Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLUL 1995 PAZAR
12 DIZI YAZI
Eğitimde halve gidiş sıfır
G
ünümüzde toplumlann eğitim dü-
zeyleri. eğitime verdikleri önemin
yanında, gelişmişliğin ve demok-
ratikliğin temel göstergesi olarak al-
gılanmaktadır. Demokratik ülke-
lerde. eğitim sistemi üzerinde top-
lumun etkili olduğunu görürüz.
Rasyonel bir eğitim sistemi. evrensel değerle-
rin yanında. toplumlann kendi gereksinimleri ve
olanaklannın uygun bileşimiyle gerçeklenebilir.
Toplumsal dinamikler. sistem ve eğitim program-
lan üzerinde etkin ve belirleyicidir.
Antidemokratik toplumlarda yönetimi elinde
tutan güçler, egemenliklerini koruyacak ve deva-
mını sağlayacak araçların başında eğitimi görür-
ler. Eğitim sistemlerini de buna uygun olarak ha-
zırlarlar.
Bilgi çağında. eğitime gerekli önemi vermeyen
ve göz ardı eden toplumlar. süreç içinde egemen
kültürlerin etkisi altında egemen sınıfıyla birlikte
yok olurlar. Bilgi çağının gerektirdiği "toplum-
sal dönüşümü" gerçekleştirmek ve sürekliliğini
sağlamak. çağdaş standartlara uygun olarak eği-
tilmiş insan gücüyle olanakhdır.
Bu nedenle ülkeler. toplumsal değişimde görev
üstlenecek, değişimi kavrayan, üretken. yaratıcı,
sorumluluk alabilen, bilgisini kullanan ve zengin-
leşen insanı yaratmak için eğitim sistemlerini. hem
gelişmelere ayak uyduracak hem de gelişmeyi sağ-
layacak. kendini yineleyerek üreten biryapıya ka-
vuşturmak için çaba harcamaktadırlar.
Gelişmiş toplumlar, eğitimin evrensel boyutu-
nu göz ardı etmeden, sistemin gerçek yaşamla
uyum içinde yerelleşmesini ve toplumsal gelişme-
ye öncülük etmesini sağlamışlardır. Eğitim "ye-
relleşme" ile demokrasinin temel koşulu olan ka-
tılım ve çoğulculuk olgulanna kavuşurken. yerel,
toplumsal ve evrensel gereksinimlere uygun prog-
ramlarla toplumsal gelişmenin itici güçleri haline
gelmiştir.
Eğitim sorunlan
L'lkemiz eğitim sistemi, karmaşık sorunlar için-
dedir. Bu sorunlar. ülkenin içinde bulunduğu eko-
nomik, toplumsal. kültürel, yönetsel ve politik ge-
lişmelerle doğrudan ilgilidir.
Eğitimin tüm süreçlerinde var olan açmazlar, yan-
lış eğitim politikalanmn sonucudur. Eğitim siste-
mimiz. aşm merkeziyetçi, ülke gerçeklerine ve
sorunlarına kapalı. gereksinimlerden uzak bir iş-
leyiş içindedir. Okullarımız. eğitim değil dıploma
veren kurumlar haline gelmiştir.
Hrzlı nüfusartışı veyoğun göç alan kentlerimi-
zın dığer sorunlan yanında. eğitim sorunlan da kat-
lanarak artmaktadır. Bu illerde nüfus artışına uy-
gun olarak eğitim bütçelerinin gittikçe artması ge-
rekirken. aksine düşmektedir.
Bugünkü işleyişle sistemimiz çözümsüzlük üre-
tirhale gelmiştir. 60-70 kişilik sınıflar, araç gereç
yetersizliği. çağdışı ders kitaplan. eğitim ortamı
olma özelliğini yitirmiş bina ve sınıflar, kendini
yenilemeyen eğitim programlan. yetişme kayna-
ğı yok edilen öğretmen. gereksinimin çok üzerin-
de açılan imam hatip okullanyla yanı başında ye-
\ tersiz mesleki ve teknik eğitim kurumlan, bölge-
ler arası dengesizlik, teknolojik gelişmelerden ha-
bersiz yönetim. sokağa terk edilen çocuklanmrz,
üniversite kapısında bekleyen gençlerimiz. üni-
versite mezunu işsizlerimiz. çözüm bekleyen so-
runlanmızdan sadece bir kısmını oluşturmaktadır.
Eğitimimiz. örgüt ve yönetimiyle çevreye kapa-
Türk eğitim sisteminin sorunlan,
ekonomik, toplumsal, kültürel,
yönetsel ve politik gelişmelerle
doğrudan ilgilidir. Eğitimin tüm
süreçlerindeki açmazlar, yanlış
eğitim politikalanmn sonucudur.
Eğitim sistemimiz, aşırı
merkeziyetçi, ülke gerçeklerine
ve sorunlarına kapalı,
gereksinimlerden uzak bir işleyiş
içindedir. Okullarımız, eğitim
değil diploma veren kurumlar
haline gelmiştir.
Eğitim sistemimiz, yaşamın farklı
alanlarıyla bilgi, deneyim ve
gereksinme etkileşimine açık
olmayan, kendi dışındaki alanlara
kapalı bir işleyiş içindedir. Kendi
kendini yenileyen-dönüştüren
değil, yineleyen plan ve
programların oluşması,
bürokratik yapının güçlenmesi;
eğitimin bütün süreçlerinde
öğrenciyi yaşamdan koparmakta,
kendine güvensizliğe, çaresizliğe
koşullamaktadır.
mokratik
T a h s D o 2 a n
h durumdadır. Sistem, yaşamın farklı alanlanyla
bilgi, deneyim ve gereksinme etkileşimine açık ol-
mayan. kendi dışındaki alanlara kapalı bir işleyiş
içindedir. işleyiş, kendi kendini yenileyen-dönüş-
türen değil. yineleyen plan ve programların oluş-
masmı. bürokratik yapının güçlenmesini doğurmuş-
ÖRGÜN EĞİTİMDE GELISMELE1
Yaş
0-5
5-6
7-11
12-14
15-17
18-21
22-29
30-39
40-49
50-59
60-
Çağ
nüfus
Orn
%
10.57
4 74
12.55
7 16
6.80
8.12
13.62
13 41
8.62
7.02
7.21
öğret.
Kadem
esı
ok.ön.
okön
ılköfc 1
ılköft.2
ortöR
een lis
me-tek
vuksöğ.
örgün
açık
vay.eğ.
"
M
II
Çağ nüfusu
1995 yıh
6.655294
2.984.490
7 901.982
4.508.222
4.281 552
_
5 112.676
8575.696
8.443.472
5.427.496
4 407 480
4.539.704
l VE 2000 YHJ HEDEFLERI
Öğrenci
sayısı 1995
vv
201.652
6.985.059
2.666.013
2.124.298
1.226.519
897 779
1.334.408
623 746
710 662
961 148
vv.
vv
w
VY
Oklş.
oranı
1995
%
7.3
884
59.1
48.2
27.2
21
26.1
12.2
13.9
11.2
-
Çağ nüfusu
2000
ytb
7 424.368
3.329376
8.815.120
5.029.184
4.776.320
5.703.488
_
9.561.512
9.414.088
6.051.412
4.928.180
5.061.564
öğrenci
sayısı
2000
YÜl
742436
6.658.000
8.815.120
5.029.184
3.343.424
1.432.896
1.910.528
2.423.982
1.277.581
1.146.401
8.575.000
6.755.000
2.170.000
sos.et.vön
sos.et.yön.
Oklş.
oranı
2000
%.
10
20
100
100
70
30
40
42.5
22.4
20.1
100
80
40
NOT.yıllara göre nüfus artış oranı %2 2 olarak ahnmıştır Buna
1996=64.349 693-1997=65 765.386-1998=67.212.225-1999=68.
göre 1995=62 964 475
690.894-2000=70.202.094
tur. Bu durum. eğitimin bütün süreçlerinde öğ-
renciyi yaşamdan koparmakta, birey ve toplumun
beklentilerinden uzaklaştırmaktadır.
Demokrasinin beşiği olması gereken okullan-
mız. çocuklanmızı, gençlerimizi yaşamın dışına
itmekte, onlan kendine güvensizliğe, bıreyselliğe
çaresizliğe koşullamaktadır
Demokratik, toplumsal ve ekonomik gelişme-
nin önünü açacak ve yönlendirecek bir işleve sa-
hip olması gereken bu kurumlar. gelişmelerin önü-
nü tıkamaktadır. Sanayinin itici gücü olması ge-
reken mesleki ve teknik okullanmız, yeni tekno-
lojileri. sanayide kullandıktan yıllar sonra gör-
mektedirler. Yani okullar, ekonomik ve toplumsal
gelişmenin gerisındedir.
Örgün egitim
Örgün eğitimi. çocuk ve gençlerin temel bilgi
ve beceri kazanmalannı sağlamak, yaşama hazır-
lamak amacıyla belli bir sistem içinde, okul ve sı-
nıf özellikleri taşıyan yerlerde verilen planlı eğit-
sel etkiler olarak tanımlayabiliriz.
Örgün eğitim, ülkemızde okul öncesinden yük-
seköğretime kadar MEB ve YÖK. kanalıyla yürü-
tülmektedir. Hızla artan özel okullar ve azınlık
okullan da sistem içinde yer almaktadır.
Ülkemizde yıllık okullaşma oranı, ilköğretim de
yüzde 7'lere düşmüş. kademeler arası dengesiz-
likler bir yana, örgün eğitimde hız yüzde 4"ten
yüzde 2.3 düşmüştür. Yüzde 2.2'lik nüfus artışı,
bu oranı doğal olarak sıfıra düşürmüştür.
Yani gelişme durmuştur. Yoğun göç alan kent-
lerimizde nüfus artış hızı, yüzde 10 'lara ulaşmak-
tadır. Bu da göstermektedir ki çoğu kentlerimiz-
de okullaşma hızı, nüfus artış hızının gerisinde kal-
maktadır Bu durumda yeni okul. yeni araç gereç
yaratmak şöyle dursun, var olan bile yıpranma ve
eskime nedeniyle korunamamaktadır.
Okullaşma oranının genel düşüklüğü yanında böl-
geler ve cinsler arasında da büyük dengesizlikler
vardır. Özellikle kadınlardaki okuma yazma ora-
nının düşüklüğü. demokratikleşme ve toplumsal
kalkınmayı olumsuz yönde etkilemektedir. Eğitim
talebinin yüksek olduğu ülkemizde, kalabalık sı-
nıflar. eğitim altyapısının yetersizliği, ikili öğre-
tim. (halen ilkokullarımızın yüzde 20'si, ilkögre-
tim okullanmızın yüzde 25'i, ortaokullanmızın yüz-
de 30'u. liselerimizin yüzde 40"ı ikili öğretim yap-
maktadır. Öğretmen yetiştirmedeki eks.ikliklergi-
bi nedenlerle eğitimin kalitesi büyük oranda düş-
mektedir.
Demokratik eğitim programı ile:
# 11 ve ilçelerde velinin. meslek kuruluşlannın.
yerel yönetimlerin. okul ve öğrenci temsilcileri-
nin katılacağı ve eğitimin işleyişinde. plan ve prog-
ramlanmasında ve her konuda yetkili olacak eği-
tim kurullan oluşrurulacaktır.
•Zorunlu eğitim 11 yıla çıkanlacaktır.
# Zorunlu eğitim yerelleştirilecektir.
0 Fırsat ve olanak eşitligini zedeleyen okullar
kaldınlacaktır.
9 Zorunlu eğitim döneminde, ders kitaplan ve
bazı araç-gereçler bedelsiz karşılanacaktır.
# Çok amaçlı ve taşımalı okullar yaygınlaştı-
rılacaktır.
# Meslek ve teknik okullar ülke ve yörelerin
gereksinimine göre yeniden düzenlenerek, yatay
ve dikey geçişlere olanak sağlanacaktır.
# Eğitimde kalite gelişimine önem verilecek-
tir.
# Yeni eğitim teknolojilerinın kullanımı yay-
gınlaştırılacaktır.
0 Eğitim ortamları iyileştirilerek bölgelerin
özelliklerine göre belirlenecek standartlara uygun
okullar yapılacaktır.
0 Okullann fıziki ortamlan. ortak kullanıma ve
yaygın eğitim kurumlanna açılacaktır.
0 Eğitim programlannın, bireyin, toplumun ve
ekonomik yaşamın taleplerine uygunluğu sağla-
nacaktır.
0 Evrensel ilkeler, bilimsellik, ulusal hedefler
ve toplumun gereksinimleri göz önüne alınarak eği-
tim planlaması yapılacaktır. Planlamada yerel ka-
tılım sağlanarak yerel gereksinimler ve çeşitli gö-
rüşlerin. kendini ifadesi ve demokrasi kültürünün
yerleşmesi sağlanacaktır.
0 Tavsiye özelliği taşıyan merkezi planlama. eği-
timin ulusal evrensel boyutunu. yerel planlama ise
merkezi boyut da dahil olmak üzere, daha çok uy-
gulama süreçlerini içerecektir.
0 Ülkenin bir eğitim haritası çıkarılacak. okul
yapımı, araç-gereç üretimi ve personel istihdamı
buna uygun olarak yapılacaktır
0 Fakir ve yetenekli öğrencilere devlet yardı-
mı sağlanacaktır. Yatılı bölge okullan kaldınlarak,
çocuğa doğal ortamında burs, kredi ve başka ad-
larla devlet yardımı sağlanarak, öğrenim olanağı
yaratılacaktır.
0 Uluslararası düzeyde bir eğitim kurultayı top-
lanarak, eğitim sorunlannın görüşülmesi sağla-
nacak, sonraki çalışmalanmıza ışık tutacak ön-
lemler alınacaktır.
0 Herhafta öğrenci, öğretmen. idare ve isteyen
veli ve yöre halkı ile demokratik bir ortamda. o
haftaki çalışmalann degerlendirilmesi yapılacak-
tır.
0 Örgün eğitim aşağıdaki şekilde dört asama
olarak düzenlenerek ve iki üçüncü aşamalar zo-
runlu hale getirilip yerelleştirilecektir.
1- Okul öncesi eâitim 3-5 yaşına okulu isteğe
bağlı.
2- Ilköğretim6-15 yaş ilkokul-ortaokul zorunlu
3- Ortaöğretiml6-18 yaş gene! meslek ve tek-
nik lise zorunlu.
4- Yükseköğrenim 18-24 yaşüniversite, yüksek-
okul isteğe bağlı.
Yarın: Okul öncesi eğitim
YETERSİZ EĞİTİM BATACINDA DECİŞEN TOPLUM
Tarihsel gelişim içinde yozlaşan eğitim
ERTUĞRUL UÇKUN Eğitimci
Eğitim konusunda henüz arayış içinde olduğu-
muz 1930-1950 yılları arası dönemde. Osmanlı
tmparatorluğu'nun çöküntüsü altından sıynlarak
genç Türkiye Cumhuriveti'ni kuranlar, neredeyse
yüzde 9O'ı eğitımsiz bir ulusu en kısa sürede çağ-
daş okullardan geçirmek zorunda olduklarının bi-
lincindeydiler. Ancakuygulamak, uyguladığını ge-
liştirerek sürdürmek. aşamalannı gözlemleyip ge-
leceğe yönelik nitelik kazandırmak. ayn bir yete-
nek istiyordu. Yüce önder Mustafa Kemal'in eği-
tim üzerine yaptığı çalışmalarda en öne geçen ol-
gu. özellikle köylerde yaşayan çoğunluğun, eski re-
jimin kokuşmuşluğu konusunda aydınlatılması,
Türk milliyetçiliğinin uyandınlması. Türk ulusu-
nun çağdaş uygarlık düzeyine ulaştınlması ve kök-
lü toplumsal değişimlerin gerçekleştirilmesiydi.
Bilindiği üzere sosyolojide bir toplumun evrimi. tıp-
kı doğa evrimi gibi. uzun sancılı süreçlerle zorlu
kavgalardan oluşur. Oysa genç Türkiye Cumhuri-
yeti'nin. bu denli uzun süre beklemeye ne zamanı
ne de koşullan uygundur. Gerçi Türk halk kalkış-
masını yöneten yurtsever, dene> imli bir kadro. Kur-
tuluş Savaşı'nda birbirleriyle kenetlenerek yüce
Mustafa Kemal'in önderliğinde yurdu kurtarmak-
ta büyük başarı kazanmışlardı, ama savaş sonrası
asıl gerekli olan siyasal ve sosyal devrimler başla-
dığı zaman. olayın büyüklüğünü kav rayamadıkla-
• Mustafa Kemal'in eğitim üzerine yaptığı çalışmaJarda en çok önem verdiğı
olgu, özellikle köylerde yaşayan çoğunluğun, eski rejimin kokuşmuşluğu
konusunda aydınlatılması, Türk milliyetçiliğinin uyandınlması, Türk ulusunun
çağdaş uygarlık düzeyine ulaştınlması ve köklü toplumsal değişimlerin
gerçekleştirilmesiydi. Latin abecesine geçtikten sonra çağdaş okullara ek olarak
halkevleri, halkodaları. okuma-yazma kurslan açarak, ulusun tüm bireylerinin
aydınlığa kavıışması; aşama aşama çağdaş uygarlık düzeyine
erişmesi amacmı güdüyordu.
n için birliktelikleri parçalanmaktan başka. üste-
lik devrimlere karşı cephe açmak aymazlığına düş-
müşlerdi. Kuşkusuz yüce Atatürk, o erişilmez ön-
derlik ve devrimci dehasıyla bu direnişleri etkisiz-
leştirerek devrimlerini topîuma benimsetmenin yol-
lannı bulmuştur.
Dil devrimi ve ulus bilinci
Eğitimin bir an önce yerleştirilmesindeki ilk güç-
lüğün Arap abecesi olduğu kavramından hareket-
le, Latin abecesine yönelişi ve yabancı dillerin bo-
yundunığundan anndınlmış bir Türk dili yaratma
ilkesi, o büyük insanın göriiş açısının genişliğinin
simgesidir.
Çağdaş okullara ek olarak halkevleri. halkoda-
lan. okuma-yazma kurslan açarak ulusun en kü-
çüğünden en büyüğünedek rüm bireylerinin aydın-
lığa kavuşması; sonra da aşama aşama çağdaş uy-
garlık düzeyine erişmesi amacını güdüyordu.
Rahmetli babamın o dönemlerde aldığı bir bel-
geyi ömekolması açısından sunmak isterim: "İnö-
nü Millet Mektebi Vesikası-1324 doğumlu Hay-
dar Ef. derslere devam etmeden yeni harflerle
Türkçe okuma yazmayı iyice öğrendiğinden,
kendisine bu vesika verildi. -Haziran 1929- Sam-
sun, Milletvekili Mektepleri Yilayet Heyeti na-
mına Umumi Kâtip-" Bu, büyük bir egitim sefer-
berliğiydi. Babalar. analar, dedeler, nineler kendi
istekleriyle "Millet Mektepleri"ne koşuyor ve kı-
sa dönemli kurslarda, Türk abecesiyle okuyup yaz-
ma öğrenmekten kıvanç duyuyorlardı. Osmanlı dö-
neminde saray ve çev resiyle okumuş-yazmışlann
yanında aşagılık duygusuna kapılan halk. Türklü-
ğünden utanan bir ulus canlanıyor, ulus bilincine
erişiyordu. Ölümsüz Atatürk'ün onlan destekle-
yen sloganlarıyla coşuyorlardı: "Ne Mutiu Tür-
küm Diyene!". "Bir Türk Dünyaya Bedeldir!",
44
Bu Milletin Efendisi Köylüdürr v'b. Bundanböy-
le Türk ulusunun yabancı ülkelere karşı boynu eğik
değildi. Geri kalmışlığın, az gelişmişliğin çembe-
rini henüz kıramamış olsalar bile. yeryüzündeki
tüm boynu bükük, ezilmiş halklann özgürlük bay-
rağını yücelten, büyük Atatürk'ün ulusuydu.
Bizler, İkinci Dünya Savaşı sonrası çocuklan, oku-
ma tutkusuyla yanardık. Kitap ve gazete azdı; üs-
telik çoğunluk. kitaba para ayıramayacak denli yok-
suldu. Hafta sonu yayımlanan Afacan, Binbir Ro-
man, Gökler Hâkimi Gordon vb. resimli dergi-
leri büyük bir heyecanla beklerdik. Genellikle me-
mur ve ışçi çocuİdannın alabildiği bu dergileri el-
den ele dolaştırarak okumanın doyumunu, yıllar son-
ra bile anımsayabiliyorum. Okumayı öğrenen her-
kes, yollara atılmış yazılı her kâğıdı. gazete parça-
sını alır ve sanki okumanın zevkinı tatmak isterdi.
lşte böyle hazır duruma getirilmiş bir ulusu, uygun
bireğitimle uygar ülkeler düzeyine getirmenintam
zamanıydı. Geniş kapsamlı bir stratejiyle eğitimi
amacına ulaştırmak gerekliydi; çünkü genç Türki-
ye Çumhuriyeti'ne yönelik savaş veren seriatçı ka-
fası, Atatürk döneminde ezilmelerine karşın. yur-
dun birçok bölgesinde gizli medrese yuvalannda
ektikleri tohumlarının filizlenmesi için uygun or-
tamı bekliyordu.
SÜRECEK
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Büyük Oğul! j
Ruhi Su'nun ölümsüzlüğe vanşının 10. yılında Zincir-
likuyu gömütlüğünde bulunamadım. Sıdıka Su'nun an-!
lattığına göre çok mu çok kalabalıkmış. Sıdıka Su, bura-'
daokuduğu basın bıldirisinı faksla bana ulaştırdı. Sıdıka
Su, Ruhi Su'yu yöresellikten ulusallığa, ulusallıktan ev-
renselliğe Anadolu halk kültürünü taşıyan kişi olarak ni-
teledi. Ozetle şöyle dedi:
"Ruhi Su 'yu yitireli on yıl oldu.., O, yaşamını, mûzik ve
sanat dünyamıza, toplumsal ve siyasal yaşamımıza ve
tüm insanlığın yarattığı o en güzel düşünceye adadı...Ru-
hi Su, sadece bir müzik insanı, yalnızca bir kültür adamı
değildi. O, çağının ve ülkesinin sorumluluğunu sessizce
yüklenmış, bu ağır ve onurtu yükü, ömrü boyunca vakar-
la taşımış yürekli bir aydın, gerçek bir komünisttı.
Ruhi Su 'yu yitireli tam 10 yıl oldu... Bu yıl aynca, O'nun
eseri olan "Ruhi Su Dostlar Korosu"nun da 20. yıldönü-
mü... Su gibi akıp giden bu zaman dilimi içinde, O'nun
müziğimıze ve sanat yaşamımıza getirdiğı bakış gelişti,
yaygınlaştı... Anadolu halk küttürünü, çağdaş müzik norm-
larıyla yoğurarak evrenselliğe ulaştıran; toplumsal muha-
lefeti sazı, sesi ve tüm varlığıyla yükselten sanatçı, ken-
di alçakgönüllülüğüne, görkemli yalınlığına yaraşır bir dn
zi etkinlikle anılacak." (Burada Sıdıka Su, eylül-ekim ay-
larında Ruhi Su için düzenlenecek etkinlikleri saydı).
TYS Başkanı Ataol Behramoğlu da gömütlükte bir ko-^
nuşma yaptı. Konuşmalan doğaçtandı. Rasih Nuri lle-
ri, konuşmasının metnini değilse de konuşmasında ne-
lere değindiğıni belirten bir çerçeveyi faksla yolladı. Ra-;
sih Nuri lleri'nin Ruhi Su konuşma şeması şöyle:
"Ruhi Su, 1912 Van doğumlu. Kimsesiz çocuk olarak
Adana'ya yollandı. Mustafa Kemal döneminde öğren-
cilik, öğretmeninin sesinı beğenmesi, keman dersi, mü-
zik okuluna gidiş, basbariton, opera sanatçılığı.
Oysa, Evren faşist döneminde paralı öğrenim, öğreU
mensiz okul. ;
1983'te Grenoble Üniversitesi profesörleriyle Güney,
Güneydoğu gezisi. Hoşap Kalesi'nde iki çocuğun türkü
söyleyişi... Konservatuvar profesörünün 'Böyle şey dün-'
yada nadirdir' demesi. Burs için düşünürken kahvede
'Kürtçe biliyor musun' demesi üzerine, 'Bu komünist işi'
deyıp çocuğu apar topar kaçırmalan...
Ruhi'nin en önemli yönlerinden biri eğitimcilik, Hasa-
noğlan Köy Enstitüsü'nden korosuna değin...
TlP'te halk âşıklan konserini organıze etmesi...
Opera döneminden bant bile kalmayışı.
Bazı 'solcuların', 'Burjuvalar için halk ezgileri söylüyor'
gibi çirkin sataşmaları.
TKP'liliği; 1952'de opera repertuvanndan çıkanlması.
TKP'de bağımlı bulunduğum M. Ali Aybar'/n Ruhi'yiHa-
tay'dankaçırmamiçin verdığiemir... Geçkalışımız, tutuk-
lanma. Ruhi Su'nun geç kalınmasaydı bile yurdundan
kaçmak istemeyeceği..."
Rasih Nuri ileri'nin satır başlarında verdikleri bile çok
şey anlatmıyor mu?
Sıdıka Su'ya, 20 eylül günu Zincirlikuyu gömütlüğün-
de. kimlerin olacağını sormuştum. O;
- Bizler olacağız, çocuklan olacak; Ataol Behramoğlu,
Rasih Nuri lleri konuşma yapacaklar, ben de bir basın bil-
dinsı okuyacağımdemişü.
Ben. Sıdıka Su'nun "Çocuklan olacak" sözünden Ru-
hi'nin kendi çocuklan. yanı iki oğlunu anlamışım. Meğer
o, "Ruhi Su Dostlar Korosu"nöaki gençlerı anlatmak is-
termiş. Ruhi Su'nun llgın'dan başka bir oğlu olduğunu
söylenti olarak duymuştum. Adı Güngör Su; şu anda alt-
mış yaşını aşmış olmalı. Güngör Bey, turizmle uğraşmış,
şirketler kurmuş, başarılı bir aydın kişi. Güngör Su, Ru-
hi Su'nun, 1930'lu yıllarda Adana'da öğrencıyken tanı-
şıp, evlendiğı Sevim adında bir bacı'dan (hemşireden)
dünyaya gelmiş. Güngör, altı yaşlarındayken Ruhi ile Se-
vım Hanım ayrılmışlar. Sevim Hanım, ayrılmak istememiş.
Istemeyerek bozulan bu evlilik sonunda, ne Sevim Ha-
nım ne Güngör Su, babayı aramamaya çalışmışlar. An-
ne mi çocuğu etkilemiş ne olmuş, bağlar kopmuş.
Turizmci Güngör Su, bir Londra gezisinde bir plakçı dük-
kânına girip, bazı plaklar almak istemiş. Tam alıp, çıkar-
ken yukandan bir plak Güngör Bey'ın başına düşmez mi?
Bakmış, Ruhi Su'nun bir plağı. Güngör Bey, satıcıya:
- Sunu da sann lütfen demiş, babasının plağını satın
almış.
Güngör Su, Ruhi Su cezaevinden çıkıp kulüplerde sa-
zı ile türküler çalıp söylediği sıralarda, gelip izlermiş.
Sıdıka Su, Ruhi Su'nun bir oğlu olduğunu bir vesiley-
le öğrenınce, çocuğu tanımak istemiş. Buluşmuşlar, fa-
kat Güngör çok resmi dururmuş. Ruhi Su, eşine:
- Nasıl da saygılı değil mi Sıdıka dermiş.
1940'lardan sonraki Ruhi Su, artık eski Ruhi Su değil-
dir. Ruhi'nin dünyası değişince, dünyalan değişmiş. Se-
vim Hanım, Ruhi ile ortak çocukları Güngörü, çalışıp di-
dinerek iğneler yaparak okutmuş. Sevim Hanım çoktan
ölmüş.
On yıl önce. Ruhi Su ölünce, Sıdıka Hanım, büyük
oğulu da cenazeye beklemış, ama Güngör gelmemiş! Bu-
na karşılık güzel bir davranışta bulunmuş, 20 Eylül 1985'te,
Zincirlıkuyu'daki cenaze töreninı vıdeoya alarak Sıdıka
Hanım'a yollamış!
On yıl önce, Ruhi Su ölümsüzlüğe kavuşunca, Sıdıka
Hanım, büyük oğula savunman Necla Fertan'la haber
göndermiş. Veraset belgesinde, Güngör Su'nun adının
da belirtilmesini istemiş:
- Ruhi'nin bantlan çıkacak, Güngördebunlarda haksa-
hibıdir. Onlann çıkmasına yardımcı olur demiş. Güngör,
Necla Fertan'a:
- Kesinlikle, benim bir hakkım yok; Sıdıka Hanım bun-
lan en iyiyapar karşılığını vermiş...
Ruhi Su'nun ölümsüzlüğe kavuşmasının yıldönümün-
de. büyük oğulun da kulaklannı çınlatmak istedim. Kü-
çük oğul llgtn'ın da gözlerinden öpüyorum! llgın, 36 ya-
şında...
•••
Antalya'nın Serik ilçesinde çıkan Serik Postası 29 yı-
la "merhaba"dedı. Gazeteye, kurucusu Oğuz Kehya'ya
nice yıllar diliyorum.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6
SOLDAN SAĞA:
1/ Yabani elma...
Çöl ortasında bit-
kili alan. 2/ Danış-
makurulu... Payla-
ma. 3/ Şarkı. tür-
kü... Yatlimanı. 4/
Şarap mahzeni... 4
Uzun soluklu bir
yazın tûrü. 5/ Bir
elçiliğe baglı uz-
man. 6/ Cömert...
1954'telstanbul'da
yayımlanan hafta-
lık mizah dergisi
7/ Akarsu kıyıla-
nndaki çalı ve ağaççıkların
üzerinde de yaşayabilen bir
balık... Asker. 8/ Kısa kepe-
nek... "Mesihı gökten insen
sana yer yok ' Yürü var gel ya
Araptan ya 'den." 9/ Ol-
dûkten sonra Isa taralından
diriltildiğine inanılan adam...
Terazı gözlerinden her bıri.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Yapı çatılarında uzun mer-
tek... Evlere çeşmeden su ta-
şımayı iş edinmiş olan kımse.
2/ Türk halk müziğinde, bağlama ailesinden çalgılann en kü-
çükboylusu... Cılız. zayıf. 3/Tümör... Küçükyapılı birkan-
guru cinsi. 4/ Şamanizm'in din adamlanna verilenad... Me-
şin kesmek için kullanılan araç. 5/ Iri taneli bezelye. 6/ Kent
yadakasabada dış mahalle... Uyanık, gözü açık. 7/Gidiş...
Seryum elementinin sımgesi. 8/ Halı, kilim ya da bez dokuma
tezgâhı... Acınma, yerinme. 9/ Tütün dizmek, kurutmak ve
işlemek için kullanılan kapalı sergi... Tütsüyle kurutulmuş
balık yadaet.