15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
11 KASIM 2010 PERŞEMBE KÜLTÜR DeMille Ödülü Robert De Niro’nun Kültür Servisi Hollywood Yabancı Basın Birliği (Hollywood Foreign Press Association) 16 Ocak 2011 günü yapılacak olan 68. Geleneksel Altın Küre Ödülleri’nde, sinema dünyasına önemli katkıları olan kişilere verilen Cecil B. DeMille ödülünü bu yıl Robert de Niro’ya vereceğini açıkladı. 1952’den beri dağıtılan ödülleri alanlar arasında Kirk Douglas, Alfred Hitchcock, Robert Redford, Dustin Hoffman, Al Pacino, Anthony Hopkins, Steven Spielberg, Martin Scorsese gibi isimler var. CUMHURİYET SAYFA [email protected] 21 35 milyon dolarlık kola şişesi NEW YORK (AA) Pop Art akımının öncülerinden, ünlü ABD’li ressam Andy Warhol’un “Kola Şişesi” tablosu 35.36 milyon dolara (yaklaşık 50 milyar TL) satıldı. Sotheby’s’in çağdaş ve savaş sonrası sanat eserleri müzayedesi öncesinde, tuval üzerine siyahbeyaz renkteki tablonun 25 milyona alıcı bulması bekleniyordu. Müzayedede satılan 54 eserin toplam hasılatının 222.4 milyon doları bulduğu belirtildi. PEN’den AB’ye dilekçe Kültür Servisi Sırbistan PEN Kulübü’nün Belgrad’da yapılan Balkan PEN Konferansı’na katılan 26 PEN üyesi, AB Parlamentosu’na bir dilekçe yazarak “iki yılda satılmayan mallara ek vergi uygulanması” yasasının kitaplar bağlamında uygulanmamasını önerdi. AB’deki bu ek vergi baskısı, iki yılda satılmayan kitapların kâğıt hamuruna dönüştürülmesine yol açıyor. Slovenya PEN Başkanı Marjan Strojan, John Milton’ın “Yitirilen Cennet” eserini 25 yılda çevirdiğini, iki yılda sadece 300 adet satıldığını, yayıncının ek vergi kaygısı yüzünden öbür nüshaları kâğıt fabrikasına yolladığını belirtti. ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Senaristlerin Çığlığı Senaryo yazarları isyanda. “Yeter artık” diyorlar… “Kölelik düzeninde çalıştırıldığımız yeter”. Bu hafta başlattıkları “Tadında Bırakalım. Yerli Dizi Yersiz Uzun” eylemi, basın toplantıları, Senaryo Yazarları Derneği (SenDer) Genel Sekreteri Sinan Biçici’nin bu sayfalarda okuduğunuz sözleri, bu kölelik düzenini ortaya koyuyordu. Bu gelişmeler bana bir süredir elektronik posta kutumda duran bir mektubu anımsattı. Yazan, bebekliğinden beri tanıdığım, büyüyüp yetişmesini izlediğim genç bir senaryo yazarı ve SenDer’in 248 üyesinden biri: Ela Başak Atakan. Mektubu buldum sizlerle paylaşıyorum: Türkiye ve Almanya’nın kültürel kimliğini belirleyen 20 ikonun sahnede olacağı ‘Kabine’ garajistanbul’da Garaj’ın orta yeri ‘pazar’ MİSAK TOROS UĞURLANDI Bir bölüm 3.5 saat ‘Fikirlerini, güzel neşesini yaşatalım’ Kültür Servisi Geçen günlerde yaşamını yitiren tiyatromuzun ve sinemamızın mihenk taşlarından Misak Toros (70) için dün Ortaoyuncular’da bir tören düzenlendi. Toros’u uğurlamak için aralarında Genco Erkal, Ali Poyrazoğlu, Nevra Serezli, Orhan Alkaya’nın da bulunduğu tiyatro dünyasından pek çok ismin bir araya geldiği törende, dostları konuşmalar yaptılar. Ayrıca Toros için barkovizyon gösterisi ve küçük bir gitar dinletisi sunuldu. Toros’un eşi Anta Toros, “Misak Toros’un fikirlerini, güzel neşesini yaşatalım çünkü çok eksiliyor. O, hep öğrencilerinin güzel insan olmalarını isterdi” dedi. Cenazesi, Beyoğlu Üç Horan Ermeni Kilisesi’ndeki törene dostları tarafından taşınan Misak Toros, Şişli Mezarlığı’nda toprağa verildi. dırdan oluşan sahnede seyirciler de olayın içinde. Hem soru sorabiliyor“Bir pazar gibi kaotik hem de pazarlar hem de onlara soru yöneltiliyor daki tezgâhlar gibi düzenli” diyor sanat oyuncular tarafından. “Her oyunda yönetmenlerinden Mustafa Avkıran, gaseyirci kendi kuralını yeniden yarajsitanbul’da, Alman ve Türk ikonların bir zıyor bu pazar alanında” diye anaraya geleceği “tiyatro pazarı” için. Palatıyor Hasselberg Kabine’de neyle zar yerinde Ajda Pekkan da var, Duygu karşılaşacağımızı. Oyunun çıkış nokAsena da, Marlene Dietrich ve Hrant tasının ötekinin nasıl algılandığını Dink, Bülent Ersoy ve Gudrun Ensslin sorgulamak olduğunu söylüyor Hasde... Almanya ve Türkiye’nin tarihinde yer selberg: “Ötekinin sevdiği, alındığı etmiş bu kültürel, siyasal ve sosyal ikonveya onu üzen, sevindiren konular tiyatro pazarında iki ülkeyi temsil eden lardan yola çıkarak, çıkmaza gebakanlar kurulu kabine üyeleri olarak karlindiği noktaya da parmak basıp neTheatre F şımıza çıkıyor. den öyle olduğunu sorgulamaktı reiburg v ve “Kabin “Aynı Almanya ve Türkiye gibi” diyeamaç.” Mustafa Avkıran ise “Ötee / Türk e garajistanbul bir Alman Pa araya geld attı. Alma rek devam ediyor Avkıran: “Biz Almanki ‘beni’ nasıl algılıyor meselesini zarı” proje n i ya’ya nasıl bir kaos bulaştırdık, onlar çarpıştı, öte ya’nın düzeni, T eğer içselleştirebilirseniz ki bu çok ürkiye’nin sine imza ki kavram Türkiye’ye nasıl bir düzen bulaştırdı? pazarı” zor, o zaman umut var demektir” ı masaya kaosuyla kuruld ya Kaosla düzen karşı karşıya gelerek etkidiyor. Asena’ya u. Bu pazarda Büle tırıldı ve bir “tiyatr , Marlene leyici bir çarpışma anı yaşanacak burada.” o nt Ersoy’ Sanat yönetmenlerinden Övül AvGudrun E Almanya’dan Theatre Freiburg ve garansslin’de Dietrich’ten Hran dan Duygu kıran, seçtikleri 10 Türk ikonu aslınnD tD tarihinde jistanbul’un ortaklığındaki “Kabine / Türk da Türkiye’yi temsil eden kabine üyeyer etmiş eniz Gezmiş’e iki ink’e, ikonların ülkenin Alman Pazarı” 2008 yılında projenin fisi olarak gördüklerini belirtiyor: “Hem buluşmas kir anası, altı kişilik sanat yönetmeni ekibinden tarihe hem de kitleler üzerindeki etı çıktı. Viola Hasselberg’in girişimiyle tohumlarını atmış. kileriyle çok şey ifade ediyor bu kişiOrhan Pamuk’un “Kar” romanını sahnelemek ler. Onlar üzerinden bu ülkeyi tanımak için İstanbul’da çalışırken bu kaosu bol şehirden çok gelip, bu ünlüler üzerinden bir iş yapmayı teklif etyanlış olmaz herhalde.” etkilenmiş Hasselberg. “İki ülke arasında nasıl bir mesiyle olmuş. Metinleri Türkiye’den Şirin AkHasselberg de ona katılıyor ve “Bu seçimlerden ortaklık geliştirebiliriz diye düşündüm. Karşı temur Toprak, Almanya’dan da Björn Bicker çok farklı hikâyeler çıktı. Mesela politik konulıklı bilinmezliklere sanatsal bir süreçte konu edi yazmış. İki takımın aynı sahnede karşılaşması gi lar ve soruların üzerine yapılan araştırmaların necek bir ortaklık aradım. Garajistanbul’un bi diyor Mustafa Avkıran: “Biz onlara 10 Türk, yanı sıra cinsel kimliklerin toplumdaki yeriyle farklı yüzü ve farklı disiplinleri bir araya ge onlar da bize 10 Alman ikon önerdi. Kural şuy ilgili de araştırma yapmak durumunda kaldık. tirmesi, anlayış açısından da aynı dalga boyunda du; biz Alman ikonları, onlar da Türk ikonla Bu sayede farklı seçimlerden farklı hikâyeler rı araştırıp onlar üzerine bir oyun yazacaktık.” doğdu” diyor. olmamız bizi bir araya getirdi” diyor. “Kabine”; müzik, video art, tiyatro, dans gibi Projenin doğuşu Hasselberg’in garajistanbul (Geçen ay Almanya’da sahnelenen oyun bugün, ekibine 20 tane Alman ve Türk ikonun fotoğrafıyla farklı disiplinleri içinde barındıran bir tür. 26 ça yarın, 13 ve 14 Kasım’da garajistanbul’da.) AYŞEGÜL ÖZBEK “Bu yazıyı yazdığım 1 Kasım akşamı Türkiye’de pek sevilen Ezel dizisinin yayını 20.00’de başladı, 23.15’te bitti. Türk seyircisi tam 3 saat 15 dakika boyunca Ezel dizisinin tek bir bölümüne mahkumdu. 3 saat 15 dakika!!!! Bu normal değil. Seyircinin vakti harcanıyor! Hükümetin Avrupa Birliği uyum yasaları gereğince 3 yıl evvel imzaladığı fakat uygulamayı başaramadığı karara göre TV dizilerinin süresi 12 dakikası reklam olmak üzere 48 dakika olmalıdır. Bu kurallar sadece Avrupa değil, ABD’de de geçerlidir. TV dizilerinin yayın süresi 1 saati geçmez. Geçemez. Daha fazla vaktinizi harcamak istemiyoruz! AB kurallarına uysaydık, bir yerine tam dört bölüm dizi seyrediyor olacaktık! 4 bölüm yerine bize seyrettirdikleri tek bölüm ise maalesef tekrarlarla dolu, uzamış, uzatılmış ve ister istemez kalitesiz bir ürüne dönüşüyor. İnanın biz yazarlar daha fazla bu şekilde seyircinin vaktini harcamak istemiyoruz.” (Ela çekingen davranmış! “Harcamak” sözcüğünü kullanıyor. Oysa doğru sözcük “sömürmek” olmalı.) Mektubun devamı, bir haftadır vurgulanan hak ihlalleri: Günde 18 saat çalışma… İş kazaları… Çalışanlar, sadece dizi süreleri uzun olduğu için ölüyor, yaralanıyor ve sakat kalıyor; aile ve sosyal hayattan kopuk yaşamak zorunda kalıyor… Zor şartlar yüzünden setlerdeki kalifiye elemanların sektörden kopması; kalitenin düşmesi… Seyircinin ruh sağlığının bozulması... Çok yönlü sömürü “Dizileri seyredersiniz, seyretmezsiniz. Herkesin kendi bileceği daha doğrusu kendi seçimini yapması gereken bir durum…” HAYIR! Bu kadar basit değil! Bunu söyleyip böyle bir sorun yokmuş gibi yapamazsınız! Ortada çok yönlü bir sömürü var! Bir zamanlar 4560 dakika olan dizi bölümleri 90 dakikaya çıkarılınca ve arası reklamlarla şişirilince… Reyting hırsı, sansasyon tutkusu, tüketim kamçısı, kanallar ve diziler arası yarışı ve rekabeti insanlık dışı bir hıza sokunca… Senaryo yazarları, set işçileri acımasız bir sömürüye maruz kaldı… Öte yanda dizi izleyicileri de, yaşamı paylaşacakları, kendilerine ya da sevdiklerine ayıracakları çalışma dışı saatlerini ekrana kenetlenip geçirir oldu. Toplumsal ilişkiler zayıfladı. Beyinler çalışmasın, yaşam sorgulanmasın, toplumsal yaşama katılmasın, bundan âlâ nasıl dayatılır ki insanlara! Anacım hayattayken, her fırsatta onun evine koşardım. Eğer gittiğimde, dizi izliyorsa, çat düğmeye basar televizyonu kapardı. Yapma, seyret dediğimde ise nasılsa birkaç bölüm izlemese bir şey değişmeyeceğini söyler, benimle sohbete dalardı. Özetle, bu sömürüden kurtulmanın tek yolu “düğmeye basmak”, televizyonu kapamak. Ancak 45 dakikada izlenebilecek diziyi 3.5 saate yayan zihniyet karşısında düğmeye basmak pek kolay değil ki, dünyanın tüm uygar ülkeleri buna bir sınırlama, belli kurallar getirmiş. Biz o kuralların altına imza atmışız ama uygulamıyoruz. Hay Allah! “Uygar ülkelerde” dedim… Bizde kural dendi mi akla ilk gelen yasaklama oluyor da, insanca ilişkiler, ruh sağlığı gelmiyor. [email protected] faks: 0212. 257 16 50 Günümüz Türk edebiyatı sahnede iyatro Oyunevi’nin geçen sezon Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nde de sahnelenen yeni oyunu, “Son Bir Kez” Cihangir Sahne’de tekrar seyirciyle buluşuyor. Mahir Günşiray’ın yönetmenliğinde Aslı Erdoğan, Bejan Matur, Beliz Güçbilmez, Ece Temelkuran, Murat Uyurkulak, Şâmil Yılmaz ve Ümit Kıvanç’ın kısa metinlerinden uyarlanan oyun, altı genç yönetmen tarafından sahneye kondu. Günümüz Türk edebiyatıyla genç Türk tiyatrosunu buluşturan oyunun yönetmenleri Bedir Bedir, Ezgi Yentürk, Fırat Aygün, Nalan Kuruçim, Nilay Erdönmez, Serhat Erekinci oyuncuları ise Bedir Bedir, Nalan Kuruçim, Ezgi Çelik, Yaman Ceri, Banu Fotocan, Neslihan Derya Demirel, Gökçe Yiğitel’den oluşuyor. (“Son Bir Kez”, 12, 19, 26 ve 27 Kasım’da Cihangir Sahne’de. Bilgi için: 0 505 778 52 36) T Gomidas’ın 140. doğum yılı Kültür Servisi İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve Anadolu Kültür tarafından düzenlenen Gomidas’ı anma etkinlikleri kapsamında bugün saat 21.00’de Beyoğlu Üç Horan Kilisesi’nde bir konser gerçekleşecek... Doğumunun 140. ve ölümünün 75. yılı olan, etnomüzikolog, kompozitör, yorumcu, koro şefi ve din adamı Ermeni müziğini geliştiren ve yaygınlaştıran Gomidas’ın “Badarak” (ayin müziği) eseri Gusan 2010 Korosu tarafından “acappella” olarak icra edilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle