Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 OC/VK 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Ştüdyo Oyunculan, 'gerçekten farklı ve yeniyi aramak' amacıyla "Gergedan'laşma'yı sahneliyor
Tüm kııraDara loışknyla bakabflmek
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
TANERGEZER
Oy uncular. sahnede belırlenen alanlaı-
da\e sıralan geldıklerı zaman kendi oyıın-
larını oynarlar. önde sunucu yönetır onla-
rı.sunucuyuyönetenve karar \eren isear-
kadaki korodur. Bu hıyerarşı ıçerisınde ba-
şarılı olanlar. sev iııç içınde ödül olarak ka-
zandıklan boynuzlan alarak yerlerini sıra-
•daki yanşmacıya bırakırlar.
Süreklı yanştınlıyoruz. En iyi kul. en iyı
memur, en iyi anne, en iy i ögrenci olmak
için yarıştınlıyoruz bu sistem içerisinde.
Biroyungıbi. Buoyunuyönetenbırilen ve
karar veren bir otorite var. Ne zaman baş-
layacagımıza ve bitıreceğimıze. yeterli
olup olmadıgımıza karar verecek bir oto-
rite. Kişi, başanlı olmak için çırpındıkça
insanlıgından vazgeçiyor. zavallılaşıyor. \'e
çagdaş insanın varolabilmeçabasıolanbu
akıldışı oyun. yani düzen sürüyor.
Stüdyo Oyunculan". işte bu oyunun
oyununu ya da hayatın kendisini oynamı-
yor: yaşıyor "Gerğedan'laşma"oyunuyla.
Şahika Tekand'ın yazıp yönettiği "Gerge-
dan'laşma", dün akşamdan ıtibaren Stüd-
yo Oyuncuları'nın Nişantaşı'ndaki sahne-
sinde perdelerini açtı. Özel tiyatroların ikı.
üç kişilik küçük prodüksiyonlara yöneldi-
gi bir dönemde 27 kışilık dev bir kadroyla
perde açan oyunda. Şahika Tekand'ın ya-
nı sıra IMehmet Atak. Cem Bender, Hilal
Karakaş. Sevtap İnseL Murat Ergun, De-
niz Aranıtürk. Kı\anç Ergun.3anu Foto-
can ve Gökmen Tokgözgıbı o>uncular rol
alıyor. Oyunun sahne tasarımı ise Esat Te-
kand'a aıt. Gergedan'laşma. lonesco'nun
"Gergedanlar" oyunundan yola çıkan.
onunla aynı kav ramı paylaşan. insanın ger-
gedanlaşmasını anlaran, fakat gelişim sü-
recı içerisinde lonesco'dan geriye sadece
ikı paragraf ve boynuzlar kalan bir oyun.
Oy unun metnı. hıç de edebi olmayan me-
tinlerden yapılan alıntıların yan yana geti-
rilmesiyleoluşmuş. Meydan Larouse, Hay-
vanlar AnsikJopedisi. fhurlby"nm "Başa-
nlı \e Güçlii Olmanın YollarT kitabı. Chi-
cagoTopluluğu.metni oluşturan kaynaklar-
dan bırkaçı. Metın sadece bir performans
metnı ve sadece oyuncu yaptığında var ola-
biliyor.
Oyun. sıstcrnı ve sistem içerisinde bire-
yi sorgularken bunu adeta tıyatronun ken-
disine sunduğu mirasla dalga geçerek ya-
pıyor. Tiyatronun geleneksel kalıplarını kı-
oyun, sistemi ve sistem içerisinde bireyi
sorgularken bunu adeta tiyatronun
kendisine sunduğu mirasla dalga
geçerek yapıyor. Tiyatronun geleneksel
kalıplarını kıran,
üslupsuzluğu bu
anlamda üsluba
dönüştüren bir
oyun
Gergedan'laşma.
Oyunun çok
beiirleyici
yönlerinden
birisi de sahnede
olan her şeyin
gerçek oiması.
bıitün
'ahika
Tekand'ın
isteği,
Hİtün kurallara
kuşkuyla
bakılmasını
yaygınlaştırmak.
Hem sanatsal,
hem yaşamsal açıdan. Bunun idealist bir
yaklaşım olduğunu kabul ediyor. fakat
yaptıkları şeyin karşılığını bulduğunu da
bilivor.
ran. üslupsıızUğu bu jnlunıda u>lubd ık>-
nüştüren bir oyun Gergedan'laşma. Oyu-
nun çok belırleyıci yönlennden birisi de
sahnede olan her şeyın gerçek oiması.
Hem oyundaki kişı hem de oynayan. ay-
nı sevlcre maruz kalıyor. Böylcce "oyun
alanı-oyuncu \e qyun"kavramlan günde-
me gelıyor. Şahika Tekand ve tiyatro stüd-
yosu. sadece biçimsel değıl. ona sıkı sıkı-
ya bağlı içenk açısından da bir yenilık ara-
yış içine gıriyor Gergedan'laşma oyunuy-
la. Önde biraz epık bir sunucu. arkada an-
tik bir koro. ortada performatıf oyuncular
v e hıç de edebı olmayan bir metin. Açık bir
şekilde eklektik haldc yan yana getırilme-
yeçalişilan hu t.ırklı uslupların sonucıı ke-
sın bir üslupsuzluk.
Ashnda hiçbir değere
tapmnoruz
Şahika Tekand'ın da ıstediği tam anla-
mıyla bu. "Tiyatro formlarına tapmıyo-
ruz" dıyor sanatçı. " Vslında hiçbir değere
tapmıyoruz." Geleneğı \ e \ erlcşık kıınılla-
rı bııtünüyle reddediyor leLınd vırtüözi-
tedcn çok. samımıyetle orada olınayı. va-
ratmav ı amaçlı\or Tıy aîro stüdvosunun d.ı
amaeı. başındaıı berı bu: Yonıv ı aramak.
Genel geçer ve statüko halıııc gelmi^ her
:jcvı yıkarak ycnı.sını yaratnıak. Tekand.
Gergedan'laüma oyununda üzerınde dur-
dukları ıktıdar olma v e bir yertfdınmekav -
raınlarıntn kendı tiyatıoları ıçın de söz ko-
nıı-iu olduğunu ve bir ıktıdar odağı haline
dönüstükleri an kendisini \ikmaktan çe-
'kınrneyecegini belinıvor.
Stüdyo Oyunculan. I9SS yılında Şahi-
ka Tekand ve Esat Tekand tarafından ku-
rııldu. I W0\ ılmda profesyonel nıtelık ka-
zanan bu o\ unculartopluluğu. IW2-93 se-
/.onuıuLı Beckett'ın "Mutlu Günler" oyu-
mımı. 1
l
W3-W sczonunda ı»e lieckeıt'ın 5
l>ısa ovunımu bir program içınde toplava-
rak Türkıyede ılk kez profesvonel birtıyat-
ro sahnesindc seyircı kaı>ısına «etırdı. İkı
oyıınla da Istanbul Tivatrtı Fcstivali ne ka-
tılan topluluk. yoğun bcgeni kazandı ve
olumlu eleştiriler aldı.
Stüdyo Oyuncuları'nın amacını "ger-
çekten farklı ve \eni olanı aramak" olarak
nitelıvor Şahika Tekand. Ovuncuyu ısebır
övkünün anlatılmasında araç olmaktan
çok. bırdüşüncenin anlatılması için sanat-
sal nesne haline dönüştürmeyi amaçlıyor-
lar. "Yanr dıyor Tekand. "i/İe>ici>e sahne
Ü7crindc\alan birşe> anlatmaktansa. izJe-
vicivi hem eğlendirmevi hem de bizim >a-
şadığımız felsefi tartışma> ı pa\ laşnıasını is-
tivanız." Tekand ın ı^teğı. bütün kurallara
kuşkuyla bakılmasını vaygınlaştırmak.
Hem sanaisal. hem vaşamsal açıdan.
Bunun idealist bir yaklaşım olduğunu
kabul edivor Tekand fakat yaptıkları şevin
karşılıgmı bulduğunu da bıfıyor. Tabii güç-
lüklerdeolmuvordeğıl.Örneğıngeçen yıl
Kültür Bakanlığı. Stüdyo Oyunculan'nın
tiyatro olmadıgını söy leyerek yardım ver-
memişti. Bu yıl da verilen yardım, başka
bir statüde ve oldukça küçük bir miktar.
Fakat Tekand birilerinın onlara "Siztiyat-
ro değilsiniz" demesinealdınTiıyor. Tartış-
manın yararsızlığını gördüğü için de bu
konuda tartışmıyor.
Bu ımkânsızlıklar altında çıkan oyuna
çok para akması da beklenmiyor zaten.
Hem oyunlarını 38 kişılık küçücük bir sa-
londa sahneleyen Stüdyo Oyuncuları'nın
popüler olmak gıbi bir düşüneelerı yok.
Dahası. Tekand'a göre "BuEünkü külrürel
nrtamda popüler otmava başlayan şeyler-
den kuşku duynıak gerekir."
Her sanatsal kurum kendi
izlevicisini tercih etmeli
Tekand ve Stüdyo Oyunculan. her şeye
rağmen ve heı seyi reddederek çıktıklan
yollarında. bulabildıği kadar izleyicı bula-
cak. "Hem 'Foucault'nun Sarkau' daçok
okunan bir kitap değiPdıyor Tekand vc
kendılerinı de "Foucaulfnun Sarkacı"nı
okuyan ınsanların ızledığıni bclirtıyor.
Bu. Stüdyo Oyunculan'nın kendıleri
için tercih ettikleri ızleyici ve Tekand'a gö-
re her sanatsal kurum kcndı ızleyicisını ter-
cih etmeli. Yani Şahika Tekand bu sistem
içerısinde küçük vc az izlenen bir tiyatro
olmaktan rahatsizlık duymuyor. hatta ter-
cih ediyor. Sistemin degısınesı konusunda
da pek umudu yok. ama "ınsanım ve hic de-
ğils* farkınday ım" dı y or.
Politik tavır düşünce temelli olmalıEMRK KOYL'NCUOĞLL'
Dostlar Tiyatrosu'nun bu sezon Baro-
han'da sahnelemeye başladıgı "İçimdeki
Çıglık"; metin ağırlıklı. daha çok düşün-
dürmeye yönelık. aynı zamanda polıtık yö-
nü afiır basan ve de metin uyarlaması için
seçılmişoyunlardıkkatealındıgındadafel-
sefik tartışmalar getirecek ıki kişilik bir
oyun. O yüzden ben de bu oy unun eleştiri-
sinı. düşünsel yönünü ortaya çıkaran met-
nine ağırlık \ererek geliştirdıın.
Giriş bir "anonim" kadın karakterin mo-
noloğuyla başlıyor. Dünyanın birçok ye-
rinde birçok ınvanın "hayır" diyerek ~ya-
lana karşt"çıkışlar yaptıklarını. bu "\ala-
nı" kendısının de gördügünü ve içınde bir
çığlığın yükseldığinı anlatıyorkarakter. Bu
bölümden sonra aynı kadın oyuncu (Jüli-
de Kural) Anrigone'den oy un için seçilmı^
bir kısımla birlıkte "hayır" dıyen kadınla-
ra doğru yol almaya başlıyor.
Antigone'nin Kreon'la olan diyalogıı
sahnede. Buradaki metin oluşturulurken
üç yapırtan yararlanılmış. Hölderiinin Al-
manca çe\ırısinden uyarlayan Bertold
Brecht'ın "Sofokles'in Ântigone'si", Jean
Anouilh'in ve KemalDemirel'in "Antigo-
ne"len. Antigonetragedyası.toplumsalbir
sorunu dıle getınr. dev letın baskısına kar-
şı kışı özgürlüğünü S3v unur. çagdaş insanı
derindenetkileyen.düşündürenbirkişilik-
tir. Kreon (oyunda. TekinTemel)dev letı \e
kanunları savunandıryada kendi koyduğu '
kurallara, kral olduğu için boyun egilme-
sini isteyen. Antigone ise. karşısındakinin
kral değıl. insan olduğunu savunur. tıpkı
kendisi gibi kral da "ölümlüdiir". Antigo-
ne ve Kreon arasında iktidar sorunu vardır.
ICrahn iktidannın gücü yaşamla sınırlıdır.
O zaman ortada tartışılacak ve aslında ka-
rar verilecek tek konu ">aşam"dır. Antigo-
ne. düşiinceleri ve inançları doğrultusun-
da tek özgürce karar verebıleceği şeyi ya-
par. ölür (öldürülür intihar eder). Burada-
ki metinde de geçen küçük önemli bir de-
tay daha v ar. Antigone kaderine lanet okur.
Cçüncü bölümdeki metin. Dario Fo'un
"Ben Ulrike. Bağmyorum" oyununa bag-
It kalınarak yazılmış. Bu bölüm **be>az'*la
başlıyor. Renkler arasında beyaza kapatıl-
mış bir insanı anlatıyor. Hemen Sylvia
Plath'ın "beyaz" akıl hastanesini anlattığı
"Laleter" şiiriyle, WallaceStevens"in beyaz
sabahhğıy la evinde dolaşan bir kadını be-
timleyerek başladığı ve Amenkan burjuva-
sını renkler aracılığıyla anlattığı "Disillu-
sionmentof TenO
i
Clock'* (Saat 10.00'un
HayalkırıkhgOşııriniammsıyorum. Anım-
sıyorum. çünkü ay nı anlatım biçimiy le. ay-
nı göndermelerle karşıma çıkıyor. "bejaz"
ya da renkler. Tümünde "beyaz". soğuk ve
tiksmdırici bir temizlik sembolü olarak
gösterilıyor. Buradaki dil ve anlatım şeklı
Antıgone'nınkıyle bağdaşmıyor. Öyle oi-
ması da gerekir. çünkü monolog halinde bir
aktanm söz konusu. Metin çok daha sem-
bolik bir anlatımı içeriyor. Bir yandan da
Antigone ile L'lrike Meinhof arasında en-
telektüel bir farklılığın göstergesi oluyor.
Meinhof. düzen içinde düşünerek "hu-
zur kaçıran" bir insan, metinde gününün
sosyalist- femınist söyleminin radikal sa-
v unucusu olarak geçiyor. Metinde Mein-
hof. ölümii öncesi düzene göre deli. ken-
disine göre düzenin delırtmeye çalıştığı.
ölüm sonrasında da kendısine göre öldürü-
len. düzene göre kendisini jsan bırı. Llrı-
ke Meinhof. "Cesedinı bir dağ gibi ağır"
diyor.
Böyle bir entelektüel tavırdan sonra
üçüncü, Jan Dark'ın bölümü sahneleniyor.
Buradaki metin. Jean Anouilh'in "Tarla-
kuşu"ndan ve Ann Seghers'in radyo ovu-
nundan Bertold Brecht uyarlamasıyla "Jan
Dark-1431 Rouen Duruşması"ndan oluşu-
yor. Piskoposla hücresınde zincirli Jan
Dark'ın diyaloguyla bu bölüm başlıyor:
Içindeki sesin dogrultusunda hareket et-
mektedir Jan Dark. Piskopos ise düzenin.
dengelerin.
Görüntüde ıki inançfıdır karşı karşiya
olan. Ikiside farklı şeylere ınanırlar. Sonu-
na dek savunurlar. Güç aslında kımdedır'.*
Yine aynı soruyla karşılaşmz. Yaşamla sı-
nırlı mıdır güç? Oyunda piskopos şöy le di-
yor: "Bugiine dek (evetdemeyenleri öldür-
mek dışında) daha iyi bir yöntenı bulanıa-
dık, maalesef." Gerçekten bulunamadı mı?
Her şey bu kadar kesin evet ve hayırlarla
mı belirlenıyor? Bu en uçtakı evetlerle ha-
yırlar aslında birbirlerine çok yakın değil
mi?
Dördüncü bölüm. Medea'nın. Darıo
Fo'nun "Medea"sından Genco Erkalın
uyarladığı metin karşımızda. Burada. Me-
dea'nın koroyla ve kocasi lason'la diya-
loglan sahnede yer almakta. Medea'yı ve
koroyu ufak bir kostüm değışıkliğı yapa-
rak art arda Jülide Kural oynuyor. Medea
sonunda ya canavar ana ya da onurlu ka-
dın olacak... Neden ve sonuç ılışkıleri tek
bir anlatım şekliyle ortaya konabilır mi'.'
Azra Erhat. Medea için "Medea'nın kişili-
0 ve seriiveni henıen her çağda zamanın gö-
rüşveeğilimlerinegöreyorumlanarakede-
biyara t esanata konuolmuş \e olmaktadır"
diyor. Mitolojı sözlüğünde. Medea, diğer
kahramanlar gıbı kcndı ölümuyle yaşamı
arasında bir seçıııı yapmıyor. O öldürcıı
oluyor. kendi ınancı ıçın birdiğerini öldü-
ren.
Tanya. Karmen. Anna \e Zlata
Beşıncı bölüm Tanya. NâzıınHıkmet'ın
"Memlekerimden İnsan Manzaralan"ııda
yer alan bir bölümden oluşturulınuş. Şiır-
de 18 yaşında Alman ordusunun ahırını
yaktığı için yakalanan partizaıı Tanya'nın
ya da Zoe'nin idam edilışı üzerine bir an-
latı var. Nazım Hıkrnct şiirın bıı bölünıün-
de " Tanyaysen asılan partizanV ben hapiv-
te şair/.J' TanvaV sen öldünV ne kadar na-
mııslu insanlar ötdüriildü ve öldürülmek-
teJ Ama ben,/ söylemesi ayıpmış gibi geli-
yor bana. ama benV yedi yıldır kavgada
hayatımı tehliki'ye koyamadan/ hapistede
olsabalgibiyaşıvonımJ.._*"Öiümteması y ı-
ne ortaya çıkıyor Aslında tek seçim ve
ınanç öîüm bağlantılı galiba.
Karmen'in bölümü ıçın Pro>per Merı-
fnee'nın romaııından ve George Bizet'nın
"Karmen operası librertosundan ve Başar
Sabuncu'nun ay nı adlı müzikli oy unımdan
yarariamlmış. Sahnede. Karmcn'in. Don
Jose ile yaprıği son diyalo<4u izliycıruz. Kar-
men sürekli falında Don Jose'nin kendisini
öldürecegini gördügünü söylemektedir.
Don Jose ise Karnıen'in kendisine geri dön-
mesini istemektedir. Birbirlerini çok iyi an-
ladıklan için ve "düşmüş" olarak yaşama-
yacakları için bırbirlennı öldüriirler. ölür-
İer. intihar ederler ya da isteyerek ölümü
çağınrlar.
Şımdıye kadar "ölüm" tek kişının kara-
n ıledeûil.ikı kişınin ınatla ınancınısavun-
tnası y üzünden ortaya çıktı. N'ani bir savaş-
la. Aslında birbirlerini en iyi anlayan insan-
lar. ancak birbirlerini öldürebilıyorlar ga-
liba. Ölümü seçme de aslında bir şeylere
kendını adamayla. inançla bağlantılı. kişi
ıçın başka bir "soru"nun kalmamasiyla.
Btındun sonraki bölüm Anna Frank ile
Zlata'nın bölümü. ikısı de bir savaşa göz
tanıöı olnuişlar. Birı. 2. Dünya Savaşfnda
Almanya'da ve Hollanda'da bulunan bir
Y.ıhudı. dığerı ise Bosna savaşını yaşamış
bir küçük ki7. tkisinin de anılarından ya-
ıarlanılarak bu bölüm olıışturulmuş. Diğer
karakterlerin yanında. aynı anda ikisi de
sahnede oluşturulan Anna v e Zlata arasın-
da çok büyük farklılıklar var. Entelektüel
bir tav rın ya da hayata geçirilmiş bir inan-
cın "evefi ya da "hayır"ı çok onlarda. İs-
teyerek bir savaşın içinde değiller. Diğer
karakterlerde oldugu gibi kadın kimhkle-
rınbırönemı yok. Hiçbir şekilde kendı ko-
^ullannı seçnıemış. hiçbir şeye tavır koy-
nıamış. doğuştan gelen özelliklerı yüzün-
den (Bosna'da doğmak ya da bellı bir soya
Yaşam ve ölümün vahşi diyaloğu
Kültür Servisi- U-
panyol şair ve oyun
yazan FedericoGar-
cia Lorcanın "halk
oyunlan" üçlenıeM-
nın ılk halkası olan
"Kanlı Düğün"Şehır
Tıyatrolan'nda sah-
neleniyor. 20. y üzy ı-
lın en başarılı şıırscl
trajedılennden bın
olarak tanımlanan\e
Başar Sabuncu'nun
yönettiği oyun. Har-
bıye Muhsin Ertuğ-
rul sahnesinde yer
alıyor. Başar Sabuncu "Kanlı Dügıin"de. herhangi bir zaman ya
da mekaıı sınırlanıasina yırmeyerek kadın ve erkeğin evrensel
yazgısını vurguiuyor. TuranOflaznglu'nun Türkçeleştirdiğioyu-
nun nıüzığı Selim Ata-
kan. sahne tasarımı
\urullah Tuncer. giy-
sı tasarımı Türkan Ka-
fadar. koreografisı
Selçıık Borakımzasını
taşiyor. "Kanlı Dü-
ğün" de Güveyı Arif
Akkaya. Ana'yı Can-
daıı Sabuncu. Leonar-
do'y u A»ni \ak,-ın. Ge-
lın'ı Alivc Izunata-
ğancanlandıı ıvor. Öte-
kı rollerde ise Sevil
L'IuyoL L'ğur Kıv ılcını,
Bercis Fesçi. Birsen
Kaplangı. Bilge Z4>lnı. Fili/ loprak. Zeynep Irgat. Aslı Öngören.
Güneş Han. Dolunay S«vsert. Sibel Sev han, llakan Arlı. Ertuğ-
rul H»stoğlu. Sa>aş Barutçu ve Mürşit Ağabağ yer alıyor.
ait olmak gıbı) savaşın mağdurlan duru-
mundalar. Vc savaşa "hayir" diyorlar. Bu
savaş bittiğınde başka bir öç alma savaşı
başladıgında savaşa "hajır" diyecekleri ne
ıııalum? Bir anlamda "kader"dev reye gi-"
riyor. Böylelikle. oyundaki diğer karakter-
ler çok daha farklı yorumlanabilir oluyor.
Ya da çok başka bir açıdan alırsak. herkes
evet dese de bir kışı çıkıp "hayır" dese bu
yine (geniş anlamda kullanıyorum) savaş
demektır. O zaman "insan doğası" geregı
mi tüm bunlar'.'.. Pekı o zaman oy un başın-
dan beri neden bu örnekleri bana sunuyor?
Oyunun bu bölümden öncesi kendı içinde
bir düşünsel derinlik yaratırken bu bölüm-
deduygıısalbırderinlik söz konusu oluyor.
Tıpkı C'NN canlı yayın izliyor gibiyım.
Böyle bir duygusallık ratıngleri (izleme
oranını) oldukça y ükseltiyor tabii. oyunun-
da somı böy le mi y ükseltmış?
\'e oyunun sonuna gelıyoruz. "Anonhn"
karakterin aslında bir oy uncıı olduğunu an-
lıyoruz. Oyuncu. "Bu \alamn neresinde-
yim" dıye soruyor kendine. sonra da ~dı-
şında olmak istiyonım~dı>or Hangı yala-
nın dışında diye ben kendi kendime soru-
yorum. hayatın dışında mı acaba'.'
Oyuncunun "içimdeki çıglığın" nedeni-
nı tanımlamasıyla v e en son söz olarak "ha-
yır" demesiyle. Yani oyun kendi yapısı ıtı-
barıyla bir döngüye oturuyor. Yani. yaian
dev am ediyor. "evet"dıyenler kendi yalan-
larıyia "hayır" diyenler de kendı yalanla-
rıyla yaşayıp. ölüp gidiyorlar... Oyun "ha-
yir"dıyenleryüzyıllarboyunca vardı. "ha-
yir" dıyebilmeyı unutmayalım dıyen bir
mesaıla başlıyor v e bu mesajı çürüterek bi-
tiyor. Bence burada düşünsel bir hata var.
Oyunun bütün bölümleri her hikâyenın.
romanın ya da oyunun en yükseldigi bö-
lümlerden alınmış. Hepsı "katarsis" bö-
lümleri ya da sahnede tansivonun yüksel-
tildıği bölümler. Böylece "İçimdeki Çığ-
ük" başından sonuna sürekli tansiyonlu bir
oyun olarak sürüyor. Ve sonuna dogru is-
ter istemez dikkat dağılıyor. Ve bunun bir
dııygu yoğunluğuyla dengelenmeyeçalışıl-
ması. oy unun mantığını temelden bozuyor.
Oyunundakı bölümleri birbinne bağla-
yan tema. "hayır" diyen kadınlar. kızlar
gıbi gözüküyor. Ama o kadar farklı şeyle-
re hayır deniyor ki. Ve bu hayırlar o kadar
farklı sonuçlardoğuruyorki. Vedeyalnız-
ca hayır diyenler neden kadın'.' Anlatılan-
ların bazıları bir kadın sorunsalı olsa da tü-
müne baktığınızda bunu göremiyorsunuz?
Sonuçtay aşam veölüm bunlann seçimı ya
da zorunluluğu ve kader gıbi başka bir ait
metne dayanır oluyor oyun. Ve tek temel
soru kalıyor geriye, ölüm her şeyin sonu
mu?
Jülide Kural başanlı
Julide Kural. her karaktenn özelliklenni
oyunculuğuylagösterebilıyor. Buözellikler
kostümlerle de bağlantılı olarak ortaya çı-
kıyor. Karmen'in vahşiliği ve hırçınlığı ay-
nı zamanda cinselliğinın ön planda oiması.
Medea'nın kalın sesi ve büyücülüğünü or-
taya çıkaran gızemliliği. Antigone'nin dik-
başlılığı. ya da Jan Dark'ın köylü kızını
anımsatan sesi ve tav ırlan gibi. Hepsinın üs-
tesınden başanyla geliyor Kural. Ama tek
kişilik oyunlarda önemli olduğunu düşün-
düğüm karizniayı yaratamıyor. Tekin Te-
mel içınde aynı şeyleri söyleyebılirim. So-
ııuçta. "İçimdekiÇığük'oİdukça önemli bir
çalışma. Nedenıne gelince. ülkemızin po-
lıtik tav rının belirleyen seçımler öncesi sırf
"e\et" ve "hayır"a ındirgenmiş bir "yala-
nı" yaşamaktayız. Politikanın düşünsel ta-
rafı çok geri planlarda kaldıgından herkes
politik olduğunu düşünürken aslında apo-
litik olmuş olunuyor. Düşünceyi "«"et" ve-
y a "ha\ır""a ındirgediginız an. işte o zaman
aslında "o yalanın tam içinde" oluyorsu-
nuz. günümüzde. Belkı de.
Sağcı Toplumsalcılık
Birara "ortanın solu" sözü kullanılırdı. buna karşı-
lık "ortanın sağı" diye bir şey yoktu. Şimdi "merkez
sağ" ile "merkezsol" deniyor: llımlı sağ, ılımlı sol an-
lamına...
Demek ki bugün yalnız solun değil, sağın da ıhm-
lısı, aşırısı bulunduğunu belırtmek gereğı duyuluyor.
Çünkü demokrasilerde halkın desteklediği bütün
görüşlerin parlamentoya yansıması gerekir. Türki-
ye'de ise çok yaygın aşırı sağ yönelişler var. Bunlar
parlamentoya girmek bir yana, son seçimde olduğu
gibi, en çok oy alan parti durumuna da yükselebili-
yorlar.
Merkez sağ, merkez sol, aşın sağ, aşırı sol... Gün-
lük konuşmaların hızı içinde insana değişmez dün-
ya görüşlerini. değişmez düşünceleri yansıtıyormuş
gibi gelen sözler...
Ama gerçekten öyle mi? Ne demek sol, ya da sağ?
Sanıldığı kadar kolay değil bu sözcükleri değişmez
bir anlama bağlamak.
Örnekse yerleşik düzeni değiştirmeden toplum-
salcılığa geçmek isteyenlere "sağcı toplumsalcı"
derfer. "Sağcı solcu" gibi bir söz... "Reformiste" de-
nilen iyileştirmeciler, "revisionniste" denilen gözden
geçiriciler böyle tanımlanır.
Dahası sağcı toplumsalcılarda kendi içlerindesağ
sol diye ayrılırlar. Asıl amacı düzeni sürdürmek olan,
bunu sağlamak için yüzeysel bir toplumsalcılığı hal-
ka ödün gibi sunanlar sağda, parlamento çalışma-
larıyla gerçek bir toplumsalcılığageçilebileceğmeiç-
tenlikle inananlar ise solda duran sağcı toplumsalcı-
lardır.
Kaynağı Marx'çılık da olsa, parlamentocu, evrim-
ci toplumsalcılığa sağcı toplumsalcılık denir. Seçim-
lere giren işçi partileri, sosyal demokratlar, sosyalist-
ler, komünistler vb, hepsı sağcı toplumsalcılardır.
SSCB'nin dağılışmdan bu yana solcu toplumsal-
cılığın insanlığın umut kaynağı olma gücünü yitirdiği
görülüyor. Böylece de sağcı toplumsalcılık büsbütün
öne çıktı. Batı'da sözü edilmeye başlanan yeni sol
da bu çerçevenin içinde...
Solcu toplumsalcılar devrimcidirler, düzeni yıkıp
bütünüyle yeniden kurmak amacındadırlar. Devrimin
getireceği sıkıntılara katlanmadan toplumsalcılığa
geçflemeyeceğini savunur, değişmesini istedikleri
düzenle uzlaşma aramaz, ödün vermezler.
Günümüzde bu anlayışa sonu gelmeyen bir serü-
ven olarak bakılıyor. Yıllaryılı çalışmalarını yeraltında
yürüten ortaklamacı partilerin bile artık yasal yollara
girdikleri görülüyor.
Bugün Türkiye'deki sol etkinliklerin aşağı yukarı
hepsini sağcı toplumsalcılık diye değerlendirmek du-
rumundayız. ama bunun hoşa gitmeyeceğını de bi-
liyorum. "Sağcı" sözcüğü yüzünden...
Pekı, ne demek bu sağcılık, solculuk, değişmez an-
lamları mı var?
Sağcılık (conservatisme) tutuculuk, geçmışe bağ-
lılık, yenileşme istememek anlamına gelir. Varlığın
değişmez. kesin. saltık olduğunu savunan metafizik
dünya görüşüne dayanır.
Solculuk (gauchisme) devrimcilik, geleceğe gü-
ven, yenileşme istemek anlamına gelir. Varlığın dur-
madan değiştiğini, hiçbir şeyin kesin. saltık olmadı-
gını savunan eytişimsel özdekçi dünya görüşüne da-
yanır.
Tutuculuk ile devrimciliği sağcılık. solculuk diye
anmak 1789 Fransız Devrimi sırasında başlayan bir
uygulama. Devrimden sonra toplanan Ulusal Mec-
lis'teeski düzeni savunan kralcılar sağda, yeni bir dü-
zen kurmak isteyen devrimciler ise solda otururlar-
mış.
Sağdakiler kralcılar. aksoylular...
Peki, soldakiler?
Onlar da özgürlük, eşitlik, adalet, kardeşlik diye
halkın özlemlerini savunan kentsoylular...
Evet. kentsoylular, yani günümüzün parlamento-
lannda sağda oturanlar...
Görüldüğü gibi bir düşüncenin yeri zaman içinde,
koşullarla birlikte değişebiliyor...
Solda otururken kendinizi sağda buluyorsunuz...
En kaba tanımıyla, "sol" emekçilerden, düzenin
çilesini çekenlerden, ezilenlerden yana olmak, "sağ"
işverenlerden. düzenin kaymağını yiyenlerden. ezen-
lerden yana olmaktır...
Sağcı toplumsalcılıkta bu durum, yani kımden ya-
na olunduğu bayağı karışıyor...
Beksav'da "Onat Kutlar'ı
Anıyoruz"
Kültür Servisi - Kadıköy Beksav'da yarın saat
l5.OÜ'te Ismail Sanoğlu'nun düzenlediği "\'eni Vıla
Girerken Dünya ve Türkiye" başlıklı panele Bülent
Uluerigazeteci-yazar). Recep Genel (gazeteci).
Ibrahim Çiçek (gazeteci). Zeynel Abidin Kızılyaprak
(gazeteci) katıhyor. Yarın saat 14.00'te ise Cengiz
Gündoğdu'nun "Sanat ve Estetik' konulu
konferansının ardından Dursun Özden. Feza Aksoy.
Mete Akalın ve Hüseyin Baş'ın katılacaklan 'Onat
Kutlar'ı Anıyoruz' söyleşisi gerçekleştirilecek.
Darüşşafaka Lisesi Kültür Etkinlikleri Komisyonu ise
"Karacaoğlan'dan Onat Kutlar'a' adlı piyesi sunacak.
İMKB10. Yıl Resim Yarışması
Kültür Servisi - Istanbul Menkul Kıvmetler Borsası
(İMKB) sanatçılara ve Türk resim sanatına destek
vermek için biryarış,nia düzenlıyor. Konunun serbest
olduğu yanşmaya daha önce sergilenmemiş, ödül
almamış en çok üç yapıtla katılınabılir. Yanşmaya
katılacak yapıtların tuval ve benzeri resim düzlemleri
üzerine yağlıboya. akrılik veya kanşık teknikle
yapılmıs. oiması gerekiyor. Seçici Kurulıınu Tuncay
Artun (İMKB Başkanı). Nurhayat Berker. Halit
C'ıngıllıoğlu. Prof. Neşe Erdok. AbdülkadirGünyaz.
Prof Ergin Inan. Prof. Özer Kabaş. Prof. Kadri
Özayten. Arıl Seren. SezerTansuğ ve Prof. İsinail
Tunalı'nın oluşturduğu yarışmanın başarı ödülleri 500.
300 ve 200 milyon: mansiyon ödülleri ise I00 milyon
olarak belirlendi. Yanşmaya katılacak adaylar
yapıtlannı 22 Nisan 1996 pazartesi günü saat l7.0()'ve
kadar İMKB istinye adresine te.slim edecekler. Daha
fazla bilgi için: 298 25 İO-II
Kenterler'in oyunu, Kültür
Koleji'nde
Kültür Servisi - Kent Oyunculan, Muzaffcr İzgü'nün
"Lütf'en Kızımla Evlenir misiniz' adlı komedisini
pazartesi günü saat 19.00 ve 21.15'te Ataköy Kültür
Koleji Eğitim Vakfı Salonu'nda sahneleyecek. Yıldız
Kenter'in yönettiği oyunda Yıldız Kenter. Kadriye
Kenter, Şükran Güngör. Mehmet Birkiye ve Bekir
Aksoy rol alıyorlar. Oyunun davetiyeleri Çağdaş
Yaşamı Desteklcme Demeği'nin 543 b~r
09 numaralı
telefönundan ya da Kültür Koleji gişesinden
saglanabilir.