Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 1994 CUMARTESİ
DİZİYAZI
POLTTIKA VE OTESI
Dr. Andreas Politakis Türk-Yunan dostluğunu sağlayacak senaryoyu Cumhuriyet için yazdı
Atatürk ve Venizelos olsalardı...1983 Şubatı'ndalstanbul'dayapılan "tpekçiödül-
leri" töreninde Sn. Özgen Acar, Eleftherios Venize-
los arşivinde, zamanla unutulup gitmiş ya da belirli
nedenlerle biliıuneyen bölümleri karanlıga gömül-
müş paha biçilmez ve son kerte önemli bir belgeyi
su yüzüne çıkartmasmdan ötürii "Ipekçi ödülü'Me
onurlandınldı. Bu belge. 1934 yıJında bizzat Venize-
los'un Norveç'teki Nobel Banş Odülü Komitesi'ne
yazdığı ve daha önceleri kendi görüşlerine ters dü-
şen Mustafa Kemal Paşa'ya ödülün veriimesini öne-
renbirmektuptu. Yunan önderi Türklerin büyük ön-
deri için şöyle yazıyordu:
"_ Mustafa Kemal Paşa'mn karşıtianna karşı ka-
zandığı utku sonucunda 1922 yılında Tfirkiye Cunv
huriyeti'nin temelleri aolmış, baskı ve istikrarstdıga
son verilmiş, gekcek yıllanla banşın sarsrimasına yol
açabüecek yeni ve tiddi bir tehUke ortadan kakurıl-
mışür. Bir ulusun yaşamında böylesine kısa sürede
köktenci bir değişikliğe kolay kotay rastianamaz.
-Türkiye komşulanyla oian toprak sonınlanmn
tümünii çözüme ulasbnp, ulusalvesiyasal snırlann-
dan hoşmıt olarak bölgede banşu gfiçtü bir savunu-
cusu olmuştur..» tşte bu yüzdeodir ki, Yakuıdoğu ba-
nşında yeni bir çığır açan Türk-Yunan Antiaşma-
sı'nın imzalandtğ) 1930 ydında Yunan bükümetinin
başı olarak ben. Nobei Banş Ödûlü'ne bu 'saygm ko-
numu' gerçekten hak eden Mustafa Kemal'in aday-
hğı konusuna saygıdeğer komite üyelerinin özenîe
eğilmeierini rica ediyonım"_
ELEFTHERIOS K.VENİZELOS
•Venizelos olsa. Türkiye'nin
Avrupa Birliği'ne tam üyeliğinin
hızlandınlması konusunda.
Kıbns sorununa da adil ve kalıcı
bir çözüm getirilmesi koşuluyla.
gerekli tüm önlemleri alır ve
girişimlerde bulunurdu.
Venizelos'un bu konuda ilk
girisimi de 1988-89'dan beri
askıda olan ve Yunan
hükümetinin Türkiye'nin Ortak
Pazar'a girmesi icin imzalaması
gereken 'protokol'u imzalamak
olurdu.
Okurlann da değerlendirebileceği gibi, bu belge
son derece önemli. Venizelos'un, özellikle Türkiye
ile Yunanistan arasında ve tüm bölgede banşın ko-
runması yolundaki görüşleri, Türk ulusunun Ata-
türk'ten devraldığı ve 4 sözcükle özetlediği "banş
öğretisiyle" özdeş: "Yurtta sulh, cihanda sulh."
Ancak bu öğreti dışında Atatürk'ün elyazısı ile ya-
zılmış ve Acar'ın Atina'da bulduğu bir başka çarpı-
cı ve paha biçilmez belge daha var. (Araştırmacı
olan yalnızca dostum Özgen Bey değil).
Bu belge, Kasım 1934'te (daha önce sözü edilen,
Venizelos'un öneri belgesinden birkaç ay sonra) Ata-
türk'ün dönemin Dışişleri Bakanı Sn. George Pez-
mazoglou'na diplomatik görüşmeler için Ankara'da
bulunduğu sırada yazdığı bir mektup. Büyük Ata-
türk'ün Türk-Yunan dostluğu ve işbirliği konusun-
da görüşü şöyle:
"Giderek gelisen Türk-Yunan kardeşnginin vakm
bir gelecekte dünyaıun gözlcrini kamaşünp kör ede-
cek paıiak bir ufuk oluşturacağı gfln hiç kuşkusuz
gdecektir-"
Türk-Yunan ilişkileri konusunda, ne daha önce ne
de sonra, böylesi sözcükler söylenmemiştir.
Günümüzde ilk akla gelen soru ise gerek halk ge-
rekse hükümetler olsun, Türkiye ile Yunanistan'm
bu büyük devrimcilerin öğütlerine ne denli kulak
astıklandır. Bu yazının geri kalan bölümü bu soru-
nu şu bakış açısından ele almaktadır:
"Eğer Atatürk ve Venizelos bugün yaşasalardı ne
yapar, neleri yapmaktan kaçınırlardı?"
Bundan bu iki büyük kjşiliğın 1930 yılından bu
yana yaşıyor olsalardı ne yaparlardı anlamını çıkart-
mak, böyle bir durumun doğal olarak olanaksız ol-
ması nedeniyle, yanlış olur. Zaten yaşıyor olsalardı
bu iki ülke arasındaki sorunlar da çoktan çözümlen-
miş olurdu. Ne Kıbns konusu, ne kıta sahanhğı ko-
nusu ne de Ege Denizi'nin doğal kaynaJdanndan ya-
rarlanma konusu gündemde olurdu.
IVenizelos ne yapart, nelep
yanmaktan kaçnr*?
1. Kıbns'taki Türk ordusunun varhğının Yuna-
nistan'dan kaynaklandığını kabuletmek: Hiç durak-
samadan, açık seçik bir biçimde Kıbns'ta bir Türk
ordusunun varhğının, Kıbns toplumu ve onun yasal
hükümetine karşı Atina rejiminin (Haziran 1974)
kanlı ve sağlıksız saldınlarla ortaya koyduğu başat-
lık mücadelesinden kaynaklandığını, Kıbns Türkle-
rinin bu saldmlar karşısında ciddı bir tehlike içinde
olduklannı kabul ederdi.
2. Ban Trakya'daki azıntağın kendi mesJek ve gete-
eeği ile OgUi karar alma hakkının tamnması: Yuna-
nlstan'ın imzaladıgı "Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Konferansı (AGİK)" anlaşmasına göre Batı Trak-
ya'daki azınhğın, kendilerine, '30'lu yıllarda olduğu
gibi, Türk kökenli ya da yalnızca Türk denmelerini
kabul ederdi.
3. Baü Trakya'da vaşayanlann kendi müftülerini
seçme hakkı: Gümülcine, Dedeağaç ve hatta Ro-
dos'taki azıniığa, demokratik bir süreç içinde, seçi-
lenin bu konuma uygun olması koşuluyla, müftüsü-
nü seçme hakkını tanırdı. Buna karşı çıkanlara Ve-
nizelos, lstanbul'da başpiskoposlann, Türk hükü-
metinin hiçbir müdahalesi ounaksızın, Patrikhane
Meclisi'nce seçildiğini anımsatırdı.
4.Yunan Parİamentosu'nda Türkazınhğından bir
temsikinin bulunmayışını büyük bir eksikük sayar-
dı: Derhal gerekli öniemlen alarak azınlığın seçme-
yi arzu ettiği adaylar arasından bir temsilcinın par-
lamento üyesi olmasını sağlardı.
Sorumlulardan, ilkokulu bitıren tüm azınlık ço-
cuklannın da Hıristiyan çocuklar gibi engelsiz, ko-
şulsuz orta öğrenimlerini sürdürme konusunda ge-
rekenin yapılması için uyanda bulunurdu.
5.Tündye'den Yunanistan'agelecekler için "vize"
uygulamasını derhal yürürlükten kakünnn. 10 yıl
önce Turgut özal, Yunanistan'dan Türkiye'ye gıden
tüm ziyaretçiler için vize uygulamasuu yürürlükten
Portre
Ipekçi Banş Ödülü'nün ıııiıııan
Dr. Andreas Poiitakıs, Girit
Adası'ndaki Rethimno şehrinin
Panorrno Köyü'nde doğdu. Asker
kökenli bir aileden gelmektedir.
Babası Yorgo Politakis ruggeneral,
kardeşlerinden büyüğü Panayotis
1979 yılında Harp Okulu Komu-
tanlıgı yapan bir Tümgeneral, kü-
çük kardeşi Stavros ise Sahil Ko-
ruma Kuvvetleri'nde tuğamirakü.
Cunta zamanında öğrencilerin
ayakJanmasımu kania bastınima-
suta 17 Kasım 1973'te sahne ola-
cak Atiııa Teknik Üniversitesi (Po-
li^oıio) Mühendislik Fakülte-
si'ndaı mezun olduktan sonra ög-
reniminı Paris'te sürdürdü. Bugû-
ne kadar sürdürdüğü mühendislik
mesleğineparalel olarakyazarlığa
da büyük ilgi gösterdi. Öyküleri. Katimerini gaze-
tesinin 1976 ve 1980yıllanndadüzenlediği yanş-
malannda bırincilikle ödüllendirildi. İlk kitabını
1984 yılında yayımladı. "Zulmü Reddedi>t>ruınr
'
adlı bu kitapta çeşitli gazete ve dergilerde yayun-
iannuş yazılan yer aldı.
Yunanistan'a yaptığı yapıcı zıyaretinden 20 gün
sonra Milliyet Gazetesi Gene! Yayın Yönetmeni,
gazeteci Abdi Ipekçi'nin, öldürülmesindcn yalnız
3 gün sonra 4 Şubat 1979'da kitle haberleşmc araç-
larına bir açıkiama yapn. Ipek-
çi'nin anısınabir "Banş veDorthık
Odülür
kumlmasını önerdi. O
günden bu yana zamanmın ve ça-
hsmalaruun büyük bir bölümünü
Türk ve Yunan halklannın yakın-
lasmasına ayırdı.
1988 nisanında önsözünü Nikis
Theodorakis'in yazdığı "Oaceik-
IKonurTürkHaDaBeYakmfe»-
BM" adlı kitabı yayımlandı. (Papa-
zısıs Yayuüan). Soz konusu kitap
1988 sonlannda bu kez Aziz Ne-
sin'in de önsözü eklenerek "Al Be-
yaz-Mjrvi Beyaz" adıyla Türkçe
^ olarak yayımlandı. (Milliyet Ya-
* yınlan) 31 Ekim 1990'da Anka-
ra'da 1930 yılında imyplanan tarih-
/ sel Atatürk-Venizelos anlaşmala-
nnın 60. yıidönûmüyle aynı tarihte Izmir'deki Ege
Ünivershesi'nce "tpekçi 0 1 0 0 ^ 0 1 Türk ve Yu-
nan halklannın yakinjaşmasına. iki halkın birbir-
lenm anlamalanna ve bölgedeki banşa katkılann-
dan ötürü fahri öğretim üyesi ilan edilen Polita-
kis'e unvan belgesini dönemin TC Cumhurbaşka-
nı Turgut özal bizzat verdi. Dr. Andreas Polita-
kis'in gerek Türkiye, gerekse Yunanistan'daki seç-
kin çalışma arkadaşlannın iki ülkenin dostlugu ile
ilgıli çaba ve gırişımleri sürekli artmaktadu*.
Andreas Politakis
Politakis'e göre Atatürk kendi halkına aşda-
maya çalışrığı 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesi-
ne dayanarak Yunan halkının belleğinden Türk
tehdidi korkusunu silmek için her önlemi alırdı.
Politakis'e göre Venizelos olsa, Kıbns'ta bir Türk
ordusunun varuğının, Kıbns toplumu ve onun
yasal hükümetine karşı Atina rejiminin 1974'teki
saldınlanndan kaynaklandığuu, kabul ederdi.
kaldırmıştı.
6. Türkiye'nin Avrupa
Birliğine (AB) kabulü yo-
lunda gerekli tüm girişim-
lerini hızianduırdı: Veni-
zelos derhal eyleme geçe-
rek Türkiye'nin AB'ye
tam üyeliğinin hızlandınl-
ması konusunda, Kıbns
sorununa da adil ve kalıcı
bir çözüm getirilmesi ko-
şuluyla, gerekli tüm ön-
lemleri alır ve (özellikle,
•Her iki ülkede de burada
sunduğum görüşleri 'ütopik' ya
da 'romantik' olarak
nitelendirecekler çıkabilir.
Çağdaş iki ulusal devletin
varhğını borçlu olduğu bu iki
siyasa adamının 'günümüze geri
ABdönem dönüsü'ne de 'tumturaklı sözler'
başkanlığında) ginşımler-ğ
de bulunurdu.
Ancak Venizelos'un
gözüyle bakılabilir. Buna
ayınmcı güçlerin eylem-
lerini desteklemenin be-
deli çok ağır ödenir. tşte
bu nedenledir ki, Anka-
ra'da yapılan son toplan-
tıya katılan birkaç parla-
mento üyesinin PKK'nin
kanlı eylemlerini destek-
lemelerine şiddetle karşı
çıkıyorum. Venizelos da
bu parlamenterlerin dav-
ranışını şiddetle eleştirir-
di. Kürt sorununa siyasal
bir çözüm getirilmelidir.
E. Venizelos 30'lu yıl-
larda Ankara'da, bugün
bile bir örnek sayılabile-
ruıca* vcuiicıu» uıı . •• •• ı ı_ ı i j ^ i oııe oır omcK sayııaoue-
Türkiye'nin (AB) ve tam KUITnaCa gOZUVİe b a K m a k dOgal cekünlüEkimkararlannıüyeliği konusunda ilk giri-
simi, 1988-89'dan beri as-
kıda olan ve Yunan hükü-
metinin (Türkiye'nin Or-
tak Pazar'a girmesi için)
imzalamak zorunda oldu-
ğu "protokoT olurdu.
7. Yunan hava «ahaam
ihlal eden Türk uçakla-
n:Uygulanan engellerin
ortadan kaldınlması için
uyanda bulunur ve derhal,
Atatürk'ün de onayıyla, "Ulusiararası Labey Mab-
kemesi" ya da "Ulusiararası Uzbşma ve Yanp Ko-
mitesi''ne başvurarak soruna kesin bir çözüm iste-
minde bulunurdu.
8. Kışkıraa bir nitefik taşıyan "Ege Bakanlığı "nm
aduu kaknnnh. Yerine "Ege'deki Yunan Adalan Ba-
kanlığı" adını kullanırdı. Zıra, geçmişte Venize-
los'un, 11 Ocak 1980'de de Konstantin Karaman-
lis'in belirttiği gibi "Ege" bir "Yunan denizi'* değil-
dir. Ege'nin Yunanistan'a ait sulan olduğu gibi Türk
ve ulusiararası sulan da vardır.
9. Dışişleri Bakanuu, Balkanlann özeOikle kritik
bir döneminde, Ankara'yı gezi prognunuun dışında
btralap (Csküp'ün yanı sıra), bu yöre başkenderine
göndennekgibi bir vanılgıya düşmezdL Çünkü böy-
le davranmakla Türkiye gözünde Balkanlar'da Üs-
küp Cumhuriyeti'nin savunucusu olarak belirecek-
ti.
10. Kıbns'ı Yunan savunma alanı içinde eie alma
karannı asla kamu önündeaçıklamak gafletinde bu-
lunmazdı. Bu tür şeyler (K. Karamanlıs'in belkı de
söyleyeceği gibi...) '^antnr" sonra "açıklanu-".Yok-
sa, biz Yunanlılar, uğrunda çaba harcadığımız Kıb-
ns'ın ve Kıbns Cumhuriyeti'nin bütünlüğünü ve ba-
ğımsızlığını sorguluyor izlenimini yaratmış oluruz.
Venizelos, aynca, Türk ordusunun adanın işgal edil-
memiş topraklanna karşı giriştiği eylemi "bir savaş
gerekçesj" olarak değerlendirmek gafletinde de bu-
lunmazdı.
11. Sflahh Kürtçeteten Son olarak da (Türkiye'nin
üyelikten çıkanlmasını amaçlayan) silahlı Kürt çe-
teleri konusunda, derhal ve kararh bir biçimde öte-
ki (AB) ülkelerinin, özellikle de Fransa ve Alman-
ya'nın uyguladığı politikayı benimserdi. Dünyanın
neresinde olursa olsun (özellikle de Yunanistan'da)
olabilir. ama ortaya atılan
görüsler ne öyle sanıldığı gibi
'ütopik' ne de 'romantik'tir.
Çünkü anlaşma açısından.
şimdiki koşullar 1930 yılına
kıyasla 'çocuk oyuncağı...'
imzaladığmdan kimi Yu-
nanlılarca "vatan haüü"
ya da en azından "kendi-
sine saygıdan yoksun" bı-
ri ilan edilmişti.
Daha sonra Ankara'ya
yaptığı ziyaret ve bu ka-
rarlan imzalaması çevre-
de hayranlık uyandırdı.
Ancak, kendisi ansızın
ortaya çıkıp, bu yazıda
belirtilen girişimlerde bu-
lunmaya kalkışsaydı, aynı kafadaki insaniarca günü-
müzde de aynı suçlamalarla yüz yüze gelirdi...
I Atatürk netor yapar, ne
I yapmazdı?
1. Kıbns konusu: Derhal gerekli önlemleri alır ve
-her zamankı gibi- gerçekçi önerilerle gelip, 20 yıl-
dır süregelen huzursuzluğa kişisel çıkarlan bir yana
atıp engelleri aşarak bir çözüm getirmeye çalışırdı.
Adil ve kalıcı bir çözümde uzlaşıp, tüm yabancı as-
kerleri adadan uzaklaştınr ve BM aracılığıyla Kıb-
ns'ta yaşayan her iki toplumun da haklannın eşit bir
biçimde gözetilmesi konusunda güvence sağlardı.
2. Yunan hava sahasının ihlaB: Türk uçaklarma, ge-
nişletilmiş Yunan hava sahasını ihlal etmemeleri yo-
lunda derhal uyanda bulunur ve Venizelos ile ortak-
laşa "Ulusiararası Labey MahkemesT ya da "Ulus-
lararası UzJaşma ve Yanp Kometisi''ne başvunır ve
bunlann kararlanna kayıtsız şartsız uyardı.
3. Atina FIR hatn: Atina FIR hattı konusunda so-
rumlu ulusiararası örgüte başvurarak bu tartışmaya
bir son verilmesine çalışırdı.
4. Patrikhane: Atatürk (kendisine özgü, maddenin
özüne inme yeteneğiyle) Istanbul, Fener'deki Patrik-
hane'nin, bu kentte yaşayan 3-4 bin Rum kaldığuı-
dan, öncelikle Türkiye'ye yarar sağlayacagını bilir-
di. Atatürk, Patrikhanenin tinsel özerkliğine parmak
basarak, banş ve huzur içinde etkinliğini sürdürme-
si yolunda elinden geleni ardına koymazdı.
5. Heybeliada Ruhban Okulu: Benzer nedenlerle
Atatürk, Patrikhane görevlilerinin eğitildiği Heybe-
liada'daki ruhban okulunun yeniden açilması için
derhal girişimde bulunurdu. Çünkü bu okul yeniden
işlevselliğine kavuşmadıkça Istanbul'daki Patrikha-
nenin varhğını sürdürmesi olanaksız olur. Buna ge-
rekçe olarak da ruhban okulunun öteki yabancı okul
larla aynı kefeye konamayacağını ileri sürerdi.
6. Ayasofya Müzesi: Dünya çapında yankı uyan-
dıracak bir başka konu da Ayasofya Müzesi'nin der-
hal korumaya ahnmasıdır. Bu projenin masraflan
tabii ki Türk hükümetinin bilim adamlanndan oluş-
turacağı ulusiararası bir heyetin denetimi altında
AB'ce karşılanacaktır.
7. tstanbul'daid Rumlann dönüşü: Ve hiç kuşku-
suz, yalnızca eskiden Türkiye'de ikamet edenlere ta-
şınmazlanna yeniden sahip olma hakkını değil de
(bu hak 1988'de Davos'ta T. özal tarafından yürür-
lüğe sokuldu), tüm Yunan kökenlilere bu ülkeye ve
özellikle Istanbul, lmroz ve Tenedos'a yerleşme ve
meslek edinme hakkının en kısa sürede tamnması
için girişimde bulunurdu.
8. Ege "ordusu": Atatürk derhal, kışkırtıcı bir ni-
telik taşıyan "Ege Ordusu" teriminin kullanımına
son verir ve bu orduya da ötekilerinde olduğu gibi
bir numara verirdi: "4. ordu".
9. Kıta sahanhguun suunannın nesnd bir bkJm-
de beürlenmesi: Türk-Yunan kıta sahanlığının sınır-
lannın nesnel ve yansız bir biçimde belirlenmesi
için Venizelos ile ortaklaşa ulusiararası Lahey Mah-
kemesi ya da ulusiararası uzlaşma ve Yargı Komite-
si'ne başvururdu. Bu sınırlar bugüne dek henüz be-
lirlenemedi.
•Atatürk olsa. Kıbns
konusunda derhal gerekli
önlemleri alır ve -her zamanki
gibi- gercekci önerilerle gelip.
20 yıldır süregelen
huzursuzluğa. kişisel çıkarlan
bir yana atıp engelleri asarak bir
çözüm getirmeye çalışırdı. Adil
vg kalıcı bir çözümde uzlaşıp.
tüm yabancı askerleri adadan
uzaklaştınr ve BM aracılığıyla
Kıbns'ta yasavan her iki
toplumun da haklannın eşit bir
biçimde gözetilmesi konusunda
güvence sağlardı.
10. Yunanlann beüegindenTürk tehdidi korkusu-
nu sümek: Atatürk kendi halkına aşılamaya çahştı-
ğı "Yurtta sulh, cihanda sulh" ılkesine dayanarak Yu-
nan halkının belleğinden herhangi bir Türk tehdidi
korkusunu silmek için her türlü önlemi alırdı.
IAtatvkveVeıızalosortaUaşa
neyapanaî
Aşağıdaki liste bir ömektir:
1-Kültürveeğitiın ahşverişi: Tiyatro, konser, dans
gösterileri, korolar, yazarlar, kitap çevirileri, sinema,
ortak bilimsel konferanslar mutlaka
gerçekleştirihr. Her eğitim düzeyindeki öğrenci
alışverişine yaz aylannda yoğunluk kazandmlabilir.
2- Sürekli bir basın ve kitle iletisim ahşverişi
yapüabUır. Türk basınında Yunan gazete muhabir-
lerine sürekli yer verilebileceği gibi, aynı şey Yunan
basınında gerçekleştirihr.
3- Türkve Yunan ünrversitelerinde secûnh' olarak
Yunanca ve Türkçe dersleri verilebüir. özellikle
çocuk ve gençlere yönelik yaz dil kurslan düzen-
lenebilir.
4- Turizm ve eğitim amaçh geziler için devlet
finansmanı: 20'li yıllardan beri birbirlenne yaban-
cılaşan bu iki ülke insanlannı bir araya getirmek
açısından yararlı olur.
5- Özellikle turizm alanmda: Türk-Yunan yatınm
ortaklıklannı özendirmek için yasal ve genel işlem-
ler kolaylaştınlır.
6- Yunanistan ve Türkiye'de okutulan ders kitap-
ton: özel heyetlerce yenilenirdi.
7- Her iki ülkede Türk-Yunan işbirügi: Buna kar-
şı çıkacak ya da burun kıvıracak politikacı, bakan.
diplomat vb. kişilere karşı kesin tavır alınırdı.
8- 1930'dan II. Dünya Savaşı'na ve daha sonra,
1946'dan 50'h' yülann sonlaruıa dek yürüriükte
olan:Uluslararası bir toplantı ya da konferansta iki
ülkeden birinin bulunmadığı durumda toplantıda
hazır bulunan ülkenin ötekini temsil etmesini ve o
ülkenin çıkarlannı savunmasını öngören anlaşrnaya
yeniden geçerlilik kazandınlırdı.
9- Ve en son olarak: 1930 ekiminde Ankara'da
oluşturduklan "Ulusiararası L'ztaşma ve Yargı
Komhesi"ni daha sağlam temellere oturturlar,
konuyu bilen ve nesnel yaklaşımda bulunacak
kişilere komiteye üye olmaları yolunda çağnda
bulunurlardı.
SONUÇ:
Yukanda değinilen konular, daha önce de belirtil-
diği gibi birer öneri olarak sunulmuştur. Türkiye ile
Yunanistan arasındaki ilişkiler konusunda daha nice
konu ve soruna parmak basılabilir.
Her iki ülkede de bu görüşleri "ütopik" ya da
tt
romantik" olarak nitelendirecekler olabilir. Çağdaş
iki ulusal devletin,varhğını borçlu olduğu bu iki
siyasa adamının "günümüze geri dönüs,ü"ne de
"tumturakn sözier" gözüyle bakılabilir.
Bu eşi bulunmaz iki önderin "geridönüşü"ne kur-
maca gözüyle bakmak doğal olabilir, ama ortaya
atılan görüsler ne öyle sanıldığı gibi "ütopik" ne de
"romantik'tır
Bugünkü koşullar 1930 yılına kıyasla anlaşma
açısından çok daha uygun ve o zamana kıyasla
"bebek oyuncağı~"
NOT: Bu makalenin telifhakkını Istanbul Bekdiye
Başkanlığı 'nın da kathlartyla Yunanistan'dabir din-
leti verecek olan Türk Komsu Vakfi 'na bağıslamak is-
tiyorum. Koro, Bizans dönemi Istanbulu 'ndan Yunan-
ca ilahiler söyleyecek. Umanm bu dinletinin gerçek-
leşebilmesi için başkalan da kathlannı esirgemez.
1 Şubat 1994 günü, Abdi Ipekçi'nin hunharca öl-
dürülüşünün ve adını taşıyan Yunan-Türk Banş ve
Dostluk Vakfı'nın kuruluşunun üzerinden tam 15
yıl geçmiş olacak.
Dilerim ki, bu yazı ve Atina'daki Türk korosu
onun anısını sonsuza dek canlı tutar.
Yarın: Şimon Peres
MEHMED KEMAL
Ymcuhıkia Ne Var.
Ortıan Vell bir şiirinde, "Ne var ki yolculukta her sefer
ağlatır beni" der. Faruk Nafiz, Orhan Veli'den daha eski-
dir; o da bir şiirinde (Handuvarlan) Istanbul-Kayseri yol-
culuğunu şöyle anlatır:
Yağız atlar kişnedi meşin kırbaç şakladı
Bir dakika araba yerinde durakladı
Neden sonra sarsıldı altımda demir raylar
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar
Faruk Nafiz bir istanbul çocuğudur, bir Anadolu yolcu-
luğunu, içinde gurbeti yudum yudum içerek anlatır. Aca-
ba, neden halkımız yolculuk deyince gurbeti anımsar?
Eskiden silahı sırtlayıp Yemen çöllerine düşerdi, şimdi
bir gecekondu düşleyip yorganı sırtlayarak kentleşme-
nin peşinde koşmaktadır. Fakat bunlardan ikisine de
tam ulaşamamıştır. Son yolcufuğumda iyice gördüm ki
bu topraklar, bu topraklann üstünde yaşayanlara yetmi-
yor, bu gidişle yetmeyecektir de...
Aslında Faruk Nafiz'in "Handuvarlan", Orhan Veli'nin
yolculukşiiri, benim "Dünya GüzelOlmalı"dakiyolculuk
şiirim, biraz da olsa kederi, hüznü, sılayı anlatıyor.
Terör belasının iyice azıttığı, herkesin sokağa çıkma-
ya korktuğu bir dönemde "Bu yolculuk da nereden çık-
tı?" diye sormayın, bazı işler bir rastlantıya bağlıdır.
Hanım söylenip duruyor:
"Kaç yıl var bir geziye çıkmadık; senin de, benim de
iyice bir dinlenmeye ihtiyacımız var. Hani bir tatil yap-
sak, ne dersin?"
En az üç yıl oluyor Kıbrıs'a bir haftalık geziye çıkmış-
tık, o kadar. Gezi de Kıbrıs'ın kavurucu sıcağına denk
düşmüştü. Peki bu gezi nereye olacaktı? Edremit Kör-
fezi'ne.
Aka"tlar'dan Gümüşsuyu'na gideceğiz. Eşya az olsa
iyi, çoksa derdiniz büyük olacak. Allah selamet versin
bizim hanım böyle yolculuklarda çok hamarattır, şunu
da, bunu da almadan edemez. iki kocaman valiz, hele
birini kaldırabilirsen aşk olsun! Yüklendik gidiyoruz, ben
valizleri düşünüyorum, hanım soruyor:
"Ne düşünüyorsun?"
"Hiç!"
Otobüs terminaline geldik. Ortalıkta kimse karşılamı-
yor. Bakınıyoruz, boşuna. Kimselerin valizlere baktığı
yok. Yalnız bir minibüse bir şeyler yükleniyor. Gişedeki
bayana soruyorum:
"Valizleri ne yapacağız?"
"Kendiniz taşıyacaksınız." kestirmeden bir yanıt, bu
kadar açık olur. Başımızın çaresine bakacağız. Bereket
bizi getiren şoför hem insaflı çıktı, hem de bizim Karan-
filköylü.
Otogara gideceğiz ama, ne gidiş. Fatih'te miting var-
mış, dolandık da dolandık mı. Bir saatte otogara geldik.
Oradan da bir saatte (biraz abartma) bu yakaya geçtik.
Derim ki, Istanbul'un yarısını dolandık. Bu otobüsler her
yerden müşteri alıyorlar. Ya da müşterileri dağınık böl-
gelerde..
Yeni otogarı merak ediyordum, kendini henüz belli et-
miyor, yapım halinde.. Betonlar, duvarlar, karanlık deh-
lizler... Güvenlik önlemleri de bu yüzden güç oluyor
besbelli. Gözün gözü görmediği bir dehlizden geçtik ki,
aman Allah.. Tam PKK'lik bir korku salıyor.
O kadar dolaştık ki en son geldiğimiz yer Harem oldu.
Oradan da seçkin yolcularımızı aldık.. Güzergâhımız
şöyle çiziliyor: Bursa-Balıkesir üzerinden Küçükkuyu...
Radyo türküler çalarken ilk acı haberi aldık. Atina Büyü-
kelçiliğimiz Müsteşarı Slpahioğlu'nu öldürmüşler. On-
dan sonra gelecek haberlerin de tadı kalmadı. Hepimizi
kaynağı belli olmayan bir hüzün kapladı. Yolculuk tatsız
başlamıştı, altimızdan demir raylar kayar gibi oldu.
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2
1/ Kanaatkâr. 2/ İki üç
yaşındaki erkek koyun...
Yerden belirli bir yüksek-
likte yürümek için kulla-
nılan tahta ayaklık. 3/
Sergen... İşçi. 4/ Nazar
değmesine karşı tütsü
olarak kullanılan bir bit-
ki. 5/ Eskiden Filistin
topraklanna verilen ad...
Kaüşıksız. 6/ Koyun ve
keçi sürülerinin geceledi- 8
ği çit ya da duvarla çevrili g
yer. 7/ Huzur... İtalya
Radyo-Televizyon Kurumu'nun
simgesi. 8/ Norveçli kâşif Thor He-
yerdahl'ın. eski Mısırhlann Ame-
rika'ya gittiğini kanıtlamak için
papirüsten yaptığı ve ikinci sefe-
rinde başanya ulaştığı teknenin
adı... Ahlakbilim. 9/ Kabuğundan
kinin çıkanlan ağaç.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Anadolu ve Rumeli'de göçebe
bir yaşam sürdüren Türk toplu-
luklanna verilen genel ad. 2/ Etek
ucuna doğru genişleyen giysi... Üzerine yaa yazılan tabaklan-
mışceylan derisi. 3/ Burdur'un bir ilçesi. 4/ Dahil... Radyumun
simgesi... "Olumsuz bir hileperdazın esir-i mekri kim/Sufra-i ef-
lâkten — i nücûmu çaldınr" (Nabi). 5/ Bir şeyin ön tarafı, cep-
he. 6/ Büyük deniz taşıtı... İlave. 7/ Dışanya doğru ve birbirinin
tersine iki akıntısı olan dam ya da duvar üstü. 8/ Hizmet hay-
vanlanrun ayağına çakılan demir... Mutlu Obnak Sanatı, Söyle-
şüer gibi yapıtlan dilimize de çevrilmiş ünlü Fransızfilozofu.9/
Derebeyİık toplum düzeninde toprakla birlikte ahnıp saülan
köle... Yapma. etme.
Y A Y I N H A K K I C u m h U r İ y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z
İLAN
T.C.
KANDIRA ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
1994 31
Davaa Milli Savunma Bakanlığı vekilleri tarafından davalılar
Melek Ucak, dahili davalılar Şahızar Akarsu ve Hediye Akarsu aley-
hine acılan tescil davasında.
Kandıra Akdurak mahallesinde ikamet eden dahili davalılar Şahi-
zar Akarsu ve Hediye Akarsu adlanna çıkanlan davetiyenin tebliğ
edilemediği, yapılan tahkikatta da adı geçenlerin açık adreslerinin
tespit edilemediğinden dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen
tebliğine karar venlmiş olup adı geçenlerin duruşma günü olan 18.7.
1994 günü saat 09.00'da rnahkememizde hazır bulunmalan. haar
bulunmadıklan ve kendüerini bir vekille temsil ettirmedikleri takdir-
de duruşmalara yokluklannda devam olunup biürilecegi davetiye
yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 6.6.1994
Basın: 49347
İLAN
AĞRIKADASTRO MAHKEMESİ
EsasNo: 1988/308
Davaa Ağn Maliye Hazınesı Vekili tarafından Davalı Mehmet
Sait Kaya aleyhine açmış olduğu tespite itiraz davasının yapılan açık
yargtlaması sırasında venlen karar gereğince,
Ağn merkez Aşkale Köyü nüfusuna kayıtlı olup halen Ankara
Barosu avukatlanndan Av. Mehmet Sait Kaya'nın yapılan tüm araş-
ürmalara rağmen Yargıtay ilamının kendisine tebliğ edilemediği, bu
nedenle HUMK'un 213 ve 317 sayılı maddeleri gereğince Yargıtay
ilamının kendisine tebliğ edılmış sayılacağı hususu tebligat kanunu
gereğince ilanen tebliğ olunur.
Basın: 49360