Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 OCAK 2000 PAZARTESİ
.*.*-sî O L A i L A R V E G O R U S L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
H
ükûmetin son haftalar-
da aldıgı önemlı ekono-
raik kararlan merak ve
endişe ile izleyen yurt-
taşlar, geçen aralık ayı-
nın dördûncü haftasın-
da yeni bir karar haberiyle sarsıldılar:
Hükümet taşınmaz Idralannın önümüz-
dekı iki yılda ancak belli oranda arttınl-
ması esasuıa dayanan bir tasanyı kabul
ederek yasalaşması için TBMM'ye sevk
etmişti. Bu oran 2000 yılı için yüzde 25,
2001 yılı için yüzde 10 olarak öngörülü-
yordu. Yabancı para üzerinden yapılmış
kira sözleşmelerinde ise hiç artış olma-
yacaktı. Kira parasımn bir çeşit "dondu-
rulması" anlamına gelecek bu çözûm,
doğal olarak kiracüan sevindirdi. Kıra-
layan mal sahipleri ise kuşkusuz bundan
şiİcâyetçı olacaklardı. Nıtekım onlann
medyadakı "ağızlan" gecikmeden tepki-
lerini dile geürdiler. Böyle bır sunrlama
getiren yasa sözleşme özgürlüğüne açık-
ça aykın olurdu ve Anayasa Mahkeme-
si'nce iptale mahkûmdu! Bu arada basın
mensuplanna yasa tasansının Bakanlar
Kurulu'nca benimsendığını açıklayan
Hükûmet Sözcüsü Bakan da dondurma
hükmünün uygulanması için mevcut ki-
ra sözleşmelerinin geçersiz sayılacağını
bildiriyordu.
Bu "bflgjççe'' sözlerle kuzışan hava bi-
ze,AnayasaMabkemesi'nin26Mart 1963
tarihınde 7'ye karşı 8 oyla, 6570 sayılı
"Gayrimenkul Kiralan Hakkmdald Ka-
nun"un kira parasının belırlenmesı ile il-
gili 2 ve 3'üncü maddelerini iptal etme-
sının ardından ortaya çıkan kargasayı
anımsatn. O tarihte de bilen bilmeyen ko-
nusmaya başlamış, yargıçlara bu İconuda
Kiralar Donduruluyor mu?
nasıl karar vereceklerini öğretmeye cüret
eden kendini bilmezlerden mal sahiple-
rine, "kiralarserbestoldu'' müjdesinı ve-
ren zamanın tt
Kboşbn"na kadar bir sûrü
aklıevvel Anayasa Mafakemesi'nin kara-
nnı körlenn fîl tarumı gibi yorumlamaya
kalkışmışlardı. Sonuçta sorunun Yargı-
tay'ın 18.11.1964 günlü Içtihadı Birleş-
tirme karan ile çözüme bağlandığı ma-
lumdu. Bu kararla kabul edılen "uyuş-
mazlık hafinde kira parasının mahkeme-
krde açüacak 'tespıt davası' ile befirien-
mesj" esası bugün de yürürlükte olan sis-
temdır. Bu sistemde yargıç, açılacak her
tespit davasında obğan raviti ve toptaneş-
ya fiyarJan eodeksini göz önünde tutarak
kiraparasmın "hakkanryetve nasafete uy-
gun"bırrakam olarak belırleyecektır. Ba-
zı dalgalanmalara ve özellıkle endeks ra-
kamlannın kullanılmasındakı değişiklik-
lere karşuı bu sıstem 30 yılı aşkın bır sü-
redir işleyen bir sistemdir.
Işte, BakanlarKurulu'ncayasama mec-
lısıne göndenlen tasan, bu eraeksistemin
(tespit davası düzeninin) terk edilerek
bunun yenne kira parasının arüşırnn sa-
bitoranlarabağlanması esasını geürmek-
tedır. Bazı Batı ûlkeleruıde kabul edılrruş
olan bu çözümüri yerinde olup olmadığı
tabıatıyla tartışma götürûr. Ne ki bu ko-
nuda göriiş açıklamaya kalkışanlann, ön-
ce sorunun temeünde hangiesasiann yat-
rjğmı bugünkü düzene gelinceye kadar
hangi aşamalardan geçiidiğini iyıce öğ-
Prof. Dr. Aydın AYBAY
renmiş olmalan gerekir. Burada, önce, ki-
ra sorunu ile ilgılenerek düşün üretecek-
lerin mutlaka bilmeleri ve göz önünde tut-
malan gereken en önemli ilkeyi anımsa-
talım: Taşınmaz kırası ilişkisi, birçok Ba-
tı ûlkesinde olduğu gibi, bizde de kamu
dûzenini ilgüendiren bir ilişkidir. Bu ne-
denle devletın bu ılişkınin kurulmasuıa
ve sona ermesine sadece seyirci olması
beklenemez. Nitekim birçok ülkede ol-
duğu gibi Türkiye'de de devlet kira üiş-
kilerine, kjrnabrlehinemûdahaketmiş-
tir ve etmekîedir. Bu müdahale iki yön-
lüdür. Bınncısı. devletin kira parasuun
betirienmesme kanşmasıdır. Ikıncısı ise
mal sahıbının Idralananın boşahüması
(tahliyesi) istemlerine karşı kıracuıın ko-
runması şeklindeki müdahaledir. Her iki
balde de "sözfcşme serbestfğT (Anaya-
sanın 35/11. maddesı uyannca) yasa ile
sınırlanmışör. Ömegın kira sözleşmesi bir
yıllık yapılnuş da olsa, kiracı, yıl sonun-
da kıralananı bırakmak zonında değil-
dir. Kiracı tersini ıstemedikçe, kira söz-
leşmesi, yüdan yıla yenilenerek uzar. Mal
sahıbi "Aktimiz bir ydhk" diyerek kira-
cıyı tahliyeye zorlayamaz. Kira parası
için de dunirn böyledir, kira ilişkisi ku-
rulduktan sonra, kiralayan, sözleşme dö-
neminindolmasının ardından, kira para-
sını istediği kadar arttıramaz. Şimdiki
dûzende mal sahibinin yeni dönem için
önerdiğı kırayı kiracı kabul etmezse, mal
sahibinin yapacagı iş, mahkemeye baş-
vurarak kira tespiti davası açmaktır.
Işte, getinlen tasanyla kira parasuun
yeni yılda yüzde 25, ertesi yıl yüzde 10
olarak sabit orana bağlanması, sözûnü
ettiğimiz "tespit davası'1
yerine geçecek
yeni bır düzendır. Bunun "sözteşme öz-
güriüğüne" aykın olacağını söylemek te-
melden yanlış bir sözdür. Taşınmaz ki-
rası ilişkilerinde taraflara -yukanda de-
ğındığımiz gibi- tam bir serbestlik tanın-
mış değildir. Mülkiyet hakkının kulla-
nılmasıyla ilgili olan genel sınırlama bu
serbestliği de sınırlamıştır. Öte yandan,
bu yasanrn Anayasa Mahkemesi önüne
gelirse mutlaka iptal edıleceğını ıddıa et-
mek ise temelli bir yanılgıdır. Anayasa
Mahkemesi 1963 yılında 6570 sayılı ya-
sanın kira parasuun belırlenmesine iliş-
kin 2 ve 3'üncü maddelerini iptal eder-
ken, gerekçe olarak, "sözleşme özgürlü-
ğûnün çiğnendiğini'" değıl. bu maddeler-
de öngörûlen smuianıa şekfininhem eşit-
liğe aykın olduğunu, hem de "mülkiyet
hakkınınözünüzedeiediğiıür?
kabul etmiş-
tir. Bu karann yürürlüğe girmesi için
Anayasa Mahkemesi 6 ay sûre de ver-
miştir. Bu sürede yasamanın eşitlik ılke-
sine uygun olan ve mülkiyet hakkının
özünü de zedelemeyen bir sırurlama ge-
tirmesine imkân tanınmıştır Ne ki o za-
manın hükümetı kira artışlannı kontrol
edebilecek sağlam bir çözüm bulama-
mış, uygulanması çok zor bir dondurma
sistemi getiren bir tasan ise yasama or-
ganından geçırilememiştir. Yargıtay'ıo
(Anayasa Mahkemesi'nin daha sonraki
birkarannda da doğruladığı gibi) iptal edi-
len iki maddeye karşın, 6570 sayılı yasa
ile kabul edilen Sınırlama İlkesi'nın yü-
rürlükte olduğunu belırtmesi ve buna gö-
re de tespit davası sistemini kurmasuun
nedeni de budur. Kira artışlarını belli
oranlarla sınırlamanın geriye dönük
olacağı için Anayasa Mahkemesi'nce ip-
tal edileceğini söylemek de yanhştrr. Sabit
oranlı artış geriye değil (şımdiki tespit
davası sonucunda venlen kararlargibi) kira
dönemi sonunda uygulanacak, yanı ileriye
dönük olacakbr.
Tasannın öngördüğü oranlann ne öl-
çüde gerçekçi olduğunu bilecek durum-
da değiliz. Ne ki eğer bunlar doğru oran-
lar olarak kabul edilirse, işleyecek yeni
sistemin, -bazı hallerde keyfıliğe yol aç-
nğmdan yakınılan- tespit davası düzenine
göre daha erverişli olacağını söyleyebüiriz.
Şunu da ekleyelim ki bugüne kadar geliş-
miş olan uygulamada, kira üişkılen açısm-
dan düzeltılmesi gereken başka eksiklik-
ler de vardrr. Çoğunlukla kiracılann tah-
liyeye karşı korunmasına ilişkın rejimde
gözlemlenen bu noksanlıklann gıdenlmesı
için tasanya bazı hükümlerin konulması
çok yerinde olurdu. Örneğin, kira smrr-
lamasına ilişkın hükümlenn taşuımaz-
lann değerine göre farklılaşması; ışyeri
kiralan ile konut kiralan arasında kesin
bir ayrun yapılması; tahliye taahhüdü
suiisnmallerinın önlenmesı; tahliye halin-
de kiracıya tazminat venlmesi vb. husus-
larda bugünkü yasada hüküm yoktur. Bu
eksildiklerin tasannın TBMM'deki görüş-
meleri sırasında giderilmesini temenni
ediyoruz.
Doç. Dr. HUNER TUNCER
Atılım Üniversitesi Uluslararası îîişkiler Bölüm Başkanı
Türk Diplomasisi Başanlı mı?
Diplomasi, uzlaş-
masanatıdır. Bir dev-
letin uluslararası iliş-
kilerini banşçı yol ve
yöntemlerle yürütme
sanatKJır Diplomasi,
görüşme sanatıdır.
Diplomaside
amaç, utku (zafer) ka-
zanmak olmamalıdır.
Görüşmelerde taraflardan birinin utku kazanma-
sı; ötekinin ise yenilgiye uğraması istenilen bir şey
değildir. Görüşmelerin ya da diplomasinin başan-
lı olabilmesi için, taraflann görüş ve tutumlarında
belli ölçülerde esnek davranarak ortak bir uzlaşı-
ya varmalan gerekir. Işte, diplomatik görüşmeter-
deki taraflann ancak aralannda uzlaşmaya varma-
lan durumunda, o devletlerin diplomasileri de ba-
şanlı olmuş olur.
Diplomatlann en önde gelen niteliklerinden biri,
görüşmelerde karşı taraf ya da taraflan kendi gö-
rüşleri doğrultusunda ikna etme yeteneğine sahip
olmalarıdır. İkna gücünü kullanabilen diplomatlar
ancak başanlı olarak nitelendirilebilir.
Diplomatlann başanlı olabilmeleri için, ikna gü-
cüne sahip olmalannın yanı sıra, geniş bir bilgiye
ve kültüre de sahip olmalan gerekir. Bir diploma-
tın kendi ülkesinin dilini, tarihini, kültüriJnü, sana-
tını, örf ve âdetlerini çok iyi bilmesinin yanı sıra atan-
dığı ülkenin de dilini, tarihini, kültürünü, sanatını,
örf ve âdetlerini bilmesi beklenir. Diplomatlar, ge-
nellikle, kamuoyu nezdinde kabul gören "kokteyl
kuşlan" olma imajını değiştinmek istiyorlarsa, ken-
dilerini her alanda yetiştirmek ve ülkelerini gerek-
tiği biçimde temsil etme yeteneğine sahip olmak
zorundadıriar.
Bizim diplomatlanmız atandıklan ülkelerin dille-
rini bilmek zorunda mıdırlar? Ne yazık ki hayır! Dip-
lomatlanmızın çoğunluğu, atandıklan ülkelerin dil-
lerini öğrenmeye özendirilmemektedir. Atandığı
ülkenin dilini bilmeyen bir diplomat, o ülkede da-
ima yabancı kalmaya mahkûmdur. Hep Batı Av-
rupa ve Kuzey Amerika ülkelerine atanma isteği-
ARADA BİR ni içinde taşıyan dip-
lomatlanmız da "ge-
rikalmış" olarak nite-
tendiriten ülketerin dil-
lerini öğrenmeye pek
hevesli değillerdir.
İyi birer görüşmeci
midirter bizim diplo-
matlarımız? Insanı-
mız, genellikle aldığı
eğitim sonucu, içe dönük olarak yetişmiştir; top-
luluk önünde konuşmaktan çekinir, inisiyatif al-
maktan kaçınır ve sesini duyurmaktan ürker. Dip-
lomatlanmızın iyi birergörüşmeci olabilmeleri için,
bu engelleri aşmalan ve kendi seslerini duymak-
tan ve duyurmaktan çekinmemeleri gefekir.
Bilindiği gibi, dış polttika iç politikanın bir uzan-
tısıdır. Bir ülke iç politikasında ne denli güçlü ve is-
tikrariı olursa, dış politikasında da o denli güçlü ve
istikrariı olur. Bir devletin dış politikasını yürütmek-
le yükümlü dıplomatlan da hükümetlerinin gücün-
den ve istikranndan destek alarak ancak diploma-
siterinde güçlü, inanılır ve başanlı olabilirier.
Atatürk Türkiyesi'nin kendine güvenen sesini,
dünya ilk kez Lozan Konferansı'nda Dışişleri Ba-
kanı Ismet Paşa'nın ağzından duymuştu. Ingiliz
Temsilcisi Lord Curzon'un konferansı açış söyle- •
vinin ardından protokolde olmamasına karşın Is-
met Paşada bir söytevde bulunmuşve o tarihe değin
hep tek yanlı toplanmaya alışmış olan Avrupa banş
konferanslannda, bu kez ikinci birtarafın variığı da
ortaya konmuştu. Lozan'la başlayan yeni Türk dip-
lomasisi, tüm dünyayaartıkgetenekse) Osmanlı dip-
lomasisi anlayışı ve uygulamasının tarihe kanş-
tığını göstermekteydi.
Türk dipiomasisinin başanlı olabilmesi, ülkemizin
güçlü ilkelere dayalı bir dış politikaya, istikrariı bir
hükümete ve sağlam bir ekonomikve sosyal yapıya
sahip olup olmamasına bağlıdır. Başanlı ve onur-
lu bir diplomasiyi ayakta tutacak güç, adı karan-
lık işlere kanşmamış olan ve arkasına basın-yayın
organtanyla kamuoyunun tam desteğini alan dürüst
bir yönetim olacaktır.
TEKHESAP
Tek Hesap'ta çok marifet!
Vadesiz hesap gibi kullanın, vadeli hesap gibi kazanın.
• • • Vadesiz hesabın tüm kolaylıklarını yaşarken, günlük bakiyelerinize •
göre aylık faiz kazanırsınız.
• Tüm Bireysel Bankacılık işlemlerinizi Tek Hesap'tan yapabilirsiniz. •.
r . •-• Tek Hesap, kreçjilimevduat hesabı olarak dakuHanılabilir.
Hemen bir İktisat şubesine uğrayın,
Tek Hesap avantajlarından siz de faydalanın. :
(0212) 274 16 16
www.iktisatbank.com.tr
İKTİSAT
Memnuniyetle
Demokratik Sol Partili Arkadaşlar
Mustafa KARŞILAYAN
B
irçok değeriı zamandır uhdenızde olma-
yurtseverdüşü- sına rağmen tüm tankatçı
nür, doğrudan kadrolan ve MHP kadrola-
ya da dolayh si- nnı korudunuz. Başka ülke-
zi uyardı. Bu lerdekı Türkokullarindanso-
yurtseverdüşü-
nür, doğrudan
yada dolayh si-
zi uyardı. Bu
uyanlara şündıye kadar hiç
yanıt gehnedı. Belki bir ek
uyan ohır kanaatindeyız. Si-
zı bir nebze sarsıp, halk önün-
de, ne yapnğınızı, nereye sü-
rüklendiğinizı anlamanıza
yardımcı olur düşüncesıyle
yazıyomm. Partınizın içinde
hiç arkadaşım yok desem,
yalan olmaz. Hani belki içi-
nizden birileriyledüşüncele-
rimizi paylaşabiliriz diye ya-
zıyonan.
Geçen seçimlerde, birçok
aydın, düşünür, halkla bir-
likte büyük umutlarla, partı-
nızi var güçlenyle destekle-
diler. Bırakın kendine sol dı-
yen bir partıyı, ancak halk
karşıt) birpartıninyapabile-
ceğını bu kadar kısa bır za-
manda yapacağmız kimse-
nın aklından geçmezdi ve siz
bunu yapmayı başanp sizi
destekJeyenlerin umutlannı.
neredeyse yok ettinız.
Bûyük sermayenın isteği
doğrultusunda, MHP ile ko-
alisyon yaptınız. Böylece
MHP'ye meşruiyet kazan-
dırdınız Efendım, biz ko-
alisyona girmeseydik, yeni
mıllıyetçı cepheler kurula-
cak, ülke yeni bir kaosa sü-
rüklenecekti, gibilerden sa-
vunmanızın geçerliliği yok-
tur. Eski milliyetçi cepheler
kurulduğunda, sivil toplum
kuruluşlan bu kadar güçlü
degildı karumca. Milliyetçi
cephe telakki edilecek bir
hükümet kurulurdu, ancak
çok kısa ömürlü olurdu ve
belki de yeni bir seçim orta-
mı doğabüirdi, siz daha güç-
lü ve onurlu olarak bu erken
seçimleregirebiuTSİniz. Şim-
di af yasası ile patlak veren
anlaşmazlıkla MHP'nin ger-
çek yüzünü, umanm, gör-
meye başladunz.
FethuDah Gölen ve tan-
kanna sahip çıktınız. Ame-
rika'nm Türkiye üzerine, bel-
li başlı üç emeli var; Türki-
ye'nin îsrail ile sıkı işbirliği
içinde olmasmı sağlamak,
Kuzey Irak'ta bir Kürt dev-
letı kurmak ve bütün bunla-
n kabullenecek, kitabma ıry-
duracak, Türkiye'de bir ılım-
h Islam yönetimi kurmak.
Bu ıhmlı Islam yönetimi, di-
ğer Islam ülkelerine örnek
teşkil edecek ve daha da
önemlisi, Türk cumhuriyet-
lerine ömek olacak. Fethul-
lah Gülen ve tarikatmın,
Amerika'nm bu politikası-
na uygun düşen bıryapfda ol-
duğu anlaşılmaktadır. Çün-
kü klamı akımlann neredey-
se tamamına destek veren
Amerika, Fethullah Gülen
ve tarikatına, anlaşılan, ayn
bir önem vermektedir. Doğ-
rusu, bu tarikatla Ameri-
ka'nın çok öncelerden baş-
lamış olan ilişkileri, şımdi-
lerde tam rayına oturmuş gö-
rünmektedu-. Siz de bu zata
ve tankatına sahip çıkınca
ve karşılığında bu tarikat si-
ze desteğini ve milletvekil-
lerini verince Amerika'nın
gözdesi oldunuz. Duyumlar
doğruysa, bu tarikat, ordu
hariç, devletin her yerinde
ve kademesinde, başka çoğu
tarikat ve dini akımın da des-
teğini alarak teşkilatlanmış-
tır. Içişlen Bakanlığı'ndakı
kadrolaşmalan, şımdı, do-
layh olarak yargı önünde.
Mılli Eğıtun Bakanhğı, uzun
rumlu mûdürün, Fethullah
Gülen tankatından olduğu,
gazetelerde yazıldı. Yalan-
lanmadı. Dernek doğnjymuş.
Şunu da ekleyelim: Bu tari-
kat hakkında yapılan araş-
ürmalan birilerinin engelle-
dığı ya da en azından sav-
sakladığı söylenıyor. Bu sa-
yede, önceden saptanmış Işık
Evleri başka yerlere taşındı,
çoğu kanıtlar ortadan kaldı-
nldı. tkı ay önce Genelkur-
may'dan bir uyan gelince,
Sayın Ecevitbır şeylerhatır-
ladı ve 28 Şubat kararlan ile
ilgıh gerekenlenn, ekim ayın-
dan ıtibaren yapılacağmı söy-
lemek zorunda kaldıysa da
bazı çevrelerin ündadina ye-
tışen deprem, bu çalışmala-
nn da hasıraltı edılmesıne
yaradı. Ama siz, unutuldu
gıttı zannedıyorsanız, yanı-
lırsınız, unutulmadı. Sivıl
toplum kuruluşlan önderli-
ğinde halkımız bu ışın takıp-
çısıdır. Gecenlerdebırtarikat-
çuıın veflcincıCumhuriyet-
çılerin söylemlerine benzer
konuşan Yargıtay Başkanı'nı
da Sayın Ecevit, özite des-
teklediğini söyleyerek sağ
olsun, tarikatlan ve güçlen-
nı bize bir kere daha hatırlat-
tı. Simdi ılımlı Islam deste-
ğinden pay almak için biri-
leri Amerika'yı zıyaret edi-
yor. Aynca sanıyor musunuz
ki Amerika, Kuzey Irak'ta,
mümkünse daha geniş top-
raklarda bir Kürt devletı ku-
rulmasuıdan vazgeçti?
tcraatlannızdan, bütün çe-
telen, acımastzkatılleri, maf-
ya babalannı, hırsızlan, do-
landıncılan, kader kurbanı
olarak kabullendiniz ve bun-
lan affeden bir yasa çıkardı-
nız. Adalet Bakanınız, bu ya-
sanın aynen çıkması gerek-
hğini söyledi. Anlaşılan, ni-
hayet gelen haklı tepkilen
duydunuz.
Demokratik Sol Parti'ye
bakın, kimin partisi haline
geldi? Sayın Ecevit, partısi-
nin böyle olacağını herhalde
söylü>ordu. Ama biz anlama-
makta dnenıyorduk. Peki, bu
partirun içinde olan sızler,
bu durumu biuruyor muydu-
nuz? Siyasal iktidarlar, dev-
lete karşı yapılmış eylemle-
n afFedebilir.
Sosyal devlet kişinin ki-
şiye yaptığına kanşamaz, do-
layısıyla bu tip suçlar affedı-
lemez. Siz kanştmız, öyle
bir kanştınız ki, MHP sizin
dışuuzda, diğer partılerle ik-
tidarda olsa böyle bır af ya-
sası çıkartamazdı. Bereket,
cumhurbaşkanı, kamuoyn
baskısıyla bu ayıbı düzeltti.
Umanm bu sefer gereğini
yaparsınız.
HERKESE BEDAVA
Internet dünyasının deneyimli ismi Türk Nokta Neften,
30 gün süreyle sınırsız kullanımlı erışjm paketı...
TURK»NET
I n t c r ı t e t P t k c t i
CUMHURÎYETTEN
OKURLARA
ORHANERtNC
Hep BiPlikte 2000lere
20XX)yılına, yaşadığımız nice kötülükJere, yıkım-
lara, akıl almaz ödünlere karşın yine de umutlu
girdik.
Dileğimiz; olmayacak duaya amin der gibi sa-
yılsa da, 1900'lerde yaşanan kötü günlerin geri-
de kalmış olmasıdır.
Insanlan şaşkınlıkta bırakan pek çok olayve ge-
lişme yasadık.
Kimi çevreter şaşkınlıklanna Cumhuriyet ga-
zetesini de eklemek zorunluğunu duydular. Na-
sıl olmuştu da Cumhuriyet gazetesi 2000 yılına
bağımsızlığını koruyarak ginnişti? Gözümüzde
büyüttüğümüz kimilerinin bile çıkar uğruna ora-
dan oraya savrulduklan bir dünyada, kendisine
önerilen politik ve ekonomik çıkarian, bağımsız-
lığına duyduğu saygıdan yola çıkarak reddeden
bir yayın organı nasıl olur da yaşayabilirdi? Dün-
yada bir benzeri bulunmayan bağımsızlığını ko-
rumadirenişi, başkalanna kötü ömek olmuyor muy-
du?
Cumhuriyet gazetesinin 76 yıllık yaşamında
özenle koruduğu ilkeleri, onaen zordönemlerin-
de bile yol gösteriyor.
llki, adını koyduğu Atatürk'ün şu sözleridir
"Bİsnim düşüncelerim hiçbirzaman kalıplaş-
tınlamaz. Çünkü ben ulusuma medeniyeti ve
onu yakalayabilmesininyollannı göstehyorvm. Me-
deniyet de düne bakmakla veya günüyaşamak-
la elde edilemez. Medeniyetbiliminyolundan ge-
çer. öyleyse medeni uluslann ne doktrinlere ne
de kalıplaşmışyaptınmlara ihtiyacı vardır. Benim
söylediklerim ve bizim yaptıklanmız ulusumu-
zun medeniuluslararasındakiyerinialması için-
dir.
Gerçekçi, akıllı, mantıklı ve bilimsel düşünme-
yen uluslann medeni âlem içinde hem yeneri
hem de şanslan yoktur. Medeni toplum olma
şuurtan ise hiç yoktur."
Ikincisi de kurucumuz Yünus Nadf'nin ilk ya-
yın günümüz olan 7 Mayıs 1924'teki başyazısın-
da vurguladıklannın yer aldığı Cumhuriyet Vakfı
Senedi'nin "Başlangıç" bölümünde yer alan bö-
lümüdür.
"Cumhuhyet ne hûkümet ne de parti gazete-
sidir. Cumhuriyet yalnız Cumhuriyet'in bilimsel
ve yaygın anlatımıyla demokrasinin savunucu-
sudur. Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esasla-
nnı yıkmaya çalışan her kuvvete karşı mücade-
le edecektir. Ulkemizde heranlamıyla gerçek bir
demokrasi kurulması için bütün variığı ile çalı-
şacaktır. Cumhuriyet, Atatürk devrim ve ilkele-
rinin açtığı 'aydınlanma' yolunda, aklın bağnaz-
lıktan, bilimin dinden bağımsızlaşması, laikük il-
kesinin toplumca benimsenmesiiçin çaba gös-
terecektir. 'Insan Haklan veTemel Ozgürlükler Bil-
dirgesi'/M demokrasinin evrensel anayasası ola-
rak benimseyen Cumhuriyet, amaçlanna ancak
Atatürk'ün kurduğu Türidye Cumhuriyeti'nin ba-
ğımsızlığı ve bütünlüğû kapsamında ulaşılaca-
ğını temel ilke sayar."
Cumhuriyet, ustamız Yunus Nadi ile 19'uncu
yüzyıldan alıp 20'nci yüzyıkja başyazanmız Na-
dir Nadi'nin de katkılanyla sürdürdüğü devrim-
ci anlayışını, aynı duyariık ve heyecanla okurla-
nyla biriikte 21'inci yüzyıla da taşıyacaktır.
Bu inancı gerçekleştinmemizde katkıda bulu-
nanlann başta Cumhuriyet Vakfı kurucusu imti-
yaz sahibimiz Berin Nadi olmak üzere tüm çaln
şanlanmızın teşekkürierini ve iyi dilekterini sunu-
yoruz.
•
önümüzdeki pazartesiye kadargönlünüzce bir
hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla.
oerinc@cumhuriyet.com.tr
• Kıbns ve Ege soaınu 20O4'e kadar çözülüyor
• Ekonomı 2003'e kadar duzlüğe çıkıyor
• Avrupa Birliğıne tam üyelik hedefi 2004
• Istanbul gibi büyük bır deprem bekleyen
San Francısco hazır Peki Istanbul?
• Atatürk'ten Demirel'e cumhurbaşkanlığı seçimleri
• Türkiye enet]i ihtıyaanı gidermek içn seçımini yaptı:
Nükleer enerjı.. Dünyanın eğilimi ne? Akkuyu ve
dığer ıhaleler ıncelenıyor.
•Futbolda şiddet duaılur mu? Rüşrü'yö dövenler
sadece kızgın mı? Yoksa onun başına gelen, başka
futbolcuların da kaderi mı?
• Euro 2000 ve Dünya Kupası gaıbu elemeieri
rakıplerimiz mercek altında Hangi takım Türkiye'yi
ne kadar zoriar?
Teksas, Hobbıt, Spawn ve Ten Ten...
Yenılenen gzgı romanlara talep artıyor
SİNEMA
Her devrin hafiyesi: James Bond
TİYATRO
"Derya Gülü" ve "Kadın ile Memur" '
MÜZİK
Erican Ogur ve sihiriı sazları
ANTİKA
Ocak ayı müzayedeleri
SERGİ
Bedrı Baykam ve 40 yıl sergisi
NTV MAGAZIN
A Y L I K D E R G İ