Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 HAZİRAN1992 PAZARTCSİ CUMHURtYET SAYFA
DIŞHABERLER
/Uman rehinelere
karşı g flvence
• BEYRUT(AA)-
Lübnan'daki İran yanlısı
gruplar, ellerinde kalan son
iki Batılı rehine Alman
Heînrich Struebig ve
Thomas Kemptner'in serbest
bırakılmalan için güvenceler
istedjklerini açıkladılar.
Beyrut'taki bir haber
ajansına gönderilen
"özgürlük Mücadelecileri"
imzah ve iki Alman rehinenin
fotoğraflannın ekli olduğu
yazıhaçıklamada,
gûvencelerin neler olacagı
konusu belirtilmezken iki
Alman rehine sonınuna
çözüm bulmak için Lübnan,
Suriye ve Iran'ın çaba
gösterdikleri kaydedildi.
Açıklamada, bu çabalara
kendilerinin de işbirliği ile
yaklaştıklan kaydedilerek
"Serbest bırakma işlemi bazı
güvenceler lamamlandıktan
sonra gerçekleşecek, çünkü
geçmişten çok ders aldık"
denildi.
KoM: Honecker
yargrianmalı
• BONN (AA) - Almanya
Başbakanı Helmut Kohl,
eskı Demokratik Almanya
Devlet Baskanı Eric
Honecker'in yargı önünde
hesap vermesi konusunda
ısrarlı olduğunu söyledi.
Kohl, Welt Am Sonntag
gazetesine verdiği demeçte,
halen Rusyanın Santiago
Büyükelçiliği'nde bulunan
Honecker'in iadesi ve
Almanya'da yargılanması
konusunda hiçbir şekilde
ödün verilmeyeceğini
bildirdi. Başbakan Kohl, son
günlerde Şili'de de "sucsuz
biri hakkında takibat
yapılmadığına" dair görûşün
ağırlık kazandığı yolunda
işaretler olduğunu ve bu
işaretin, "hukuk devleti
gûvencesinde ve bağımsız
yargı organlan önünde hesap
verilmesi" yönünde
geliştığını ifadeetti. Helmut
Kohl, Honecker'in
Almanya'ya iadesinin ne
zaman ve ne şekilde
gerçekleşebileceği yolundaki
bir soruya ise yanıt vermedi.
Bakefdan çağn
• PRINCETON(AA)-
ABD Dışişleri Bakanı James
Baker, ABD'nin yeni dünya
düzeninde kendisini öncü bir
konuma getirecek, fakat
"dünyanın polisliğine"
itmeyecek politikalar
izlemesi gerektiğini söyledi.
Princeton Üniversitesi'nde
bir panelde yapüğı
konuşmada Baker, ABD'nin
dünya sorunlan karşısında
müttefıkleriyle birlikte
hareket ederek "kolektif
sorumluluğu öngören
politikalar izlenmesi
gerektiğini" kaydetti. Baker,
kolektif sorumluluğun,
tek elden yapılan güçlü
poliükalann ve çok merkezli
yanlış değerlendirmelerin
ortaya çıkaracağı
olumsuzluklan gidereceğini
savundu. Baker, "Biz
dünyanın polısi değiliz.
Olamayız. Olmamalıyızda.
Böyle bir sorumluluğu
yüklenmemiz doğru değil"
dedi.
Gladitfnun
üssu Londra'da
• LONDRA (AA) —
NATO'ya bağlı olarak
komünizme karşı
uluslararası çapta
oluşturulan ve ortaya
çıkanldığında bütün
Avrupa ülkelerinde şok
etkisi yaratan Gladio
şebekesinin ana Ussünün
Ingiltere'de olduğu ve
"büyük olasıhkla" burada
faaliyetlerine devam ettigi
ileri sürüldü. Ingiltere'de
yayunlanan haftahk
Observer gazetesinin dünkü
sayısında yer aian baberde,
Ingiltere'nin, bu şebekenin
uzun yıllar boyunca faaliyet
merkezi olduğu savunuldu.
Sol egilimli gazete, Ingiltere
ve ABD'nin bu şebekeye
geniş çapta katıldığını ve
şebekenin, Irlanda'dan
Türkiye-îran sınınna kadar
çeşitli faaliyetlerde
bulunmuş olabileceğini
belirtti.
Tarık Aziz,
Rio'ya gidiyor
• BACDAT-AMMAN
(AA) - Irak Dışişleri Bakanı
Tank Aziz, Brezilya'nın Rio
de Janeiro kentinde yapılan
çevre ve kalkınma konulu
dünya zirvesine katılmak
üzere ülkesinden aynldı.
Aaz, Rio'ya giderİcen
Amman'a uğrayarak
geçirdiği beyin
ameliyatından sonra önceki
gün taburcu olan FKÖ lideri
YaserArafat'ı ziyaret etti.
I rak Haber Aansı IN A'nın
.haberine göre Tank Aziz
başkanlığındaki heyet,
dünya zirvesinde Körfez
Savaşı'nın Irak üzerindeki
etkilerini anlatacak.
Parlamento seçimlerinde aynlıkçı Slovak partisi büyük başan sağladı
Çekoslovakya çaürdıyor
• Seçimlerden, Vaclav
Klaus'un muhafaza-
kâr Sivil Demokrasi
Partisi birinci parti ola-
rak çıktı. Ancak Slo-
vakya'da aynlıkçı
Vladimir Meciar'ın
Demokratik Slovakya
Hareketi'nin büyük
başan sağlaması, ülke-
nin bölünme tehlikesi-
ni gündeme getirdi.
Dış Haberler Servisi- Çekosla-
vakya'da geçen hafta cuma ve
cumartesi günleri yapılan par-
lamento seçimlerinde ülkenin
bölünme tehlikesi ortaya çıktı.
Merkez sağ egilimli Maliye
Bakanı Vaclav Klaus'un ön-
derliğindeki Sivil Demokratik
Parti, Federal Parlamento'da
300 koltuğun 79'unu kazana-
rak seçimleri önde bitirdi. Bu-
nun üzerine Cumhurbaşkanı
Vaclav Havel, yeni hükümeti
kurma görevini Vaclav Klaus'a
verdi.
Ancak ülkede piyasa ekono-
mısinın miman olarak tanınan
Vaclav Klaus'un bu başansına
karşılık, Slovakya Cumhuri-
yeti'nde oylann ezici çoğunluğu
aynlıkçı lider Vladimir Meciar'-
ın Demokratik Slovakya Hare-
keti adlı partisinegitti. Demok-
ratik Slovakya Hareketi, ilk
sonuçlara göre federal parla-
mentoda 56 koltuk kazandı.
74 ydhk geçmiş
Böylece 74 yıllık Çekoslo-
vakya'nın bölünmesi olasılığı
ilk kez ciddi bıçımde gündeme
geldi. 15 milyonluk Çekoslo-
vakya nüfusunun üçte biri Slo-
vakya Cumhuriyeti'nde yaşı-
yor.
Secim sonuçlannın diğer bir
özelligi ise eski Komünist
Parti'nin hem Çek hem de Slo-
vakya cumhuriyetlerinde
önemli başan kaydetmesi oldu.
Egemenlige dogru
46 yaşındaki eski komunıst
Vladimir Meciar, secim kam-
panyası sırasında yaptığı ko-
nuşmalarda, kazandığı takdir-
de Slovakya'nın "hükümranlı-
ğını" ilan edeceğini ve ayn bir
anayasa haarlayacağını belirt-
mişti.
Vladimir Meciar—Slovakya'nın egemenliğini ilan edecek. Vaclav Klaus—Maliye Bakanı, birliği kurtarmaya çalışıyor.
KİMLİK KARTI ÇEKOSLOVAKYA
AVUSTURYA
/ MACARlSTAN
SSCB
Çekler çoğunluğu oluşturuyor
Nüfiıs: 15.661.000(1989)
Yüzölçüınü:l 27.903 km
2
Başkent: Prag. Bratislava (Slovakya
başkenti)
Etnik bikşim: Çekler %64, Slovaklar
%31, Macar, Alman Ukraynalı ve
Polonyalılar °/o 5
Resmi dilkn Çek ve Slovak lisanlan
Sanayi: Makine, silah, petrol ürünleri,
kimya. motor, çimento
Tarun ürünleri: Buğday, şekerpancan,
patates. mısır.
Kişi başına gelir ortalaması: 8300 S
(1984)
Gözlemciler, Vladimir Me-
ciar'ın federal parlamentoda
eski komünistlerle işbirliği ya-
parak hükümeti engelleyebile-
ceğini, ülkenin siyasi bunalıma
sürüklenebileceğini bildiriyor-
lar. Aynca Çeklerden derhal
aynlmak isteyen tam bağımsız-
lık yanlısı "Slovak Milliyetçı
Parüsi"nin de federal parla-
mentoda 13 koltuk kazandığı-
na dikkat çekilerek Meciar"ın
bu parti ile büyük bir olasıhkla
ittifak kuracağı belirtiliyor.
'Uygarca aynlmalıyız'
Muhafazakâr lider Vaclav
Klaus, dün yaptığı konuşmada,
ülkeyi zor günlerin beklediğini
söyleyerek "İlk görevimiz, Çek-
lerle Slovaklar arasında dengeli
bir federasyon kurmaya çalış-
mak olacak. Eğer bunu başara-
mazsak uygar biçimde birbiri-
mizden aynlmalıyız' dedı.
Vaclav Klaus'un, Çekoslo-
vakya'nın bütünlüğünü koru-
maya çalıştığı, ancak elindeki
seçeneklerin fazla olmadığı be-
lirtiliyor.
Vaclav Havel'in dunımu
İşleri kanşuran diğer bir nok-
ta da Çekoslovakya'nın bütün-
lüğünün en önemli simgesi olan
Cumhurbaşkanı Vaclav Ha-
vel'in durumu. Ülkede 3 tem-
muzda cumhurbaşkanlığı seçi-
mi yapılacak. Havel'in tekrar
cumhurbaşkanı seçilebilmesi
için parlamentodaki milletve-
killennin beşte üçünün oylannı
alması gerekiyor. Aynlıkçı lider
Meciar ve aşın milliyetçi "Slo-
vak Milliyetçı Partisi", eski
komünistlerle işbirliği yaparak
oy vermedikleri takdirde Vac-
lav Havel seçilemeyecek. Böyle-
ce Çekoslovak birliğinin en
önemli simgesi sahneden çekil-
miş olacak.
Avusturya-Macaristan Im-
parataorluğu'nun Birinci Dün-
ya Savaşı'nın ardından dağıl-
masından sonra kurulan
Çekoslavkya'da çoğunluğu
oluşturan çeklerle azınlıkta bu-
lunan Slovaklar arasında ger-
gınlik bir türlü giderilemiyor.
Slovaklar, Çeklerin kendilerini
küçümsediklerinden yakınıyor-
lar.
İki toplum arasında gerginlik
komünist rejim altında bile sür-
dü.
Komünist dönemde ağır sa-
nayi ile silah fabrikalannın bü-
yük çoğunluğu Slovakya'da
kuruldu. Ancak komünist re-
jim yıkıldıktan sonra piyasa
ekonomisine ve çoğulcu de-
mokrasiye gecmeye başlayan
Slovakya'da geri teknoloji ile
çalışan, yeterince rantabl olma-
yan ağır sanayi işletmelerini
kapatılmaya başlandı. Rusya
ile ticaretin azalması da Slovak-
ya ekonomisini olumsuz yönde
etkiledi ve tüm bu unsurlann
sonucu olarak cumhuriyette iş-
sizlik çığ gibi büyüdü.
Etnik huzursuzluğa ekono-
mik bunalım da eklenince Slo-
vakya'da federasyonda aynl-
mayı savunan akım büyük
destek ve güç kazandı.
Tüpraş'lılardan
Yöneticilerine
Teşekkür
Tûpraş'ın "Kapsam Dışı Personeli"nin
elinden aluıan hakları geri verüdt
Ülke ekonomisinin lokomotifL olan
kurumıtmuza bizleri küstüren kararlann
iptalini sevinçle karşûıyoruz.
Bu haksızlığın giderümesi konusundaki
duyarlı ve tutarlı davranışlan için değerli
Yönetim Kurulu Başkanı ve
Genel Müdürümüz
M. Kemal IŞIK'
ve
Yönetim Kurulu Üyeleri'ne
teşekkürü bir borç biliriz.
a
L
TUPRAŞ
TÜRKİYE PETROL RAFİNERİLERİ A.Ş.
Kapsam Dışı Personeli
Bosna-Hersek
Saraybosna
alevler
içinde
• Bosna Hersek'in baş-
kentine önceki gece düzen-
lenen havan topu sakiınsın-
da kent merkezinde bulu-
nan binalann çoğunda
yangın çıkü. Su yetersizliği
nedeniyle yangın söndürû-
lemiyor.
' Dı^ Haberler Servisi - Bosna-
Hersek'in başkenti Saray-
bosna'ya yönelik Sırp saldınla-
n aralıksız sürüyor. Önceki
gece düzenlenen havan topu
bombardımanı sonucunda
kent merkezinde yer alan çok
sayıda binada yangın çıktığı ve
susuzluk yüzünden yangınlann
söndürülmesinde güçlük çekil-
diği bildiriliyor. BM Güvenlik
Konseyi'nin 757 sayılı karan
uyannca ABD. Yugoslavya'ya
ticaret ambargosu uygulaması-
nı başlattı.
Saraybosna. önceki gece bu-
günedek düzenlenen Sırp saldı-
nlannın en şiddetlilerinden bi-
rine hedef oldu. Aylardır kenti
kuşatma alünda tutan Sırp mi-
lisler, gece yansına doğru kente
yoğun havan topu saldınsı baş-
lattılar. Ajanslann bildirdiğine
göre dün sabaha dek aralıksız
süren ve özellikle kent merkezi-
ni hedefleyen bombardıman
sonucunda çok sayıda bina ateş
aldı. Saldında elektrik hatlan-
nın da hasar gördüğü ve elekt-
rik bağlantılannın dün büyük
ölçüde kesildiği haber veriliyor.
Saraybosna radyosu, kentte
bir süredir giderek artan su kıt-
lığı yüzünden, çıkan yangınla-
nn söndürülmesinde güçlük
çekildiğini duyurdu.
Reuter'in yerel gazetecilere
dayanarak bildirdiğine göre cu-
ma gecesinden bu yana süren
bombardıman sonucunda 12 kişi
yaşamını yitirirken yaklaşık 20
kişi de ağır yaralandı.
Öte yandan ABD Başkanı
George Bush, Sırbistan ve Ka-
radağ'dan kurulu Yugoslavya
Federasyonu ile ABD arasında
ihracat ve ithalatı yasakladı.
Bush. BM Güvenlik Konseyi'-
nin 757 sayılı karan uyannca
aynca iki ülke arasında deniz ve
hava ulaşımını da durdurdu.
POLTTIKADA
SORUNLAR
ERGUN BALCI
Avrapa Taribinde
İki Dönüm Noktası
Danimarka'nın Maastricht Anlaşması'na "hayır" deme-
si ve NATO'nun, "alan dışı" bölgelerde AGİK'in talebi üze-
rine "barışı koruma" operasyonuna katılma karan alması,
Avrupa'nın tarihinde dönüm noktaları oluşturuyor.
Basınımızda, Danimarka'daki halkoylamasının Avrupa
Birliği'ne ne denli ağır bir darbe indirdiğine ilişkin yazılar
yazıldı; referandumun, Türkiye'nin AT üyeliği sorununu
nasıl etkileyeceği konusunda görüşler belirtildi. Ama sanı-
nz, olayın çok önemli bir yanına yeterince değinilmedi.
Danimarkalılar, halkoylamasında, hemen tüm AT ülke-
lerinde var olan, fakat hükümetler tarafından hep yokmuş
ya da önemsizmiş gibi gösterilmeye calışılan bir kaygıyı
dile getirdiler. Ulusal kimliklerinin AT içinde erimesini, hü-
kümranlık haklarını Brüksel'deki bürokratlara terketmek
istemediklerini ifade ettiler. Bir bakıma, Ingiltere'de Mar-
garet Thatcher'ın yıllardır öne sürdüğü kaygıların tümüyle
yersiz olmadığını gösterdiler.
Referandum'da, kıl payı farkla "hayır" diyenler kazandı.
Ama sonuç ters olsaydı ve kıl payı farkla "evet" diyenler
çoğunluğu sağlasalardı, bu Danimarka'nın Maastricht An-
laşması'nı gerçekten onayladığı, halkın bu konuda bir kay-
gısı olmadığı anlamına gelir miydi?
Söz konusu olan, bir ülkenin hükümranlık haklarından
büyük ölçüde vazgeçmesi, ulusal kimliğinin geniş bir po-
tada erimesi olasılığıdır. Böylesine yaşamsal konuda ya-
pılan halkoylamasında ancak ezici bir çoğunluğun "evet"
oyu, Maastricht Anlaşması'nın onaylandığı anlamına ge-
lir. Ortak bir dış politika ile savunma politikası, 1999a ka-
dar tek para ve tek merkez bankası gibi ilkeler, ufak ülkele-
rin ulusal özelliklerinin, kimliklerinin büyük ülkeler ve
Brüksel'deki bürokratik mekanizma tarafından yutulması
tehlikesini de birlikte getirir.
Danimarka halkı, bu tehlikeden ürkerek Maastricht An-
laşması'na "hayır" demiştir.
Danimarka'daki referandum en büyük AT ülkelerinin
halklarında bile var olan, ulusal kimliğini ve hükümranhğı-
nın önemli bölümünü yitirme kaygısını gözler önüne sergi-
lemiştir. Danimarka'daki halkoylamasından sonra Al-
manya'da yapılan bir nabız yoklamasında, görüşüne
başvurulanların %81'inin Avrupa Birliği'nden yana olma-
dıklarının ortaya çıkması anlamlıdır.
Danimarka gibi Batı Hıristiyan dünyasının bir parçası
olan ve Avrupa'nın en zengin ekonomilerinden birine sa-
hip bulunan ülkenin AT ile tam olarak kaynaşmayı reddet-
mesi, Türkiye'de ciddi biçimde düşünülmesi gereken bir
konudur.
insanlık, ileride herhalde milliyetçiliği ve onun zorladığı
dar kalıplan geride bırakarak, dünya vatandaşlığında, ev-
rensel çıkar ve görüşlerde birleşecektir.
Ama, yeryüzünün en gelişmiş ülkelerinin bile bu aşa-
maya henüz hazır olmadığı, Maastricht Anlaşması'nın
iddialı hedeflerini gerçekleştirme konusunda fazla aceleci
davrandığı Danimarka'daki halkoylamasında ortaya çık-
mıştır.
• • •
Savaş sonrası Avrupa tarihinde ikinci dönüm noktasını
da NATO'nun, "alan dışı" bölgelerde AGİK'in talebi üzeri-
ne barışı koruma operasyonuna katılma, bir tür Barış Gü-
cü görevini üstlenme kararını alması oluşturuyor. Ancak
karar, NATO'nun bunalımlara silahlı müdahalede buluna-
cağı, ya da çatışmaların sürdüğü bölgelere asker gönde-
receği anlamına gelmiyor. Bu karar uyannca NATO, silah-
lı çatışma olmayan, ama gerginliğin bulunduğu (örneğin
Kıbrıs) bölgelere asker gönderebilecek. Bunun için de
AGİK'in, oybirliği ile NATO'dan böyle bir istekte bulunma-
sı, aynca bu isteğin, ittifakın 16 üyesi tarafından oybirliği
ile kabul edilmesi gerekiyor.
NATO'nun karan bize iki açıdan ilginç görünüyor. önce
kararla, ittifakın yetkilerinin "alan dışına" taşması gerçek-
leşmiştir. Şimdilik bu görev, sadece Barış Gücü niteliğin-
dedir. Ama ileride silahlı müdahale yetkisine dönüşüp
dönüşmeyeceği de bilinmiyor. En azından oraya giden ka-
pının açılmış olduğu söylenebilir.
NATO kararının ikinci ilginç yanı da şu: Karar, ittifakın
Avrupa da oynadığı rolün öneminin artması anlamına ge-
liyor. NATO'nun Avrupa'nın güvenliğinde daha kapsamlı
rol oynamaya başlaması ise ABD'nin ağırlığının artması
ile eşanlamlıdır. NATO iie ABD'nin askeri varlığına karşı
BAB ve "Avrupa ordusu" gibi kurumların alternatif olarak
ortaya atıldığı, Fransa ile Almanya'nın bu konuda başı çek-
tikleri bir sırada, NATO'nun görev alanının genişletilmesi,
Yugoslavya bunalımında sarsılan Avrupa'nın, ABD'nin li-
derliğine daha bir süre gereksinme duyacağını gösteri-
yor.
Tataristan'ın kadın politikacısı:
Tatar erkekler
çok korkak
OSMAN KARAKAŞ
NEW YORK - New York'ta
düzenlenen "Dünya Türkleri"
konulu konferansta Tatar
Türklerinin temsilcisi olarak
bir konuşma yapan Tatar Mil-
li Bağımsızlık Partisi Genel
Başkanı Farisia Bayramoğlu,
ülkesinin önde gelen sorunlan
arasında Tatar erkeginin bece-
riksizliğini ve korkaklığını gös-
terdi.
"Bugüne kadar kimse kim-
seye bağımsızlık vermemiştir.
Bağımsızlık güreşerek alınır"
diyen bayan politikaa, "Ama
bizim erkeklerimiz bugüne ka-
dar bağımsızlık ya da haklan-
mız için Ruslara karşı koyma-
mıştır. Biz bu yüzden yıllarca
çektik ve hâlâ çekiyoruz" diye
konuştu.
Parlamentodaki çoğunluğu
elinde bulunduran ve 280 mil-
letvekiline sahip olan partinin
genel başkanı olması nedeniyle
yapılacak ilk seçimde ülke yö-
netiminin başına gelecek olan
Farisia Bayramoğlu, Azerbay-
can'da politika eğitimi yaptıİc-
tan sonra ülkesine dönerek
bağımsızlık mücadelesine ka-
tılmış. Partisinin 280 milletve-
kilinden 145'inin Tatar oldu-
ğunu, buna karşılık konuşma-
Iarda sadece kendisinin Tatar-
ca konuşma yaptığmı belirten
Bayramoğlu, şöyle konuştu:
"Kanuna göre parlamentoda
iki dilden birinde. yani Rusca
ve Tatar dilinde konuşma ya-
pabiliriz. Tatar dilinde yapılan
konuşmalar anında Rusçaya
çevrilmekte. Ancak sadece ben
konuştuğum zaman Tatar dili-
ni kullanıyorum, başka kimse
kullanmıyor. Erkek milletve-
killerine hep kızıyorum ve Ta-
tar dilinde konuşmalan gerek-
tiğini söylüyorum, ama korku-
lanndan kendi dillerini kullan-
rnıyorlar."
'Kıbns
örnek
olacak'LEFKOŞA (AA) - BM Ge-
nel Sekreteri'nin Kıbns Özel
Temsilcisi Oscar Camilion,
Kıbns sonınuna bulunacak
çözümün bütün dünya için bir
örnek oluşturacağını öne sür-
dü. Camilion, Rum Alithia
gazetesinde dün yayımlanan
demecinde, Kıbns sorunun
eskiden Türkiye, Yunanistan
ve NATO'yu ilgilendiren bir
konu olarak görüldüğünü,
şimdi ise bütün dünya jçin
önem taşıdığını söyledi. Özel
temsilci, "Mesaj, görüş ayn-
lıklannın giderilmesinin ola-
naksız olmadığı ve değişik
uluslara mensup insanlann
bir devlet içinde birlikte yaşa-
yabileceği ve aynca savaşın
sorunlan çözmediği, tersine
daha fazla kötüleştirdiğı me-
sajıdır" dedi.