18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CBT-1159/145Haziran2009 Türk Alman ortaklığıyla İstanbul’da “Türk-Alman Üniversitesi” adı altın- da yeni bir üniversite kuruluyor. Anlaşma, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti hükümetleri arasında, 30 Mayıs 2008 gü- nünde imzalandı. Türk eğitim sisteminin özelleştirilmesinden sonra, şimdi de yabancılaştırılmasına çalışılmasını anlamak ve buna katılmak olanaksızdır. Bülent Serim (YÖK Üyesi) Türk-Alman Üniversitesi D ünyada oldukça önemli değerler silsilesi olarak ele alınan etik ku- rallar, insan davranışlarını irdeleyen yaklaşımların ve kişilerin kendilerine ve çev- reye olan sorumluluklarının yansıması ola- rak, artık töreselleşmiş birikimler sonucu olu- şan “ahlak” merkezli kavramlardan oluşu- yor. Eski Yunan medeniyetinde töre anla- mındaki “ethos” kelimesinden türemesine rağmen etik kavramı, tarihsel süreç içinde uygarlık yansımalarına sahip toplumların her alanda sahip çıktıkları, geliştirdikleri ve içer- diği alansal konuma göre ilkelendirildiği ah- laki kavramlar bütünüdür. Etik, üzerinde çok tartışılan bir kavram. Neyin etik olduğu ya da nelerin etik kurallar içinde yer almadığı tartışmaları değişik an- layışlara bağlı olarak farklılıklar gösterebi- liyor. Ancak, toplumların oluşturdukları ba- zı kurallar ortak değerler olarak benimsen- di. Bilim alanında da etik sorunlar ve bu so- runları gidermeye yönelik çalışmalar tartı- şılıyor. Bilim etiği denildiğinde ise aklımı- za ilk olarak üniversiteler gelmekte. Bilim ve teknoloji çalışmalarının ve eği- timin odaklandığı üniversitelerde etik de- ğerlerin yer alması, üniversitelerin evrensel sorumluluklarının bir göstergesidir. Üniversiteler kendi iç dünyalarında yaşanan bilimsel sorunları bilim, yayın, eğitim ve top- lumsal etik kurallar çerçevesinde giderme- ye çalışıyor. Üniversiteler, genel bilim an- layışındaki sapmaları önlemek amacıyla, “Etik Kurullar” oluşturuyor ve bu kurulla- rın özgürce çalışabilme anlayışını gerçek- leştirmeye çalışıyor. Üniversite Etik Kurulu bir üniversite için son derece önemli bir yapılanmadır. Aynı zamanda, o üniversitenin demokrasi- ye, bilime ve etik değerlere verdiği önemin de bir aynasıdır. REKTÖRLER VE ET K KURULLAR Bilimsel çalışmalar istismara son dere- ce açıktır. Bilim etiğine uygun olmayan dav- ranışlar, üniversitelerine verdikleri zararın yanısıra, ülkeyi rezil edebilecek boyutlara va- rabiliyor. Dolayısıyla, “bilim etiği” günümüz üniversite yapısında vazgeçilemez ve son de- rece hassas ve titizlikle korunması gereken bir olgu. Bir bilimsel dergide Türkiye aley- hine çıkabilecek bir yazının ülke çapında oluşturabileceği erozyonun giderilmesi maa- lesef mümkün olamamakta ya da çok zor ol- makta. Dünyada bilimsel sahtekârlığın her türlüsü gereği gibi cezalandırılmaktadır. Ülkemize yönelen eleştirilerin başında ise bilimsel sahtekârlığa yeterince önem ve- rilmemesi gelmekte. Bu nedenle, üniversi- telerdeki etik kurulların, özellikle bilim ve yayın etiği konularında özerk bir yapılan- dırmaya kavuşturulması son derece önem- li. Etik kurulları, rektörlerimizin danış- manlık hizmeti veren kurullar olarak algı- lanmamalı. Çünkü, rektörlerimizin, de- mokrasiyi ve etik değerleri savunma anla- yışları farklı boyutlarda olabilir. Rektörlere danışmanlık hizmeti olarak algılanan bir ku- rulun özerk davranabilme gücü tartışmalı- dır. Etik kurullar rektörlerimizin gürü- münde değil, ancak güvencesi altında olmak zorundadır. Bu kurullar rektörlere bağımlı olurlarsa, rektör yandaşları aleyhine değer- lendirme yapamazlar. Çünkü, bilim etiğine aykırı davranış dosyaların etik kurula sev- kedilmesine ancak rektörler karar verebil- mekte Halbuki, bu kurullardan beklenen, bi- limsel ve yayın etiği başta olmak üzere öğ- retim üyesi, idari personel ve öğrencilerin birbirleriyle ilişkilerinde oluşabilecek bazı sorunları evrensel +etik çerçevesinde de- ğerlendirebilmektir. Rektör değiştiğinde etik kurulların değişmesi doğru değildir. Eğer bir rektör kendisini etik kuruldan soyutla- yabilmeyi başarabilirse, gerçek demokrasi ve bilim inancı için büyük bir atılım örneği ver- miş olur. Etik kurullar üniversitelerimizde genellikle üniversite senatoları tarafından oluşturuluyor. Bu aşamada rektörlerimi- zin, Senato tarafından önerilen isimlere mü- dahale etmemeleri son derece etik bir dav- ranış olacaktır. Üniversite ve etik Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun 25 Mayıs 2004 tarihinde yasallaşmasıyla (Resmi Gazetede yayınlanma tarihi, 8 Haziran 2004) başlayan süreç içinde her yıl 25 Mayıs – 1 Haziran haftası Etik Haftası olarak kutlanıyor. Etik değerler son yıllarda ülkemizi yakından ilgilendi- ren konuların başında gelmekte. Prof. Dr. Erdem Büyükbingöl, Ankara Üni., Eczacılık Fakültesi, [email protected] Ö nce, kimi temel yanlışlıklar üzerinde durmak gerekir. Üniversitenin kuruluş amacı, iki ülke arasında ikili işbirliği- ni geliştirmek ve yükseköğretim sistemlerini kar- şılıklı olarak zenginleştirmek biçiminde açık- landı. Ne var ki, devletlerarası hukukun temel ilkesi olan “karşılıklılık” göz ardı edildi ve an- laşmada üniversitenin yalnız Türkiye’de ku- rulması öngörüldü. Anayasa’nın 130. maddesinde, üniversiteler kurulurken ülke düzeyine dengeli biçimde da- ğılmasının gözetileceği açık biçimde kurala bağ- lıdır. Ancak, açık kurala uyulmamaktadır. Nitekim, üniversitelerin çok büyük bir bölü- münün İstanbul, Ankara ve İzmir’de kuruldu- ğu görülüyor, bu konuda YÖK ve Yasama Organı kendisine düşeni yapmıyor. Türk- Alman Üniversitesi’nin de İstanbul’da kurul- ması da, kanımızca, sözü edilen anayasal kuralla bağdaşmamaktadır. Yine 130. maddeye göre, üniversiteler Devlet ya da vakıflar tarafından kurulabil- mektedir. Vakıflar tarafından kurulan üniver- siteler Devlet’in denetim ve gözetimi altında- dır. Bu kuraldan çıkan sonuç şudur: Üniversiteler üzerinde tüm yetki ve inisiyatif Türk makamlarında olmalıdır. Oysa, Türk- Alman Üniversitesi’nde yetki ve inisiyatif, Alman makamlarınca ortaklaşa kullanılacak- tır. Bu yönüyle, üniversitenin kuruluşu anaya- sal kurallarla uyum içinde değildir. Anayasa’nın 131. maddesinde ise, yük- seköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek ve eğitim- öğretim ve bilimsel araştırma etkinliklerini yön- lendirmek yetkisi Yükseköğretim Kurulu’na ve- rilmiştir. Oysa, Türk-Alman Üniversitesi ku- rulmasına ilişkin anlaşma, YÖK Genel Kurulu’nun görüşü alınmadan imzalandı; an- laşma 1 Nisan 2009 günlü, 5849 sayılı Yasa ile onaylandı ve yasa 14 Nisan 2009 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu yö- nüyle de, üniversitenin baştan sakat doğduğu söylenebilir. Anlaşmada, üniversitenin organizasyon yapısıyla araştırma, öğretim ve öğrenimin Türk mevzuatı çerçevesinde yürütüleceği belirtilmişse de, konulan diğer kurallar durumun hiç de böy- le olmadığını gösteriyor: Anlaşmada, araştırma, öğretim ve öğrenim gibi üniversitenin organi- zasyonunun da, iki tarafın ortak sorumluluğunda şekillendirileceği vurgulandı; Türk-Alman üniversitesi ile birlikte diploma veren Alman üniversitelerinin kalite denetimi yönünden önem taşıyan tüm kararlara yeterli etkinlikte katılabilmesine olanak sağlandı. İlgili Alman üniversitelerinin, Türk-Alman Üniversitesi etkinliklerine de, gayri resmi olarak katılmaları öngörüldü. Anlaşmaya göre, Alman Akademik Değişim Servisi’nin yanı sıra Türk-Alman Üniversitesi ile birlikte eğitim programları uygulayacak Alman üniversitelerinden oluşan bir “Alman Üniversiteler Konsorsiyumu” ku- rulacak; bu Konsorsiyum, akademik kalitenin sorumluluğunu taşıyacak. Ayrıca, Türk-Alman Üniversitesi’nin te- mel idari ve mali konularında egemen olacak bir “Türk-Alman İdari Komitesi” kurulacak. Bu Komite de, Türk ve Alman tarafından üçer ki- şinin katılımıyla oluşacak. Türk-Alman Üniversitesi Rektörlüğü düzleminde Alman tarafı bir “Koordinatör”ce temsil edilecek. Koordinatör, Alman Üniversiteler Konsorsiyumu ile finansman sağlayan Alman mercilerinin görevlisi olarak, Alman tarafını ilgilendirecek idari ve akademik konuları koordine edecek. Rektör ve Alman Koordinatör, Türk Alman İdari Komitesi top- lantılarına birlikte ve danışman sıfatıyla katı- lacaklar. Fakülte düzleminde ise, temsilci ola- rak “Alman Fakülte Koordinatörü” bulunacak. Anlaşmada, bir de “Bilimsel Komisyon” ku- rulması öngörülmekte. Komisyon, eşit sayıda Türk ve Alman temsilciden oluşacak; Rektör ve Alman Koordinatör de Komisyon’a başkan ve başkan vekili olarak katılacaklar. Komisyon, Türk-Alman Üniversitesi organları ile Alman Üniversiteler Konsorsiyumu’nda bulunan Alman üniversiteleri arasındaki temel akade- mik konularda görüş birliği sağlama görevini üst- lenecek. Anlaşmaya göre, eğitim dili Türkçe ve Almanca olacak; hangi bölüm derslerinin hangi dilde okutulacağına, YÖK değil, Üniversite Senatosu karar verecek. Eğitim dallarına, Türk üniversiteye giriş sınavı ile öğ- renci alınacak; ancak, ayrıca eğitim dalı alanına özgü ek giriş sınavı uygulanabilecek. Türkiye’de Almanca eğitim veren ya da Almanca ders programı uygulayan liseleri bitiren Türk öğ- renciler için, öğrenci kontenjanının yarısı ka- dar kontenjan ayrılacak. Taraflar, Üniversite’nin gerçekleştirilebil- mesi için gerekli sorumluluk ve yükümlülükleri şöyle paylaşıyor: Türk tarafı, Üniversite’nin ku- rulması için gerekli arazi, bina ve altyapıyı sağ- layacak, aynı zamanda Üniversite’nin sürekli giderlerini karşılayacak. Donanım ile yerli ve yabancı bilim insan- larının aylıklarının, alanlarında isim yapmış ki- şilerin Üniversite’ye kazandırılmasını sağlaya- cak nitelikte ve düzeyde olmasına özen göste- rilmesi öngörülüyor. Alman tarafı ise, danış- manlık ve finansal katkılarla Üniversite’nin ya- pılandırılmasına ve işletilmesine destek vere- cek. Bu bağlamda, akademik personel ile dil okutmanı gönderecek, Almanca Dil Merkezi’nin kurulması için gerekli materyal sağ- layacak, öğrenci ve akademik personel eğitimi için burs ve genç Türk bilim insanlarının uz- manlaşması için eğitim verecek. Almanya’dan gönderilecek akademik personel ile dil okut- manlarına Türk mevzuatı çerçevesinde öde- necek aylık ve ücretler dışındaki ödemeleri de Alman tarafınca yapılacak.. "Beyin Mühendisliği" Sinem Serap [email protected] Dördüncü uluslarlarası IEEE Neural Engineering (Nöral Mühendislik) konferansı 29 Nisan – 2 Mayıs tarihleri arasında Antalya gerçekleştirildi. Nöral Mühendislik uzun yıllardır üzerinde çalışma yapılan fakat adı son birkaç yıldır duyulan bir mühendislik alt dalı. Beyin mühendisliği olarak da nitelendirebileceğimiz Nöral Mühendislik disiplin- ler arası bir araştırma alanıdır ve beyinde kaybolan duyusal ve motor yeteneklerin yeniden kazanılması, nöro-robotik, nöro-elektronik, fonksiyonel beyin görüntüleme ve bilişsel sinirbilim gibi alanları içerir. Çalışma alanının bu kadar geniş olmasından dolayı Nöral Mühendislik konferansı mühendislik, fi- zik, kimya, matematik, bilgisayar bilimleri, elektronik gibi alanlarda çalışanlarla moleküler, hücresel, bi- lişsel ve davranışsal sinirbilim alanında çalışanları bir araya getirdi. Bu kadar farklı alanlardaki çalış- malar 8 ana başlık altında toplanarak sunuldu. Bu başlıklar; 1.Beyin görüntüleme ve haritalandırma 2. Beyin – bilgisayar arayüzü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle