12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ARALIK 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/9 ÖDÖL Özel tpekçi Ödül\i • ATİNA (AA) — Abdi Ipekçi Banş ve Dostluk ödülü jürisi, Türk-Yunan halklarmın yakınlaşmasına katkılarından dolayı Istanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, gazeteci-yazar Aziz Nesin, yazar Panayot Abacı ve Milliyet gazetesine "özel Ipekçi Ödülü" verilmesini kararlaştırdj. Yiınanlı politikacı, akademi üyesi, yazar, gazeteci ve sanatçılardan oluşan juri heyetinin açıklamasında, Batı Trakya Türklerinin, fstanbul Fener Patrikhanesi önündeki oturma eyleminin sona ermesi için tstanbul Barosu Başkanı Kazan ve Milliyet Gazetesi Genel Müdürü Doğan Heper'in katkılanna da atıfta bulunuldu. Abdi İpekçi Banş ve Dostluk ödülü kurucusu Andreas Politakis, "özel İpekçi Ödülü"nü kazananlara gönderdiği kutlama mektuplannda, kendilerini 23 ocakta Atina'da yapılacak ödül dağıtım törenine davet etti. Jodie Foster'a altın elma • BEVERLY HILLS (AA) — Amerikalı sinema yıldızı ve yönetmen Jodıe Foster, Hollywood Kadın Basın klübü tarafından, "Hollywood imajını en iyi şekilde temsil eden aktrise" verilen Altın Elma ödülüne layık görüldii. Amerikalı aktörler, Kevin Costner ve Robin Williams da erkek oyunculara verilen Altın Elma ödülü'nu paylaştılar. Jodie Foster bu yıl, ülkemizde de büyük beğeniyle izlenen, "Kuzulann Sessizliği" filmiyle olumlu eleştiriler almıştı. Foster, "Küçük Adam Tate" filminin de yönetmenliğini yapmıştı. "Popülerliğinden en çok emin olan" sanatçılara verilen Ekşi Elma ödülü ise, bu yıl Alec Baldwin, Kim Basınger ve Sinead O'Connor arasında paylaştırıldı. TİYATRO 'Orestheia' ocakta sahnede • Kültür Servisi — Yunanlı tragedya yazan Aıskyhlos'un antik dönemden gunümüze kalan tek üçleme olarak nitelenen yapıtı "Oresthia", Devlet Tiyatrolan'nın da ilk uçleme çahşması olarak önumüzdekı ocak 1992'den başlayarak Istanbul'da Yıldız Sarayı Tiyatrosu'nda sahnelenecek. Yönetmen Mustafa Alkıran'ın "gunümuzde yazılan birçok oyundan daha güncel" diye niteledigi Orestheia, Troya savaşından önceki 10 yıb geriye dönuşlerle anlatıyor. Ebru Sonuç"un Turkçeye çevirdiği oyunun prömeyeri 24 ocak 1992'ye Yıldız Sarayı Tiyatrosu'nda yapılacak. DERGI Kırmızıfare abone kampanyası • Kültür Servisi — Mavibulut Yayınları tarafmdan çıkanlan ülkemizin ilk "Çocuklar için edebıyat dergisi" Kırmızıfare'nin 6. ve 7. sayılan çıktı. Ilkokul dönemi çocukları için üç ayda bir yayımlanan ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullara tavsiye edilen Kırmızıfare dergisinin altıncı sayısında Ayla Çınaroğlu'nun 'Balık Bekliyorum', A.A. Milne'nin 'Bir Gün Yolda Giderken' adlı şürleriyle Nehir Tınaz'ın 'Kırmızı Pabuçlar', Elvan Pektaş Deniz'in 'Çirkin Çirkef Cinleri ile Gül Sokağı Sakinlerinin Savaşı', Suheyla Bilgen'in 'Ağacım' adlı öyküleri ve Şekip Davaz'ın yazıp çizdiği 'Satır Aralanndan Gelen Çağrı' adlı çizgi-oyküsu yer alıyor. Derginin 'Yetişkinlere' ekinin bu sayıdaki konusu Mısük'tan 'Çocuk Kitabı Çizerliği', Cemal Erten'in 'Kirabk Ev' adlı manzum öyküsü, Sevim Ak'm 'Napohten Şarkı', Seza Aksoy'un 'Güneş Ana', Fatih Erdoğan'ın 'Para da mı Gerekiyor?', Melek Güngör'ün 'Flüte Saklı Muzik 1 adlı öyküleriyle Aslı özer'in Marcello Argilli'den çevirdiği 'Tepetaklak Bir Masal' adlı öykülerin yer aldığı 7. sayının 'Yetişkinlere' adlı ekinde tlhan Dülger'in Türkiye'de Çocuk Edebiyatı ve Dergilerin Okur Kitlesi Açısından Sorunları başlıklı bir yazısına yer veriliyor. 1992 aboneliği için başvuranlara yılbaşına dek özel indirim uygulanıyor. Kırmızıfare'nin başvuru adresi şöyle: Mavibulut Yayınlan Posta Kutusu 607, Sirkeci/tstanbul. Tel.: 152 63 75 SERGİ Ormancı'dan iki duvar halısı • Kültur Servisi — Exclusive Sanat Merkezi'nde yarın açılacak sergide Zekâi Ormancı'nm iki duvar halısı sunulacak. Ormancı'nm ilk çahşması 100x100 boyutlarında pamuk çözgü ve yıin atkı ipliğinden goblen tekniğinde gerçekleştirilmiş. 160-200 boyutlanndaki ikinci halı çahşması aynı tekniklerin uygulandığı bir diğer örnek. Mimari mekânın dekorasyonunda önemli bir işlev yuklenen duvar halısı goblen tekniği ile üretiliyor. 'Heykelde Dans' • Kültür Servisi — Toshiba Elektromak A.Ş. sponsorluğunda düzenlenen "Heykelde Dans" konulu gnıp sergisine Zühtü Müritoğlu, Zerrin Bölükbaşı ve Haluk Tezonar eserleriyle katıhyor. "Heykel'de Dans" konulu grup sergisi 14 Aralık-14 Ocak 1992 tarihleri arasında Ahnelek Sanat Galerisi'nde gezilebilecek. Geçen yıl da büyük Türk ressamı Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun sergisine sponsor olduklannı belirten Toshiba Elektromak A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Selim Pinhas, sanata destek vermeyi sürdureceklerini söyledi. İ J Ş E H I R T I Y A T R O L A R I KÜLTÜR GÜNLERİ NECATİGİL ARAMIZDA Anma Günü • SÖYLEŞİ DOĞAN HIZLAN SELİM İLERİ ALI TANYERI HİLMI YAVUZ • ŞİİRLER • RADYO OYUNU 16 ARALIK 1991 PAZARTESİ GÜNU SAAT 18.00'DE HARBİYE CEP TİYATROSU'nda Zeki Faik îzer'in *nü'desenleri Beyoğlu Vakko Sanat Galerisi'nde Desenlerdekî çıplaklarÜç yıl önce yitirdiğimiz Zeki Faik'i 1987'de ziyaret ettiğimde, yüzlerce imzah desenini görmüştüm. Rahatsızdı, ama uzun uzun anlatıyordu. Daha yapmak istediği büyük bir Istanbul resmi olduğunu söylüyordu. FERtHA BÜYÜKÜNAL Resim sanatııruzın gelişmesinde, Ba- tı'ya dönük ilerlemesinde en büyük uğ- raşı şüphesiz hocalar göstermişlerdi. Sanayi-i Nefise'nin kuruluşu, ilk hoca- laruı göreve başlayarak yannların sanat- çıiannı yetiştirmeleri belli bir süreci de içermektedir. Bu süreç içinde Çallı Ibra- fcum'in ve öğrencilerinin önemi gunümü- ze uzanan bir zincirin halkalan gibidir. 1905 doğumlu Zeki Faik tzer de Sanayi-i Nefise'ye girdiğinde ilk hocası Çalh tbrahim olur. Çallı'nm öğrencileri ile arkadaşlığı, esprili ve çok yönlü kişi- liği Zeki Faik'i etkiler. tlk model çalış- malannı, modelle tabiat arasındaki bağ- lantılan, dünya sanatı ve sanatçılannı öğrenir. 1928'de sanatını geliştirmek üzere Pa- ris'e gider. Kendisine en uygun hoca ola- rak da Andre Lhote'u seçer. Ancak Mu- hittin Sebati'den duydugu "en iyi hoca müzeterdeki üstatlardır" sözü kulağın- dadır. Pans muzelenni tanımaya başla- dıktan sonra da Lhote atölyesi ile mü- zeler arasında yoğun bir öğrenci yaşamı sürdürür; sanatını geliştirir. Akademide öğrendiği modelin tıpkı- Vakko'daki sergide Zeki Faik Îzer'in 25 deseni yer alıyor. Ay sonuna kadar açık kaiacak sergide "nü"ler çogunJukta. sını yapma zorunluğu, Lhote atölyesin- de yoktur. Orada resmin figuratif olma- yan taraflan aranır. Çizginin, rengin öne- mi a>n ayrı değerlendirilir, ressamın ki- şiliği, düşünceleri ile bağlamlan tartışı- hr. Resmin gerektirdiği bu öğeler arasın- da doğal olarak figuratif resim bozulur ve nonfigüratif çahşmalar Zeki Faik Îzer'in de bir daha vazgeçemeyecegi bı- çime dönuşur. Ülkesine geri dönduğünde uzun yıllar sürecek hocahk görevine başlar. tlk ho- calığı Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nde, ikinci görevi Güzel Sanaüar Akademi- si'ndedir. Soyut sanat yüzyıhmızın başmda Av- rupa, Rusya ve Ahnanya'da doğan Kü- bizm, konstrüktivizm, sürrealizm gibı akımlarla dünyaya yayılmakta, Türk res- mi ise 193O"lara kadar bu akımlara ya- bana kalmaktadır. Nurullah Berk, Abi- din Dino, Zeki Faik tzer, FJİf Naci, Ce- mal Tollu, Zühtü Müridoğlu'nun kur- duklan "D" Grubu bu fıkirde birleşerek körü körüne taklitçiliği, kopyacıhğı red- deder. Narmanh Yurdu'nda bir şapkacı dükkâmnda bu görüşlerini yansıtan ilk sergilerini açarlar. (1947'de sayılan 14 kişi olan topluluk, herhangi bir anlaşmazlıkJarı oLmadan dağılır.) Zeki Faik tzer'in hoca kimliğinde önemsediği iki konudan biri resimlerini öğrencilenne göstermemesidir. Hocala- nn resimlerı ile etkili olmalarma karşı- dır. Gencin eğilimine uygun, eksiklikle- rim gösterebilen bir eğitimi benimser. 1945 yılında tsmail Oygar Galerisi'nde ilk kişisel sergisini gerçekleştirir. tzer'in resimleri sürekli bir arayışın, daima ileriye dönük yeniliklerin ürünü- dür. Yaşamı boyunca ilgisini çeken, araş- tırmalar yaptığı konuların başında min- yatür ve Doğu sanatları gelir. Bir Rafa- ello ile Sultan Muhammed resmi arasın- da fark bulmaz. Ona göre biri başka dil- de, diğeri başka dilde işlenmiş resimler- dir. Eski Mısır ve Akdeniz sanatı olma- saydı Yunan sanatının da olmayacağına inanır. Batı sanatmda aranan "espace"ı Çin resminde, minyatürde bulur. Uzak- doğu'ya uzanan sanatımızm temalannı kullanır. Düşüncelerini, duygulanm coş- kulu renkler ve biçimlerle kaynaştınr. Yeniyi arayan yapısından, resimlerini halıya dönüştürme doğar. Şüphesiz halı resmi yapması, bizim geçmiş külturleri- mizin bir özümsenmesi, bir Selçuklu, bir Osmanlı geleneğinin sürdürülmesi iste- ğidir. Îzer'in önemli halı çalışmalanndan biri, bugün tstanbul Radyo Evi holün- de bulunmaktadır. 1987 yıhrun ocak ayında röportaj için kendisini ziyaret ettiğimde dosyalar do- lusu arşivlenmiş, yüzlerce imzalı desenini görmüştüm. Rahatsızdı, ama dimdik du- rabiliyor, uzun uzun anlatıyordu. EUe- rinin titremesine rağmen başladığı bir resmi bitireceğini, daha yapmak istedi- ği büyük bir Istanbul resmi olduğunu söylüyordu. Çalh'dan başlayan, Özdemir Altan'a uzanan bir kaynaşma, bir beraberlikti dinlediğim. Çok değil, henüz üç yıl önce yitirdi- ğimiz Zeki Faik Îzer'in desenlerinden bir bölüm, "nü"ler şimdi Beyoğlu Vakko Sanat GaJerisi'nde bize bu yaşamışlığı anlatır gibi sergileniyor. Zeki Faik tzer Desen Sergisi / 4-31 Arahk 1991 / Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi / Tel.: 151 40 92 Alamancüar: Gurbet neresi? EDEBİYAT DERGİLERİ ARASINDA REFİKDUBBAŞ Gültekin Emre, bu 30 yılın başlangıcmdan gunümüze; romanda, öyküde, şiirde bir dökümunü yaptıktan sonra kimi sorunlann da altını çizdyor: "Almanya'daki Türk işçUerinin yaşamı edebivata derin bir biçimde girmemişür. 'Kayıp Kuşak" diye adlandınlan birinci ve ikinci koşaklar de\re>e ginneye başlıyor artık. Birkaç yıl kaldıktan sonra dönmek düşüncesi hayal olalı yıllar oluyor." Ve soruyor Emre: "Gurbet neresi? Orası mı burası mı?" "Milliyet Sanat Dergisf'nde Emre'den başka Tank Dnrsun K., Yüksel Pazarkaya, Snnay Akın, Yavuzer Çetinkaya, Seckin Selvi "SanaUmızda Alamancılar" genel başlığı altında 30 yıllık bu "göçün" şiirden romana, sinemadan tiyatroya geniş bir panoramasını çiziyorlar. Gerçekten de kimi orada yaşayıp buranın insamnı yazmaya çahşıyor; kimi "başka nlkelerdeki kendileri gibi olanlarla" ilişki kurmaya çahşıyor; kimi içinde doğup büyüdükleri bir kültürel ortamdan beslenerek bize "yabancı" bir edebiyatın izini sürüyor. Ama ne olursa olsun ilgisiz kalamayacağımız bir olay Almanya... Şiir bir anlam... "Sombahar" 8. sayısının özel bölumünü Gülseii tnal'a ayırmış. Eaver Ercan, tnal'la kapsamh bir konuşma yaparken Orhan Kâhyaoğln ile Orhan Alkaya da onun şiirinin arka planını irdelemeye çalışıyorlar. tnal, konuşmasının satır aralannda birinci elden şiirinin ipuçlannı verirken şiir üzerine kimi düşüncelerini de "cesaref'le açıkhyor. örneğin tnal şunlan söyluyor: "Hiçbir gelenekten gelmiyorum, gelenefe eklemeJer yaptıgımı da sanmıyornm. (...) Şiir bence var olan sözcük hazinesiyle, bize miras bırakılan duyartıklarla olustunılabilecek bir şey defil, şiir bir anlam vt nhıızca anlam." tnal, aynca Orhan Veli'den hiç hoşlanmadığını, tkinci Yfeni şiirinin utangaç ve kahpçı olduğunu da vurguluyor. tnal'ın konuşması şiir üzerine bir tartışmanın odak noktası olabilirdi. Sessizce geçiştirildi... İnsanlığın trajedisi "Variık" dergisinde Feridun Andaç, Yaşar Kemal'in "Kim- secik" üçlüsu başlığı altında "Yagmurcnk Kuşu", "Kale Kapısı", "Kanın Sesi" romanlarını inceliyor. Oldukça kapsamh çalışmasında Andaç'ın vardığı nokta şu: "Yaşar Kemal'in romancıtağuıda geldijU dorngnn en güzel örnegidir 'Kimsecik' üçlüsii." Andaç, ikinci yazısında Yaşar Kemal'in romanlannı okur için öbeklendirmiş. Bu, oldukça "özet" bir yaa, ama Yaşar Kemal'i okumak için de güvenilir bir kılavuz aynı zamanda... TV ve türevleri "Adam Sanat" dergisinde Muhsin Sener, "TV ve türevleri" karşısında edebiyatın yerini sorguluyor. Şener, "TV ve türevlerinin yaygınlaşması sonucunda, yazınsal yapıün insana vereceği doyumun ve onunla insanlanmız arasındaki iletişimin yönü defişmiş bolunuyor. İnsanlar, yazınsal yapıtlardan alacaklan iletimi TV ve türevlerinden alıyor göninüyorlar" dedikten sonra şu dilekle bitiriyor yazısını: "Ulusça 'yazm'ı yerine oturtmak *azim ve karannda' olmalıyız." Edebiyatın, bir başka deyişle •yazın'ın TV karşısında durumu üzerinde durup düşünmemizi sağlayan bir yazıyı kotarmış Muhsin Şener. Necati Güngör, "Hürriyet Gösteri" dergisinde Cemal Süre>a'nın çocukiuğunun izlerini suruyor. Sureya'nm ailesi, ortaöğretündeki öğretmenleri, okuduğu kitaplar, şiirle ilk karşılaşışı, ilkokul 3. sınıfta okurken bir yanşmada kazandığı "Yavru Türk" dergisi cildı bu kısa yazının çerçevesi içinde. Cemal Süreya'nın «yaşamöyküsünün başına eklenecek bir dipnot da denebilir. Ne ilgisi var? Ahmet Cemal, sanat ve kültür üzerine "değinme"lerini sürdürüyor. "Argos" dergisindeki değinmesinin başlığı "Franz Kafka Tnrkiye'ye Ne Verebüir?" Ahmet Cemal'in yazısından şu cümlelerin altını çiziyorum. Sanınm yukandaki sorunun yanıtı da bu cümlenin içinde... "Kafka, insanoğluna birincil olarak kendini ve kendi düşuncesini yargılamanın yoluou ve zonınluluğunu sergileyen bir yazardır. Kendini yargılayabilen insanoğlu ise yanılgılardan ve kendini aldatmalardan, elbet kendini yargılamasını öğrenememiş olanlara oranla çok daha uzak kalabilecektir:' Sorunun başka yanıtlan da var, onlar için Ahmet Cemal'in yazısına bakılabilir... TEKZIP Çetin Özek'e yanıt[Cumhuriyet gazetesinin 17 Ağustos 1991 tarihü sayısında yayınlanan bildiride isimleri yer alan imzacıların, bu aykırı, an- tidemokratik tutumundan daha da önemü olan bir sorun] Çetin Özek'in herhangi bir araştırma zahmetine girmeden, Serkis Za- bunyan'ın kişilik haklarını sa- vunmaya ilişkin "Kişilik Hak- lanna Saldın" başlığı altında yayınlanan yazısıdır. Bu yazı Cumhuriyet'in, Serkis Zabun- yan'la bir röportaja ve bir gün önceki bildiriyle ilgili bir yoru- ma da yer verilen 18 Ağustos 1991 tarihli nüshasında yayın- lanmıştır. Çetin özek bu yazısında ki- şiliğime ırkçı ve aynmcı nitele- meleriyle saldırarak beni yargı- latacağından dem vurmuştur. Ortaya konan sorunun Serkis Zabunyan'ın kişilik haklarıyla hiçbir Uişkisi olmadığıru [da an- lamayan Çetin özek, hiç anla- madığı bir konuya daha girerek, Serkis Zabunyan'ın önemli bir sanatçı olduğuna inandığını da ima etmek hatasına düşmüştur.] Serkis Zabunyan'ın Avrupa- da Türkiye aleyhtan sözde soy- kınm propagandasına uyum sağlamak ve verdiği mesajlarda kendisini bir sürgün olarak ta- nıtmak suretiyle ortaya koydu- ğu sahte sanatını, deşifre eden ve şiddetle eleştiren araştırmacı tutumumun "yol ohnası" en haüsane dileklerimden biridir. Ancak basın ve fikir özgurlüğü- ne karşı imza toplayarak, san- sürcü, antidemokratik bir bas- kı grubu oluşturmanm "yol ohnasını" hiç temenni etmem. Serkis Zabunyan'a yönelttiğim eleştiriye, ortaya koyduğum ve belgelediğim sonmlar çerçeve- sinde imzacılardan hiç biri tara- fından yanıt verilememiş ohna- sı da beni doğrulamaktadır. [Çetin özek'e gelince, bu avu- kat fıkirlerin özgürce taruşüma- sı gereken demokratik bir ortam konusunda hiç bir bilince sahip ohnadığını ortaya koymaktan öteye gitmemiştir.] Yazısında eleştiri üslûbuma kötü Türkçe ve seviyesiz gibi ni- telemelerle saldıran Çetin özek, üslubumun ezici dürüstlüğüne düşmanlık besleyen [hempala- rınca] önüme bir yem olarak konulduğunu da farketmemiş- tir. Serkis Zabunyan'ın kişilik haklanm savunma adı altında, menfur soykınm propagandası- nın ülkemizde benimsenmesine zemin arayan bir politikanın avukatı kesildiği takdirde, bu eleştirel şiddeün tahmini fevkin- de bir fikriyata dönüşmesine de tanık olacaktır. Sezer TANSUG Vekili Av. Tayfun ILICA TZZT Cumhuriyet Kitap Kulübü [ £ Bandırma Temsilciliği fc^A OZAN SANATEVİ OKURA DESTEK KAMPANYASI KİTAPTA %25 ve %40'a KADAR BÜYÜK İNDİRİM 31 ARALIK'A KADAR OZAN SANATEVİ, Mülkü Bey işhanı, Kat: 1 Bandırma TU. • 36770 SPEAKERS OF AMERICAN ENGL1SH For Further Informatıon Please Call us: 349 59 38 İLAN MUCUR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya Esas No: 1991/2J4 Hâkira: Murat Kıyak 28147 Kâtip: Ahmet Turkmen 700 Mucur ilçesi Küçukkavak kö>ıınden Salim Fidan tarafından hasımsız olarak açılan gaiplik davasının yargılaması sırasında; Mucur ilçesi Küçükkavak köyunden Salih oğlu 15.3.1926 d.lu Ka- mil Fidan'm gaip olduğu cıhetle dava ıkame edıldiğinden gaibin ken- disi ile gaip hakkında bilgısi olanlarm veya gaibin nerede olduğunu, açık adresını bılenlerın işbu ılanın gazetede yayımlanmasından itiba- ren uç ay ıçerisinde mahkememıze muracaat eımeleri. dosyamn du- ruşmasının 4.2.1992 gunu saaat 9.00'a atılı olduğu ılan olunur. Ra«ın- 4A7.1A SATILIK DAİRE Bakırköy lndrli Cad. thsan Kalmaz Sok. 4/A D-l 75 m2 kaloriferli, hidroforlu bodrum daire 60 mılyon son fıyat! Tel: 561 27 70 Altan, Galeri Nev^de • Kültür Servisi — Selim Altan'ın Galeri Nev'deki sergisi yarından itibaren görülebUir. 1960 doğumlu sanatçı, MSÜ resim bölumünü 1986'da bitirdi. tlk kişisel sergisini 1989'da açtı. 1985'ten itibaren çeşitli karma sergilere katıldı. Seüm Altan'uı Galeri Nev'deki sergisi 3 ocak gününe dek açık kaiacak. 'Işte Meydan tşte §eytan ? • Kültür Servisi — Birlik Sahnesi'nin son oyunu Işte Meydan tşte Şeytan, 14 arahk cumartesi günü Fatih Renk 2 Düğün Salonu'nda 12.30 ve 15.00'te sergilenecek. Işte Meydan Işte Şeytan Urvi Alacakaptan tarafmdan sahneye uyarlandı. Oyunda Ulvi Alacakaptan, thsan Ustaoğlu, Mehmet Gürbüz, Nevzat Küçük, Mehmet Güler, Muharrem E>ere, Mehmet Tiriç ve tbrahim öner rol alıyor. Re8İm, heykel ve seramik • Kültür Servisi — Özdemir Altan, Oktay Amlanmert, Gokhan Anlağan, Tanju Demirci, Zekâi Ormana ve Burhan Uygur'un resim; Koray Ariş ve Saim Bugay'ın heykel; Ilgı Adalan ve Beril Amlanmert'in seramik çahşmalanndan oluşan sergi yanndan itibaren Galeri Baldem'de açıhyor. Sergi I ocak gününe dek açık kaiacak. (Valikonağı Cad. Akkavak Sok. 22/3). Berenice Abbott öldti • MONSON (AA) — Unlu ABD'h fotoğrafçı Berenice Abbott'un pazartesi gunü ölduğü büdirildi. New York fotoğraflan ve yazar James Joyce'un portresi ile tanınan Abbott 93 yaşmdaydı. Sıtkı Usta ArşipeFde • Kültür Servisi — Arşipel Galeri'de bugunden itibaren Kütahyah çinici Sıtkı Usta'nın seramik eserleri sergilenecek. Daha önce, . - Yıldız Sarayı Silahhane'de sergi acan Sıtkı Usta'mn yapıtlannı 29 aralığa dek Çiftehavuzlar'daki galeride görebüirsiniz. Arşipel'de aynca Gülçin Anıl'ın resimleri de arahk ayı boyunca görülebUir. BüGÜN • Mlmariar anlatıyor Turgut Alton, Harbiye"deki Yapı Endüstri Merkezi'nde Mimarlar Kendilerini Anlatıyor'un konuğu olacak. Söyleşi saat 17.00-18.30 arasında. (147 41 85) • Anılardald portreler Salim Şengil, saat 16.00'dan itibaren Atatürk Kitaphğı'nda Anüarda Kalan Portreler üzerine konuşuyor. (149 09 45) • La Boheme 4 perdelik La Boheme operasını tstanbul Devlet Opera ve Balesi, saat 20.00'de Atatürk Kültur Merkezi'nde sahneliyor. bugün bilsak 12 ARALIK PERŞEMBE : 19.00 "Festivallerde Türk Şineması" Ömer KAVUR Tunç BAŞARAN Fotograf Çalışmaları M. Ziya ULKENCILER yönetimirıde Seramik Çalışmaları KadriyeEzel AĞAOĞLU 14.00-17.00 Gorsel Sanat Atolyeleri Mehmet GULERYUZ yöneümınde(Per. -Cuma) Yoga Zernn AKGUN 18.30-19.30 Latince Çalışmalar Salı -Perşembe 19 30-2130 RİLSAK FINDIKLI Cafe-Rar-Restaurant Rezervasyon: 152 3868-1520130 Cafe-Foyer-Bar(Gınş) 12 00-00.30 AfricanCafe-Bar(5Kal) Erkin KORAY bilsak, sıraselvıler cad., soğancı sok. 7 cıhangir 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle