Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
HalkımızınBaşınaGelenler...
Pazardan beri çok rahatsızım yurttaş olarak.
Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Yılmaz
Esmer ile ekibinin yaptıkları bir araştırmayı, 31 Ma-
yıs Pazar günü, gazetelerde görmüş ve oku-
muşsunuzdur. Türkiye’de 34 ilde yapılan “Radi-
kalizm ve Aşırıcılık Araştırması”nda, halkın çeşit-
li konularda sorulara yanıtları, tutuculuğun geldiği
noktayı ortaya koyuyor:
“Dindar ve farklılıklara kapalı bir toplum”dur kar-
şımızdaki, Cumhuriyet’e göre.
Milliyet de,“Hoşgörüden eser kalmadı!” diyor-
du manşette.
Prof. Yılmaz Esmer ve ekibi, 18 Ağustos 2007
günlü Milliyet’te de, bir başka araştırmada, din,
dindarlık, laiklik konularında, toplumumuzun ge-
lip durduğu noktayı pek güzel gösteriyordu.
Son araştırma ise, kimi ı’ların üstüne noktayı ko-
yuyor.
Durup okumalı ve yapılması gerekeni yapma-
lıyız...
Araştırmadan çıkan dikkat çekici sonuçlar
şöyle:
Yurttaşların yüzde 62’si, “din”i, yaşamındaki
önem sıralamasında birinci basamağa koyarken,
aynı oran “laiklik” için yüzde 16’da, “demokrasi”de
yüzde 13’te kalıyor.
Halkın yüzde 75’i çocuklara Kuran kursu açıl-
masını isterken, dünyayı anlamak için bilim yeri-
ne dini rehber edinenlerin oranı ise yüzde 56’yı
buluyor.
Halk, “kızı şortla dolaşanı, içki içeni, oruç tut-
mayanı, deist ya da ateist olanı, Hıristiyanı, Ya-
hudiyi, nikâhsız yaşayanı” komşu olarak istemi-
yor. Söz konusu gruplarda en hoşgörüsüz yaş di-
limini 15-18 yaş arası gençlerin oluşturması dü-
şündürüyor.
Sadece bunlara bakıp irkilmemeniz mümkün
mü?
Kadın-erkek eşitliği de havaya savruluyor:
- Yüzde 74, ev kadını olmanın, çalışmak ve pa-
ra kazanmak kadar tatmin edici olduğunu düşü-
nüyor;
- “Aile reisi erkek olmalı” diyenler, yüzde 71’lik
kesimi oluşturuyor;
- Yüzde 61’e göre, “Kadın her zaman kocası-
na itaat etmeli, sözünden çıkmamalı”;
- “Ülkede işsizlik varsa çalışmak kadınlardan çok
erkeklerin hakkı” diyenlerin oranı yüzde 64;
- Kadınların bir işte çalışmak için kocasından
izin almasının doğruluğuna inananların oranı
yüzde 84; kadın yalnız bir yere gidecekse koca-
sından izin alması gerektiğini düşünenlerin ora-
nı ise yüzde 85.
- Yüzde 62’lik dilim Müslüman kadınların evin
dışında başını örtmesi gerektiğini savunuyor...
Araştırma, ABD ve AB’ye karşı, Türkiye’yi böl-
me konusunda bir kuşkuyu da dile getiriyor.
Noktalamanın sırasıdır: Bu nitelikleri gösteren
bir topluluğa, bir cemaat, bir ümmet, dahası gü-
ruh diyebilirsiniz, ama çağdaş bir millet diye-
mezsiniz.
Onunla bir demokrasi kuramazsınız.
Uluslararası ortamda, Avrupa Birliği’nin kapı-
sında neyin adına konuşabilirsiniz?
Dışardan tehdit altında olduğunu düşünen, don-
muş ve değişime uzak bir toplum önümüzdeki.
Ama böyle değildik, böyle olduk!..
1923 Devrimi’ni yapanlar, bu ülkeye bağımsızlığı
tattırırken, laikliği getirip dini vicdanlara emanet
ederken, çağdaş bir toplum yaratmanın da işa-
retlerini göstermişlerdir. Bugün övünüyorsak on-
ları yadediyoruz.
1950’lerle demokrasiye karar ettiğimizde de,
başka bir gelecek adınaydı.
Ne var ki, iktidara gelmek ve orada kalmak için,
halka yalanlar söylendi ve yanlış yollara döküldük.
Açıkça itiraf edelim: Halk da kullanıldı ve aldatıl-
dı.
Bir altmış yıllık dönem açıkça görülüyor...
Son yedi yıllık AKP dönemi de, bir rezilliğin ör-
neği olarak, gözler önündedir. “Kuran kursları,
imam hatipler ve türban” diyerek kollarını sıvadı,
yurdu yurt olmaktan ve halkı da halk olmaktan çı-
kardı. Bu suç Yüce Divanlarca ondan sorula-
caktır...
Sürdüreceğimiz elbette demokrasidir: Onun içi-
ne, başta akılcı ve bilimsel eğitimi koyup halkımızı
çağımızın nimetlerinden tattırarak; bir de kadın-
la erkeği eşit kılarak, dini de vicdanlara emanet
ederek...
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
TBMM, Güneydoğu sınırındaki mayınların te-
mizlenmesine ilişkin tartışmalara şimdilik son
noktayı koydu. Suriye sınırındaki Hatay, Kilis,
Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak’ı kap-
sayan 510 kilometre uzunluğundaki mayınlı
arazinin, temizleyen şirkete 44 yıla kadar
devrini öngören 6 maddelik tasarı uzun süren
gerginliğin ardından yasalaştı. Üç seçenekli te-
mizleme işinin NATO İkmal ve Bakım Ajansı’na
(NAMSA) verilmesinin yolu açıldı. CHP, 255
milletvekilinin oyuyla kabul edilen yasanın ip-
tali için Anayasa Mahkemesi’ne gidecek.
Peki bu tartışmalara gerek kalmadan bölgeyle
ilgili ne tür çözüm planları geliştirilebilir?..
Suriye sınırındaki arazilerin büyük bölümü
1950’li yıllarda kamulaştırılarak mayınlandı. Bu-
na gerekçe olarak da topraksız, işsiz güçsüz
köylülerin küçük çaplı kaçakçılık işleri göste-
rildi. Yani devlet o dönemde milyonlarca lirayı
Suriye’ye koyun kuzu götürüp oradan da çay,
kına, kahve ve kadın giysisi getirerek çoluk ço-
cuğunun nafakasını karşılayan garibanlar için
mayınlamış!.. Bugün “Seylan Çayı”na “Kaçak
Çay” denilmesinin altında da işte bu yasadı-
şı sınır ticareti yatıyor!..
PKK terörünün başladığı 1984’ten sonray-
sa terörist sızmalarını önlediği gerekçesiyle
mayınlı araziler daha da önem kazandı. Oy-
sa bu arazilerin İsrail firmalarına verileceğine
ilişkin tartışmalar bile çok verimli bu toprak-
ların salt kaçakçılığı ya da terörü önleme uğ-
runa mayınlanmadığını gösteriyor! Fırat ve Dic-
le gibi dünyanın en önemli su kaynaklarının bu-
lunduğu bu bölgeler, 50 yıl sonra suyun pet-
rolden çok daha değerli olacağını bilenler için
büyük önem taşıyor!.. Bu kapsamda şu soru
da akla geliyor; Güneydoğu Anadolu Proje-
si’nin (GAP) devasa projeleriyle verimli arazi-
leri üzerinde oynanan oyunlar da, Büyük Or-
tadoğu Projesi (BOP) gereği, Mezopotam-
ya’daki yeraltı ve yerüstü kaynaklarının yağ-
malanması hedefinin bir parçası mıdır?..
Terk et, çürüt, sat!..
Sınır boyundaki sıkıntı salt mayın tartış-
masından oluşmuyor. Toprak üzerindeki
kavga GAP’taki ihmal, gecikme, çarpıklık ve
çelişkileri de dışavuruyor. Türkiye’nin 50 yıl
öncesinden itibaren umut projesi olarak gün-
deme getirilen GAP’ın sulama ve enerji
amaçlı ünitelerinin en önemlileri Urfa bölge-
sinde bulunuyor. Fırat Nehri’ni yüzyıllardır su-
lanmayı bekleyen Harran Ovası’na taşıyacak
olan Urfa Tünelleri’nin temeli 3 Nisan 1977’de
atıldı. Süleyman Demirel törende ilk hafriyatı
başlatacak dinamitleri patlatırken Urfalılar
“Dağları değil, çağları deleceğiz” yazılı pan-
kartlar taşımışlardı.
1984’te bitirilmesi gereken Urfa Tünelleri’nde
siyasi iktidarların ihmali yüzünden 10 yıllık bir
gecikme yaşandı. Fırat Nehri’nin suları zor da
olsa 1994 yılı sonlarında Harran Ovası’na akı-
tıldığında, artık GAP’ta sona gelindiği düşü-
nüldü. Herkes, arazilerin sulanacağını, yılda üç
ürün alınacağını, işsizliğin biteceğini ve Tür-
kiye’nin topyekûn kalkınmasında GAP’ın lo-
komotif olacağına inandı! Oysa bölgedeki 1.2
milyon hektarlık arazi, tüneller bitmesine kar-
şın son 15 yıldır bir türlü suya kavuşturulamadı!
Devlet 15 yılda ancak 200 bin hektar alanı su-
lamaya açabildi! Bu arazilerden 40 bin dönümü
ise ne yazık ki yanlış sulama nedeniyle ço-
raklaşmaya başladı!
Özellikle AKP iktidarı son 6 yıldır GAP’ı ıs-
rarla ihmal etti. AKP’nin iki hükümet progra-
mında da GAP iki satırla geçiştirildi. Yani hü-
kümetin özelleştirme stratejisi GAP’ı da atıl du-
ruma getirdi! Devletin tesislerini önce kade-
rine terk edip çürüten sonra da yok pahası-
na yandaşlarına satan zihniyet belli ki GAP üni-
teleri için de aynı planı uygulamak istiyor! Ma-
yınlı arazilerin yanı başında bulunan dünyanın
en büyük tarım işletmelerinden Ceylanpınar
Devlet Üretme Çiftliği de işte bu amaç uğru-
na kaderine terk edildi!..
Bu açmazlar da gösteriyor ki, bölgede yüz
binlerce hektar arazi atıl durumdayken sınır bo-
yundaki kanlı tarlaların mayından arındırılarak
organik tarıma açılması planı hiç ama hiç akıl-
cı gelmiyor! Aksini düşünenlere şunu sormak
gerekiyor: Hükümet, mayınlı topraklardan
önce çoraklaşmaya terk edilen ve büyük bö-
lümü de ihmal nedeniyle suya kavuşturula-
mayan arazileri kurtarmak için GAP’a neden
ağırlık vermiyor?..
Topraksız ölen ırgatlar!..
Öte yandan Güneydoğu’da bir türlü uygu-
lanamayan toprak reformu tartışmaları mayınla
birlikte yeniden bölge insanının gündemine
geldi. Unutulmasın ki GAP gibi devasa bir kal-
kınma projesinin atıl duruma gelmesi nedeniyle
topraklar işlenemiyor ve bölgedeki on binler-
ce insan ırgatlık uğruna Çukurova ve Kara-
deniz Bölgesi’ne gitmek zorunda kalıyor. Her
yıl onlarca ırgat ise ekmek uğruna çıktıkları yol-
larda trafik kazalarına kurban gidiyor!
Geçen hafta CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal’la Mardin’in Nusaybin ilçesindeki sı-
nır köyüne gittiğimizde çok sayıda yurttaş, ma-
yınlı arazilerin kendilerine ait olduğunu gös-
teren tapuların fotokopilerini gazetecilere da-
ğıttı. Yurttaşlar mayın uğruna kamulaştırılan
arazilerin, tehlikeden arındırıldıktan sonra
kendilerine iade edilmesi gerektiğini belirte-
rek Baykal’dan yardım istediler.
CHP lideri Deniz Baykal, mayınlı arazilerin
yabancılara peşkeş çekileceğine ilişkin tar-
tışmaları çok akıllıca gündemde tuttu. Baykal,
sınır boyunda basın toplantıları yaptı ve ka-
muoyunu araziler konusunda duyarlı olmaya
çağırdı. Mayınların temizlenmesine ilişkin ya-
sayı Anayasa Mahkemesi’ne götürmeye ha-
zırlanan CHP şimdi yeni bir sınavla karşı
karşıya... Deniz Baykal, Güneydoğu açılımı
kapsamında ataklarını sürdürmeli; bu arazilere
ve topraksız köylülere sahip çıkmalı, AKP’nin
derin planını bozmak için de sonuna kadar mü-
cadele etmelidir!..
CHP şu çözüm önerilerini geliştirerek ma-
yınlı arazilerle ilgili tartışma ve spekülasyon-
ları ortadan kaldırabilir:
İlk etapta mayınlı arazilerin TSK tarafından
temizlenmesi ve bu çalışmalardan kesinlikle
yabancı firmaların uzak tutulması gerekiyor.
Sınır boyundaki araziler temizlendikten son-
ra kamulaştırılan alanlar ücreti karşılığında es-
ki sahiplerine verilebilir. Bu yapılamazsa dev-
let bu arazileri bölgedeki topraksız çiftçilere
dağıtabilir. Üçüncü seçenek olarak sınır ille-
rini kapsayan 6 kentteki ziraat odaları bir şir-
ket kurarak bu alanları işletebilir. Organik ta-
rım yapılacak olan bu arazilerde eski sahip-
leri ya da topraksız köylüler istihdam edilebi-
lir. Ya da devlet mayınlar temizlendikten son-
ra bu bölgeyi kiralayarak gelirini GAP ünite-
lerinin bitirilmesinde kullanabilir.
Hiç kimse şunu unutmasın ki, çokuluslu şir-
ketlerin Mezopotamya’daki planları ve onla-
ra hizmet eden yerli işbirlikçilerin çabaları yer-
altındaki paslı mayınlardan çok daha tehlike-
li hale geliyor!..
GAP’taki Açmazlar ve Pusudaki Mayınlar!..
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
musakart yahoo.com
Küresel ısınmaya dikkat çekmek isteyen ayının yolu Türkiye’den geçer...
Karşılanması bize özgü olur!...
Hükümetin düzenlediği çalõştayõn ikinci gününde örgütlerin temel sorunlar üzerindeki düşünceleri dile getirildi
Alevilerden ortak görüş
‘Başbakan
Akman’ı
görevden
alamaz’
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Devlet Ba-
kanõ ve Başbakan Yar-
dõmcõsõ Cemil Çiçek,
RTÜK Başkanõ Zahid
Akman’õn Başbakan
Tayyip Erdoğan tarafõn-
dan görevden alõnmasõnõn
ya da istifasõnõn istenme-
sinin mümkün olmadõğõ-
nõ savundu.
Cemil Çiçek önceki ge-
ce Habertürk’te gündem-
deki konulara ilişkin so-
rularõ yanõtladõ. Mayõn
Yasasõ’yla ilgili tartõşma-
larõn anõmsatõlmasõ üzeri-
ne Çiçek, konunun bir
suçlama, vatanseverlik ve
bilek güreşi haline dön-
dürüldüğünü söyledi. Ta-
sarõda mayõn temizleme
işinin ilk olarak Milli Sa-
vunma Bakanlõğõ tarafõn-
dan ihale edileceğine iliş-
kin hüküm konmasõna
karşõn Çiçek’in, temizle-
me işinin arazilerin 49
yõllõğõna kullanõlmasõ kar-
şõlõğõ ihale edilmesini ön-
gören 3. formülü anlat-
masõ dikkat çekti. Çiçek,
“Aptesinden şüphesi
olan namazı tartışma-
yacak. Bizim aptesimiz-
den şüphemiz yok ve
biz devletin kurumları-
na da güveniyoruz. Bu
mayınların temizliği 5
yıl sürecek. Bu, Türki-
ye’de 2 kez seçim yapı-
lacak demektir. Orada-
ki rakam 49 yıl olacak
diye bir zorunluluk yok.
Açık arttırma ile belir-
lenecek” dedi.
RTÜK Başkanõ Zahid
Akman ile ilgili istifa tar-
tõşmalarõnõn anõmsatõlmasõ
üzerine Çiçek, RTÜK’ün
başkanõnõn Başbakan
Tayyip Erdoğan tarafõn-
dan görevden alõnmasõnõn
ya da istifasõnõn istenme-
sinin mümkün olmadõğõ-
nõ ileri sürdü. Çiçek,
“RTÜK gibi özerk ku-
ruluşlar hükümetin ta-
sarrufunun dışına çıkan
kuruluşlardır” görüşünü
dile getirdi.
Çiçek, hükümetin gün-
deminde af çalõşmasõnõn
bulunmadõğõnõ da belirtti.
AKP’nin Alevi açõlõmõnõn bir parçasõ olarak
düzenlenen Alevi Çalõştayõ’nda değişik
eğilimleri temsil eden Alevi sivil toplum
örgütleri hükümetten beklentilerini,
“Cemevlerine yasal statü verilmesi, zorunlu
din derslerinin kaldõrõlmasõ, Alevi köylerine
cami yapõlmamasõ ve Madõmak’õn müze
yapõlmasõ” olarak sõraladõ.
MAHMUT LICALI
ANKARA - AKP hü-
kümeti tarafõndan Alevi-
lerin isteklerinin öğrenil-
mesi amacõyla düzenlenen
Alevi Çalõştayõ’nõn ilk
toplantõsõ dün tamamlan-
dõ.
Bilkent Otel’deki ça-
lõştayõn kapanõşõnda ko-
nuşan Bakan Faruk Çe-
lik, toplantõda şimdiye
kadar değişik platform-
lardan görüş ve düşünce-
lerini açõklamak duru-
munda kalan Alevi-Bek-
taşi yurttaşlarõn istek ve
temennilerinin doğrudan
belirlendiğini ve atõlacak
adõmlarõn neler olabile-
ceğinin müzakere edildi-
ğini kaydetti. Çelik, siya-
si, dini ve entelektüel eği-
limlerine bakõlmaksõzõn
tüm Alevi-Bektaşi söy-
lemlerinin temsilcilerinin
bu çalõştaya davet edil-
mesine özen gösterildi-
ğini söyledi. Çelik, 40’õn
üzerinde kanaat önderinin
bu tarihi toplantõda yer
alarak, düşünce, öneri, di-
lek ve temennilerini ça-
lõştay boyunca karşõlõklõ
hoşgörü ve demokratik
olgunluk çerçevesinde or-
taya koyduklarõnõ vurgu-
ladõ. Sorunlarõ görmez-
den gelmek yerine kabul-
lenmenin ve çözüm için
seferber olmanõn hedef-
leriyle aralarõndaki me-
safeyi daha da kõsaltaca-
ğõnõ kaydeden Çelik,
“‘Geçmişte yaşananlara
sünger çekelim, unuta-
lõm, unutturalõm’ anlayı-
şında değiliz. Aksine
geçmişten ders alalım.
Kederlerimizi, acıları-
mızı değil, sevincimizi,
birlik ve beraberliğimi-
zi ebedileştirmek, ayrı-
lıklarımızı demokratik
çoğunluğa dönüştürmek
istiyoruz” diye konuştu.
Ortak görüş
Hacõ Bektaş Veli Kül-
tür ve Tanõtma Derneği
(HBVKTD) Başkanõ Te-
kin Özdil, çalõştayõn ya-
rarlõ olduğunu söylemek
için sonuç alõnmasõ ge-
rektiğini kaydetti. Çalõş-
tayõn önceki gün başlayan
ve dün tamamlanan ilk
oturumunda farklõ dü-
şünceleri olan Alevi sivil
toplum örgütlerinin bu-
lunduğunu belirten Öz-
dil, bu örgütlerin Alevi so-
runlarõna yaklaşõmlarõnda
farklõlõklar bulunduğunu
kaydetti. Buna karşõn ça-
lõştaya katõlan tüm Alevi
örgütlerinin bazõ konu-
larda ortak görüş bildir-
diğini dile getiren Özdil,
şunlarõ kaydetti:
“Cemevlerinin inanç
merkezi olduğu ve yasal
statü verilmesi ortak gö-
rüşlerden biriydi. İkin-
ci olarak zorunlu din
derslerinin uluslararası
hukuka da iç hukuka
da aykırılığı tespit edil-
diği ve bu nedenle zo-
runlu din derslerinin
kaldırılması. Alevi köy-
lerine zorla cami yaptı-
rılmasından vazgeçil-
mesi ve oradaki kadro-
ların geri çekilmesiyle il-
gili konuda bütün Alevi
örgütleri ortaklaştılar.
Madımak’ın kamulaş-
tırılarak müze yapılma-
sıyla ilgili konuda or-
tak bir görüşe varıldı.
Hacı Bektaş Dergâ-
hı’nın bir şekilde şu an-
ki devletin kontrolün-
den çıkarılıp Alevilere
verilmesiyle ilgili konu-
da yine ortak bir nok-
taya gelindi.”
BAKAN ÇİÇEK
‘Arınç büyük darbe vurdu’
RTÜK Başkanõ Zahid Akman, Başbakan Yardõmcõsõ’nõn istifasõnõ istemesine
tepkisini, ‘Bana CHP ve medyadan daha fazla zarar verdi’ sözleriyle dile getirmiş
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - RTÜK üyesi Şaban Sevinç,
Başbakan Yardõmcõsõ Bülent
Arınç’õn istifa etmesini istediği
RTÜK Başkanõ Zahid Akman’õn
kurul toplantõsõnda “CHP bile ba-
na bu kadar zarar vermedi. Med-
ya bile bu kadar zarar vermedi.
Arınç, bu açıklamasıyla bana
CHP ve medyadan daha büyük
bir darbe vurdu” dediğini belirtti.
RTÜK üyesi Şaban Sevinç, CNN
Türk’te katõldõğõ bir programda
Başbakan Yardõmcõsõ Arõnç tara-
fõndan istifa etmesi istenilen RTÜK
Başkanõ Akman’õn buna tepki gös-
terdiğini kaydetti. Sevinç, Akman’õn,
Arõnç’õn istifa etmesine yönelik
açõklamasõndan sonra yapõlan kurul
toplantõsõnda Arõnç’õn kendisinden
istifa etmesini istemediğini söyle-
diğini belirtti. Akman’õn ilk önce
Arõnç’la arasõndaki istifa konuş-
masõnõ yalanladõğõnõ belirten Se-
vinç, daha sonra Arõnç’õn kendisine
“İstifa etmeyi düşündün mü hiç”
diye sorduğunu, bunun üzerine de
kendisinin suçsuz olduğunu ama
temmuzda süresi dolunca başkanlõ-
ğa aday olmayacağõnõ söylediğini
bildirdi. Akman’õn Arõnç’a bir tep-
kisinin de olduğunu dile getiren
Sevinç, şunlarõ kaydetti: “Tabii ki
Bülent Arınç’ın ‘İstifasõnõ istedim,
ayrõlacak’ açıklamasından sonra iç
dünyasında müthiş bir deprem
yaşadığının farkındayız. Kendisi
de ifade ediyor. Arınç’ın bu açık-
lama ile kendisine olağanüstü bir
darbe vurduğunu düşünüyor.
Hatta Deniz Feneri yolsuzluğu
ile ilgili iddialardan bile hiç bu ka-
dar büyük bir darbe ve zarar gör-
mediğini belirtiyor. En büyük za-
rarın kendisine Arınç tarafından
verildiğini düşünüyor ve bunu
ifade ediyor: ‘CHP bile bana bu ka-
dar zarar vermedi. Medya bile bu ka-
dar zarar vermedi. Arõnç, bu açõk-
lamasõyla bana CHP ve medyadan
daha büyük bir darbe vurdu’ diyor.”
Zahid Akman