19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 HAZİRAN1992 PAZARTCSİ CUMHURtYET SAYFA DIŞHABERLER /Uman rehinelere karşı g flvence • BEYRUT(AA)- Lübnan'daki İran yanlısı gruplar, ellerinde kalan son iki Batılı rehine Alman Heînrich Struebig ve Thomas Kemptner'in serbest bırakılmalan için güvenceler istedjklerini açıkladılar. Beyrut'taki bir haber ajansına gönderilen "özgürlük Mücadelecileri" imzah ve iki Alman rehinenin fotoğraflannın ekli olduğu yazıhaçıklamada, gûvencelerin neler olacagı konusu belirtilmezken iki Alman rehine sonınuna çözüm bulmak için Lübnan, Suriye ve Iran'ın çaba gösterdikleri kaydedildi. Açıklamada, bu çabalara kendilerinin de işbirliği ile yaklaştıklan kaydedilerek "Serbest bırakma işlemi bazı güvenceler lamamlandıktan sonra gerçekleşecek, çünkü geçmişten çok ders aldık" denildi. KoM: Honecker yargrianmalı • BONN (AA) - Almanya Başbakanı Helmut Kohl, eskı Demokratik Almanya Devlet Baskanı Eric Honecker'in yargı önünde hesap vermesi konusunda ısrarlı olduğunu söyledi. Kohl, Welt Am Sonntag gazetesine verdiği demeçte, halen Rusyanın Santiago Büyükelçiliği'nde bulunan Honecker'in iadesi ve Almanya'da yargılanması konusunda hiçbir şekilde ödün verilmeyeceğini bildirdi. Başbakan Kohl, son günlerde Şili'de de "sucsuz biri hakkında takibat yapılmadığına" dair görûşün ağırlık kazandığı yolunda işaretler olduğunu ve bu işaretin, "hukuk devleti gûvencesinde ve bağımsız yargı organlan önünde hesap verilmesi" yönünde geliştığını ifadeetti. Helmut Kohl, Honecker'in Almanya'ya iadesinin ne zaman ve ne şekilde gerçekleşebileceği yolundaki bir soruya ise yanıt vermedi. Bakefdan çağn • PRINCETON(AA)- ABD Dışişleri Bakanı James Baker, ABD'nin yeni dünya düzeninde kendisini öncü bir konuma getirecek, fakat "dünyanın polisliğine" itmeyecek politikalar izlemesi gerektiğini söyledi. Princeton Üniversitesi'nde bir panelde yapüğı konuşmada Baker, ABD'nin dünya sorunlan karşısında müttefıkleriyle birlikte hareket ederek "kolektif sorumluluğu öngören politikalar izlenmesi gerektiğini" kaydetti. Baker, kolektif sorumluluğun, tek elden yapılan güçlü poliükalann ve çok merkezli yanlış değerlendirmelerin ortaya çıkaracağı olumsuzluklan gidereceğini savundu. Baker, "Biz dünyanın polısi değiliz. Olamayız. Olmamalıyızda. Böyle bir sorumluluğu yüklenmemiz doğru değil" dedi. Gladitfnun üssu Londra'da • LONDRA (AA) — NATO'ya bağlı olarak komünizme karşı uluslararası çapta oluşturulan ve ortaya çıkanldığında bütün Avrupa ülkelerinde şok etkisi yaratan Gladio şebekesinin ana Ussünün Ingiltere'de olduğu ve "büyük olasıhkla" burada faaliyetlerine devam ettigi ileri sürüldü. Ingiltere'de yayunlanan haftahk Observer gazetesinin dünkü sayısında yer aian baberde, Ingiltere'nin, bu şebekenin uzun yıllar boyunca faaliyet merkezi olduğu savunuldu. Sol egilimli gazete, Ingiltere ve ABD'nin bu şebekeye geniş çapta katıldığını ve şebekenin, Irlanda'dan Türkiye-îran sınınna kadar çeşitli faaliyetlerde bulunmuş olabileceğini belirtti. Tarık Aziz, Rio'ya gidiyor • BACDAT-AMMAN (AA) - Irak Dışişleri Bakanı Tank Aziz, Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde yapılan çevre ve kalkınma konulu dünya zirvesine katılmak üzere ülkesinden aynldı. Aaz, Rio'ya giderİcen Amman'a uğrayarak geçirdiği beyin ameliyatından sonra önceki gün taburcu olan FKÖ lideri YaserArafat'ı ziyaret etti. I rak Haber Aansı IN A'nın .haberine göre Tank Aziz başkanlığındaki heyet, dünya zirvesinde Körfez Savaşı'nın Irak üzerindeki etkilerini anlatacak. Parlamento seçimlerinde aynlıkçı Slovak partisi büyük başan sağladı Çekoslovakya çaürdıyor • Seçimlerden, Vaclav Klaus'un muhafaza- kâr Sivil Demokrasi Partisi birinci parti ola- rak çıktı. Ancak Slo- vakya'da aynlıkçı Vladimir Meciar'ın Demokratik Slovakya Hareketi'nin büyük başan sağlaması, ülke- nin bölünme tehlikesi- ni gündeme getirdi. Dış Haberler Servisi- Çekosla- vakya'da geçen hafta cuma ve cumartesi günleri yapılan par- lamento seçimlerinde ülkenin bölünme tehlikesi ortaya çıktı. Merkez sağ egilimli Maliye Bakanı Vaclav Klaus'un ön- derliğindeki Sivil Demokratik Parti, Federal Parlamento'da 300 koltuğun 79'unu kazana- rak seçimleri önde bitirdi. Bu- nun üzerine Cumhurbaşkanı Vaclav Havel, yeni hükümeti kurma görevini Vaclav Klaus'a verdi. Ancak ülkede piyasa ekono- mısinın miman olarak tanınan Vaclav Klaus'un bu başansına karşılık, Slovakya Cumhuri- yeti'nde oylann ezici çoğunluğu aynlıkçı lider Vladimir Meciar'- ın Demokratik Slovakya Hare- keti adlı partisinegitti. Demok- ratik Slovakya Hareketi, ilk sonuçlara göre federal parla- mentoda 56 koltuk kazandı. 74 ydhk geçmiş Böylece 74 yıllık Çekoslo- vakya'nın bölünmesi olasılığı ilk kez ciddi bıçımde gündeme geldi. 15 milyonluk Çekoslo- vakya nüfusunun üçte biri Slo- vakya Cumhuriyeti'nde yaşı- yor. Secim sonuçlannın diğer bir özelligi ise eski Komünist Parti'nin hem Çek hem de Slo- vakya cumhuriyetlerinde önemli başan kaydetmesi oldu. Egemenlige dogru 46 yaşındaki eski komunıst Vladimir Meciar, secim kam- panyası sırasında yaptığı ko- nuşmalarda, kazandığı takdir- de Slovakya'nın "hükümranlı- ğını" ilan edeceğini ve ayn bir anayasa haarlayacağını belirt- mişti. Vladimir Meciar—Slovakya'nın egemenliğini ilan edecek. Vaclav Klaus—Maliye Bakanı, birliği kurtarmaya çalışıyor. KİMLİK KARTI ÇEKOSLOVAKYA AVUSTURYA / MACARlSTAN SSCB Çekler çoğunluğu oluşturuyor Nüfiıs: 15.661.000(1989) Yüzölçüınü:l 27.903 km 2 Başkent: Prag. Bratislava (Slovakya başkenti) Etnik bikşim: Çekler %64, Slovaklar %31, Macar, Alman Ukraynalı ve Polonyalılar °/o 5 Resmi dilkn Çek ve Slovak lisanlan Sanayi: Makine, silah, petrol ürünleri, kimya. motor, çimento Tarun ürünleri: Buğday, şekerpancan, patates. mısır. Kişi başına gelir ortalaması: 8300 S (1984) Gözlemciler, Vladimir Me- ciar'ın federal parlamentoda eski komünistlerle işbirliği ya- parak hükümeti engelleyebile- ceğini, ülkenin siyasi bunalıma sürüklenebileceğini bildiriyor- lar. Aynca Çeklerden derhal aynlmak isteyen tam bağımsız- lık yanlısı "Slovak Milliyetçı Parüsi"nin de federal parla- mentoda 13 koltuk kazandığı- na dikkat çekilerek Meciar"ın bu parti ile büyük bir olasıhkla ittifak kuracağı belirtiliyor. 'Uygarca aynlmalıyız' Muhafazakâr lider Vaclav Klaus, dün yaptığı konuşmada, ülkeyi zor günlerin beklediğini söyleyerek "İlk görevimiz, Çek- lerle Slovaklar arasında dengeli bir federasyon kurmaya çalış- mak olacak. Eğer bunu başara- mazsak uygar biçimde birbiri- mizden aynlmalıyız' dedı. Vaclav Klaus'un, Çekoslo- vakya'nın bütünlüğünü koru- maya çalıştığı, ancak elindeki seçeneklerin fazla olmadığı be- lirtiliyor. Vaclav Havel'in dunımu İşleri kanşuran diğer bir nok- ta da Çekoslovakya'nın bütün- lüğünün en önemli simgesi olan Cumhurbaşkanı Vaclav Ha- vel'in durumu. Ülkede 3 tem- muzda cumhurbaşkanlığı seçi- mi yapılacak. Havel'in tekrar cumhurbaşkanı seçilebilmesi için parlamentodaki milletve- killennin beşte üçünün oylannı alması gerekiyor. Aynlıkçı lider Meciar ve aşın milliyetçi "Slo- vak Milliyetçı Partisi", eski komünistlerle işbirliği yaparak oy vermedikleri takdirde Vac- lav Havel seçilemeyecek. Böyle- ce Çekoslovak birliğinin en önemli simgesi sahneden çekil- miş olacak. Avusturya-Macaristan Im- parataorluğu'nun Birinci Dün- ya Savaşı'nın ardından dağıl- masından sonra kurulan Çekoslavkya'da çoğunluğu oluşturan çeklerle azınlıkta bu- lunan Slovaklar arasında ger- gınlik bir türlü giderilemiyor. Slovaklar, Çeklerin kendilerini küçümsediklerinden yakınıyor- lar. İki toplum arasında gerginlik komünist rejim altında bile sür- dü. Komünist dönemde ağır sa- nayi ile silah fabrikalannın bü- yük çoğunluğu Slovakya'da kuruldu. Ancak komünist re- jim yıkıldıktan sonra piyasa ekonomisine ve çoğulcu de- mokrasiye gecmeye başlayan Slovakya'da geri teknoloji ile çalışan, yeterince rantabl olma- yan ağır sanayi işletmelerini kapatılmaya başlandı. Rusya ile ticaretin azalması da Slovak- ya ekonomisini olumsuz yönde etkiledi ve tüm bu unsurlann sonucu olarak cumhuriyette iş- sizlik çığ gibi büyüdü. Etnik huzursuzluğa ekono- mik bunalım da eklenince Slo- vakya'da federasyonda aynl- mayı savunan akım büyük destek ve güç kazandı. Tüpraş'lılardan Yöneticilerine Teşekkür Tûpraş'ın "Kapsam Dışı Personeli"nin elinden aluıan hakları geri verüdt Ülke ekonomisinin lokomotifL olan kurumıtmuza bizleri küstüren kararlann iptalini sevinçle karşûıyoruz. Bu haksızlığın giderümesi konusundaki duyarlı ve tutarlı davranışlan için değerli Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürümüz M. Kemal IŞIK' ve Yönetim Kurulu Üyeleri'ne teşekkürü bir borç biliriz. a L TUPRAŞ TÜRKİYE PETROL RAFİNERİLERİ A.Ş. Kapsam Dışı Personeli Bosna-Hersek Saraybosna alevler içinde • Bosna Hersek'in baş- kentine önceki gece düzen- lenen havan topu sakiınsın- da kent merkezinde bulu- nan binalann çoğunda yangın çıkü. Su yetersizliği nedeniyle yangın söndürû- lemiyor. ' Dı^ Haberler Servisi - Bosna- Hersek'in başkenti Saray- bosna'ya yönelik Sırp saldınla- n aralıksız sürüyor. Önceki gece düzenlenen havan topu bombardımanı sonucunda kent merkezinde yer alan çok sayıda binada yangın çıktığı ve susuzluk yüzünden yangınlann söndürülmesinde güçlük çekil- diği bildiriliyor. BM Güvenlik Konseyi'nin 757 sayılı karan uyannca ABD. Yugoslavya'ya ticaret ambargosu uygulaması- nı başlattı. Saraybosna. önceki gece bu- günedek düzenlenen Sırp saldı- nlannın en şiddetlilerinden bi- rine hedef oldu. Aylardır kenti kuşatma alünda tutan Sırp mi- lisler, gece yansına doğru kente yoğun havan topu saldınsı baş- lattılar. Ajanslann bildirdiğine göre dün sabaha dek aralıksız süren ve özellikle kent merkezi- ni hedefleyen bombardıman sonucunda çok sayıda bina ateş aldı. Saldında elektrik hatlan- nın da hasar gördüğü ve elekt- rik bağlantılannın dün büyük ölçüde kesildiği haber veriliyor. Saraybosna radyosu, kentte bir süredir giderek artan su kıt- lığı yüzünden, çıkan yangınla- nn söndürülmesinde güçlük çekildiğini duyurdu. Reuter'in yerel gazetecilere dayanarak bildirdiğine göre cu- ma gecesinden bu yana süren bombardıman sonucunda 12 kişi yaşamını yitirirken yaklaşık 20 kişi de ağır yaralandı. Öte yandan ABD Başkanı George Bush, Sırbistan ve Ka- radağ'dan kurulu Yugoslavya Federasyonu ile ABD arasında ihracat ve ithalatı yasakladı. Bush. BM Güvenlik Konseyi'- nin 757 sayılı karan uyannca aynca iki ülke arasında deniz ve hava ulaşımını da durdurdu. POLTTIKADA SORUNLAR ERGUN BALCI Avrapa Taribinde İki Dönüm Noktası Danimarka'nın Maastricht Anlaşması'na "hayır" deme- si ve NATO'nun, "alan dışı" bölgelerde AGİK'in talebi üze- rine "barışı koruma" operasyonuna katılma karan alması, Avrupa'nın tarihinde dönüm noktaları oluşturuyor. Basınımızda, Danimarka'daki halkoylamasının Avrupa Birliği'ne ne denli ağır bir darbe indirdiğine ilişkin yazılar yazıldı; referandumun, Türkiye'nin AT üyeliği sorununu nasıl etkileyeceği konusunda görüşler belirtildi. Ama sanı- nz, olayın çok önemli bir yanına yeterince değinilmedi. Danimarkalılar, halkoylamasında, hemen tüm AT ülke- lerinde var olan, fakat hükümetler tarafından hep yokmuş ya da önemsizmiş gibi gösterilmeye calışılan bir kaygıyı dile getirdiler. Ulusal kimliklerinin AT içinde erimesini, hü- kümranlık haklarını Brüksel'deki bürokratlara terketmek istemediklerini ifade ettiler. Bir bakıma, Ingiltere'de Mar- garet Thatcher'ın yıllardır öne sürdüğü kaygıların tümüyle yersiz olmadığını gösterdiler. Referandum'da, kıl payı farkla "hayır" diyenler kazandı. Ama sonuç ters olsaydı ve kıl payı farkla "evet" diyenler çoğunluğu sağlasalardı, bu Danimarka'nın Maastricht An- laşması'nı gerçekten onayladığı, halkın bu konuda bir kay- gısı olmadığı anlamına gelir miydi? Söz konusu olan, bir ülkenin hükümranlık haklarından büyük ölçüde vazgeçmesi, ulusal kimliğinin geniş bir po- tada erimesi olasılığıdır. Böylesine yaşamsal konuda ya- pılan halkoylamasında ancak ezici bir çoğunluğun "evet" oyu, Maastricht Anlaşması'nın onaylandığı anlamına ge- lir. Ortak bir dış politika ile savunma politikası, 1999a ka- dar tek para ve tek merkez bankası gibi ilkeler, ufak ülkele- rin ulusal özelliklerinin, kimliklerinin büyük ülkeler ve Brüksel'deki bürokratik mekanizma tarafından yutulması tehlikesini de birlikte getirir. Danimarka halkı, bu tehlikeden ürkerek Maastricht An- laşması'na "hayır" demiştir. Danimarka'daki referandum en büyük AT ülkelerinin halklarında bile var olan, ulusal kimliğini ve hükümranhğı- nın önemli bölümünü yitirme kaygısını gözler önüne sergi- lemiştir. Danimarka'daki halkoylamasından sonra Al- manya'da yapılan bir nabız yoklamasında, görüşüne başvurulanların %81'inin Avrupa Birliği'nden yana olma- dıklarının ortaya çıkması anlamlıdır. Danimarka gibi Batı Hıristiyan dünyasının bir parçası olan ve Avrupa'nın en zengin ekonomilerinden birine sa- hip bulunan ülkenin AT ile tam olarak kaynaşmayı reddet- mesi, Türkiye'de ciddi biçimde düşünülmesi gereken bir konudur. insanlık, ileride herhalde milliyetçiliği ve onun zorladığı dar kalıplan geride bırakarak, dünya vatandaşlığında, ev- rensel çıkar ve görüşlerde birleşecektir. Ama, yeryüzünün en gelişmiş ülkelerinin bile bu aşa- maya henüz hazır olmadığı, Maastricht Anlaşması'nın iddialı hedeflerini gerçekleştirme konusunda fazla aceleci davrandığı Danimarka'daki halkoylamasında ortaya çık- mıştır. • • • Savaş sonrası Avrupa tarihinde ikinci dönüm noktasını da NATO'nun, "alan dışı" bölgelerde AGİK'in talebi üzeri- ne barışı koruma operasyonuna katılma, bir tür Barış Gü- cü görevini üstlenme kararını alması oluşturuyor. Ancak karar, NATO'nun bunalımlara silahlı müdahalede buluna- cağı, ya da çatışmaların sürdüğü bölgelere asker gönde- receği anlamına gelmiyor. Bu karar uyannca NATO, silah- lı çatışma olmayan, ama gerginliğin bulunduğu (örneğin Kıbrıs) bölgelere asker gönderebilecek. Bunun için de AGİK'in, oybirliği ile NATO'dan böyle bir istekte bulunma- sı, aynca bu isteğin, ittifakın 16 üyesi tarafından oybirliği ile kabul edilmesi gerekiyor. NATO'nun karan bize iki açıdan ilginç görünüyor. önce kararla, ittifakın yetkilerinin "alan dışına" taşması gerçek- leşmiştir. Şimdilik bu görev, sadece Barış Gücü niteliğin- dedir. Ama ileride silahlı müdahale yetkisine dönüşüp dönüşmeyeceği de bilinmiyor. En azından oraya giden ka- pının açılmış olduğu söylenebilir. NATO kararının ikinci ilginç yanı da şu: Karar, ittifakın Avrupa da oynadığı rolün öneminin artması anlamına ge- liyor. NATO'nun Avrupa'nın güvenliğinde daha kapsamlı rol oynamaya başlaması ise ABD'nin ağırlığının artması ile eşanlamlıdır. NATO iie ABD'nin askeri varlığına karşı BAB ve "Avrupa ordusu" gibi kurumların alternatif olarak ortaya atıldığı, Fransa ile Almanya'nın bu konuda başı çek- tikleri bir sırada, NATO'nun görev alanının genişletilmesi, Yugoslavya bunalımında sarsılan Avrupa'nın, ABD'nin li- derliğine daha bir süre gereksinme duyacağını gösteri- yor. Tataristan'ın kadın politikacısı: Tatar erkekler çok korkak OSMAN KARAKAŞ NEW YORK - New York'ta düzenlenen "Dünya Türkleri" konulu konferansta Tatar Türklerinin temsilcisi olarak bir konuşma yapan Tatar Mil- li Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı Farisia Bayramoğlu, ülkesinin önde gelen sorunlan arasında Tatar erkeginin bece- riksizliğini ve korkaklığını gös- terdi. "Bugüne kadar kimse kim- seye bağımsızlık vermemiştir. Bağımsızlık güreşerek alınır" diyen bayan politikaa, "Ama bizim erkeklerimiz bugüne ka- dar bağımsızlık ya da haklan- mız için Ruslara karşı koyma- mıştır. Biz bu yüzden yıllarca çektik ve hâlâ çekiyoruz" diye konuştu. Parlamentodaki çoğunluğu elinde bulunduran ve 280 mil- letvekiline sahip olan partinin genel başkanı olması nedeniyle yapılacak ilk seçimde ülke yö- netiminin başına gelecek olan Farisia Bayramoğlu, Azerbay- can'da politika eğitimi yaptıİc- tan sonra ülkesine dönerek bağımsızlık mücadelesine ka- tılmış. Partisinin 280 milletve- kilinden 145'inin Tatar oldu- ğunu, buna karşılık konuşma- Iarda sadece kendisinin Tatar- ca konuşma yaptığmı belirten Bayramoğlu, şöyle konuştu: "Kanuna göre parlamentoda iki dilden birinde. yani Rusca ve Tatar dilinde konuşma ya- pabiliriz. Tatar dilinde yapılan konuşmalar anında Rusçaya çevrilmekte. Ancak sadece ben konuştuğum zaman Tatar dili- ni kullanıyorum, başka kimse kullanmıyor. Erkek milletve- killerine hep kızıyorum ve Ta- tar dilinde konuşmalan gerek- tiğini söylüyorum, ama korku- lanndan kendi dillerini kullan- rnıyorlar." 'Kıbns örnek olacak'LEFKOŞA (AA) - BM Ge- nel Sekreteri'nin Kıbns Özel Temsilcisi Oscar Camilion, Kıbns sonınuna bulunacak çözümün bütün dünya için bir örnek oluşturacağını öne sür- dü. Camilion, Rum Alithia gazetesinde dün yayımlanan demecinde, Kıbns sorunun eskiden Türkiye, Yunanistan ve NATO'yu ilgilendiren bir konu olarak görüldüğünü, şimdi ise bütün dünya jçin önem taşıdığını söyledi. Özel temsilci, "Mesaj, görüş ayn- lıklannın giderilmesinin ola- naksız olmadığı ve değişik uluslara mensup insanlann bir devlet içinde birlikte yaşa- yabileceği ve aynca savaşın sorunlan çözmediği, tersine daha fazla kötüleştirdiğı me- sajıdır" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle