14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ HalkımızınBaşınaGelenler... Pazardan beri çok rahatsızım yurttaş olarak. Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Yılmaz Esmer ile ekibinin yaptıkları bir araştırmayı, 31 Ma- yıs Pazar günü, gazetelerde görmüş ve oku- muşsunuzdur. Türkiye’de 34 ilde yapılan “Radi- kalizm ve Aşırıcılık Araştırması”nda, halkın çeşit- li konularda sorulara yanıtları, tutuculuğun geldiği noktayı ortaya koyuyor: “Dindar ve farklılıklara kapalı bir toplum”dur kar- şımızdaki, Cumhuriyet’e göre. Milliyet de,“Hoşgörüden eser kalmadı!” diyor- du manşette. Prof. Yılmaz Esmer ve ekibi, 18 Ağustos 2007 günlü Milliyet’te de, bir başka araştırmada, din, dindarlık, laiklik konularında, toplumumuzun ge- lip durduğu noktayı pek güzel gösteriyordu. Son araştırma ise, kimi ı’ların üstüne noktayı ko- yuyor. Durup okumalı ve yapılması gerekeni yapma- lıyız... Araştırmadan çıkan dikkat çekici sonuçlar şöyle: Yurttaşların yüzde 62’si, “din”i, yaşamındaki önem sıralamasında birinci basamağa koyarken, aynı oran “laiklik” için yüzde 16’da, “demokrasi”de yüzde 13’te kalıyor. Halkın yüzde 75’i çocuklara Kuran kursu açıl- masını isterken, dünyayı anlamak için bilim yeri- ne dini rehber edinenlerin oranı ise yüzde 56’yı buluyor. Halk, “kızı şortla dolaşanı, içki içeni, oruç tut- mayanı, deist ya da ateist olanı, Hıristiyanı, Ya- hudiyi, nikâhsız yaşayanı” komşu olarak istemi- yor. Söz konusu gruplarda en hoşgörüsüz yaş di- limini 15-18 yaş arası gençlerin oluşturması dü- şündürüyor. Sadece bunlara bakıp irkilmemeniz mümkün mü? Kadın-erkek eşitliği de havaya savruluyor: - Yüzde 74, ev kadını olmanın, çalışmak ve pa- ra kazanmak kadar tatmin edici olduğunu düşü- nüyor; - “Aile reisi erkek olmalı” diyenler, yüzde 71’lik kesimi oluşturuyor; - Yüzde 61’e göre, “Kadın her zaman kocası- na itaat etmeli, sözünden çıkmamalı”; - “Ülkede işsizlik varsa çalışmak kadınlardan çok erkeklerin hakkı” diyenlerin oranı yüzde 64; - Kadınların bir işte çalışmak için kocasından izin almasının doğruluğuna inananların oranı yüzde 84; kadın yalnız bir yere gidecekse koca- sından izin alması gerektiğini düşünenlerin ora- nı ise yüzde 85. - Yüzde 62’lik dilim Müslüman kadınların evin dışında başını örtmesi gerektiğini savunuyor... Araştırma, ABD ve AB’ye karşı, Türkiye’yi böl- me konusunda bir kuşkuyu da dile getiriyor. Noktalamanın sırasıdır: Bu nitelikleri gösteren bir topluluğa, bir cemaat, bir ümmet, dahası gü- ruh diyebilirsiniz, ama çağdaş bir millet diye- mezsiniz. Onunla bir demokrasi kuramazsınız. Uluslararası ortamda, Avrupa Birliği’nin kapı- sında neyin adına konuşabilirsiniz? Dışardan tehdit altında olduğunu düşünen, don- muş ve değişime uzak bir toplum önümüzdeki. Ama böyle değildik, böyle olduk!.. 1923 Devrimi’ni yapanlar, bu ülkeye bağımsızlığı tattırırken, laikliği getirip dini vicdanlara emanet ederken, çağdaş bir toplum yaratmanın da işa- retlerini göstermişlerdir. Bugün övünüyorsak on- ları yadediyoruz. 1950’lerle demokrasiye karar ettiğimizde de, başka bir gelecek adınaydı. Ne var ki, iktidara gelmek ve orada kalmak için, halka yalanlar söylendi ve yanlış yollara döküldük. Açıkça itiraf edelim: Halk da kullanıldı ve aldatıl- dı. Bir altmış yıllık dönem açıkça görülüyor... Son yedi yıllık AKP dönemi de, bir rezilliğin ör- neği olarak, gözler önündedir. “Kuran kursları, imam hatipler ve türban” diyerek kollarını sıvadı, yurdu yurt olmaktan ve halkı da halk olmaktan çı- kardı. Bu suç Yüce Divanlarca ondan sorula- caktır... Sürdüreceğimiz elbette demokrasidir: Onun içi- ne, başta akılcı ve bilimsel eğitimi koyup halkımızı çağımızın nimetlerinden tattırarak; bir de kadın- la erkeği eşit kılarak, dini de vicdanlara emanet ederek... TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com TBMM, Güneydoğu sınırındaki mayınların te- mizlenmesine ilişkin tartışmalara şimdilik son noktayı koydu. Suriye sınırındaki Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak’ı kap- sayan 510 kilometre uzunluğundaki mayınlı arazinin, temizleyen şirkete 44 yıla kadar devrini öngören 6 maddelik tasarı uzun süren gerginliğin ardından yasalaştı. Üç seçenekli te- mizleme işinin NATO İkmal ve Bakım Ajansı’na (NAMSA) verilmesinin yolu açıldı. CHP, 255 milletvekilinin oyuyla kabul edilen yasanın ip- tali için Anayasa Mahkemesi’ne gidecek. Peki bu tartışmalara gerek kalmadan bölgeyle ilgili ne tür çözüm planları geliştirilebilir?.. Suriye sınırındaki arazilerin büyük bölümü 1950’li yıllarda kamulaştırılarak mayınlandı. Bu- na gerekçe olarak da topraksız, işsiz güçsüz köylülerin küçük çaplı kaçakçılık işleri göste- rildi. Yani devlet o dönemde milyonlarca lirayı Suriye’ye koyun kuzu götürüp oradan da çay, kına, kahve ve kadın giysisi getirerek çoluk ço- cuğunun nafakasını karşılayan garibanlar için mayınlamış!.. Bugün “Seylan Çayı”na “Kaçak Çay” denilmesinin altında da işte bu yasadı- şı sınır ticareti yatıyor!.. PKK terörünün başladığı 1984’ten sonray- sa terörist sızmalarını önlediği gerekçesiyle mayınlı araziler daha da önem kazandı. Oy- sa bu arazilerin İsrail firmalarına verileceğine ilişkin tartışmalar bile çok verimli bu toprak- ların salt kaçakçılığı ya da terörü önleme uğ- runa mayınlanmadığını gösteriyor! Fırat ve Dic- le gibi dünyanın en önemli su kaynaklarının bu- lunduğu bu bölgeler, 50 yıl sonra suyun pet- rolden çok daha değerli olacağını bilenler için büyük önem taşıyor!.. Bu kapsamda şu soru da akla geliyor; Güneydoğu Anadolu Proje- si’nin (GAP) devasa projeleriyle verimli arazi- leri üzerinde oynanan oyunlar da, Büyük Or- tadoğu Projesi (BOP) gereği, Mezopotam- ya’daki yeraltı ve yerüstü kaynaklarının yağ- malanması hedefinin bir parçası mıdır?.. Terk et, çürüt, sat!.. Sınır boyundaki sıkıntı salt mayın tartış- masından oluşmuyor. Toprak üzerindeki kavga GAP’taki ihmal, gecikme, çarpıklık ve çelişkileri de dışavuruyor. Türkiye’nin 50 yıl öncesinden itibaren umut projesi olarak gün- deme getirilen GAP’ın sulama ve enerji amaçlı ünitelerinin en önemlileri Urfa bölge- sinde bulunuyor. Fırat Nehri’ni yüzyıllardır su- lanmayı bekleyen Harran Ovası’na taşıyacak olan Urfa Tünelleri’nin temeli 3 Nisan 1977’de atıldı. Süleyman Demirel törende ilk hafriyatı başlatacak dinamitleri patlatırken Urfalılar “Dağları değil, çağları deleceğiz” yazılı pan- kartlar taşımışlardı. 1984’te bitirilmesi gereken Urfa Tünelleri’nde siyasi iktidarların ihmali yüzünden 10 yıllık bir gecikme yaşandı. Fırat Nehri’nin suları zor da olsa 1994 yılı sonlarında Harran Ovası’na akı- tıldığında, artık GAP’ta sona gelindiği düşü- nüldü. Herkes, arazilerin sulanacağını, yılda üç ürün alınacağını, işsizliğin biteceğini ve Tür- kiye’nin topyekûn kalkınmasında GAP’ın lo- komotif olacağına inandı! Oysa bölgedeki 1.2 milyon hektarlık arazi, tüneller bitmesine kar- şın son 15 yıldır bir türlü suya kavuşturulamadı! Devlet 15 yılda ancak 200 bin hektar alanı su- lamaya açabildi! Bu arazilerden 40 bin dönümü ise ne yazık ki yanlış sulama nedeniyle ço- raklaşmaya başladı! Özellikle AKP iktidarı son 6 yıldır GAP’ı ıs- rarla ihmal etti. AKP’nin iki hükümet progra- mında da GAP iki satırla geçiştirildi. Yani hü- kümetin özelleştirme stratejisi GAP’ı da atıl du- ruma getirdi! Devletin tesislerini önce kade- rine terk edip çürüten sonra da yok pahası- na yandaşlarına satan zihniyet belli ki GAP üni- teleri için de aynı planı uygulamak istiyor! Ma- yınlı arazilerin yanı başında bulunan dünyanın en büyük tarım işletmelerinden Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği de işte bu amaç uğru- na kaderine terk edildi!.. Bu açmazlar da gösteriyor ki, bölgede yüz binlerce hektar arazi atıl durumdayken sınır bo- yundaki kanlı tarlaların mayından arındırılarak organik tarıma açılması planı hiç ama hiç akıl- cı gelmiyor! Aksini düşünenlere şunu sormak gerekiyor: Hükümet, mayınlı topraklardan önce çoraklaşmaya terk edilen ve büyük bö- lümü de ihmal nedeniyle suya kavuşturula- mayan arazileri kurtarmak için GAP’a neden ağırlık vermiyor?.. Topraksız ölen ırgatlar!.. Öte yandan Güneydoğu’da bir türlü uygu- lanamayan toprak reformu tartışmaları mayınla birlikte yeniden bölge insanının gündemine geldi. Unutulmasın ki GAP gibi devasa bir kal- kınma projesinin atıl duruma gelmesi nedeniyle topraklar işlenemiyor ve bölgedeki on binler- ce insan ırgatlık uğruna Çukurova ve Kara- deniz Bölgesi’ne gitmek zorunda kalıyor. Her yıl onlarca ırgat ise ekmek uğruna çıktıkları yol- larda trafik kazalarına kurban gidiyor! Geçen hafta CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’la Mardin’in Nusaybin ilçesindeki sı- nır köyüne gittiğimizde çok sayıda yurttaş, ma- yınlı arazilerin kendilerine ait olduğunu gös- teren tapuların fotokopilerini gazetecilere da- ğıttı. Yurttaşlar mayın uğruna kamulaştırılan arazilerin, tehlikeden arındırıldıktan sonra kendilerine iade edilmesi gerektiğini belirte- rek Baykal’dan yardım istediler. CHP lideri Deniz Baykal, mayınlı arazilerin yabancılara peşkeş çekileceğine ilişkin tar- tışmaları çok akıllıca gündemde tuttu. Baykal, sınır boyunda basın toplantıları yaptı ve ka- muoyunu araziler konusunda duyarlı olmaya çağırdı. Mayınların temizlenmesine ilişkin ya- sayı Anayasa Mahkemesi’ne götürmeye ha- zırlanan CHP şimdi yeni bir sınavla karşı karşıya... Deniz Baykal, Güneydoğu açılımı kapsamında ataklarını sürdürmeli; bu arazilere ve topraksız köylülere sahip çıkmalı, AKP’nin derin planını bozmak için de sonuna kadar mü- cadele etmelidir!.. CHP şu çözüm önerilerini geliştirerek ma- yınlı arazilerle ilgili tartışma ve spekülasyon- ları ortadan kaldırabilir: İlk etapta mayınlı arazilerin TSK tarafından temizlenmesi ve bu çalışmalardan kesinlikle yabancı firmaların uzak tutulması gerekiyor. Sınır boyundaki araziler temizlendikten son- ra kamulaştırılan alanlar ücreti karşılığında es- ki sahiplerine verilebilir. Bu yapılamazsa dev- let bu arazileri bölgedeki topraksız çiftçilere dağıtabilir. Üçüncü seçenek olarak sınır ille- rini kapsayan 6 kentteki ziraat odaları bir şir- ket kurarak bu alanları işletebilir. Organik ta- rım yapılacak olan bu arazilerde eski sahip- leri ya da topraksız köylüler istihdam edilebi- lir. Ya da devlet mayınlar temizlendikten son- ra bu bölgeyi kiralayarak gelirini GAP ünite- lerinin bitirilmesinde kullanabilir. Hiç kimse şunu unutmasın ki, çokuluslu şir- ketlerin Mezopotamya’daki planları ve onla- ra hizmet eden yerli işbirlikçilerin çabaları yer- altındaki paslı mayınlardan çok daha tehlike- li hale geliyor!.. GAP’taki Açmazlar ve Pusudaki Mayınlar!.. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Küresel ısınmaya dikkat çekmek isteyen ayının yolu Türkiye’den geçer... Karşılanması bize özgü olur!... Hükümetin düzenlediği çalõştayõn ikinci gününde örgütlerin temel sorunlar üzerindeki düşünceleri dile getirildi Alevilerden ortak görüş ‘Başbakan Akman’ı görevden alamaz’ ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Devlet Ba- kanõ ve Başbakan Yar- dõmcõsõ Cemil Çiçek, RTÜK Başkanõ Zahid Akman’õn Başbakan Tayyip Erdoğan tarafõn- dan görevden alõnmasõnõn ya da istifasõnõn istenme- sinin mümkün olmadõğõ- nõ savundu. Cemil Çiçek önceki ge- ce Habertürk’te gündem- deki konulara ilişkin so- rularõ yanõtladõ. Mayõn Yasasõ’yla ilgili tartõşma- larõn anõmsatõlmasõ üzeri- ne Çiçek, konunun bir suçlama, vatanseverlik ve bilek güreşi haline dön- dürüldüğünü söyledi. Ta- sarõda mayõn temizleme işinin ilk olarak Milli Sa- vunma Bakanlõğõ tarafõn- dan ihale edileceğine iliş- kin hüküm konmasõna karşõn Çiçek’in, temizle- me işinin arazilerin 49 yõllõğõna kullanõlmasõ kar- şõlõğõ ihale edilmesini ön- gören 3. formülü anlat- masõ dikkat çekti. Çiçek, “Aptesinden şüphesi olan namazı tartışma- yacak. Bizim aptesimiz- den şüphemiz yok ve biz devletin kurumları- na da güveniyoruz. Bu mayınların temizliği 5 yıl sürecek. Bu, Türki- ye’de 2 kez seçim yapı- lacak demektir. Orada- ki rakam 49 yıl olacak diye bir zorunluluk yok. Açık arttırma ile belir- lenecek” dedi. RTÜK Başkanõ Zahid Akman ile ilgili istifa tar- tõşmalarõnõn anõmsatõlmasõ üzerine Çiçek, RTÜK’ün başkanõnõn Başbakan Tayyip Erdoğan tarafõn- dan görevden alõnmasõnõn ya da istifasõnõn istenme- sinin mümkün olmadõğõ- nõ ileri sürdü. Çiçek, “RTÜK gibi özerk ku- ruluşlar hükümetin ta- sarrufunun dışına çıkan kuruluşlardır” görüşünü dile getirdi. Çiçek, hükümetin gün- deminde af çalõşmasõnõn bulunmadõğõnõ da belirtti. AKP’nin Alevi açõlõmõnõn bir parçasõ olarak düzenlenen Alevi Çalõştayõ’nda değişik eğilimleri temsil eden Alevi sivil toplum örgütleri hükümetten beklentilerini, “Cemevlerine yasal statü verilmesi, zorunlu din derslerinin kaldõrõlmasõ, Alevi köylerine cami yapõlmamasõ ve Madõmak’õn müze yapõlmasõ” olarak sõraladõ. MAHMUT LICALI ANKARA - AKP hü- kümeti tarafõndan Alevi- lerin isteklerinin öğrenil- mesi amacõyla düzenlenen Alevi Çalõştayõ’nõn ilk toplantõsõ dün tamamlan- dõ. Bilkent Otel’deki ça- lõştayõn kapanõşõnda ko- nuşan Bakan Faruk Çe- lik, toplantõda şimdiye kadar değişik platform- lardan görüş ve düşünce- lerini açõklamak duru- munda kalan Alevi-Bek- taşi yurttaşlarõn istek ve temennilerinin doğrudan belirlendiğini ve atõlacak adõmlarõn neler olabile- ceğinin müzakere edildi- ğini kaydetti. Çelik, siya- si, dini ve entelektüel eği- limlerine bakõlmaksõzõn tüm Alevi-Bektaşi söy- lemlerinin temsilcilerinin bu çalõştaya davet edil- mesine özen gösterildi- ğini söyledi. Çelik, 40’õn üzerinde kanaat önderinin bu tarihi toplantõda yer alarak, düşünce, öneri, di- lek ve temennilerini ça- lõştay boyunca karşõlõklõ hoşgörü ve demokratik olgunluk çerçevesinde or- taya koyduklarõnõ vurgu- ladõ. Sorunlarõ görmez- den gelmek yerine kabul- lenmenin ve çözüm için seferber olmanõn hedef- leriyle aralarõndaki me- safeyi daha da kõsaltaca- ğõnõ kaydeden Çelik, “‘Geçmişte yaşananlara sünger çekelim, unuta- lõm, unutturalõm’ anlayı- şında değiliz. Aksine geçmişten ders alalım. Kederlerimizi, acıları- mızı değil, sevincimizi, birlik ve beraberliğimi- zi ebedileştirmek, ayrı- lıklarımızı demokratik çoğunluğa dönüştürmek istiyoruz” diye konuştu. Ortak görüş Hacõ Bektaş Veli Kül- tür ve Tanõtma Derneği (HBVKTD) Başkanõ Te- kin Özdil, çalõştayõn ya- rarlõ olduğunu söylemek için sonuç alõnmasõ ge- rektiğini kaydetti. Çalõş- tayõn önceki gün başlayan ve dün tamamlanan ilk oturumunda farklõ dü- şünceleri olan Alevi sivil toplum örgütlerinin bu- lunduğunu belirten Öz- dil, bu örgütlerin Alevi so- runlarõna yaklaşõmlarõnda farklõlõklar bulunduğunu kaydetti. Buna karşõn ça- lõştaya katõlan tüm Alevi örgütlerinin bazõ konu- larda ortak görüş bildir- diğini dile getiren Özdil, şunlarõ kaydetti: “Cemevlerinin inanç merkezi olduğu ve yasal statü verilmesi ortak gö- rüşlerden biriydi. İkin- ci olarak zorunlu din derslerinin uluslararası hukuka da iç hukuka da aykırılığı tespit edil- diği ve bu nedenle zo- runlu din derslerinin kaldırılması. Alevi köy- lerine zorla cami yaptı- rılmasından vazgeçil- mesi ve oradaki kadro- ların geri çekilmesiyle il- gili konuda bütün Alevi örgütleri ortaklaştılar. Madımak’ın kamulaş- tırılarak müze yapılma- sıyla ilgili konuda or- tak bir görüşe varıldı. Hacı Bektaş Dergâ- hı’nın bir şekilde şu an- ki devletin kontrolün- den çıkarılıp Alevilere verilmesiyle ilgili konu- da yine ortak bir nok- taya gelindi.” BAKAN ÇİÇEK ‘Arınç büyük darbe vurdu’ RTÜK Başkanõ Zahid Akman, Başbakan Yardõmcõsõ’nõn istifasõnõ istemesine tepkisini, ‘Bana CHP ve medyadan daha fazla zarar verdi’ sözleriyle dile getirmiş ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - RTÜK üyesi Şaban Sevinç, Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn istifa etmesini istediği RTÜK Başkanõ Zahid Akman’õn kurul toplantõsõnda “CHP bile ba- na bu kadar zarar vermedi. Med- ya bile bu kadar zarar vermedi. Arınç, bu açıklamasıyla bana CHP ve medyadan daha büyük bir darbe vurdu” dediğini belirtti. RTÜK üyesi Şaban Sevinç, CNN Türk’te katõldõğõ bir programda Başbakan Yardõmcõsõ Arõnç tara- fõndan istifa etmesi istenilen RTÜK Başkanõ Akman’õn buna tepki gös- terdiğini kaydetti. Sevinç, Akman’õn, Arõnç’õn istifa etmesine yönelik açõklamasõndan sonra yapõlan kurul toplantõsõnda Arõnç’õn kendisinden istifa etmesini istemediğini söyle- diğini belirtti. Akman’õn ilk önce Arõnç’la arasõndaki istifa konuş- masõnõ yalanladõğõnõ belirten Se- vinç, daha sonra Arõnç’õn kendisine “İstifa etmeyi düşündün mü hiç” diye sorduğunu, bunun üzerine de kendisinin suçsuz olduğunu ama temmuzda süresi dolunca başkanlõ- ğa aday olmayacağõnõ söylediğini bildirdi. Akman’õn Arõnç’a bir tep- kisinin de olduğunu dile getiren Sevinç, şunlarõ kaydetti: “Tabii ki Bülent Arınç’ın ‘İstifasõnõ istedim, ayrõlacak’ açıklamasından sonra iç dünyasında müthiş bir deprem yaşadığının farkındayız. Kendisi de ifade ediyor. Arınç’ın bu açık- lama ile kendisine olağanüstü bir darbe vurduğunu düşünüyor. Hatta Deniz Feneri yolsuzluğu ile ilgili iddialardan bile hiç bu ka- dar büyük bir darbe ve zarar gör- mediğini belirtiyor. En büyük za- rarın kendisine Arınç tarafından verildiğini düşünüyor ve bunu ifade ediyor: ‘CHP bile bana bu ka- dar zarar vermedi. Medya bile bu ka- dar zarar vermedi. Arõnç, bu açõk- lamasõyla bana CHP ve medyadan daha büyük bir darbe vurdu’ diyor.” Zahid Akman
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle