27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURIYET 27EYLUL1994SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Insanhaklan "buyrak"tur... Ulusal egemenlik "insan haklan öğretisı"nın "yapma" dediğı "nehjy"lerle (yasaklarla) bağlı olduğu kadar, belkı de ondan fazla olarak "yap" dediğı buyruklarla çevnlıdır Prof.Dr.BAHRİSAVCI T urkıyede, "insan hakla- rı" uzennde konuşma evresı açılmıştır Buyuz- den "köktendınalik" de "vic- dansal özgürlıik" alanını aşıp devletı ve sosyo-kul- türel yaşamın her yonunu ışgale kal- karsa, bu bır boşuna çaba olacaktır I- Once şunu bebrtmekte ve de oğ- renmekte dayatmalıyız İnsan haklan uzennde ne kadar durulsa azdır Vak- üyle Fransız Devnmı'nın rahıp, fakat etkın bır duşunur ve polıtıkacısı olan Sieyes, "İnsan haklannı, tunç levhalar özerine >azıp, her köşe başına asmalı; geien okusun, giden okusun ve kendi in- sansal olanaklarını, ayrıcahklannı oğ- rensin" demıştır II- Bızde de meşrutıyetlerden once bıle yaabp soylenmıştır Onun ıçındır kı konu. bırmoda olma duzevıne duş- memıştır. bugunun "sivil toplum" ku- rumlannın bır teması olmuştur Hat- ta, köktencıler ıle kımı sev gı y andaşla- n, ınsan haklannı, Islamın ıçınde go- rûp yaymaya kalkmaktadırlar Ana- yasalanmız (şu mahut 82 bıle) >ok et- meye yonelık çabalanna karşın bır "in- san haklarcı" rol o> namaktan gen kal- mamıştır Cedıtçı Osmanlı teokrasıcı- len bıle, Islamın ıçınde, ınsan haklan- ndan soz etmektedırler III- Ama, bızde, bu bolluğa karşın. konuyu kavramada bır şe> ler. gene de eksık kalmaktadır ve boylece eksık- yanlış anlayışlara duşulmektedır In- san haklan uzennde duranlardan ozur dıleyerek bu konuda bır şeyler soyle- mek ıstıyonım l - Turkıye'de ınsan haklan derunce, yalnızca devletı sırurlama -ıcra>ı gem- leme-, onun ajanlannı (ozellıkle polısı) o haşın tutumunda durdurma anlaşıh- yor Bu, yanlış değıl. fakat yetersız bıral- gıdır Evet, "devlef'e yasama-yurut- me->argı alanlannda, ıstedığını yaptı- rmamak, ınsan haklan ıçınde vardır Oğreünın ılk ışlevı, budur Ingıltere'- de, daha 350 yıla yaklaşan bır geçmış- te, "Habeas Corpüs" kurumu. "devlef- 'ı ve onun "ajan"lannı tutma. alıkoy- ma, bedensel ve moral ışkence yapma, tutuklama. hukum gıydırme ışlemle- nnde. bağlayıcı. onu "keyfilil("'ten alı- koyucu onlemler getırmıştır Fakat "insan hakları öğretisi", bun- dan once ve asıl temeünde. bır başka ışlevındedeyımı olmuştur Buışlev 'İn- san" denen varbğın maddesel, bıyolo- jık. moral ve entelektuel kışılığı alan- lannda, çağın ub-bılım-vıcdan-adalet olçulenne gore y aşatılmasıru, gebştınl- mesını sağlama konulannda, devlete, onun butun organlanna. onlann da butun ajanlanna, bunlann dışında da butun sıvil kurumlanna. mesleklere, sosval katmanlara aılelere ve de her kı- şıye olumlu tutum ve uygulamalarda bulunmayukumluluğudur Bunagore butun bu saydıklanmız, ınsan haklan oğretısının "yapma" dedıklennın ote- sınde. "yap" dedıklenyle de ozelhkle bağlıdırlar Yanı. ınsan haklan kur- mada -geçerlı kılmada-, gelıştırmede ve uyguiamada, sonsuz bır yukumlu- luktedırler Butun bu kurumlar ve kı- şıler, ınsanın kendı gucu v e sorumlulu- ğu ıle kendını ınşada yetersız kaldığı her yerde ve her zamanda, ınsanı. aıle- yı, mesleğı. sosyal katmanı. ulusu, "in- san ve insanlık onunT'na y araşır bır du- zeyde korumak, gelıştırmek, yucelt- mek ışlevı ıle gorevbdır Çağdaş oz- gurluk. eşıtlık, guvence. katılma ve da- yanışma, bu anlamda bır boyut ka- zanmıştır Butun sıvıl toplum kurum- lan vedevlet (sıyasal toplum) bu ışlevı- ne gore vapılanma gorevındedır Bu, "ulusal egemenlik"ı bıle bağlayan bır ışlevdır Ulusal egemenlik "insan hakları öğ- retisi"nın "yapma" dediğı "nehi\"lerle (yasaklarla) bağlı olduğu kadar. belkı de ondan fazla olarak "yap" dediğı buyruklarla çevnlıdır Boylece. çağdaş ınsan haklan oğre- tısı. bır yandan bu nehıylen, ote yan- dan da bu ıstemlen ıçeren bır "isteme" (talepte bulunma) ayncalığı duzeyıne enşmıştır Öyle kı, "çağdaş insan haklan öğ- retisi". butun metafızıklen de genışlet- mıştır Onlann. ancak bır lutuf. bır bağış halınde ınsana verdıklennı, yanı. gerçekte ınsan haklannı. butun meta- fızıkçılerce tannnın yeryuzundekı gol- gesı sayılan. bundan dolayı da hıçbır yukumlulukle bağlanmayan devletın "takdir"lenne bağlanan ınsan haklan, butun nehıylen ve olumlu buyruk- lanyla ulusal egemenlığı kullananlan bıle bağlayıcı bır oğrelı duzeyıne çıkmıştır Batı'nın 1215 tanhlı Magna Car- tasfndan, bızım de 1839 Gulhane Hatt-ı Humayunu'ndan ben. ulusal ve uluslararası bağlandığımız mevzuat 'Insan hakları"nı. kendısıne uyulması gereken "buyruk",devletten yapılacak "istem" duzeyıne çıkarmıştır Öğretı- nın, "yap-geliştir-gerçekleştir" dediğı buyruklar herkesın, devletçe yenne getmlmesını ısteyeceğı "isteme ayrı- calıklan"... İşte, ınsan haklan kavramından soz ederken bu ıkı ozellığı bırlıkte duşun- mek gerekır Hatta, oğretının "yap" dedıklennı one alan bır genış stratejı ızlemek gereklı olur Çunku, boylece tam gerçekleşen bır "insan haklan ortamf'nda. ınsan hak- lan oğretısının. o, "yapma"yı buyuran bolumu de kendılığınden genış olçude uygulama ıçıne gıncı bır ıvme kazan- mış olur kı onun getıreceğı gelışmışlık karşısında "siyasal iktidar"lann, ınsa- nınfizıksel-bıyolojık-moral-entelektu- el varlığını ezıcı, onurunu kıncı bır "baskı" duzenı kurması ve uygulaması olanaklan son derece zayıflar Butun ınsanlar, oğretının ongorduğu "çağ- daş olanaklar ve ölçiitler" ıçınde bır ya- şamaya ve onura kavuşunca o, "yap- ma"yı buyuran "nehiy"lenn "hasin- kaba" uygulam ve usluplan, yavaşlar veadaletleşme-uygarlaşma surea ıçın- de soner gıderler Bunu, ınsan haklan kavramının çağdaş ıçenğını boyle,kavrarsak eskı "İnsan Hakları Bildirgeleri"nden şım- dıkı ulusal hukuklan ust duzeyden et- kıleyen ve onlardan oncelık denen bır anlayış surecı ıçıne gırmış olan ulusla- rarası mevzuatın temel yonlennın ve doğrultulannın şu anlamlarla. şu ılke- lerde toplandığını goruruz ı- Ozgurluk Butun maddesel- moral-vıcdansal-entelektuel alanlarda olmak uzere ıı- Eşıtlık Butun bıreylenn-aılelenn- mesleklenn-sosyal katmanlann "fır- sat eşitlikleri"ne kavuşmalan ve "ada- letü ölçıitler"e gore ışlem gormelen an- lamını ıçennek uzere ııı- Mulkıyet Emeğın urunu ve ka- munun yaran doğrultusunda bır sos- yal ıçenk kazanmak uzere ıv-Guvence İnsanın-aılenın-mesle- ğın-sosyal katmanın, butun maddesel, moral, vıcdansal. entelektuel duşun ve eylemlennı kapsamak uzere v - Dırenme Sıyasal gucun ve ıktıdar ajanlannın ınsan haklannı ıhlallenn- den korunma ve kaçınmayı ıçermek uzere vı- Deneüm-katılma Bu beş husu- sun uyumlaştmlmasının gereğı olarak orgutlenmış olan "sivil toplum" ku- rumlannca sureklı olarak yapılmak uzere vıı- Dayanışma Butun bıreylenn- aılelenn-mesleklenn-sosy al katmanla- nn, demokratık ılkelenn kabulu v e uy - gulamalara geçınlmesı uğrunda bu- tunleşmelen olmak uzere Artık, ınsan haklannı tek tek sayıp dokmeye gerek yok O, ışte bu ılkeler doğrultusunda, zamanlann algılanna gore boyuna artan. ureyen bır gelışım- dır ARADABIR HASAN SATIR Emekli General Solda İlke Bûtûnlüğü Genek Bugun sosyal demokrat partılerdekı sorun bolunmuş- luk değıl, tersıne onu yaratan ılke butunluğu ndekı nok- sanlıktır 199O'lı yıllarda, ulkemızde partıler ıçınde bır ılke kar- maşası olduğu gozle gorulur bır açıklıktadır Sol ıdeolojı sağın ıçınde, sağ solun ıçınde, merkezdekıler en uçların arasındafalan Bukarmaşao kadar belırgındırkı buışı en lyı bılen koşe yazarlan bıle oldukça buyuk farklılıkları olan bu ayrmtılara pek dıkkat etmek gereğını duyma- maktadırlar Partılerde bolunmuşluğu yaratan ışte bu karmaşadır nKe, çok tyı bılındığı gıbı her partının bırımlerını bırbırı- ne yapıştıran guçlu bır tutkaldır Ilke olmazsa ya da bır örgutun bıreylerı, o orgutun ılkelerını kerhen (ınanmak- sızın) kabul etmışler de aynı orgut ıçınde kendı kafaların- dakı ılkelerı surduruyorlarsa, orgutte olması gereken ve bırımlerı bırbırıne yapıştıran tutkal yok olmuş demektır Bugun SHP ve CHP ışte tıpkısı tıpkısına boyledır Her ıkı partıde de, partılerının ılkelerıne gonulden manmış, altta da ustte de yeterlı kımse bulmak çok zordur A'dan Z'ye kımınle konuşulursa konuşulsun, kendısını sol ıdeolojılı ya da sosyal demokrat bır polıtıkacı olarak tanıtmakta- dır Oysa bu kımselerın ıçınde bulundukları ve yukarıda adı geçen partılerın ılkelerı ne sol ıdeolojılıdır, ne de on- lann anladığı anlamda sosyal demokrattır Bu partıler once merkez solda olan partılerdır ve sol ıdeolojıden çok çok farklı yanları vardır Yıne bu part/ler 1980 oncesı CHP'nın ılkelerını ve amblemını benımsemışlerdır ve hâlâ da onun devamı olduklarını ıddıa etmektedırler Oysa kı o CHP ılkelerı, bugun sol ıdeolojı olup da SHP ve şımdıkı CHP'nın ıçınde çoğunlukta bulunan kımselerın duşunduğu gıbı ne kadar sol ıdeolojıye yakıştırılırsa ya- kıştırılsın, belkı bıraz yakın olsa bıle, o yakıştıran kışıle- rın anladıkları şekılde sosyal demokrat ılkeler değıldır- ler O ılkeler, her bırı bırokla ıfadeedılen 'Ataturk ılkelerı'- dırler Azız Atatürk, bugun olduğu gıbı bır ıkısının kaldığı dunyada değıl, komunızmın faşızmın, sosyalızmm, ka- pıtalızmın ve lıberalızmın dunyada kol gezdığı bır çağda teker teker ınceleyerek, yasayarak, gorerek ve bılerek o ılkelerı saptamıştır Eskı CHP'nın tabanındakı bır kımse de onun ıçın yıllarca o CHP yı desteklemıştır sosyal de- mokrat olduğu ıçın değıl O halde bır partının amblemı altı oku taşırken, tuzuğu ılke olarak Ataturk ılkelerını ıçe- rırken o partı, yonetım boşluğundan dolayı ıçıne karış- mış olan yabancı ıdeolojılı kımselerce sol partı ya da Marksıst kokenlı sosyal demokrat bır partı olarak sergı- lenmeye başlanmışsa, orada ne tutkaldan soz edılebılır ne fikırden ne de o partının alternatıflığı ınandırıcı olur Elbette bır bırey ıçın çok solda olmak kabahat falan değıldır Ama o bıreyın cok solda olduğu halde kendı ıdeoloıısını ılkesı bu ıdeolo/ıye uygun olmayan bır partı- de surdurmesı, hele bıferek ya da bılmeyerek bu ıdeolo- jısını ıçınde bulunduğu partının ılkesıymış gıbı gormesı ve gostermesı, durust bır davranış olamaz Partı ıçın boyle bır durum ıse son derecede yıpratıcıdır Bolucu- dur Bugun butun partılerde bu durum vardır Ancak bun- dan en çok etkılenen partıler, ılkelerını belırgın tutmak zorunda olan partılerdır Ilkeler flulaştıkça partılerden kopmalar kaçınılmaz bır sonuçtur Sağ partıler ıçın boy- le bır zorunluluk olmayabılır Cunku onların ılkelerının temelını teşkıl eden dın somurusu ve sermaye oyunları, ulkemızın seçmen tabanının ozellığı nedenıyle bıreyı ık- na etmede pek buyuk uğraşa gereksınım hıssettırmez O halde, bugunku sorun, solda bırleşmek ve bolun- müşluk değıldır Bugunku sorun, eksı sonsuzdan artı sonsuza değtn sıyasal yelpazenın neresınde olursa ol- sun, bır partının ılkelerıne sahıp çıkması ve onlarla taba- nı, ulkenın başına oturunca bıreylere mutluluk getırebı- leceğıne ınandırmasıdır VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Cemıyetırruz uyesı. değerb arkadaşımız MUZAFFER YORGANCIOĞLU 24 Ey lul 1994 Cumartesı gunu vefat etmıştır 1940 y ılında Antalv a"da doğan Yorgancıoğlu. gazetecılığe 1971 yılında Mıllı Gazete de başladı Zaman Gazetesf nde mesleğını surdurdu Bırsure Basın-Y ayınve Enformasyon GenelMuduclugu'ndeçalışan Yorgancıoğlu. 1984'teTRT ye geçtı ve 1988"den ben TRT Yay ın Denetleme Kurulu'nda' görevyapıyordu Vefatı camıamızda buyıak uzuntu yaratan Muzaffer Yorganaoğlu'nun cenazesı 25 Eylul 1994 Pazar gunu Antalya'run Kumluca ılçesı Yaar Koy u'nde ebedı ıstırahatgahına tev dı edılmıştır Muzaffer Yorganaoğlu'na Tann dan rahmet. aılesı ve uyelenmıze başsağlığı dılenz TtRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ Ormanlaryanarkenve biz seyrederken... Bazılannın, "Abartacak bır şey yok, geçen yıl da aynı mıktarda orman yanmıştı" bıçımındeki safsatalannı yüzlenne vurmak, böyle bir savunmayı mahkûm etmek gerekıyor. Doç. Dr. EROL KÖKTÜRK Harita Mühendisi 1 994 yıhnın yaz aylan, televızyon- larda, başka toplumsal alevlenn yanı sıra ormanlardakı alevlenn de yukselışının seyredıldığı bır donem oldu Gelıbolu ıle yoğun bıçımde kamuoyu gundemıne gırdı orman yangınlan Yangınlar yuksel- dıkçe, ıçımız parçalandı Ama korkum, bunlar unutulup gıdecek Insanlar yıne, gundehk yaşam sıkıntılan ıçınde, bır daha- kı yangına kadar anımsamayacaklar bun- lan Yangınlann bınne oburu eklenırken ve yayın organlan değışık nedenler uzennde dururken, bugune kadar devlet katında bu nedenler, faıller, yakanlar konusunda ger- çek bır kanıt ortaya konulamamış olması- nı, bır vatandaş olarak hayretle ızhyorum Anız gıdıyor, gıdıyor, ormanı bır kenann- dan tutuşturuyor Pıknık denıyor, sıgara ızmantı denıyor Daha ılen, sabotaj denı- yor Daha ılen spekulatorler denıyor Değerh bılım adamı Prof Dr Lütfîi Du- ran'ın dediğı gıbı tam bır "yönetim karma- şası" yaşanıyor ulkede Bır pohtıka uygu- lanıyor Orman yanıyor, bır şey yapılamı- yor Gecekondulaşma oluyor bır şey yapılamıyor Kıyılar yağmalanıyor, bır şey y apılamıyor Ondan sonra da denıyor kı. "devlet küçülsün ve bu çerçevede elindeki topraklan da elden eıkarsın..." Ve dıyor kı bazılan, "gecekondulaşmanın nedeni, devle- tin toprak sahibi olmasıdır." Hayretler ıçın- de okuyorum Bencje bunlann nedeni devletın toprak sahıbı olması değıldır. tam tersıne "devletin topraklanmn sahibi olamamasıdır." Ve devlet cumhunyet donemı boyunda ozel mulkıyete gosterdığı ozenı, hıçbır zaman kendı mulkıyetıne gostermemıştır Ve son yıllarda, hele hele 1983'lerden sonra kendı mulkıyetıne tasfıyecı bır yaklaşıma gırmış. bunu yasalanyla da desteklemıştır Bu sureç 1926'dan ben boy le ışlemıştır Saym Tului Sönmez'ın 31 12 1992 gunlu Cumhıınyet gazetesındekı şu yaklaşımı ve sorusu bugun de geçerlıdır Taşınmaz ıyelı- ğı (mulkıyetı), Turk Yurttaşlar Yasası'run (Medenı Kanun) 632 ve ızleyen maddele- nnde tum esaslanyla tanımlanmış ve açık hukumlere bağlanrruştır 4 Nısan 1926'da yayımlanan bu kanun, 936 maddesı gere- ğınce 4 Ekım 1926'da yururluğe gırecektır Demeye kalmadan 15 gun sonra alelacele 19 4 1926 gunlu ve 810 sayılı bır kanun yu- rurluğe konarak, "zamanaşımı veva senet- siz olarak edinildiğd iddia edilen araziler" muracaat edenın adına "mülkiyeti tapuya tescil edilir" hukmu getınlıyor Yurttaşlar Yasası kabul olunmuş, hatta ılan da olun- muş, pekıyı, öyleyse bu temel yasanın ta- şınmaz mulkıyetıyle ılgıh hukumlennı bır anda bertaraf edıveren bu yasa kımler tara- fından, kımler adına yururlüğe konuven- yor 9 Bunun orneklen çok Ama bır tanesı çok çarpıcıdır Ulkemızde adıyla-sanıyla ılk toprak reformu uygulaması bılındığı gı- bı 1973 yılında Urfa'da başlamıştır Bu çer- çevede yapılan oncelıklı ve hızlandınlmış kadastro sonucu ortaya çıkan tablonun bır görüntusu ş-udur Tapulaması yapılan 16 mılyon 500 bın donum arazının yansı bu zamanaşımı hukumlenne dayanılarak, bı- lınen çevrelerce edınılmıştır Sozu edilen hukumler bugun çağdaşlaştırmaya çalıştı- ğımız kadastronun dayandığı yasalann değışmez hukumlen durumundadır Ana- yasanın değıştınlemez maddelen gıbı, de- ğışmez zamanaşımı hukumlen Işte boyledır bızım "taşınmaz mevzuatı- mız..." Ormanlar da bu yaklaşımdan nası- bını almaktadırlar Bılındığı gıbı, anayasa ve yasalar gereğı orman alanlan daraltıla- mazve mulkıyet konusu edılemez Ancak bu alanlarda kullanım hakkı farklı ıkı bı- çımde doğabılır, tahsısler ve orman rejımı dışına çıkarmalar Tahsıslenn konut amacına donuk olma- malan gerekır O nedenle de bazı amaçlara donuk olarak geçıcı tahsısler yapılabılır Ocaklar, madenler, su urunlen tesıslen, en az lOOyatakb tunzmamaçhyatırmlar,yat- çekek yerlen, tunstık amaçb alışvenş mer- kezlen vs Ama kabul etmek gerekır kı, bu tahsıslerden tunzm amaçlı olanlan geçıcı tahsıs olarak rutelemek zamanla olası ola- mamaktadır Çunku 49 yübğına yapılan bır tahsısten gen donuş herhalde pek soz konusu olmaz Bu yolla, ozelbkle tunzm yorelenndekı bırçok alan halkın gezebıle- ceğı orman alanı olmaktan çıkmıştır Bıb- yoruz Bazılan oralardagolfoynayabılır Ashnda burada asıl sorun, orman rejımı dışına çıkanlan alanlardır 6831 sayılı Or- man Yasası'nın 2-b maddesı gereğı, orman nıtelığını yıtıren yerlerde orman kadastro- su yapılarak, bu yerler Hazıne adına tesal edılmektedır Ancak, bıbnmektedır kı, bu tur alanlann ayn ve ozel dokumu (envan- ten), ne yazıktır kı, yapılmamaktadır Hangı araziler orman rejımı dışına çıka- nlmaktadır 9 31 12 1981 tanhıne kadar orman nıtelığını yıtırenler Orman rejımı dışına çıkarma ışı aslında 1977 yılında baş- lamıştır O zamandan bu yana, orneğın İs- tanbul'da 5 000 hektar arazı bu yolla Hazı- ne adına tesal edılmıştır Burada sorun ıkı turlüdür Bınsı omıan alanlannın kaçak yapılarla ışgal edılerek esas ozelbklennı yıtırmesı sorunu Ötekı sorun ıse ağaçlann sokulerek tarla açılması olaylan İkına olay. yaru tarla ıçın yer açmalar çokyaygın Istanbulveçevresmdegunduz- len uyuyan, gecelen çabşan greyderlenn sayısı çok Alemdağ'da. Beykoz'da bunJa- ra ozellıkle çok ış duşuyor Orman ıdaresı bu olaylan sınırlara tel orgu çekerek dene- tım altına almaya çabşıyor Bunun onleyıa bır etkı yapmasından çok, belkı caydıncı bır etkısı olabıbyor Tel dedığın ne kı, kesı- br bır şey sonuçta Gorulmektedır kı, orman nıtelığını yıtır- me. doğanın kendı koşullannda gerçekle- şen olaylar değıl Yanı toprağın yapısında ve o bolgedekı ıklım durumunda ortaya çı- kan değışmeler sonucu "ağaç yetişmez" bır durum oluşmuyor Tersıne "insan eli", ya- nı yapaylık gınyor ışın ıçıne Ve bunun sonucu ağaçtan yoksun bırakılan, ama ağaç yetışme ozellığı yok olmamış olan alanlar orman rejımı dışına çıkanlıyor, ka- dastro sonucu Hazıne adına tescil yapıla- rak. tapu Mıllı Emlak Mudurluğu'ne ven- lıyor O zaman anlıyor kı Hazıne, yenı bır alanın sahıbı olmuş Oysa orman kadast- ro komısyonlannın çahşmaya başlamasın- dan tapuya tescıle kadar geçen surede bu alanlar zaten "halledilmiş" oluyor Yanı devletın mulkıyetı. yıne kağıt uzennde de- meyelım, ama tapuda kabyor Bu ulkede ozel mulk tapular "deldiril- mez". ama devletın tapusu, daha elıne geç- tığj gun delınmış oluyor Anayasanın 169 maddesı. yanan or- manlarla ılgılı hukmunde, "yanan orman- lann yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yer- lerde başka çeşit tanm >e hayvancılık vapı- lamaz" dıyor Ormanlann mulkıyetı konusunda. "devlet ormanlannın mülkiyeti devrolunamaz.. Bu ormanlar zamanaşımı ile mulk edınılemez ve kamu > ararı dışında irti- fak hakkına konu olamaz" hukmunu getın- yor Bu da fena değıl Ama bır konuda kapıyı aralık bırakıyor Anayasa dıyor kı. "Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakunından hiçbir v arar gorülmeyen, aksine tanm aJanlarına domiştunilmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31.12. 1981 tarihinden once bilim ve fen bakunın- dan orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, zeytiıüik gibi çeşitli tanm alanlannda veya hay^ancüıkta kullanüma- sında yarar olduğu tespit edilen araziler, şe- hir, kasaba ve köy yapılannın toplu olarak bulunduğu y erler dışında, orman suurlarında daraltma y apılamaz." Aslında burada son "veya" kapıyı oyle bır açıyor kı. ıçen mılyonlar gırebıbr Ve oyle bır boşluk var kı, ormanlan kurutu- yor Maddede, yanan alanlar dışında bır ağaçlandırma zorunluluğu getınlmemış Kımılennın. "abartacak bir şey yok, ge- çen yıl da aynı miktarda orman yanmıştı" bıçımındeki safsatalannı yüzlenne vur- mak, boyle bır savunmayı mahkûm etmek gerekıyor Evet, haklann yazılmış olması yetmez Onlann kazambnış olması gerekır Bılın- melıdır kı, her yanlmış hak, kazanılmış hak değıldır Asıl olan haklann yazılmış ol- ması değıl, kazanılmış olmasıdır Bu olgu ormanlar ıçın de geçerkhğını koruyor Ummak ve dılemek ıstıyorum kı, yan- gınlar da ulkemızdekı taşınmaz değerlenn somuru araa olarak kurumsallaşmasın TARTIŞMA Demiral sankbları görmüyor! B ılındığı gıbı Nusret Demiral bır burokrat Yanı devletın bır memuru Polısgıbı. oğretmengıbı, askergıbı DGM savcısıolması ona ustunluk sağlamaz Gorev, yetkı ve sorumluluklan yasa ıle belırlenmışür Yasalann dışına taşabılır mı DGM savcısı Nusret DemıraF Asla Amaçıkıyor Bır yasa adamı olan Demiral. yasatanımıyor Orneğın. bırakalım şu ya da bu konudakı davranışlannı Ama.Turkıye Buy uk Mıllet Meclısı Faılı Meçhul Cınayetler Komısyonu Başkanf nın emırlennı dınlemıyorDemıral Orneğın. Uğur Mumcu cınayetı ıle ılgılı soruşturma dosyasını komısyona gondermıyor Hangı komısyona'' Cumhunyet Meclısf nın araştırma komısyonuna kı o Mecbs. y asama v e y urutme yetkısınesahıptır Yanı, hıçbır kurum ya da kuruluş Turkıy e Buyuk Mıllet Meclısf nden ustun olamaz ICım dıyor bunu11 Yasalar Yasalann emnnı kım dınlemıyor. takmıyor' Bır yasa adamı. DGM savcısı Nusret Demiral Vanı.vasa adamı. yasalan takmıyor Pekı, bu nasıl ış 7 Yasa adamı kendısını yasalann ustunde. hatta yasa yapıcı TBMM'den bıle ustun v e guçlu goruy or Hıçbır yetkılı de çıkıp "sen kımsın'dıyemıyor Gorev e başladığından gunumuze dek. kendısıne teslım edilen tek bır dosya sonuca ulaştınlmadı Muammer Aksov, Çetin Emeç, Bahriye Lçok, Turan Dursun, Lğur Mumcu cınayetlen Lıstey ı uzatmanın ne anlamı v ar° DemıraFa gıden dosya. tozlu ratta yennı alıyor Ha sahı. Demiral cumhunvetın mı savcısı. cumhunyet karşıtı duşuncenın mı9 Ankara'da. gozlennın onunde, yeşıl bayrakh. sanklı. c*ıppelı Tıcanıler, cumhuny et duşmanlan dolaşıyor Hıç gızlenmek gereğı de duymadan Sayın Demiral. bu kılık. bu kıyafet. bu davranışlar, sızı mudde-ı umumı yenne cumhunyet savcısı yapan cumhuny et ılkelenne a\ kın değıl mı' Saadettin Maikoç PENCERE TC, 'Ali Baba'nın Çiftiiği mi?.. -Babaaa1 - Soyle benım aslan oğlum1 - Amerıka 'dayken bır arkadaşım vardı, adı Engin, fıs- tık gıbı cocuktur, şunu Emlak Bankası'na genel mudur yapalım - Yapalım benım aslan oğlum1 . -Babaaa1 Soyle benım aslan oğlum' - Sen Amerıka 'dayken ıçtığımız su ayn gıtmeyen bu- tun arkadaşlanmı devlete genel mudur yapalım, hepsı bıze çalışır - Aslan oğlum benım hık demış babasının bumundan duşmuş1 Sen arkadaşlarının hepsını getır, devletın kılıt noktalarına oturtalım, para musluklarını elımızın altında tutalım -Babaaai Sençokyaşa' • Amerıka'da sağda solda, kımı bankanın en alt katında çalışan ne kadar zıbıdı varsa 'Devr-ı Oza/'da devletın en duyarlı yerlerıne oturtuldular Turkıye Cumhurıyetı'nın devlet bankalarında bır gelenek ve bır gorenek oluş- muştu, aşağıdan yukarıya alınterıyle yukselen ne kadar değerh ınsanımız varsa tumu tukaka'sayıldı 1980'lerde yıl uğursuzundu Şımarık prensındı Ne oldum delısınındı Vurguncunundu Pekı, sonuç neoldu? Sonuç ortada1 • Cumhurıyet'ın dunku sayısmda yayımlanan rakamlar dehşet verıcı1 Kım ıktıdara geçerse, devletı hallaç pa- muğu gıbı atıyor "Sıyaset, tıcaret, mafya kıskacına alı- nan 8 kamu bankasında 1980 yılından bu yana toplam 48 genel mudur değıştınldı ' Banka genel mudurlerı artık banka genel muduru değıl mılıtan ve partızan kımlığıne burunduler Çiller bu konuda özal'a rahmet okutacak bır sıyasetı uyguluyor Son 14 yılda kamu bankalarında gorev yapan 48 genel mudurden 21 ı Hazıne ve DPT de gorev yapan 14 musteşardan 6 sı Tansu Çiller'ın Ekonomıden So- rumlu Devlet Bakanı oldugundan bu yana geçen do- nemde değıştırılmış Neden"? • özal donemınde aıle ulkeyı yonetıyordu Çiller donemınde aıle ulkeyı yonetıyor Karı ve koca 1 Koca perde arkasındadır, ama, Çiller şırketınde anca beraber kanca beraber ABDyeyatırım kuşkulu mal- varlığı, şaıbelı kooperatıf ışlerı, en onemlısı de kamu bankalarına ve para musluklarını elınde bulunduran ku- ruluşların yetkılı koltuklarına yapılan atamaların perde arkasında özer Çiller ın bulunmasıdır özer Çiller, istanbul Bankası nı batıran kışı Bu nedenle ustunde şaıbe var Defterı kapanmış değıl Ama istanbul Bankası nı batıran muflıs bankacı, aıle şırketınde ıktıdara geçerek Turkıye Cumhurıyetı kamu bankalarının genel mudurlerını hallaç pamuğu gıbı atı- yor • Kamu bankalarını babalarının çıftlığı gıbı kullananla- rın ekonomıde lıberalızmden soz açmaları çelışkıdır, ama, kamu bankalarına atadıkları kışılerle bırlıkte mas- kelerı duşup kırlı çamaşırları ortaya dokuldukçe suçu kendılerınde arayacaklarına sısteme yıkmaya çalışan- lar herkesı enayı yenne koyuyorlar Kamu bankaları ozerkleştırılebılır, guç bır ış değıl bu; bır tek yasayla butun kamu bankaları sıyasal ıktıdarın elınde oyuncak olmaktan kurtulmuş ve korunmuş olur Pekı, neden yapmıyorlar? Işlerıne gelır mı> Bunlar TC yı babalarının çıftlığı gıbı yonetıyorlar ÇAĞDAŞ AVUKATLAR GRUBU'NA DUYURU istanbul Barosu'nun ekım ayı ıçınde yapılacak Genel Kurul çalışmaları ıle ılgılı olarak 16 Eylul gunu yapılan toplantıdakı goruşmeler de goz onune alınarak bugune kadarkı gelışmelerın genel bır de- ğerlendırmesını yapmak 13 Temmuz tanhlı toplantıda alınan karar gereğınce, aday belırleme yontemlerını tartışıp sonuca bağlamak ve benımsenecek yonteme gore gereken kararları almak uzere, bır toplantı yapılacaktır Sayın meslektaşlarımızaduyurulur Av Hasan Basrı Akgıray, Av Gulçın Çaytıgrl, Av Alışan Sertel,Av Cem Alptekın, Av ErgınCınmen Av AkınAta- lay, Av Bulent Utku, Av Kamıl Tekın Surek, Av Levent Tuzel Av Ismaıl Hakkı Karaca Av ErgınTursoy, Av Ke- mal Keleşoğlu, Av Yucel Sayman Yer : Prof. Dr. Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi (Beyoğlu Eski Evlendirme Dairesi) Tarih: 27.09.1994 Salı Saat : 17.00 CUMHURIYET YOLUND A YunusNadi 30 000 (KDV ıçınde) } Yaunlan Turkoıaçı Cad 39-41 Cağabğlu-htanbul ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCILERE MÜJDE TÜRK DİL KURUMU'NUN OKUL SÖZLÜĞÜ çıktı Fıyatı 260 000 TL. (cıltiı) Fı>alı. 200.000 TL. (plillık luplı) öğrttmen vc öğrencJer ıçın % 25 ındınm yapılır Adra : Ataturk Bulvan, 217 Kavaklıderc-ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle