Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN1992PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
IktidarsazlıgıAşmalirsatı
Terör"ü önlemekiçindeolsainsanhaklannı askıya alan, yani devlete karşı
terörü devlet terprüyle önlemeyi benimseyen yöntemlerin, demokratikleşmeyi
güçlendirmektençok, güçleştirdiğini, faşist ve militer uygulamalan bağnnda
besleyerek darbe ortamını sürekli koruduğunu, tarihsel deneyirnlerirnizle
büiyoruz.
MUZAFFERİLHAN ERDOST
Silifke Kûltür Şenliği etkinlikleri arasında dü-
zenlenen "Jnsan Haklan ve Demokratikleşme"
konulu panelde, 1991 yılı içinde 152 kuşkulu
ölüm saptandığmı belirterek insan haklan ihlal-
lerinin, 12 Eylül dönemine oranla giderek art-
makta olduğunu söyledim. Bu, Cumhuriyet'te
yayımlanan haberde, "insan haklan ihlallerinin
12 Eylülden sonra arttığına" değındiğım biçi-
mindeyeraldı.
"12 Eylülden sonra" sözünden, 12 Eylül
1980'in başlangıç ahndığını anlamak da olanak-
lı. İnsan haklan ihJalleri konusunda yanüş anla-
şılma kaygısı, beni, bu konudaki düşüncelerimi
yazarak yinelemeye yöneltti.
Birleşmiş Milletler tarafından benimsenen
"Yasal-olmayan Keyfi ve Toplu Infazlann Ön-
lenmesi"ne ilişkin bildirgede, (a) siyasal öldü-
rümler (cinayetler), (b) cezaevinde ya da gözal-
tında işkence ya da kötü muamele sonucu
ölümler, (c) "kayıp" sonucu ölümler, (d) yasa
uygulayicılannın aşın şiddet uygulaması sonucu
ölümler, (e) gerekli yargılama yapıimadan infaz-
lar ve (f) katliam girişimleri, "haksız infazlar"
olarak nitelenmekte.
Türkiye tnsan Haklan Raporu 1991'de de
"haksjz infazlar" kapsamında ele ahnması gere-
ken 152 "kuşkulu (şüpheli) ölüm" özelliklerine
göre şöyle sralanmakta.
(a) gözaltında ya da cezaevinde 23 ölüm, (b)
ev baskınlannda 22 ölüm, (c) göstericilere ya da
topluluklara ateş açılması sonucu 32 ölüm, (d),
"kontrgerilla eylemi" olarak tanımlanan infaz-
lar sonucu 31 ölüm, (e) sağyakalandıktan sonra
öldürüldüğü ileri sürülenler 16 ölüm, (f) dur
uyansma uymadığı için ya da benzer gerekçeler-
le vurularak 28 ölüm. (Türkiye İnsan Haklan
Raporu 1991, TİHV, Ankara 1992.)
Yöntemi demokratik mi?
Dört yıldan fazla süren 12 Eylül yönetimi dö-
neminde (50 idamı unutmayarak) saptanabilen
"haksız infaz" sayısı 190 dolayında. Parlamen-
ter yönetimin tek bir yıhnda, yani 1991'deki
"haksız infaz" sayısı ise 12 Eylül'ün dört yıllık
dönemindeki haksız infazlann sayısına yaklaşı-
yor.
Bunun nedenini, parlamenter yönetime geçil-
miş olmasına karşın 12 Eylül militer yapılanma-
sının, kimi birimlerde ve alanlarda belirleyici
olmaya devam etmesinde aramak gerekir. Onun
için de insan haklan, demokratikleşmenin gös-
tergesi sayılan kimi birimlerde sınırlanmaya
devam ediliyor. Yalnızca sınırlanmıyor, insan
haklan uygulanabilır kaygısıyla, bu sınırlanma-
lar savunuluyor.
örneğin özal, Birleşmiş Milletler standartla-
nna aykın olarak iç öç bölümü yeniden yapılan
Eskişehir özel Tip Cezaevi'nin kapatılmasını,
"canilere yürek veren bir davranış" olarak nite-
ledi. "şeffaflıkla güçlü olunamayacağını" ve "in-
san yaşamma kastedenlere, demokratik haklan
istismar etme imkarurun tanınamayacağını" yi-
neleyen özal, kimi gözaltı birimlerinde, kimi
cezaevlerinde ve kimi yörelerde insan haklanru
dışlayan baskıa uygulamalan dolayb da olsa sa-
hiplendi ve destekledi. .(Cumhuriyet, 6 aralık
1991 ve lOŞubat 1992; Hürriyet 25 Mart 1992.)
özal'ın özellikle cami avlulannda ve cenaze
törenlerinde yaptığı bu tür açıklamalar, kimi si-
yasi polislerin, attıklan sloganlannda ve yayım-
ladıklan bildirilerde, insan haklanru, "katil",
"polis düşmanı" ya da "Türk düşmaru" olarak
nitelemelerine yol açtı. (Cumhuriyet, 9 Şubat
1992)
ANAP Genel Başkam da terör konusunda,
"demokratik ve insan haklannı ön plana alan
yaklaşımın çare olmadığını" söyledi. (Hürriyet,
22 Mart 1992). Terörün önlenmesi için insan
haklannın askjya ahnması gerektiği ileri sürü-
lürken, insan haklannı ön plana alanlann, "te-
röristlere" cesaret vererek onlann desteklendiği
duyumsatıldı.
Ne var ki "terör"ü önlemek için de olsa insan
haklannı askjya alan, yani devlete karşı terörü
devlet terörüyİe önlemeyi benimseyen yöntemle-
rin, dernokraükleşmeyi güçlendirmekten çok,
güçleştirdiğini, faşist ve militer uygulamalan
bağnnda besleyerek darbe ortamını sürekli ko-
ruduğunu, tarihsel deneyimlerimizle biliyoruz.
"tktidarsızlık" yenilebilecek mi?
12 Eylül'ün baskıa yöntemlerinin uygulan-
masından yana olanlara karşı, tüm alanlarda 12
Eylül yapılanmasından annmayı amaçladığıru
gündeme getiren bugünkü siyasal iktidar, "in-
san haklanna dayah ve hukukun üstünlüğünü
temel alan bir anayasa arayışı içinde" olduğunu
basına ve kamuoyuna açıkladı.
Burada, ANAP dönemi bakanJanndan Kah-
ved'nin konuya ilişkin kimi sözlerini aktarmak-
ta yarar var. Kahveci, bir dışkı yedirme olayırun
günlerce gündemde kaldığım, ama buna karşılık
"Şımak ve Cizre'de Nevruz bahanesiyle 80-90
kişinin öldürülmesine kimsenin sesinin çıkmadı-
ğjnı" soylüyor. (Cumhuriyet, 16 Mayıs 1992.)
Kuşku yok ki ses çıktı, ama oldukça kısık ya
da boğuk çıktı. _ Çünkü, oîaylann başladığı
Cizre'den aynlan İnsan Haklan Derneği yöneti-
cilerini Nusaybin girişinde durduran poüsterin,
silahlannı, İHD yöneticilerinin başlanna tuta-
rak, "İnsan hakkı bize yok mu?" diye bağırma-
lanndan da (Bursa Çağdaş, Nisan 1992) çıkan-
lacağı gibi kimi durumlarda insan haklannı
savunmak, devlette görev alanlara yönelik siya-
sal öldürümleri savunmakJa özdeşleştirildi.
Daha acık bir deyişle, insan haklan kurumlan
ve savunurlan, insan haklannı savunduklan için
bu tür öldürümlerden sorumlu tutulacak ölçüde
suçlandi.
Idam dahil, her türlü öldürüme karşı savaşım
verenlerin, kimi öldürümlerden dolayh da olsa
sorumlu tutulması, baskıa ve faşist yöntemlerin
ortak özelliğidir. Bununla, haksız infazlann hiç-
bir denetim ve yargı tarumadan, tam bir özgür-
lük içinde uygulanması amaçlanmışur.
İnsan haklannı temel aldığım yineleyerek vur-
gulayan siyasal ikudara karşın. "haksız infaz-
lar" dahil, insan haklan ihlallerinin kimi birim-
lerde ve yörelerde sürmesine bakarak, iktidann
bu birimlerde ve yörelerde gerçekte iktidar olup
olamadığmı sormak gerekiyor. 7 Haziran'daki
kısmi yerel seçimlerde halk, yüzde altmışa varan
oranda hükümete (koalisyon iktidanna) güven
tazeledi. Bakalım tam bir demokratikleşmeyi
gerçekleştirecek iktidan, aldığı bu yeni güçle,
gösterebilecek mi; iktidardaki iktidarsızlığıru ye-
nebilecek mi? Bekliyoruz, görmek umuduyla.
ARADABIR
İRFAN O. HATİPOĞLU Güney Bel.
Veteriner Hekimi
Kurbaıt Kesimi
Kurban Bayramı geleneği, hayyan alabilme gücü olan
kişilerin hayvan kesmelerini öngörür. Evimizin bahçesin-
de ya da uygun bir yerde hayvan kesmenin belli zorlukları
vardır. Bunların başında gelen, kestiğimiz hayvanın sağ-
lıklı olup olmadığıdır. ikincisi hayvanın tekniğe uygun kesi-
lip yüzülmesidir. Kurban edilecek hayvanda belli özellik-
ler aransa da sağlık yönünden yeterli değildir. Hayvandan
insanlara geçen zoonoz hastalıkların saptanması için ke-
sim öncesi ve kesim sonrası olmak üzere iki aşamalı de-
netlenir. Kesim öncesi denetimde ette değişiklik yapma-
yan tetanoz, uyuz, kuduz, şap, çiçek ve et zehirlenmeleri-
ne neden olan enteritis etkenlerini saptayabiliriz. Fakat,
ağırlıklı olarak zoonoz hastalıkların saptanması kesim
sonrası yapılan denetimde ortaya çıkar. Hayvanlardan in-
sanlara geçen 200 dolayında zoonoz hastalık vardır. Zoo-
noz hastalıklar paraziter, viral ve bakteriyel kökenlidir.
insan sağlığına zarar verir. Başlıcaları kuduz, brusellozis,
tüberkülozis, ruam, toksoplazmozis ve kist hydatiktir.
Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Yönetmeliği kurbanlık hay-
vanların denetimini serbest bırakmıştır. Kesilen hayvanla-
nn ve etlerin denetlenmesi güçtür. Fakat, sorunun haftfle-
tilmesi açısından belediyeler, denetimleri altonda kurban-
Itk hayvan satış pazarfarı oluşturmalı, mahalle aralarında
hayvan satışına izin verilmemelidir. Kurban kesecek kişi-
fer de veteriner hekimden sağlık belgesi olmayan hayvanı
satın almamalıdır.
Kurban Bayramı gibi toplu kesimlerde hayvan kesmek
başlı başına sorun oluşturur. Amatörce yapılan kesimler-
de et zarar gördüğü gibi hayvanın yan ürünleri olarak nite-
lediğimiz deri, kan, kemik, bağırsak, tırnak vb. ürünleri de
yokolmaktadır. Bu ürünlerin birçoğunun geri kazanılması
İçin modern kesimevlerinin olması gerekir. Yalnızca deri-
nin kazanılması, kesilen hayvanın tekniğine uygun yüzül-
mesiyle sağlanır. Kurban bayramlarında tekniğine uygun
yüzme yapılmadığından hayvan derilerinde yüzde 40'lara
varan kayıplar oluşmaktadır. Derideki zararın en aza indi-
rilmesi için basit ön bilgiler ve dikkat yeterlidir.
Arada ve Kurban Bayramı'nda hayvan kesmek zorunda
olan bir kişinin bilmesi gereken bazı noktalar vardır; Kesi-
lecek hayvan 24 saat önce dinlendirilmeye alınmalıdır.
Hayvan dinlendirilmezse kan tam akmayacağı gibi derinin
yüzülmesi güçleşecektir. Kesim için yatınlan hayvanın ba-
şı kesici tarafından sol eliyle kendine doğru çekilip boyun
ve gırtlağın gerilmesi sağlanır. Bıçak mümkün olduğu ka-
dar kafaya yakın yerden, bir defada, normal derinlikle
yapılmalıdır. Hayvan yerde kesiliyorsa ön ayaklardan biri-
si serbest bırakılarak kanın tamamen akması sağlanır.
Kesilen hayvanın yüzülmesi şöyledir: Kurban bayram-
larında genellikle küçükbaş hayvan kesilir. Kesilen hayva-
nın (koyun, keçi) yüzme işleminin başlaması için önce
arka ayaklarından birinin bilek tarafından küçük delik açı-
lır. Bu delikten hayvanın eti ile derisi arasına hava verilir.
Havanın vücudun her yerine yeterli dağılması sağlanır.
Yüzme, bıcaklardan ve boyundan kuyruğa doğru, bıçak-
larla şaklar açılarak yapılır. Karın, kuyruk ve bacaklar bı-
çakla açılır. Obür kısımlan yumruklayarak/çekerek deri
etten ayrılır. Küçük hayvanların bir başka yüzme şekli, de-
rinin tulum çıkarılmasıdır. Deri ile et arasına hava verme
işleminden sonra gövde yerdeyken arka ayaklar. butlara
kadar yüzülür. Arka ayaklarından yukarı asılan hayvanın
derisi bıçak kullanmadan yumrukla etten ayrılır. Ama işle-
mi tamamlandıktan sonra deri boyun kısmından çekilip
bütün halinde çıkarılır. Bu tür yüzme kolay olduğu gibi de-
riyi bıçak darbelerinden korur.
Yüzülen hayvanın karın boşluğu açılarak iç organlardı-
şan alınır. İç organlar alınırken çok dikkatli olunmalıdır.
Barsaklar, işkembe patlatılırsa et kirlenir. önlemek için
acele etmeden uygun gördüğümüz sırayla iç organlar dı-
şarı alınmalıdır. Kesilen hayvanın iç organları uzun süre
hayvanın içinde kalırsa kokuşma başlar.
Kısacası, Kurban Bayramı'nda yapılan kesimler mutla-
ka denetim altına alınmalıdır. özellikle kentlerimizde evle-
rin bahçelerinde, sokakta hayvan kesimine izin verilme-
meli. Hayvan atıkları çevreyi kirlettiği gibi bulaşıcı ve
salgın hastalıkların nedenini oluşturur. Çözüm olarak hay-
van kesmek isteyen insanlarımız için bayram boyunca
belediye mezbahalan açık tutulmalıdır. Bu yolla sağlıklı et
üretilmesi yanında hayvanın yan ürünleri de kazanılacak-
ör.
TARTIŞMA
ÎLAN
ERDEK SULH HUKUK
HÂKİMLİĞl'NDEN
DOSYA NO: 1990/186
Davacı Tbran Gün vekili Avukat Hüseyin Cengiz tarafından davalı
Muitafa kıa Emine aJeyhinc açılan Izaie-i Şuyu davasımn yapılan du-
ruşması sonunda:
Erdek ilçesi Halitpaşa mahallesi Pafta: 1, Ada No: 18, Parsel: 16'da
tapuya kayıtlı taşmmazın açık antırma suretiyle satılmasına, satış pa-
rasının paydaşlar Mustafa kızı Emine ile Turan Gün arasında payları
oranında paylaştırıîmasına ve onaklığın bu şekilde giderilmesine ka-
rar verilmiştir.
DavaJılardas Mustafa loa Emine yaıplama süresince aramaiara ra|-
men bulunamamış, ilanen tebliğine gidilmiş, bu kez de karann ke-
sinleşmesi için yeniden ilanen tebligine karar verilmiştir.
Işbu ilanın ilan tarihinden itibaren 8 gün içerisinde davalının mah-
kememize başvurmasl, aksi takdirde hükmün kesinleşecegi teblij ye-
rine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 4.6.1992
Basm: 48050
82 Kafası
Hukukçular ve siyasacılar bu düzenlemeyi, bir demokrasi
düzenlemesi saymamaktadırlar. Onu, bir 'bunahm
düzeninin-bunalım hukuku' saymaktadırlar.
İ ktidar. mayıs sonlannda özgürlükJeri -
haklan ilgilendıren yeni bir düzenleme
>apmış. Olağanüstü durumlarla normal
durumlar arasındaki suç ve suçluluklar ko-
nusundaki demokrasi dışı aynmlan kaldır-
mış.Aynı suçluluk olasılıklanna, her yerde
aynı demokratik makul ölçütJerleişlem ya-
pılmaşını ve aşınlıklardan kaçınılması illce-
sinedönüşyapmış.
Fakat Ozal, ertesi günü bir üst düzeyde-
ki toplanüda , bu demokratikleşmeden
kaygılandığını belirtmiştir. 82'nin darlıkla-
nna uygun bir yeni düzenleme yapılmasını
istemiş. Buna da hükümetin uymaması
üzerine, yasayı Meclis'e geri göndermiş.
Yasayı erteleyici bu işleminin "gerekçesi
ve amacı şöyle gösterilebilir:
82'de özgürlüklerin, Anayasanın özüne
ve ruhuna uygun olarak, yasalarla düzen-
lenebileceği hükmü var. Olağanüstü du-
rumlan ve terör suçlannı, doğal durumlar-
la ve öteki suçlarla ayırarak, mevzuatımız-
da yer almış olan hükümleri, aşın ve
demokrasiye aykın sayıp kaldırmak doğru
değildir. Bunlar, 82nin özüne ve ruhuna
uygundur. Böylece kalmalıdırlar. Ya da,
büsbütün kaldınlmayıp 82 içinde yeniden
düzenlenmelidir.
İşte bu gerekçenin altında da,' biz şu ka-
fayı, yani şu zihniyeti görüyoruz:
I.E)evlet kutsaldır.Bireyin ve onun bütün
hak ve özgürlüklerinin önündedir, üstün-
dedir.
II. Devlet de, 'Ben icradan, ben icrarun
kafasından çıkan buyruklardan ibarettir."
III. Hukuksal ve eylemsel olarak sorum-
lu ve yetkili icra değilsem de, ülkenin bilgc
patronu olarak, bireyin-ailenin- mesleğin-
sosyal katmanm-devletin altında olarak,
devletin altında bir düzeyde, devletin arka-
sından gelmesi felsefesini egetnen kılma
çalışmalannı sürdürürüm.
IV. Zaten, kutsal ve üstün devlet anlayı-
şında, bütün insanlar. bütün durumlarda.
bütün bölgelerde, her tür suç ve suçluluk-
larda, aynı ölçütlere bağlı değildir; aynı eşit
haklara sahip değildir; aynı hukuksal (ce-
zasal) eylem ve işlemlere muhatap değildir;
aynı korumalardan yararlanmaz. İnsanlar,
farkh bölgelerdeki, farklı zamanlardaki,
farklı durumlara göre ayn değerlendirme-
lere, ayn yöntemlerle ayn işlemlere bağla-
nabilirler.
Bundan dolayı, olağanüstü durumlarda;
o bölgenin, o zamanın ve o koşulun insan-
lanna, aynı eşitlik ve koruma dışındaki öl-
çütlerle işlemde bulunma, buna göre ayn
düzenlemeler getirme, kutsal devletin özü-
ne ve ruhuna aykın olmaz.
İşte bu kafa (zihniyet), eskilleşmiştir.
Çağdaşlaşmış Türkiye'nin kafası (zihni-
yeti) şuradadır:
I. Bireyin, ailenin, mesleğin, sosyal köke-
nin, ayn bölgenin insanlanna, ceza verme-
de ve yönetimsel işlemler uygulamada her
şeyden önce. eşitlik uygulanması;
II. Bireyi, aileyi, mesleği, sosyal kökeni,
insan haklannın temel ve bilimse! ölçütleri
içinde , yani aşınlıklardan kurtanlmış bir
demokrasileşme içinde tutma...
82, kutsal devletten yola çıkarak bir dü-
zenleme yapmıştır. Hukukçular ve siyasa-
cılar bu düzenlemeyi, bir demokrasi düzen-
lemesi saymamaktadırlar. Onu, bir 'buna-
lım düzeninin bunahm hukuku' saymakta-
dırlar. Oluşturduğu bütün siyasal kafası
(felsefesi-ilkelen) ve özellikle de olağanüstü
durumlar için yaptığı hukuksal düzenle-
meleri bir bunahm hukuku saymak gere-
kir,
Ülke de şimdilerde. işte bu bunahm dü-
zeninin bunahm hukukundan kurtulup.
aydınlıklar çağına-18. yüzyıl devrimlerinin
son iki yüzyıl sosyalleşmelerinin- İkinci
Dünya Savaşı sonu demokrasileşmelerinin
yönlerinde bir hız alma gereksinmesinde-
dir. ZLaten, Tanzimatlardan kalkıp Kuvayı
Milliye'ye, 61 Anayasası'na doğru yükse-
len bir gelişim grafiği de bunun sosyopoli-
tik ve kültürel iklimini yaratmaktadır.
82, bu evrim-devrimin sırtında bir yük-
tür. Çünkü, demokrasiyi yasaklama kafa-
sındadır (zihniyetindedir). Bu kafanın (zih-
niyetin) yansımalan ve Özal'da sürüp
gıimelen hukuk tatbikatçılannınen büyük
örgütü olan 'Barolar Birliği' ile birlikte her-
kesi üzüyor.
BAHRİSAVO
Ören
DARBELER, "DEMİRKIRAT'lar
VE 27 MAYIS
Sadık Göksu'nun hazırladığı, Ahmet Yıldız, Suphi Karaman,
Suphi Gürsoytırak, Muzaffer özdağ, Sa/âhattin özgür, Haydar
Tunçkanat, Alpaslan Tûrkeş, Sıtkı Ulay, Talat Turhan, Selçuk
Atakan, A.Hamdi Başar, Mehmet Başaran, Sami Karaören,
Uğur Mumcu, İlhami Soysal, Afşar Timuçin ve Hasart
Kıyafet'in değeıiendirmelerinden oluşan bu "Der'eme-
Araştırma" kitabı
Anahtar Kitaplar Vayınevi
yayınları arasında çıktı.
Tel: 516 17 46 - İstanbul
ERHAN. BENER
AŞK-I MUHABBET SEVDA
Öyküler
216 sayfa, 23.000 lira
Bilgi Yayınevi
Cüzzamla Savaş
Derneği
Cüzzamla Savaş
Vakfı
Cüzzamla savaşımızda bize katkıda
bulunan tüm kişi ve kuruluşların bayramını
candan kutlarız.
Prof. Dr. Türkan SAYLAN
Genel Başkan
ADRES: İstanbul Lepra Hastanesi 34747 - Bakırköy /
İSTANBUL
BANKA: Vakıflar Bankası Taksim Şubesi
Hesap No: 6339
TEL: 572 61 22
GENEL MADEN İSCİLERİ
SENDİKASI GENEL BAŞKANI
ŞEMSİ DENİZER'İN
KURBAN BAYRAMI MESAJI
TTK ve MTA işyerlerinde yeni toplu iş sözleşme
dönemine birlik, dayanışma, kararhlık ile girerken
insan haklanna dayalı toplum düzeninde; barış,
özgürlük, eşitlik, kardeşlik ortamında insanca
çalışıp insanca yaşadığımız acısız, güzel günlere,
mutlu, sağlıklı, güvenli yarınlara hep birlikte
kavuşma özlemiyle maden işçilerinin, Zonguldaklı
hemşerilerimizin ve halkımızın Kurban Bayramı'nı
kutlar, saygılar sunarız.
ŞEMSİ DENİZER
GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI
GENEL BAŞKANI
EGER BURASI
VİDELANIN
ARJANTİNİ
DEĞİLSE
NEDEN?
EĞER BURASI
FRANCO'NUN
İSPANYASI
DEĞİLSE
NASIL?
HUSAMETTIN
YAMAN
KAYIP
Abisı: FEYYAZ YAMAN
Tel: 244 52 63
SONER GUL
KAYIP
TEMSİIİ VE KATELIMa
DEMOKRASÎMN KÖKENİ
Doç. Dr. Sami Selçuk
10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Ödemeli gönderilmez.
"Yanrun Dünyaaında
Yannın Dünyaaı İçin Eğitim"
TM
I. Ulu«lar*ra«ı T
H
EĞİTİM ve OKUL FUARI
19-21 HazJran'da, horgûn »:0(V20:001
HERSEVİYEDESEÇKİN AVRUPA ÛKULLARI
ARAS1N0AN SİZE UYGUNUNU SEÇtN
PENCERE
Bayram Ustü...
Karikatürcü kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Batı'da öyte
karikatür dergileri çıkıyor ki görenin dudağı uçuklar; cumhur-
başkanıymış, başbakanmış, bakanmış, ünlüymüş, altı okka
iki dirhem bir çekirdekmiş, kime ne!.. Uygar dünyada karf-
katürcünün tek yargıcı, gazete ya da dergiyi izleyen okurdur..
Okur karikatürü beğenir.
Ya da beğenmez:
— Ne biçim karikatür bu? Çizgisi kötü, nüktesi oturmamış,
grafiği zayıf..
Aynca yargıca gerek var mı? Zabıt kâtibine, mübaşire, öos-
yaya, kaleme, davaya, mahkemeye, duruşmaya, Yargıtay'a
uzanan bir trafikte karikatür üzerine ahkâm kesmek; karika-
türcüyü yasaların terazisinde tartmak ve ceza kanunuyla de-
ğerlendirmek, çağımızda defteri dürülmüş bir yaklaş/mdır.
Gırgır Oergisi Yazı işleri Müdürü İsmail Pehlivan bu yüz-
den 16 ay hapis cezası yemiş...
•
"Özgür Gündem" gazetesi Diyarbakır Bürosu muhabiri 27
yaşındaki Hafız Akdemir öldürülmüş...
Çinayet!..
Üst ûste gazeteci öldürülüyor, 'iaili meçhul" dosyalar ka-
barıyor; dışarıdan bakılınca Türkiye korkulu bir ülke gibi gö-
rünüyor; İstanbul'da olayı protesto için yürüyüşe geçenler el-
lerinde bir pankart taşıyorlar:
"Sıra kimde?"
Tekelleşen Babıâlisi'yle, toplatılan dergi ve gazeteleriyle,
öldürülen gazetecileriyle, hapse mahkûm edilen çizerleriy-
le, mahkemelerde süregelen davalarıyla basın dünyası olum-
suz bir görüntü oluşturuyor; lotaryaya karşın sürekli iniş yo-
nelimindeki tirajları da eklerseniz durum hoş degil..
Basın dar kapının eşiğinde...
•
Muhalefet iktidardan önde olsa, soldan sağa, ileriden ge-
riye doğru yansıyan eleştiri, hükümeti zorlar, daha iyiye doğru
iter.
Tersine bir durum var Türkiye'de; muhalefet, 12 Eylül'ün
mirasını yüklenmiş, Cumhurbaşkanı'yla birlik olmuş, demok-
rasiye giden yolda iktidara çelme takıyor; ANAP Genel Baş-
kanı kimliğini üzerinden bir türlü atamayan Cumhurbaşkanı
Özal, yargı reformunu engellemeye çalışıyor; bir yandan Kürt-
çe televizyon diye ortaya bir laf atıyor, öte yandan Türkiye'de
yaşayan yurttaşı işkenceden koruyacak yasal düzenlemele-
re karşı çıkıyor.
Çağdaş insanın elindeki pusula "insan haklan ve temel
özgürlükler" değil midir? Kim bu yolda ilerlemeye karşı çıkı-
yorsa, gerici ya da tutucudur. Koalisyon hükümetinin demok-
rasiye dönük yürüyûşü, ağır aksak olsa da gerçekleşme yc-
lunda görünüyor; sinemadan sansürün kaldırılması da bir
adım...
Kaldırmasan ne olacak?..
Televizyon yayın yasaklarının tümünü delmiş; sınırları or-
tadan kaldırmış, evlerimizin içine girmiş; Gırgır'm karikatü-
rü, Türkiye'de bir mizah dergisinin sayfalarında değil de Ana-
dolu'ya dönük uydudan televizyonla yayımlansa ne olacaktı?
•
Yeryüzünde durulmuş toplumlar var.
İnsan enerjisini bilime vesanata yönlendirmenin mekaniz-
malarını kurmuş toplumlar..
Bizimki gibi hop oturup hop kalkan toplumlar çelişkili so-
runlar ortasında kıvranıyorlar; sürekli birbirleriyle uğraşıyor-
lar; daha iç kavgâlarımızın dar boğazlarım aşamamışız.
Ne zaman aşacağız?
Türkiye, demokrasi savaşımının ve çağdaşlık sancılarının
^erilimindedir. Bu yüzden çalkalanıyor, insanlar öldürülüyor,
karikatürcüler içeri atılıyor, yargı reformu gündeme geliyor,
veto ediliyor, bir fırtına yaşanıyor. iyimser açıdan yorumladı-
ğımız zaman, sürecin tam ortasındayız diyebiliriz; halkın ço-
ğunluğu demokratikleşmede siyasal iktidan destekliyor ki,
bu noktaya uzun süren uğraşlardan sonra ulaşabildik.
Halk demokrasi sürecinde devreye girmiştir.
DUYURU
Ist. Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Dai-
re Başkanlığı'na bağb olarak faaliyette bulunan
Muammer Karaca Tiyatrosu'na aşağıda belir-
tilen şartları taşıyan tiyatrolara 1992-1993 sezo-
nu için tahsis yapılacaktır.
1) îstanbul'da tiyatro faaliyetlerine bir yıl ön-
ce başlamış olması,
2) Kendi adına veya tiyatro topluluğu üyele-
rinden biri adına tiyatro salonunun olmaması.
3) Tahsisler, Kültür İşleri Daire Başkanbğı
Muammer Karaca Tiyatrosu Danışma ve Değer-
lendirme Kurulu tarafından yapılacak değerlen-
dirmeler sonucunda belirlenecek ve tahsis
yapılan tiyatrolara yazılı olarak duyurulacaktır.
1992-1993 sezonu tahsisleri için başvurmak is-
teyen tiyatrolarm, 19 Haziran 1992 günü mesai
bitimine kadar İst. Büyükşehir Belediyesi Kül-
tür İşleri Daire Başkanlığı Saraçhane-İST. ad-
resine yazılı olarak müracaat etmeleri
gerekmektedir.
Bu ilan taahhüt niteliği taşımamaktadır.
11. SAYI
bayilerde
THE MARMARA İSTANBUL OTELİ
FUAR MERKEZİ (Eaki T O Y A P )
TAK8İM
EYLÜL FUAJU tÇİN
BtLGt: PANAJANB
rrtMta
T.C.
TOMARZA KADASTRO
HÂKİMLİĞl'NDEN
Davacı Fatraa Küçuk ve Sultan Özkan tarafından davaJılar Âli,
Hacı, Zeliha, Hacı Mehmet ve Ramazan Türkkan ile Arzu Turkkan
(Soyata) aleyhlerine, Tomarza ilçesi Toklar nahiyesi Karaboğaözu
mevkiindeki 579 parsel sayılı olup 9542 M
!
yüzölçüraündeki tarla hak-
kında açılan tespite itiraz davası karara bağlanmış olup temyizi üze-
rine Yargıtay'ca eksik inceleme sonucu karar verildiği gerekçesi ile
bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sırasında davacı Fatma Küçük
mirasçıları Küçük Mehmet ve Falma'dan olma Duran ve Ayşe Ku-
çük Sultan Özkan mirasçıları Sultan ve Ahmet'ten olma Azmi, Der-
viş, Salih, Emine ve Osman Özkan, davalı Hacı Türkkan mirascılan
Mustafa ve Emiş'ten olma Semiha ve Hacı ve Semiha'dan olma De-
niz Türkkan, Ali Türkkan mirasçıları Ali ve Döndu'den olma Pem-
be, fbrahim, Mustafa ve Süleyrnan Türkkan, davalı Zeliha Türkkan
adına tebligat yapılabilmesi için tüm araştırmalara rağmen adresleri
tespit edilemediğinden Yargıtay ilamı ve duruşma günü tebliğ edile-
memiş, bu nedenle:
Duruşma gununun 28.6.1992 gunu saat 09.45'e bırakıldığı yukar-
da isünleri yazılı kişilerin duruşma günü gelip yargılamaya katılıp be-
yanda bulunmaları, varsa belgelerjni ibraz etmeleri ya da kendilerini
bir vekil ile temsil etıirmeleri gerektiği, aksi takdirde Yargıtay ilamı-
na karşı diyeceklerinin olmadığı kabul edilip yargılamaya devam olu-
nacağı ihtar ve ilanen tebliğ olunur.
Basın: 29493