23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B GÖRÜŞ AHMET TAN Mayına Yan Basmak! Maliye Bakanı “Babalar gibi satarım!” diyordu. Muhalefet “Sattırmayız!..” Yargı ise “ “Satamazsınız!..” diye direniyordu. Maliye Bakanı’nın yenisi geldi. Adamda, eş durumundan da olsa İngilizlik var. Kibar, sakin ve uyumlu. “Madem sattırmak istemiyorsunuz” dedi, “Ben de kiralarım!” O mu dedi? Yoksa arkasındaki Başbakan mı dedi.. Yoksa, Başbakan’ın da arkasındaki… Pardon!.. “Tarihi ibret diye tarif ediyorlar; ibret alınsa te- kerrür mü ederdi?” Yine 4 Haziran… Yine aynı işlem. Sadece mekân değişik: 1878’in 4 Haziranı. Yıldız Sarayı’nda Sadrazam Saffet Paşa’nın İngilizlerle yaptığını, bu defa İn- giliz pasaportlu Maliye Bakanımız Mehmet Bey TBMM’de tekrarladı. O zaman Kıbrıs kiralanmıştı. Şimdi Güneydoğu sınırlarımız.. . Kiralamak satmaktan bir önceki adımdır. Kiralamak gözden çıkarmaktır. Kiralamak, satıştan önceki son adımdır… Kiralarsanız.. Karşı tarafa “Satsan, kaça satarsın” diye sorma hakkını da vermiş olursunuz! Bu ise, “Şüyuu vukuundan beter” bir haldir! Bu adamların elinde, daha da beter hallere düş- meye hazır olmak gerek. Kira özel hukukta da, kamu hukukunda da çok riskli bir işlemdir. Süresi uzadıkça risk daha da artar. İngilizler Kıbrıs’ın, yılda 92 bin 799 sterlin olan kirasını 36 yıl ödediler. Otuz yedinci yıl “savaş çıktı” dediler. Ve adayı ilhak ettiler. Kan döktük, yıllardır dil döküyoruz, bir ucundan zor tutabildik. Yine de kurtarma umudu pek yok. Ülke toprağı kiraya çıktı mı geri gelmez, gel- miyor. Belki de amaç zaten bu. Bush’un Condoliza’sı “Ortadoğu’da sınırlar de- ğişecek!” diye ilan etmişti. İktidarın bu türü bulununca, “sınırların değişmesi” için bazen savaşa da gerek kalmıyor. Bir yasa bile yetebiliyor. Mayın Yasası’nı savunurken ne alaka ise, tarihte ilk kez Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konse- yi (GK) üyeliğimizi anlattı durdu. Toprağı kiralamak ile BM arasında illa bir bağ kurulacaksa bu ilgi çok yüzkızartıcıdır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Baş- kanı, zengin ülkeler, toprak kiralayarak “Yeni Sömürgecilik” başlatı diye ilan etti. (The Econo- mist Dergisi - 26 Mayıs) Türkiye BM’de Güvenlik Konseyi’ne 2 yıllığına üye oldu. Ama topraklarını 49 yıllığına kiralamak için ya- sa çıkarttı ve “yeni sömürgeciliğin” kucağına hazır olduğunu, dünyaya ilan etti. Toprak kiralamak devletler liginde küme düş- mektir. Afrika’nın Sudan, Etiyopya, Mali gibi gariban- larıyla aynı kaderi paylaşmaktır. “Dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz” diye övü- nüyor. Asıl Türkiye’ye kazandırdığı 1’incilikle övünmelidir. Türkiye onun sayesinde, mayın temizletmek için, topraklarını yarım yüzyıllığına kiraya veren dünyanın ilk ve tek ülkesidir, artık. MERİÇ VELİDEDEOĞLU Geride bıraktığımız çar- şamba günü, 27 Mayıs 1960 Devrimi’nin ve onun ürünü olan 27 Mayıs Anayasası’nın 49. yıldönümüydü. Bu ikisi bir bütün olarak al- gılanır hep. Birbirinden söz eden, ötekinden de söz eder- ken bulur kendini. Doğaldır bu. Çünkü 27 Ma- yıs’ın ereği (hedefi), ülkenin çağdaş bir anayasa ile yöne- timiydi, yürürlüktekinin “ıs- lah”ı ile değil. Türkiye Cumhuriyeti Devle- ti’nin “kuruluş felsefesi”ne da- yanan; başta “laiklik” olmak üzere “1923 Devrimi”nin ka- zandırdığı ilkeleri temel alan; “Hukuk devleti” ve “Sosyal Devlet”, “aşama”sıyla örülen bir anayasa. Kısacası bu. Bilindiği gibi, “Hukuk dev- leti” yeni bir “düzen”, yeni bir yönetim anlayışını içerir. Bu- nu sağlamak için de “güçler ayrımı” ve bunların denetimi- ni temel alır. “Sosyal Devlet” de “emeğin” yasalarla değer- lendirilip korunması gibi yeni bir “atılım”ı içerir, kısaca böy- le. Ve bu iki kavramın içerikleri- ne -daha kapsamlı- bakıldığın- da, H. V. Velidedeoğlu’nun dediği gibi, 27 Mayıs 1960’ın, “1923 Devrimi”nin “bütünleyi- cisi” olduğunu görmek kolayla- şır. Öte yanda, 27 Mayıs günle- rinde, yıllar boyu 27 Mayıs’ın ve Anayasası’nın türlü değerlen- dirmeleri, bunlardan kaynak- lanan yeni yeni adlandırmalar medyada yer alır durur. Bu yıl da öyle oldu. İlkin, ön- ceki yıllarda yapılan kimi ad- landırmaları ve bunları yakış- tıranları anımsayalım. ? Lüks Bir Anayasa (Prof. Dr. N. Erim). ? Bol Giysi Gibi Bir Anaya- sa (Kenan Evren). ? Tepki Anayasası (siya- setçiler, hukukçular). ? Uludağ Anayasası (Prof. T. Turhan Yüce). Bu dört adlandırmaya, do- layısıyla “27 Mayıs”ın bu “yaf- ta”larla değerlendirilmesine yanıtlar yıllarca verildi. Bu yılki adlandırmalara ge- lince; izleyebildiğim kadarıyla Prof. Y. Müh. A. Gündüz’ün “ıslahat”çılık yorumundan kay- naklanan: “27 Mayıs Islahatı!” ile Prof. Dr. T. Alkan’ın “gay- rimeşru çocuk” değerlendir- mesine dayanarak oluşan: “Gayrimeşru Çocuklu 27 Ma- yıs!”. Prof. Gündüz’e göre 27 Ma- yıs dolayısıyla Anayasası, “var olan bir sistemi ıslah et- mek”ten ibaretti (Cumhuriyet, 27.5.2009). Bu değerlendirme az çok irdelendi sanırım bu- raya dek yazılanlarla. Prof. Dr. Alkan ise, “12 Mart ve 12 Eylül, bir bakıma 27 Ma- yıs’ın gayrimeşru çocukları- dır” diyor (Radikal, 31.5.2009). Bu olanaksız; neden derse- niz, 12 Mart, “Atatürk İlkele- ri”nin kolunu kanadını kopar- mış; 27 Mayıs’ın temel direk- lerinden olan “Hukuk Devle- ti”nin, “Sosyal Devlet”in bir bakıma mezarını kazmış; 12 Eylül’de onları mezara göm- meye çalışıp 27 Mayıs’ı silip sü- pürmüştür. Bunları ne gayri- meşru çocuklar, ne de “besle- me”ler yapardı. Peki bunlar kimin çocukları olabilir dersi- niz? Anımsanacağı gibi gerek 12 Mart, gerekse 12 Eylül müdahaleleri, Adalet Partisi (AP) iktidarı ve Başbakan S. Demirel döneminde olmuştur. 1965 seçiminde yüzde 53 oy alan AP, tek başına ikti- dardadır. Ama 27 Mayıs Ana- yasası’ndan dertlidir. Bu ana- yasa yüzünden hiçbir iş yapı- lamadığı ileri sürülür. Oysa bu durum, anayasa- dan değil, Başbakan’ın “Hu- kuk Devleti” ilkesini yalnızca “226 oy!” olarak görmesinden kaynaklanmaktadır. “Sosyal Devlet”ten ne anladıkları da, emekçilerin sendikalı olmak, sendika seçmek ve değiştir- mek gibi en doğal haklarını (ki bunlar 27 Mayıs’la tanınmış- tı) kısıtlayan yasalar çıkart- makla ortaya koymuşlardı. Dahası AP iktidarı, kendi başına yapamadıklarını, 12 Mart sürecinde yaptırma şan- sını çok iyi kullandı. Ama ül- keyi yine de kaostan, terörden kurtaramamıştı. Üstelik cumhurbaşkanı se- çiminin “güldürü”ye dönüş- mesinden de pek kaygılan- madı, uzlaşmalara sırt çevir- di. Ne ki; “12 Eylül 1980” AP ik- tidarına son vermekle kalma- mış, Meclis’i ve partileri ka- patmış, ardından da nur topu gibi bir çocuk olarak “1982 Anayasası”nı doğurmuştu. Bu ürün -ister istemez- ana- yasa tartışmalarının kapısını açacaktı. Açtı da. Ve sonun- da AKP yeni bir anayasa tas- lağı hazırlayıverdi. Öte yanda, yaşanan bu uzun süreç, artık yeni bir ana- yasanın 27 Mayıs Anayasa- sı’nın ruhu ekseninde biçim- lendirilmesi gerektiğini, “Ata- türk İlkeleri”nin soluğu kesil- mekle, “Sosyal Devlet”in “kö- mür dağıtmak”la, “Hukuk Dev- leti”nin de Başbakan’ın “sav- cı”lığa soyunmasıyla gerçek- leşemeyeceğini göstermiştir sanırım. Kimi irdeleme ve yanıtlar için bu konuyu yer yer sürdü- relim diyorum. ‘Lüks’ Bir ‘Anayasa’!.. m.velidedeoglu@hotmail.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 5 Haziran HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN 2009 CUMA 18 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ İzmir’in önemli bir mesire yeri olan dağ. 2/ K a s t a m o - nu’nun bir il- çesi... Temiz. 3/ Doğu Ana- dolu’da kulla- nõlan bir tür küçük zurna... Bitkilerde gaz alõşverişine yarayan aralõklar. 4/ Yüz- yõl... Hayat arkada- şõ. 5/ Gemi donanõ- mõndaki bütün ha- reketli ip ve halatla- ra verilen genel ad. 6/ “Vay bana, vay- lar bana/ --- vermez çaylar bana” (Tür- kü)... Uçurum... Konut. 7/ Bunama, bunaklõk... Yerli bir armut cinsi. 8/ Akdeniz Bölgesi’nde, Seyhan Irma- ğõ’nõn en önemli kolu olan akarsu. 9/ Bir sõvõyõ ağzõ dar bir kaba aktarmakta kullanõlan, bir ya- nõ geniş, bir yanõ dar araç... Işõn. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Antalya’nõn Lara bölgesinde, 147 kuş türünü barõndõran bir göl. 2/ Akla ve sağduyuya aykõrõ olan... ABD’nin bir eyaleti. 3/ Taze sõğõr gübre- si... Avustralya’da yaşayan bir cins devekuşu. 4/ Zihin... “Fesleğen” de denilen, yapraklarõ güzel kokulu bitki. 5/ Kesinlikle uyulmasõ gereken Kuran ve hadis hükümleri... Bir nota... Nikel elementinin simgesi. 6/ Hz. Musa’ya indirilen kutsal kitap. 7/ Torbaya benzer, büyük gözlü ba- lõk ağõ... “Benden gayrõsõna gönül verirsen/ --- ola yollarõn bağlana dostum” (Pir Sultan Abdal). 8/ Boyun eğen, kendini başkasõnõn buyruğuna bõrakan... Tahõl yõğõnõ. 9/ Fin ulusunun ünlü des- tanõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 H A N İ B A N A E D İ K N Ü V E R A Z A K I A V S A M A Z O N E S M E R T O K T İ T A N S Ü R A Y K E Ç B A N E M O F O B İ İ D İ Ç İ R İ K 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Gül’ün YÖK ile Sabancõ Üniversitesi arasõndaki tartõşmada devreye girdiği belirtildi ‘Uzlaşarak çözün’ telkini ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İzzet Özgenç, Cumhurbaşka- nõ Abdullah Gül’ün YÖK ile Sa- bancõ Üniversitesi’nin farklõ puan türleri arasõndaki yatay geçiş uy- gulamasõ tartõşmasõnda YÖK Baş- kanõ Prof. Dr. Yusuf Ziya Öz- can’a “Mümkün olduğu kadar problem çıkmadan bu meseleleri çözün” dediğini kaydetti. Özgenç dün düzenlediği basõn toplantõsõnda, üniversitenin yö- netmeliğe aykõrõ olarak YÖK’ün belirlediği puan türünden farklõ tür- de puanla öğrenci kabul ettiğini, sorunun da bundan kaynaklandõ- ğõnõ söyledi. Sabancõ Üniversite- si’ne bu durumda hangi yaptõ- rõmlarõn uygulanabileceğinin so- rulmasõ üzerine Özgenç, “YÖK böyle bir durumda şu andaki mevzuata göre bir program ta- lep ederse biz de bir program aç- mayacağız, birtakım fakülte ya da yüksekokul kuruluş taleple- ri olacak biz onlara izin verme- yeceğiz” dedi. Yatay geçişlerle il- gili olarak yönetmelik düzenle- meyi düşündüklerini belirten Öz- genç, gelecek yõl bu kargaşanõn or- tadan kalkacağõnõ kaydetti. Öz- genç, “Yönetmelikte de ‘Yatay geçişte üniversiteye girişteki pu- an grubu göz önünde bulundurul- malõdõr’ denilecek. Yani aynı puan grubunda bir başka prog- rama yatay geçiş imkânı tanı- yacağız” diye konuştu. Cumhurbaşkanõ Gül’ün YÖK Başkanõ Özcan’õ kabulü sõrasõnda yaşanan sorunun ne olduğunu sor- duğunu, Özcan’õn da konuyu Gül’e anlattõğõnõ kaydetti. Milli Eğitim Bakanõ Çubukçu’nun da kendisini konuyla ilgili olarak te- lefonla aradõğõnõ belirten Özgenç, bakanõn sorunun uzlaşõyla çözül- mesini istediğini belirtti. OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com DİSK’e bağlı Emekli-Sen üyele- ri, “İnsanca yaşayacak bir ma- aş ve sendika yasamı istiyo- rum” kampanyası kapsamında Taksim Gezi Parkı’nda iki gün- lük açlık grevi eylemine başla- dı. Emekli-Sen üyeleri adına açıklama yapan sendikanın Ka- dıköy Şubesi Başkanı Yalçın Vural, “AKP iktidarı emeklile- ri oy deposu olarak görüyor ve emekçileri sadaka kültürü ile kendine bağlamaya çalışıyor. Biz sadaka istemiyoruz. Biz ge- leceğimizi kendimiz belirlemek istiyoruz” dedi. Açlık grevi bu- gün saat 17.00’ye dek sürecek. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) Emekli-Sen üyeleri açlõk grevinde Keçiören’de vahşet ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Keçiö- ren’de bir kişi, boşandõğõ eşini 40 yerinden bõçakla- yarak öldürdü. Keçiören Basõnevleri’nde oturan Münire Çimen (31), sabah saatlerinde işine gitmek üzere evinden çõkarken boşandõğõ eşi Okan K’nin (25) bõçaklõ saldõrõsõna uğ- radõ.Temizlik şirketinde işçi olarak çalõşan Münire Çimen, kõrk civarõnda bõ- çak darbesi sonucu olay yerinde öldü. Çimen’den 2 yõl önce boşandõğõ bildi- rilen Okan K, olaydan sonra kaçtõ. AÇIKLAMA Çankõrõ Valiliği gazete- mizin 25 Mayõs 2009 ta- rihli sayõsõnõn 17. sayfasõn- da “Yasaklõ Eğlence” baş- lõğõyla yer alan haberimiz- le ilgili açõklama yaptõ. Açõklamada şunlar kayde- dildi: “Yazõda, hangi ama- ca hizmet ettiği anlaşõla- mayan Önder Uyanõk isimli kişinin asõlsõz be- yanlarõna yer verilmiştir. Asõlsõz yazõda; Valiliği- mizce Çankõrõ genelinde içki yasağõ getirilerek Öz- bek köyünde düzenlenen piknik eğlencesinde, pikni- ğe katõlanlarõn araçlarõnda içki aramasõ yaptõrõldõğõ ve içki içilmesinin güvenlik güçlerince engellendiği id- diasõ tamaman asõlsõzdõr.” Öğrencilerin sınav heyecanı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - İlköğretim 8. sõnõf öğrencileri yarõn, 7. sõ- nõf öğrencileri ise Seviye Belirleme Sõnavlarõ’na (SBS) 7 Haziran Pazar gü- nü katõlacak. Kimlik bel- geleri yanõnda olmayan öğ- renciler sõnava alõnmaya- cak. SBS tüm sõnav mer- kezlerinde Türkiye saatiy- le 10.00’da merkezi sis- temle aynõ anda yapõlacak. Adaylarõn en geç saat 09.30’da sõnav yerlerinde hazõr olmalarõ gerekiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle