Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 OCAK 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
BM ve Dışişleri verilerine göre su tartışmasına giren Türkiye ve Suriye'nin durumu parlak değil
Su, savaş nedeni gösteriliyorSERKAN DEMtRTAŞ
ANKARA-DışişleriBa-
kanlıgı kaynaklannda, Tür-
kiye'de 2020 yılmdan itiba-
ren kişi başma düşen yıllık
su oranının 980 metrekübe
ineceği belirtildi. Uiuslara-
rası ölçütlere göre, Türkiye
24 yıl sonra "su kıtlığı çe-
ken'' bir ülke durumuna dü-
şecek. Resmi dosyalarda,
Ortadoğu'da çıkmasi olası
bir savaşın "su anlaşmazh-
ğTndan kaynaklanacağı id-
diasına da yer verildi. Bir-
leşmiş Milletler (BM) kay-
naklannda da, Türkiye ile
arasında büyük su sorunJan
olan Suriye'nin de 2025 yı-
lmdan itıbaren "su kıtlığı çe-
ken ülkeler" arasında yer
alacağı belirtildi.
Suriye ile Türkiye'nin iş-
lencbilir toprak açısından
aynı kategoride yer aldığı
kaydedilirken, "kııllaıulabi-
Br" su oranının, tüm dünya-
daki su kaynaklanna oranı-
nın sadece yüzde 1 oldugu
vurgulandı. Dışişleri Bakan-
Iığı verilerine göre, 2020 yı-
lmdan itibaren kişi başına
düşen yıllık su rniktannın,
Türkiye'de 980; Şuriye'de
780; Israil'de 150: Ürdün'de
90; Filistin'de de 40 metre-
kübe kadardüşmesinin bek-
lendiği kaydedildi.
Dışişleri Bakanlığı dos-
yalannda, Ortadoğu'da
mevcut kaynaklann su ge-
reksınimini karşılayamaya-
cak durumda olduğu belirti-
lerek, bölgede yakinda cid-
di bir su kıtlığı ortaya çıka-
cağı vurgulandı. Aynı kay-
naîdarda, bu durumun sonu-
cu olarak, Ortadoğu'daki
Dünya su kaynakları (%)
OkyanusJar97.5
Tatlı sular 15
Buadlarveaysbergtef 79
— YefaKısu)an20
Yüzeye yakm tatlt su kaynaklan 1
Göller»
Yüzeye yakm tatlı su kaynaklan BataktodarM
Atmosfercfeki su buhan 8
NeNrteri
Yaşayan organizmalann içtndekı sular 1
• Dışişleri Bakanlığı kaynaklannda,
Türkiye'de 2020 yılından itibaren kişi başına
düşen yıllık su oranının 980 metrekübe
ineceği belirtildi. Uluslararası ölçütlere göre,
Türkiye 24 yıl sonra "su kıtlığı çeken" bir
ülke durumuna düşecek. Resmi dosyalarda,
Ortadoğu'da çıkması olası bir savaşın "su
anlaşmazlığı"ndan kaynaklanacağı iddiasına
da yer verildi.
Bölgelere göre su kaynaklan
Kişi başına düşen su mıktan (1000m3
olarak)
105.0
20.6
5.9 4.1
17.5
28.3
Afrika A*ya Avnf» Kuz-Amerifca Gün. Amerifa
olası bir savaşın en büyük
nedeninin "su" olacağı yo-
lundaki "speküiasyonlara"
da yer verildi.
BM Gıda ve Tanm örgü-
tü'nün (FAO) yayımladığı
"thtiyacın BoyutlarT adlı
kitapta da, Suriye'nin 2025
yılında su kıtlığı çeken ülke-
ler arasında olacağı bildiril-
di. FAO, Suriye'deki nüfu-
sun bugünkü oranlarda an-
ması durumunda 2025 yılın-
da kişi başına düşen yıllık
su miktannın bin metrekü-
bün altında olacağı ve bu
oranın da su kıtlığı anlamı-
na geldiğini kaydetti.
1990 yılından itibaren su
kıtlığı çeken ülkeler arasın-
da Türkiye'nin Manavgat
Nehri'nden su almak iste-
yen lsrail, Cezayir, Kenya,
Malawi, Suudi Arabistan,
Tunus, Birleşik Arap Emir-
IikJeri ve Yemen'in yeraldı-
ğına dikkat çeken FAO,
2025 yılında itibaren su kıt-
lığı çekmesi olası ülkelerin
Mısır, Etiyopya, Haiti, Iran,
Libya, Fas. Umman, Güney
Afrika, Suriye, Peru, Tan-
zanya, Zimbabve ve "Kıb-
ns" olduğunu bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı ra-
kamlanna göre 21. yüzyılın
ilk çeyreğinde su sıkıntısı
çekmesi beklenen Türki-
ye'nin FAO'nun listesinde
yer almaması dikkat çekti.
FAO'nun yayımiadığı kitap-
ta şu noktalann önemine
işaret edildi:
- Su, tükenebilir bir kay-
naktır. Dünyada 1 milyon
400 bin idlometreküp su var-
dır. Sulann büyük çogunlu-
ğu ruzlu, geri kalanı da ya
donmuşya da yer altjndadır.
Dünya su kaynaklannın sa-
dece y üzde 1 'i insan kullanı-
mı için uygundur. Dünyada
su ka> naklan eşit olarak da-
gıtılmamıştır. Malezya'da 1
milyon metreküp suyu 100
kişi. Hindistanda 350 kişi,
İsrail'de ise 4 bin kişi kullan-
maktadır.
- Dünyada sular büyük bir
süratle kirletilmektedir. Ge-
lişmekte olan ülkelerde ya-
şayan insanlann yaklaşık
üçte biri, güvenli, temiz iç-
me suyuna ulaşamamakta-
dır.
- Birçok ülkede niifusun
artış oranına göır, kişi başı-
na düşen su oranı düşmekte-
dir. 2000 yılından itibaren
Cüney Amerika'da kişi ba-
şına düşen su oranının
1950'lere göre yüzde 75 ora-
nında düşmesi beklenmek-
tedir. 21. yü/yılda, Mısır'ın
kalkınmasındaki en önemli
engelin su kıtlığı olması ön-
görülmektedir. Dünyada, ço-
ğunluğu Afrika ve Ortado-
ğu'da olmak üzere, yaklaşık
230 milyon insan yılda bin
merreküpten az su kullan-
maktadır.
- 200 kadar nehir, ulusla-
rarası sınır geçmektedir; 13
nehir ve göller de 96 ülke ta-
rafından ortak kullanılmak-
tadır Yukan kıyıdaş ülkele-
rin suyü fazla kullanmalan
veye kirletmeleri, asağı kıyı-
daş ülkelerin zor durummda
kalrnasına neden olmakta-
dır. Özellikle yağmurun az
yağdığı bölgelerde, suya sa-
hip olmak önemli bir siyasi
sorun ve ulusal çıkarlar açı-
sından da hayati bir durum
yaratmaktadır.
- Türkiye ve Suriye, işlene-
bilir toprak oranı açısından
aynı kategoride yer almakta-
dıriar. Her iki ülke de, top-
rakJannın yüzde 10 ile
19.9'unu işleyebilnıektedir-
ler. Suriye, 180 bin-360 bin
hektar arası toprağı işleye-
bilirken, resmi kay naklann-
da işlenebilir toprağının 770
bin hektar olduğunu öne
sürmektedir. Şam yönerimL,
işlenebilir toprak oranının
oranını yaklaşık yüzde 45
olarak göstererek, Anka-
ra'dan daha çok su akıtma-
sını istemektedir.
- Dünyanın bir su kriziy-
le karşı karşıya kalmadan,
dünya kaynaklannı daha iyi
kullanmayı öğrenmesi ge-
rekmektedir. Kaynaklann
iyi korunması, su kaçağının
önlenmesı için küçük baraj
ve rezervuarlann yapıiması
ve tanm ve sanayidc kulla-
nılan suyu antılarak tckrar
kullanılaması suyun etkin
kullanımı ıçın gerekli ön-
lemlerdir.
Roketle minibüse saldırdılar
p 11
köylüyü yaktı
YUSIJF OZKAN
GÜÇLÜKONAK (ŞIR-
NAK)-Şımak'm Güçlûkonak
ilcesi Taşkonak Köyü yakın-
lannda pusu kuran PKK'IiIer,
roketle saldırdıklan bir mini-
büsü, ıçinde bulunan 7 si köy
korucusu 11 kışiyle birlikte
yaktılar. PKK'nin I4aralıkta
aldığı ateşkes karanndan son-
rakı ılk kıtlesel saldınsında
ölenlerin kımlıklen güçlükle
saptandı. Genelkurmay Baş-
kanlığı dün birgrup gazeteci-
yi helıkopterle olay yerine gö-
türdü.
PKK, Abdullah Öcalan ta-
rafından açıklanan ateşkes ka-
ranndan sonra ilk kez önceki
gün kitleye yönelik bireylem
gerçekleştırdi. Asken yetkili-
lerden alınan bilgiyegöre, ön-
ceki gün sabah saat 10.30 sı-
Onur Öymen:
GB'ye
girmemiz
bazılannı
rahatsız etti
ANKARA (Cumhuriyet
iBürosn)-D!şişIen Bakarliı-
gı Müsteşan Büyükelçi
OnurÖyınen, CBS televiz-
yonunda yayınJanan ve P-
KJC lideri Abdullah Öca-
kn'ın da kanldığı bir prog-
ramda konuşan devlet yet-
kililerinin sözleri hakkmda
ABD Ankara Büyükelçıli-
ği Müsteşan Frank Ricci-
«rdone'den "izahat" isten-
diğıru bildirdi.
Oyrnen, bazı İngiliz ga-
zetelerinde çıkan haberler,
Avrupa'daki Türk yıuitaş-
lanna ve kuruluşlanna yö-
nelik saldınlar ile CBS te-
levizyonundaki programm
peşpeşe gelmesinin rastlan*-
tı oimadığını sa%"unarak,
"Türkiye'nin gümrük birfi-
ğinegirmesi bazı kesimleri
rahatsız etti" diye konuştu.
AvTupa'daki Tûrk yurttaş-
lan ve kuruluşlanna karşı
J995'te261 saldırının şet-
çekleştigini belirten Oy-
men, 1996'ın ılk 16 gürrito-
de gerçekleştirilen saldın
sayısınm 47*ye ulaşttgını
kaydetti. Dışişleri Bakantı-
ğı Müsteşan Öymen, dün
düzenledigi basın topİann-
smda, son zamanlarda ya-
bancı basın ve yayın organ-
lannda, Türkiye aleyüine
yoğun bir "karâtama kam-
panyası" başlatıldığını vur-
guladı Oytnen. söz konusu
kampanyanın Türkiye'nin
AvrupaBırliti (AB) ile
gümrük birligine girmesi-
nid hemen ardından yoğun-
iafüğma dikkat çekerek,
"1995te Türk kuruhıslan-
aa karşı 261 saldın okhı.
19%'ın ilk 16 gününde 47
sahfanotdu"dedı.
ralannda Şımak'ın Güçlûko-
nak ilçesine bağlı Taşkonak
Köyü'nden Koçyurdu Kö-
yü'ne gitmek üzere yola çı-
kan BeşirNazyönetımindeki,
56 AH 320 pİakah mınibüs,
Taşkonak Karakolu'nun 4.5
kilometre ilerisinde, Güçlü-
konak'a 30 kilometre uzak-
liktaki Der Mahallesi mevkı-
inde pusuva düşürüldü. Yolun
kıyısındaki kayalıklara mev-
zilenen bir grup PKJC'li, Rus
yapısı RPG-7 roketle mınıbü-
se saldırdılar. Saldın sırasın-
da, şoiorün isabet alması üze-
rine kontrolden çıkan mınibüs
durdu. Ta\
r
anından içeriye dü-
şen 2 adet roket mermisi, mi-
nibüste yangın çıkmasına ne-
den oldu. PKJC'lilerin yogun
ateşi nedeniyle kapılan aça-
mayan 7'si geçici köy koru-
cusu 11 kişi, minibüsün için-
de yanarak can verdi. Yangın
sırasında tanınmayacak hale
gelen 11 kişinin adlan şöyle:
Minıbüs sünlcüsü Beşir
Naz, yolcular Abdulhalim
Ydmaz (17), Mehmet Öner
(35). LokmanÖzdemir(19),
Habip V ılmaz (26), Abdullah
İlhan (40). Ahmet Kay» 52).
Ali Naz (48). Neytullah ilhan.
Haüt Kaya (60)"ve Ramazan
Oruç(63).
PKK'lılenn telsız konuş-
malanndan, minibüsün yakıl-
dığinı öğrenerek olay yerine
gelen 3 er ile 1 uzman çavuş,
teröristlerle çatışmaya girdi.
Arazınin dağlık olmasından
yararlanan PKJC'liler kaçma-
> ı başardılar. Bölgede yapılan
aıama sonucu PKK'lilerin bı-
raktığı bir Kalaşnikof marka
tüfek ile poşular ele geçirildi.
Yetkililer, 4 tabur tarafindan
PKK'lilerin bulunmasuıa yö-
nelik operasyonlann aralıksız
sürdürüldüğünü belirttiler.
Genelkurmay Başkanlığı,
dün bir grup gazetecıyi uçak-
la Diyarbakır'a oradan da he-
likopterle Güçlükonak'ın
Taşkonak Köyü'ne götürdü.
Olayla ilgıli olarak basın
mensuplanna bılgi veren Ge-
nelkurmay Başkanlığı Iç Gü-
venlik Daire Baskan Yardım-
cısı Kurmay Albay Oğuz Ka-
lelioglu, örgütün, 1995 yılı
ıçmde 5 bin 335 kayıp verdi-
ğını belirterek, "Akiğıdarbe-
ler ve özeDikle halkın destegi-
nin, sempatisinin giderek azal-
ması, PKK'yiciddi akıntılara
soktu" dedı. Kurmay Albay
Kalelıoğlu, şunlan söyledi:
"PKK, 1993 yıhnın Mart
ayında da bövle bir sözde ateş-
kes ilan edip Bingol'de terhis
olan 33 silahsız crimizi şehit
ctmiştir. Dolavısıvla örgütün
kendisi hiçbir zaman muha-
tap alınamaz ve iddia ettiği
ateşkes gecerii defildir. Örne-
ğini işte gördünüz."
Olayla ilgili olarak dün bir
mesaj yayımlayan Cumhur-
başkanı Süleyman Demirel P-
KK saldırısını nefretle kınadı-
ğını belirtti.
Tüm Haber-Sen'in kapatılmasından sonra Haber-Sen'i kurdular
PTT çahşanı sendikasız kalmadı
• Binlerce PTT çahşanı
önce sendikalannın
kapatılmasını protesto etti,
sonra da yeni kurulan
Haber-Sen'in belgelerini
valiliğe verdi.
İstanbulHaberServisi - Yasal ol-
madığı gerekçesiyle bir süre önce
kapatılan Tüm Haber-Sen yerine
Haber-Sen kuruldu. PTT çalışanla-
n. sendikanın 68 kurucusunun bel-
gelerini dün Istanbul Valiliği'netes-
lim ederek Haber-Sen'in kuruluş
başvurusunu yaptılar. Kapatılan
Tüm Haber-Sen'in ve kurulan Ha-
ber-Sen'in Genel Başkam Ismail
Çınar, PTT çalısanlan adına yaptı-
ği konuşmada "Ne idari ve adli so-
ruşfurma, ne de sendikamızın hu-
kuk dışı kapatılması bizleri yıldıra-
maz" dedi.
Istanbul Valiliği'ninTüm Haber-
Sen'in kapatılması istemiyle açtığı
dava, Yargıtay'ın 6 Aralık 1995'te
verdiği kararla sonuçlandı. Yargı-
tay, Tüm Haber-Sen'in kapatılma-
sı karannı onarken, Tüm Haber-Sen
üyesi binlerce PTT çahşanı önce
sendikalannın kapatılmasını pro-
testo etti, sonra da yeni bir sendika
kurma çabasına girdi.
PTT çalısanlan, Tüm Haber-
Sen'in dördüncü kuruluş yıldönü-
mü olan 16 ocakta Haber-Sen isim-
li yeni bir sendika kurdular.
Binlerce PTT çaiışanı sendikalannın kapatılmasını protesto ederek beigeierinı \ erdikr.
Tüm Haber-Sen'in tüm yönetici-
leri aynı sıfatlarla Haber-Sen yöne-
timinde yerlerini alırlarken. Ismail
Çınar yeniden genel başkanlık gö-
revini üstlendi. Çınar, Haber-Sen'in
başvurusu sırasında yaptığı konuş-
mada, Tüm Haber-Sen'in kapatıl-
ması karannın hukuki değil siyasi
bir karar olduğunu söyledi. Çınar,
sendikalannın tüzelkişiliğinin hem
anayasanın 90 ve 53. maddeleri,
hem de 3824 ve 3838 sayılı yasalar-
la güvence altına alındığını, buna
karşın sendikalannın kapatıldığını
kaydetti. Çınar, "Bu güvencelere
karşuı sendikamızın kapatılmasıy-
la bir hukuk kaüiamı işlenmiştir"
dedi.
Haberleşme ışkolundaaynı yasa-
lara dayanarak kurulan Türk Ha-
ber-Sen isimli sendika hakkmda
açılanan davanın düşürüldüğüne
dikkat çeken Çınar. devletin kendi
desteğindeki sendikalan yaşatmaya
çalıştığını. çalışanlann kendilerinin
kurduğu sendikalann ise kapatıldı-
ğını söyledi. Tüm Haber-Sen'in
varlık gösterdiği dört yıl içinde 5
bin çalışan hakkmda adli, 6 bin ça-
lışan hakkmda da idari soruşturma
yapıidığını vurgulayan fsmail Çı-
nar. şöyle konuştu: "Bu baskılann
amacı, çokuluslu şirketlere peşkeş
çekmek istedikleri telefonu kolayca
satmayı ve bugüne kadar sürdür-
dükleri keyfi uygulamaları devam
ettirmckrir. Ne yazık ki başarama-
dılar. Biz aynı güçie mücadelemizi
sürdürtccğiz.-
Türkiye'de seçim sonrası oluşan siyasi, tablo düzenlenen panelde değerlendirildi
6
DYP ile ANAP koalisyon yapmah'İstanbul Haber Servisi - DSP Kayseri Mıllet-
vekili fsmail Cem, seçim sonucunun insanlan
çözüm olmayan çözümlere mahkûm ettiğini
vıırguladı.
Kayseri Milletvekili tsmail Cem, "Şu anki si-
yasi tabloya göre en doğnı çözüm DYP ile
ANAP'ın koalisyon yapmasıdır. Ama bunu ger-
çek bir çözüm olarak değertendirmiyorum" de-
di.
İstanbul Amerikan Kolejlen Mezunlan Der-
neği'nce düzenlenen "Türkiye'de seçinı sonra-
sı oluşan siyasi taWo" konulu panel, önceki ak-
şam Kuruçeşme'deki Bizim Tepe Sosyal Tesis-
leri'nde gerçekleştirildi.
TGC ödüUeıisahipleıine verildi
İstanbul Haber Servisi- Türkiye Gazetecıler Cemı-
yeti'nin (TGÇ) düzenledigi '1995TürkryeGazcteci-
lik Başan Ödülleri' törenle sahiplerıne venldi.
Cemıyet Başkanı Nail Güreü "Hukuk devterine gü-
ven için, demokrasiye saygınlık için, tüm faili meçhul
cüıayetlerin aydınlanlmasını istiyonız'' dedı. Güreli,
Atatürk Kültdr Merkezi'nde (AKM) düzenlenen tö-
rende yaptığı konuşmada, basın özgürlüğünün gaze-
tecilenn bıreysel özgürlüğü değil, temelde halkın
gerçekleri öğrenme hakkını kullanılması olduğuna
işaret etti Güreli. "Metin Göktepe'nin ölümüyle il-
gili olarak da bu cinayctin sonımlıiluğu, güvenlik güç-
lerinin ve devletin üzerindedir. Bu cinayetin sonımlu-
lan, yargı önüne çıkanlmadıkça hukuk devleti ve de-
mokrasi yara almaya devam edecektir. Bu nedenle
biz, bu cinayetin ayduılanması için sonuna kadar ta-
kipçisi olacağız" dıye konuştu. Daha sonra düzenle-
nen törenlegazetecilere ödüllen venldi. Bu yılkı ya-
nşmada sayfa düzeni dalında. binncı sayfa birincilik
ödülünü gazetemiz yazışleri sekreterlerinden Meh-
met Timuçin Sucu, spor yorumu dalında bınncılık
ödülünü Abdülkadir Yücelman, röportaj dalında
Mert Ali Başanr, çevreeğitim ve kültüralanında Ce-
mil Cigerim. ınceleme dalında "Medyanın ekonomi
politiği" adlı kitabıyla Halil Nebiler. yıne aynı dalda
mansiyon ödülünü yazanmız Aydın Engin aldı.
Panele katılan CHP istanbul Milletvekili ve
Devlet Bakanı Mehmet Sevigen,bireylerin ken-
di ideolojilerini temsil edecek olan insanlan seç-
tiğini, ancak denetlemediğini, milletvekillerinin
kendilerinı seçenler tarafindan denetlenmeleri
halinde toplumun beklentilerine daha yakın ola-
cakJannı söyledi. Seçmenlerin birçoğunun par-
ri, aday ve programlannı dikkate almak-
sızın sadece liderlere göre tercihlerini
yaptığını savunan Sevigen, "Halkımız
kendisini yönetecek, kendi ideolojisini
temsil edecek kişileri bilinçli olarak seçe-
rek işbaşına gcrirnıelidir" dedı.
tsmail Cem de yaptığı konuşmada. si-
yasette ahlak ölçülerinin yanlış uygu-
landığını belirterek -Bir milletvekili,mil-
letvekili olabilmek için ne kadar harca-
ma yapıyor? Bu harcamanın kaynağı ne-
dir? Seçildikten sonra bu kaynağa olan
bağımlıhk ne gibi sonuçlara yol açıyor?
Öncelikle bu sorulara cevap bulmak la-
zım" dedi.
Şu anki siyasi tabloya göre en doğru
çözümün DYP-ANAP koalisyonu oldu-
ğunu söyleyen Cem. "Ama bunu gerçek
bir çözüm olarak değerlendirmiyorum"
diye konuştu.
Yasal bir parti olan RP'nin "öcü" ve
toplumda yeri olmayan bir hareket ola-
rak algılanmaması gerektiğini anlatan
DYP İstanbul Milletvekili Bahattin Vü-
celde ANAP'ın RP ile koalisyon yapma-
sı halinde seçmenine karşı büyük bir so-
rumluluk içine gireceğini ileri sürdü.
Panele katılan ANAP İstanbul ll Baş-
kanı Erdal Aksoy ise Türkiye'nin en kı-
sa zamanda radikal kararlar alarak hızlı
bir şekilde uygulamaya koyması gerek-
tiğini. bu nedenle de Türkiye'nın sağı ve
solu ile birlikte bütünleşmesinin şart ol-
duğunu vurguladı.
HAFTAYABAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
İki Kadın...
12 Eylül döneminin sonlarına doğruydu. Aziz Ne-
sin, bazı düşünce arkadaşları ile birlikte Demirel'le
görüşmüştü. Ve bir ara dayanamayıp -kendine özgü
gülüşü ile- şöyle demişti:
"Birdarbe daha olursa, sizherhalde komünistolur-
sunuz!"
Aslında bazı solcular, Sayın Demirel'i eskiden beri
çoktakdirederlerdi. Örneğin onun "Dün dündür, bu-
gün bugündür!" sözünü, "nefis" bir diyalektik özde-
yiş sayarlardı.
Cumhurbaşkanı'nınAnayasa Mahkemesi'ne iki ka-
dın üye atadığını duyunca, 30 yıllık bir geçmiş kafam-
da sinema şeridi oldu... Özellikle de o iki kadın üye-
nin niteliklerini öğrenince.
• • •
Oktay Ekşi geçenlerde okurlarına -ve bu arada
hepimize- bir hizmet sundu. Belleklerimızi yeniledi.
Şu sözler, Nurcuların çıkardığı Köprü isimli dergi-
nin Mari 1987 sayısında yer almış:
"Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na ters düşüyor diye
din eğitiminden mi vazgeçılecek? Tevhid-i Tedrisat
Kanunu, semavi bir kitap değil ki. Şayet Kuran kurs-
lan ve din eğitimi bu kanuna ters düşüyorsa, yanlış
olan din eğitimi değildir. Tevhid-i Tedrisat Kanu-
nu 'dur... Türkiye Cumhuriyetilaikbir devlet olarakku-
rulmadı ki."
Kim söylemiş bunu?
Erbakan Hoca ya da Fethullah Hoca değil, Sü-
leyman Demirel!
Bir zamanlar, elinde Kuran'la seçim alanlanna çı-
kan da Sayın Demirel'di. "Tespih tutan elle silah tu-
tan el bir olur mu ?" diye, aynı suçu işleyenler arasın-
da ayrım yapan da.
En çok imam-hatip okulu açan başbakan sanını
elinde tutan da...
Tıpkı şu sözleri 1970 yılında etmiş olan, zamanın
Cumhurbaşkanı -ve de eski Genelkurmay Başkanı-
Cevdet Sunay gibi:
"Bugünkü okullarda yetişen gençlere ülke yöneti-
mi teslim edilemez. Onlara güvenilemez. Biz imam-
hatip okullannı, laik okullara karşı bir seçenek olarak
düşünüyoruz. Devletin kilit mevkilerine yerieştirece-
ğimiz kişileri, bu okullarda yetiştireceğiz."
Sunay kafası, Evren kafası ile sürdü. Ve o kafalar
gerçeklere çarptı.
Şimdi crdunun başında, o gerçekleri kavramış,
"çağdaş" bir kafa var. Sayın Karadayı'nın ordudaki
genel eğilimi yansıttığına da kuşku yok!
• • •
Ordu yönetımi sürekli ve düzenli bir biçımde el de-
ğiştiriyor. Ordu -değişen koşullara göre- kendinı ye-
niliyor. Yöneten kafalar değişiyor.
Ama Süleyman Bey -30 yıldır- hep orada. Ve iyi ki,
kendi kafasını -olabıldiğince- gene kendisi değiştiri-
yor.
Son rektör atamalarında, bazı şeriatçı rektörleri
-YÖK'e karşın- devre dışı bırakan da O!
YÖK'ün başına "nihayet" çağdaş olan, ama opor-
rünist olmayan birisini getiren de O!
Ve son olarak, Anayasa Mahkemesi'ne iki "Atatürk
Türkiyesi kadını" seçen de O!
• • •
Nâzım Hikmet, insanlan ikiye ayırırmtş. Tramvay-
da gidiş yönüne doğru oturanlar ve geliş önüne doğ-
ru oturanlardiye.... Bunun bir ilerıcilik-tutuculuk eği-
limi ayracı olduğuna inanırmış.
Ben geçmışi kanştırmaktan hoşlananlardan deği-
limdir.
Geçmiş, ancak bugünü anlamamızı kolaylaştırdığı
ve ılerıye ışık tuttuğu ölçüde anlam ve önem taşır!
Sayın Demirel'in geçmişte çok günahları oldu. A-
ma şimdi o günahlarını anlamış ise ve de "telafi" et-
meye çalışıyorsa, bundan elbette ki memnun olmak
gerekir...
Devleti tarikatlara teslim etmek için elinden geleni
yapan bir Özal. Ve Özal'ın bozduğu devleti, kıyısın-
dan köşesinden düzeltmeye çalışan bir Demirel...
Ne dersiniz... Türkiye'nin son 40 yılına damgasını
vurmuşolan; "Atatüfc'e evet, ama Kemalizmehayır!"
diyen kafa yapısı, acaba tarihsel "vebal"in\ anladı
mı?ü
Doğan Cures'in açıklaması
6
Orduda
8ikı\öııetiııı
tarbsüdı
9
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DYP'den siyasete
atılarak Kılıs Milletvekili se-
çilen eski Genelkurmay Baş-
kanı emekli orgeneral Doğan
Güreş, 3.5 yıl önce, DYP-
SHP koalisyon hükümeti gö-
revdeyken Türk Silahlı Kuv-
vetlen'nin (TSK) sıkıyöne-
tim ilan etmeyi tartıştığını
açıkladı.
Güreş, kuvvet komutanla-
nnı, sıkıyönetım ilan erme-
den siyasilere "gizli de olsa
destek vererek" sorunu çöz-
me konusunda ikna ettiğini
söyledi.
DYP Kilis Milletvekılı
emekli orgeneral Doğan Gü-
reş, TRT-1 'de önceki akşam
yayımlanan "PoBtika Ptence-
resinden" adlı programda,
siyasete ginş nedenleri ve
özel yaşamına ilışkin açıkJa-
malarda bulundu. Güreş,
program sunucusunun. "De-
mokrasi inceliği olmazsa,
Güney doğu sorununu 6 ay-
da bitiririz" yönündekı sö-
zünü anımsatması üzcrine,
bu açıklamalanndan soru-
nun demokrasıyle çözülme-
smden yana olmadığı yönün-
de bir ızlenim çıkanlmama-
sı gerektığini, kendisi ve
Türk Silahlı Kuvvetleri'nın
daıma demokrasi ve insan
haklarmj temel alarak terör-
le mücadeleyı yürüttüğünü
söyledi.
Anayasal bir kurum olan
olağanüstü hal uygulamasın-
da yetkinın vali ve kayma-
kamgıbı sivil yönetimde bu-
lunduğunu vurgulayan Gü-
reş. şunlan söyledi:
"Sıkıyönetım farkhdır. O
zaman tüm yetki askerlerin
elindcdir. Ben kuvvet komu-
tanlanna, 'Ncden sıkıyöne-
tım ilan edelim' dedim. O za-
man hükümeti, Mcclis'i dü-
şiirmek zorunda kalacaksı-
nız.Böylcoluncadaamivane
tabirie, 'Sıvıller bu ışı yapa-
mıyor' gibi bir şey oluyor.
'Biz sivillere, gızli de olsa,
destek verelim. Bu işi böyle
çözelım' dedim. Bunun so-
nucunda, 3^ yıl içindeçok iyi
bir noktaya geldiL Terör ör-
gütü bitme noktasına gelmiş-
tir. Ancak Güneydoğu soru-
nu, sadece terörsorunu değil-
dir. Bölgenin sosyal, ekono-
mik sonınlanmn da ele alın-
ması gerekir."
Olası bir DYP hükümetin-
de Milli Savunma Bakanı
olabileceğine ılışkin haber-
lere itirazda bulunmaması
dikkat çeken Güreş, Genel-
kurmay Başkanlığı görevı sı-
rasmda Başbakan Tansu Çil-
ter'leçalışmaşeklini anlatır-
ken, "O şak diye emrediyor,
ben tak diyeyapıyoru m " ıfa-
delenni kullandığına ilişkın
haberleri yalanladı. Doğan
Güreş, haberlerde. bu sözle-
ri Ankara'yı zıyaret eden bir
Ingılız yetkıliyle görıişme-
smde anlattığının belıriıldr-
ğini anımsatarak. "Bu du-
rumda konuşma İngilizce
geçmif oluyor. Bunlan ya-
zanlara sordum. Ingilizce,
tak. şak nasıl anlatılıyormuş
diye. Bunlan defalarca açık-
ladım. Böyle şey yok" dedı.