Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 24 EYLÜL 1995 PAZAR
PAZAR YAZILARI
Jçurum kenannda dans etmiştikICimimiz I5'indeydi, kimimız 25'inde.
Okulda dersleri aksatmaya başlamıştık.
Futbol oynamaya da pek zamanımız
yoktu. Diskoteİdere hiç gıtmemiştık.
Karşı cınse ya çok uzaktık ya da
bırbirimizden gizleyerek yaklaşmaya
çalışırdık. Dünyayı omuzlanmızda
taşırdık. Türkiye'nin yazgısı bıze
bağlıydı. Bu yüzden yürüyüşümüzü,
bakışımızı ve konuşmamızı yaşımızın
iki katına çıkarmaya çabalardık. Sınır
tanımaz ölçüde sorumlu ve ciddiydik.
(Ya da öyle görünmek isterdik.)
Kimimiz I5'indeydi, kimimiz25'inde.
Toplantılar düzenlerdık; mitinglerde
yûrürdük; afışler asardık; ajitasyon ve
propaganda yapardık; doğru
bildıklenmizı elımizden geldiğınce
anlatarak yandaş edınmeye çalışırdık.
Birkaç yıl ıçinde iktidara gelmeye
hazırlanırdık. Gecemizı gündüzümüze
katardık. Ne polisten korkardık, ne
haptsten, ne ışkenceden, ne ölümden.
(Korksak da kımseye söylemezdik.)
Kimimiz 15'indeydi, kimimiz 25'inde.
Nice kavgalar ve gûrültüler yaşardık.
Defalarca saldınlara uğrardık. Gözaltına
alınırdık: hapis yatardık; işkence
görürdük; her çeşit ıhanete uğtardık;
öldürülürdük. Yanı başımızda yıtıp giden
o sımsıcak dostlan '"devrim şehidi"
sayıp arkalanndan gözyaşı dökmezdik.
(Döksek de kimseye göstermezdik.)
Kimimiz 15'indeydi, kimimiz 25'inde.
Ideolojik ve politik olmaktan çok,
ahlaksal amaçlar uğruna savaşırdık.
Okuyup araştırmaktan çok dinleyip
sezmeye, bilgilerimizı çoğaltmaktan çok
inançlanmızı sağlamlaştırmaya
çalışırdık. Çok sık yanılırdık. ama
bencillık ve namussuzluk yapmazdık.
Ölenlerimiz ceplerinı doldıumak içın
ölmedi; işkence görenlerimizin amacı
yüksek mevkilere tırmanmak değildi.
(Ama aramızda onursuzlar ve çıkarcılar
da vardı.) Kimimiz 15'indeydi, kimimiz
25'inde. Soru sormasından çok ezbere
yanıtlar vermeye çalışırdık. Yaşamı ve
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
insanlan "siyah ve beyaz" olarak ikiye
ayınrdık. Kutsallaştırdığımız
örgütlerimizin yöneticileri bizim için
yeryüzü tannlan idi; onlann iki
dudağının arasındaydı yazgımız.
Birbirinden pek de uzak olmayan farklı
ülkeleri ve farklı lıderleri
destekledığimız içın, komşu görüşteki
gençlerle bir türlü dost olamazdık.
Başkalanna karşı acımasız eleştiriler
yapar, ama kendimize dokunmazdık.
(Kendini ve içinde bulundugu
hareketleri eleştirmeyi becerenler de yok
değildi.) Kimimiz 15'indeydi, kimimiz
25'inde. Aşksızdık, ailesizdik, işsizdık,
müzıksızdik. balesızdık, şıirsizdık. En
önemlisi, gencecik yüreklerimizde
yeterince sevgi yoktu. iNefrete daha
yakındık. "Bir şe\ler uğruna" olmaktan
çok, "bir şeylere karşı" savaşmaya
alışıktık. Birleşmeye değil. aynlmaya
yatkındık. "Gerekirse'' vurup ktrmaya
hazırdık. Uğrunda mücadele ettığimizi
söyledığımtz toplumdan çok uzaktık.
(Yakm olanlanmız, halkı
hissedenlerimız de vardı.) Şımdı
kimimiz 30'unu geçti. kimimiz 40'ını.
12 Eylül'ü yaşadık: sosyalist sıstemın
yıkılışını ve Sovyetlerin dağılışını
gördiik: örgütlerimizin ve görüşlerimızin
üzennden firtınalar, kasırgalar geçtı.
Galipler, mağluplara karşı olağanüstü
boyufta bir psıkolojık savaş başlattı;
düşüp de yerde yatanlara televızyonlarla,
gazetelerle, devlet gücüyle sınsı ve
acımasız tekmeler atılmaya başlandı. Bır
yandan da ekmek kavgası, çoluk
çocuğun boğaz derdı... Kırlaşan ve
dökülen saçlar bır şey değil, ama
çoğumuzun gözlerindeki ışiğm
kararmasıdır felaketımiz:
yüreklerimızdekı umudun ve inancın
küllenmesidir. Gerçekleri göremeyen
kımiierimizin inat hastalığına
yakalanarak aynı söylemleri ezbere
yinelemesidır. Yenılmeye dayanamayan
kımılenmizin kendi geçmişine sövecek
kadar zayıflamasi ve dizlerinın üzennde
şahlanmayı denemesidır. Mustafa
Balbay'ın "78 kuşagı" dedığı bizım
kuşağin öyküsü bazen trajiktir, bazen
komiktir Özveriyle. cesaretle, onurla
doludur. Ama kör ve sağırdır bazen.
Uçurumun kenannda edilen dans gibidır
Bilgi ve bilinç değil, duygu ve hayal
yüklüdür. Belki bu yönüyle ona inanç
kuşağı"da denılebilir. Nice darbeler
yemiştır bu kuşak. Ve yemege devam
etmektedir. Bitmemiştir bu kuşağın
öyküsü. Geçmişten bugüne uzanan,
yalnızca bazı şarkılann içımizde
uyandırdığı coşku ve sevinç dolu buruk
titreşımler değildır.
Alışveriş
merkezinden
manzaralar
MINNEAPOLIS
LEYLA
TAVŞANOĞLU
St. Paul-Mall of America...
Yani Amerikan çarşısı. Ya
da daha doğru bir deyişle
söylemek gerekırse Mega
Mall... "Minnesota'nın
ikiz kentteri" dıye
adlandınlan. Mıssisippi
nehrinın birer yakasında
kunılu Minneapolis ve St.
Paul şehırlenne çok yakm
bır alanda kurulmuş...
İçinde tam dört. büyük çok
katlı mağaza. 400 tane de
dükkan var... Her gün
binlerce kişi buradan gelip
geçiyor, alışveriş ediyor.
Mall of America aynı
zamanda ABD'nın de bu
türden en büyük alışveriş
merkeziymiş. Bunu
duyunca, herhalde
dünyanın da diye
düşünmekten kendimizi
alamıyoruz. Çünkü
ABD'de her şey dev
boyutlarda... Mallof
Amenca'nın en ilginç
bölümü bize göre
dördüncü katı. Burada
çeşıtli lokantalar ve bır
sinema var. Bu sinemanın
tam bitışiğınde de ülke
çapmda birkaç yıl önce bir
zıncir oluşturan planet
Hollywood lokantası.
Lokantanm ortaklan
"Dokuz Buçuk Hafta"
fılmınin yapımcısı Keith
Baıish, sinema oyunculan
Amold Schvvarzenegger,
Syhester Stalione, Bnıce
NVlllis ve Demi Moore.
Içeri adım attığınızda önce
mekana egemen olan
kırmızılık gözünüzü alıyor.
Sonra dikkath bakınca pek
çok Hollyvvood filmınde
kullanılan çeşıtli eşyalar
görüyorsunuz. Örneğin
"Ferris Bueller's Da>
Off"un Ferrari otomobili,
"Cocoo"fîlminin kozası...
Minnesota'da çekılmiş
"Purple Rain", "l ntamed
Heart" ve "little Big
League" filmlerinde
kullanılan bazı eşyalar da
Planet Hollyvvood'daki
aksesuarlardan bazılan.
Duvarlardakı ekranlardan
çeşitli fılmlerden bölümler
izleyebiliyorsunuz. Yemek
listesine göz attığınızda
hamur ışleri, salatalar
ızgara etlenn yanı sıra
Arnold Schvvarzenegger'in
annesinin tarifine göre
hazırlanmış elmalı
pastanın da müşterilere
sunulduğunu
görüyorsunuz. Burada da
"Amerikan alışkanbğı"
diye tantmlayabileceğimiz
inanılmaz miktarlarda
yemekler geliyor. Hıç
kuşkusuz Amerikalılann
böylesine ıştahlı
olmalannın nedeni bırakın
sıgara içmeyı, sıgara içilen
mekanda bir an bile
durmaktan korkmaları.
Çoğunun devasa
gövdesine bakınca akciğer
kanseri ve kalp
hastalıklanna
yakalanmaktan kaçarken
çok yüksek kolesterolden
damarlannın yağ
bağladığını düşünmek hıç
kuşkusuz yanlış olmuyor.
Mall of Amenca'dan
çıkıyoruz. Gözümüze bir
afiş ılişiyor. Dünyaca
tanınmış, "Muhteşem
Gatsby" romanının yazan
Minnesotalı F. Scott
Fitzgenüd'ın 100. doğum
gününü kutlamak içın bir
edebıyat şenliği
düzenlenmiş. Afişin bir
köşesınde de Fitzgerald'ın
ölümünden sonra
yayımlanan **Not
befterieri" adh kitabından
şu cümle yer alıyor:
"Yamacın kıyısına
iskemleni çek de sana bir
öykü anlatayım." F Scott
Fitzgerald'ın ABD'nin
20'lı ve 30'lu yıllannı
nasıl dolu dolu yaşadığını
anımsayıp "ülkesinin
bugününü görseydi acaba
ne derdi" diye
düşünüyonız.
ABD'nin
Honolulu
kıvısındaki
meraklı izfcyiciler,
hayatlannı
tehlikeye
atüklaraun
bilincinde
olmadan
yûksekliği zaman
zaman 20
metreye kadar
ulaşan dalgalan
seyrediyorlar.
Sörfçülerin
sürekli uğrak yeri
olan
Honolulu'daki
OahuKuzev
Plajı'nda dalgalar
son bir hafta
içerisinde en
korkusuz
sörfçüleri bile
korkutacak bir
yüksekliğe
ulaşınca plajda
denize girmek
yasaklandı.
Bir uzun
oykudur
eski aşklarEskı aylan ne yaptıklannı
biliyoruz: pekı eskı aşklan
ne yapmalı? Hiç
ummadığınız bir anda.
yüreğınizın
dennlıklennde hafifçe
kıpırdayan, uzaktan
kulağınıza gelen bir
şarkıyla sizi geçmışe
götürüveren o hınzır
duyguyu ne yapmalı?
Burada eski aşklan
fotoğrafalbümü
yapıyorlar. Sevdiğinizin
evine tatlı beklentilerle ilk
kez gittiğinizde, mum
ışığında akşam yemeğını
yıyıp iki kadeh şarap
içhkten sonra karşınıza
çıkanyorlar. Uzak
ülkelerin görüntüleri,
esmeri sanşınıyla eski
sevgılıler, önünüzden
görmek istemediğınız bir
film şendi gıbı geçıyorlar.
Henüz ilişkinin başında
olduğunuz, işi sağlama
bağlamadığınız için
ıçinızdeki kıskançlığı dişa
vuramıyorsunuz. "Ha, ne
Uginç", "iyi birine
benziyor" diye tatsız fılmi
bir an önce bitirmeye
çalışıyorsunuz. Eskı
aşklan burada kartpostal
da yapıyorlar. Yıllardır
evlisınız, birlıkte
yaşıyorsunuz. büyük bir
olasılıkla en az bır
çocuğunuz da var. Yok,
bıtmez! Hiç bıter mı?
Renklı pullan özenle
kuşanmış bır kartpostal,
yıne en olmayacak bır
gün, atılıverir posta
kutunuza. Bilmem kaç yıl
öncesınin kızgın bır
yazinda yaşanan ıkı hızlı
hafta, bozuk bır
Ingilizceyle anımsatılır iki
"How are you?" arasında.
Altında Dimitri'nın.
Lena'nın mı. Juanito'nun
mu, Bırgitta'nın mı neyse
kımın ımzası varsa onu,
yakalasanız o an bır kaşık
suda boğacaksınız
tçinizden, "Sana ne ulan"
derken, hiç
beceremedıginiz bir
gülümseme çabası içinde,
"_bn da km" diye
sorarsınız. Sorduğunuz
anda da pişman olursunuz.
Sizi bunca yıldır çok işi
tanıyan eşınız, hemen açar
ağzını. "Ben sana bilmem
neyi soruyor muyunT
diye. O kartpostal ve yaz
manzarası. birkaç gün
sonra yanlışlıkla çöp
sepetini boylar. Eski
aşklan n en beterleri,
bugün karşınıza
çıkanlandır. Erkek, bir
zamanlann genç kızının
iki çocuk annesı bir kadın
olarak göriince; kadın da
eski günlenn çıta gibı
delikanlısını bıra göbeği
ve dökülmeye başlayan
saçlann yarattığı açıklıkla
görünce yıllar sonra ortak
bir duygu oluşur: "Böyle
mi obmış? Bunu mu
sevmişinı'* diye. Siz
bocalarken "yanınızdaki"
ne olduğunu sorar.
Dünyanın en spontan
yalanını atıvenrsıniz.
"Yok bir şey, eski bir
arkadaşa benzetöm de"
diye. Bana kalırsa eski
aşklann en güzelleri,
geçmişte kalanlardır. Bir
müzik dolabından Tımur
Selçuk "Bir derin SIZI
kahr" derken akla
gelendir. Bıraktığınız,
bırakıldığınız halıyle
belleğınızde yaşayan
sevgilidir. Yıllar her şeyi
böylesine değiştirirken
eski bir aşkı birkaç dakika
belleğınızde, yüreğinizde
yaşamak da bir
mutluluktur. özgürlüktür.
Eğer hiçbır şey
yapamazsanız eski aşklan,
bir pazar yazısı
yaparsımz...
Bu Türkler iyi hoş da işletmeleri berbatBir turist, Türkiye'ye ilişkin ılk
izlenimlerinı nasıl edinir? Türk Hava
Yollan'yla uçacaksa daha biletini
almak için gittiği THY bürosunda.
Biletini turizm acentesınden aldıysa,
bir THY uçağinın merdivenlerinı
rırmanıp içen girdiğınde. Uçak,
Türkiye'de hangi havaalanına indiyse.
pasaport polisinin veya vıze gişesınin
önünde kuyruğa gtrdığinde. Bavulunu
almak için bagaj salonunda. Sigara
içilmez levhası altında hemen
sıgarasına sanlmış Türkleri
gördüğünde. Ve kapıdan çıkıp taksiye
nasıl binileceğini kestırmeye çahşırken.
Otelıne giderken trafik canavanyla
taruştığında. Oteline adımını attığı
andan itibaren her saniyesinde. Türkiye
hakkında ne kadar cafcaflı broşür de
basılsa, poster de hazırlansa, turistin
izlenimı. bu kağıt parçalanyla değil,
kendi görüp yaşadıklanyla şekillenir.
Yabancı, Batılı üikelerde artık
standartlaşmış davranışlan Türkiye'de
de otomatık olarak bekler: Güleryüz.
anlayışlılık, kibarlık, hizmet yeteneğı
Bu temel hizmetler zaman zaman
aksayabilir. Aksadığı an ise derhal özür
dilenmesıne alışkındır yabancı. Çünkü
yabancı, Türk değildir. Yani. bir Türk
gibi derin bir nefes çekip, kadenne razı
biçimde "Işte biz böyleyiz" demez.
Eğer bır THY uçağına sabahın köriine
bilet almışsa tunst ve eğer o uçak
havalanamıyorsa açıklama bekler. Hele
bekleme süresi 45 dakikaya çıkmışsa.
baştan savma ve açıklama olmayan bır
anons, ondaki güvensizlık ve
aldatıltnışlık duygusunu katmerler
tçini öfke bürür. Çünkü yabancı turist,
yabancı üikelerde bu tür hızmetleri
satın alırken adam yerine konulur. O,
bir müşteridir. Ona özen gösterilir. .
Bunu Türkiye'de de bekler. Doğal bir
beklentidir bu. Ve eğer bır THY
uçağının anzalı olduğu ancak bır saat
sonra nihayet anlaşılır da yolcular
salona alınmak üzere indinlirse.
LONDRA
EDİP
EMİL
ÖYMEN
yolculardan sıkı bır şekilde ve sıcak bir
ıfadeyle özür dılenır. Bekleme
süresınce THY hesabından bir şeyler
yıyıp içmelen için onlara kupon verilir.
Bu, bu tür hizmetleri adam gibi yapan
yabancı büyük havaalanlannda standart
uygulamadır.
Yolcular, uçaktan indirilip, bir otobüse
tikıştınlıp, bekleme salonu yenne
alanın taa öbür ucuna götürülüp, bir
uçağın yanında yeniden bekletilip.
ındırilmeden tekrar alanın taa öbür
ucundakı bekleme salonuna, hiçbır
açıklama yapmaya tenezzül etmeden
alınırsa, vabancı tunstin o sırada
aklından ne geçer? Türkiye posterleri
mi? Ve hele turist, bir koli gibi, bir
balya. birçuval gibi bekleme salonuna
öylece bırakılırsa? Turizm demek,
ulaştırma ve konaklama hizmeti
demek. Bu kadar.
Tunsti A noktasından alıp vaat ettiğin
saatte B noktasına götüreceksin. B
noktasında vaat ettiğin şekilde ona
hizmet sunacaksın. Tek parça halinde
A noktasına dönmesini sağlayıp
selametleyeceksin. Buoperasyon
sırasında bır aksama her zaman her
yerde her ülkede olabilır. Ona karşı
tedbırli olacaksın. Turistin canlı hayvan
olmadığını bıleceksın. Her turistin
kendi ülkesinde kamuoyu yaratma
gücü olan bin olduğunu akıldan
çıkartmayacaksın.
Hizmet sunmanın uşaklık olmadığını.
bir tican alışveriş olduğunu kafana
yazacaksın. Ama bütün bunlan her an
becermek zor. Çünkü Türkiye'de
turizmin hem içinde hem kenannda
sektörden para kazananlar alaca bulaca.
Kimileri bu ışe gönül vermış. Kımileri
zoraki yapıyor. Kimileri, mıde ülsen
uğruna özveriyle yürütüyor işi.
Kimileri. müşteriyi pav lama azarlama
hakkıni bile kendisinde görebıliyor.
Ey turizmin A'sından Z'sıne kadar her
santımetresınde bu ışten ekmek
yiyenler! Ve Türk Hava Yollan!
Turistle karşı karşıya olduğunuz her
saniye önemıni anlayın artık. Onlan
adam yerine koyun. Türk rükerici
lahavle çeker, "Biz adam olmayız" der,
unutur. Yabancı, unutmaz. Sizin bir
anlık bir davranışınızı bile tunst tüm
ülkeye ve ülkenin tüm tunzm sektörüne
mal etmeye hazırdır.
Sonra ağzınızla kuş tutsanız bile
yaranamazsınız. Olumsuz izlenimleri
silemezsinız. Siz. yabancı bir ülkede
olumsuz izlenimleredınseniz, bunu
nasıl hep hatırlarsanız, yabancı turist de
hatırlar. "Bu Türkler iyi hoş da,
işletmeleri berbat" dıyerek...
İLAN
T.C.
EYNESİL ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1993 '79/ Karar No: 1995/6
Davacı Fatma Küpçü tarafından. davalı Ömer Küpçü aleyhine mahkememıze açılan
şıddetli geçımsızlık nedenıyle boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda tarafla-
nn boşanmalanna ve küçük çocuklan Anf Küpçü, Yalçın Küpçü. Ayşegül Küpçü, Raşıt
Küpü'nün velavetlennin davacı anne Fatma Küpçü'ye venlmesine karar venldiğinden.
karann davalı Omer Kiipçü'ye yapılan araşrırmalara ve tebhgatlara rağmen teblığ edile-
medığı, dolayısıyla adresinin meçhul olduğuna karar venldığinden mahkeme karannın
Teblıgat Kanunu'nun 28. ve müteakip maddelen gereğınce ılan yapılmasına karar venl-
miş olmakla:
Samsun ilı Alaçam ılçesi Bahşioymağı Köyü, cılt no: 014/04, sayfa no: 53, kütük sıra
no: 150'de nüfusa kay ıtlı Mıkdat ile Ipek'ten olma 10.5.1960 doğumlu davacı Fatma Küp-
çü ıle aynı yerde nüfusa kayıtlı Arif ve Elmas'tan olma 3.4.1963 doğumlu Ömer Küp-
çü'nün boşanmalanna. taraflan müşterek çocuklan 17.1.1980 doğumlu Anf Küpçü,
21.4.1983 doğumlu Yalçın Küpçü. 22.4.1984 doğumlu Ayşegül Küpçü, 24.7.1985 do-
ğumlu Raşit Küpçü'nün velayetlennın anneye venlmesine, velayetı anneye verilen ço-
cuklar için taraflann aynı şehirde bulunduklan takdirde her hafta cumartesi günü saat
10.00'dan 18.00"e kadar, dını ve mıllı bayramlann ılk günlen aynı saatlerce okul duru-
muna engel teşkıl etmeyecek şekilde baba yanında kalmak suretıyle her yılın 1 temmuz
ve 20 temmuz akşamına kadar baba ıle çocuklar arasındakı şahsı münasebetin tesısıne.
davacı taraf kendisını vekılle temsıl ettırdığinden davacı lehine 650.000.- TL vekalet üc-
reti takdırine. 2 672.000.- TL yargılama masrafınmdavalıdan alınarak davacıya venlme-
sine daır temyız yolu açık davacı vekıhnin yüzünde davalının yokluğunda venlen karar
açıkça okunup anlatıldı şeklındekı ışbu karann, yayımlandığı tarihten itibaren adı geçen
davalı vönünden 15 eün sonra kesinleşeceği ilan olunur.
Basın:42111
T.C.
İZMİR 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
1993/505 E; 1994/238 K
Davacı Saime Tarhan vekili Av. Nizam Özer tarafından. davalılar Resmıye Topay ve
arkadaşlan aleyhine açmış olduğu tespit davasının vapılan duruşması sonunda:
Mahkememizın 31.3.1994 tarih ve aynı sayılı kararı ile dava sabıt olduğundan kabu-
lü ıle Güzelbahçe'de tapunun 2139 parselınde kayıtlı olan davacı ve davalılann tapuda-
kı hısselen oranında malıki bulundugu taşmmaz üzennde teknik bilirkişınin 28.2.1994
raporuna ekJi krokıde san taranmış olarak gösterilen ve A harfi ile işaretlerin 54 m2'lik
kısmma oturmuş tek katlı kâgir binanın davacı Saime Tarhan'a ait olduğunun tespitine.
yapılan yargılama gıderiennın davacı üzennde bırakılmasma, 600.000.- TL ilam harcı-
nın davacıdan tahsilıne daır verilen ışbu karann davalılardan Resmiye Topay'a karann
teblıfiı yenne kaım olmak üzere ılan olunur. 15.9.1995
Basın: 42335
İLAN
T.C.
MANAVGAT 1. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1994/458
Davacı Mehmet Rüzgâr'ın davalılar Murat Yıldız,
Mustafa Durmaz ve Hasan Zorlu aleyhine açtığı tazmı-
nat davasının mahkememızde yapılan açık yargılamasın-
da venlen ara karan uyarınca.
Davalılardan Mustafa Durmaz ve Hasan Zorlu adla-
nna davetıye teblığ edilemediğınden ve adreslen de tes-
pit edilemediğınden ılanen teblığ yapılmasına karar ve-
nlmiş olup.
Davalılar Mustafa Durmaz ve Hasan Zorlu"nun Ma-
navgat 1. Aslıye Hukuk Mahkemesı'ne aıt duruşma sa-
lonunda, duruşmanın atılı bulundugu. 14.11.1995 günü
saat 9.00'da bızzat hazır bulunmalan v eya kendilennı bir
vekılle temsıl ettırmelen, aksı takdirde HUMK'nin 213
ve 377. sayılı maddesi gereğınce tahkıkat ve yargılama-
nın yokluklannda devam edeceğı ve karar venleceğı. da-
va dilekçesinın ve duruşma gününün davalılara tebliğı yo-
lunda ılanen tebliğ olunur. 25.8.1995
Basın 41899
İLAN
T.C.
HENDEK ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1994/67 Esas - 1995/331 Karar
Davacı: Mehmet Nun Arman - Eskibıçkı Köyü / Hen-
dek
Vekili: Av. Isa Cerav - Sakarya Barosu'ndan
Davalılar: 1- Fuat Yılmaztürk, 2- Canan Kocabay, 3-
Erol Yılmaztürk. 4- Pamela Yılmaztürk. 5- Kann Yılmaz-
türk. Adreslen meçhul.
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan ala-
cak davasında. davacının davası sübut bulmadığından
reddine karar venlen hüküm. davalann adresı bütün ara-
malara rağmen tespit edilemediğınden gazete ıle ılanına
karar venlmış olup yasa yolu açık olmak üzere verilen
karar, davalılara karar tebliğı yerine kaım olmak üzere
ılanen tebliğ olunur. 3.8.1995
Basın: 36835
İLAN
T.C.
İZMİR 6. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1993'506 E' 1994239 K
Davacı Okan Oral vekili Av. Nızam Özer tarafından,
davalılar Resmıye Topay ve arkadaşlan aleyhine açmış
olduğu tespit davasının yapılan açık duruşması sonunda:
Mahkememizin 31.3.1994 gün ve aynı sayılı ılamı ıle da-
vanın kabulü ile lzmır ılı Güzelbahçe ılçesi tapusunun 2139
parselınde davacı ve davalılar adına tapudaki hısseler
oranında kayıtlı bulunan taşmmaz üzennde fen ehlince
düzenlenen 28.2.1994 tarihlı raporun ekındekı krokıde
A harfi ıle göstenlen ve 90 m2 mesahasındakı ıkı katlı
kâgir evın davacı Okan Oral'a aıt olduğunun tespitine.
Yargılama gıderlerinın davacı üzennde bırakılmasma,
600.000 - TL yargılama gıderlerinın davacı üzennde bı-
rakılmasma daır verilen işbu karar, davalılardan Resmi-
ye Topay'a karann teblıöi yenne kaim olmak üzere ılan
olunur. 15.9.1995
Basın: 42338
İLAN
T.C.
TARSUS ASLİYE 1. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1993 976
Davacı Mehmet Alıcı vekili Av. Mehmet Benlı tara-
fından, davalı Ökkeş Zekı Ateğmen, Ahmet Konuralp aley-
hine açılan tazmınat davasının yapılan açık duruşması so-
nunda: Mahkememız tarafından 1993'976 esas ve
1995/425 karar sayılı 30.6.1995 günlü karar venlmış
olup 44.986.500 liranın olay tarihı olan 28.10.1993 tari-
hınden itibaren vasal faızleriyle birlıkte davalılar Ökkeş
Zeki Ateğmen ve Ahmet Konuralp'ten tahsilıne karar ve-
nlmış olup davalılardan Ahmet Konuralp'in adresinin meç-
hul olması nedenıyle adına karar tebliğ edilemediğınden,
karann davalı adına ılan edılmesı ve ılan tanhinden iti-
baren 15 gün içinde karan temzyiz etmesi. etmedıği tak-
dirde karann bu şekilde kesinleşeceği ve avnca karann
dığer davalı Ökkeş Zekı Ateğmen vekili Av. Murat Necati
Işık tarafından da temvız edıldiğı ılan olunur. 30.7.1995
Basın: 36429
Bilimsei bakım ve eğitim vermek üzere yetiştirilecek
EV OGRETMENLERI ve ÇOCUK BAKICILARI
3 Istedığı semtte çaiışacak
n Üniversite veya lise mezunu, gelışmeye açık
• 0-3 yaşa tam gün bakım ve egrtım verebılecek,
0 Kendine güvenen, gelışmeye açık, güleryüzlü ve sevecen,
0 Bebek ve çocuklan seven, enerjı dolu,
ÎJ lyı ücret ve sevgı dolu bır ortam arayan
3 20-45 yaş arasında sıgara ıçmeyen bayanlar.
Lûtten bizi arayınız (0216) 336 04 62/418 28 93 MATURE E p m
BULL ENERJİ
İÇECEĞİ
Pazan gelişmekte olan ürünümüzün Is-
tanbul'da satışını yönetecek dinamik, pre-
zentabl, konusunda deneyimli, 35 yaşım
aşmamış Bay - Bayan satış müdürleri aran-
maktadır.
Tel: 249 89 38-249 89 39
Nüfus cüzdanımı ve sefer görev kâğidımı kaybettim.
RAMAZANEKtK
KARŞIYAKA 1. ASLİYE HLTOJK
MAHKEMESİ
1995/517
Davacı Erol Menç vekili tarafından davalılar Onur Baykent
ve Mehmet Yucel Kırkalı aleyhine açılan tazminat davasının
yapılan duruşmasında. Davalı Mehmet Yücel K.ırkah'>a ıla-
nen tebligat yapılmasına karar verılmıştır Duruşma 4.10.1995
günusaat9.15'tedir
Belırtılen gün ve saatte dum^maya gelmesı ya da kendısıni
bir vekıl ıle temsıl ettırmesı, aksı takdirde yokluğunda durus-
maya devam olunacağı \e karar venleceğı hususu ılanen teb-
lig olunur. 14 9 1995 BaMn: 42840