26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
'29 EKİM 1996 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tespih teşhirindeki amaç • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-A\AP Genel " Başkan Yardımcısı Abdülkadir Baş. koalisyon ortaklarmın kımlik .bunalımında oiduğunu \e kendilenndekı bu kavgayı ANAP'a taşımaya çahitıklannı ıleri sürerek '"ANAP'ın yeni kimlik 'arayışına ıhtıyacı yoktur" dedi. Abdülkadir Baş. ANAP Genel Merkezi'nde -düzenledığı basın toplantısında. Başbakan Necmettın Erbakan'ın yıllardır dılegetirdiği \aatlerinde yaptıgı "U _dönüşlen" nedeniyle kendi tabanındaki rahatsızlığı örtmek için dikkatleri başka tarafa çekmeye çalıştığını söyledi -Abdülkadir Baş. ANAP'ın kimlığini merak eden liderlere sorulan bulunduğunu belırterek "Tespih teşhiriyle \e söylem degıştimıekle hangi kımlige bürünmek istiyorsunuz" dıve sordu. "Devlet kaynakları boşa gidiyor' • DİYARBARJR (Cumhuriyet Biirosu) - Bir dizi temaslarda bulunmak ûzere Diy arbakır'a gelen De\!et Bakanı Salim Ensarıoğlu. bürokratlann bölgeyi tanımadan planlar hazırladıklannı. bu nedenle devlet kaynaklarının boşa gittiğini söyledi. Bölgedeki yetkilılenn yazdığı raporlann Ankara "daki bazı bürokratlar tarafından dikkate alınmadığını vurgulavan Ensarioğlu. bakanlann kendilerine bağlı bürokratlan Türkıve'nin her verine göndermeleri gerektiğini söyledi. Açlık grevinde 37 ü ç 37. gün• ANKARA (Cumhuriyet Biirosu)-İranlı îıgınmacılann Insan ftaklan Dernegi(lHD) Genel Merkezi'nde >ürdüj"dükJeri açlık grevi. 37. gimünegirdi. 3 sıgmmacının saglık durumu hekim müdahalesi gerektirmesine karşın. eylemcıler tıbbi yardımı reddettüer. Sığınmacılar, Türkive'de desteğini açıklayan gönüllü kuruluşlann. uluslararası toplumun insanı koridorlanndan yararlanarak koruma sağlayacak Batı ülkelerindeki insani kuruluşlarla iletişim kurmasını bekliyorlar. MED-TV'nİn paralam • STRASBOURG (AA) - PKK'nın televizyon kanalı MED-TV'nin paralannı aklama gırişiminde bulunan Kanadalı işadamı Roger Adam. bugün Lüksemburg'da yargt önüneçıkanlacak. 7aydır tutuklu bulunan Roger Adam'ın suçlu bulunması halinde 1 yıl ile 5 yıl arasında hapis cezasına çarptınlması bekleniyor. Fransa'nın Metz kentinde yayımlanan Republicain Lorrain gazetesinde yer alan habere göre. Adam. 1996 vılı şubat ayında. Kıbns Rum kesiminden kendi hesabına getirmek istediği nakit parayı. Lüksemburg'daki Banque Continentale'da aklama girişiminde bulunmuştu. Adam. daha önce mahkemede yaptığı sa\wmada. kaynağını bilmediği parafan. alacağı komisyon fcarsılığında daha sonra MED-TVye aktaracağinı fcabul etmişti. Muş'ta çatışma: 1 şehit • Ml'Ş(AA)-Muş'un Üçevler kırsalında gihenlik kuv\etlen ile üerönstler arasında çıkan şjlahlı çatışmada. uzman |avuş Metin Özdem şehit iidu. iki er yaralandı. Bölgedeki çatışmaların jaman zaman de\am îttiğıni belirten yetkililer, jlen teröristlerin sayısıyla Igiİ! bilgınin, bölgede «•apılacak arama. tarama :ali;malanndan sonra en'.eceöini bildirdi. Kuzey Irak'taki Kürt gruplarla görüşme bugün ya da yann Ankara'da gerçekleştirilecek Görüşmelere 'Bedr' gölgesiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ku- zey Irak'ta çatışmalan yer yer süren Kiir- distan Demokratik Partısı (KDP) ve Kür- distan Yurtseverler Birliği (KYBl arasın- da varılan ateşkesin ardından bölgede ka- lıcı bir barış \e istikrar ortamının sağlan- masına yönelık görüşmelerin bugün ya da yann Ankara'da yapılması bekleniyor. ABD'nin arabuluculuğunda. Türkiye ve İngiltere'nin gözetiminde yapılacak görüş- melerin başansı. KYB lideri Celal Talaba- ni'nin Tahran'a gitmesi ve KYB'nin İran des- tekli Bedr birliklerini Kuzey Irak'a çağır- dıeına ilişkın haberlerle aölszelendi. KDP lideri Mesud Barzanîve KYB lide- ri Talabani ile geçen hafta içınde ayrı ayrı görüşen ABD Dışışlen Bakan Yardımcısı Robert Pelletreau. dün Ankara'ya geldi. KDP \e KYB arasında yıllardır süren ça- tışmalann sona erdirilerek. Kuzey Irak'ta ge- Kürt grupları arasında Ankara'da yapılması öngörülen Kuzey Irak görüşmeleri öncesi KYB lideri Talabani'nin Tahran ile dirsek temasını sürdürmesi ve İran destekli Bedr birliklerini bölgeye çağırdığı yolundaki haberler banş ortamına gölge düşürücü gelişmeler olarak nitelendirildi. çici bir yerel yönetim kurulmasına ilişkin "uzlaştırma görüşmeleri", bugün ya da y a- rın Ankara'da başlayaeak. Ancak. Talabani'ninhalen İran ile dirsek temasını sürdürmesi ve Tahran destekli Bedr bırlıklennin Kuzey Irak "a girerek KYB'ye destek verdikleri yolundaki ha- berler KDP'nin eles.tiri.sine neden oluyor. KDP'nın Ankara Temsılcisi Sefin Diza- yi son 15 günde İran destekli 4 bin Bedr askerinın bölgeye gırdiğini: Çekiç Güç'e bağ- lı erken uyarı uçaklan Awacslann bu birlik- leri tespit edememesinin "anlaşılmaz" oi- duğunu kaydetmişti. Dışışlen Bakanlığı'ndan üst düzey yet- kililer de. tran'ın Bedr birliklerini kullana- rak bölgeye nüfuzetme çabasmda olduğu- nun anlaşıldığını belirttiler. Cst düzey bir diplomat. iran'ın Kuzey Irak'a müdahale ertiği yolundaki gelişme- lerle ilgılı Tahran yönetimi ile temasa geç- tıklerinı belirterek. Irak'uı Ankara daki Bü- yükelçisi Mij\el EITikriti ile de geçen haf- ta Dişişlen Bakanlığı'nda bir görüşme ya- pıldığını bildirdi. Bugörüşmede Ankara. Irak tarafına Kürt İzmir gergin İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)-CHP Izmir fl Örgütü'nde çoğunluğunu genel merkez yanlılannın oluşturdugu birgrubun. 11 Başkanı Osman Özgüven'i ıstifaya çağınnalanna tepkiler sürüyor. CHP !zmir !l Gençlik Kurulu Başkanı Okan Kariıdağ. Özgüven'e yönelik eliştirileri 'talihsiz' olarak nıtelendirirken "Osman Özgüven'e yapılan eleştiriJerle asıl olarak verdiği demokrasi mücadflesinin y ıpratılmaya çalışıldığını düşünüyoruz" dedi. CHP Izmirörgütünde Karşıyaka ve Konak ilçe başkanlarıy la birlikte çoğunluğu Genel Başkan Baykal yanlısı olarak bilinenlerin Özgüven'i istifaya çağırmalan. çeşitli tartışmalara yol açmıştı. Kadın kollan başkanının dışında diğer yöneticilerin Özgüven'e verdiği deste|e, dün de gençler katıldı. ÇtZMEDEN YUKARI MUSA KART grupları ile yapılmakta olan temaslarhak- kında bilgi verirken. görüşmelerin VV'as- hington ya da Londra y erine Ankara'da ger- çekleştirilerek Bağdat'ın tepkisini azaltma- yı amaçladığı mesajını verdi. 'Tribünlere o\nanıı>oruz'' Türkiye'nın görüşmelere gözlemci sıfa- tıylakatılmaklaberaberyanıbaşındaki Ku- zey Irak'ta banşın sağlanması içın geçmı- şe göre daha aktif rol oynadığı bildirildı. Dip- lomatik kaynaklar. "f ürkiyetribünlereoy- namıyor. Kuzey Irak için aktif rol oynuyo- ruz" dediler. Ankara görüşmeleri nin, geçen yıl İrlan- da'da başlatılan Drogheda sürecinin birde- vamı olup olmayacağı konusunun da bu toplantılarda belli olaeağı görüşü dile geti- rilirken. görüşmelerde şu unsurlann önce- likli olarak ele alınacağı bildirildi: - Ateşkesin kakılığının sag- lanması. Kürt grupların ara- larında çıkan her türlü so- run karşısında silaha sarıl- malarının önüne geçilmesi için otkin bir yöntem bulun- ması. Pelletreau'nun. Silopi \e Ankara'da Kürt liderler- leyaptığı görüşmelerde, Bar- zani'nin İran askeri vartığı- nın bölgeden çekilmesi ve KYB'nin Dokan barajından söktüğü elektronik aygıtları \ erine takarak kendilerine elektrik vermesi koşullan kar- şılığında ateşkes sağlanmıştı. Ancak KDP'nin Avrupa Bürosu'ndan dün v apılan y a- zılı açıklamada.Talabani'nin Dokan"dan Erbil \e çevresi- ne elektrik vermeve yanaş- nıadığı kaydedildi. Açıkla- mada. KYB'nin elektriği si- yasi bir koz olarak kullanma konusunda ısrar ettiği belir- tilerek."savaşdurumlannda bile insanlann elektrik. su ve temel gıda haklanndan yarar- lanması ve bu haklann hiç- bir siyasi malzeme konusu yapılmaması aerektiöi" kay- dedildi. RP Genel Başkanı 3 kasım seçimleri için propaganda turlarını sürdürüyor Erbakan'a seçmenden ilgi yok MERIH AK MANİSA - RP Genel Başkanı ve Başbakan Nec- mettin Erbakan, 50 yıllık süreçte ilk denk bütçeyi kendilerinin gerçekleştir- diğini sav unarak "Bu büt- çe, halkımızdan vergi alnıa- ya.zamyapmayadayanmı- yor. Allah'ın bu ülkeje ver- miş olduğu nünetlere daya- njyor""dedi. 3 kasımda yerel ara se- çimlerın yapılacağı belde- leri dolaşan Erbakan. bek- lediği ilgiyi göremedi. Dün sabah ilk olarak çoğunluğu- nu Alev i kökenli yurttaşla- nn oluşturduğu Manisa'nın Saruhanlı ilçesine bağlı Di- lek beldesine giden Erba- kan'a ilgi yoktu. Çevre il ve ilçelerden gelen partililerin doldurduğu alanda konuşan Erbakan. RP'lılerden destek aldı. Erba- kan. Çırpı ve Horsunlu'da da istediği ilgiyi gör- medi. Erbakan'dan önce konuşan Dilek Beledıyesi başkan adayı llten Dönmez. genel başkanından beldelerine cemevi yaptınlmasını istedi. Erba- kan'ın da konuşmasının ilk bölümünü Alevi yıırttaşlara yönelik yapması dikkat çekti. ".\le- vi demek. Sünni demek. Sünni demek. Alev i de- Başbakan Necmettin Erbakan'ın eşi N'ermin ve kın Elif Erbakan.Osmaniye'de yapılacak belediye başkanlığı seçimlerine katkıda bulunmak üzere dün Adana'ya geldi. (AA) mek"diyerek sözlerine başlayan Erbakan. RP'Iİ belediyelerin özellikle Alevi yurttaşlarm yaşa- dığı bölgelere hizmet yarışında bulundukîarını savundu. Sıvas ve Çorum'dan örnekler veren Erbakan. Alevi yurttaşlann RP'Ii belediye başkanlarını tercih ettiklerini savundu. "Buraya bireeme\i, seçimi kazansak da kazanmasak da yapılacak- tır**diyen Erbakan. Alevi ve Sünnilerin sürekli olarak karşı karşıya getirilmek istenildiğinı anını- sattı ve bunun çok gerilerde kaldığını bildirdi. Pamukta pnm sisteminin yaşama geç- mesi ıçın gerekli çalışmala- rın yapıldığını belirten Erba- kan. üreticiyi destekledıkle- rıni söyledi. RP'nin. DYP ile kurduğu hükümetın uy umlu bir şekil- de çalıştığım belirten Erba- kan. "Görevegelirgelmez,ilk önce memur katsayısını y üz- de50arttırdık.\aniücretler. y üzde 5() arttı. 30 mihon me- mur ve memur emekîisini se- vindirdik. 200 bin kişiye ya- kacak, 800 bin kişiye giyecek \e yiyecek parası veriyoru/ kışa girmeden önce. Çalışan işçinin asgari ücretini yüzde 100arttırdık. İşçiye refah gel- di" dedi, Hükümet tarafından ha- zırlanan bütçeyi de savunan Erbakan. sözlerinı şöyle sürdürdü: "Halkımıza her hafta bir müjde vereceğiz de- dik. Size verdiğimizen büyük müjde. Meclis'e sun- duğumuz denk bütçe. Denk bütçe ne demek? Dev letin geliri ve gideri birbirine eşit demek. Ar- tık dev let yüksek faizle borçlanmayacak. Faizler aşağıya düşecek. Halkımızın parası. ödediği ver- gileri faize, yabancılara değil, kendisine hizmet olarak dönecek." Atruş kampının kapatılması - PKK'nin Kuzey Irak'ı Türkiye'ye sızmak için bir sıçrama tahtası olarak kullan- masının önlenmesi yolunda etkinönlemleralınması. Dı- şişleri Bakanlıgı'ndan bir yetkili. Kuzey Irak'ta PKK'ye karşı alınacak ön- lemlerden birinin de Birleş- miş Milletler Mültecıler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) denetimindekı Atruş Mülteci Kampı'nın kapatılması oiduğunu bil- dirdi. - Kuzey Irak'ta geçici ola- rak oluşturulacak yerel yö- netimde Türkmenlerin de eşit ortak olarak yer almala- rı. Ceçmişte Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurul- nıası zeminini hazırlay acağı kaygısıy la Türkiye yerel yö- netimin güçlendirilmesine karşı çıkmıştı. Ancak Anka- ra. bu politikasına karşın ye- relyönetimingüçtenmesi kar- şısında kendi inisiyatifinde bir yerel otoritenin bölgede kuralmasına sıcak bakıyor. - Talabani liderliğindeki K\'B'nin tran'a olan eko- nomik ve siyasi bağımlılı- ğından kurtanlması için böl- geye ekonomik alty apı prog- ramları götürülmesi. Habur sınır kapısından KDP'nin elde ettiği gelirlerin KYB ile ortaklaşa paylaşılması. Batılı bir diplomat. Tala- bani'nin Habur'dan yapılan sınır ticaretinden gelir elde etmesi ve Türkiye güzergâ- hını kullanmasının tran'ın KYB üzerindeki etkınliğını kıracağına ve böylece Tala- banı'nin Tahran'a karşı An- kara alternatifinin buluna- cağına dikkat çekti. NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] E tipi ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. ŞABASKURU Bugün 29 Ekim'in 73. yıldönü- mü. istanbul'ur) veTürkiye'nin bir- çok yerinde sokaklar. bayraklar- la süslendi. Türkiye'de son dö- nemde bayrağa olan ilgi ve me- rakın arttığını görüyoruz. Bu yö- nelimin bir korkuyu yansıttığını düşünüyorum. REFAHYOL hükümetinin ku- rulması ve Güneydogu'daki sava- şın sürüpgitmesi, Türkleri derin en- dişelere sevk ediyor. Cumhuri- yetin elden gideceğı ve Tünkiye'nin parçalanacağı düşüncesi, insan- lann bilinçaltmda tahrıbatlaryara- tıyor. Bayrağa. Istiklal Marşı'na. Atatürk rozetlerine eskisinden daha çok kıymet veriyorlar. Bu endişelerhaklı mı? İnsanla- nn korkulannın maddi temelı var mı? Yoksa bütün bu gösteriler he- defsaptırmaya yönelik bir kandır- maca mı? Türkiye'nin ciddi bir kriz yaşadığı, geniş kitlelerin laik- lik konusunda, modern seçkinle- rin gösterdiği duyarlığı gösterme- dikleri birgerçek. Güneydogu'da- ki savaşın tek bir ulus anlayışını yıp- rattığı ve aşındırdığı da bir ger- çek. Çünkü Kürtler. farklı bir kim- lik olarak Türkiye'deki yerleşik an- Cumhuriyet Neden Tehlikede? layışları reddediyorlar. Cumhuriyetin 73. yılında Türki- ye, çok taraflı sıkıntılar yüzünden sıkışmış durumda. 18. yüzyılın sonlarında başlayan modernleş- me ve Batı'ya yönelme atağı 20. yüzyılın başında kurulan cumhu- riyetle bir ulus-devlet yarattı. Bu ulus. devlet, burjuva demokratik yönde bir atılım olduğu için laik- liği de bu kuruluşun içine oturttu. Laiklik. Anadolu'da Avrupa'dan farklı birsüreç \z\eû\. Osmanlı'da ve Cumhuriyet dönemınde din hiçbir zaman devlete kumanda eden bir özellik kazanmadı. Bu- nu Selçuklu devleti için de söyle- yebiliriz. Dın. Osmanlı'da devletın emrindeydi. Padışahlar, dıni ken- di yönetim erkleri için biraraç ola- rak kullandılar. Alevilerı yok etmek istedikleri zaman Şeyhülislam Ebusuud Efendi'ye "Alevılehn katlı vaciptir'ietvasını yazdırdılar. Din, onlar için bir araç özellığı ta- şıyordu. Cumhuriyet. devtetin dine ku- manda etmesını esasta koruyarak başka bir içerik kazandırdı. Dın, yi- ne devletin çizdığı sınırlar içinde kalacaktı. Laiklik. Türkiye'de mo- demleşmenin bırayağı olarak kul- lanıldı. Avrupa'da laiklik. farklı bir yol izlemişti. Modernleşen Avru- pa, gündelik yaşama hâkim olan kılıse ile savaşa girdı ve onu kit- lesel ayaklanmalarla yenılgiye uğ- rattı ve dının egemenlığini kılise- ye hapsetti. Türkıye'de modern- leşme daha çok Batı'ya yönelen aydınlann önayak olmasıyla şekıl- lendi. Kurtuluş Savaşı'nın gücü ve prestijiyle meşruiyet kazandı. Bundan sonrası; laiklığin top- lumsallaşmasıydı. kıtleler üzerın- de etkısınin yaygınlaştırılmasıydı. Bu noktada bellı mesafeler alın- dı. Özellikle şehirlı kesimlerde. Alevi kitle içinde birtaban yaratıl- dı. Ancak laiklik, sıradan kıtleler- de yetennce bırtemel oluşturama- dı. Dinın. sıradan yurttaşın günde- lik yaşamındakı etkınlığı surdü. Laiklığin kitleselleşememesı üze- nnde ne yazık kı cıddı ciddı dü- şünülmedı. Türkiye. 200 yıla ya- kın bir süredir demokratikleşme kavgası veriyor. Ancak bugüne kadar Türkiye, demokratik bir ül- ke haline gelemedi. Bu ülkeyı yö- netenler, halkın demokrasi ve öz- gürlük isteğinin üzerineyürüdüler. Onlarca yıldır, ilerici güçlerdevle- tın saldırısı altında ezildiler. Çağ- daşlaşmayı. gelişmeyi ve aydın- lanmayı savunanlar. baskı altına alındılar. Demokrasiyi içine sindireme- yen yöneticıler, bir yandan laikli- ği savunurken öte yandan her tür- lü tırtuculukla işbirliği yaptılar. Ge- rıciliğe dırenebilecek, Türkiye'yi çağdaşlığa ulaştıracak düşünce- lere yaşam hakkı tanımadılar. Tutucularla bırleşen yönetim anlayışı, laiklikle hiçbir ilgisi olma- yan kitlelerin gerici yanlarını okşa- dı. Onları, özgürlüklere karşı kış- kırtıp saldırganlaştırdı. Dini kul- landı, ırkçılığı, şovenizmi kullandı. Laikliği geliştirecek demokrasiyi ise reddetti. Gerıcilığe pnm verılirken laiklığin içi boşaltıldı. Kuran. bay- rak, ezan edebıyatıyla arabesk bir laiklik gündeme getırildı. Bir sabah uyandığımızda RE- FAHYOL iktidardaydı. Kimse bu gelişmenin ardındakı despotik yönetim anlayışını sorgulamadı. Duvaıiarabayrakasınca. "Nemut- lu Türküm diyene'' yazınca laikli- ği koruyacağını sandı. Ama aslın- da, laikliğin ve Cumhuriyetin te- mel sorunu demokrasiydi. Demokratik bir ülke olmadık- ça laikliği koruyamadığımız açık. Çünkü laiklik, ancak halk içinde farklılığı ve sivilleşmeyi hedefleye- rek güçlenecek. Laikliği de de- mokrasi bilinciyle, aydınlama bi- linciyle donanmış kitleler savuna- bilir. Despotizmle, laiklik arasında keskin birçelişme oiduğunu ve la- ikliği, gericiliğe göz kırpan baskı- cı rejimin yiyip bitirdiğin görmek zorundayız. Yoksa çok bayraklar asanz, çok marşlar söyleriz. Bir sabah kalk- tığımızda daha da genye gittiği- mizi görüp ağıtlar yakanz. Belki ağrt yakacak olanağımız bıle kalmaz. Gelin şimdi bıraz demokratik laiklik üzerinde düşünelim. Buna ibtiyacımız, her zamankinden da- ha fazla. • • W • • POLniKA GUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Üç Gençİnsan Belki güçsüztutkuları vardı, belki ıssızlığın içinde büyütmek istedikleri umutlan. Belki geceleyin birsesle irkilirlerdi. belki zamanın içinde çürümüş üzgün düşlerle avunurlardı... Kimdi onlar, ne yaparlardı? Yaşam onları koparıp getirmişti buralara. Yaşam onlann kendi iç evrenlerindeki coşkuyu uzaklara taşımıştı... Onlar umuda yolculuğa çıkarken, insan gibi yaşamayı değil, rezilliğin kısırdöngüsünde üç-beş kuruş kazanmayı düşlemişlerdi. Geldikleri yöre, kania barutun beslediği topraklardı ve oralardaki topraklarda 'kan çiçekieri' giderek çoğalıyordu... Içimizden biriydi onlar 'umuda yolculuğa' çıkarken. içimizden binydi onlar insanı kahreden ölüm haberteri gazetelerın ıç sayfalarında görülmez yerlere yerleştirilırken... Tek sütunluk haberlerde şu başlıklarda tanıdık onları: "Katalitik kurbanlan!.." Ziya, Mehmet ve Doğan... Ziya ve Mehmet kardeştiler. Biri 19, diğeri 16 yaşındaydı. Soyadları ise Parlak'tı. Doğan Akın, 19 yaşındaydı. Uç genç insan, Kartal'da bekâr evinde kalıyordu. Tüpgazla yanan sobadan çıkan zehir, üçünü de ölüme yolcu etmişti... Sisli ve ıslak bir günün sabahında, daha yaşama doymadan, belki yüreklerinde hiç sevdayı tatmadan yitıpgittiler... Kartal'da çamurlu sokakların birleştiği noktadaki tek gözlü bir odanın içinde 'umuda yolculuğu' biz ellerimizle 'ölümeyolculuğa' çevirdik... Sahi kimdi onlar? Anneleri, babalan, kardeşleri, sevgılileri var mıydı? Onlar kitap okur muydu, sinemaya, tiyatroya gider miydi? O üç genç insan, Tunceli'den mi yoksa Kars'tan mı, yoksa Silvan'dan mı gelmişti Istanbul'a? Köyleri yakılmış mıydı, analan, babalan. kardeşleri ışkenceden geçmiş mıydi? • • • Biri 16, dığerieri 19 yaşındaydı... Ziya, Mehmet ve Doğan... Gazetelerde yayımlanan fotoğraflarına baktım uzun uzun. Kara saçlı, kara kaşlı, güleç yüzlü Ziya ile Doğan. bana kendi çocukluğumu, düşlerimi anımsartı... Sinsice yağıyordu yağmur ve o eski ahşap binanın üzerine beyaz güvercinler konuyordu... Bekâr odası ve ölüm... Kafam karmakarışıktı ve onlann minnacık fotoğraflarında ben, bir Anadolu kasabasının kırmızı kiremitli evlerinin çatılarına konan sığırcık kuşlarını görür gibi oluyordum... Birden Lice'ye indim. Malabadi Köprüsü'nde çay içtim. şeyhlerin. şıhların, toprak ağalannın sömürü öykülerini dinledim... Gazete sayfalannı karıştırdım, özel televizyon kanallarına baktım... İnsan haklarını savunan; demokrasiden. barıştan, hoşgörüden söz eden bir kesim, nedense önemli bir konuyu gözardı edıyordu... Şeriatçılar, ırkçılar, numaracı cumhuriyetçiler insan haklarının ve demçkrasınin en önemli parçası olan sendikal hak ve özgürlükler konusu gündeme geldiğinde konuşmuyorlar, yazmıyorlardı... Anlı şanlı basınımız, televizyonlarımız 'insan haklan 'nı kimseye bırakmıyorlardı, ama 'sendikalhak ve özgürlükler'in yanına hiç yaklaşmıyorlardı... 12 Eylül cuntası; emekçilerin hak veözgürlüklerini sınırlamış, düşünceye kelepçe vurmamış mıydı? 12 Eylül'ün paşaları; aydınları, yazarları, bilim adamlarını düşüncelerinden ötürü sürüm sürüm süründürmemiş miydi, milyonlarca kitabı yakmamış mıydı? Haydi 16 yıl önceye inelim ve 12 Eylül'de cuntacılarla sarmaş dolaş olan, o dönemde avanta peşinde koşan bugünün numaracı cumhuriyetlerine bir göz atalım mı? Hiç gerek yok!.. Onlar utanmazfığın perdesini yırtıp şimdilerde insan haklan dersı veriyorlar... • • • Üç genç insan 'umuda yolculuğa' çıktıkları Istanbul'da ölüme yenik düştüler... Sahi kimdi bu üç genç insan? Ziya, Mehmet ve Doğan... Onlar yaşam savaşımı veriyorlardı bu 13 milyon nüfuslu koskoca kentte. Belki bir fabrikada. belki bir fırında. belki de bir inşaatta çalışıyorlardı... Akşamlan televizyon kanallannı mahalle kahvesinde izliyorlardı. Kanlı. canlı, paparazzili programlarda kendilerini arıyorlar, insan haklan konusunda ahkâm kesenleri gördükçe, büyük olasılıkla 'sendikal hak ve özgürlükler' konusuna değinmeyenlere şöyle seslenmiyorlardı: "Bizı kandırmaya daha ne kadar devam edeceksiniz?.." Onlar 65 milyonluk Türkiye'de çoğunluktu. Onlar kendi iç evrenlerinde bizlerin bilmediği hüzünle sevinci birlikte yaşıyordu... Zaten yaşam onlar için bir hiç değil miydi? Onları hiçliğin ortasına itenler de bizler değil miydik? Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (« Planet.com. TR H İ K M E T C E T İ N K A Y A 250.000TL Çağ Pazarlama A.Ş. Yerebatan Cad. Safktmsdğüt Sok. No: 9/B Cağatoğlutstartbul Te):514 01 96/95 Posta çekt no.. 6S6J22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle