Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 OCAK 1996 ÇARŞAMBA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
Kafkasya'da
petrol savaşı
HAKAN AKSAY
MOSKOVA - "Özgür dü-
sünce." Bu ıkı sözcük. 1985
sonrasında Sovyetler Bırlı-
gındeki büyiik değişimleri
sımgeliyordu. "GüçKi devtet"
Bu ıki sözcük de bugünkü
Rusya'da siyasal yelpazenin
en sagtndan en soluna kadar
herkes tarafından benimseni-
yor. Aşın sağcısından komü-
nıstine kadar herkes, Rus-
yanın federatif yapısmı koru-
mak ve uluslararası ağırlığını
güvence altına almak için
"karariı" adımlar atılmasını
istıyor.
Rus milliyetçıligi ülke ça-
pında güçleniyor. Siyasal çev-
reler. bu sürecin en olumsuz
görüntülerine bile karşı çık-
mıyorlar. Başkent Mosko-
va'da genellikle yüzlenn tık-
sintiyle buruşturularak telaf-
fuzedildiğı "Kafkasya ulusu-
na mensup şahıs" tekerleme-
sı. "rengârenk uluslar moza-
iğFnın yüreğine her gün yüz-
lerce bıçak saplıyor.
Yeni Rusya Dışişleri Baka-
nı Yevgeniy Primakov, işe Ba-
gımsız Devletler Topluluğu
ülkelerinde yitirdikleri ko-
numlan yeniden elde etmeye
çalışarak başlayacaklarını
açıklıyor. tçişleri, savunma ve
ulusai güvenlık bakanlıklan-
na, bunun için önce "içeride
düzen" gerektiğı tekrar tekrar
açıklanıyor. "Içte vedışögüç-
lü Rusya devieti" yaratılması
amacı, bazen ilginç paradoks-
lar ve karmaşık görüntüler ya-
ratıyor.
1991'deMihailGorbaçav'a
karşı mücadelesınde Çeçen-
tnguş Sovyet Cumhuriyeti 'nin
lıderi Doku Zavgayev'e karşı
"asi general" Cahar Duda-
yev'i desteklemiş olan Boris
Yettsin, şımdi Dudayev'in ik-
tidanna kesin bır son vermek
için Zavgayev'i göreve getiri-
yor. Çeçenya'da yaklaşık üç
yıl boyunca sûren karmaşa,
Moskova'dan pek çok kişinin
adının kanştığı ekonomik yol-
suzluklar, petrol gelirinin pay-
laşımı ve silah ticareti, giderek
kanh bir savasa yol aralıyor.
1994 sonunda bu "düzen-
sizliklerin düzeni"nın artık tü-
müyle bozulması, gelirin pay-
laşımında taraflar arasındaki
uzlaşma köprûlennın birer bi-
rer yakılması ve yaklaşan pet-
rol boru hattının iştah kabar-
tıcı kokusu, savaş çubuklan-
nın yakılması sonucunu doğu-
ruyor. Ve bir gün öncesine ka-
dar bölgeyle ilgili hemen hiç-
bir şey bilmeden binlerce genç
insan, ellerinde sılah, "ülke-
nin bfitünlüğünü korumak"
amacıyla ölmeye ve öldürme-
ye yollanıyor.
Savaşta dökülen kan gide-
rek yayılıyor: Çeçen smırlan-
nı aşarak Dağıstan'a sıçnyor;
JCuzey Osetya'ya yaklaşıyor;
Gürcistan'ın benzer yöntem-
lerle ezmeye hazırlandığı Ab-
hazya yakınlannda tehlikeli
bir gerginlik yaratıyor. Mos-
kova ve Tiflis'e karşı oluşabi-
lecek bir Çeçen-Abaza işbirli-
ği bölgeyi karmakanşık ede-
bilecek ve Kafkasya savaşını
alevlendirebilecek bir potan-
siyel taşıyor. Bu arada Islam-
cı düşünceler ve şeriat, tam
olarak tanınıp bilinmeden
Rusya'ya karşı bir "tepld ide-
olojia'' olarak yayılma eğilimi
taşıyor.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
Azeri petrolleri
kaygısı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Azeri erken
petrolünûn Türkiye'nin tezi
doğrultusunda Bakü-Supsa
hattından akıtılmasından
vazgeçilmesinin gündeme
gelmesinin Ankara'da kay-
gı yarattığı kaydedildi.
Azerbaycan'ın üreteceği
yılda 5 milyon ton varil er-
ken petrolün tamamının
Rusya'nın projesine uygun
olarak Novorossisk Lima-
nı'na ulaştınlmasının ciddi
olarak tartışılmaya başlan-
dığı belirtildi. Ankara, 9
ekimde Azeri petrolünûn
Supsa ve Novorossisk li-
manlanna "eşzamanlı" akı-
tılmasi yönünde alınan ka-
rara, anlaşmaya imza atan
bütün taraflann uymasını
beklediğini bildirdi.
Azerbaycan erken üretim
petrolündeki son gelismele-
rin, "Türkiye'nin esas ama-
a olan Hazar petrolünûn ta-
mamının Bakü-Ceyhan
hattuıdıti) akıtümas projesi-
ni de zora soktu" yorumla-
nna neden olduğu da belir-
tildi.
Karadenîz'de
• Baştarafi 1. Sayfada
süre sonra her 10 dakıkada bır
Rus rehineyi öldüreceklerini
açıkladılar. Bu konuşmadan
sonra gemiden silah sesleri
duyuldu. Gemiyle iletişim
kurmaya çalışan Trabzon
Emniyet Müdür Yardımcısı
Fevzi Erdoğan'ın gınşimleri
önce başanlı olmadı ve saat
21.20'ye kadar gemiyle bağ-
lantı kurulamadı. Bu arada te-
röristler Atilla Beyer adlı bir
Türk'ü bırakarak geminin li-
mana baglı olduğu halatlan
çözmesini sağladılar.
Saat 21.20'de geminin bi-
nnci kaptanı Mustafalunçay
ile görüşme yapan Panama
bandıralı geminin sahiplerin-
den Mecit San, kaptanın tel-
sizle kendisüıe "Hareket edi-
yonız" dedığini bildirdi. Terö-
ristlerin. kaptanın gemide bu-
lunmadığını sandıklan için
mürettebat istedikleri tahmin
ediliyor. Gemi 21.30'da lima-
run ortakesimine doğru hare-
ket etti. Bu arada sahil güven-
lik botlan ve polis botlan ge-
minin limandan çıkışını en-
gellemek amacıyla liman çı-
kjşını kapattılar.
Saat 21.25 'te Trabzon Em-
niyet Müdürü Aydın Genç, te-
rönstlerle telsiz bağlantısı
kurdu. Genç gemidekılere, li-
man dışına çıkmalanna izin
veremeyeceklerini, Anka-
ra'dan emır aldıklannı, liman
dışına çıkmalan halınde ope-
rasyon yapmak zorunda kala-
caklannı belirterek Çeçen te-
rönstlerden Türk hükümetıy-
le karşı karşıya gelmemeleri-
ni istedı. Genç'in "Mnham-
met" dıye hitap ettiği terörist-
lerin sözcüsü, kendilerinin de
görevlerinı yerine getirmek
için emir aldıklannı, canlan-
nı bu yola koyduklannı ve da-
vadan dönmeyeceklenni söy-
ledi. Gemiyi Istanbul'a götür-
mek istediklenru bildiren söz-
cünün. Genç'e "Biziın Türk
cemaati ile bir sorunumuz
yok. Biziın sorunumuz Rusya
ile" dediği. basın mensupfa-
nnca da duyuldu.
Gemi daha sonra rotasını
Istanbul'a çevirerek hareket
ettı. Saat 22.30'-da gelişmeler
ile ilgili açıklama yapan Trab-
zon Valt Yardımcısı Ahmet
Önal da şunlan söyledi:
"Gerekli güvenlik tedbirle-
rini aldık, ısraria geminin
Trabzon'da kalmasını istedik,
ancak Ankara'daki ilgililer ge-
minin güvenlikle hareket et-
mesine izin verdiler. Bu izinde-
ki amaç, bir çaoşma olmasını
önlemek. Gemide 180 yolcu
\ar. 30'u Türk, aynca 30 da
personel var. Can ve mal kay-
bı olmaması için elimizden ge-
len çabayı gösteriyonız. Yap-
öğımız görüsmelerde bir kişi
dışında yaralı olmadığmı öğ-
rendik.'-
Önal, gazetecilerin sorusu
üzerine, gemide 6 eylemcinin
olduğunu, geminin aynlma
karannı lçişleri Bakanlığı ve
Genelkurmay'ın ortaklaşa
verdiğini söyledi. Önal, gemi-
nin sahil güvenhk ekipleri ta-
rafından izlendiğıni ve yakı-
tının ancak Samsun'a kadar
yeteceğini kaydetti. Trabzon-
Samsun arası, gemiyle 12 sa-
at sürüyor. Dışişleri Bakanlı-
ğı Mûsteşan Ozdem Sanberk,
geminin rotasının Türk kara-
sulan içinde yer aldığmı,
uluslararası karasulara çık-
ması durumunda Rusya ile
ortak operasyon düzenlenme-
si olasılığımn doğabıleceğıni
dile getirdi.
Geminin basılmasından
sonra kurrulan Nadya Basko-
va adlı yolcu, ellerinde oto-
matik tüfekler bulunan ve
maske takmış yedi sekiz kişi-
nin "Allah AUah" diye bagı-
rarak gemıye gırdiklerini ve
kapılan kapattıklanm söyle-
di. Görgü tanığının ifadeleri-
ne göre Çeçen teröristler,
150'ye yakin Rus yolcuyu di-
ğer yolculardan ayırarak baş-
ka bir bölüme koydular.
Canlı bağlantı
Kanal D televizyonunda
dün gece yayımmanan "Ha-
ber Hatü"programında canlı
yayında sorulan yanıtlayan
Muhammet, eylemlerinin
Rusya'ya karşı olduğunu vur-
gulayarak gemide bulunan
Türk yolcu ve mürettebata bir
zarar vermelerinın söz konu-
su olmadığı söyledi. Iki gün-
de tstanbul'da obnayı amaçla-
dıklannı belirten Muhammet,
Rusya'nm Dağıstan'da Çeçen
gerillalara karşı yürüttüğü as-
ken harekâtı durdurmaması
durumunda Türkleri indirdik-
ten sonra gemiyi tstanbul Bo-
ğazı'nda havaya uçuracaklan-
nı öne sürdü. Muhammed, ge-
mide 50 eylemci olduğunu
söyledi. Gemi kaptanı Tunçay
da yolculannın sağlık duru-
munun oldukça iyi olduğunu,
gemide yaralı ya da ölü olma-
dığını kaydetti.
Öte yandan gemiyi kaçıran
Çeçenlerin lideri Muham-
met'in Düzce'de yaşayan Mu-
hammet Topcan adlı kışi ol-
duğu ve ailesınin gözaltına
alındığı iddia edildi. Geminin
kaçırıldığının öğrenılmesin-
den sonra Rusya'da televiz-
yonlar yayınlannı keserek ha-
beri verdiler. Olay, dünya te-
levizyonlannda da geniş şe-
kilde yer aldı.
• Baştarafi 1. Sayfada
Bu tanımdan yola çıkıp yıllannı pet-
rol konusuna vermiş birkaç petrol
mühendisine SheH'in açıklamalarını
gösterdim, katıla katıla güldüler.
Sanki Kemal Sunal filmi izliyoıiar.
Ne diyelim?
Petrol akar güldür güldür, haydi
Shell bizi güldür...
Hollanda'nın dolar ineği Shell'in al-
tı soruya verdiği yanıta geçmeden
önce bir haber aktaralım. Çevre Ba-
kanlığı'ndan Petrol Işleri Genel Mü-
dürlüğü'ne (PİGM) kadar "stratejik
önemi kalmayan" Türkiye'de petrol
arama ve çıkarılmasıyla ilgili kurum-
ların uzmanları Ankara'da toplantıya
çağnldı.
1 ocaktaki yazımda, konuyla ilgili
kurumlann temsilcilerinin Fildişi Sa-
hilleri'nde "toplantıya " çağrılabilece-
ğini ve sorunun çözümlenebileceğini
vurgulamıştım.
Fildişi Sahilleri yerine Ankara yeşil-
kınnı yeğlediler. 5 ocakta, gündüz ko-
nuşup akşam yemek yediler.
Yedikleri içtikleri onlann olsun, biz
konuşulanlan aktaralım.
Hollanda'dan büyük büyük adam-
largelmiş. Shell'in böJgede herhangi
bir kirliliğe neden olmadığmı anlat-
mışlar.
Tabii pek çok kişi tatmin olmamış.
Shell'in ve PlGM'nin daha önce ha-
zırtadığı raporların hiçbiri gündeme
gelmemiş. Ancak, petrol atıklarının
içme sulan üzerindeki etkisinin araş-
tınlması için bir çalışma yapılması ka-
Shell Dosyası... (3)
rarlaştınlmış.
Konu, Çevre Bakanlığı'nın sorum-
luluğunda. Biz de izleyeceğiz.
Shell'in yanıtlanna geçelim.
Shell'in Diyarbakır ve çevresindeki
150 petrol kuyusundan çıkan pis su-
yun çevreye ve içme sulanna zaran
olup olmadığı sorusuna şu karşılık
verilmiş:
"...Midyat akiferine enjekte edilen
suda yok denecek kadar az bir oran-
da petrol bulunmaktadır. Ayrıntılı tek-
nikaraştırmalarsonucunda Diyarba-
kır'ın içme suyu kaynaklannın kalite-
sinde enjekte edilen su nedeniyle bo-
zulma olmadığı görülmüştür..."
Shell'in ciddi araştırmalar sonucu
ortaya çıkardığı bulgu şu:
"Yok denecek kadar az petrol..."
Bu nasıl bir oran? Acaba yeni bir
hesaplama yöntemi mi?
Bu topraklarda petrol var mı?
Yok denecek kadar az...
Toprağa bastığınız su kirli değil mi?
Kirlilik yok denecek kadar az...
Oysa raporiara göre sudaki kirlilik
uluslararası standartlardan 500 kat
fazla.
Shell'in içme sulannın bulunduğu
bölgeye bugüne dek 500 milyon va-
rilin üzerinde atık su pompaladığı ra-
porlarda yer alıyor. Buna ilişkin soru-
ya verilen yanıt şöyle:
"Başından beri bu rakamlar
PlGM'ye bildin'liyor..."
Demek ki kirlilik ikiye ayrılıyor:
Haberli kirlilik, habersiz kirlilik...
Shell kirli sulann durumunu
PİGM'ye bildirdiğine göre sorun yok
demektir.
Shell'in kuyulan Perenco şirketine
satışı öncesinde PlGM'ye haber ve-
rildiği belirtiliyor.
Oysa bu kurumun genel müdürü
Ahmet Akçael'le 15 aralıktatelefon-
la görüşmüştum. Akçael, "Satışı ba-
sından öğrendik" demişti.
Birileri bizi satışa getiriyor, ama
kim? Akçael mi doğru söylüyor, Shell
mi?
Biraz ciddiyet, biraz
hassasiyet
Dün Akçael'i telefonla aradık. Ay-
nur arayıp bağlayacaktı. Önce, "La-
vaboda"dediler. Bekledik. Ardından,
"Toplantıya girdi" dediler.
Acaba, lavaboyla toplantı yeri aynı
mı?
Demek ki hem çalışıyorlar hem ku-
rumun içine ediyorlar...
Öğleden sonra yine aradık. "Bizsi-
zi arayalım " dediler. Beş saat arama-
sını bekledik. Başka birtanımla Shell
Diyarbakır'da 2740 varil petrol üre-
tinceye dek bekledik; ama, Akça-
el'den ses çıkmadı.
Shell yetkilileri bölgeden aynlış ne-
denine ilişkin sorumuza şu yanıtı ve-
riyorlar:
"Tamamen stratejik bir karardır."
Strateji sözcüğü Yunanca ordu an-
lamına gelen "stratos"ve gütmek an-
lamına gelen "ago" sözcüğünün bir-
leşiminden türetilmiş. Yani, önceden
belirlenen bir amaca ulaşmak için tu-
tulan yol.
Konunun bu yönünü daha önce
birkaç kez vurgulamıştık. Azerbay-
can petrolünden pay alamayan Shell
strateji değiştirdi. Kafkaslar'daki ka-
nşıklığı, Kuzey Irak ve Güneydoğu-
muzdaki belirsizliği, Çeçenya'daki
kanamayı biraz da petrol penceresin-
den irdelemek gerekiyor.
Bu ayrı bir yazı konusu.
Shell, Diyarbakır kuyularını devret-
tiği Perenco şirketi için, "Kamuoyu-
nun aşina olduğu adı büyük şirketle-
rin dışında birçok sorumluluk sahibi
ve itibahı petrol şirketi vardır" diyor
ve Perenco'yu bunların içinde görü-
yor.
Nedense bu şirketle ilgili uluslara-
rası bilgi bankalarında bile yeterli bil-
gi yok.
Konunun pek çok boyutu var. Özet-
lersek Shell topraklanmız içindeki ku-
yulan kendi istediği bir kuruma sattı.
Bölgenin kendisi için stratejik önemi
olmadığmı açıkladı.
Petrol üretiminde ortaya çıkan atık
suyun içme sulannı tehdit ettiği yö-
nünde ciddi buluntular var. SheH'in
Türkiye'deki yönetimi ciddiye alıp al-
madığı da kuşkulu.
Shell'den biraz ciddiyet, Türkiye
Cumhuriyeti hükümetinden de "eser
miktarda" hassasiyet bekliyoruz...
FENERBAHCE-EFES PILSEN
Tarihimizde
ilk kez!
Koraç kupasında çeyrek finale
yükselen ilci başanlı temsilcimiz
birbiriyle eşleşti! Yarı final
mücadelesinin ilk ayağında, kıran
kırana bir karşılaşma seyretmeye
hazır olun!
Aşk ve cinayet!
Güzel bir öğrenci (Drew Barrymore) ve bir
mahkumun mektup arkadaşlığı... Birbirini
takip eden cinayetler... Bu film soluk
kesiyor!
OLAYLARIN
ARDEVDAKT
GERÇEK
B Baştarafi 1. Sayfada
haklan ihlaline"ilişkin suç-
lamalar var. The European
gazetesinde yayımlanan
bır fotoğrafta askerlerin bir
elinde silah, bir elinde ölü
insan başı var.
Türk Silahlı Kuvvetleri
(TSK), terörün önlenmesi
için üzerine düşen görevi
eksiksiz yerine getirme
çabasında. Ancak, konu-
nun yurtdışında işleniş bi-
çimi, TSK'nin amaçlarıyla
taban tabana zıt.
Bu tür iddiaları "yok sa-
yarak" bir yere varamayız.
Bir Geceyarısı Ekspresi
filmini anımsayalım. Türki-
ye'nin temel çabası, bu fıl-
min olabildiğince az gös-
terilmesini sağlamak, ülke
içinde de yasaklamak ol-
du. Bunun sonuç getirme-
diği görüldü.
The European gazetesi-
nin iddiasını da yok saya-
rak bir sonuç elde edeme-
yiz. Bu gazetenin yayının-
dan birkaç gün sonra
Amerikan CBS televizyo-
nu, Türkiye'nin teröre kar-
şı yürüttüğü mücadelede
sürekli "insan haklannı ih-
lal ettiğini" öne sürdü.
Teröristler dün 11 ma-
sum yurttaşımızı daha
katletti. Katliama katılan-
ları bulmak, güvenlik güç-
lerinin görevi. Bu mücade-
le ne yazık ki kısa sürede
sonuçlanmayacak.
Terörle mücadele salt
silahla verilemez. Dıştaki
bu iddialara gerçekçi ya-
nıtlar vermek, hata yapıl-
mışsa kabul etmek, orta-
da haksız bir suçlama var-
sa aynı yayın organlannda
yanıt hakkını kullanmak da
bu mücadelenin aynlmaz
bir parçası olmalıdır.
• • •
Ddolay
beş görüş
lstanbul Haber Servisi - Sa-
nayici Üzeyir Garih, DİSK
Genel Başkanı Rıd>an Budak,
eski istihbaratçı Mahir Kay-
nak, DSP tstanbul Millerve-
kili ErdoğanToprak ve Yazar
Orhan Pamuk, Sabancı su-
ıkastı ve gazeteci Metin Gök-
tepe'nin öldürülmesini değer-
lendirdıler.
Alarko Holding'in yönetim
kurulu başkanı Üzeyir Garih:
"Zengin ile yoksul sınıf ara-
sındaki fark büyüyor. Kıs-
kançlık büyüyor ve bu ço-
cuklar geleccğin tetikçileri
olarak yetişivorlar. Gazeteci
Metin Göktepe'nin polis ta-
rafından öldürüldüğiinü
söylemek mümkün değil.
Araştırmanın tamamlan-
ması gerekir."
DİSK Genel Başkanı Rıd-
van Budak:
"Sabancı suikastının ar-
kasında, paylaşımdaki bü-
vük adaletsizlik var. Devlet
gazeteci Metin Göktepe'nin
katillerini biliyor ancak ya- '
kalamak istemiyor. Devlet
katilleri kendi içinde arama-
b."
DSP lstanbul Milletvekilt
Erdoğan Toprak:
"Sabancı suikastını ya-
panlar açıklandı, ancak Me-
tin Göktepe olayında yetki-
liler aynı duyarlıbğı göster-
miyor. "
Prof. Dr. Mahir Kaynak:
"Sabancı suikastı hükû-
metin kurulmasıyla ilgili.
Hedef RP, ANAP ve DSP ko-
alisyonu seçeneğini ortadan
kaldırmak. Göktepe cinaye-
ti ise Emniyet Teşkilatının
yıpratılması için işlenmiş
olabilir".
Yazar Orhan Pamuk:
"Sabancı suikastını. gelir
dağılımının bozukluğu, eşit-
sizlik ve başkaldırıyla ilişki-
lendirmek istemcm. Aksi
halde tcrör gücüne dayana-
rak siyaset yapmaya sûrük-
lenirim. Gazeteci Metin
Göktepe ise İstanbul'un gö-
beğinde polisler tarafından
göz göre göre öldürüldii,
tüm kanıtlar bu yönde."
Ankara'dan
denge
politikası
.\NKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye, Çeçenya
bunalımıyla ilgili suskunluğu-
nu bozdu. Ankara, Mosko-
va'nın toprak bütünlüğünü te-
yıt ederken "Sivil halka zarar
\erecek yöntemleri kınıyoruz"
dıyerek Moskova ve Çeçenle-
remesaj verdi.
Dışışlen Bakanlığı jvlüste-
şan Büyükelçi Onur Öymen,
dün düzenledıği basın toplan-
tısında. Çeçenlerin Mosko-
va'dan daha fazla hak elde et-
mek için araç olarak kullan-
dıklan rehıne tutma olayıyla
ilgili bır soru üzenne, "Once-
likle Rusya'nın toprak bütün-
lüğünesaygıduyuyoruz"dedi.