23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 OCAK 2000 PAZARTESİ 4 HABERLER Çier'den asgari ucrot elefttnsi • lstanbuJ Haber Servisi - DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, "Net 80 milyon 650 bin lira oiarak belirienen asgari ücret, insanlan aç bırakmak, sefalete mahkûm etmek, yaşamak için gerekli asgari gıdayı bile alamamak demektir" dedi. Çiller, konuya ilişkin yazüı açıklamasında, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda 2000 yılının ilk 6 ayı için kabul edilen net 80 milyon 650 bin liralık yeni asgari ücretin kabul edilebilir bir rakam olmadığıru kaydetti. Sivil iıüsiyatif toplantısi • ANKARA (AA) - Tûrk-Iş Başkanlar Kurulu, Şeker Bayramı'nın hemen ardından toplanarak, başta yeni asgari ücret ve bu yıl kamuda bağıtlanacak toplu iş sözleşmeleri olmak ûzere, işçilerin sorunlannı masaya yanrarak, sorunlar karşısında izlenecek tavn belirleyecek. Kamuoyunda, "7'li Sivil Inisiyatif" oiarak bilinen Türk-îş, Hak-Iş, DlSK, TÎSK, TOBB, TESK ve TZOB genel başkanlan ise 18 Ocak'ta bır araya gelerek, Ekonomik ve Sosyal Konsey ile tşsizlik Sigortası Fonu'na ilişkin değerlendirmede bulunacak. Bedelli askerlik uygulaması • AıNKARA (AA) - Bedelli askerlik uygulaması kapsamında Ocak 2000 döneminde temel askerlik eğitimine tabi tutulacak yükümlüler bugünden itibaren yerli askerlik şubelerinden sınıf, eğitim birlik veya merkezleri ile sevk tarihlerini öğrenebilecekler. Milli Savunma Bakanlığı tarafmdan yapılan açıklamaya göre, 17Aralık 1999 tarihine kadar askerlik şubelerine başvuranlardan Ocak 2000 döneminde temel eğitime katılmak istediklerini bıldirenlerin tamamı Ocak 2000 döneminde sevk edilecek. Cesede tecavüz ettîler • ÇORUM(AA)- Çorum'da, mezardan çıkardıklan bir cesede tecavüzde bulunan 4 kişinin yakalandığı bildirildi. Tiner bağımlısı oldugu bildirilen Arif Koçak (38), Caner Coşkuner(17), Yıldıray Çınar (19) ve Ergani Biçer (16)29Aralıkl999 tarihinde mezardan çıkardıkJan 60 yaşlanndaki kadırun altın dışlerıni de söktü. Gözaltvna alınan 4 kişi çıkanldıldan mahkemece tutuklandı. Sanıklann. ölüye kötü muamele suçundan yargılanacaklan bildirildi. TKKO'dan kaçan Aton'ın ifadesf • TOKAT (Cumhuriyet) - TKP/ML-TÎKKO örgütünde Tokat kırsalmda faaliyet gösterirken örgüt içi sorgulamadan kaçan ve 27 Aralık'ta Hafık'te yakalanan Veysel Altın'ın verdiği ifade sonucunda, Tokat Merkez, Almus ve Erbaa kırsallannda 12 malzeme ve silah deposu ortaya çıkanldı. Uyuşturucu operasyonu • Istanbui Haber Servisi - Istanbul narkotik şube ekipleri kentin 7 üçesinde düzenlenen 8 ayn uyuşturucu operasyonunda, 73 kılogram esrar, 12 kilogram afyonsakızı ve 2 kilogram kokain ele geçirdi. Operasyonlarda 4'ü yabancı uyruklu 25 kişi gözaltına alındj. Düzeltme • Istanbul Haber Servisi - Gazetemizin dünkü sayısında yer alan "Tıp yenüiklere koşuyor" başlıklı haberde Türkiye'de ilk böbrek nakiinin Prof. Yılmaz Sanaç tarafindan yapddığı belirtiliyor. Doğrusu Prof. Dr. Mehmet Haberal olacaktır. Düzeltir, özür dileriz. PKK'nin olağanüstü 7. kongresinde Öcalan-Bayık mücadelesi yaşanacak Avrapa'nın altematifi Bıırkay SERIAÇEŞ ANKARA - PKK lideri Ab- dullab Ocalan'ın yakalanması- nın ardından örgüt içinde başla- yan liderlik mücadelesi sürüyor. Öcalan'ın yakalanması sonrasın- da kararlaştınlan Olağanüstü 7. kongre öncesinde şiddet yanlısı Cemfl Bayık ile Öcalan taraftar- lan arasındaki mücadele iyice belirginleşmeye başladı. Öca- lan'ın kongreye "Başkan" sıfa- tıyla açış konuşması gönderme- si beklenirken, Bayık'ın da mer- kez komite üyelerine mektup göndererek desteklerini istediği öğrenildi. Kongrede Öcalan'ın silahsızlanma politikasmın ka- bul edilmesinin büyük olasılık olmasma karşın, PKK'den büyük kopmalann yaşanabileceği de dilegetirildi. Öcalan'uıyakalan- masryla örgütün Avrupa kana- dmda kendilerine "PKK Dev- rimci Çizgi SavaşcılarT adını ve- ren grubun Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) lideri Kemal Bur- kay'ı ön plana çıkarmak için ça- lıştıklan kaydedıldı. Istihbarat birimleri, Öcalan'ın yakalanmasının ardından bölün- me sürecine giren ve diğer ör- gütlerle ilişkiye geçen PKK'li gruplan incelemeye aldı. PKK Merkez Komitesi'nde, Öcalan ve Bayık yanlılan oiarak ortaya çıkan bölünmerün Avrupa kana- dına da yansıdığı, Kürdistan Sos- yalist Partisi lideri Burkay'ın tran'daki PKK'liler ve Avru- pa'daki örgüt üyeleri arasmda ta- raftarlannın arttığı belirlendi. Dışdestek Istihbarat binmleri. PKK Bas- kanlık Konseyi'ne muhalif olan, kendilerine PKK Devrimci Çiz- gi Savaşçılan adını veren grubun Isveç, Almanya ağırlıkh dış des- tek ile Öcalan'ı tasfiye etmek ve Burkay'ı ön plana çıkarmayı he- deflediklerini tespit etti. îstihba- rat binmleri, Burkay yanlısı gru- bun Öcalan'ın sözde banş ve ge- ri çekilme çağnlanna karşı çık- tığını ve şu eleştirileri yöneltrik- lerini belırledı:"Tasfiye planı hız- la ve tam anlamıyla bir oidu-bit- tiyle sonuca götürülmek isteni- yor. Başkanhk Konseyi tasfiye çizgisini yürütürken, bunu baş- kana bağhhk oiarak ortaya ko- yuyor ve herkesi de böyle bağla- maya çahşryor. Oysa biz başkan- dan bağlılıgı, mücadele ve şehit- lerimizin kanıtiadığı öndertikçiz- gisine bağhlık oiarak öğrendik." DYP - FP 'Öcalan dosyası meclise gelsin' ANKARA (ANKA) - DYP Genel Başkan Yar- dımcısı MehmetSağfaun, Türkiye'nin AbduDah Öcalan'ın ölüm cezası konusunda "çok daha derin" düşünmesi gerek- tiğini söyledi. FP Grup Başkanveki- li Abdöflatif Seoer de Öcalan'ın ölüm cezası konusunda referanduma gidilmesi yolundaki öne- rilere karşı çıktı. Sağlam dün düzenlediği basın toplannsında, Öcalan da- vasının özel bir konumu olduğunu belirterek ko- nunun Meclis'e gelmesi durumunda kendisinin idamdan yana oy kulla- nacağını kaydetti. FP Genel Merke- zi'nde dün bir basın top- lantısi düzenJeyen Şener de hükümetten Öcalan dosyasını bir an önce Meclis'e göndermesini istedi. Şener, idam için referanduma gidilmesi konusunda, "Oyle bir noktadadeğaJz" dedi. tĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİN El konulan Egebank'm sahibi Murat Demirel'in 1998'deld askerlik ertelemesi ile bedelli başvurusu iptal edildL Yeğen Demirel, yakalanma emriyle aranıyor. Iran Türkiye'deki Kürtlerin baskı altında yaşadığı tezini işlemeye çalışıyor Iranlı Kürüer hak arıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Istıhbarat birimleri, PKK'ye destek veren Iran'm bu çabasının geri teptigini belirledi. PKK'ye verilen destek nedeniyle Iran'da yaşayan 5 milyon Kürt'ün de bilinçlenerek, hak arayışına da yol açıldığı kaydedildi. İstihbarat birirnlerince yapılan değerlendirmede Iran'ın; ülkesindeki Kürtlerin dikkatini PKK'ye kaydırmak, Türkiye'deki Kürt kökenlilerin baskı altında yaşadığı, "PKK'nin buna karşı çıkan bir mücadele içinde olduğu" tezini işlemeyi amaçladığı kaydedildi. istihbarat raporlannda, "Iran, ülkesindeki Kürtlerin, Tûrkiye'dekUere nazaran çok daha i>i koşullarda yaşadığı mesajuu vermek peşinde koşnıaktadır. Aynca Iran, PKK'ye katılmak isteyenleri de tesvik etmektedir. Nitekim, tran Radyosu sürekli s&z konusu propagandayı iştetmektedir" denildi. Öcalan lehine bfldiri Iran Parlamentosu'ndaki bir grup milletvekilinin Abdullah Öcalan lehinde bir bildiri yayımladığını belirleyen istihbarat birimleri, tran'ın bu tutumu nedeniyle Türkiye karşısında zor durumda kaldığını kaydetti. Iran Kürtlerinin arasında azınlık olmanın getirdiği olumsuz koşullan protesto eden çeşitli gelişmelerin yaşandığı anlatılan istihbarat raporlannda, "Bunun neticesinde 20'den fazla tran Kürdistan Partisi yönetictsi idam edilmiştir. Bir o kadan da PKK'liler tarfindan İran'la yapılan anlaşma neticesinde öldürülmüştür" denildi. tran'dakı Kürtlerin hemen hemen hiçbir memurluk görevinde bulunmadığı, subay yapılmadıklan, askerliğini er olarak yapanlann kritik birliklerde görevlendirihnedikleri belirtilen' raporlarda şu bilgilere yer verildi: "Ulkede okuma yazma oranı yüzde 72'yken, bu oran Kürtler arasında yüzde 15'i geçmemektedir. Ülke genelinde elektrik görüriilen yer oranı yüzde 80 iken, Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgede bu oran en fazla yüzde 20'dir. Kürtlerin yaşadığı bölgeye önemli sanayi tesisierinin kurulması yasaklanmakta, tran hükümeti Kürtlerin yaşadığı bölgede tarun ve ha\"vancdığı teşvik etmekte, ancak bölgede zenginleşmeyi engelkmektedir. Kürtlerin ortak hareket etmesinin dnlenmesi amacryla, bölgede mezhep çaüşmalan çıkanlmakta ve körüklenmekte, bu bölgede hiçbir siyasi kuruluşun varhğma izin verilmemekte, bölgeden meclise gönderilen millerv ekiUeri de Iran yanbsı kişilerden seçihnektedir.*' Burkay'cılann örgütün Avru- pa kanadında sürekli olarak güç- lendiği, Kuzay Irak ve Iran'daki örgüt üyelerinden de destek gel- mesi üzerine Isveç ve Almanya gibi ülkeler tarafindan desteklen- diğini kaydeden istihbaratbirim- leri, bu destekle Öcalan karşıtı çıkışlanyla tamnan Burkay'ın hâkiın konuma getirilmesinin amaçlandığını bildirdi. İstihba- rat bilgi notlannda, "Böylece,te- rör örgütü PKK'nin. silahh bir güç olarak başanh olamayacağı- na inananlann terör ÖrgütünÜ â- yasallaştırma amacmda da öoemB bir adım atümış olacak- ör" denildi. istihbarat bi- rimleri, bütün bu destek ve çabalara karşın Burkay'ın PKK'yi kontrolü altına alamayacağını vurguladı. Öcalan-B^ık mficaddesi PKK'nin önümüzdeki günlerde gerçekleştirmeyi planladığı olağanüstü 7. kongresinde Öcalan'ın "si- lah bırakma" ve Bayık'ın "silahlı mücadeleye de- vam" politikalanrun tartı- şılacağı bildirildi. Öcalan'm yakalanması- nın ardından toplanma ka- ran alınan kongrede PKK'nin önümüzdeki dö- nemde izleyeceği politika- nın belirleneceği kaydedil- di. istihbarat raporlannda, Öcalan'm kongreye "Baş- kan" sıfatıyla bir açış ko- nuşması göndereceği ve si- lahlı mücadele terk edile- rek, faaliyetlerin tamamen siyasal alana kaydırüması- m isteyeceğinin tahmin edıldıgı anlatıldı. Bayık'ın mektubu istihbarat birimleri, PKK'nin silahh mücadele- de güttüğü amacı henüz gerçekleştiremediğini sa- vunan Bayık'ın 20'den faz- la merkez komite üyesine gönderdiği mektupta, şu görüşleri savunduğiınu be- lirledi: "Partinin askeri kanadı dışlanarak geri plana abfanıştır. Siyasi ka- zannn eMe etmedentesHm olma ve siyasallaşma süre- cine girilmesi parriye ve amacına ihanet aniamma gebnektedir. Bu nedenle partinin yapması gereken, silahh mücadeleyie TC'yi bize siyasi kazanunlar ver- meyezorlamaktır. Silanın, akan kanm. partiye ka- zandırdıklannı göz önüne aldiğunızda, 'sılaha veda' gibi bir ania>ısın yanlıs ve zamansız olduğu kabul edümeüdir. Örgütü silah- sızlaştırmak. eylemsizleş- tirmek yok etmek anlarru- na gelecektir. Partimizin kongresinde göstereceği- nizyaklaşımın bu temelde olacağına manıyorum." İstihbarat birimleri, PKK'nin mevcut durumu dıkkate alındığında, Ab- dullah Öcalan'm silahsız- lanma talimatımn yerine getirilmesinin büyük ola- sılık olduğunu, buna kar- şm önemli sayılabilecek bir gücün bu karan pro- testo için örgütten kopa- bileceğini kaydetti. SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR Yeni bir yüzyıla girdik ya, dö- nüp geriye bakmak, geçmişe doğru uzun bir yotculuğa çık- mak iyi geliyor. 150 yıl öncesi- nin Istanbulu'nu, o zamanki gündelik yaşamı merak etmez misiniz? Elimde 1902 yılında Pariste basılmış bir kitap var. Günlerdir heyecanla okuyo- rum. Türkçe baskısının da 1977 yılındayapıldığı ve bu ne- denle pek ortalıkta görünme- yen bir kitap olduğunu söyleye- bilirim. Şimdi size bir Beyoglu man- zarasını aktarayım, sizin de be- nimle aynı duygulan paylaşa- cağınızdan eminim: "Beyoğlu Caddesi denen bu dar, uzun, I- nişli yokuşlu yola çıkıldığı za- man, çok çeşitli unsurlardan meydana gelen kalabalık ilk bakışta insanı şaşkına çeviri- yor. Bu kanşıklık, bu gidiş ge- liş içinde insan sanki her an ezilme tehlikesiyle burun bu- runa. Önden biratın sağnsı ne- redeyse yüzünüze çarpacak kadar yakından giderken, ar- kadan başka biratın ya da eşe- ğin kafası neredeyse sırtınıza çarpacak gibi oluyor." "Ama asıl tehlike bu değil. Türkler de bizim papazlar gibi çok ağıryürüyorlar. Bizsokağa yalnızçıkmıyoruz. Kavaslarbel- lerinde tabancalar, ellerinde kır- baçlarla bize yol açıyoriar. Bu 150 Yıl Önce İstanbul kavaslar, eskiden Bab-ı Âli'nin (Osmanlı hükümeti) sefirieri ve yabancı misafirlerikonımak için görevlendirdiği yeniçehlehn yerinialan Türkmemuriar... Bu- rada araba tehlikesi yok. Atya da kupa arabası hiç görvnmü- yor. Yol öylesine bozuk ki, za- man zaman ortaya çıkan yaysız küçük arabalara binmekten de insan bayağı ürküyor." "Müslüman kadınlannın, şehrin Hıristiyan yabancılarla dolu bu bölüme girmelerine müsaade edilmiyor. Zaten bu çevrede gerçek Türk'e pek rastlanmıyor... Yabancıların mekânı olan bu bölgeyi baştan başa kateden bu yol bir yan- dan Boğaz'a, bir yandan Ha- liç'e kadar uzanıyor. Burası umumiyetle dükkânların bu- lunduğu bir alışveriş merkezi. Birkaç büyük konak ile bütün sefaret binalan burada. Solu- muzda eski cûzzamlılann has- tanesi olan Hıhstiyanlara ait bir karantina merkezi var. Sağ ta- rafta Rumlann çıplak, boş, terk edilmiş mezarlığı uzanıyor. Önümüzde yüksek pembe du- varlararkasında görünen hey- betlibirbina var. Burası III. Se- lim devrinde yapılmış süvari kışlasıymış." Anılann sahibi, Kınm Savaşı sonrasında amcası Fransız Bü- yükelçisi Thouvenel'i Istan- bul'da ziyarete gelen Barones Durand de Fontmange isimli Fransız bir kadın. Bayan Font- magne, 1856 ile 1858 yıllan arasında kaldığı Istanbul'un gündelik yaşamının aynntılan- na varan ilginç gözlemler akta- nyor. ••• Özellikle çöküş halindeki Os- manlı'nın güvenlik güçlerine ilişkin dikkat çekici saptamala- n var. "Söylendiğine göre Tün\i- ye 'de emniyet ve güvenlik ge- niş çapta temin edilmiş bulu- nuyor. Ancak zaman zaman yollan kesip soygun yapan ka- badayılarda eksik değil... Eski deviherde Türk eşkıyalarancak suçüstü yakalanmak şartıyla hapsedilip cezalandınlırmış... Bu hüküm, ancakgasp ettikle- riyle vahığını sürdürebilen bir millet dûşûnülerek konulmuş- tu. Imparatorfukzamanında ül- ke haydut denen bu eşkıyalar- la doluymuş. Bu adamlar dev- letin peşlerine düşmeyişinden şımararak gittikçe işi azıtmak- ta bir mahzur görmemişlerdi. Nadiren, polispeşlerine düştü- ğü zaman ise öylesine bilgisiz ve beceriksiz davranılıyorki, ki- min haydut, kimin polis oldu- ğunu kimse ayırt edemez olu- yor. Bu haydutlar, kadıdan ya- kalannı kurtanrlar ve çaldıklan malın vergisini öderlerse ser- best bırakılırmış. Aslında Türki- ye'de jandarmalar umumiyet- le eski haydutlardan oluyor. Onlann, eskiişlerini, değişikbir şekilde de olsa, yeniden icra etmeye kalkışmamalan büyük birşans. Zaman zamanjandar- malar, haydutlara soyulacak yerieri haber verip, sonra da ganimetten pay alıyorlarmış." Barones Fontmagne, güven- lik açısından İstanbul ve Paris'i karşılaştınyor ve şöyle bir göz- lemde bulunuyor: "Türkiye'de hırsızlık ve eşkı- yalık, Avrupa 'dakine nazaran çok daha küçük çapta oluyor. Aslında etrafta görülen fakiriik, böyle bir havayı hazırlamaya oldukça müsait. İstanbul'da polis o kadar az ki.. Buna rağ- men, bu şehirde Paris'te oldu- ğundan daha çok emniyette sayılınz." 150 yıl önce Istanbul'daki yaşamdan görüntüler bunlar. Ne kadar çok benzeyen ve benzemeyen şey var. Beyoğ- lu'nun o kalabalık havası hâJâ bütün haşmetiyle sürüyor. Hâ- lâ, devlet içinde çeteler sorunu çözülememiş. Kadınlann gün- delik yaşama katılmasına ilişkin çok mesafe alındığı görülüyor. Yine de bu alanda çözüleme- miş çok büyük sorunlar yaşan- dığı da bir gerçek. Avrupa ile ilişkilere ışık tuta- cak bazı saptamalar da günü- müze çok benziyor. Avrupa Bir- liği'ne giriş tartışmalannın ya- pıldığı bir dönemde, Türklerin 150 yıl önce Avrupa'ya bakışı da ilginizj çekebilir: "Türkler, ananelerine bağlı bir millet. Batı'nın sözde me- deniyetinden bazı şeyleralmış olmalanna rağmen, bunun kendilerini daha mutlu kılma- dığını söylüyorlar. Dış ülkelere en çok uymuş, medeniyeti tam manasıyla hazmetmiş sayılan kişiler, memleketlerine daha çok Türkleşmiş olarak dönü- yoriar... Sultanın etrafında iki fı- kir çarpışıyor: Biri eski rejimi konımak ve devam ettirmekis- tiyor, sayıca daha az olan diğer düşünce taraftarlan ise yenilik- lerin kabul edilmesi için müca- dele ediyor." Yeni binyıla girerken, geçmi- şe bir göz atmakta yarar oldu- ğunu düşünüyorum. Ne kadar değişmişiz, ne kadar değişebi- liriz... BİZ BİZE. ERDAL ATABEK 21. Yüzyılın Kendini Yöneten insan'ı... "Kendiniyöneten insan" yeni bir kavram. Geçmiş yüzyıllann insanı, "yönetilen insan"d\. Büyük çoğunluğu oluşturan "yönetilen insanlar"\ yöneten liderfer ise sayılan çok az olan "kendini yöneten insanlar"û\. Bu çok az sayıdaki lider kişi- likler, sonradan tarihin "büyük insanlan" olacak- lardı. Büyük liderler önümüzdeki yüzyılda da, bin- yılda da olmayı sürdüreceklerdir ama artık doğuş- tan yeteneği olmayan, sıradan denilen insanlarda bu yüzyılda "kendiniyöneten insan" olmayı öğre- neceklerdir. Çünkü, başlayan yeni yüzyılın üretim süreci, iletişim modeli, tüketim kalıbı, kültüret pay- laşımı "kendiniyöneten insan" olmayı zorunlu kıl- maktadır. Bu nedenle de yüzyılın eğitim modelle- ri, kültürel açılımlan, bilgi üretim süreçleri değişe- cektir. Bu değişime ayak uydurabilenler "yönetici ve üretici" olacaklar, ayak uyduramayanlar "yöne- tilen ve tüketen" olarak kalacaklardır. Giderek büyüyen, bütün dünyayı tek bir pazar yapan küreselleşme, insanlar üzerine öylesine bir tüketim saldınsıyla gelmektedirki, artık insanlar her şeyi "kendini yöneten insan"\r\ süzgecinden ge- çirmek zorunda kalmaktadırlar. tzlenen TV kanalı- nı, izlenen programları seçebilenler zamanlannı yönetebilecekler, geri kalanlarakıntıdasürüklene- ceklerdir. Evrensel küttürü bilen ve izleyenler ge- niş bir bakış açısı kazanacaklar, popüler kültürle yetinenler günlük gündemlere takılıp kalacaklardır. Ezberledikleri bilgiyi uygulayanlar, her konunun sadece teknisyeni olabilecekler, bilgi üreticileri ise üretim sürecini yönlendirip yöneteceklerdir. Geç- miş yüzyıllann çok iyi uygulayıcılan bile yeni yüz- yılın yaratıcılan yanında sıradanlık çizgisini aşa- mayacaktır. Bunu bugünden görenlerden birisi olan PeterF. Drucker, bu durumu şöyle açıklıyor: "Çokbüyûk başanlar kazananlar, bir Napolyon, bir Leonardo da Vinci, bir Mozart her zaman kendi kendilerini yönetmişlerdir. Onlan bu kadar başanh yapan bü- yük ölçüde budur. Ama onlar istisnalann en na- diheridir. Gerek yetenekleri gerek başanlanyla, normal insan varlığının dışında düşünülecek ka- darolağandışıdıriar. Bundan sonra, doğuştan ge- len yetenekleri mütevazı olan, yani vasat insanlar bile, kendi kendileriniyönetmeyi öğrenmekzorun- da kalacaklardır. Bu nedenle bilgi işçileri kesinlikle yeni talepler- le karşı karşıyadıriar 1. Ben kimim? Güçlü yanlanm nelerdir? Nasıl çalışıyorum? 2. Nereye aidim? sorusunu sormalıdıriar. 3. Benim katkım nedir? sorusunu sormalıdıriar. 4. llişki sorumluluğu almak zorundadıriar. 5. ömürierinin ikinci yansını planlamak zorun- dadıriar. " Peter Drucker'in Epsilon Yayıncılık'tan çıkan "21. Yüzyıllçin Yönetim Tartışmalan" adındaki ki- tapta konunun aynntılan var. 2000 yılıyla başlayan yeni dönemdeinsanlar her konuda "akılct seçimteryapmak" zorunda olacak- lardır. öyle çok uyan ile karşılaşacak, öyle çok se- çenek karşısında kalacaklardır ki, bu uyanlan doğ- ru süzebilmek, bu seçenekler karşısında doğru karar verebilmek, güdülenmeleri aşabilmek, şaşırt- malan yenebilmek çok zor olacaktır. Bunlan yapa- bilmek için de "kendiniyöneten insan" olmayı öğ- reneceklerdir. öğrenemeyenlerin olayların akışına kapılmaktan başka yollan kalmayacaktır. Önümüzdeki yüzyıllann neler getireceğini bu- günden görmek zorundayız. Başlayan sürecin hangi insanlara başan şansı vereceğini bugünden saptamak zorundayız. Geleceğin insanlannı ye- tiştirmeye bugünden başlamalıyız, çünkü ancak bugünden başlarsak 20 yıl sonra sonuç alabilece- ğiz. 2020 yılını düşünmeyen hiçbir ülke başanh ol- mayı bekleyemeyecektir. Bize düşen de, bugün- den başlayarak gelecegi planlamak ve buna uy- gun programlar yapmaktır. 2000'li yıllaryeniden "insanınyüzyıllan"olacak- tır. 300 yıl makinelere tapmayı öğrenen insanoğlu, yeniden doğaya ve kendine dönecektir. Endüstri toplumunun makine kültürü, bilgisayar devrimiy- le doruğa ulaşmış, ancak makineyle insanı karşı karşıya getirerek büyük bir hizmet yapmıştır. Bir kez daha, insan kendi "rönesansını-yeniden do- ğuşunu" yaşayacaktır. Her şeyin insan için, yalnız insan için, sadece insan için olduğu gerçeği gü- neş gibi parlayacaktır. Doğayı yenmek için verilen savaşın yerini "doğa ile kurulan banş" alacaktır. Yapaydünya, haksız ve dengesiz tüketim, mutsuz hayatlann hırsı, akılcı bir eleştiriyle yerini doğal ha- yata, üretimle dengeli tüketime, mutlu yaşamanın huzuruna bırakacaktır. Bu yüzyılda insan yeniden insan olacaktır. "Ken- dini yöneten insan" olarak yaşamayı öğrenecek- tir. Doğru bir geleceğin tek şansı da budur. em.erdalata@cumhuriyet.com.tr ••-- Faks:0212 513 90 98 Sanlıurfa DSP'de belirsizlİk ÖZCANGÜNEŞ SANLIURFA - DSP Genel Merkezi'nce Şanh- urfa il yönetiminin görev- den alınmasLnın ardından il bınasının tabela ve bay- raklanrun sökülerek ka- patümasrna partililer tep- ki gösterdiler. DSP millet- vekiü aday adayı ve eski ıl sekreteri HaUI Kelleoğlu partinin yeni yerinde ça- hşmalannı sürdürecegini belirterek "DSP bayragı gönüHerde dalgalanmak- tadn-" dedi. Sanlıurfa il ve merkez ilçe yönetimlenni "basa- nstzİık ve emirlere uyma- dıklan için" 6 Araîık'ta fesheden, ardından il baş- kanlığına atanan Naci Sa- bş'ı ANAP'lı olduğunun anlaşılması üzerine gö- revden alan DSP'de belir- sizlik sürüyor. Son olarak Atatürk Bulvan'ndaki il binasının boşaltılarak kılit vuruhnası, DSP tabanın- da tepkilere yol açtı. DSP milletvekili aday adayı ve eski il sekreteri Halil Kel- leoğlu, DSP'nin her şeye karşuı kentte varhğını sür- dürdüğünü belirterek, en kısa zamanda partinin ye- ni yerinde faaliyetini sür- dürecegini söyledi. Parti- nin sahıpsiz ohnadığrnı, yaşanan sıkmtılann elbir- liğiyle aşılacağına inan- dıklannı belirten Kelleoğ- lu şöyle konuştu: '-BizpSP-Uler,partimi- ze gönülden bağhyızdır. Kişiler gelip geçicidir. Önemli olan, partimizin faaliyeridir. DSP ülke ge- nelinde olduğu gibi Şanh- urfa'da da her geçen gûn daha da güçlenmektedir. Parti binasının geçici bir süreliğine kapalı olması bu gerçeği değistirmeye- cektir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle