Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Akman ise “Hayır; Başbakan Yardımcısı istifamı is-
temedi. ‘İstifa etmeyi düşündünüz mü hiç’ diye sor-
du” diyor.
İstifa olayı sanki İskender’in kılıcıyla çözdüğü Gor-
dion düğümü.
RTE yol ayrımında; ya Arınç ya da Akman!
Ama Başbakan, Akman-Arınç savaşımında sus-
ma hakkını kullanıyor.
Oysa sorunu çözmenin yolu Başbakanlık’tan ge-
çiyor.
Başbakan istese sorunu bir hamlede çözebilir.
Akman’dan istifa etmesini isteyebilir.
Ya da Akman’ın RTÜK Başkanlığı’nda kalmasına
ses çıkarmayarak Bakanlar Kurulu’na aldığı parti bü-
yüğü Arınç’ı kırmış gücendirmiş olmayı yeğleyebi-
lir.
Son olasılığa eklenecek bir başka olasılık daha var.
Tabii Akman’ı kollayarak adı parti içinde giderek
güçlenen Arınç’ı harcamayı hesaplamıyorsa…
Başbakan partisinin kısaltılmış adını Ak Parti di-
ye yazmayanın, söylemeyenin terbiyesiz olduğunu
ilan etti.
Aaa Kaa Pee diyenleri edep dışı buluyor. Yasaya
aykırı davranmakla suçluyor.
Fakat gazetelere düşen bir habere göre, kapatma
davasında AKP’nin Anayasa Mahkemesi’ne gön-
derdiği savunma metninde parti adı Aaa Kaa Pee di-
ye geçiyor.
İnandırıcı olmak veya olmamak ne umuruna!
RTE için dün dündür bugün ise bugün!
Ama, inandırıcılığını giderek yitirdiğini kanıtlayan
bir başka gelişme; AKP milletvekilleri üzerindeki et-
kisinin zayıfladığını gösteriyor.
Mayın temizleme yasası Meclis’te bir ay tartışıl-
dı.
Muhalefet belki ilk kez tüzük olanaklarını kullanarak
RTE dayatmasına bir ay direndi.
Bu direnmeyi güçlendiren bir başka etken, mayın
yasasına karşı çıkan AKP milletvekillerinin katkısıy-
dı.
Parti içi ve muhalefet partilerinin direnmesine kar-
şın yasayı Meclis’ten geçiren RTE’nin; ufak bir za-
fer kazandığından söz edildi.
Ancak bu zaferi -şayet bir zafer ise- Pirus zaferi
diye değerlendirmek gerekiyor.
Zira RTE’nin sert eleştirilerine karşın -aralarında
eski kimi bakanların da bulunduğu- 62 AKP millet-
vekili oylamaya katılmadı!
Türkiye tezatlar ülkesi, inandırıcı olmamaya gay-
ret gösterenler ülkesi... Örnek Hüseyin Üzmez ola-
yı.
Adli Tıp Kurumu önce Üzmez’in 14 yaşındaki kız
çocuğunun ruhsal durumunu bozacak bir hareket-
te bulunmadığına karar verdi. Adam dışarıda.
Bu saygıdeğer kurumun son kararı ise tacizi ve kü-
çük kızın ruhsal durumunun bozulduğunu içeriyor.
Üzmez’e hapishane yolları...
Bu inişli çıkışlı birbirini yalanlayan kararlar yargı-
ya yön veren bir kuruma ait: Adli Tıp!
RTE şimdi ne yapacak?
Son yerel seçimlerde seçim bölgelerinde beledi-
yeleri yitiren bakanları dışladı.
Örgütte de aynı yönteme başvurdu.
Ama mayın olayı grupta patladı ve:
Hükümet ve partideki uygulamalarına bakarak
RTE’nin, mayın yasası oylamasına katılmayan mil-
letvekilleri hakkında bakanlara, örgüte uyguladığı yön-
temi uygulayacak mı diyen bir soru akla gelmez mi?
Zor, çok zor. Hatta olanaksız.
RTE’nin aslanlığı zaten bir yere kadar. Grupta stop
ediyor!
İstanbul B 28
Edirne B 31
Kocaeli B 30
Çanakkale B 28
İzmir B 29
Manisa B 32
Aydın B 35
Denizli B 31
Zonguldak PB 25
Sinop PB 24
Samsun B 23
Trabzon Y 20
Giresun Y 22
Ankara PB 27
Eskişehir PB 27
Konya PB 25
Sıvas Y 21
Antalya B 30
Adana B 32
Mersin B 29
Diyarbakır B 31
Şanlıurfa PB 32
Mardin PB 29
Siirt PB 30
Hakkâri B 20
Van B 23
Kars Y 19
Oslo B 17
Helsinki Y 14
Stockholm Y 16
Londra Y 15
Amsterdam B 18
Brüksel B 18
Paris Y 18
Bonn Y 17
Münih Y 18
Berlin Y 20
Budapeşte Y 30
Madrid Y 22
Viyana Y 27
Belgrad B 32
Sofya B 30
Roma Y 23
Atina B 28
Zürih Y 21
Moskova Y 18
Aşkabat A 31
Astana B 32
Taşkent B 31
Bakû Y 25
Bişkek PB 27
Tiflis Y 29
Kahire B 33
Şam B 30
Doğu bölgelerimiz parça-
lı çok bulutlu, İç Anado-
lu’nun doğusu, Doğu Ka-
radeniz, Doğu Anado-
lu’nun kuzey ve batısıyla
Ordu, Tokat ve Kahra-
manmaraş çevreleri aralıklı
sağanak ve gök gürültülü
sağanak yağışlı diğer yer-
ler parçalı ve az bulutlu ge-
çecek. Hava sıcaklığı ba-
tı kesimlerde 2-4 derece
artacak, doğuda ise 2-4
derece azalacak.
SAYFA CUMHURİYET 6 HAZİRAN 2009 CUMARTESİ
8 HABERLERİN DEVAMI
Benim halkım erken yatar, geç uyanır.
Olup bitenlere, ölümlere, acılara, hü-
zünlere pek aldırış etmez.
Sığ suları sever, yaşamın derin suları-
na inmez.
Unutkandır!
Katliamlara, faili meçhul cinayetlere
önce tepki gösterir, sonra bir kenara çe-
kilir.
Emperyalizmin acı, gözyaşı, kan olduğu-
nun bilincinde değildir.
Demokrasiyi, özgürlükleri önemsemez...
Emeğin en yüce değer olduğunu düşün-
mez.
12 Mart ve 12 Eylül faşizmini çoktan
unuttuğundan, sivil faşizme alkış tutar!
Tarikat şeyhlerine tapan din bezirgânla-
rını, demokrasinin ve özgürlüklerin sim-
gesi sanır!
Atatürk’ün aydınlanma devrimini, ka-
dınlara seçme ve seçilme haklarının 1934 yı-
lında verildiğini unutur.
Kendilerini “aydın” olarak yutturanlara
inanır, Avrupa’da “aydınlanma sürecinin”
yüzyıllar boyunca sürdüğünü aklına getirmez.
Avrupa’nın laik toplum yapısının, de-
mokrasinin ve özgürlüklerin gericiliğe kar-
şı yüzyıllarca süren mücadeleler sonucu ger-
çekleştirildiğini anlatanlara “din düşmanı”
yaftasını yapıştırır.
Avrupa’daki o kanın nasıl aktığını, in-
sanların birbirlerini nasıl boğazladığını, kır-
dığını düşünmez.
Avrupa’nın laik demokratik toplum olmak
için hangi evrelerden geçtiğini bilmez.
Avrupa’nın aydınlanma devrimi sürecini
AKP’nin “ampulü” sanır; kitap, dergi oku-
maz, sinemaya, tiyatroya gitmez.
Örgütlü toplum olamaz.
Emekten yana tavır alamaz.
Korkaktır, yılgındır...
Politikacıdan hesap soramaz.
Kadercidir bu yüzden...
Aklına Türkiye’nin yüzkarası 6-7 Eylül
olayları gelir ama 1950’den bugüne değin
Türkiye’nin gerici-faşist iktidarlarca yö-
netildiğini göremez.
Dini, siyasette araç olarak kullanan sağ-
cı partilerin, büyük sermaye desteğinde ol-
duğunu, emperyalizmin ağababalarının
sözünden çıkmadığını ne dün ne bugün
görmüştür.
Düşünmek bile istemez!
Aydınlanmayı, devrimleri ellerinin tersiy-
le iten salt yobazlar değil, bir dönem sol
maskeyle dolaşan dönekler de aynı sloga-
nı atarlar günümüz Türkiyesi’nde:
“Laik Cumhuriyet diktasına karşı demok-
rasi ve özgürlük savaşı veriyoruz...”
Nabza göre şerbet verirler!
Turgut Özal’ın kuyrukçukluğunu yapan-
lar, Tayyip Bey’in uçağına binerler!
Halkımızın hoşuna gider...
Halkımız onlara inanır!
Bir paket bulgur, şeker, zeytin, mercimek...
En kötüsünden yakacak kömür!
Biraz da davul tozu ve minare gölgesi!
Oylar ceplerdedir...
“Laikler Müslümanları ezer... Laikler din
düşmanıdır...Türkan Saylan’ın annesi dön-
medir... Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
misyonerdir...” yalanlarına inanır benim
yoksul halkım.
Çünkü uyurgezerdir...
Siyanürlü su içer, uyarılara aldırış et-
mez...
Zehirli mantar yer, çoluk çocuk ölür
yine de vazgeçmez!
Açtır, işsizdir, parasızdır!
Allah verdi, Allah aldı...
Fark etmez!
Baştan söylemiştim:
“Benim halkım sığ sularda dolaşmayı
sever, yaşamın derin sularına inmez...”
O yüzden Mustafa Kemal’in 1923 dev-
rimine sımsıkı sarılmaz.
1923, uygarlık devrimidir...
Emperyalizme karşı direniş sürecidir, tam
bağımsızlıktır.
Kafa yormaz, düşünmez, tartışmaz!
1923 devrimine felsefe tarihinin içinden
bakılır.
Bakılmazsa bir anlam ifade etmez!
Aydınlanma devriminin kökü, işlevi nedir,
bilinmez.
Uygarlık tarihini, ulusların var oluşunu,
yaşamı öğrenmek için Türkiye’nin geçirdiği
evrelere bakmak gerekir.
Avrupa, ortaçağın karanlığından kur-
tulmak için gericilikle savaştı, oluk gibi kan
aktı.
Feodal yapı, din ekseninde gelişiyor; Gü-
neydoğu’yu kuşatan bağnazlık ülke gene-
linde destek buluyor.
Tarikat şeyhleri devlet kadrolarını ele ge-
çiriyor.
Benim halkıma gelince...
“Aydınım” diye geçinenler ise laikliği
küçümserken cehaletin anıtı olmayı “li-
berallik” diye görüyor, din bezirgânlarıyla bir-
likte...
Öyle değil mi halkım?
[email protected]
Faks numaramız: 0212 343 72 69
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Benim Halkım...
Baştarafı 1. Sayfada
Toprak ayrõca, Gülen hareke-
tine ait yurtlarda kalan öğrenci-
lerden özgürlüklerinin sõnõrlan-
dõğõna ilişkin pek çok şikâyet
duyduklarõnõ da dile getirdi. Gü-
len hareketinin hedefinin ne ol-
duğunu bilmediğini, ancak in-
sanlarõn hareketin muhafazakâr-
lõk getirdiğine inandõğõnõ ifade
eden Toprak, hareketin daya-
nõşma ağõ yoluyla toplumsallaş-
mõş dini bir muhafazakârlõğõ he-
defliyor olabileceğini söyledi.
Araştõrma kapsamõnda pek çok
kişinin, yaşadõğõ kentlerin çok da-
ha muhafazakârlaştõğõ yönünde
şikâyette bulunduğunu anlatan
Toprak, hükümet yetkililerinin de
çalõşanlarõna ayrõmcõlõk yaptõğõ-
nõ kaydetti.
Binnaz Toprak özellikle Al-
eviler’in ülkede ayrõmcõlõğa uğ-
radõğõnõ ve kamu sektöründe iş
bulmalarõnõn çok zor olduğunu,
dini özgürlüklerinin kõsõtlandõğõnõ
ve Alevi öğrencilerin öğretmen-
leri tarafõndan ayrõmcõlõğa uğra-
dõklarõnõ ifade etti.
Toprak ayrõca Türkiye’de ba-
zõ insanlarõn, İslamcõ gruplara ya
da hükümete yakõn olmanõn ge-
tirdiği faydalarõ görerek bu çev-
relerin bir parçasõymõş gibi dav-
randõklarõnõ ve “kendileri ola-
madıklarını” vurguladõ.
Toprak, Türkiye’de, toplumsal
muhafazakârlõğa yönelik bir hoş-
görü ortamõ olduğunu ifade etti.
Ayrımcılık yaratıyor
Engin Çeber davasõnda işkence görüntülerinin bulunduğu CDler incelendi
Skandal bilirkişi raporu
HİLAL KÖSE
Metris Cezaevi’nde işkenceyle öldürülen En-
gin Çeber davasõnda, bilirkişi raporu skandalõ
yaşandõ. Dudak okuma uzmanõ, kamera gö-
rüntülerinde dudağõ görünmeyen, tutuklu sa-
nõk cezaevi müdürü Fuat Karaosmanoğ-
lu’nun konuşmalarõnõ sanõk lehine
olacak bir şekilde çözdüğünü belirt-
ti. Uzmanõn, Çeber’e yönelik işken-
ce görüntülerinin bulunduğu CD’ler-
le, hazõrladõğõ raporunu mahkemeye
sunmadan önce bir televizyon kana-
lõna satmaya çalõştõğõ ileri sürüldü.
Çeber davasõna bakan Bakõrköy 14.
Ağõr Ceza Mahkemesi’nin isteği
üzerine, adli emanette bulunan, ce-
zaevindeki kamera kayõtlarõnõn bu-
lunduğu CD’ler, dudak okuma uz-
manõ tarafõndan incelendi. Amaç,
“görevi ihmal suretiyle işkence so-
nucu ölüme sebebiyet vermek” su-
çundan ağõrlaştõrõlmõş müebbet hapis
cezasõ istenen tutuklu sanõk cezaevi
müdürü Fuat Karaosmanoğlu’nun
Çeber’in bulunduğu koğuşun önün-
de ‘bundan sonra ayağa kalkıp, sa-
yım vermeyen herkes bu şekilde cezalan-
dırılacak’ deyip demediğini öğrenmekti.
Mahkemenin bilirkişi olarak atadõğõ Özgür
Tekol, Metris Cezaevi’nde 7 Ekim 2008’de sa-
bah 08:17:23 ve 08:18:19 saatleri arasõndaki,
Çeber’in koğuşunun bulunduğu ara koridorun
güvenlik kamerasõndan kaydedilen görüntü-
lerden, sanõk Fuat Karaosmanoğlu ile kame-
rada gözüktüğü tespit edilen kişilere ait ko-
nuşmalarõ dudak okuma tekniği ile incelediğini
kaydetti. Tekol’un raporu dün öğleden sonra
dava dosyasõna girdi. Tekol’un hazõrladõğõ ra-
poru, basõn danõşmanõ ile birlikte bir televiz-
yon kanalõna satmaya çalõştõğõ, raporun imzasõz
bir şekilde bazõ gazetecilere ve müdahil avu-
katlarõna gönderildiği ileri sürüldü.
Çeber ailesinin avukatlarõ, mahkemeden
yeni bir rapor alõnmasõnõ isteyeceklerini, bi-
lirkişi hakkõnda “görevi kötüye kullandığı”
gerekçesiyle suç duyurusunda bulunacaklarõ-
nõ belirttiler. Müdahil avukatõ Taylan Tanay,
bilirkişinin raporunu imzalamadan sanõk avu-
katlarõna verdiğini kaydederek “Bu suçtur, ce-
zası vardır. Bilirkişi yalnızca mahkemeye
karşı sorumludur. Dosyaya gelen görüntü-
lerle, raporun, sabah saat 10.00 sıraların-
da Habertürk’e satılmak istendiği ortaya
çıktı. O saatlerde mahkemeye bile ulaşma-
mıştı” dedi. Raporun taraflõ hazõrlandõğõnõ ifa-
de eden Tanay, “Sanığın dudağı gözükmediği
halde, bilirkişi konuşmaların çözümünü
yaptığını söylüyor. İddia edilen lafı söyleyip
söylemediğinin tespiti mümkün değil” diye
konuştu.
Skandal rapor
Raporda, sağõndaki görevlinin Karaosma-
noğlu’na içerideki kişiyi kast ederek “müdü-
rüm koğuş mümessili” dediği, Karaosma-
noğlu’nun da kapõda bekleyen görevliye “Ne
var” diye karşõlõk verdiği belirtiliyor. Kara-
osmanoğlu’nun başka bir görevliye “psikilo-
jik bir sorunu mu var” dediği, içeride oldu-
ğu için kayõtlarda görünmeyen bir kişiye de
“Bu vatandaşın psikolojik bir sorunu mu
var ki sayımda ayağa kalkmıyor” dediği kay-
dediliyor. Karaosmanoğlu’nun “Birbirinize ör-
nek olun, sorumluluklarınız var” dedikten
sonra, saat 08:17:55’te koğuştan çõktõğõ kay-
dediliyor. Çözümü yapõlmayan bir şeyin söy-
lenmesi üzerine, Karaosmanoğlu’nun koğuş ka-
põsõna doğru yöneldiği ifade edilerek “Adı ge-
çen, içerideki kişiyi vücudu dik, fakat başı
söz söyleyen kişiye hafifçe eğilmiş halde din-
liyor. Dudak hareketleri belirgin olmadı-
ğından deşifre mümkün olmamıştır” deni-
liyor. Karaosmanoğlu’nun dudak hareketleri
üzerinde analiz yapõldõğõ ifade edilerek şöyle
devam ediliyor:
“İddia edilen söz ile Karaosmanoğlu’nun
söylediği söz arasında, zamanla-
ma örtüsü, bloklama, yüz açısı,
ağız bölgesi, dudakların ve çene
kaslarının kullanımı açısından
farklılık bulunmaktadır. Dolayı-
sıyla adı geçenin söylediği söz ile
belirtilen unsurlar açısından ben-
zerlik ve uygunluk bulunmadığı
kanaatine varılmıştır.” İddia edi-
len sözün tehdit, korkutma içerdiği,
düşmanlõk ve saldõrgan tutumun
göstergesi olan hareketlerle des-
teklenmesi gerektiği ifade edilen ra-
porda, Karaosmanoğlu’nun beden
dilinin konuştuğu kişiye tepki ya da
düşmanlõk göstermediği, ellerini
şiddet ifadesi şeklinde kullanma
gibi sözsüz iletişim öğelerini des-
teklemediği kaydediliyor. Karaos-
manoğlu’nun olayõn gerçekleştiği
koğuşun bulunduğu koridora doğru vücut di-
li rahat ve elleri arkasõnda yöneldiği ifade edi-
lerek “Koğuş kapısına doğru ilerlediği, ka-
pı önünde toplumsal rol ve statüye uygun
şekilde kendinden eminlik, emniyet, özgü-
ven belirten vücudun dik ve ellerini arka-
dan bağlamış bir beden duruşu içinde ko-
nuşma ve dinleme yaptığı, hatta, koğuştan
ayrıldığı sürece kadar bu hareketini koru-
duğu gözlemlenmiştir” deniliyor. Raporun so-
nuç bölümünde de Karaosmanoğlu’nun söy-
lediği iddia edilen sözlerle, çözülen sözler ara-
sõnda, beden dili ile verdiği mesaj açõsõndan uy-
gunluk bulunmadõğõnõn anlaşõldõğõ ifade be-
lirtiliyor.
Dosyaya konulan kamera görüntülerinde Çe-
ber’in jandarmaya ilk teslim edildiği sõrada el-
lerinde jop olan görevliler, Çeber, baygõn bir
şekilde cezaevi avlusunda yatarken görülüyor.
Çeber’in hastaneye götürülmek üzere sedye-
ye konulmasõ öncesinde karga tulumba revi-
re götürülüp, revirden çõkarõlmasõ da kamera-
lar tarafõndan kaydedilmiş.
İstanbul Haber Ser-
visi - Terörle Mücadele
Kanunu (TMK) mağdu-
ru 7 çocuğun yargõlan-
masõna devam edildi.
Aralarõnda 18 yaşõndan
küçük 4 çocuk olmak
üzere toplam 7 kişinin
yargõlandõğõ davada ço-
cuklar, “yasa dışı terör
örgütüne üye olmak”,
“örgüt adına suç işle-
mek”, “patlayıcı mad-
de taşımak”, “örgüt
adına araç yakmaya
kalkışmak” ve “mala
zarar vermekle” suç-
lanõyor.
İstanbul 11. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nde basõna
kapalõ olarak görülen da-
va öncesi “Çocuklar
İçin Adalet Çağrıcıları”
üyesi bir grup alkõş, õslõk
ve sloganlarla davayõ
protesto etti. Aralarõnda
Ufuk Uras’õn da bulun-
duğu grup adõna basõn
açõklamasõ yapan sanat-
çõ Derya Alabora, Tür-
kiye’de 1991 yõlõnda çõ-
kan TMK nedeniyle bin-
lerce çocuğun “yetiş-
kin” gibi yargõlandõğõnõ,
gözaltõna alõndõğõnõ ve
30 yõlõ aşkõn süre hapis
cezalarõ aldõğõnõ belirtti.
Söz konusu 12-18 yaş
arasõ çocuklarõn pedo-
gojik destek alamadõğõnõ,
öğrenimlerine devam
edemediklerini vurgula-
yan Alabora, çocuklarõn
aileleriyle de görüştü-
rülmediklerini, işkence
ve kötü muameleye ma-
ruz kaldõklarõnõ söyledi.
“1991’den bu yana po-
lis ve asker şiddetiyle
Doğu ve Güneydoğu’da
hayatını kaybeden ço-
cuk sayısı 328. Arala-
rında henüz ismi kon-
mamış bebekler de
var” ifadesini kullanan
Alabora, “Yeryüzünde-
ki tüm çocukların ço-
cuk gibi yaşamak, ço-
cuk gibi muamele gör-
mek hakkıdır.
TBMM’de grubu olan
tüm partilere, Çocuk-
lar İçin Adalet Çağrı-
cıları olarak TMK
mağduru çocuklar hak-
kında bir rapor ve Ka-
nunda Değişiklik Öner-
gesi Taslağı verdik.
Tüm partilerin bunun
siyaset üstü bir ‘çocuk
meselesi’ olduğunu id-
rak edip bir an önce
kanuni düzenlemeyi el
birliğiyle yapmalarını
bekliyoruz. Amacımız,
TMK mağduru çocuk-
ların daha fazla hasar
görmemesi. Türkiye ye-
ni TMK mağduru ço-
cukların utancını ya-
şamasın artık” diye ko-
nuştu.
TMK mağduru çocukların
davası devam ediyor
DENİZ FENERİ
Akman ve 17 kişinin
mal varlığına tedbir
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Alman-
ya’daki Deniz Feneri
e.V. bağlantõlõ soruştur-
ma kapsamõnda, Ankara
Cumhuriyet Başsavcõlõ-
ğõ’nõn istemi üzerine
Sulh Ceza Mahkemesi
kararõ ile aralarõnda
RTÜK Başkanõ Zahid
Akman ile Kanal 7’nin
sahibi Zekeriya Kara-
man’õn da bulunduğu
18 kişinin malvarlõğõna
tedbir konuldu. Kararõn
alõnmasõnda soruşturma
üzerine malvarlõğõnõ ka-
çõrma girişimleri belir-
leyici oldu. RTÜK Baş-
kanõ Akman’õn başken-
tin en büyük alõşveriş
merkezlerinden Arma-
da’da da ortaklõğõ vardõ.
Alman Federal Mah-
kemesi’nin geçen yõl Al-
manya’daki yurttaşlar-
dan toplanan 40 milyon
Avro’nun 18.5 milyon
Avro’sunun Türkiye’ye
kuryelerle taşõndõğõ id-
diasõ üzerine başlatõlan
Deniz Feneri soruştur-
masõnda ilk somut ge-
lişme yaşandõ. Geçen
haftalarda RTÜK Baş-
kanõ Zahid Akman’õn
ifadesini alan ve önceki
hafta Almanya’dan gelen
dosyanõn tercümesini ta-
mamlayan Ankara Cum-
huriyet Başsavcõlõğõ, De-
niz Feneri e.V. bağlantõ-
lõ soruşturma kapsamõn-
da adlarõ geçen 18 kişi-
nin malvarlõklarõna ted-
bir konulmasõ için hare-
kete geçti. Bu çerçevede,
Almanya’da bulunan
Deniz Feneri e.V. bağ-
lantõlõ soruşturmada ad-
larõ geçen ve aralarõnda
Akman ve Karaman’õn
da bulunduğu kişilerin
malvarlõğõna Ankara
Sulh Ceza Mahkemesi
kararõ ile tedbir konuldu.
Tedbir koyma kararõ
kapsamõnda, bu kişilerin
şirketlerdeki paylarõ, ta-
şõnmaz mallarõ ve araç-
larõ bulunuyor. Soruş-
turma kapsamõnda adõ
geçen toplam 18 kişinin
ortağõ olduklarõ şirket-
lerde sermaye azaltma
yoluna giderek malvar-
lõğõnõ kaçõrdõklarõ iddia
edilmişti. Yetkililer,
“Alınan bu tedbir ka-
rarı ile şirketlerin bu
şekilde içlerinin boşal-
tılmasının önüne geçil-
miş olacağını” söyledi-
ler. Tüm Türkiye gene-
linde uygulanacak olan
kararõ Tapu Sicil Genel
Müdürlüğü, Trafik Tes-
cil Müdürlükleri ile Ti-
caret Sicil Memurlukla-
rõ yerine getirecek. Mah-
keme kararõnõn ilgililere
tebliğinin ardõndan zan-
lõlarõn üzerlerine kayõtlõ
araçlardan konutlara, şir-
ket hisselerinden borsa-
daki kâğõtlarõna kadar
tüm varlõklarõna tedbir
konulacak. Aksi yönde
karar çõkmadõkça da zan-
lõlar el konulan varlõkla-
rõyla ilgili herhangi bir
tasarrufta bulunamaya-
caklar.
Başsavcõlõğõn istemi
üzerine mahkemenin
malvarlõklarõna tedbir
koyduğu isimler şöyle:
RTÜK Başkanõ Zahid
Akman, Zekeriya Kara-
man, Mehmet Sıddık
Balıkçı, Bedrettin Bü-
lent Bilgin, Mustafa
Çelik, Ahmet Coşar,
Orhan Durmaz, Gök-
han Gürbüz, Harun
Kapıyoldaş, İsmail Ka-
rahan, Zekeriya Kara-
man, İzzet Kurum, Şa-
hin Küsmüş, Seyyar
Kutun, Hakkı Sadal,
Ümit Yaşar Sincanoğ-
lu, Erhan Atar.
Alman Savcõlõğõ, bu
kişilerin fotoğraflarõnõn,
avuç içi izlerinin ve par-
mak izlerinin alõnmasõnõ
isterken; para trafiği, sah-
te fatura, muhasebe ka-
yõtlarõ, sözleşmeler, mak-
buzlar, irsaliye ve sicil-
ler gibi delillerin bulun-
masõ beklentisini de An-
kara’ya iletmişti. Arala-
rõnda RTÜK Başkanõ
Akman’õn da bulunduğu
zanlõlar Alman savcõlõ-
ğõnda, “Meslek edinil-
miş şekilde dolandırı-
cılık yapmak”la suç-
lanmõşlardõ.
RTÜK Başkanõ Zahid
Akman, kurum yasasõna
aykõrõ olmasõna karşõn
yürüttüğü ticari faaliyet-
lerini “çocuklarımın ge-
leceğini hazırlamak zo-
rundayım” sözleriyle
savunmuştu. Akman’õn
başkentin en büyük alõş-
veriş merkezlerinden
olan Armada’ya da ortak
olduğu ortaya çõkmõştõ.
Mahkemenin kararõ uya-
rõnca Akman’õn Arma-
da’daki hissesine de ted-
bir konulacak.
Hacı Bektaş
800 yaşında
ALİ AÇAR
Alevi-Bektaşi inancõ-
nõn Anadolu’daki kuru-
cusu Hünkar Hacı
Bektaş Veli doğumu-
nun 800’üncü yõldönü-
münde Türkiye’de ve
Avrupa’daki çok sayõda
Cemevi ve Alevi kültür
merkezlerinde gerçek-
leştirilecek etkinliklerle
anõlacak.
Hacõ Bektaş Veli’nin
doğumunun 800’üncü
yõlõ dolayõsõyla Alevi
kurumlarõnõn temsilci-
leri Hacõ Bektaş Veli
düşüncesini anlattõlar.
Avrupa Alevi Birlikleri
Federasyonu (AABF)
Genel Başkanõ Turgut
Öker, Hacõ Bektaş Ve-
li’nin insana odaklõ dü-
şüncesinin aradan 800
yõl geçmesine karşõn
yeniden Türkiye ve Av-
rupa’da öne çõktõğõnõ
söyledi. Hacõ Bektaş Ve-
li adõna Almanya’da
“Alevi Enstitüsü” ku-
rulduğunu belirten Öker,
“Hacı Bektaş’ı anmak
onun fikirlerine sahip
çıkmaktır. AABF ola-
rak hünkarın aydın-
lanmacı ve ilerici yö-
nünü örnek alıyoruz.
Bu yıl Avrupa’daki
250’ye yakın Alevi
Kültür Merkezi’nde
paneller, dinletiler dü-
zenliyoruz. Her yıl ol-
duğu gibi bu yıl da
ağustos ayındaki Hacı
Bektaş törenlerine or-
ganize şekilde katıla-
cağız” dedi.
Alevi Vakõflarõ Fede-
rasyonu (AVF) Başkan
Yardõmcõsõ ve Kartal
Cemevi Genel Sekrete-
ri İsmail Saçlı ise Hacõ
Bektaş Veli’yi günü-
müzde daha iyi anla-
mak gerektiğine dikkat
çekti. Okmeydanõ Cem-
evi’nde de 7 Haziran
Pazar günü saat
16.00’da Hacõ Bektaş’õ
anmak amacõyla panel
düzenlenecek.
Toprak, F. Gülen hareketinin büyük bir mali imparatorluk kurduğunu söyledi