Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURIYET 8 HAZIRAN1992 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
YÖK ve Yurttaglar.».
Senın çocuklannın ve torunlannın geleceğı, son on yıldır penşan duruma
gelmış olan unıversıtelenmızın akılcı bır şekılde duzeltılmesıne bağlıdır Bu
nedenle olup bıtenlen en başta senın de ıyı bılmen gerekır
Prof. Dr. TÜRKÂN SAYLAN
Sevgılı yuntaş, YÖK olayı Sayın Doğramacı
ıle bır grup dık başh öğretım üyesının özel soru-
nuymuş gıbı sunuluyor ortaya Oysa, belkı de
oğretım üyeiennden çok, senı, senın yetışmekte
olan çocuklannın geleceğını ılgılendıren bır ko-
nu, bızım olduğu kadar senın de sonınun Bu
nedenle sen de olayı enıne boyuna dûşunmek,
tüm venlen kendı akıl süzgecınden geçırmek ve
boylece olması gerekenlen kavramak ve sahıp
çıkmak zorundasın
Senın çocuklannın ve torunlannın geleceğı,
son on yıldır penşan duruma gelmış olan unıver-
sıtelenmızın akılcı bır şekılde düzetılmesıne bağ-
lıdır Bu nedenle olup bıtenlen en başta senın de
ıyı bılmen gerekır
Sevgılı yurttaş, bundan on yıl oncesmde de
ünıversıtelenmızde çeşıtlı sorunlar vardı ve bız-
ler, sorumluluk duygusu taşıyan ınsanlar olarak
bu aksaklıklann duzeltılmesı gereğını vurgular-
dık Ama yıne de kendı sorunlanmızı tartışabıle-
ceğımız, dağılımını planlayabıleceğımız bır
duzenek (mekanızma) bulunmaktaydı Bızler
unıversıtemıa en ıyı yöneteceğıne ınandığımız
bır meslektaşımızı rektor, fakultemızı, öbur
adaylara gore daha başanü yöneteceğıne ınan-
dığımız bır arkadaşımıa da dekan seçerdık Bü-
tun bunlar ıçın aylarca konuşur, gunlerce düşu-
nur, en ıyısını yapmaya çalışırdık Fakültelen-
mızde, gelen odeneklenn ve doner sermayenın
paylaşımı ve satın alınacak bılımsel yayın. araç-
gereç ve yapılacak ınşaat vb ıçın "planlama"
komısyonlanmız vardı Buralarda çalışacaklan
aramızdan, kendı oylanmızla secer, görevlendı-
nr ve sık sık kendılenyle goruserek sorunlanmı-
zı ve ısteklenmızı ıletırdık örneğın bır bılım
dalı, çok pahalı bır alet ıstemışse, kendılennde
ya da yakm bılım dallannda benzer bır alet varsa
bunu belırterek bu ısteğın ahmını reddederdık
Kendı aıle butcemızı yapar gıbı eldekı kısıtlı pa-
rayı nasıl harcayacağımızı pianlardık Kuşkusuz
para hep yetersızdı, ıstekler hep fazlaydı, ama
yontem oldukça demokratık, en azından açıktı
Eğıtım sıstemı belkı eskıydı, yenılenmesı ıçın
"eğıtım komısyonu" denen kurulu, aramızdan
konuya ozel ılgı gösteren öğretım üyeiennden
seçer ve onlan, gehşmelere uygun eğıtım planla-
malan ıçın görevlendınrdık Böyle emırle,
TBMM kararlanyla not ve sınav degışıklıklen
ohnazdı, olamazdı Ahnacak öğrencı sayısı, sı-
nıf laboratuvar olanaklan ve eğıtımın cınsıne ve
öbur koşullara gore planlarur, uzun uzun tartışı-
lır ve ortak karar devlete, hükumete bıldınlırdı
Şımdıkı gjbı sıyasal otontenın ve YOK'un
emnyle bır gece ıcınde kontenjan artünmı gıbı
yanlış \e tehlıkelı uygulamalara kolayca gınşıl-
mezdı
Köksüz fakûlteler...
Yenı bır unıversıte ve fakulte açılacağı zaman
eskı fakulteler bunu tartışır üstlenır ve çekırde-
ğını kendı ıçlennden oluşturur, alt ve ustyapı
kurulup tamamlandığında gobekbağı kesılır ve
kendı ayaklan uzennde durması sağlanırdı Sev-
gılı yurttaşım, son yıllarda sıyasal yatınm olarak
neredeyse her ıle bırer unıversıte açılmakta, kıra-
lanan bır daıreye bır tabela konarak oraya "fa-
külte' denmekte, hıçbır deneyımı olmayan bır
genç uzman ya da yardımcı docentle yüzlerce
ogrencıye sozde eğıtım venlmektedır Senın ço-
cuklann da ne yazık kı bu ınsan avanlığı ıçınde
kaynamakta. bılgısız dıplomahlar ve dıplomab
ışsızler halıne gelmektedırler Bunlan çok ıyı bıl-
meb ve duyup dınledıklennı, kendı çocuklannın
ve ulkemızın geleceğı olarak kendı aklınca yenı-
den değerlendırmelısın Unıversıte onune yığıl-
ma, yenı koksuz ve temelsız fakulteler açarak
değıl, ancak ortaogretımde gençlen çeşıtlı mes-
lek dallanna yönelterek ve de bunun ıçın gere-
ken orgutlenmeyı kurarak onlenebıhr
YÖK oncesmde fakültelerde her bınm (kı es-
kıden buna kürsü derdık), yıllık çalışmalannı,
yaptığı araştırmalan bır rapor habnde tum oğre-
üm üyelenne duyurur, bu raporlar genel kurul-
larda enıne boyuna tartışıbr, ancak ondan sonra
onaylanırdı Yapılan eleşünler, önenler, ertesı
ybn çalışmalannı yonlendınr, bu denetım her
btnmı daha dıkkatlı olmaya götururdu
Atama ve yûkseltmelerde bellı kurallar vardı
Sayın yurttaş, kım olursa olsun, uzmanbktan
sonra beş yıl olan süreyı tamamlamadan, yeterb
sayıda yayın ve araştırma yapmadan, addı bı-
bmsel değen olan aynntıb bır tez ortaya çıkar-
madan, oluşturulan bır unıversıteler arası jün-
nın ve dınleyıcılenn önûnde çetın bır sozlu sınav
vermeden, öğrencıler ve jun onünde bır deneme
dersınde başanlı olmadan "oğreüm uyesı" un-
vanını alamaz, ders veremez, yetkı kullanamaz-
dı YOK sıstemı, öğretım uyesı açığını kapaî-
mak ıçın butün bu aşamalan kaldırdı Artık bır
devlet, SSK ya da unıversıte hastanesınden uz-
manbğını alan herhangı bır doktor, hıçbır bıbm-
sel sınav dan gecmeden "yardıma doçent" adı
venlen bır konuma ve ders verme, yonetme vb
her turlü yetkıye kavuşup ömür boyu hıçbır bı-
bm ve yetenek sınavına gırmeden doçent ve pro-
fesor oluyor Işte senın çocuklannı ve torunlan-
nı boylece, bır gun ıçınde hıçbır tez yapmadan,
bılgısı ve ders verme yeteneğı olçulmeden, yar-
dıma doçent, doçent ve profesor oluveren öğre-
um uyelen eğıtecekler Kuşkusuz bu kolaybğı
yaşamış olanlann çoğu da YÖK'u ve sıstemını
ya da sıstemsızlığını savunmaya devam edecek-
lerdır İşte beyaz kıtaplarda arttığı soylenen oğ-
reüm uyelen böyle oluşmuş, nıtebk değıl nıcelık,
yanı sayısal arüş her şeym çözûmu olarak görül-
muştür
Bilim dönyasuıda yerimiz yok
Sevgıb yurttaş, bundan on yıl oncesıne kadar,
o beğenmedığımız fakultelenmızde haftada bır
kez tum oğretım üyelen olarak "fakulte kurulu"
adıyla topîanırdık Seçtığınıız dekanımız, bızım-
le fakültemız ve bıhm dallanmızla ügıb her olayı,
her karan ve her önenyı taruşır, oylardı İnce-
lenmesı gereken bır konu varsa aramızdan bır
komısyon oluştunılur, konu enıne boyuna ınce-
lenır, sonrakı otunıma geünbp karan abnırdı
Yenı ve eskı oğreüm uyelen yanm gûne yakın
suren bu kurullarda tanışır, mesleksel ıleüşım
kurar ve fakültenın gerçek bır uyesı olduklannı
duyumsarlardı Herkesın fakülteyle ılgıb her ko-
nuyu öğrenmesı, fikır ve önenlennı söylemesı
ıçın oluşturulan bu kurullar, YOK'le bırbkte bır
anda yok oldu sayın yurttaş Bızım fakultemızde
son on yıldır kımler oğretım üyesı oldu, neler ya-
pıbyor, neler satın abnıyor, öğrencı ışlen, eğıtı-
mın gebşünlmesı, geleceğe yonebk planlamalar
ve en önembsı, bıbmsel deneüm nasıl sağlanıyor,
bunlardanhıçmıhıçhabenmızyok Boyleolun-
ca yüzlerce ışcı çabştıran bır fabnkada vıda sı-
kan bır ışçıden farkımız kalmadı, kendımızı ge-
bşürmek ıçın bır zorunluluğumuz ve ısteğımız
yok artık Bu yuzden de uluslararası bıbm dün-
yasında yenmız bır turlu yuksebnıyor
YÖK'le bırbkte geünlen dısıplın önlemlen
hem öğrencüer, hem oğreüm uyelen ıçın Da-
mokles'ın kıba gıbı tepemızde Atanmış yonetı-
cı yalnız yukandan gelen emırlen uyguîamakta
ve yetkılennı, bunlara kışısel ıbşkılenndekı dost-
luk ya da duşmanbklannı da ekleyerek kullan-
makta, yonetmek durumunda olduğu meslek-
taşlannı dıkkate alma gereğını asla duymamak-
tadır Demokrasının tek bır zerresı bıle kalma-
mışür ûnıversıtelenmızde
Evet sevgıb yurttaş, ışte senın çocuklannı, to-
runlannı okutacak, yaşama hazırlayacak bu
unıversıteler, 12 Eylul'de oğrenası ve oğretme-
nıyle tek suçlu ılan edıldı ve tepesıne YÖK denen
çağdışı bır yöneüm, başma da değışmez bır baş-
kan getınldı 67 yaşına gebnce doğal olarak her
turlu yonetsel gorevden uzaklaştınlarak emeklı
edılen bız oğreüm uyelennın başmda bu yıllan
çoktan aşmış bınnın bulunması ve anlamadığı-
mız, bılemedığımız mekanızmalarla yenıden ve
yenıden atanması, YÖK'un mantıksızlığmın
bence ılk ve en onemlı kanıüdır 200 kez yonet-
melık, 20 kez yasa değışıkbğı yapılmasına karşın
duzeleceğıne İcarmaşıkîaşan bır sıstemsızbkle ne
aadır kı bugune kadar gebndı
Ağırlık koyraak gerek
Sevgıb yurttaşım, bız bulunduğumuz konum-
da hıçbır beklenüsı olmayan, ancak ülkesını ve
toplumunu seven, ona hızmet ve katkıda bulun-
mayı ılke ve ödev edınmış pek çok oğreüm uyesı
olarak YÖK yanbşmın bır an once gıdenlmesını
ve çağdaş, laık, demokraük gerçek bır oğreüm
sıstemıne kavuşmayı, en azından bıraküğımız
yerden başlayıp akılcı bır gebşmeyı gerçekleşür-
meyı ısüyoruz
Bu ısteğımızın bızımle doğrudan hıçbır dgısı
yok, ancak senın çocuklannın geleceğı ıle çok ıl-
gıb ve sen burada ve bırçok başka yazıda anlatı-
lanlan, kendı çocuklannın, komşu çocuklannın
aktardıklanru dınleyıp ağırbğını koymazsan,
konuya sahıp çıkmazsan bızım cabalanmızın
kaden bugune kadar olduğu gıbı bundan sonra
da havada asıb kalacakür
Sevgıb yurttaş. baba-anne-ınsan, YÖK ulke-
mızın bır temel sorunudur ve her şeyden önce
senın sonmundur, bunu unutma'
ARADABIR
HULUSİ METÎN
İstanbul Barosu Avukatlanndan
Aym Mahkeme - Ayn
Mahkeme
Kuruluşu gorev ve yetkılerı, ışleyışı ve yargılama usul-
lerı kanunla duzenleneceğı 1982 Anayasası nın 142 mad-
desınde belırtılen mahkemelerımızm esas olarak dayana-
ğı 1924 tarıhlı ve 469 sayılı "Mehakımı Şer lyenın ılgasına
ve Mehakımın Teşkılatına Aıt Ahkâmı Muaddıl Kanun 'dur
Aynı yargı çevresı ıçınde, ış çokluğu nedenıyle aynı du-
zeyde kurulan bırden çok mahkemenın davaların bırleştı-
rıtrnesı yonunden aynı mahkeme sayılıp sayılamayacağı
konusundakı tartışmalar ve ıçtıhatlar arasındakı aykırılık-
lar, Yargıtay içtıhadı Bırleştırme Buyuk Genel Kurulu'nun
E 91/3 K 92/2 say.lı ve 14 Şubat 1992 tarıhlı karan ıle nıha-
yetsonuçlanmıştır
YİBBGK, Bır yargı çevresı ıçınde bulunan aynı duzeyde,
bırden fazla mahkemenın davaların bırleştırılmesı açısın-
dan aynı mahkeme sayılmasına çoğunlukla karar vermış-
tır (YKD Mayıs92)
Kurula gore ' hıçbır zaman aslıye bırıncı veya ıkıncı
hukuk mahkemesınehıtabendava açılamamaktadır Dava
doğrudan doğruya aslıye hukuk mahkemesıne hıtaben
açılmakta ancak ış bolumu esasına gore dosyalar bu mah-
kemelere dağıtılmaktadır'
Buyuk kentlerımızdekı uygulamada ıse once nobetçı
mahkeme oğrenılmekte ve dılekçe o mahkemeye hıtaben
venlmektedır Coğu zaman nobetçı mahkemenın değış-
mesının beklendığı de bır gerçektır Nobetçı mahkemenın
dosyaları ış bolumu esasına gore dağıtımında ongoru-
len maksat gerçekleşememektedır
Adalet ışlerı bınası olma ozellığınden yoksun ancak ta-
belasından Adlıye" olduğu anlaşılabılen yapılarda, 469
sayılı yasanın ışlerın hızla sonuçlandırılması amacının
gerçekleştığını kabul etmek de zordur
Ancak yıne de kurulun aynı ve ayrı mahkeme ayrımına
anilan kararıyla son vermış olması, kabul etmek gerekır kı
adaletın gecıkmesı nedenlerınden bırısını ortadan kaldır-
mıştır Bılındığı gıbı davaların bırleştırılmesı yonunden
"ayrı mahkeme anlayış ve uygulayışı, bırleştırme ıstemı-
ne ılışkın mahkeme kararının, bağımsız olarak temyız edıl-
mesıne olanak vermekte ve esas davanın görulmekte
olduğu mahkeme açısından da bu durum bekletıcı sorun
sayılmaktaıdı
Aynı mahkeme kabul ve uygulayışı ıse bırleştırme ıs-
temı hakkındakı kararın ancak esas kararla bırlıkte temyız
edılebılmesı sonucunu doğurmaktadır Bır yasal yolun
boylece yorum sonucu, kapatılmış olması eleştırılebılır
Ancak uygulamada bu yolun çoğu zaman, davayı uzatmak
amacıyla kullanıldığının da kabulu gerekır Kurul kararı-
nın, bu bakımdan ozellıkle ısabetlı olduğu kanısındayız
Konuyu metodık bır yaklaşımla ele alan Sn T üygur(Y
4 HD Bşk ) ozel yasa -genel yasa oncekı yasa- sonrakı
yasa ayrımını yaparak HUMK'yı konu olarak ozel yasa ve
tarıh olarak da sonrakı yasa kabul ederek HUMK'nın konu-
ya ılışkın 45 maddesını kelımesı ve ruhuyla yorumlayıp
"ayrı mahkeme sayılmasıgerektığısonucunauaşmakta
ve bu nedenle çoğunluk goruşune katılmamaktadır Ayrı-
ca mahkeme kabulunu, davaların uzaması nedenlerınden
bırısı olarak gorduğumuz ıçın duşunce sıstemıne katıldığı-
mız Sn Uygur un sonuca ılışkın goruşune katılamıyoruz
HUMKnın45 maddesındekı bızce yasa teknığıne aykırı
bır ıfadeyle yer alan aynı mahkeme ve ayrı mahkeme'
kavramlarının ne anlama geldığı sorusuyla çoğunluk go-
ruşune karşı çıkan Sn G Erış (Y 11 HD uyesı), HUMK'da
değışıklık yapan 2494 sayılı yasanın genel gerekçesınde
belırtılen ' davalara surat kazandırmak ve davaların ne-
densız uzamalarına engel olmak' amacını sorununçozu-
mune hareket noktası ve 'ayrı mahkeme goruşune ge-
rekçe olarak kabul etmektedır Mahkemelerın kuruluşu
hakkındakı 469 sayılı yasa karşısında HUMK ve genel ge-
rekçesını esas alanı Sn Erış ın duşunce sıstemıne ve 'ay-
rı mahkeme goruşune katılamıyor, HUMK'dakı değışıklık
beklentısını paylaşıyoruz
HUMK nın 45 maddesının uygulanışından doğan tartış-
fnada mahkemelerın ışleyışınden ve HUMK'dan duyulan
sıkıntı ve şıkâyetlerın haklılığı, bır kez daha kanıtlanmıştır
1924 tarıhlı ve 469 sayılı yasa ıle 1927 tarıhlı HUMK halen
yururluktedır Usul hakkındakı yasanın, esasa ılışkın yasa-
dakı bır hukmu ortulu (zımnı) olarak kaldırdığı goruşu,
kabul edılemez Bu nedenle YİBBGK'nın sorunun çozu-
munde 469 sayılı yasayı hareket noktası kabul ederek ay-
nı mahkeme" sonucuna ulaşmış olması, kamusal yarar ve
hızlı adalet duşunce ve gerekçesıyle de ısabetlıdır
YİBBGK'nın kararı yargıevı (mahkeme) kuruluş ve ışle-
yışındekı ve HUMK dakı zorunlu ve beklenen guncelleştır-
menın kaçınılmazlığını da yenıden gundeme getırmış
olmaktadır
TARTIŞMA
Istanbul'un Kentsel Gelişmesi
Metropol alanında, genel plan kararlanndan bağımsız plan
uygulamalan yapan mustakıl belde beledıyelennın her geçen gun çığ
gıbı büyüyen nufuslanyla "beledıyeleşme" adına "şehırleşmeden
vazgeçme" yanlışlığına duşülmüştür.
Turkıye'de son otuz yılda nufus artışlan,
sanayıleşme ve buyuk kentlere goç hızb
bır kentleşmeyı berabennde geürmışür
Bu durum istanbul, Ankara, Izmır gıbı
buyuk kentlenn, kent ustu mekânlara taş-
malarla "metropobten kent", hatta "met-
ropobten bolge' olçusune gebnesıne yol
açmıştır Bugun Istanbul orneğınde mega-
pol tammlamalar da geünlmeye çabşıl-
maktadır
Son yıllarda İstanbul metropobten alan
bütünunde kentsel nufusun beledıye hu-
dutlan dışına yayılması sonucu buyük ken-
ün çevresınde kırsal alanlarda deneümsız,
kaçak ve sağbkbz yerleşmeler meydana
gelmış, ne yazık kı beledıye deneüm ve hız-
metlen bu alanlara ulaşamamış, kısa za-
manda ve pobük baskılarla da bu yerleş-
meler mustakıl beledıye statüsune (son
dönemde, hatta ılçe beledıyesı) kavuşmuş-
lardır
Yakın zamana kadar İstanbul metropo-
bten alan butunu ıçınde fakat 3030 sayılı
yasanın bebrledıgı buyukşehır alanını ve-
ren ılçe beledıyelennın sınırlan dışında on
beş cıvannda mustakıl belde beledıyesı
oluşturulmuş ve son duzenlemelerle de
bunlardan bazılan ılçe beledıyesıne dönüş-
türulmüştür Boylece Gurpınar-Esenyurt-
Hadunkoy-Mımar Sınan-Tepecık-Kum-
burgaz-Selım Paşa-Celalıye-Terkos (Du-
rusu)-Arnavutkoy mustakıl belde beledı-
yesı olarak kalmış ve B Çekmece-Çatalca-
Sıbvn-Sultanbeyb ıse ılçe beledıyesı statü-
sune kavuşmuşlardır
Daha da önembsı 45 madde ıle de mus-
takıl belde beledıyelen yakınlanndakı koy-
len ve çtftük araalennı kendılenne bağ-
layarak yenı mücavır alanlar yaraünışlar-
dır örneğın Türkoba köyünun Tepecık
mustakıl belde beledıyesıne bağlanması gı-
bı Mevcut çekırdek yerleşmelenn önce
mustakıl belde beledıyesı, sonra da ılçe be-
ledıyesı ve daha sonra -kımbıbr belkı de- ıl
statusüne gecmeyı planlamadığını kım
soyleyebıbr
9
Sayılan mustakıl belde beledıyelennın
şımdıbk bazılannda ortaya çıkan ve her-
hangı bır ust deneümsız ve ıçınde yer aldığı
bolgenın gebşmesı ıle entegrasyon söz ko-
nusu obnadan kendı beledıye mecbslennde
karar venp uyulamaya koyduklan yenı
yerleşme planlan ıle buyuk nufus çekım
potansıyeb yaratan ve boylece goce yeşıl
ışık yakan ve Istanbul'un butun halkının
yaşamsal kaynağı olan su havzalan uzenne
ıpotek koyan (Sultanbeyb-Tepeak belde
beledıyelen gıbı) bu yerleşmelenn istanbul
metropobten aJan butununun de geleceğe
donuk yaratüğı ısühdam-ulaşım-eğıüm-
sağlık-cevre sorunlannı çözumsüz kılaca-
ğıru soylemek kehanet olmayacakür San-
kı adeta Istanbul'un bu yörelennın Tur-
kıye'de pazarlandığı gozlenmektedır
Bugün İstanbul meü-opobten alan bütü-
nünde yaşanan olay, dunyada örneğı gös-
tenlemez aykın bır gebşmedır Sorun elbet-
te bır sosyal-ekonomık determınızm olayı-
dır Ve belde beledı>elen buzdağının
sadece ve sadece gorunen kuçuk kısımlan-
dır Konuya kavramsal açıdan yaklaşıldı-
ğında ıse ortaya çıkanın ışsızbk goçunun
doğurduğu sonuç olduğu gorubnektedır
Büyuk Jstanbul'un çevresınde koruma
alanlan, orman ve su havzalan kaçak gebş-
menın ışgahne uğramışür Metropol ala-
nında, genel plan kararlanndan bağımsız
plan uygulamalan yapan mustakıl belde
beledıyelennın her geçen gun çığ gıbı buyu-
yen nufuslanyla "beledıyeleşme" adına
"şehırleşmeden vazgecme" yanbşbğına du-
şübnuştür Hem de 1980 tasdıklı istanbul
nazım planında nufus eşıklen tespıt edıl-
mışken
fstanbul'un kentsel gebşmesınde kendıb-
ğınden ortaya çıkan bu tabloda soru kendı-
lığmden bebrmektedır Kamu mudahalele-
nnın bundan boyle nasıl olacağı önem
kazanmaktadır Acaba bugune kadar dev-
let ve pobükacılann bu mudahaleyı denge
sınınnda tuunasımn otesmde yenı ve cesa-
retlı bır mudahale yapılabılecek mıdır
11
Mımar Sınan Unnersıtesı
istanbul Kentsel Gozlem Grubu
PENCERE
YBNTEM
Ergenekon Caddesı No 98
Pangaltı - İstanbul
Te) (1)248 40 04 Fax (1)248 97 66
İLAN
SAKARYA 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HÂKÎMLİĞİ'NDEN
Dosya No 1992/25
Davacı Nezahat Özarutan-Istıklal Mah Kanal Sk Mesken Apt
Adapazan
Vekıiı Av Hıkmet Hepözdemır Av Leyla Ekmen-Sakarya Baro-
su'ndan
Davalı Ertan özarutan-(Adresı meçhul)
Dava Şıddetlı geçımsızlık nedenj ıle boşanma
Taraflar arasında mahkememızde görulen boşanma davası nedenı ıle
davacı vekıiı 14 1 1992 gunlu dılekçesınde, davalmın evlılıkten kısa
bır sure sonra degıştığuu, sorumluluklannı yenne getırmedığım, mu
vekkılesı ve çocuklarıyla ılgılenmedığını, Istanbul'da gece hayatma
daldığıru, Zeynep Haber ısımlı kadınla yaşadığını, nerede oturduk
lannı tespıt edemedıklerım, 3 yıldan berı evme uğramadığını, bu ne-
denle boşanmalanna ve çocuklan Yudum ve Açelya'run velayetlennın
davacı muvekkılesıne venlmesını, davacı Nezahat Ozarutan ıçın ay
hk 400 000 TL çocuklan her bırısı ıçın 200 000'er TL'den toplam
800 000 TL nafakaya hukmedjlmesını talep etmıştır
Davalı Ertan Ozarutan adına çıkanlan davetıyenın Arbaş Ağaç Kap-
lama Fabnkası'nda şofore tebhğ edılmesıne rağmen fabnkaya hıç gıt
medığı tespıt edümış ve yenıden teblıgat çıkanlmadan davaa vekılının
beyanı gıbı ılanen teblıgat yapılmasına gıdılmışür
Bu nedenle,
Davalı Ertan özamtan'ın duruşma gunu olan 25 6 1992 günü
10 30'da durusmada hazır bulunması, dava ıle ılgılı belge ve bılgıle-
nnı ılanın teblığı gununden ıtıbaren 17 gun ıçensınde mahkeme ka
lemıne bıldırmesı, gelmedığınde yokluğunda karar venleceğı hususu,
davetıye ve dava dılekçesının teblığı yerıne geçerlı olmak uzere ılan
olunur
Basın 48028
Gözlüklü Martı
Gozluklu Martı Marmara Denızı nde neslı tukenen
balık turlennın dev posterın. dağıtıyor
Avlık bılımsel cevre sağlığı gazelesı Gozluklu
Martı 10 hazıran carsamba İstanbul dakı tum
bayılerde
İLAN
BALA ASLIYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 1987 126
Karar No 1989 271
K Tanhı 28 12 1989
D Tanhı 13 4 1987
Davacı Bağ Kur Genel Mudurluğu Ankara
Davah Yılmaz YABANCI - Mızrakb köyü ' Samandağ-Hatay
Dava Alacak
Aşağıda hukum metnı yazüı, yukanda tanh ve sayısı belırtılen karann
davalıya ılanen tebbgat yapılmasına karar venlmışur
HUKÜM !- Davaa kurumun talep ettıgı 1 768 872 12 TL alacağın
fazlaya ılışkın talep hakkı saklı kalmak uzere ve tahsıs tanhınden ıtıbaren
yasal faız ıle bırlıkte davalıdan alınarak davaa kuruma venlmesıne
2 Harçlar vasasına gore talep olunan alacak uzennden hesaplanan
53 067-TL nısbıharcındavabdanalınarak Hazıne >egeüryazılmasına,
3- Davacı kurum vekıü ıçın dava tanhındekı avukatlık tanfesının 3 kı-
sımı uyannca hesap edılen 151 132 - TL nıspı vekalet ûcretının davalıdan
alınıp davacı kuruma odenmesıne
4- Karann kesınleşmesınden sonra Ankara 5 Ağır Ceza Mahkemesı -
nın 1977 85 esas sayılı dosyasının ıncelenmesıne
5- Davaa kurum tarafından yapılan 102 250 TL yargılama gıdennın
davalıdan alınarak davaa kuruma odenmesıne ılışkın venlen karar ıla-
nen teblığ olunur
Basm 29374
1923'tenBugüne
Sanayleşme...
Sen, Mustafa Kemal'e bak!
Ne dıyor
"- Ordumuzun bugune dek elde ettığı başarılar, ulkemı-
zın gerçek kurtuluşu demek değıldır "
Gazı, 9 Eylul 1922 de duşmanı denıze dökmüş, Izmır'de
Kordon'a sofrasını kurmuş, ama, soyledığıne bak' İstan-
bul ışgal altındadır, padışahımız efendımız, "Halıfeı Ruyı
Zemın" başımızdadır
Izmır koca bır yangın yeri
Lozan Konferansı yarıda kesılmış, cumhurıyet ılan edıl-
memış, her şey askıda
Ataturk, 17 Şubat 1923'te Bırıncı Izmır Iktısat Kongresı'nı
topluyor
Ulkenın 'gerçek kurtuluşu" ıçın
•
Gerçek kurtuluş ekonomıde sanayıleşmektır; hedef,
yetmış yıl once saptanıyor
Batı'nın uygarlık tarıhınde sanayıleşme sozcuğunün içı-
ne neler gırıyor^ Demokrası, ozgurluk, ınsan hakları, laık-
lık, uluslaşma, endustrı devrımıyle zamandaştır 21'ıncı
yuzyıla doğru sanayıleşmeyle çağdaşlaşma arasındakı
bağıntı, Turkıye'nın toplumsal yaşamında ılk sırayı tutu-
yor
Pekı sanayıleştık mı'
1923 ten 1990 a kadar 68 yıllık donemde Turkıye endüst-
rısı uretım açısından kendısını 75'e katladı, yıllık ortalama
arbş oranı yuzde 6 6
Hıç de fena değıl
1923ten 1939 a kadar yıllık arbş yuzde 9 6
1940 tan 1949 a kadar yuzde 1 3
1950'den 1969 a kadar yuzde 9 3
1960'tan 1969'a kadar yuzde 9 4
1970'ten 1979 a kadar yuzde 5 5
1980'den 1989 a kadar yuzde 6 0
1940-1949 donemı Ikıncı Dünya Savası'na rastiıyor,
1970-1979 arasında dünya petrol bunalımı ıkı kez Turkıye'-
yı vuruyor, somut bır değerlendırme yapılırsa, 1980-1989
arasındakı duraklama, buyuk bır fırsatın kaçırılmasıdır,
"Çağ atladık" dıye renklı televızyonda balon uçuranların
ıktıdar donemınde Turkıye'nın sanayıleşmesı ağır aksak
yurumuştur, hem emekçılerın hakları askıya alınmışken
Yanmış, yıkılmış bır Anadolu 1911 den 1922 ye kadar
savaşmış bır halk, yenı kurulmuş beş parasız bır cumhurı-
yet, ılk 16 yılında sureklı yuzde 9 6'lık endustrı arbşını sağ-
lamış
Hem de enflasyonsuz
•
Toplam yatırırrllar ıçınde ımalat endustrısının payı (ozel
ve kamu) 1980 de yuzde 34 ıken 1989 da yuzde 14 e duşu-
yor Kamu ve özel sektorsanayı yatırımlarının da alabıldı-
ğıne duştuğu bır on yıl yaşıyoruz
Ama ıhracat artıyor, 3 mılyar dolardan 12 mılyar dolara
çıkıyor
Nasıl oluyor bu''
Turkıye de daha oncelerı kurulmuş endustrı uretım bı-
rımlerını sureklı devaluasyonla dışsatıma yönelterek bu
sonuca ulaşıyoruz, paramız pul oldukça, dovız türunde
değersızleştıkçe, dışsatım pompalanıyor Demek kı dışa
açılmanın ıtıcı gucu, enflasyondan gayrı bır şey değıl Bu
hastalık, ekonomının yapısına ışlıyor uyuşturucu alışkan-
lığı gıbı damarlarımıza yayılıyor toplum başka turlu yaşa-
yamaz oluyor
Enflasyon artık bır yaşam bıçımıdır bızım ıçın
•
1980-1989 arası yalnız sanayıleşmede duraklama done-
mı değıl, dış ve ıç borçlanmada Osmanlı'ya rahmet okutan
bırsureç on yıl yaşanıyor
Devlet butçesı borç butçesı
1980-1989 arasında Turkıye'ye dış borç olarak gıren yu-
varlak rakamla 40 mılyar doların nereye gıttığını bılen var-
sa berı gelsın
Eğer bu mıktar, sanayı yatırımlarına donuşturulebılsey-
dı, şımdıye dek başımız goğe ererdı On yılda 40 mılyar dış
borçla ve yılda yuzde 6 oranında sanayı artışıyla nasıl çağ
atladık?
d İ S T A N B U L B E L E D I Y E S I
Ş E H İ R T İ Y A T R O L A R I
8. Gençlik Günleri
Sona Erdi...
Ankara'dan gelerek çok değerlı saatlerını
bızlere a\ıran gençlerle bırlıkte olan
SAYIN DEVLET BAKANIMIZ MEHMET
KAHRAMANA", ve
"MİLLETVEKILİ SAYIN ADNA\ KAHVECİ YE"
gunlerınuzın fdm go»terımlerıne değerlı
irşıvlen ıle katkıda bulunan
"İSTANBUL S1NEMA TV ENSTİTÜSÜNE",
kısa metrajh fılmien sağlaN an
ANKARA TELEVIZYON MUDURHJĞUNE",
değerlı fıkırlen> le soyleşı ve panellerımıze
kntkıdT bulunan
' DEĞERLİ KONUŞMAOLARA",
fuue dınletılerı \e salon konserlerı\le gençlere
unutaırmacaklan muzık zevkını tattıran
"DEĞERLİ SANATÇILARA",
'Yişim \ e In^an bale gosterısı ıle ılk kez
»ahnelenmıze konuk olan
"İSTANBUL DEVLET BALESİ
SANATÇILARINA \e MUDURLUĞUNE",
maddı \e mıne\ı olanakları sıeh>ıp
vlere muluvız>onu tanıtan
"ALİ USTUNDAĞ'A",
değerlı vipıthmh sergı ilanlarımızı zengınleştıren
'DEĞERLI RESİM, HEYKEL, MAKET, DESEN
VE FOTOĞRAF SANATÇILARINA",
dort hafta sure\ le Muhsın Ertuğrul \ e
H ıldun Taner SThnesınde bızlerle bırlıkte ohn
"TİYATROCU \RKADAŞLARA",
\ e 4 29 Mi\ ıs tınhlen arasında gunlenmıze
kitılan bızlerle bırlıkte ohn
"TÜM KATILLMCI ARKADAŞLARA"
teşekkür ediyoruz.
9. Gençlik Günlerinde
Btduşnıak Üzere ...
Kııltur Etkınlıklen Bırımı
Genclık Gunlerı
BATI NASIL ZENGİN OLDU
Endustrı dunyasının ekonomık değışımı Nathan Rosenberg ve
L.E Bırdzell, Jr tarafından yazılan ve Erdal Guven tarafından dı-
lımıze çevrılen bu kıtap Form Yayınları arasında çıktı