22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Akman ise “Hayır; Başbakan Yardımcısı istifamı is- temedi. ‘İstifa etmeyi düşündünüz mü hiç’ diye sor- du” diyor. İstifa olayı sanki İskender’in kılıcıyla çözdüğü Gor- dion düğümü. RTE yol ayrımında; ya Arınç ya da Akman! Ama Başbakan, Akman-Arınç savaşımında sus- ma hakkını kullanıyor. Oysa sorunu çözmenin yolu Başbakanlık’tan ge- çiyor. Başbakan istese sorunu bir hamlede çözebilir. Akman’dan istifa etmesini isteyebilir. Ya da Akman’ın RTÜK Başkanlığı’nda kalmasına ses çıkarmayarak Bakanlar Kurulu’na aldığı parti bü- yüğü Arınç’ı kırmış gücendirmiş olmayı yeğleyebi- lir. Son olasılığa eklenecek bir başka olasılık daha var. Tabii Akman’ı kollayarak adı parti içinde giderek güçlenen Arınç’ı harcamayı hesaplamıyorsa… Başbakan partisinin kısaltılmış adını Ak Parti di- ye yazmayanın, söylemeyenin terbiyesiz olduğunu ilan etti. Aaa Kaa Pee diyenleri edep dışı buluyor. Yasaya aykırı davranmakla suçluyor. Fakat gazetelere düşen bir habere göre, kapatma davasında AKP’nin Anayasa Mahkemesi’ne gön- derdiği savunma metninde parti adı Aaa Kaa Pee di- ye geçiyor. İnandırıcı olmak veya olmamak ne umuruna! RTE için dün dündür bugün ise bugün! Ama, inandırıcılığını giderek yitirdiğini kanıtlayan bir başka gelişme; AKP milletvekilleri üzerindeki et- kisinin zayıfladığını gösteriyor. Mayın temizleme yasası Meclis’te bir ay tartışıl- dı. Muhalefet belki ilk kez tüzük olanaklarını kullanarak RTE dayatmasına bir ay direndi. Bu direnmeyi güçlendiren bir başka etken, mayın yasasına karşı çıkan AKP milletvekillerinin katkısıy- dı. Parti içi ve muhalefet partilerinin direnmesine kar- şın yasayı Meclis’ten geçiren RTE’nin; ufak bir za- fer kazandığından söz edildi. Ancak bu zaferi -şayet bir zafer ise- Pirus zaferi diye değerlendirmek gerekiyor. Zira RTE’nin sert eleştirilerine karşın -aralarında eski kimi bakanların da bulunduğu- 62 AKP millet- vekili oylamaya katılmadı! Türkiye tezatlar ülkesi, inandırıcı olmamaya gay- ret gösterenler ülkesi... Örnek Hüseyin Üzmez ola- yı. Adli Tıp Kurumu önce Üzmez’in 14 yaşındaki kız çocuğunun ruhsal durumunu bozacak bir hareket- te bulunmadığına karar verdi. Adam dışarıda. Bu saygıdeğer kurumun son kararı ise tacizi ve kü- çük kızın ruhsal durumunun bozulduğunu içeriyor. Üzmez’e hapishane yolları... Bu inişli çıkışlı birbirini yalanlayan kararlar yargı- ya yön veren bir kuruma ait: Adli Tıp! RTE şimdi ne yapacak? Son yerel seçimlerde seçim bölgelerinde beledi- yeleri yitiren bakanları dışladı. Örgütte de aynı yönteme başvurdu. Ama mayın olayı grupta patladı ve: Hükümet ve partideki uygulamalarına bakarak RTE’nin, mayın yasası oylamasına katılmayan mil- letvekilleri hakkında bakanlara, örgüte uyguladığı yön- temi uygulayacak mı diyen bir soru akla gelmez mi? Zor, çok zor. Hatta olanaksız. RTE’nin aslanlığı zaten bir yere kadar. Grupta stop ediyor! İstanbul B 28 Edirne B 31 Kocaeli B 30 Çanakkale B 28 İzmir B 29 Manisa B 32 Aydın B 35 Denizli B 31 Zonguldak PB 25 Sinop PB 24 Samsun B 23 Trabzon Y 20 Giresun Y 22 Ankara PB 27 Eskişehir PB 27 Konya PB 25 Sıvas Y 21 Antalya B 30 Adana B 32 Mersin B 29 Diyarbakır B 31 Şanlıurfa PB 32 Mardin PB 29 Siirt PB 30 Hakkâri B 20 Van B 23 Kars Y 19 Oslo B 17 Helsinki Y 14 Stockholm Y 16 Londra Y 15 Amsterdam B 18 Brüksel B 18 Paris Y 18 Bonn Y 17 Münih Y 18 Berlin Y 20 Budapeşte Y 30 Madrid Y 22 Viyana Y 27 Belgrad B 32 Sofya B 30 Roma Y 23 Atina B 28 Zürih Y 21 Moskova Y 18 Aşkabat A 31 Astana B 32 Taşkent B 31 Bakû Y 25 Bişkek PB 27 Tiflis Y 29 Kahire B 33 Şam B 30 Doğu bölgelerimiz parça- lı çok bulutlu, İç Anado- lu’nun doğusu, Doğu Ka- radeniz, Doğu Anado- lu’nun kuzey ve batısıyla Ordu, Tokat ve Kahra- manmaraş çevreleri aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı diğer yer- ler parçalı ve az bulutlu ge- çecek. Hava sıcaklığı ba- tı kesimlerde 2-4 derece artacak, doğuda ise 2-4 derece azalacak. SAYFA CUMHURİYET 6 HAZİRAN 2009 CUMARTESİ 8 HABERLERİN DEVAMI Benim halkım erken yatar, geç uyanır. Olup bitenlere, ölümlere, acılara, hü- zünlere pek aldırış etmez. Sığ suları sever, yaşamın derin suları- na inmez. Unutkandır! Katliamlara, faili meçhul cinayetlere önce tepki gösterir, sonra bir kenara çe- kilir. Emperyalizmin acı, gözyaşı, kan olduğu- nun bilincinde değildir. Demokrasiyi, özgürlükleri önemsemez... Emeğin en yüce değer olduğunu düşün- mez. 12 Mart ve 12 Eylül faşizmini çoktan unuttuğundan, sivil faşizme alkış tutar! Tarikat şeyhlerine tapan din bezirgânla- rını, demokrasinin ve özgürlüklerin sim- gesi sanır! Atatürk’ün aydınlanma devrimini, ka- dınlara seçme ve seçilme haklarının 1934 yı- lında verildiğini unutur. Kendilerini “aydın” olarak yutturanlara inanır, Avrupa’da “aydınlanma sürecinin” yüzyıllar boyunca sürdüğünü aklına getirmez. Avrupa’nın laik toplum yapısının, de- mokrasinin ve özgürlüklerin gericiliğe kar- şı yüzyıllarca süren mücadeleler sonucu ger- çekleştirildiğini anlatanlara “din düşmanı” yaftasını yapıştırır. Avrupa’daki o kanın nasıl aktığını, in- sanların birbirlerini nasıl boğazladığını, kır- dığını düşünmez. Avrupa’nın laik demokratik toplum olmak için hangi evrelerden geçtiğini bilmez. Avrupa’nın aydınlanma devrimi sürecini AKP’nin “ampulü” sanır; kitap, dergi oku- maz, sinemaya, tiyatroya gitmez. Örgütlü toplum olamaz. Emekten yana tavır alamaz. Korkaktır, yılgındır... Politikacıdan hesap soramaz. Kadercidir bu yüzden... Aklına Türkiye’nin yüzkarası 6-7 Eylül olayları gelir ama 1950’den bugüne değin Türkiye’nin gerici-faşist iktidarlarca yö- netildiğini göremez. Dini, siyasette araç olarak kullanan sağ- cı partilerin, büyük sermaye desteğinde ol- duğunu, emperyalizmin ağababalarının sözünden çıkmadığını ne dün ne bugün görmüştür. Düşünmek bile istemez! Aydınlanmayı, devrimleri ellerinin tersiy- le iten salt yobazlar değil, bir dönem sol maskeyle dolaşan dönekler de aynı sloga- nı atarlar günümüz Türkiyesi’nde: “Laik Cumhuriyet diktasına karşı demok- rasi ve özgürlük savaşı veriyoruz...” Nabza göre şerbet verirler! Turgut Özal’ın kuyrukçukluğunu yapan- lar, Tayyip Bey’in uçağına binerler! Halkımızın hoşuna gider... Halkımız onlara inanır! Bir paket bulgur, şeker, zeytin, mercimek... En kötüsünden yakacak kömür! Biraz da davul tozu ve minare gölgesi! Oylar ceplerdedir... “Laikler Müslümanları ezer... Laikler din düşmanıdır...Türkan Saylan’ın annesi dön- medir... Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği misyonerdir...” yalanlarına inanır benim yoksul halkım. Çünkü uyurgezerdir... Siyanürlü su içer, uyarılara aldırış et- mez... Zehirli mantar yer, çoluk çocuk ölür yine de vazgeçmez! Açtır, işsizdir, parasızdır! Allah verdi, Allah aldı... Fark etmez! Baştan söylemiştim: “Benim halkım sığ sularda dolaşmayı sever, yaşamın derin sularına inmez...” O yüzden Mustafa Kemal’in 1923 dev- rimine sımsıkı sarılmaz. 1923, uygarlık devrimidir... Emperyalizme karşı direniş sürecidir, tam bağımsızlıktır. Kafa yormaz, düşünmez, tartışmaz! 1923 devrimine felsefe tarihinin içinden bakılır. Bakılmazsa bir anlam ifade etmez! Aydınlanma devriminin kökü, işlevi nedir, bilinmez. Uygarlık tarihini, ulusların var oluşunu, yaşamı öğrenmek için Türkiye’nin geçirdiği evrelere bakmak gerekir. Avrupa, ortaçağın karanlığından kur- tulmak için gericilikle savaştı, oluk gibi kan aktı. Feodal yapı, din ekseninde gelişiyor; Gü- neydoğu’yu kuşatan bağnazlık ülke gene- linde destek buluyor. Tarikat şeyhleri devlet kadrolarını ele ge- çiriyor. Benim halkıma gelince... “Aydınım” diye geçinenler ise laikliği küçümserken cehaletin anıtı olmayı “li- berallik” diye görüyor, din bezirgânlarıyla bir- likte... Öyle değil mi halkım? [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Benim Halkım... Baştarafı 1. Sayfada Toprak ayrõca, Gülen hareke- tine ait yurtlarda kalan öğrenci- lerden özgürlüklerinin sõnõrlan- dõğõna ilişkin pek çok şikâyet duyduklarõnõ da dile getirdi. Gü- len hareketinin hedefinin ne ol- duğunu bilmediğini, ancak in- sanlarõn hareketin muhafazakâr- lõk getirdiğine inandõğõnõ ifade eden Toprak, hareketin daya- nõşma ağõ yoluyla toplumsallaş- mõş dini bir muhafazakârlõğõ he- defliyor olabileceğini söyledi. Araştõrma kapsamõnda pek çok kişinin, yaşadõğõ kentlerin çok da- ha muhafazakârlaştõğõ yönünde şikâyette bulunduğunu anlatan Toprak, hükümet yetkililerinin de çalõşanlarõna ayrõmcõlõk yaptõğõ- nõ kaydetti. Binnaz Toprak özellikle Al- eviler’in ülkede ayrõmcõlõğa uğ- radõğõnõ ve kamu sektöründe iş bulmalarõnõn çok zor olduğunu, dini özgürlüklerinin kõsõtlandõğõnõ ve Alevi öğrencilerin öğretmen- leri tarafõndan ayrõmcõlõğa uğra- dõklarõnõ ifade etti. Toprak ayrõca Türkiye’de ba- zõ insanlarõn, İslamcõ gruplara ya da hükümete yakõn olmanõn ge- tirdiği faydalarõ görerek bu çev- relerin bir parçasõymõş gibi dav- randõklarõnõ ve “kendileri ola- madıklarını” vurguladõ. Toprak, Türkiye’de, toplumsal muhafazakârlõğa yönelik bir hoş- görü ortamõ olduğunu ifade etti. Ayrımcılık yaratıyor Engin Çeber davasõnda işkence görüntülerinin bulunduğu CDler incelendi Skandal bilirkişi raporu HİLAL KÖSE Metris Cezaevi’nde işkenceyle öldürülen En- gin Çeber davasõnda, bilirkişi raporu skandalõ yaşandõ. Dudak okuma uzmanõ, kamera gö- rüntülerinde dudağõ görünmeyen, tutuklu sa- nõk cezaevi müdürü Fuat Karaosmanoğ- lu’nun konuşmalarõnõ sanõk lehine olacak bir şekilde çözdüğünü belirt- ti. Uzmanõn, Çeber’e yönelik işken- ce görüntülerinin bulunduğu CD’ler- le, hazõrladõğõ raporunu mahkemeye sunmadan önce bir televizyon kana- lõna satmaya çalõştõğõ ileri sürüldü. Çeber davasõna bakan Bakõrköy 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin isteği üzerine, adli emanette bulunan, ce- zaevindeki kamera kayõtlarõnõn bu- lunduğu CD’ler, dudak okuma uz- manõ tarafõndan incelendi. Amaç, “görevi ihmal suretiyle işkence so- nucu ölüme sebebiyet vermek” su- çundan ağõrlaştõrõlmõş müebbet hapis cezasõ istenen tutuklu sanõk cezaevi müdürü Fuat Karaosmanoğlu’nun Çeber’in bulunduğu koğuşun önün- de ‘bundan sonra ayağa kalkıp, sa- yım vermeyen herkes bu şekilde cezalan- dırılacak’ deyip demediğini öğrenmekti. Mahkemenin bilirkişi olarak atadõğõ Özgür Tekol, Metris Cezaevi’nde 7 Ekim 2008’de sa- bah 08:17:23 ve 08:18:19 saatleri arasõndaki, Çeber’in koğuşunun bulunduğu ara koridorun güvenlik kamerasõndan kaydedilen görüntü- lerden, sanõk Fuat Karaosmanoğlu ile kame- rada gözüktüğü tespit edilen kişilere ait ko- nuşmalarõ dudak okuma tekniği ile incelediğini kaydetti. Tekol’un raporu dün öğleden sonra dava dosyasõna girdi. Tekol’un hazõrladõğõ ra- poru, basõn danõşmanõ ile birlikte bir televiz- yon kanalõna satmaya çalõştõğõ, raporun imzasõz bir şekilde bazõ gazetecilere ve müdahil avu- katlarõna gönderildiği ileri sürüldü. Çeber ailesinin avukatlarõ, mahkemeden yeni bir rapor alõnmasõnõ isteyeceklerini, bi- lirkişi hakkõnda “görevi kötüye kullandığı” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunacaklarõ- nõ belirttiler. Müdahil avukatõ Taylan Tanay, bilirkişinin raporunu imzalamadan sanõk avu- katlarõna verdiğini kaydederek “Bu suçtur, ce- zası vardır. Bilirkişi yalnızca mahkemeye karşı sorumludur. Dosyaya gelen görüntü- lerle, raporun, sabah saat 10.00 sıraların- da Habertürk’e satılmak istendiği ortaya çıktı. O saatlerde mahkemeye bile ulaşma- mıştı” dedi. Raporun taraflõ hazõrlandõğõnõ ifa- de eden Tanay, “Sanığın dudağı gözükmediği halde, bilirkişi konuşmaların çözümünü yaptığını söylüyor. İddia edilen lafı söyleyip söylemediğinin tespiti mümkün değil” diye konuştu. Skandal rapor Raporda, sağõndaki görevlinin Karaosma- noğlu’na içerideki kişiyi kast ederek “müdü- rüm koğuş mümessili” dediği, Karaosma- noğlu’nun da kapõda bekleyen görevliye “Ne var” diye karşõlõk verdiği belirtiliyor. Kara- osmanoğlu’nun başka bir görevliye “psikilo- jik bir sorunu mu var” dediği, içeride oldu- ğu için kayõtlarda görünmeyen bir kişiye de “Bu vatandaşın psikolojik bir sorunu mu var ki sayımda ayağa kalkmıyor” dediği kay- dediliyor. Karaosmanoğlu’nun “Birbirinize ör- nek olun, sorumluluklarınız var” dedikten sonra, saat 08:17:55’te koğuştan çõktõğõ kay- dediliyor. Çözümü yapõlmayan bir şeyin söy- lenmesi üzerine, Karaosmanoğlu’nun koğuş ka- põsõna doğru yöneldiği ifade edilerek “Adı ge- çen, içerideki kişiyi vücudu dik, fakat başı söz söyleyen kişiye hafifçe eğilmiş halde din- liyor. Dudak hareketleri belirgin olmadı- ğından deşifre mümkün olmamıştır” deni- liyor. Karaosmanoğlu’nun dudak hareketleri üzerinde analiz yapõldõğõ ifade edilerek şöyle devam ediliyor: “İddia edilen söz ile Karaosmanoğlu’nun söylediği söz arasında, zamanla- ma örtüsü, bloklama, yüz açısı, ağız bölgesi, dudakların ve çene kaslarının kullanımı açısından farklılık bulunmaktadır. Dolayı- sıyla adı geçenin söylediği söz ile belirtilen unsurlar açısından ben- zerlik ve uygunluk bulunmadığı kanaatine varılmıştır.” İddia edi- len sözün tehdit, korkutma içerdiği, düşmanlõk ve saldõrgan tutumun göstergesi olan hareketlerle des- teklenmesi gerektiği ifade edilen ra- porda, Karaosmanoğlu’nun beden dilinin konuştuğu kişiye tepki ya da düşmanlõk göstermediği, ellerini şiddet ifadesi şeklinde kullanma gibi sözsüz iletişim öğelerini des- teklemediği kaydediliyor. Karaos- manoğlu’nun olayõn gerçekleştiği koğuşun bulunduğu koridora doğru vücut di- li rahat ve elleri arkasõnda yöneldiği ifade edi- lerek “Koğuş kapısına doğru ilerlediği, ka- pı önünde toplumsal rol ve statüye uygun şekilde kendinden eminlik, emniyet, özgü- ven belirten vücudun dik ve ellerini arka- dan bağlamış bir beden duruşu içinde ko- nuşma ve dinleme yaptığı, hatta, koğuştan ayrıldığı sürece kadar bu hareketini koru- duğu gözlemlenmiştir” deniliyor. Raporun so- nuç bölümünde de Karaosmanoğlu’nun söy- lediği iddia edilen sözlerle, çözülen sözler ara- sõnda, beden dili ile verdiği mesaj açõsõndan uy- gunluk bulunmadõğõnõn anlaşõldõğõ ifade be- lirtiliyor. Dosyaya konulan kamera görüntülerinde Çe- ber’in jandarmaya ilk teslim edildiği sõrada el- lerinde jop olan görevliler, Çeber, baygõn bir şekilde cezaevi avlusunda yatarken görülüyor. Çeber’in hastaneye götürülmek üzere sedye- ye konulmasõ öncesinde karga tulumba revi- re götürülüp, revirden çõkarõlmasõ da kamera- lar tarafõndan kaydedilmiş. İstanbul Haber Ser- visi - Terörle Mücadele Kanunu (TMK) mağdu- ru 7 çocuğun yargõlan- masõna devam edildi. Aralarõnda 18 yaşõndan küçük 4 çocuk olmak üzere toplam 7 kişinin yargõlandõğõ davada ço- cuklar, “yasa dışı terör örgütüne üye olmak”, “örgüt adına suç işle- mek”, “patlayıcı mad- de taşımak”, “örgüt adına araç yakmaya kalkışmak” ve “mala zarar vermekle” suç- lanõyor. İstanbul 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde basõna kapalõ olarak görülen da- va öncesi “Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları” üyesi bir grup alkõş, õslõk ve sloganlarla davayõ protesto etti. Aralarõnda Ufuk Uras’õn da bulun- duğu grup adõna basõn açõklamasõ yapan sanat- çõ Derya Alabora, Tür- kiye’de 1991 yõlõnda çõ- kan TMK nedeniyle bin- lerce çocuğun “yetiş- kin” gibi yargõlandõğõnõ, gözaltõna alõndõğõnõ ve 30 yõlõ aşkõn süre hapis cezalarõ aldõğõnõ belirtti. Söz konusu 12-18 yaş arasõ çocuklarõn pedo- gojik destek alamadõğõnõ, öğrenimlerine devam edemediklerini vurgula- yan Alabora, çocuklarõn aileleriyle de görüştü- rülmediklerini, işkence ve kötü muameleye ma- ruz kaldõklarõnõ söyledi. “1991’den bu yana po- lis ve asker şiddetiyle Doğu ve Güneydoğu’da hayatını kaybeden ço- cuk sayısı 328. Arala- rında henüz ismi kon- mamış bebekler de var” ifadesini kullanan Alabora, “Yeryüzünde- ki tüm çocukların ço- cuk gibi yaşamak, ço- cuk gibi muamele gör- mek hakkıdır. TBMM’de grubu olan tüm partilere, Çocuk- lar İçin Adalet Çağrı- cıları olarak TMK mağduru çocuklar hak- kında bir rapor ve Ka- nunda Değişiklik Öner- gesi Taslağı verdik. Tüm partilerin bunun siyaset üstü bir ‘çocuk meselesi’ olduğunu id- rak edip bir an önce kanuni düzenlemeyi el birliğiyle yapmalarını bekliyoruz. Amacımız, TMK mağduru çocuk- ların daha fazla hasar görmemesi. Türkiye ye- ni TMK mağduru ço- cukların utancını ya- şamasın artık” diye ko- nuştu. TMK mağduru çocukların davası devam ediyor DENİZ FENERİ Akman ve 17 kişinin mal varlığına tedbir ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Alman- ya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantõlõ soruştur- ma kapsamõnda, Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ’nõn istemi üzerine Sulh Ceza Mahkemesi kararõ ile aralarõnda RTÜK Başkanõ Zahid Akman ile Kanal 7’nin sahibi Zekeriya Kara- man’õn da bulunduğu 18 kişinin malvarlõğõna tedbir konuldu. Kararõn alõnmasõnda soruşturma üzerine malvarlõğõnõ ka- çõrma girişimleri belir- leyici oldu. RTÜK Baş- kanõ Akman’õn başken- tin en büyük alõşveriş merkezlerinden Arma- da’da da ortaklõğõ vardõ. Alman Federal Mah- kemesi’nin geçen yõl Al- manya’daki yurttaşlar- dan toplanan 40 milyon Avro’nun 18.5 milyon Avro’sunun Türkiye’ye kuryelerle taşõndõğõ id- diasõ üzerine başlatõlan Deniz Feneri soruştur- masõnda ilk somut ge- lişme yaşandõ. Geçen haftalarda RTÜK Baş- kanõ Zahid Akman’õn ifadesini alan ve önceki hafta Almanya’dan gelen dosyanõn tercümesini ta- mamlayan Ankara Cum- huriyet Başsavcõlõğõ, De- niz Feneri e.V. bağlantõ- lõ soruşturma kapsamõn- da adlarõ geçen 18 kişi- nin malvarlõklarõna ted- bir konulmasõ için hare- kete geçti. Bu çerçevede, Almanya’da bulunan Deniz Feneri e.V. bağ- lantõlõ soruşturmada ad- larõ geçen ve aralarõnda Akman ve Karaman’õn da bulunduğu kişilerin malvarlõğõna Ankara Sulh Ceza Mahkemesi kararõ ile tedbir konuldu. Tedbir koyma kararõ kapsamõnda, bu kişilerin şirketlerdeki paylarõ, ta- şõnmaz mallarõ ve araç- larõ bulunuyor. Soruş- turma kapsamõnda adõ geçen toplam 18 kişinin ortağõ olduklarõ şirket- lerde sermaye azaltma yoluna giderek malvar- lõğõnõ kaçõrdõklarõ iddia edilmişti. Yetkililer, “Alınan bu tedbir ka- rarı ile şirketlerin bu şekilde içlerinin boşal- tılmasının önüne geçil- miş olacağını” söyledi- ler. Tüm Türkiye gene- linde uygulanacak olan kararõ Tapu Sicil Genel Müdürlüğü, Trafik Tes- cil Müdürlükleri ile Ti- caret Sicil Memurlukla- rõ yerine getirecek. Mah- keme kararõnõn ilgililere tebliğinin ardõndan zan- lõlarõn üzerlerine kayõtlõ araçlardan konutlara, şir- ket hisselerinden borsa- daki kâğõtlarõna kadar tüm varlõklarõna tedbir konulacak. Aksi yönde karar çõkmadõkça da zan- lõlar el konulan varlõkla- rõyla ilgili herhangi bir tasarrufta bulunamaya- caklar. Başsavcõlõğõn istemi üzerine mahkemenin malvarlõklarõna tedbir koyduğu isimler şöyle: RTÜK Başkanõ Zahid Akman, Zekeriya Kara- man, Mehmet Sıddık Balıkçı, Bedrettin Bü- lent Bilgin, Mustafa Çelik, Ahmet Coşar, Orhan Durmaz, Gök- han Gürbüz, Harun Kapıyoldaş, İsmail Ka- rahan, Zekeriya Kara- man, İzzet Kurum, Şa- hin Küsmüş, Seyyar Kutun, Hakkı Sadal, Ümit Yaşar Sincanoğ- lu, Erhan Atar. Alman Savcõlõğõ, bu kişilerin fotoğraflarõnõn, avuç içi izlerinin ve par- mak izlerinin alõnmasõnõ isterken; para trafiği, sah- te fatura, muhasebe ka- yõtlarõ, sözleşmeler, mak- buzlar, irsaliye ve sicil- ler gibi delillerin bulun- masõ beklentisini de An- kara’ya iletmişti. Arala- rõnda RTÜK Başkanõ Akman’õn da bulunduğu zanlõlar Alman savcõlõ- ğõnda, “Meslek edinil- miş şekilde dolandırı- cılık yapmak”la suç- lanmõşlardõ. RTÜK Başkanõ Zahid Akman, kurum yasasõna aykõrõ olmasõna karşõn yürüttüğü ticari faaliyet- lerini “çocuklarımın ge- leceğini hazırlamak zo- rundayım” sözleriyle savunmuştu. Akman’õn başkentin en büyük alõş- veriş merkezlerinden olan Armada’ya da ortak olduğu ortaya çõkmõştõ. Mahkemenin kararõ uya- rõnca Akman’õn Arma- da’daki hissesine de ted- bir konulacak. Hacı Bektaş 800 yaşında ALİ AÇAR Alevi-Bektaşi inancõ- nõn Anadolu’daki kuru- cusu Hünkar Hacı Bektaş Veli doğumu- nun 800’üncü yõldönü- münde Türkiye’de ve Avrupa’daki çok sayõda Cemevi ve Alevi kültür merkezlerinde gerçek- leştirilecek etkinliklerle anõlacak. Hacõ Bektaş Veli’nin doğumunun 800’üncü yõlõ dolayõsõyla Alevi kurumlarõnõn temsilci- leri Hacõ Bektaş Veli düşüncesini anlattõlar. Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Genel Başkanõ Turgut Öker, Hacõ Bektaş Ve- li’nin insana odaklõ dü- şüncesinin aradan 800 yõl geçmesine karşõn yeniden Türkiye ve Av- rupa’da öne çõktõğõnõ söyledi. Hacõ Bektaş Ve- li adõna Almanya’da “Alevi Enstitüsü” ku- rulduğunu belirten Öker, “Hacı Bektaş’ı anmak onun fikirlerine sahip çıkmaktır. AABF ola- rak hünkarın aydın- lanmacı ve ilerici yö- nünü örnek alıyoruz. Bu yıl Avrupa’daki 250’ye yakın Alevi Kültür Merkezi’nde paneller, dinletiler dü- zenliyoruz. Her yıl ol- duğu gibi bu yıl da ağustos ayındaki Hacı Bektaş törenlerine or- ganize şekilde katıla- cağız” dedi. Alevi Vakõflarõ Fede- rasyonu (AVF) Başkan Yardõmcõsõ ve Kartal Cemevi Genel Sekrete- ri İsmail Saçlı ise Hacõ Bektaş Veli’yi günü- müzde daha iyi anla- mak gerektiğine dikkat çekti. Okmeydanõ Cem- evi’nde de 7 Haziran Pazar günü saat 16.00’da Hacõ Bektaş’õ anmak amacõyla panel düzenlenecek. Toprak, F. Gülen hareketinin büyük bir mali imparatorluk kurduğunu söyledi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle