerek ka- patõlmasõna karşõ tepkiler devam ediyor. Dün de, pek çok sanatçõ, tiyatro eleştirmeni, yazar ve topluluk ortak bir bildiri yayõmladõ. “Biliyoruz, Farkın- dayız, Birlikteyiz!” başlõklõ bil- diride şöyle denildi: Sanatõn özgür irade ve ifade gü- cünün; zihinlerde oluşturulacak en tehlikeli sansür olan, ‘Otosan- sür’ yoluyla engellenmesini önle- mek için... Tarih boyunca sõkça gördüğümüz ‘talihsiz rastlan- tı’larõn tekerrür etmemesi için... Kumbaracõ50; ‘Yala Ama Yutma’ eki- bine, oyunu mekânlarõnda sahnelemeyi is- tedikleri ilk günden bu yana tehditlere dire- nerek destek vermeye devam etmiştir ve ede- cektir. ‘Yala Ama Yutma’ ekibi de her ka- rarõyla Kumbaracõ50’yi korumayõ seçmiştir. Sanat yoluyla özgür ifadeden yana isek bu- nu ifade edebilme hürriyetimize sahip çõkan mekânlarõ da korumamõz ve çoğaltmamõz ge- rek. ‘Yala Ama Yutma’ ekibi provokatif ya- yõnlar durana dek oyunu erteleme kararõ al- mõştõr. Kendileri ve seyircileri için duyduk- larõ bu haklõ korkuyu; yargõ, basõn ve kamuoyu üzerinden yürütülecek sağlõklõ bir sürecin geliştirileceği güne dek paylaşõyoruz. Korkunun üretilip çoğaltõldõğõ yerde kork- mak cesaretsizlik değil, dünü, bugünü bilmek, farkõnda olmaktõr. Geri çekilmek değil, faz- lasõnõ talep etmek için akõlcõ çözüm yollarõ aramaktõr. Korkunun dile gelmesini baskõ- lamaktansa, var olduğu gerçeğinin dile ge- tirilmesi sorunu görünür kõlar. Bildiğimiz dilde konuşmak varken yok edi- lip kaybolmak değil, ‘Çoğalmak istiyo- ruz!’ Çoğalmaya devam! Altıdan Sonra Tiyatro, Arif Ak- kaya, Ayşe Bayramoğlu, Çõplak Ayaklar Kumpanyasõ, Dikmen Gü- rün, TOBAV İstanbul Şubesi, Eraslan Sağlam, Genco Erkal, Hasibe Eren, İlyas Odman, Kum- baracı50 Sahnesi, Mehmet Birki- ye, Murat Karasu, Nesrin Ka- zankaya, Oyun Deposu, Özen Yu- la, Seçkin Selvi, Selen Korad Bir- kiye, Sibel Arslan Yeşilay, Tiyatro… Ti- yatro… dergisi, Tiyatro Gerçek, Tiyatro Hal, Tiyatro Pera, Tiyatrotem, Tiyatro Eleştir- menleri Birliği (IATC) Türkiye Merkezi (TEB), Üstün Akmen, Ve Diğer Şeyler Top- luluğu, Yala Ama Yutma Ekibi, Yılmaz Öğüt, Zeynep Tanbay. ‘Sanat yoluyla özgür ifadeden yana isek bunu ifade edebilme hürriyetimize sahip çõkan mekânlarõ da korumamõz, çoğaltmamõz gerek. Yala Ama Yutma ekibinin ve Kumbaracõ50’nin yanõnda olmak, bu sorumluluğu paylaşmak, bundan sonraki benzeri durumlarda ortaya konulacak ortak tepkinin de ilk adõmõdõr.’ Pablo Picasso, Claude Monet, Pierre-Auguste Renoir, Henri Matisse, Salvador Dali, Marc Chagall, Joan Miro, Auguste Rodin, Francis Picabia, Pierre Bonnard, Eugene Boudin, Georges Braque, Giorgio de Chirico, Jean Dubuffet, Raoul Dufy, Diego Giacometti, Moise Kisling, Le Corbusier, Henri Lebasque, Fernand Leger, Andre Lhote, Edouard Manet, Albert Marquet, Henri Martin, Alfred Sisley, Maurice Utrillo, Kees van Dongen, Maurice de Vlaminck. Fernand Leger’in ‘Trouvillle Limanı’ tablosu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle