Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6ARALIK1992PAZAR
8 PAZARYAZILARI
'Içimizdeki
Franco'yu
öldürmeliyiz'
MADRİD
ALİ
KIŞLAK
İspanyollan komünizmden korumak
ve kurtarmak için yüzyıl önce, bır 4 aralık
günü tann kutsal bir varlık gönderdi dün-
yaya. Büyüdü. Askeroldu. I9yaşında su-
bay olarak Afrika'ya gitti. 33 yaşına ka-
dar savaştı Afrika'da. Yaralandı. Ünlen-
di. General olarak döndü İspanya ya. İç
savaş başladı. Başkumandan seçildi. Yüz
binlerce lspanyolun canına mal olan iç
savaş onun zaferiyle bitti. 40 yıl ülkesini
-komünizmden korudu. Kutsaldı. Ama
yine de bir insandı ve bir insan gibi de
öldü.
Kimilerinin tannlaştırdığı ya da
tannnın elçısı olduğuna inandığı; kimile-
rinin de, gerçekten elçisiyle tannnın
İspanya"ya yaptığı en büyük haksızlık,
aykınlık, anormallik olarak algıladıklan
Franco. doğumunun yüzüncü. ölümü-
nün on yedınci yılında İspanyollarca
daha bir serinkanlılıkla ve de nefretle ve
de özlemle anılıyor.
!ç savaşta Franco'ya karşı savaşmış ve
yenik düşmüş ve kırk yıl bu yenilginın gü-
nahını çekmiş cumhuriyetçilenn içinde
Ssevinçle kanşık bir burukluk. İçlerinde
5hep çöreklenip kalan bir burukluk: bu-
gün bile atamadıklan diktatörün yatağı-
ndaölmesı.
Yüz binlerin ölümüne neden olan bir
diktatörün yatağında ölmesine ızin veren
muhalefet, kendini suçladı hep. Özgür-
lük, demokrası ıçın savaşanlara yenik
düşmeden ölüp gıtmiştı.
Franco yalnızca bir şanssızlık mıydı
Ispanya ıçin. bir rastlantı mıydı; yoksa. lı-
der kim olursa olsun, böyle bir diktatör-
lük parantezinin kaçınılmazlığına mı ka-
rar vermişti tarih? İspanya soruyor yeni-
den. Yanıtı belli bir soru. Ispanya'da hala
faşistler olabilir, ama artık asla faşıst bır
yönetimolamaz.
Yine de soruyor, sorguluyor İspanya;
kilapçılar Franco kitaplanyla dolu. Ki-
misi göklere çıkanyor: Eşsiz lider. Hangi
taraftan olursa olsun. Franco kitaplan
birer "best sesler"; kapışılıyor, bıtiyor. ye-
niden basılıyor.
Kötü müydü. iyi miydi? Gercek yaruü.
herhalde ömrünü sürgünlerde. toplama
kamplannda tüketen; hücrelerde çürü-
yen; işkencelerde ölen; kurşuna dizilen
yüz binler verebilir. Üç yıl süren iç savaş
süresince ve de kırk yıllık diktatörlük dö-
neminde yüz binler kurşuna dizildi. Cum-
huriyeiçilenn safında yer aldı diye yeğeni-
ni bile düşünmeden kurşunladı.
Kimisi. hala bır yerlerden çıkıp gelive-
recekmiş korkusunu yaşıyor. Yazar Fer-
nando Arrabal "Şimdi hepimiz, içimizde
taşıdığınuz Franco'yu öldürebilmeliyiz"
diyor.
Franco döneminde hapishanelerin
dışında kalabildikçe devnmci sesiylc
halkına seslenerek savaş vermiş katalan
şarkıcı Serrat şimdi. boğa güreslerinin
yapıldığı arenalardaki konsenerinde aynı
ezgileri yinelerken. hapishanelerde, sür-
günlerde can vermiş şairlerin dizelennı
mınldanırken, aynı acılan yaşamış bir ne-
sil. yiten sevgilerin hüznüyle aydınhğa
çıkmanın sevıncinı kavnaştırdığı coşkulu
bir ha\ada özgürlüğün gerçekliğıni
bağınyor. Bu bir düş değil.
Dazlaklara öneriler: Tarih okuyım!l709"da Poltova'da Rus ordusuna ye-
nıldıkten sonra İstanbul'a kaçan ve başımı-
za. ıkı \ ıl sonraki Prut Sa\aşı'nı açan De-
mirbaş Şarl. yant XIX. Karl, buradaki
ırkçılann ve faşistlerin gözdesi. Onun ölüm
yıldönümü olan 30 kasımda. Stockholm"-
ün göbeğindekı heykeline çelenk koyma
bahanesivlegövdegösterisi vaparlarvede-
mokrat güçlerin tepkilenne yol açarlar. Bu
yıl da senaryo. aynen böyle gerçekleşti.
Ama. konumuz o değıl.
Ülkenin en büyük sabah gazetesi Da-
gcns Nvhcter. Dazlaklara. "Polis sizi
dağıttıktan sonra evınize gidin ve biraz ta-
nh okuyun!" dıye ders verdi. Matüas
Tyden. yazısında, Demirbaş Şarl'ın. "Mu-
sevılere ve Müslümanlara, Isveç"te ıbadet
özgürlüğünü ilk tanıyan kral olduğunu be-
lirterek. kralın. Türkiye'deki köşkünden.
İsveç'e Türkıye ve Avrupa'dan düzenlenen
ılk büyük epçü örgütlediğinı yazdı. Demir-
baş Şarl. Isveç"e Türk ve Musevı dost-
lannıneşlığindedönünce yaptığı ilk ış. dile-
yen herkese, çocuğunu sünnet ettirme ıznı-
ni vermek oldu.
Norveç ve Danimarka'ya karşı savaş-
lanndan ötürü ırkçılar tarafından "cenga-
ver kral" olarak anılan ve saygı gören De-
mırbaş Şarl. tek bir kültürden oluşan bir
İsvcç'i asla düşünmemişti. Bakın. Matüas
Tyden neyazıyor:
"Göçmenler bize Hıristiyanlığı getirdi-
ler. Ortaçağdaki ticaretimizi canlandırdı-
lar. ülkemizin katedrallennı. şatolannı inşa
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
ettiler. demır-çelik işciliğinı çağdaşlaştırdı-
lar. 17. yüzyıldaki Isveç sanat ve müzik
dünyasının temelıni attılar. Daha sonrakı
ikı yüzyıl süresince. elsanatlan ve zanaat
sahıbi göçmenler. sürekli olarak ülkemize
gelerek bızı zenginleştırdiler "
Yazara göre ırkçı Dazlaklann anla-
madığı püf nokta şu:
"Önemlı olan. hangi miktarda göçme-
nin, ne zaman ülkemize gelmiş olması de-
ğil. Önemli olan İsveç kültürünün, sürekli
olacak yerli kültürle. 'yabana kültürün'
karşılaşması sonucu şekillenmiş ol-
masıdır."
Yazar yazısını, 1990"lı yıllarda, değişen
hiçbir şey olmadığını ve Demirbaş Şarl'ın
gerçek larihinin artık gözlerönüneserilme-
si gerektiğini vurgulayarak bıtiriyor.
XII. Karl'ın Türkcedeki adını acıklayı-
nca. İsveçlı dostlanm gülüyorlar.
Bundan üç yüz yıl önce bir kralın, "Ori-
enf'in başlanaacı olan "Konsıantınpolis"e
hangi akla hizmet sığındığını ve üstelik
kendısine Demirbaş lakabının takılmasına
neden olacak denJı uzun süre kaJdığıru pek
anlamıyorlar. Onun yüzünden yaşadığımız
Prut Savaşı'nın ise hiç sözü edilmiyor.
Şimdi, 400-500 Dazlak bır araya gelif
şanlı krallannı kutluyorsa ve onlann
karşısına çıkanlann önemli bölümünü, bu-
rada yetişmiş göcmen gençler oluştunıyor-
sa, tarihi yetennce bilmeyenlerin sayısı,
sanıldığından oldukça yüksektir diyebili-
riz.
Aynı şekilde, olaylar sırasında gözalüna
alınan 47 kışiden 43'ü anti-rasisttler oluştu-
ruyorsa ve gösten için en uygun saatte izin
ırkçılara verilip. demokrat örgütlere üç
saat sonrası uygun görülmüşse, Isveç poli-
sinin de epey tarih dersi almaya gereksin-
mesi vardır demektir...
1
Beyaz Saray'ın yeni gözd< ABD'nın Cumhuriyetçi Başkanı George Btısh gecen ay
yapılan secimleri kaybedince, se>gili köpeği Millie de
gözden düşrü. Bill Clinton ve eşi aylarca fotoğrafeıları peşlerinden süriikledikten sonra, şimdi de kedileri Socks gazete-
cilerin yoğun ilgisiyle karşı karşıya. Ga/etecilcr Socks'un fotoğrafını çekebilmek için adcta seferber oluyor. Kediyi
objekriflerinin önünc çekebilmek için türlü numaralara başturan fotoğrafçılar. sonunda Bevaz Saray'a taşınma hazır-
lıkları içinde olan Bill Clinton'ın hışmına uğradı. Clinton sert bir açıklama ya> ımlay arak fotoğrafçıların kedisi Socks'u
rahat bırakmalannı istedi. Beyaz Saray "daki hay>anlar arası iktidar değişikliği daha çok ilgi çekeceğe benznor.
Kuküşlugün cazıbesı
• Bu kentin sokaklannda, rüküşlerin muhteşem cazibelerine kapı-
lıp bakakalıyorum. İşte, morlu, pembeli tüllerden, şalma şalvanna
dolanarak kaybolmuş bir hatun, başında tuhaf bir fötr.
Bir kenti tanıyabilmenin. an-
layabilmenin çeşitli yollan var.
İlk elden, hemen turizm büro-
lanna gidip birkaç broşür al-
mak ve ünlenmiş yörelenni ta-
ramak. Rehber öncülüğünde
turlara kaulıp keşiflere çıkmak.
İlginç yerleri resimlemek. ka-
meraya çekmek. Biraz daha
ötesı, o kenıc ilişkin mutfak
kültüründen tutun da, folklo-
runa, tarihine değin bol bol
okumak... Artık kentin ansık-
lopedık görüntüsü tamam. Ve
içinde banndırdığı ınsanlann
soluklannı. nabızlannı yakala-
mak; yanı koklamak. tadmak o
kenti bütünüyle? Öyleyse hiç
beklenmeden kanşıvermek ge-
rek kalabalığın içine. Onlann
ruhlannı. felsefelerini bırer göl-
ge gibi yanlannda bırakarak
canlandırdıklan sokaklarda,
bu gölgelerin peşme düşmek
dayanılmaz bir serüven.
Evet gölgeler... Kişılerin ger-
çek görüntülen mutlak bir
olgu. Öysa gölgeler, görüntülere
bakan kişinin duygu imbiğin-
den süzülerek yansıyan göreli
bir anlam. O yüzden Nevv
York'u, ruhsuz ınsanlann
banndığı mekanik bir alem ola-
rak da duyarsınız. ınsanoğlu-
nun sınırlannı zorlayan bir ya-
ratıalık cenneti olarak da. New
TEL AVİV
DtLEK
KOÇ
York aynıdır ama herkese göre
değişen binlerce gölgesi vardır
Tel Avıv kalabalığının ben-
den yansıyan gölgelennde, ""rü-
küşlüğü" keşfcdiyorum. Rü-
küşlüğün sözlük anlamını tam
bılmiyorum ama. "uyumsuz-
luk, zevksızlik" gibi bır tanımı
olmalı. Oysa. rüküşlükle dam-
galanan kişılenn bende yi-
rattığı imgcden olsa gerek, bir
"soyluluk" simgesi benim için.
Uyumsuzluğu doğru ama asla
zevksizlik değil. Güncel olanın
çizgilerine, zorba kurallanna
ıtibar etmedikleri ıçın uyum-
suzdur rüküşler. Alkışkanlı-
klannda fıkr-ı sabit olanlan da
vardır. Kraliçe Viktorya döne-
minden kalma, kaskdtı topuz-
larla gezerler yaşlanıncaya de-
ğin. Makyaj biçimlenni haşa
değıştınmezler. Onlara bakarak
günün modasını anlaya-
mazsınız. Çünkü, ganpliklen-
ni tekil olarak taşırlar.
DurgunlukgeleneklerizorlaıııayabaşladıDaha once yayımlanmış bir
yazımızda durgunluk riedeni ile
ekonomide yaşanan değışimin sos-
yal ve kültürel değişimlere yol açıp
açmayacağını sorgulamış ıdık. Gör-
dük ki değişıme karşı oldukça he-
saplı adımlar atan Japonya'da bile
durgunluk bazı gelenekleri, düşünce
davranış bıçimlerinı zorlamaya baş-
lamışdurumda. Ekonomik bunalım
karşısında herhangi bir değişime
konu olup olmayacağı merakla izle-
nen önemli bir husus, çalışanlar ile
ilgılı "hayat boyu istihdam" garan-
tisı. Batfda ekonomik bunalımlan
aşma sürecinin olağan tedbirlerin
biri olan toplu ışten çıkarmalar hc-
nüz Japonya"da söz konusu değil.
Ama eskıden telafFuz bıleedilmeyen
böyle bir olasılık. artık burada da
satır aralanna sıkıştmlıyor. Doğ-
rudan satırlar ile değil de satır arası-
ndakiler ile iş yapma geleneğindeki
Japonları. kısa vadede de olmasa
bile bu konuda bir değişim bekliyor
gibi.
Şimdilık çalışanlar ile ilgili sosyal
ve kültürel boyutta gözlene'n en bü-
yük değişim, şirketlerin çalışanlannı
eskisine oranla daha az çalışmaya,
daha çok tatil yapmaya özendirme-
leri ile ilgili. Şüphesız bunda. ekono-
mik durgunluğun yanı sıra hem ülke
içinde ve hem de tüm dünyada Ja-
ponya'nın tükelmektcn çok üretme-
ye vönelık bir ekonomiye ve anlayı-
TOKYO
KORKMAZ
İLKORLR
şa sahip olduğu suçlamalanna karşı
çıkışın da etkısi bulunuyor. Hükü-
met. Japon ınsanının hayatını ko-
laylaştırmayı Beş Yıllık Pİan"ın ana
amaçlanndan bın yapmış: kamu ve
özel sektör kuruluşlan çalışanlann
daha çok bcş zamana sahip olabil-
meleri için birbiri arkasına fikir üre-
tiyorlar. Ama gclın görün ki ülkeyi
bir fınans \e sanayı süper gücü hali-
nc sokan Japonlar. aynı ülkeyi, ken- "boş zaman kavramfna yabancı
di tabırleri ile bır "seikatsu taiko- olan Japonlann yaratılan boş za-
ku", yanı bir "hayat stıli süper manı nasıl kullanacaklannı bileme-
gücü" halıne sokmaİcta müthış zor- meleri. Yapılan ciddı bir araştırma
lanıyorlar Zira "erkek adam tatil Japonlann yüzde kırkının bıraylık
yapmaz" ınancının hakım olduğu bir talılde ne yapabıleceklerini b:l-
bir hayat stili ile özdeşleşmiş nesilleri mediklerini göstermiş. Tatillerinde.
yeni tarzlara alıştırmak kolay olmu- can sıkıntısından ıkinci bir iş bulup
yor. çalışanlann sayısı da oldukça yük-
Şirketlerin elemanlannı. özellikle sekmiş. Onun ıçın. boş zamanı de-
yaşlılan. izın kullanmaya teşvik et- ğerlendirme konusunda uzmanla-
mek bile psikolojik bunalımlara yol şan müşavırlik firmalan da kurul-
açıyor. BÖyle bir durum ile hiç karşı- maya başlanmış. Elinde bır bardak
laşmamış olan kışi. işyerinin artık kahve ile televizyonun karşısında
kendisine ihtiyaa kalmadığı kanısı- oyalanmayı dınlenme amaçlı vakit
na saplanıyor. Bu yüzden, psikiyatr- geçirme olarak kabul etmeyen Ja-
lerin iyi para kazandıklan rivayet ponlann da Batı dünyasından öğre-
olunuyor. Diğer önemli bir problem necekleri bir şey varmış demek.
Bu kentm sokaklannda, rü-
küşlerin muhteşem cazibelerine
kapılıp bakakalıyorum. İşte,
morlu, pembeli tüllerden, şalı-
na şalvanna dolanarak kaybol-
muş bır hatun, başında tuhaf
bir fötr. Biraz ötede hayli şış-
manca bir bayan, yanar dönerli
kadıfeden. minicik kloş bir ete-
ğin altına. kovboy çizmelerini
mahmuzlamış. Şu görülmemış
model pantolonun üstüne böy-(
le ağırbaşlı bir ceket "hiç ol-
mamış" dıyecek iken. bir daha
bakıyorum ve bayılıyorum.
Etek boylan yerde ya da gökte
hiç mesele değıl. Herkes alabil-
dığince özgür ve aldırmaz bir
yaratım içinde modaya meydan
okumakta.
Toplumlann dış görünüm-
lerinin. düşünce ve entellektüel
seviyeleri ile de bağlanülı oldu-
ğuna ınananJardanım. Gelgeç
akımlara esir olmayacak kadar
özgün bulduğum bu insanlann.
"in", "out" ya da "kaptınk"
gıbı kavram salgınlan yarat-
madıklannı kuvvete tahmin et-
mekteyim.
Burada hemen herkes İngiliz-
ce biliyor. İkınci bir dilin gereği-
ne inandıklan kadar, bunu kul-
lanmak, en acil durumlann son
çaresi. Hatta. sizin yabancı ol-
manız ve lbranice bilmiyor ol-
manız bile yetennce acil vaka
değil.
Evıme kablolu televizyon
bağlantısı için gelen defikanh ile
anlaşmakia güçlük çekiyor-
dum Karşıdaki, ille de benden
birkaç İbranice koparmakta
inat ediyor. Böyle bir hayli ce-
belleştıkten sonra. tam onun
zerrece İngilizce bilmediğine
karar vereceğjm ki, delikanh
insafa gelip benim İbraniceden
bihaher olduğuma inanabiliyor
ve mükemmel bir İngılizceye
başlayabıliyor. Bu ne güzel bir
dıl kıskançlığ), tüm asabiyetime
karşın özeniyorum.
Dillerini olabildiğjnce koru-
mak topyekün bir aîışkanhk bu
toplumda. Siz bakmayın on-
lann giyim kuşamlanndaki te-
kılliğe. Ne zaman "çoğul" ola-
caklannı çok iyi biliyorlar.
Unutmadık!
Elleri düşük
Yüreği küçük ihanetin
Korku yüklü kurşunlannı!
Halkımızın ölümsüz evladı
MEHMET ŞENERin
anısı yaşıyor.yaşayacak.
Arkadaşları adına
Fırat Sönmez
DİŞHEKİMİİDRİS
ÇELİK ÖLDÜRÜLDÜ
Hangi düşüncede, inançta olursa olsun ınsan sağlığına ve
yaşamına hizmet veren aşağıda adı bulunan biz dişhekimleri
ülkemizde giderck artan şiddet ve terör olaylanndan büyük
kaygı duyuyor ve kınıyoruz.
Kazmır Pamir (İDO Başkanı). Ayhan Berk (f DO Genel Sekreten).
MustafaTatar(IDOSa>Tnanı),MuralErsoy(fDOVonet!mKurulu
ûyesı). Mustafa Dügenaoğlu (İDO Yönetım Kurulu üyesi). Aü Izar
(İDO Yönetım Kurulu ü>esi). Tatyos Bebek (İDO Yönetım Kurulu
üyesı). Saıt Yıldız(İDO Denetleme Kurulu üyesı); dışhekımlen Haydar
Aslan, Nılgun Aslan. Demel Güzel, Mehmet Şenturk. Huseyın Mutlu.
Necdet Gökoğiu. Ayhan öztürk, Selçuk Aydın. Emel Aydm. Tamer
Taşkan. Nurten Çarkçı. Era> Tatar. Fethı Aktaş. Pınar Izar
iletişim kitabevi
PAZAR SÖYLEŞlLERt
6 Arahk 1992 • SAAT 14.00
MEHMET FEHMÎ ÎMRE
13 Arahk 1992 • SAAT 14.00
ALEV ALATLI
20 Arahk 1992 • SAAT 14.00
MURAT BELGE
Haftalık çizgi roman derginiz
JOKER'İ ÇEKIN!
OALİP TEKİN YAZIP ÇİZDİ
Köylü kadınlara tecavüz eden zorbanın öyküsü
NoD
6000 TL
SELÂNİK CADDESİ NO. 72 / C K1ZILAY
OZEL BORA
SÜRÜCÜ KURSU
96. DÖNEM
KAYITLARI
DEVAM EDÎYOR
Kurslarımız hafta sonu
hafta içi ve akşam
Dersane:
OSKÜDAR : 343 67 82
310 92 86
KOZYATAĞI:362 47 33
*MÜCADELE
Ansiklopedileriniz
ve romanlannız
yerinizden alınır.
554 08 04
Hüviyctimı kaybettım.
Hükümsüzdür.
HİKMETGÜÇ
İMÜCADELE
23. sayımız cıktı
• Başarmak İçin daha fazla sabır v* •msk
ü "Kayıplara" karşı yapılan protastolar
Zl Burjuva siyas«tlnd« yaprak dökümü
^ İç harakat v* bosaHılan köyter
• Oöç notlan... BoşaHılan 366 köy v«
m*zranın llst*sl
• Alanya da Kürtlmv saldırda sivN
faşistlar başroM*
• "Toprağımız namusumuzdur,
ona sanlmalıyız"
Zİ "YoMaşlarım s«v*n onlan •!• varnMz"
J Tarihi kanla yazmak
J Paru'dakl Tupacamaro MRTA tamsllcl-
•I: "Savaş savasılarak öğr»nlllr"
• IMF ekonomik gidisatı kötü buldu... TÖDEFin
2. Kuruhayı yapıldı... Zonguktak'taki isçi ey-
temleri... SAĞUKSEN Adana ve Diyarbakır
fubderiaçıldı... Grup Ekin'in yeni kaseti: Gün
Bizim... /. ansiklopedi meydan savası...
Hasan
Kaçan
yazdı,
Ergün
Gündüz
çizdi.
"GÖNÜLE
YASAK
OLMAZ"
Jokerde!
OALİP TEK
ZORBA
"Köyi
cıldırMn nejr*?-
ATİtUA ATAIAY
l*Tlf OW*«CI
ILBAN « « » « ]
FANTEZİLEIM
•Hjç fo
arabo»
•ciki de ioı
i
UR DÜRA.
5KERV
HTİRIKI
ITTANI>
MfCOtT Şi"
YAIÇIN Oir"
3 6 KUSE
SAYFA
6OOO
LİRA!
JOKER HER PAZARTESI BAYINIZDE