Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 OCAK 1996 ÇARŞAMBA
12 KULTUR
^Nâzmı hep yaşayacak ve çogalaeak'
Nâzım Hikmet 'in94. doğum günü nedeniyle düzenlenen toplantıya Kültür Bakanı Sağlar veJoyceLussu da katıldı
Kültür Servisi - Nâzım Hikmet'ın
dostu, Italyanca çevirmenı, femınist,
polıtikacı Joyce Lussu, ünlü ozanın 94.
doğum gününde AKM "de düzenlenen
söyleşide Nâzım'ı anlattı.
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı
tarafından düzenlenen geceye Kültür
Bakanı Fikri Sağlar da katıldı.
Tiyatro ve sinema sanatçısı Fiisun
Demirel, acılış konuşmasında geçen >ıl
Aziz Nesin'in Çatalca'dakı vakfında,
Nesin ıle sohbet ederken Lussu ile
Aziz Nesin'i buluşturma karan
aldıklannı. ancak Aziz Nesin'in 'bu
randevuya ne yazık ki yetişemediğini'
belirtti.
Demirel'in ardından Nâzım Hikmet
Kültür ve Sanat Vakfı adına sözü alan
yazar Refik Erduran ise "Joyce Lussu
ile bir bakıma meslektaş sayılınz ama
daha çok nakliyeci sıfatıyla" esprisi ile
başladığı sözlennı "Yaşadığıınız şu
günierde ilkeli insanlara her
zamankindcn çok gereksinimimiz
var"dıye sürdürdü ve "Ülkenin >önetici
kadrolannda kimi zaman bövle
insanlarla da karşılaşıyoruz. Bunlardan
biri de bakan Fikri Sağlar"dır"dedi ve
Sağlar"ın Nâzım Hikmet Kültür ve
Sanat Vakfı bünyesinde yer alacak cep
tiyatrosunun koltuklannın
sağlanmasında önemlı katkısı
olduğunu belirterek, bakanı sahneye
davet etti.
Nâzım'ın 94. yaşmı kutlamak için bir
araya gelmenın kendisi ıçin büyük
onur olduğunu söyleyen Fikri Sağlar,
konuşmasında "Nâznn'ın bugün de
yann da yaşayacağını biliyoruz. Bir
zamanlar Nâ/.ım'ı okuyor diye
insanlan öldürme emri verenler, şimdi
onun şürlerini okuyorlar. Onu
anlayabilecek duygulardan yoksun
yöneticiler tarafından Nâzım Hikmet'e
yapılanlan içime sindiremesem de, çok
önemsemiyoruın doğrusu...Bırakın
anlayabilmeyi biraz olsun
hissedebilselerdi farklı
davranırlardı..Nitekim, son yülarda
Nâ/ım'ın şiirlerinin tadını hiç
ummadığımız kişiler, geç de olsa
anlamaya başlamış göriiniiyor. Çok
anlamlı olma.va bile ö'nemJL
Kültür bakanlığını üstlendiğim ilk
günlerde gerçekleştirdiğimiz 'Nâzım
~\ Tazım Hikmet'in fiberden
/ \ / yaptınlan heykelinin bronzdan
JL V yapılmış 2.5 tonluk yeni bir
heykelle değiştirildiğini belirten
Kültür Bakanı Fikri Sağlar, "O
heykeli kimse yerinden
kaldıramayacak; çünkü o heykelde 60
milyon insanın gücü var. Nâzım
Hikmet hep yaşayacak ve yaşadıkça
çoğalacak"dedi.
'âzım ile
dostluğu-
nu
anlatan yazar
Joyce Lussu,
içinde
bulunduğumuz
çağda ilginç bir
tablo ile karşı
karşıya
olduğumuzu
vurgulayarak,
artık şiirle
politikamn
birbirinden bağımsız olmadığını
belirtti. Lussu, "lyi politika yapmak
için yaşamı sevmek ve geleceğe
inanmak gerekiyor. Politikacılann
topluma dar bir çerçeveden
bakmaması gerek" dedi.
Aramızda' etkinliğiyle devletin
Nâzım'la buluşması ve ondan özür
dilemesi gerçeğini dile getirmiş ve
devletimizin acı çektirdiği aydınlar
için özür dilemiştim. Ben devlet
değildim belki, ama bunun
mücadelesini \erenler çoğaldıkça
aydınlık bir gelecek kurabiliriz"
dedı.Nâzım Hikmet'in fiberden
yaptınlan heykelinin bronzdan
yapılmış 2.5 tonluk yeni bir heykelle
değiştirildiğini belirten Sağlar, " Kendi
deyişleri ile şerefleri tükürükleıie
öiçülenler, yaşamı boyunca onurundan
ödün vermeyenlere ulaşamayacaklannı
elbette bileme/Jer. Ama hayal
etmelerine bile izin vermemek
gerekiyordu. O hevkeli kimse yerinden
kaldıramayacak; çünkü o heykelde 60
milyon insanın gücü var. Nâzmı Hikmet
hep yaşayacak ve yaşadıkça çoğalacak"
diye konuştu. Bakan Sağlar'a
konuşmasının ardından Nâzım Hikmet
Kültür ve Sanat Vakfı tarafından,
Nâzım'ın bir kara kalem portresi
hediye edildi.
Düşlerin değil, gerçeğin şairi
Sağiar'ın ardından, Hikmet'in yakın
arkadaşı Joyce Lussu, sinema
eleştirmeni Rekin Teksoy'un
çevirmenliğinde yaptığı konuşmada,
ünlü ozan ile dostlukJannı anlattı.
"Içjnde bulunduğumuz çağda ilginç bir
tablo ile karşı karşıyayız. Artık, bir
zamanlar düşünüldüğü gibi şiir ve
politika birbirinden bağımsız değfl?_
lyi politika yapmak için yaşamı sevmek
ve geleceğe inanmak gerekiyor_
Politikacılann da topluma dar bir
çerçeveden bakmaması, insanlara
sevgiyle yaklaşması gerek" diyen
Lussu, bugün ihtiyacımız olan şeyin
aynlıklara, çeşitlilildere rağmen
sevginin çatısı altında bir araya gelmek
olduğunu söyledi.
'Nâzıın'a sahip olduğunuz için
övünmelisiniz'
Nâzım'ın, düşlerin değil, gerçeğin şairi
olduğunu belirten Lussu, onu ve
ülkesini yakından tanımaktan duydugu
mutluluğu "Türkiye vatanım dediğim
ülkelerden biri Burada çok büyük
heyecanlar vaşadım; çok güzel şeyiere
tanık oldum. Nâzım gibi bir şaire sahip
olduğunuz için övünmelisiniz"
sözlenyle aktardı.
Sohbeti, sorularla sürdürmek istediğini
belirten Joyce Lussu, 'Nâzım iyi
Fransızca bilmediği haldc nasü
anlaşabildiniz ve çevirileri nasd
yapabildiniz' sorusunu "Bilmediğim
pek çok dilden çeviri yaptım. Nâzım,
şiirin müziğini anlamam için şiiri önce
Türkçe okurdu. Daha sonra kimi
zaman hareketieıie ya da jestlerle
anlaurdı. tnsanlann arasındaki
aynlıklar, aslında sanıldığından daha
az" yanıtını verdi.
Lussu, dinleyicilerin Nâzım'ın özel
yaşamı ve hayatındaki kadınlara ilişkin
ısrarlı sorulannı. soyleşiyi 'dedikoduya
dönüştürmek istemediği için'
vanıtlamak istemedı.
Nâzım'a bir erkek olduğu için değil;
her şeyden önce bir şair olması
yüzünden ilgi duyduğunu belirten
Lussu, Nâzım'ın Vera ve Münevver ile
olan ilişkilerine değinmenin gereksiz
olduğunu söyleyerek dinleyicilerden
'Sohbeti pembe diziye
dönüştürmemelerini' istedi. Ancak
"Nâzım şiirini yalnızca Münevver ile
paylaşmıştı; Vera ise sadece ona son
yıllarında rahat bir yaşam sundu"
demeden edemedi.
Boğaziçi'nde tiyatro ve Mimesis
• Boğaziçi Gösteri Sanatlan
Topluluğu (BGST), lisans
öğrenimi sonrasında kültür'sanat
faaliyetlerini sürdürmek isteyen,
Boğaziçi Üniversitesi'nden
mezun kişilerden oluşuyor.
Tiyatro Boğaziçi de,
Boğaziçi'nden mezun amatör
veya yan profesonel olarak
tiyatro yapmayı hedefleyen
kişilerden."Mimesis" debir
çeviri dergisi olarak tiyatro
tarihinin kilometretaşlannı
oluşturan tiyatro adamlannın
yazılannı ve dramaturji notlannı
Türkçeye kazandınyor.
DİKMEN GÜRÜN UÇARER
Boğaziçi Gösteri Sanatlan Toplulu-
ğu'nu (BGST) yakından tanımak için
öncelikle Boğaziçi Üniversıtesi Oyun-
culan'nın etkinliklerini bilmek gereki-
yor. Boğaziçi Üniversitesi Oyuncula-
n'ndan Metin Göksel'den edindiğimiz
bilgiye göre; Boğaziçi Üniversitesi
Oyunculan'nın geçmışı Robert Kolej
akademisvenlerınden Dr. E. Bradlee
Watson'un 1919'daHısarOyunculan'nı
kurmasınakadaruzanıyor. 1924'teHisar
Oyunculan'nın öncülüğünde Robert Ko-
lej Oyunculan'nın faaliyete geçmesiyle
Boğaziçi Üniversitesi Oyunculan'nın da
temeli atılır. Robert Kolej Oyunculan
özellikle 1950'li yıllardan itibaren sıra-
dışı çalışmalarla dikkat çekmeye başlar.
Brecht, Beckett, Adamov, Genef, Albee
gibi yazarlarla birlikte ilginç Shakespe-
are yorumlan da bu dönemde sunulur.
1971'de Robert Kolej"in Türk hükü-
metine devredilmesiyle Robert Kolej
Oyunculan, Boğaziçi Üniversitesi
Oyunculan adını alır. 1970 - 80 arası
Türkiye'de yaşanan toplumsal hareket-
lenme BÜO'da da yansımasını bulacak
ve 70'ler BÜO'nun Brecht tiyatrosuna
yöneldiği yıllar olarak dikkat çekecektir.
1980 sonrası çalışmalarda görülen azal-
ma, 1983'ten itıbaren yukanya doğru ıv-
me kazanır. Yani '83, BÜO için yeni bir
başlangıç yılı olur.
1988'in ise BÜO için ayn bir önemi
var. Çünkü o yıl Moliere'in "Zoraki He-
kim"iyle başlayan süreçte oyunculuğa
yapılan vurgu ile oyunculuk üzerine de-
neme çalışmalan başlar... Aynı yıl "Mi-
mesis" tiyatro, çeviri, araştırma dergisi-
nin yayımlanmaya başladığını görüyo-
ruz. Yani, genel olarak bakıldığında '88
yılından itibaren BÜO'da hem pratik
hem teorik anlamda eğitim çalışmalan-
na özel vurgu yapıldığı. bunlann sistem-
lı hale geririldiği, prodüksiyonlann ve
oyunculuk eğitimi faaliyetlerinin birlik-
teliğinin sağlanmaya çalışıldığı göze çar-
pıyor. Girişilen bu denemelerde ortaya
çıîcan "Macbeth", "Eskicinin Tazesi",
"İş Aranm İş", "Huzur Hastanesi",
"Düğün", "kalyon Bar" gibi oyunlar,
bu anlayışın ürünleri._
Metin Göksel. BÜO'yu anlatırken
"Sahnelenen oyunlann yani sıra oyuncu-
luk çalışmalan ve seminerler, öncm ver-
diğimiz eğitim faaliyetleridir" diyor.
"Oyunculukçalışmalannda, temel oyun-
culuk öğelerine yönelik denemeler kap-
samında Stanislavski 'den esinJenerekya-
pılan fiziksel eylem çalışmalan. Brecht
tiyatrosunun ana noktalannı temel alan
doğaçlamalar ve \ücut çalışmalan vapıl-
maktadır. Seminerlerde ise tiyatro teori-
sine dair araştırmalar sunulmaktadır. Pe-
ter Brook, Meyeehold, Grotowski bu se-
minerlerde ele alınan bazı başhklardır."
Mimesis
"Mimesis''in başta gelen özelliklerin-
den biri, bir çeviri dergisi olarak tiyatro
Tiyatro
Boğaziçi'nin
sahnekdiği
"Galip
Sokaklara
TaMp",bir
dans-mim
gösterisi
olarak ilgryie
izlenirken,
günümüz
Türkiyesi'nde
yaşanmakta
olan politik,
kümırel
karmaşaya
yapüğı
göndermelerie
dikkat çekiyor.
tarihinin kilometretaşlannı oluşturan ti-
yatro adamlannın yazılannı ve drama-
turji notlannı Türkçeye kazandırmak.
Dergide 1. sayıdan itibaren Meyerhold,
Grotovvski. Brecht, Stanislavski, Arta-
ud, Barba, Ionesco, Lorca, Miller gibi ti-
yatroculann yazılan, dramaturji notlan-
nın yer alması tiyatromuz açısından çok
önernli bir girişimdir. Metin Göksel
"BÜO bugün tiyatronun içine girdiği dar-
boğazı aşmanın tek yolu olarak sistema-
tik bir çalışmayı öngörmüş \e bunun
araştırmacı yöniin aldığı \urgu oranında
başanlı olacağını düşünmüştür. Mimesis
tiyatro, çevirL araştırma dergisi bu anla-
yış çerçevesinde çıkanlmaya başlanmış-
tır. Dergi sadece bir yayın faaljyeti olarak
değil, doğrudan bir tiyatro grubunun te-
atral pratiği zemininde değerlendirihne-
lidir" divor. "Yani tivatro tarihinin bize
sunduğu zengin birikimi tanımak ve an-
lamak. ancak sahne üsrü çahşmaJana,te-
orik araştırmalaria birlikte yüriitülme-
siyle gerçekleşebilir." Önümüzdeki gün-
lerde "Mimesis''in 6. sayısı da yayımla-
nacak.
Boğaziçi Gösteri Sanatlan
Topluluğu ve Tiyatro Boğaziçi
Boğaziçi Üniversitesi Oyunculan...
"Mimesis"... Boğaziçi Gösteri Sanatlan
Topluluğu (BGST)... Tiyatro Boğaziçi.
Topluluğun elemanlanndan ve "Galip
SokaklaraTalip"in Galip'i KeremKara-
boğa, şu anda bulunduklan noktayı şöy-
le açıklıyor: "Boğaziçi Gösteri Sanatlan
Topluluğu (BGST), lisans öğrenimi son-
rasında kültür/sanat faaliyetlerini sür-
dürmek isteyen, Boğaziçi Üniversite-
si'nden mezun kişiierin oluşturduğu bir
organizasyondur. Tiyatro, dans ve müzik
birimlerinden oluşan bu geniş çaplı orga-
nizasyonda görev alan her birim, hem ba-
ğımsız hem de ortak çalışmalar, harta
prodüksiyonlar üretmeyi tasarlamakta-
dır. BGST'nin bir ah birimi olan Tiyatro
Boğaziçi. lisans öğrencilik döneminde
BÜO'da (Boğaziçi Üniversitesi Oyuncu-
lan) etkinlik göstermiş, Boğaziçi'nden
mezun amatör veya yan profesonel ola-
rak tiyatro yapmayı hedefleyen kişiierin
oluşturduğu bir topluluktur. Kendisini,
uzun bir geçmise sahip ve tiyatro dünya-
sında seviyeli çalışmalanyla tanınan
BÜO tarihinin bir parçası sanan Tiyatro
Boğaziçi'nin ana ilkelerinden birisi
BÜO'ya kaynak ve birikim alış>erişini
sürdürmektir. Böylece topluluğun sürek-
li olarak genişleyen ve kendini yenileyen
dinamik bir yapıya sahip olması hedef-
lenmektedir."
Şu günlerde Tiyatro Boğaziçi'nin ser-
gilemekte olduğu "Galip Sokaklara Ta-
üp" bir dans-mim gösterisi olarak ilgiy-
le izlenirken günümüz Türkiyesi'nde ya-
şanmakta olan politik, kültürel karmaşa-
ya yaptığı göndermelerle de dikkat
çekiyor.
Bebop, 50yaşına
basınca, Avrupa 'da
yeniden gündeme geldi
'Bebop' 50 yaşmda!..
Kültür Servisi - Bebop kemale
erdi. 1995 yılının bitişiyle birlikte
bebop 50. yaşını doldurmuş oldu.
Aslında geçmişi daha eskilere uza-
nıyor 'bebop'ın. Ancak 1945 bu
müzık türünün adamakıllı müzik-
severlerin karşısına çıktığı yıl ola-
rak görülüyor.
Bir müzik türünün genel kabul
görmesi için Avrupa'da 50 yaşını
doldurmuş olması gerekır. Bebop
da 50. yaşıyla birlikte Avrupa'da
gündemde. Fransız yapımcı firma-
sı Media 7, geçen yıl "Masters of
Jazz" serisi kapsamında bir dizi CD
yayımlamaya başladı. Media 7 fır-
ması bu yıl da uluslararası bir araş-
tuma ve çalışmanın ardından seri-
ye yeni albümler katmak üzere.
Hindistan, Ingiltere, Fransa, Belçi-
ka, Almanya, Isveç, Japonya ve
ABD'deki koleksiyonlann taran-
masıyla ortaya çıkanlan albümler
yeni yılla birlikte müzikseverlerin
karşısında olacak. Bunlann arasın-
da 'Bird' Charlie Parker'ın "Salt
Peanuts", "Hot House". Dizzy Gtt-
lespie'nın "Now's the Tıme", "Bil-
lie's Bounce" gibi albümlen de bu-
lunuyor. Doğuş yıllanndaki en bü-
yük şanssızlıği, herkesin dalga geç-
tiği adı oldu 'bebop'ın. Ancak, Af-
nka müzığiyle Stravınski sonrası
Avrupa müziğıni harmanlayan be-
bop, Charlie Parker gibi ustalany-
la kısa sürede bu şanssızlığı aştı.
Bebop mazbut Amerikan ailele-
rini tehdit eder ılk müzik türü ol-
du. Sonraları bu yönünü rock mü-
zığe devreden bebop, yaşlılann an-
layamadığı, ama korktukları bir
müzik türü olarak yerleşti önce. Ar-
dından da manevı yönden de bes-
lenmiş entelekrüel içeriğiyle beat
kuşağına saygı sembollerinden bi-
nne dönüştü. 'Beat'lerde şıırsellik
kattılar bu müziğe. Müzısyenlenn
sık sık kulandıklan bir cümle var-
dır: "Müzik benim dinimdir." Bu
söz gerçekten de dinsel bir anlam
ıçenyor. Claude Levi Strauss örne-
ğin, "Müzik çevrümeye gerek du-
yulma>an, başka şeldlde anlabla-
ma>an tek diktir"dive başladığı de-
ğerlendırmesını, "Müzisyenler de
bu yönleriyte ancak Tann'yla kar-
şılaştınlabUirier" diye tamamlar.
Bu durumda eğer Bach ilahı bir
müzısyense Charlıe Parker da pe-
kâlâ ıyi bir peygamber sayılabilir.
'Bebop'çılar, yaptıklan popa hiç
benzemeyen karmaşık yapıh mü-
zıkleriyle yeraltındaki kulüplenne
kapandılar. Mecburen kapandılar;
bu ganp sesler, insanlann çoğunun
hoşuna gitmemişti çünkü. Dolayı-
sıyla ticari olma şanssızlığına uğra-
mayan bu müzisyenler, oluşturduk-
lan bu gızlı mabetlerde, kendi mü-
zıklennı yaparken biraz seçkin, bi-
raz snob bir topluluk oluşturdular.
Bu gızli cemaarin müziğıni yeral-
tından sokaklara taşıyanlar ise hip-
piler oldu. Müzık alanında Jimmy
Hendrbı, sinemada "Round Mid-
ni^ıt", "Bird" gibi filmler sayesin-
de belki de bebop cemaati, özel ve
gizli bir topluluk olmaktan çıktı.
Bruce \Veber, CKnt Eastwood, Lo-
uis Malle, QuincyJones bu gizlı ha-
zıneyı gün ışığına çıkaran isimler-
den bırkaçı.
Media 7'nin 'bebop'ın ustalan-
nı sunan yeni serisi, bu müzığin he-
veslilerinden çok eğitiminı almış
kitlesıne seslenıyor ve aralannda
çok özel kayıtlar da içenyor. Örne-
ğin Dizzy Gillespie'nin, Savoy Ote-
li'ndeki bir partide, Charlie Parker
ve Oscar Pettiford ıle birlikte yo-
rumladıklan "Sweet Georgia
Bıwvn". odanın dumanlı havasını
taşıyan bir yorum. Bu seri bu yıl
içerisinde Benny Goodman, Teddy
VVDson ve Gene Krupa'yla sü-
recek.
İMKB'den pîyano konseri
Kültür Servisi - tstanbul Menkul Kıymetler Borsası,
1996'nm ilk konserinde sanatseverlerle Türev
Berki'yi buluşturuyor. Piyano eğirimine 9 yaşmda
başlayan Türev Berki, Berlin 29. Uluslararası
Steinway Piyano Yanşması'nda birincilik ve Italya'da
Uluslararası Genç Piyanistler Ödülü sahibi. Halen
Gazi Üniversitesi Müzik Teorisi Anabilim Dah'nda
öğretim görevlisi olan Berki'nin lMKB'deki konseri,
25 Ocak 1996 Perşembe günü saat 19.00'da
gerçekleştirilecek. Sanatçı, programında F. Busoni, J.
S. Bach, F. Chopin, A. Aİunet Saygun ve R
Hindemith'in eserlerini seslendirecek. Konseri
dinlemek isteyen sanatseverler, İMKB Sanat
DanışmanJığı'ndan davetiye alabilirler. (298 25 10).
Yılın Genç Müzisyem
Yarışmasrnda geniye sayım
ANKARA (AA)- Ingiliz Kültür Heyeti tarafından, bu
yıl üçüncüsü tahtalı çalgılar dalında düzenlenen Yılın
Genç Müzisyeni Yanşması'nın ilk elemesini, 7 genç
müzisyen kazandı. 25 sanatçının katıhmıyla
gerçekleştirilen yanşmanın ilk elemesini, flütte Esra
Seda Uçak ve Bora Korkmaz, klarnette Ozlem Pınar,
obuada Mehmet Seyit Mas, Menç Demirkol ile Sezai
Kocabıyık, fagotta Erdoğan Turanlı geçti. 15 ocakta
yapılacak yan fınali kazanacak 3 genç müzisyen ise
18 ocakta Ankara'da gerçekleştirilecek finalde
yanşma hakkı elde edecek. Finalde her yanşmacı,
Devlet sanatçısı Prof. Dr. Hikmet Şimşek yönetiminde
Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvan
Orkestrası eşlığinde birer konçerto seslendirecek.
Türkiye'nin en büyük müzik yanşması olarak
nitelendirilen yanşmada birinci olacak genç müzisyen,
Ingiltere'deki Royal Northem College of Music'te bir
yıllık eğitim görmeye hak kazanacak. Yanşmada
ikinci olan, Ingiltere'de 3 aylık eğitim, üçüncü ise bir
hafta lngiltere seyahati kazanacak.
Selen Bucak piyano resitali
AKM'de
Kültür Servisi - Yurtdışında Paul Badura, Mario
Curcio, Türkiye'de ise Hülya Tarcan ve Metin Öğüt ile
çalışmalarda bulunan ve halen MSÜ Devlet
Konservatuvan öğretim görevlisi olan piyanist Selen
Bucak, yann saat 19.00'da Atatürk Kültür
Merkezi'nde birresital verecek. Sanatçı, resitalde
Haydn, Schumann, Faure ve Ulvi Cemal Erkin'in
yapıtlannı seslendirecek. Piyano eğirimine tstanbul
Belediye Konservatuvan'nda Necla Tiner ile başlayan
Bucak, yüksek öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi
Siyasal Bilimler Bölümü'nde tamamladı. Ancak asıl
mesleği olarak müziği seçen sanatçı, Viyana'da Paul
Badura Skoda'nm Yaz Akademisi'ne katıldı; Viyana
ve Istanbul'da resitaller verdi. Bucak, British
Councıl'den aldığı burs ile Maria Curcio ile çeşitli
çalışmalarda bulundu.
Opfıan Taylan'ın
desen sergisi
Kültür Servisi - Orhan
Taylan'ın desen sergisi
cuma günü Asmalımescıt
Sanat Galerisi'nde
açılıyor. "Beyazkâğıda
siyah kalemJe çizgi
çizmek ışığın
yadsınmasıdır. Yani
tümünü ışık
varsaydığımız bir yüzeyde
gölgeleri -ya da karanlık
olanlan diyelim-
belirlemektir. O siyah
alanlar üzerine beyaz
çizgi çizmek de
karanlığın yadsınmasıdır.
O zaman beyaz çizgi kâğıdın beyazından daha ışıklı
durur" diyen Taylan'ın sergisi 14 şubata dek
görülebilecek.
Atilla Galatalı'nın sepamik sergisi
Kültür Servisi - Seramik sanatçısı Atilla Galatalı'nın
yapıtlanndan oluşan sergi bugün Aksanat'ta açılıyor.
1957 yılında Bedri Rahmi \e Eren Eyuboğlu'nun
mozaik-resim atölyesinde çalışmaya başlayan
Galatalı, bugüne dek Çekoslovakya, ltalya, Fransa,
Amerika ve Türkiye'de katıldığı ulusal, uluslararası
bienal ve konkurlarda altın-gümüş madalya,
uygulama gibi çok çeşitli ödüller aldı. 18 kişisel sergi
açan sanatçı, 1984 yılında Ankara Bedesten Sanat
Galerisi'nde açtığı 16. kişisel sergisi ile Ankara Sanat
Kurumu tarafından 'Yılın Sanatçısı' seçildi ve
'Heykel Ödülü'nü aldı. Seramik sanatında
anlahmcılığı ve sürekli olarak yerelliği savunan
Galatalı 25 Mayıs 1994'te aramızdan aynldı.
YTÜ Mimarlık Faküftesi'nde
sempozyum
Kültür Servisi - Yıldız Teknik Üni\ersitesi Mimarlık
Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ile
İstanbul Alman Kültür Merkezi, 'ekolojik temele
dayalı bölge planlaması' sempozyumu
gerçekleştiriyor. Yann başlayacak uluslararası
sempozyuma dünyanın çeşitli ülkelerinden
akademisyenler katılıyor.
KÜLTÜR#Ç İ Z İ K
K A M t L M A S A R A C I