Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 OCAK 2000 PAZARTESİ CUMHURtYET SAYFA
HABERLER
Savcıhk, Ak ile Dalman hakkında verilen beraat kararına karşı girişimde bulundu
Telekıdak davasına temyizANKARA (AA) - Terör ve
istihbarattan sorumlu eski
Ankara Emniyet Müdür
Yardımcısı Osman Ak ile eski
Istihbarat Şube Müdürü Ersan
Dalman ın. Ankara Emniyet
Müdürlüğü lstıhbarat
Şubesi'ndeki bazı bilgisayar
disketleri, gizli evrak ve telefon
dökümleri kopyalannı,
görevden alınmalanndan kısa
bir süre önce aldıklan, bazı
dosyalan da sildikleri iddiasıyla
yargılandıklan davada verilen
beraat karan temyiz edildi.
Beraat karannı, Ankara
Cumhunyet Başsavcı Vekili
Özden Tönük ile 20. Asliye
Ceza Mahkemesi'nin duruşma
savcısı Turhan Şen temyiz ettı.
Başsavcı Vekili Tönük'ün
• Başsavcı Vekili Tönük ile duruşma savcısı Şen'in temyiz
dilekçelerinde, "mahkemenin yanılgıya düştüğü, karann usul ve yasaya
aykın olduğu" öne sürüldü.
temyiz dilekçesınde, Osman
Ak, Ersan Dalman ve eski
tstihbarat Şube Müdür
Yardımcısı Zafer Aktaş
hakkında açılan kamu
davasında, Aktaş'ın mahküm
olduğu anımsatıİdı.
Dilekçede, Istihbarat
Şubesi'nde çalışan komiser
yardımcılanndan Hurştt
Uçak'ın ifadelennın hükme
dayanak yapıldığı öne sürülerek
şöyle devam edildi:
"Emniyet teşkilatı hiyerarşik bir
düzen içerisinde çalışır. Tanık
Hurşit Uçak'ın amiri
durumunda olan sanıklann
emri olmadan bilgisayar
disketlerinin dışanya
çıkarüması mümkün değiMir.
Uçak ve diğer taıukların
beyanlaruun, sanıklardan Zafer
Aktaş için mahkûmiyete yeter
delil kabul edilerek, diğer iki
samğın beraatlanna karar
verflrnesi çelişik bir durum
ortaya çıkanr. Tanık beyanı
bölünmüş, sadece sanıklardan
Aktaş için hükme dayanak
yapılmıştır. Tanık beyanlannı
değerlendirmede mahkeme
yanılgıya düşmüştür. Osman Ak
ve Ersan Dalman hakkında
verilen hükmün bozulması talep
olunur."
'Karar yasaya aykın'
Esas hakkmdaki mütalaasmda
sanıklann cezalandınlmasını
isteyen Ankara 20. Asliye Ceza
Mahkemesi'nin duruşma savcısı
Turhan Şen de temyiz
dılekçesinde, Ak ve Dalman
hakkında beraat karan
verilmesınin "usul ve yasaya
aykın olduğumT savundu.
Hapis cezası paraya çevrilerek
ertelenen Zafer Aktaş'ın avukatı
Sami Çapakçurun da "sucun
unsurlan oluşmadığı"
gerekçesiyle müvekkili
hakkında venlen karan temyiz
ettiği ögrenildi.
Dava dosyasının Yargıtay'a
gönderildiği bildirildi.
Ankara 20. Asliye Ceza
Mahkemesi. Ak ve Dalman1
ın
üzerlerine atılı görevi kötüye
kullanma suçunu işlediklerine
daır "kesin ve inandıncı detfl
ekle edilemediğinden"
beraatlanna karar vermiştı.
Mahkeme. Aktas/ı Türk Ceza
Kanunu'nun 240. maddesi
uyannca 6 ay hapis, 1 mılyon
520 bin lira ağır para cezasma
mahkûm etmiş, hapis cezasını
paraya çevirerek ertelemişti.
Cezaevleri mafyaya cennet
Türk Yargı-Sen Genel Başkanı Tekin Yıldız, 'Cezaevindeki mafya üyesinin
ayağma kadm bile götürülüyor. Neden Türkiye'ye gelmek istemesin' dedi
tstanbu) Haber Servisi-Yurtdı-
şmda tutuklu bulunan organıze
suç örgütleri liderleri, Türkiye'ye
gelmek için yogun çaba harcar-
ken Türkiye'nin cezaevleriyle ve
infaz sistemıyle bir "mafya cen-
neti" olduğu belırtıldı. Türk Yar-
gı-Sen Genel Başkanı Tekin Yü-
da, "Cezaevindeki mafya üyesi-
nin ayağına kadın bile götürülü-
yor. Neden Türkive'ye gelmek is-
temesm" derken Istanbul Barosu
Insan Haklan Merkezi'nden avu-
kat Mehmet Uçum da, Türki-
ye'deki infaz sisteminin çete üye-
lerine büyük avantajlar sağladı-
ğuıa dikkat çekti.
Türkiye'ye gelmek isteyen
yurtdışında tutuklu organize suç
örgütü üyeleri kervanına uyuştu-
nıcu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin
de katıldı. Hollanda'nın Vught
Cezaevi'nde tutuklu bulunan
Baybaşin, Türkiye'ye iade edil-
mek için açhk grevi tehdidinde
bulunuyor.
'KadınbHevâr'
Eşı Lğur Çalocı ve çete arka-
daşı Tevfik Ağansoy'un öldürül-
mesini azmettırmekbaşta ohnak
ûzere çok sayıda suçtan aranan
ülkücümafya lideri Alaattin Ça-
bcı da tutuklu bulunduğu Fran-
sa'dan Türkiye'ye iade edilmesi
için büyük çaba göstermişti.
Çakıcf nın, Türkiye'ye gelir
gelmez, ısrannda ne kadar hak-
h olduğu ortaya çıktı. İade koşul-
lan gereği yargılanabildiği ıki
davadan biri ilk duruşmada za-
manaşımına uğradı. 1 ila 3 yıl
ceza ıstenen çete davasında da
tahliye olasılığı belirdi.
Tüm Yargı-Sen Genel Başkanı
Tekin Yıldız, yurtdışında tutuklu
mafya üyelerinin neden Türki-
ye'ye gelmek istedikleri yönün-
dekı sorumuzu yanıtlarken "Ne-
den gelmekistemesinler,cezamü-
dürleri emirterinde, infaz koru-
ma memurlannı hizmetçi gibi
kullanıyorlar, ayaklanna kadın
bilegötürülüyor. Hertürlü tekno-
lojik olanaktan >ararlanı>orlar.
Bunlarsivil ha>atta bile mümkün
olmayan şey ler" dedı. Avrupa ül-
kelerindekı cezaevleri hakkında
bilimsel çalışma yürüten akade-
misyenlerden bilgı aldığını anla-
tan Yıldız, bu cezaevlerinde insan
onuruyla bağdaşmayan bir uygu-
lamanın bulunmadığını söyledi.
Yıldız, "Ama Avrupa'da çifte
stardart yok. Her mahkûm eşit
koşullarda cezasını çekiyor ve
kimseye imtiyaz tanınmıyor. Sos-
yal etkinlik mekânlan ortak, an-
cak dinlenme mekânlan ayn* di-
ye konuştu.
Mafya üyelerinin Türkiye'deki
cezaevlennde imtiyazlı oldukla-
nnı savunan Yıldız, mafya üyele-
rinin "vatan aşkını" kullanarak
Türkiye'ye gelmek istemelerin-
de çok haklı olduklannı kaydetti.
Infaz cenneti
Istanbul Barosu İnsan Haklan
Merkezi'nden avukat Mehmet
Uçum ıse Türkıye'nin yalnızca
cezaevı koşullan açısından değil,
iade hukuku ve infaz sistemi açı-
sından da mafya üyeleri için
avantajh bir ülke oldugunu söy-
ledi. tnfaz yasası gereği Türki-
ye'de 5 yıl ceza alan bir kişinin ı-
ki yıl yattığını anımsatan Uçum,
"Bu, sözde iyi hale bağh. Ancak,
Türkiye'de mahkümun iyi halini
denetleyecek mekanizmalar yok.
Sa\cı buna bakmıyor; iki yıhnı
doldurantahliyeolur" dedı. tkin-
cı neden olarak. Türkıye'nmiade
anlaşmalannda yetersiz kaldığını
ve genellıkle o ülkenın koşul-
lanna "evet" dediğını savunan
avukat Uçum, bu duruma en iyı
örneğın Alaattin Çakıcı'nın ıade-
si oldugunu belırterek "Bir
hukukçu olarak Çakıcı'nın bu
koşullarda neden iadesinin kabul
edildigini anlayamryorum" dedi.
Mafya üyelennin gelmek is-
temelerinın üçüncü nedeninin za-
manaşımı olabileceğinı vur-
gulayan Uçum, bu nedenle, gel-
mek isteyen her tutuklunun du-
rumunun iyi incelenmesi gerek-
tiğini vurguladı.
îşkencede takipsizlik kararma itiraz
AKENBODUR
İSKENDERUTN - Iskenderun Cumhun-
yet Başsavcılığı'nın, N. C. S. (16) ve Fat-
maDenizPblattaş'ın (18) gözaltmda "cop-
lu tecavüz, cinsel taciz ve işkence"ye uğrâ-
dıklanm öne sürmeleri üzerine açılan so-
ruşturmada takipsizlik karan vermesine
itiraz edildi.
N. C. S. ve Polattaş'ın avukatlan Eren
Keskin ile Bülent Akbay, Hatay Ağır Ce-
za Mahkemesi'ne ıletilmek üzere tskende-
run Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptıkla-
n itirazda, mağdur oldugunu öne süıen
kızlann tedavi amaçlı sevklerinin yapıl-
mamasımn, aynca şikâyet edilen polisle-
rin ifadesine başvurulmadan soruşturma-
nuı sonuçlandınlmasının usul ve yasaya
açık aykınlık taşıdığını vurguladılar.
Akbay ve Keskin, Hatay Ağır Ceza
Mahkemesi'nden, CMUK'nin 65. madde-
si uyannca takipsizlik karannın kaldınla-
rak, soruşturmamn devamı amacıyla dos-
yanm Iskenderun Cumhuriyet Başsavcılı-
ğı'na gönderilmesini istediler.
Bülent Akbay ve Eren Keskin, itirazla-
nnda şu görüşlere yer verdiler:
"Savcılık makanu soruşturmayı iddiala-
nn ortaya çıkmasını sağlayabilecek bir in-
cekmeyiyapmak>erine, müvekkiUerin her
aşamasında reddertikleri, gözaltında>ken
birer cümleyle geçişrjrilmiş doktor rapor-
lanna dayanarak sonuçlandırmıştır. Mü-
vekkiller doktor raporlaruun baskıya da-
yaü bir şekilde gerçeğe aykın olarak tan-
zim edildiginibelirterek,suç duyurusunda
bulunmuşlardır.Söz konusu raporlann ye-
tersizliği TTB Merkez KonseyTnin yorum
raporunda açıkça vurgulannuşûr. Adana
Adli Tıp Kurumu ise N. C. S. ve F. D. rVye
toplam 13 gün işgöremez raporu vermiş-
tir. Buna rağmen. savcılık makamının ger-
çeküği şaibe konusu rapoıiara dajanarak
takipsizlik karan vermesu usulüne ve ama-
cına uygun bir inceleme yapılmadığuu or-
taya koymaktadır. Bu nedenle savcılıkma-
kamı suç duy urumuzdoğrultusundayapıi-
masıgereken soruşturmayıyerinegetirme-
miş ve eksik bırakmışnr."
Işkence iddiasının üzerine gidilmemesi-
nin işkencecileri cesaretlendirdiğini vur-
gulayan avukat Bülent Akbay, "Bu kaygı-
yı taşıdığımız sürece konunun üzerine git-
meye devam edeceğiz. N. C. S. ve F. D. P?nin
muayenesinin yapılmaması halinde, kanu-
nen tskenderun Emnivet Müdürlüğü
TEM görevlileri ve doktorlar hakkında iç
hukuk >ollan tükeniyor. Bu nedenle
AİHM'ye başvuruda bulunacağu" diye
konuştu.
IRMIKI AYDIN ENGÎN aenginfn doruk.net.tr
Düzenli okuyanlar biliyor, bir
tüydüm, pir tüydüm. Almanya
merkez olmak üzere Batı Avru-
pa'da sürtebildiğim kadar sürt-
tüm. Sonunda...
Sonunda Cumhuriyet yöne-
timinin hoşgörüsü bitti; Alman
medya amelesinin, Türkiye'nin
Avrupa Birliği üstüne aydınlatıl-
ması görevim bitti; Avrupa'da
denenecek peynir ve şarap çe-
şitleri bitti; düzenli trafikten, gü-
rültüsüz kentlerden, yerleşik
toplumlann "bir arada yaşama
saygısına" dayanan kentlilik bi-
lincinden alınan keyif bitti; kent
sokaklanndabirbirini kovalayan
futbol fanatiklerinin, kaçıp ko-
valamaca strasında kırmızı ışık
yanınca bekleme salaklığından
mizah tatlan çikarmak bitti ve
en önemlisi param bitti.
Döndüm. Hoş bulduk.
Dışandasürterken, biryolunu
bulup, ülkede olup brtenleri iyi
kötü öğreniyorsunuz ama, çok
önemli aynntılar da ister iste-
mez bilgi alanınızın dışında ka-
lıyor.
Nitekim ülkemizin giderken
geride bıraktığım ve yokken
olanlann üstüne eklenmiş onca
sorunu yetmezmiş gibi, döndü-
Hoş Bulduk... Ve Kafam Karıştı!
ğümde kendimi çok yoğun bir
"kafa karışıklığı" tartışmasının
göbeğinde buldum.
Yanlışım varsa düzeltiverin,
anladığım, bizim Hasan Ce-
mal, ODTÜ'de bir söyleşiye ka-
tılmış. Orada ona, 60'lı yıllann
başında hem Marksist TlP'e
üyesi olmasının, hem de kurtu-
luşu ilerici subaylann darbele-
rinde arayan Devrim dergisinin
yazıişlerinde çalışmasının çeliş-
ki olup olmadığını sormuşlar.
Hasan Cemal de "N'apayım, o
zamanlarkafam karışıktı" deyi-
vermiş.
Ve tartışma başlamış: Kafa
kanşıklığı iyi midir, kötü mü?
Hasan Cemal'in yanıtı doğru-
dur, yanlıştır, iyidir, kötüdür, hak-
lıdır, haksızdır biryana, ama dü-
rüsttür. O yıllarda yaşayıp da
kafası karışık olmayan bir gen-
cin, kafa sağlığından kuşku du-
yulsa yeridir.
• • •
Kafa karışıklığı çoğu kez, "si-
zin" doğrulannızı, "sizin" istedi-
ğinız ölçüde benimsemeyenle-
ri yermek için kullanılır.
Nitekim "kafası kanşık" nite-
lemesi Türkiye Komünist Parti-
si (TKP) yönetiminin resmi jar-
gonuna girmiş bir terim niteliği
bile kazanmıştı. Parti merkezi-
nin kimi kez deli saçması "ana-
lizlerine" itiraz eden, en azından
sorgulamaya yeltenen parti
üyeleri için, "O yoldaşın kafası
biraz kanşık da..." diye başla-
yan cümleler kurulurdu.
1984 yılında Parti'nin yeni
Program taslağını okuyup "8u
program çokkanşık" diyeutan-
gaçça itiraz eden bir Parti üye-
sini, şeflerden biri yanıtlamıştı:
- Zaten dunımlar da çok ka-
nşık yoldaş!
Yani şeflerin kafalan her za-
man açık ve durudur. Kanşık
olan ya parti üyelerinin kafaları-
dır ya da "durumlar"d\ı
* • •
Hasan Cemal'in ve başkala-
nnın bir zamanlar kanşık olan
kafalan bugün nasıldır bilemi-
yorum.
Ama benim kafam bugün de
kanşık.
Örneğin doğadaki kaynakla-
n (demir, kömür, bakır vb.) in-
san emegiyle buluşturup, insa-
noğlunun temel gereksinimleri-
ni karşılayan meta üretiminde
"değer yararma süreçlerini" iyi
bellediğimi düşünüyorum. Ama
değer yaratımında işgücünün
payının gitgide azaldığı, buna
karşılık robot teknolojisinin yay-
gınlaştığı bir üretim sürecinde
"artıdeğer" hesaplamasının ge-
leceği üstüne kafam kanşık. Bu
konuda kafası "duru" olanlann
yazdıklannı okudum, kafam da-
ha da kanştı.
Örneğin, 1917'den sonra
Rusya'da, daha sonra Sovyet-
ler Biriiği'nde, 1945'ten sonra
Doğu Avrupa ülkelerinde,
Çin'de, Küba'da, Yugoslav-
ya'da, Amavutluk'ta, Kuzey Ko-
re'de, Vıetnam'da, Kamboç-
ya'da iktidan ele alan ve "kapi-
talizmden daha ileri" bir top-
lumsal düzene karşılık gelen
sosyalizm kuruculuğunda sınıf-
ta kalmalanna bakıp, toplumla-
n ve dünyayı ileriye taşıyacak
temel gücün "sanayi proletar-
yası" olduğuna ilişkin klasik tez-
ler karşısında kafam karmaka-
nşık.
Keza ozon deliğine, zehirii
kimyasal atıklarlayok edilen do-
ğaya, daha bol ve daha daya-
nıklı besinler üretmek adına
kanserojen katkılaria donatılıp
bize yutturulan yiyeceklere ba-
kıp insanlığın "uygariığa mı, toy-
garlığa mı" (= medeniyete mi,
vahşete mi) evrildiği sorusunu
önüme koyduğumda kafam
çok kanşık.
•••
Yok, kafa kanşıklığı diye tartı-
şılan, sömürünün yok olduğu,
insanlann yaşam yanşına eşit
koşullaria başlayabilme olana-
ğının gerçekleştiği, savaşın ve
şiddetin yeryüzünden silindiği,
şu ya da bu yolla edinilmiş ser-
vetlerin rantıylayaşayan asalak-
ların kökünün kazındığı bir
"dünya düfü"nden söz ediliyor-
sa...
Ama bu, bir kafa kanşıklığı so-
runu değil, bir bilgi ve ahlak so-
runu.
Bakın, bu konuda kafam, 30
yıl önce nasılsa öyle duru ve
açık. Yaşamımın bundan son-
rasında da bu duruluğu ve açık-
lığı korumaktan öte ülküm yok.
DSP'lilerTürk'esoru
sordurmadı...
TBMM'deki bütçe maratonu
sırasında, en tartışmalı olması
beklenen oturumlardan biri Adalet
Bakanlığı bütçesi görüşmeleriydi.
Adalet ve Orman bakanlıklan
bütçeleri aynı turda görüşüldü.
Gruplar adına konuşmalar brttikten
sonra 20 dakikalık soru ve yanıt
bölümüne geçildi. Bu bölümde,
daha çok muhalefet partili
milletvekilleri, bakanlan soru
yağmuruna tutardı. Ancak bu kez
öyle olmadı. Adalet Bakanı Hikmet
Sami Türk'e soru sorulmasını
önlemek isteyen DSP'liler,
önlerindeki düğmelere bastılar ve
soru sıralannı kaptılar. Orman
Bakanı Nami Çağan'ı soru
yağmuruna tuttular. DSP Balıkesir
Milletvekili Tamer Kanber'in geniş
açıklamalarla bezediğı sorulan
uzayınca, DYP'Iİ Necmi Hoşver
isyan etti:
- Sayın başkan söz verseydiniz
daha iyiydi... Biraz daha devam et
arkadaşım!
DSP'lı vekillerin sorulannı
sürdürmeleri Hoşver'i çileden
çıkardı:
- Sayın başkanım, bunlar
kendi bakanlıklan. Gitsin,
bakanlanna sorsunlar.
Orman Bakanı sizin, gidin
sorun...
DYP Grup Başkanvekili
Turhan Güven de
"iktidar soru sormaz,
muhalefet sorar"
dediyse de sonuç
değişmedi. Orman
Bakanı Çağan da
milletvekıllerinın sorulanna
tek tek yanıt verdi.
Böylece, başta Alaattin
Çakıcı ile ılgili tartışma
yaratan süreç olmak
uzere, cezaevleri ve diğer
konularda Adalet Bakanı
Türk'e soru sorulması
önlenmiş oldu...
Türker nasıl fark edilmez?'
TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda Telekom Yasa
Tasansı görüşülürken, DSP'Iİ
Masum Türker, ısraria söz istedi.
Ancak TBMM Plan ve Bütçe
Komısyonu Başkanı Metin Şahin
bu iri cüsseli milletvekılini fark
etmedi. Diğer milletvekillerinin
uyansı üzerine Şahin, "Pardon
görmedim" deyince, DSP'li Hasan
Metin laf attı:
- Masum Bey görülmeyecek gibi
mi?
Şahin, "Arkadaşımız biraz kocaman
ama yine de göremedim,
affedersiniz" deyip Türker'e söz
verdi. Elbette Türker de altta
kalmadı. O da "Demokrasılerde
başkanlar ıstediğini yaparlar" diye
Şahin'e takıldı...
Orman Bakanı Çağan,
yetkilerini sınıriandıracak...
Hükümete bir şeyler oluyor...
Turizm Bakanı Erkan Mumcu,
Turizm Bakaniığı'nı kapatmaktan
söz ederken; DSP'lı Orman
Bakanı Nami Çağan da
yetkilerini sınırlandırmaya
hazırlanıyor...
TBMM'de orman yağmasına
yasal kılıf kazandıran tasannın
görüşmeleri hareketli geçti. Sert
muhalefet yürüten FP'liler,
DSP'lileri sıkışttrdı. Tasan
görüşülürken, hükümeti MilH
Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu temsil etti. Ancak
Orman Bakanı Nami Çağan da
bakanlığının bütçesi
görüşülürken, bu konuya
değınmeden geçemedi. Izinler
kendi döneminden önce verildiği
için Çağan, bu konuda otdukça
rahat görünüyordu. Üstelik,
"yetkilerini sınırlandıracağını"
DSP'liler
ve İnönü
unutkanlığı
DSP'li TBMM Başkanvekili Ali
Ihksoy, TBMM Genel Kurulu'nda
Kültür Bakanlığı bütçesi
görüşülürken milletvekillerine söz
vermeden önce memleketi
Gaziantep'in kurtuluş günü
nedeniyle 7 dakika süren bir
konuşma yaptı.
Gaziantep'in kurtuluş mücadelesi
sırasında "80 bin kurşun
atıldığını, 6 bin şehrt verildiğini"
anlattı uzun uzun.
llıksoy sözlerini tamamlayınca, bir
başka DSP'li Turhan Imamoğlu
ayağa kalktı ve llıksoy'a bir
anımsatma yaptı:
- Bugün aynı zamanda
Türkiye'nin 2. Cumhurbaşkanı,
Atatürk'ün silah arkadaşı,
çağdaş ve laik
Türkiye'nin kuruculanndan
Ismet Inönü'nün de ölüm
yıldönümü...
Bu uyanya biraz canı sıkıldı Ali
llıksoy'un, ama sözlerine bir
ekleme yapmak gereğini duymadı
ve bütçe görüşmelerini başlattı.
Aynı gün bakanlığının
bütçesiyle ilgili eleştirileri
yanıtlamak üzere kürsüye çıkan
DSP'li Kültür Bakanı Istemihan
Talay da Ali llıksoy gibi unuttu
Inönü'yü.
Talay, Gaziantep'in kurtuluş
gününden, Istiklal Marşı şairi
Mehmet Akrf Ersoy'un
ölüm yıldönümünden
söz ettı, ama Ismet Inönü'nün
ölüm yıldönümü ile ilgili
tek bir söz etmeden indi
kürsüden.
bile açıkladı:
- (...) Yaşadığımız deneyimler onu
gösteriyor ki üniversitelerde bir
fakülte kuruyorsunuz, daha
sonra yeni fakülteler kuruluyor,
yayılıyor, orman alanları
bakımından, üniversitelere tahsis
yapmak çok doğru görünmüyor.
Aynı şekilde, turizm alanlan
bakımından da çok önemli
ölçüde bir rant aktarıyorsunuz.
Turizm Bakanlığı'nca turizm alanı
olarak ilan edilen yerier dışında,
böyte bir tahsisin de yapılmaması
gerekiyor. Yasa, Orman
Bakanlığı'na çok geniş yetkiler
tanımış. Ben bu yetkileri
kullanmıyorum, ama bakanlarla
kaim olmamak gerekir.
Dolasıyısıyla, orman bakanının
yetkisini sınırlayıcı bir çalışmayı
da başlattım. En kısa sürede
Mecits'in önüne getireceğim...
Kırat ve taylar
TBMM'de bütçe görüşmeleri
zaman zaman gece yarılanna
kadar sürdü. Maliye Bakanlığı ve
gelir bütçesi görüşmeleri
oylamalar nedeniyle uzadıkça
uzadı. Milletvekilleri
19 saat süren çahşmalar
sırasında kulislerde sohbeti
koyulaştırdılar. ANAP
milletvekillerinin ağıriıklı
olduğu bir grupta bir
eski Sağlık Bakanı anlatıyor,
milletvekilleri de kahkahalarla
dinliyorlardı:
- Bir heyetle birlikte Köşk'e
çıkarak Cumhurbaşkanı
Demirel le görüştük.
Görüşme sonrası
hep beraber yemek yedik. Söz
döndü dolaştı DYP'nin durumuna
geldi.
Eski partisi gündeme gelince tek
bir söz söyledi Demirel:
"K/rat iyi, iyi ama taylarda
iş yok."
Türey Köse, Ayşe Sa>ın, Sebahat Karakoyun, Emine Kaplan