18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Cttrsoy: Gericiler KürÜeri hedef gösterdi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - SHP İştanbul Milletve- kilı. TBMM İdare Amirilbra- him Gûrsoy, Erzurum"da "devletin cami imamından emir aldığını" savunarak "Devletin valisi cami imamı- nın, dinin terasilcisi olamaz. Her sokağa dökülene, 'gel sila- hını al' düşüncesiyle hareket edilemez" dedı. Gürsoy ayn- ca, "Devletin güvenliğini devle- tin güçleri mi sağlayacak, yoksa ülkücii mititanlar mı" diye sordu ve "Hükümet; geri- ctterin, yobazların. ülkücülerin PKK'ya karşı olmak bahane- siyle devlet desteğiyle elde et- tikleri pozisyonu, bir kez daha gözden gecirmelidir. Bu gerici akımlar en az PKK kadar teh- likelidir" dıye konuştu. 2 bakan Yüce Divan yolunda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Göçmen konutlan ihalelerinde usulsüzlük yapıldığı iddiasiyla oluşturulan TBMM Soruşturma Komisyonu, eski devlet bakanlanndan Ercüment Konukman ve Mehmet Çevik'in Yüce Divan"da yargılanmalan yolunda rapor haarladı. Rapor, TBMM Genel Kurulu'nda ele alınacak. Genel Kurul. raporu kabul ederse Çevik ile Konukman, bayındırlık eski bakanlan Safa Giray ve Cengiz Alunkaya'dan sonra Yüce Divan sıfatıyla görev yapacak Anayasa Mahkemesi'nde yargılanacaklar. Soruşturma komisyonu dün yaptığı toplanüda, raporuna son şeklini verdi. Rapor yaaldıktan ve üyelerce imzalandıktan sonra TBMM Başkanlığı'na sunulacak. Raporda, eski devlet bakanlan Konukman ve Çevik'in. ANAP iktidan döneminde göçmen konutlan ihalelerinde usulsüzlük yaptıklan kanaatine vanldığı biliirildi. Doğulu milletvekilleri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Güneydoğu'da gıderek tırmanan olay lar üzerine, Meclis'te grubu bulunan partilerin Doğu ve Güneydoğu milletvekilleri çözüm arayışına katkıda bulunmak üzere dün TBMM'detoplandı. Çağnh 74 milletvekilinden 22'sinin katıldığı toplantıda, ANAP'tan yalruzca Van Milletvekili Şerif Bedirhanoğlu. DYP'den Erzurum Milletvekili Abdulmelik Firat ve CHP'denKars Milletvekili Atilla Hun'un bulunduğu dikkatçekti.SHPveRP'li milletvekillerinin ilgi gösterdiği toplanüda. son olaylar değerlendirildi ve çözüm önerileri tartışıldı. Prof. Moran toprağaveıHMi • İstanbui Haber Servisi -Bir rahatsızhk sonucu yaşamını yitiren edebiyat kuramcısı ve eleştirmen Prof. Berna Moran dün toprağa verildi. Moran'ın cenazesi Moda Camii'nde öğleyin kılınan namazdan sonra Karacaahmet Mezarlığj'nda defnedildi. Cenaze törenine. Berna Moran'ın eşi Tatyana Moran. yakmlan. yazar ve eleştirmenler katıldılar. Emeklilere doğum yardımı • ANKARA (AiNKA)- CHP. SSK Yasası'nda değişiklik yapılarak emekli sigortahrun eşinin doğum yapması halinde doğum yardımından yararlandınlmasını istedi. CHP Grup Başkanvekili Uluç Gürkan tarafından hazırlanarak TBMM Başkanlığı'na sunulan ve SSK Yasasf nın değiştirilmesini içeren yasa önerisinde. gösterge tespit tablosundan aybk ve gelir elde etmekte olanlann aylık ve gelirlerinin üst gelir tablosunun 10'uncuderece birinci kadernesine göre hesaplanması ve bu miktar üzerinden ödeme yapılması öngörüldü. DYPde muhalifler, Cindoruk'un karannınnetleşmesi amaayla erteleme istiyor Kongre içiııtarihkavgası• Partiiçimuhalif kanat, gruplaşmalann kongre sonrasında bölünmeye yol açabileceği endişesini, ertelemeye gerekçe gösteriyor. Siyasi çevrelerde ise bu gerekçenin göstermelik olduğu vurgulanırken gerçekte Cindoruk'a zaman yaratmak amacı taşıdığı ileri sürülüyor. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - DYP'deki muhalıf grup- lar. partinin 4. olağan kongresi- nin zamanlaması konusunda mücadeleye başladılar. Başba- kan Tansu ÇiUer'e yakın grup, kongrenin. öngörüldüğü gibi 20-21 kasımda yapılmasmı sa- vunurken. TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un lider olmasını isteyenler, Cindoruk'a "karar süresi" tanımak için. kongrenin ertelenmesini isti- yorlar. Bu nedenle, 5 kasımda yapı- lacak ve kongrenin tarihinin saptanacağı Genel İdare Kuru- lu toplantısı. rakip gnıplar ara- sında "ilk raund" olarak değer- lendiriliyor. TBMM Başkanı Gökberk Ergenekon Hüsamettin Cindoruk'un aday olmaması durumunda, 20-21 kasımda yapılacak olan kong- renin, DYP yetkili organlann- da üstünlük sağlama mücadele- si şeklinde geçmesi bekleniyor. Partinin Genel İdare Kurulu ve Başkanhk Divanı gibi yetkili organlannda. kongrenin erte- lenmesi yolundaki görüş gide- rek ağırlık kazanırken. Başba- kan Tansu Çiller, delegelere yö- nelik kulis faaliyetlerine hız ver- di. Çiller, yaklaşık bin 180 do- layındaki kongre delegelerine ayrı ayn gönderdiği mektubun- da. partideki bölünmüşlük tab- losuna karşı "biriiktelik" çağnsında bulundu. Bu gelış- Tansu Çiller meler nedeniyle, 5 kasıma ka- dar toplanarak, kongrenin yer, gün, saat ve gündemini belirle- mesi gereken GİK toplantısı, Çiller ve karşıtlan açısından kongre provası niteliğini taşıya- cak. Tablo, ÇiUer'in aleyhinde Parti çevrelerinden edinilen bilgilere göre, kongre öncesi yapılacak son GİK toplantısı, kongre tarihinin ertelenmesi ve koalisyona son verilmesi yolun- daki baskılarla karşılaşacak ol- ması nedeniyle, Başbakan Çil- ler'i tedirgjn ediyor. 40 kişilik Genel İdare Kurulu'nda. üve- Hüsamettin Cindonık lerden yüzde 70'inin kongrenin ertelenmesini istedıği bildirili- yor. Partinin diğer yetkili or- ganı Başkanlık Divanı'ndaki tablo da Çiller açısından pek "iç açKn" bulunmuyor. Dokuz üyesi bulunan Başkanlık Di- vam'nda. genel başkan yardım- alan Yaşar Topçu ve Ersin Fa- ralyalı. kongrenin mart yerel se- çimleri sonrasına bırakılmasını istiyorlar. Genel Başkan Yardıması Mehmet Dülger. Genel Muhasip Özden Özbilun ile Genel Sekreter Gökberk Er- genekon ıse kongrenin 1 ay son- raya ertelenmesi görüşünü sa- vunuyor. Başbakan Çiller, Genel Baş- SHP, konuyubugüngündeminden düşecek. Baykal 'Hayırlı olsun' dedi SoldabirlikumudusöndüANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Birle- şik parti organlannda temsil oranı nokta- sında tıkanan "solda biriık" görüşmelerin- de köprüler atıldı. SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın. CHP lideri Deniz Bay- kal'ın grup toplantısındaki. "CHFyi eşit kabul etmeyen bir düşünceyi müzakere et- mem. Sayın Karayalçın, taşralı tüccar an- layısını bırakmalıdır" sözlerini "umut kırı- cı" bulduğunu söyledi. Karayalçın, "tnsa- nın birlikte olacağı kişiyi kasaba taciri diye nitelendirmesini doğru bulmuyonım. Ko- nuşmadan olumlu bir mesaj çıkaramadık. Bu nedenle daha fazla beklemeye gerek yok" dedi Karayalçın'ın. bugün olağa- nüstü toplantıya çağırdığı SHP Parti Meclisi'nde. konunun ke- sin karara bağlanarak, solda birlik çalışmalannı gündemden çıkarması bekleniyor. Karayalçın, dün partisinin grup toplantısında yaptığı ko- nuşmada. PM'deki değerlen- dirmeler hakkında bılgi verdi. SHP'nin "CHP" adı. CHP'nin de genel başkanlık konulann- daki özveriyİe belirli bir nokta- ya gelindiğini anımsatan Kara- yalçın. "Kim daha çok özveri gösteriyor tartışmasını doğru bulmuyonım. Bu bir güç, prestij, onur işi değil. Gücii. onu- ru karıştınrsak, çok büyük bir fırsatı kaçır- mış oluru?" dedı Karayalçın. grup toplantısındayken. Baykal'ın CHP grubundaki açıklamala- nndan haberdâr edildi. CHP hderinin söz- lerini eleştiren Karayalçın. yakın çevresi- ne. "Anlayamıyonım. şaşırdım. Ben oran- dan bile söz etmiyorum. Bu tür bir karşılık veriliyor. Bu çok açık bir yanıt" diye yakm- dı. Karayalçın. Baykal'ın açıklamalan nedeniyle gelecek hafta yapılacak Parti Meclisi'nı bugün olağanüstü toplantıya çağırdı. "Ba\ kal'ın sözleri umut kıncı" » Karayalçın, grup toplantısından sonra SHP Merkez Yütürme Kurulu'nu topla- dı. Karayalçın, MYK toplantısından ayn- lırken, gazetecilere şu açıklamayı yaptı: "Sayın Baykal'ın konuşması, bizim çağ- nmıza yanıt niteliğinde değildir. Ben grup- taki konuşmamda, SHP PM'nin tamdığı süreyi değerlendirmek gerektiğini söyie- dim. Ancak aynı saatlerde Sayın Baykal'ın konuşması geldi. Orada doğrusu, çok olumlu sayılabilecek bir çağrı yoktu. hatta çok olumsuz sajdabilecek değerlendirme- ler vardı. Üye saytsı ile ilgili değeriendirme- ler yer alıyordu. Arkadaşlarmı. eleştirilen üye sayısının 1990 sonbahanndan çok fark- h olmadığuıı söylüyorlar. Sonra SHP'den ayrılan iki parti >ar. Her ikisi de SHP liste- si altında seçime girmişlerdi. Ben bunlara girmek istemiyorum. Sonra benimle ilgili kasaba taciri nitelemesi \ar. Ben konuşma- /Varayalçm, PM'yi olağanüstü toplantıya çagırdı. Baykal, CHP olarak kendi partilerinde birleşme gibi bir ödün istemediklerini söyledi dan olumlu mesaj çıkaramadan." Baykal'ın konuşmalannı, "umut kırKi" olarak nitelendıren Karayalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: "İnsanuı birlikte olacağı kişiyi, kasaba taciri diye nitelemesini doğru bulmuyorum. Bu tür kişisel nitelemeler nedeni>le değil, ama asıl eşitlik konusunda görüşlerinin de- ğişmeyeceği ifadesi nedeniyle PM'yi top- lantıya çağırma karan aldun. CHP'den bu tür nitelemeleri, çağnlan sık alıyonım. Eşitlik konusundaki yaklaşımlarının dcğiş- meyeceği ifadesi, bizim istediğüniz hızlı bir yapıyı sağlamamızı olanaksızlaştırıyor. Bu durumda. 8 Kasım gününe dek beklemeyi gerekli bulmadık." Karayalçın. 8 Kasım günü PM'nin top- lanarak terör konusunu ele alacağını. "PM'nin artık başka konularda çalışmak istediğini" sözlerine ekledi. Edinilen bilgiye göre, Karayalçın, MYK üyelerine "Genel başkan olarak, bu partide genel sekreterlik yapmış birinin. üyelerinüze naylon demesini yaktşıksız bu- lıiyorum. Ben taşralı tüccar nitelendirme- sinden rencide oldum. ancak üyelerimize sahte demesi beni daha çok rencide etti. Ben birleşmeyi ciddi olarak istcdiğim için, orada açık bir kapı görmediğim halde bir haftalık süreyi emrivakiyle koydum. Doğrusu böyle bir yanıt beklemiyordum" dedı. Baykal: "Hayu-h olsun" CHP Genel Başkanı E>eniz Baykal da partisinin Meclis Grubu'nda yaptığj ko- nuşmada, bütünleşme konusunda SHP'- nin ve Genel Başkan Karayal- çın'ın tavnnı sert bir dille eleş- tirdi. CHP olarak, kendi parti- lerinde birleşme gibi bir ödün istemc diklerini vurgulayan Baykal. "CHP çatısı altında birieşmek bizim sranmızla ka- bul ediunemiştir. SHP'nin içinde bulunduğu sorunlardan kurrul- ması için. bir şans olduğu için CHP çatısı altında birleşme kendiliğinden kabul görmüştür" dedi. Baykal. bütünleşmede karşı- lıklı güven ve eşithğin baş koşul olduğunu belınerek. "Kararia- nnın hayırlı olmasını dilerim'" dedi. SHP'yi "naylon" üye kaydetmekle suç- layan Baykal, SHP'den CHP'ye geçenle- rin eski partilerindeki kayıtlannın hâlâ silinmedığini öne sürdü. SHP'nin millet- vekili sayısını ölçüt almasının da yanlış olduğunu ifade eden Baykal. "SHP seçi- me girdiğinde, biz de vardık. HEP de vardı. SHP şu haliyle hiç seçime ginnedi" dedi. Deniz Baykal. "Parti Meclisi'nin erken toplantıya çağrüması üzerine SHP'ye yeni bir öneri götürecek misiniz?" biçimindeki bir soruya, herhangi bir öneri götürmeye- ceklerini söyleyerek yanıt verdi. Bugün ne olacak? Alınan bilgiye göre bu sabah ilk olarak SHP MYK toplanacak. MYK toplantısın- da solda birliğin gercekleşememesinin gerek- çeleri sıralanacak. Bu bildiri daha sonra Parti Meclisi'nin değerlendirmesıne sunula- cak. kan Yardıması. Orman Bakanı Hasan Ekinci. Tcşkilat Başka- nı. Milli Savunma Bakanı Meh- met Gölhan, Genel Başkan Yardıması Aü Şevki Erek de kongrenin kasım ayında ger- çekleştirilmesini istiyor. Cumhuriyet'in sorulannı ya- nıtiayan Ekinci, kongrenin 20-21 kasımda yapılmasınm, altı ay önce GİK'te benimsen- diğini hatırlatarak, "İUer, teşki- latlar kongrenin bu tarihte yapıl- masını istiyor" görüşünü sa- vundu. Ekinci, kongrenin erte- lenmesi için haklı bir gerek- çenin olması gerektiğini \ urgu- layarak, "Eıtelensin divorlar, ama gerekçe açıklayan yok" de- di. DYP'de muhahf kanat. "par- tideki gruplaşmalann, kongre sonrasında bölünmeye dönüşebi- lecegini" ertelemeye gerekçe olarak gösterirken; siyasi çevre- lerde bu gerekçenin göstermelik olduğu. asıl amacın adaybk ko- nusundaki tavnnı net olarak ortaya koyabilmesi için Cindo- ruk'a zaman yaratmak olduğu yorumlan yapılıyor. ÇiUer'in kongre atağı DYP genel merkez ve taşra teşkilatı yönecilerinin yanı sıra, milletvekillerince de "teşkilatı dışlamak, örgüt yöneticilerine zaman ayırmamakla" suçlanan Başbakan Tansu Çiller. kong- reye yönelık kulis çalışmalanna hız verdi. Çiller, yaklaşık bin 180 kongre delegesine ayn ayn gönderdiği mektuplarda. bir- liktelik çağnsında bulundu. Parti yöneticileri ve teşkilat- larla ilışkıleri konusunda getiri- len eleştiriler üzerine ABD'den döner dönmez il başkanlan ve belediye başkanlanyla bir ara- ya gelen Çiller. kongre tarihinin yaklaşmasıyla birlikte delegele- re yönelik faaliyetlerine de ağır- lık vermeye başladı. Çiller, bu amaçla ilk olarak, 1 kasımdan itibaren tüm delegelere ayn ayn Acele Posta Servisi (APS) ile mektup gönderdi. Çiller, mek- tubunda. "Kasımın 20'sinde kongreden birlik ve berabeıiik içerisinde daha güçlü çıkacağu" görüşüne yer vererek. delegeler- den, muhalif gruplann, kongre tarihinin ertelenmesi ve koalis- yona son verilmesi konusunda y ürüttükleri kulislere kulak vermemelerini istedi. Çiller aynca. kongrenin ka- derini belirleyecek delegelerin sorunlannı dinlemek ve çözüm bulmak üzere iki danışmanı, Tolga Atik ve Adil Asmm'ı gö- revlendirdi. Çiller, mektubu- nun sonuna eklediği notta, Atik ve Aşınm'ın telefonlannı vere- rek. "Delegelerimiz, karşılaştık- ları her türlü sorunda bu numa- raları arayarak, görevü arka- daşlarıraıza sorunlannı iletebi- lirler" dedi. Çiller'ın. delegelerle ıletişım görevini genel başkan yardım- cılan ya da deneyimli parti yö- neticileri yenne iki genç danış- manına vermesi, genel merkez çevrelerinde yoğun tepkıyle karşılandı. Çiller. mektubuna haziran kongresinde propagan- da amacıyla kullandığı ve üze- rinde. "Size ve ailenize sağlıklı günler dilerim" yazan büyük boy fotoğrafını da eklemeyi unutmadı. Çiller, kongre hazırlıklan çerçevesinde dün, uzun bir sü- redir kendisinden randevu iste- yen DYP Kurucular Kurulu üyeierinı de TBMM'de kabul et- tı. POLrnKA GUNLUGU HIKMET p;TİNKAYA Kocatepe'de Gösteri... Sarıklı ve sakallı hoca sürekli yalan söylüyor. Arada bir de şöyle diyor: "Biz hükümetle karşı karşıya gelmek istemeyiz..." Sonra? Devam ediyor: "Mektep niye okul oldu... Mektebin suyu mu çıktı... Mektep, medrese..." Sonra? "Müslüman adı altında bir dernek bile kuramayız, çünkü yasalar buna elvermez..." Röportajı yapan kişi belli ki hazırlıksız. Onun için de hoca efendi attıkça atıyor. "İlahiyat Faküİtesi olur mu... İslam Enstitüsü var bu- gün Avrupa'da..." Sarıklı ve sakallı hoca efendi niye yalan söylüyor? Rö- portajı yapan TV programcısı neden sıkıştırmıyor onu? Herhalde demokrasi adına, düşünce ve inanç özgür- lüğü adına olacak.,. Sarıklı ve sakallı hoca efendi Nakşibendi tarikatı lideri Şeyh Nazım Kıbrısi Nakşiler arasında Kıbrıslı Nazım Hoca olarak tanınıyor. Nazım Hoca, siyasetle iç içedir, tıpkı Fethullah Gülen Hoca gibi. Kıbrıs'ta pek fazla kalmaz, dünyayı dolaşır. önemli kişiler öldüğünde cenaze namazlarını kıldırır. Elbet ölen kişi Nakşi ise. Hafıze özal'ın cenaze namazını da Nakşi lideri Nazım Hoca kıldırmamış mıydı? Şimdi gelelim Nazım Hoca ve diğerlerinin TV ekranla- rında bugünlerde sık sık boy göstermelerine... Bu hocalar, nedense özel televizyonların bir numaralı konuğu oldular. Bu konuda TGRT ve Samanyolu daha akıllı biryayınpolitikası izliyor. Ama diğer özel TV'ler "iş olsun" diye ne denli "kara yobaz varsa" televızyona çı- karmayı marifet sayıyor. Nazım Hoca, Fethullah Hoca ayrı "kulvarlarda koşan" iki yobazdır. Fethullah Hoca, Nazım Hoca'dan daha akıl- lıdır. Bugün arkasında da Zaman gazetesi vardır ve yak- laşık 4 milyon müridi bulunmaktadır. Fethullah Gülen Hoca'nın örgütü, devlet içinde giderek hissedilir bir gü- ce ulaşmıştır. Said Nursi'nin ölüm tarihi 23 Mart 1960.29 Ekim 1993- te Ankara Kocatepe Camii'nde Said Nursi için okunan mevlide on binlerce kişi kaöldı. Gazetelerde "Said Nursi'- nin ölümünün 30. yıl mevlidi" yazıyordu. Bu bir oyundu. Cumhuriyet'in 70. yıldönümüydü 29 Ekim 1993. Ne- dense aynı gün Kocatepe'de Said Nursi mevlidi okunu- yordu. On binlerce kişi "mevlidi bahane" ederek bir güç gösterisi yapıyordu. Atatürk'ün kurduğu laik Cumhuri- yet'e karşı Nurcular, adı "Kocatepe olan" bir camide toplanıyordu. Ankara Kocatepe Camii'nde Said Nursi'nin mevlidin- de yakalarında Milli Eğitim Bakanlığı rozetleri olan çok sayıda eğitimcinin bulunduğunu gazeteler yazdı. Biz de aylardır yazıp çiziyoruz, kara yobazların eğitimi ele ge- çirdiklerini.ayrıntılarıylaanlatıyoruz. Bızbunlarıyazdık- ça da "kara yobazlar" karşı saldırıya geçiyor hemen. Diyorlar ki: "Hani siz demokrasiyi, düşünce ve inanç özgürlüğünü savunuyordunuz?" Elbet savunuyoruz... TCK'nun 163. maddesinden yargılananlar bugün Milli Eğitim Bakanlığı'nda üstdüzey yöneticidifler. TOB-DER davasından yargılanan ve üstelik aklanan öğretmenler ise bugün görevlerine bile dönememişlerdir. Hani Türkiye bir hukuk devletiydi? Nazım Hoca, TV'de yalan söylüyor. Oysa bugün "Is- lamcı vakıflann" sayısı giderek artıyor. Her ilde. her ilçe- de, her gün onlarca vakıf kuruluyor. Açın Resmi Ga- zete'yi. günde kaç vakıf açıldığını gözlerinizle görürsü- nüz. Nakşiler'le Fethullahçılar, özal'ın ölümüne dek ANAP'ı desteklediler. 1984genel seçimlerinde çok sayı- da milletvekilini Meclis'e soktular. Eğitim ve içişleri Ba- kanlığı'nda etkili oldular. Yargı organlarına, kendi dü- şünce çizgilerindekı yargıç ve savcıları atadılar. Türkiye'yi ortaçağın karanlığına götürmek isteyen güçlerdir bunlar. Universitelerde "örümcek ağı gibi'ör- gütlüdürler. Sıkmabaşı, mescidi, camiyi "siyasat bir simge" olarak kullananlar da bunlardır. Şimdilerde PKK terörünü bahane ederek "Müslüman- lar kardeştir" sloganıyla taraftarlarını daha da genişlet- mek için atağa geçmişlerdir. Sakın inanmayın bu kişilere.. Hepsi "sahte Müslüman'dır" bunların. Kendi çıkarları için yapmayacakları yoktur. Dün özal'ın peşindeydiler. Bugün Refah'ın peşine düşmek üzereler. Tek özlemleri vardır onların: "Şeriat devleti kurmak..." Bugünlerde "saf röportajcılan"kullanıpTVekranları- naçıkıyorlar. Üstelik yalan söylüyorlar. İnanmayın. kanmayın siz bu kara yobazlara... Gülün geçin, onları TV'de gördüğünüzde bir başka ka- nalı çevirin... SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın Cumhuriyet 'eyazdı Üç partiarasındaideolojikfarklıhk yokSHP Genel Başkanı Murat Karayatçtn. solda birlik kapılarının kapanmak üzere oldu- ğu "şu anda bile" konuyu gündemde tutmaya çalışıyor. Sosyal demokrat üç parti arasında, "ayn partilerdetiyasetyapmayt gerekrirecek bir ideolojikfark bulunmadığuu" vurgulayan Karayalçın, farklı düşünen DSP Genel Baş- kanı Biilent Ecevit'in, ortaya ideolojik ayrım koyamadığı görüşünde. 1980 den sonra İcuru- lan sosyal demokrat parülerde siyasetin, sağ partilerde olduğu gibi ideolojiden yoksun ola- rak yapıldığını Yurgulayan Karayalçın. solda- kibölünmenin altmda yatan temelnedeninpo- litika üretmedekiyetersiılik ve bunun kişilere bağlı hizipleşmeye olanak sağlaması olduğu- na işaret ediyor. Karayalçın solda birlik konu- sunda şu görüşleri dile getirdi: Son 15 gündür daha çok tartışılan "solda birleşme" konusu nasıl değerlendinlmetidir? Öncelıkle solda birliğin üç partinin bir araya gelmesiyle tam anlamıyla sağlanabile- ceğıni belirtmek istiyorum. Bu anlayışla ve "ön koşulsuz" olma koşuluyla başlattığımız girişim. Sayın Ecevit'in karan ve yaklaşımı doğrultusunda gerçekleşme olanağı bula- madı. SHP ile CHP'nin birleşmesini ise şu sıra- larda bile gündemde tutmaya çahşıyoruz. Bunu da çok önemli ve yararlı görüyoruz. Ancak kamuoyuna da, kendi tabanımıza da solda birlik olarak sunamayacağımızı bili- \oruz. SHP ile CHP ve DSP arasında ideolojik farklar nelerdir? Üç parti arasında ayn ayn partilerde siya- set yapmayı gerektirecek bir ideolojik farklı- hk olduğu kanısında değilim. Farklıhk. idc- olojinin dışında aranmalıdır. Ancak Sayın Ece\it, ideol,ojik farkhlığı ortaya koymasa da bu konuda farklı düşünmektedir. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in "sos- yal demokrasi ile demokratik sohın birbirin- den çokfarkh şeyler olduğu"yaklaşınu konu- sunda neler söylenebilir? Sosyal demokrat dünya görüşünün evren- sel ilkeleri vardır. Kuşkusuz ülkemizin ko- şullanndan kaynaklanan ilkeleri de vardır. Ancak bu olguyu "çok farklı şeyler" olarak tanımlamak doğru olmaz. Önemli olan te- mel ilkelerdir. Eğer sosyal demokrasinin ev- rensel değerleri yok sayılıyorsa, bu konuda söylenecek bir şey gerçekten yoktur. Ama o zaman ortaya çıkan düşüncenin "sol" olup olmadığı tartışılır. Solda bbrleşmeye SHP içindeki hazt grup- lann farkh yaklaştığına itişkin değerlendir- meler nasılyorumlanmahdır? SHP, savunduğu dün\ a görüşünün bir ge- reği olarak çok seslı bir parti olma iddiasm- dadır. Bir sosyal demokrat partide yaklaşım farklıhklan olması doğaldır, bunu gelişmede ve doğrunun bulunmasında temel unsur ola- rak gönirüm. Aynca çok önemli farklılıklar Solda Birleşme olduğu kanısında da değilim. Genel olarak Türk solu ve sosyal demok- rasi, dünyadaki re Tûrkiye'deki değişime ayak uydurabitiyor mu? Sosyal demokrat dünya görüşü, gelişme- nin ve değişimin motorudur, böyle olmak zorundadır. Ancak ülkemizde bunun gerçekleştiğini söylemek zor. Bence sosyai demokrasinin bugün ülkemizde olması gereken yerde ve güçte olmamasının altında yatan temel ge- rekçe. toplumumuzun isteklerine yanıt vere- cek bir somut eylem programını ortaya ko- yamamamız. bunun gerektirdiği örgütlenme modelini gerçekleştıremememizdir. Bunun nedenleri üzerinde biraz aynntılı bir biçimde durmak istiyorum. Ülkemizde siyaset, adeta bilinçli olarak kirletildi. Toplumun büyük çoğunluğunun gözünde siyaset, kirli işlerin alanı olarak ta- nımlanmaya başladı. Bunun doğal sonucu olarak da siyasal partilere ve siyasetçiye olan güven büyük ölçüde zedelendi. Siyasi partiler. 12 Eylül'den en çok zarar gören örgütlenmelerdir. Bu dönemde anayasa, siyasi partiler. sen- dikalar, seçim. dernekler. meslek odalan ya- salanyla getirilen düzenlemeler siyaset yapa- bilme, siyaseti geniş kitlelerin katılımıyla et- kin kılabilme olanaklannı çok büyük ölçüde sınırlamıştır. Getirilen yasaklamalarla bir kuşak siyaset dışında bırakılmış. devlet tüm olanaklanyla yetişen kuşaklann siyasetle ilgisini kesmek için harekete geçmiş. siyaset kötülenmiş. si- yasetçi aşağılanmış, siyasi parti, milli birlik ve beraberliğjmizi tehdit eden bir örgüt ola- rak suçlanmıştır. Siyasi partilerin kurulmasına tekrar izin verildiği dönemde, 1983'ten sonraki son on yılda kurulan partiler. en olumsuz koşullar- da, siyaseti yeniden keşfetmek durumunda bırakılmışlardır. Bu olumsuz koşullarda siyasi partilerin hem de büyük değişimler ve yenilikler içeren bir toplumsal ortamda. toplum taleplerini karşılayacak bir biçimde örgütlenebılmesi güçtü. Bunun sonucunda siyaseti dar, bireysel, yöresel ve gündelik çıkarlar etrafında örgüt- leme anlayışı tüm partilerin yapılanmasına ve işleyişine egemen oldu. İşte bir yandan siyaset yapma alanının da- raltılması ve siyasete karşı propagandanın olumsuz etkisi. öte yandan bütün bunlann sonucu olarak. siyasi yapılann yozlaşan ör- gütlenme anlayışı insanlanmızda. siyasete karşı bir gü\en bunahmı yarattı. Siyasete getirilen kısıtlamalar ve yozlaşan örgütlenmc anlayışı, siyasetin vazgeçilmez değerleri olan. katılımcıhk ve demokratikli- ğin yerine. tek kişiden biçimlenen ve sadece onun karizmasına. fırsatçılığına indirgenen bir siyaset anlayışını da beraberinde getirdi. Düşünce farklılıklannın yerini imaj farklı- hklan, özgür. çok sesli süreçlerle siyaset oluşturmanın yerini. güce dayanarak siyasi karar alma süreci aldı. Siyasetin bu yenı biçimlenmesinden ve al- gılanmasından en çok zarar gören kesim, sol partiler ve siyasi kadrolar olmuştur. 12 Ey- lül, demokrasiye ve onunla birlikte ve özel- likle sol akımlara karşı yapılmış bir hareket- ti. Demokratik ve dünya görüşü farkhhkla- nna dayalı siyasetle birlikte. solu da Türkiye sahnesinden silmek istiyordu. Dünyada komünızmin çözülmesiyle orta- ya çıkan ideolojik boşluk ıse her türlü sol ha- reketi, bu arada, sosyal demokrasiyi kolay bir hedef haline getirmişti. Türkiye'de sağın ekonomik politikalannın ideolojik bir da- yatma ile "seceneksiz" olarak gösterilmesi de böyle bir ortamda mümkün olmuştur. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle