Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 1 HAZİRAN 1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
GLJNCEL CtNEYT ARCAYÜREK
MBaştarafi 1. Sayfada
Ne var ki Ankara, açıkça söylemiyor, ama Kuzey Irak'-
taki gelişmelerden hayli kaygılı, hatta kuşkulu. Şimdilerde,
Çekiç Güç'ün himayesinde Kuzey Irak'ta olası bir Kürt
devleti formülünün işlerlik kazanması olasılığı, Ankara'da
asker-sivil yetkililerin başını ağrıtıyor.
Talabani şunları söylüyor: "Irak yasalarına göre 1972'-
den beri kuzeye zaten Irak Kürdistanı deniliyordu. BAAS
Partist yönetimi altında otonomi verilmişti. Kuzeydeyöne-
tim boşluğu doğdu. Bizim kendimizi yönetmemiz gereki-
yordu, seçim yaptık. Bu, hiçbir zaman 'bağımsızlık' değil-
dir. Bir devlet kurmanın, bağımsızlık kavramının ne
demek ve ne kadar zor olduğunu biliyoruz."
Kuzey Iraklı Kürtlerin verdiği bu güvenceleri Ankara ye-
terli bulmuyor. Dış dünyanın, örneğin ABD gibi büyük dev-
letlerin desteği olmadan bir Kürt devletinin kurulamaya-
cağının bilincinde Ankara.
Böylece şu soru akla geliyor. Kuzey Irak'taki seçim aşa-
masına varan son gelişmeleri, acaba ABD ve öteki büyük
devletler el altından kışkırtıyor, destekliyor mu? tşte bu
noktada, varsayımları yalanlayan doyurucu bir kanıt bulu-
namaması, kaygıların, hatta kuşkuların Türk yetkililere
egemen olmasma neden oluyor.
j O kadar ki Çekiç Güç şemsiyesı altında geleceğe dönük
t hazırlıkların varlığı, devletkatındaki tartışmalara konuolu-
1
yor. öte yandan, "Çekiç Güç'e olanak sağlayarak, Kuzey
Irak'ta bir Kürt devletinin kurulmasına Türkiye'nin de yar-
dımcı olduğu gibi bir izlenim doğuyor.
Üçönemliistek
Bugünkü aşamada, Ankara'nın aklına Çekiç Güç'ün sü-
resini uzatmaktan başka çare gelmiyor. Fakat süreyle bir-
likte Türkiye'nin öne süreceği "başka hesaplarla istekler
gündeme giriyor."
Buradaki bilgilere göre Başkan Bush, Rio'ya gelirse çok
kısa kalacak. Başkan, Demirel'le belki görüşecek, belki
görüşemeyecek. Buluşma gerçekleşirse, iki lider Bosna-
Hersek, Karabağ ve bir ölçüde Kafkaslar ağırlıklı bir gö-
rüşmeyapabilirler.
Ancak, öncelik alacak başka bir konu daha var. Dışişleri
yetkililerinin ABD ve öteki büyük devlet elçilerine, Batılı
önemli kişilere sözlü olarak ilettikleri Kuzey Irak'la Çekiç
Güç bağıntılı kimi istekleri, Başbakan Demirei'in Bush'a
aktarabileceğinden söz ediliyor. Şu anda resmiyet kazan-
mamış, ancak büyük devletlere yer yer sözlü olarak duyu-
rulan görüşler üç noktada toplanıyor:
"(1)- Türk parlamentosunda karara bağlanacak olan Çe-
kiç Güç şemsiyesi altında Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti
adım adım kuruluyor diye Türkiye 'de birçok çevrede haklı
olarak derin bir endişe bulunuyor. Türk kamuoyu, büyük
devletlerden, özellikle ABD'den; demeçlerden öteye, biçi-
mi sonradan saptanacak yazılı güvenceler bekliyor, hatta
istiyor.
(2)- Petrol menfaatiyle Körfez'ş koşa koşa gelen mütte-
fikler Bosna-Hersek'te ve Karabağ'da kan gövdeyi götü-
rürken, demeç vermekten öteye geçmiyor, parmağmı
oynatmıyor. Burada da askeri bir gücün müdahil olacağı
neden açıklanmıyor?
(3)- Çekiç Güç'ün süresini parlamentomuzun uzattığmı
varsayalım. Peki, ama ne zamana kadar? Artık Çekiç
Güç'e bir süre tanımanın vakti gelmedi mi? Saddam 'ın iş-
başında kalmasına ayarlanıyorsa süre, belirsizlikten söz
ediliyor demektir."
Üstelik Türkiye, Irak'la büyükelçilik düzeyinde normal
ilişkiler) açmaya, sürdürülen uluslararası ambargonun
yumuşatılmasma yanlı.
Bush-Demirel görüşmesi gerçekleşirse, bakalım hangi
konular açılacak, hangi sonuçlar alınacak?
Polise cenaze kaçımıa içiıı suç duyurusu
• Baştarafi 1. Sayfada
özgür Gündem gazetesi im-
tiyaz sahibi Yaşar Kaya, çalı-
şanlannın korunması amaayla
bölge valiliğinden çelik yelek ve
silah ruhsatı talebinde bulun-
duklannı söyledi. HEP Genel
Başkanı Feridun Yazar, faili
meçhul cinayetlerden Başba-
kan Süleyrnan Demirel ve Baş-
bakan Yardımcısı Erdal
tnönü'nün sorumlu olduğunu
ileri sürdü.
Pazartesi günü evinden işye-
rine giderken kimliğı belirsiz bir
kişinin silahlı saldınsı sonucu
yaşamını yitiren özgür Gün-
dem gazetesi muhabiri Hafız
Akdemir'in cenazesinin p»olis
tarafından gizlice toprağı veril-
mesi tepki yarattı. Cumhuriyet
savcılığjna suç duyurusunda
bulunan Hafız Akdemir'in ya-
kınlan, olayın yasalara aykın
olduğunu bildirerek sorumlula-
nrun cezalandınlmasını istedi-
ler. Akdemir'in yakınlan, cena-
zenin kendilerine teslim edilme-
si gerektiğini de bildirdiler.
Ote yandan Hafız Akdemir'-
in öldürülmesi olayını protesto
eden "sosyalist basın" temsilci-
leri, Adana'da bir yürüyüş dü-
zenledi. Yaklaşık 700 metre
yürüyerek Basın Arutı önünde
toplanan gazetecilerin, ellerin-
de, "Hafız Akdemir, halklann
mücadelesinde yaşıyor",
"Kontrgerilla-Hizbullah-dev-
let terörüne son", "Halit, Sabri,
Bülent, lzzet ve Hafızlann ka-
tilleri bulunsun" yazılı pankart-
lar taşıdıklan görüldü. Daha
sonra ellerindeki pankartlan
Basın Anıtı önüne bırakan 30
kadar gazeteci bir dakıkalık
saygı duruşundan sonra dağıl-
maya başladı. Bu sırada sessiz
yürüyüşü başından beri izleyen
.siyasi polis, gazetecileri gözaltı-
na aldı. Bu sırada direnen bazı
gazetecilerin polis tarafından
dövülerek araçlara bindirildiği
görüldü. Olay sırasında gözaltı-
na alınan gazetecilerden adlan
belirlenen 7'sinin adlan şöyle:
"Mücadele dergisinden Gül-
seren Günder, Ahmet Öztürk,
Emeğin Bayrağı dergisinden
Dilek Onat, Özgür Halk dergi-
sinden Menaf Batur, İşçilerin
Sesi dergisinden İlken Gen, Ba-
rikai dergisinden Mustafa Şa-
hin ve Devrimci Proletarya
dergisinden Saliha Yapdaterek.
Batman'da meydana gelen
OLAYLARIN
ARDENDAKI
olayda, faili meçhul cinayetlere
bir yenisi daha eklendi. Özgür
Gündem muhabiri Hafız Ak-
demir'in dayısının oğlu olduğu
bildirilen 48 yaşındaki Ibrahim
Demirhan önceki gece saat
21.00 sıralannda kimliği belir-
siz bir kişinin saldınsında yaşa-
mını yitirdi. Çarşı Mahallesi'-
ndeki saldında kafasından ve
göğsünden iki kurşun yarası
alan Demirhan'ı öldüren kişi-
nin kaçmayı başardığı bildiril-
di.
Hafız Akdemir'in öldürül-
mesi olayını araşürmak üzere
Diyarbakır'a gelen özgür Gün-
dem gazetesi sahibi Yaşar Ka-
ya, düzenlediği basın toplanü-
sında cenazenin güvenlik güçle-
ri tarafından kaçınlması olayı-
nın, Başbakan Demirel tarafın-
dan TV ve radyoda yapılan
açıklamalarda gizlenmesini
eleştirdi. Olağanüstü Hal Bölge
Valisi Ünal Erkan'dan da gaze-
te çalışanlannın korunmasını
istediklerini belirten Kaya,
"Ruhsatb tabanca ve çelik ye-
lek istedik. Vali de bunun gö-
revleri olduğunu söyledi" dedi.
Özgür Gündem Genel Yayın
Yönetmeni Ragıp Duran da
Hafız Akdemir için dün düzen-
lemeyi düşündükleri törenin,
Diyarbakır'daki gergjnlik üze-
rine iptal edildiğini açıkladı.
HEP Genel Başkanı Feridun
Yazar, Akdemir'in öldürülmesi
olayıyla Hizbullah örgütü ara-
sındaki bağlantılann bir senar-
yodan öteye gitmediğini söyle-
di. Faili meçhul cinayetlerden,
Başbakan Süleyman Demirel
ile Başbakan Yardımcısı Erdal
İnönü'nün sorumlu olduğunu
ileri süren Yazar, "Hükümetin
bu uygulamalan, 12 Eylül reji-
mini aratır hale gelmiştir. Faili
meçhul cinayetler bu hükümet
döneminde iki kat artmıştır.
Hükümet demokrasiyi lafta tu-
tup, demokratik ve siyasi çö-
züm yolunu kapatmak istiyor"
dedi.
Hafiz'ın yakınlan polisi suçladı
Pazartesi günü kimliği belirsiz bir kişi tarafından
kent merkezinde öldürülen ve gizlice Mardinkapı
Mezarhğı'na gömülen Özgür Gündem Gazetesi
Diyarbakır muhabiri Hafız Akdemir'in yakınlan
polisi suçladı. Akdemir'in ablaa Fahriye Bulut
(sağ başta), "Kardeşimin öldürülmesine karşın
bize yönelik baskılar arttı. Poüsler bizi tehdit
ediyorlar. Cenazeyi gömün yoksa kanşmayız"
deıîcen, yeğenleri Ibrahim Malkoç, (sol başta) ve
Murat Bulut "Polisler bizi ve morgda görevli
imamı tartaklayarak cesedi bizden kaçınp
gömdüler" dedfler. (Fötoğraf: OSMAN YILDIZ)
Şartlı tahliye Yargıtay'a Sabah için Hükümetin 4 korkusu
GERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
tergeler gün geçtikçe zenginleş-
mektedir. Ancak henüz dar bo-
ğazt aşmış değiliz. Parasal ola-
naklarm kıtiığı, şirketin içinde
bulunduğu mali güçlükler ve
borçlar, ancak belli bir süre için-
de geride kalabilecektir. Gazete-
de çalışanlarımızın olağanüstü
özverileriyle okurlannm deste-
ğinden başka Cumhuriyet'in
hiçbir dayanağı yoktur. Yine de
şu gerçeğin alünı çizebiliriv
Cumhuriyet, yolunda ilerleme-
yi sürdürüyor; bayram tatili bu
yürüyüşte olumlu bir soluklan-
ma anlamım taşıyacak...
Daha mutlu bayramlara diye-
rek okurlarımızı saygı ve sevgiy-
ie kucaklanz.
• • •
Baştarafi 1. Sayfada şi
le birlikte ele alabileceklerini
söylediler. Hukukçular, idam
cezalannın, diğer hürriyeti bağ-
layıcı cezalann infazını ortadan
kaldırdığmı belirterek, bu ceza-
lar nedeniyle şartlı tahliyeye
izin verilmemesinin yasalann
ruhuna aykın olduğunu savun-
dular.
12 Nisan 1991 tarihinde yü-
rürlüğe gjren 3713 sayılı Terörle
Mücadele Yasası'nın, 1/a mad-
desi ile şartb tahliye konusun-
da,TCK'nın 146/1 ve2. fıkrala-
n için getirilen istisnai durum,
Anayasa Mahkemesi'nin aldığı
iptal karan ile yürürlükten
kalktı. Bu karann ardından,
sözkonusu madde uyannca
idam cezasına çarptınlanlar da,
10 yıllık süreyi tamamlamalan-
nın ardından tahliye edildiler.
İdam cezasının yanında, ikinci
bir idam, ömür boyu hapis ya
da özgürlüğü bağlayıcı başİca
bir cezası olanlar da, sıkıyöne-
tim savahklannın istemi üzeri-
ne, sıkıyönetim mahkemeleri-
nin aldığı kararlar doğrultu-
sunda yapılan işlemler sonu-
cunda tahliye edildiler. Sıkıyö-
netim mahkemeleri bu konuda,
"infazm tek idam cezası üzerin-
den yapılması ve diğer hürriyeti
bağlayıcı cezalann göz önüne
alınmaması" kuralını benimse-
diler. Bu kararlar, herhangi bir
itiraz yapılmaması nedeniyle
kesinleşti.
Tahliyeler bu doğrultuda sü-
rerken, Yargıtay ve Askeri Yar-
gıtay, aynı konuda tümüyle
farklı kararlar aldılar. Yargıtay
1. Ceza Dairesi'nin, Mustafa
Ath için verdiği 1991/1805-
1755 sayıh ve Askeri Yargıtay
4. Dairesi'nin Ahmet Kaya için
aldığı 1991/595-627 sayıh ka-
rarlannda, "idam cezalan ile
diğer cezalann içtimai ve mah-
subunun yasal imkânsızlık ne-
deni ile mümkün ohnadığı"
belirüldi. Her iki yüksek yargı
organı da. bu gerekçe ile. hakla-
nnda bir idam cezası bulunan
hükümlülerden, aynca ikinci
bir idam, ömür boyu hapis ya
da özgürlüğü bağlayıcı herhan-
gi bir hükme çarptınlanlann
cezalannın, yalnız idam cezası
üzerinden hesaplanarak, buna
göre tahliye edilmelerinin
mümkün olmadığına karar ver-
diler. Yargıtay 1. Ceza Dairesi'-
nin karannda, önceden yapılan
içtima (birleştirme) işlemi ile
ahnan tahliye karannm, hü-
kümlü açısından kazanılmış
hak olarak sayılamayacağı da
vurgulandı.
Bu kararlar üzerine, Atlı ve
Kaya tahliye edilmezken, halen
cezaevlerinde bulunan ve aynı
dunımda olan bine yakın hü-
kümlüye ilişkin tahliye işlemleri
de sözkonusu kararlar uyann-
ca durduruldu. Sıkıyönetim
askeri savcılıklannın da, bu ka-
rarlar doğrultusunda, aynı du-
rumda olmalanna karşın, daha
önce salınan hükümlüleri, idam
cezası dışındaki cezalannı da
çekmeleri için toplamalan gün-
deme geldi.
Adalet Bakanlığı yetkilileri,
Cumhuriyet'in konuya ilişkin
sorusu üzerine, bakanhğın bu
aşamada yapacak bir işleminin
bulunmadiğını belirttiler. Ko-
nunun, şu anda tümüyle mah-
kemelerin yetkisinde bulundu-
ğunu kaydederek, "Bakanbğın,
mahkemelere şunu şöyle yapın,
ya da bunu böyle yapın deme
yetkisi yok" diyen yetkililer,
"Ancak, konu inceleniyor. Or-
taya çıkan bu sorunu ancak,
Terörle Mücadele Yasası'nda
yapacağimız değişiklik çalışma-
sı sırasında ele alabileceğiz.
Çağdaş Hukukçular Derneği
Genel Başkanı avukat Şenal
Sanhan, Yargıtay ve Askeri
Yargıtay'ın aldığı kararlan,
"hem yasanın ruhuna, hem ya-
şayan hukuka, hem de yaşama
tümüyle ters" hükümler olarak
değerlendirerek, "Kaldı ki,
idam cezalannın yanındaki ce-
zalar, TCK'nın 70, 73 ve 77/1.
maddeleri emsal alınarak. silin-
miştir. Bugün Terörle Mücade-
le Yasası'nın getirdiği haklar,
yepyeni bir yorumla yok sayıl-
makta ve neredeyse iki üst mah-
keme, yasalara rağmen, karar-
lanyla yeni cezalara hükmet-
mektedirler" dedi.
İNSANSICAĞI
Erdal Atabek
5. bası 10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Turkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğiu-tstanbul
Ödcmeli gönderilmez.
KENAN KORTEL
Niçin
Kalkınamadık
Neler
Yapmalıyız
İSTANBUL-1992
Geoel D«§rtım: TEKİN YAYINEVİ
Cağaloğlu-Utanbul
Yeni yayınlanan bu kitapta,
Türkiye'nin son 68 yılı ele alınıyor ve
bütün politık, ekonomik ve kültürel
problemler okuyucunun önüne
seriliyor. Kitabın son elli sayfasmda da
birçok derdımize yeni ve orijinal çareler
öneriliyor. Uzun zamandan beri
aşırı enflasyonun altında ezilen kttleler,
bu kitapta, kendi dertierınin dile
getirildiğini göreceklerdir. Bütün
aydınların, politikacıların ve
işadamlannın, ayni zamanda
öğretmenlerın, emeklılerin ve diğer
sabit gelirlilerin bu kıtaptan çok
faydalanacakları muhakkaktır. Bilhassa
çalışan hanımlarımız için özel bir
bölüm ayrılmıştır. Hakikat ne kadar acı
olsa da, derdi bilmeden çare bulmak
imkânsızdır.
• Baştarafi 1. Sayfada
Maç ve Yeni Asır gazeteleri de
bayramın 2, 3 ve 4. günleri ya-
yımlanacak.
Sabah gazetesinin, Kurban
Bayramı'nın ikinci, üçüncü ve
dördüncü günlerinde yayım-
lanma girişimini engellemek
için çeşitli gazeteciler cemiyetle-
rinin yaptığı yasal başvurular,
mahkemelerin çelişik kararlan
ile sonuçlandı.
Merkezi Ankara'da bulunan
Gazeteciler Cemiyeti'nin "ihti-
yati tedbir" başvurusu, dün
Ankara 3. Ticaret Mahkeme-
si'nde görüşülerek karara bağ-
landı. Mahkeme, Sabah gazete-
sinin 12,13 ve 14 Haziran 1992
tarihlerinde basımırun ve dağı-
tımının durdurulmasına, bu
günlere ait nüshalar dağıtıldığ)
takdirde toplatılmasına oybirli-
ği ile karar verdi. Mahkeme,
gerektiğinde toplatma işlemi-
nin Ankara lcra Müdürlüğü'n-
ce yerine getirilmesini kararlaş-
tırdı. Gazeteciler Cemiyeti Baş-
kanı Nazmi Bilgjn, karan de-
ğerlendirirken, "Yasalar galip
çıkmıştır. Hukukun üstünlüğü-
ne ve gazeteciler cemiyetlerinin
birlikte mücadelesine güveni-
miz tamdı. Sonuç, bu güvenin
eseridir. 'Sabah gazetesini bay-
ramda bastırmayacağız' demiş-
tik ve bastırmayacağımız görül-
dü" dedi.
IstanbuTda ret
Merkezi İstanbul'da bulunan
Gazeteciler Cemiyeti'nin "ihtiya-
ti tedbir" başvurusu Istanbul 4.
Asliye Ticaret Mahkemesi'nde
görüşüldü. Cemiyet avukatı Nail
Sipahioğlu'nun başvurusunda,
Gazeteciler Cemiyeti'nin Tür-
kiye'de en çok san basın kartlı
üyeye sahip meslek kuruluşu ol-
duğu ve 5953 sayıh yasanın 20.
maddesifte göre günlük gazetele-
rin Şeker Bayramı'nın iki ve
üçüncü, Kurban Bayramı'nın da
iki, üç ve dördüncü günlerinde
yayımlanmasının yasak olduğu
belirtildi. Dilekçede, Sabah'ın
bayramda yayımlanması duru-
munda, Türk Ticaret Kanunu'-
nun 56. maddesı uyannca "hak-
sız rekabet yaratacağı" ve cemi-
yeti ciddi ve ağır zararlara uğra-
lacağı bildirildi.
Sabah gazetesi avukatlan da,
istemin anayasanın 26. 28, 29 ve
30. maddelerine aykın olduğunu
ve 5953 sayıh yasada "tedbir" ka-
ran verileceği yönünde bir hü-
küm olmadığını vurguladılar.
tstanbul 4. Ashye Ticaret Mah-
kemesi yargıa İbrahim Rüştü
Özaslan, ihtiyati tedbir karan is-
teminin dayandığı 59053 sayıh
yasanın, basın meslek kolunda
cahşan ve çahştınlanlar arasında-
ki ilişkileri dûzenleyen bir yasa
olduğunu söyledi.
Sabahın karan
Sabah Gazetesi Yazı İşleri
Miidürü Ergun Babahan, ticaret
mahkemelerinin verdiği kararlar-
dan sonra durumu hukukçulara
incelettiklerini söyledi. Babahan,
"Hukuk bürolannın inceleme-
sinden sonra bayramda yayım-
lanma karan aldıklannı açıkladı.
Babahan, Ankara'da ticaret
mahkemesinin ihtiyati tedbir ka-
rannı hatırlatmamız üzerine,
"Yayımlanırsak her yerde ya-
yımlanınz" diye konuştu.
• Baştarafi 1. Sayfada
nensay, hazırlanan paket ile
"ekonomide aa reçete uygula-
nacağı" yolundaki haberlere
ilişkin soruyu yanıtlarken, 24
Ocak benzeri kararlann söz ko-
nusu olmadığını belirterek
"Böyle bir şey yok. Yine lü-
zumsuz bir beklenti dönemi
yaratılacak "dedi.
Hükümete yakın bir yetkili
de önümüzdeki dönemde yapı-
lacak tek işin, bütçe hedeflerini
tuttunnak olduğunu behrterek
şunlan söyledi:
"Ufak tefek ayarlamalarla
bu uygulanabilirse başan olur.
Bazı ayarlamalar normaldir.
Bu tür düzenlemeler geh'şmiş
ülkelerde de olur. Bunlar birbi-
rini devamh izleyen, birbirini
takip eden tedbirlerdir. Av-
rupa'da da böyle olur. Ancak
Türkiye'de, yıhn ikinci yansı
her zaman sıkınülıdır. O yüz-
den 32 trilyon açıkla oluşturu-
lan bütçeyi uygulamak güçtür.
Çünkü ikinci yanda mutlaka
yapılması gereİcenler var. Zo-
runlu harcamalar var."
Aynı yetkili, zorunlu harca-
malan sıralarken "Destekleme
ahmlan var, memur zammı var.
Gübreyi sübvanse etme vaadı
var. Borçlann ödenmesi var.
Bunlann mutlaka yapıhnası ge-
rekiyor"diyerek mayıs ayında
enflasyonun binde 9 çıkmasının
kımseyi rehavete düşürmemesı
gerektiğini söyledi. Hükümete
yakın yetkili, Devlet Bakanı
Tansu Çiller'in önerdiği belirti-
len, vadesiz mevduatm dövize
endekslenmesi için "Bu bir ci-
nayettir" yorumunu yaptı.
Maliye Bakanlığı ve Hazine
bürokratlan, hükümetin bugü-
ne kadar izlediği ekonomik po-
liükalann, ekonomide önemli
etkiler yaratacak nitelikte ol-
madığını, "cesareüi" adımlar
atılmasının da siyasi iktidarlar
için "tercih edilmesi zor bir yol"
olduğunu beliniyorlar. Hükü-
metin bu yıhn ilk 5 ayında 35
trilyon iç borç geri ödemesi
yaptığını, önümüzdeki 3 ay
içinde de 12 trilyon lira civann-
da iç borç ödeneceğini bildiren
bürokratlar, destekleme alımla-
n, memur maaş zammı, kamu
kesimi toplu iş sözleşmeleri ne-
deniyle önümüzdeki aylarda 50
trilyona yakın bir ek yükün ge-
leceğini belirtiyorlar. Sadece
destekleme alımı nedeniyle hü-
kümetin peşin ödeme yapması
halinde 25 trilyonun üzerinde
paraya gereksinim duyduğuna
dikkat çekihyor.
Hükümetin, önümüzdeki
günlerde uygulayacağı ekono-
mik politikalarla, kamu açıkla-
nnın kapaülmasında iç borç-
lanma yoluna daha çok başvu-
racağı belirtiliyor. Merkez
Bankası kaynaklanna daha az
başnırmayı amaçlayan bu poli-
tikanın da faizlerinin yüksehne-
sine neden olacağı kaydedili-
yor.
Hükümetin, devlet gehrlerini
arttırarak, kamu açıklannı "ka-
bul edilebilir" düzeye indirmek
amaayla yaptığı çahşmalarda
da şu konular üzerinde durulu-
yor:
"- Taşınmaz mal alım satım-
lannda ödenen tapu harçlan-
nın yeniden değerlendirmeye
tabi tutulmuş kıymetler üzerin-
den yapılması. Böylece Emlak
Vergisi için yapılan düşük be-
yanlann gerçek değerlerine çe-
kilmesini sağlamak.
- Gelir Vergisi stopaj oranla-
nnın yeniden düzenlenmesi.
- Kayıt dışı saüşlann önlen-
mesi.
Kağızman'da Korkutan
çatışma:
2 terörist ve
1 er öldü
KARS(CUMHLRİYET)-
Kars'ın Kağızman ilçesi yakın-
lannda güvenlik güçleriyle ça-
tısmaya giren teröristlerden 2'si
ölü olarak ele gecirildi.Çatışma
sırasında bir er de yaşamını yi-
tirdi.
Kars VahliğTnin açıklaması-
na göre, yörede arama yapan
güvenh'k güçlerine bir grup te-
rörist ates açü, çatısma sırasın-
da 2 militanın 2 otomatik silah,
3 el bombası ve cesitli dokü-
manlarla ölü olarak ele geçiril-
diği bildirildi.
bando
Taşk üüönıürüııe
zaııı
Haber Merkezi -Taşkömürü fı-
yatlanna yüzde 25 oranında
zam yapıldı. Yeni düzenlemey-
le Zonguldak ve çevresinde üre-
tilen taşkömürünün tonu 475
bin lira oldu. Amasra'da üreti-
len kömürün tonu 465 bin lira
olurken Çatalca ve Armutçuk'-
ta üretilen taşkömürünün fıatı
ise 470 bin lira olarak belirlendi.
Yeni fiyattan satıslara 15 hazi-
randan itibaren baslanacak.
Dış Haberler Senisi -
"Obua, trompet ve davul güm-
bürtüleri. Haçlılara, bu çokses-
lilikle salınan dehşet, Viyana
sakinlerini paniğe uğratan, nal,
üzengi, kıhç, topuz şıkırtılan
arasma işlenmiş müzik taarnı-
zu.
Haftahk Time dergisi son sayı-
sında Mehter Takımı'nın tarih-
çesinı irdeliyor. Mehter Ta-
kımı'nın Avrupa'yı ve Batı
müzığinı nasıl ctkilediğini konu
alan James VVilde imzalı yazı
"Dünyanın en korku verici ve
etkileyici bandosu" başlığını ta-
şıyor.
Wilde, yazısında Mehter Ta-
kımı'nın müziğiyle Batı dünya-
sını etkiledigini söylüyor ve
Mozart'ın Saraydan Kız Kaçır-
ma Operası ile Beethovert'in 3.
ve 9. senfonilerinde Türk marş-
lan motifleri olduğunu belirti-
yor. Yazıda şöyle deniyor:
"Mehter Takımı'nın müzik
etkisi Müslüman dünyasıyla sı-
nırlı kalmadı. Haçhlar, Kös'ün
insanın içine dehşet salan güm-
bürtüsünden o kadar etkilen-
mişlerdi ki, bir eşini Avrupa'ya
götürdüler. Bu arada Türkler
Viyana'yı askeri bakımdan ele
geçiremeseler bile müzik ala-
nında elde ettiler"
GOZLEM
UĞURMUMCU
MBaştarafi 1. Sayfada
Ve tabii, bütün bu olaylara ışık tutacak yakın tarih konu-
sunda.
Türkiye'de basının görevi bu konuları araştırmak ol-
malıydı Bu görevi yapan gazeteler ve gazeteciler var.
Ancak bir kısım gazeteci de araştırma ve soruşturma
yapmak şöyle dursun, araştırma ve soruşturma yapanla-
rı karalamak için seferber olur.
Söz gelişi,"/pe>cç/ cinayeti"n\ araştırdınız, bu cinayet
ile ilgili ülkücü eylemciler ile kaçakçılar arasındaki ilişki-
yi buldunuz.
Başlarlar suçlamaya...
Hele büyük paraların döndüğü kaçakçılık olaylarına el
atıp, yeraltı dünyasını ad ad sergilediniz mi gazete köşele-
rinden başlarlar yaylım ateşlerine.
Bugün PKK ve Abdullah Ocalan hakkında araştırma ve
inceleme yapmak da birtakım çevrelerin tepkilerini çe-
ker.
PKK olayı nasıl başlamış? Nasıl gelişmiş? Marksist-
Leninist olarak yola koyulan PKK, bugün niçin dinset gö-
rüşleresarılmış?
Ocalan, öğrencilik yıllarında Maliye Bakanlığı'ndan
burs almış mı? 1972 sıkıyönetiminde Ocalan'a neden bu
kadar yumuşak davranıtmış?
Sıkıyönetimin elinden üç aylık bir ceza ile kurtulmasını
nasıl başarmış?
Bunları araştırmak pek de güç iş değildir. Dava dosya-
ları mahkemelerde duruyor, isteyen gider araştırır.
Bu konuları araştırmak için büyük engellerden biri
devlet yasaklarıdır.
örneğin, Genelkurmay Başkanlığı, 1972 yılında kendi
yayını olan "Türkiye Cumhuriyeti'nde Ayaklanmalar (1924 •
1938)" adlı kitabı yine kendisi yasaklamıştır.
Bu kitap hakkındaki yasağın kaldırılması için bu köse-
de birkaç yazı yazdım. Eski Genelkurmay Başkanı Sayın
Torumtay ile Genelkurmay Başkanı Sayın Doğan Güreş
ile kitap üzerindeki yasağın kalkması için görüşmeler
yaptı m.
Sayın Güreş, konuyu inceletti ve sonunda yasağın kal-
dırılması emrini verdi.
Böylece Kürt ayaklanmaları konusunda araştırmacıla-
rın karşılaştıkları bir engel de kalkmış oldu.
Kürt ayaklanmaları konusunda kamuoyu yeterince bil-
gi sahibi olamazsa PKK olayını da gereğince değerlendi-
remez. Değerlendirmediği için de saplantı ve önyargılar,
olayın gerçek boyutlarının kamuoyundan gizlenmesine
yarar.
Gazeteci varsayımlar ile değil somut olgular, belgeler,
kanıtlar ve haberlerle ilgilenir.
Bütün bunları araştırır, inceler ve yazar.
Üzüntüyle görüyoruz ki basında araştırma, inceleme
ve soruşturma pek ilgi görmüyor. Yüzeysellik, her konu-
da olduğu gibi gazetecilik alantnda da kendini gösteri-
yor.
Gazete satışları da gün geçtikçe düşüyor.
Almanya'da her 10XX) kişiden 400'ü, Amerika'da her
1000 kişiden 262'si, Fransa'da her 1000 kişiden 191'i, eski
Sovyetler Birliği'nde her 1000 kişiden 314'ü gazete okur-
ken bu sayı Türkiye'de 1000 kişide 56-60 doiaylarında
dolaşıyor.
Bu sayı Yunanistan'da 1000'de 133, Kuveyt'te 1000de
97 ve Malezya'da da 1000'de 323'tür.
UNESCO, her 1000 kişiden 100 kişisi gazete okuyan ül-
heleri kalkınmış ülke saymıyor!
Kitap satışları nda da aynı düşüşler yaşanıyor.
1945 yılında okur başına düsen kitap sayısı 10.2 iken bu
sayı son yıllarda 5.3'e düşüyor...
En çok kitap yayını 1965 yılında yapılmış; bu yılda okur
başına üretilen kitap 27.8 olmuş, en düşük sayıları da
1980 sonrasına rastlıyor.
1960 ihtilali, ülkede kitap yayınını hızlandırmış, bu sayı
12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde düştükçe düşmüş...
Amerika'da bir yıl içinde 131 milyon, eski Sovyetler Bir-
liği'nde 2 milyar, Fransa'da 50 milyon, Almanya'da 41
milyon, Yunanistan'da 24 milyon kitap basılıyor.
Türkiye'de?
Türkiye'de bu sayı 6 milyondur!
Gazete okumuyoruz; kitap da okumuyoruz. Araştırma
ve inceleme de yapmıyoruz.
Ya ne yapıyoruz?
"Bilgi sahibi olmadığımız konularda fikir sahibi"o\up,
içi boş kalıplar ve fetiş haline getirilmiş stoganlarla dü-
şünce üretiyoruz!
biııı onurdur
ANKARA (ANKA) - Yargı-
tay, çocuklara Türkçe dışında
isim konulup konulmayacagı
tartışmalannı kesin bir dille so-
nuçlandmrken Kiirtçe isim ya-
sağını çağdışı olarak tanımladı.
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde bir
çocuğa verilen "Rojda" isminin
Türkçe ohnadığı gerekçesiyle si-
linmesini kararlaştıran mahke-
me kararını bozan Yargıtay,
"İsim kişileri belirleyen ve bir-
birinden ayıran sözcüktür. Her-
kesin kendine özgü bir kişiliği
olduğundan bu kişiliğin başka-
larından ayırt edilmesini iste-
mek onun hakkıdır. Bu neden-
le de ad üzerindeki hak, nitelik
bakımından tıpkı kişinin yaşa-
mı ve onuru gibi kişilik
hakkıdır" görüşünü dile getirdi.
Lice Nüfus Müdürlüğü'nün
açtığı dava üzerine Rojda ismi-
nen silinerek yerine Nefise ismi-
nin verilmesini kararlaştıran Li-
ce Asliye Hukuk Mahkemesi
kararı, Yargıtay tarafından
Türkiye'nin hukuki, kültürel ve
sosyal düzeyi ve gerçekleriyle
çelişkili bulundu. Nüfus Kanu-
nu'nun 16'ncı maddesıyle ilgili
yönetmeliklere göre Rojda adı-
nın milli kültüre aykırı olacağı
gerekçesiyle silinmesini çağdışı
bulan Yargıtay 18. Hukuk Da-
iresi'nin kararında özetle şöyle
denildi:
"İsim kişiye sıkı sıkıya bağlı
şahsi bir haktır. Hiçbir kişi ve-
ya kurum kişinin rıza veya mu-
vafakati olsa da bu hakka da-
yanarak taşınan bir ısmı iptal
edemez. Kişiyi isimsiz bıraka-
maz. Böyle bir işlem, mahkeme
kararına da konu olamaz. Ka-
nunda sebep ne olursa olsun ki-
şinin kazanılmış isminin iptali
öngörülmemiştir.
Savcılara Nüfus Kanunu'yla ve-
rilen yetkilerin yanlış yorumlan-
masının da eleştirildiği hukuk da-
iresi karanndaTürk Dil Kurumu
da en az yerel mahkeme kadar,
verilen yanlış karardan sorumlu
tutuldu. TDK'nın eleştirildiği
bölümler özetle şöyle:
"Mahkemece görüşü alınan
TDK Başkanı, yazısında, Rojda
biçimindeki kelimeye kaynakla-
rında rastlanmadığı, anlamının
bilinmediği, Türkçe olmadığı, bu
bakımdan da Türk çocuklarına
ad olarak verilmesinde milli kül-
türümüze.örfveadetlerimizeuy-
gun olmadığını belirtmiş, mah-
keme de buna dayanarak Rojda
isminin iptaline vedavalının 'Kı-
zım isimsiz kalmasın, eğer iptal
edilecekse annemin adı olan Ne-
fise olarak düzeltilsin' şeklinde-
ki beyanı istem olarak nitelendi-
rilerek Nefise adı verilmiştir.
Sözü edilen yazıda belirtildigi
gibi bu sözcüğün Türkçe olma-
masıyasaklama kapsamında ol-
masma yeterli değildir. Rojda
sözcüğünün anlamım bilmediğr-
ni bildiren TDK görevlisi bunun
milli kültürümüze ya da örf ve
adetlerimize ne suretle aykın ol-
duğunu açıklamamıştır.
Perde
arkasındaki
isiııı, Erkan
TUNCAYÖZKAN
ANKARA - Cumhurbaşka-
nı Turgut Özal'ın yargı refor-
muna ilişkin yasayı veto gerek-
çesinde sözünü ettiği yasaya
karşı çıkan üst düzey yönetici-
nin, Olağanüstü Hal Bölge Va-
lisi Ünal Erkan olduğu öğrenil-
di. Erkan'ın yargı reformu ile
ilgili yasadaki gözaltı süreleri-
nin kısalığına ilişkin yakınma-
lannı. devletin üst düzey yöne-
ticilerine aktardı^ı behrlendi.
Cumhurbaşkanı Ozal'ın yasayı
veto ederken. büyük ölçüde
Ünal Erkan'ın, devletin üst dü-
zeylerine illettiği yakınmalar-
dan yararlandığı bildiriliyor.
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın 22 mayısta yapılan ve
devletin üst düzey yöneticileri-
nin katıldığını söylediği toplan-
tıda, yargı reformuna karşı
gprüş belirten yöneticinin Vali
Ünal Erkan olduğu belirtildi.
Erkan'ın düşüncelerini devletin
üst düzey yönetici ve kurumla-
nna ilettiği. aynca görüşlerini
Cumhurbaşkanhğı'na da sun-
duğu öğrenildi.