Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 12 ARALIK 1991
ÖZGÜRCE
TURKER ALKAN
Ihanetin Tanrısal Boyutu
Varsayalım ki eski zaman tanrılan bir araya geldiler, "Hay-
di biz de siyasal bir sistem kuralım" dediler. Nasıl bir yöne-
tim oluştururlardı dersiniz? Tabii ki diktatörlük olurdu tanrı-
lann kuracağı sistem. En koyusundan, en totaliter cinsinden
bir diktatörlük.
Çünkü, ancak tannlann yönetiminde tartışmaya yer yok-
tur. Gerçek ve doğru olan kendiliğinden bilinir. Ancak böyle
bir yönetimde, karşı görüşte olanlar büyük bir günah işlemiş
sayılabilirler ve cayır cayır yanmak üzere cehenneme atılır-
lar.
Demokrasi ise sizin ve benim gibi kusurlu fanilerin rejimi-
dir. Demokrasilerde insanlar gerçeğe ve doğruya ulaşmak
için tartışırlar. birbirlerıni eleştirirler, yanılarak doğruyu bul-
maya çalışırlar.
Demokrasilerde insanlar kitap yazdığı için hapse girmez.
Bir taraftan insan haklarından söz edilirken, öte yandan is-
mail Beşikçi gibi saçlan kökünden kesilip hapishanelerde sü-
ründürülmez. Çünkü, demokratik yönetimin insanları çok iyi
bilir ki, zamanla aşklarımız da değişiyor, gerçeklerimiz de.
Bugün yanlış gibi gözüken bir görüş, bir bakıyorsunuz yarın
baş köşeye kuruluvermiş.
Bir zamanlar, "Kürt yoktur, dağ Türkü vardır" diye kükre-
yen çatık kaşlı büyük- _ ^ _ _ _ ^ ^ _
Kim vatan hainiydi, kim
vatanseverdi, kim neden
hapishanelerde ve
işkencehanelerde
sûrûndü?
lerimiz vardı. "Yapma-
yın yahu, Kürt de var-
dır, Kürtçe de konuşul-
malıdır, hatta yayımcı-
lıkta kullanılmalıdır"
diyenler hemencecik
vatan haini olurdu.
Şimdi tanrısal dev-
let farklı biçimde ko- " " ^ " " ^ ~ ~ ~ " " ^ ~ ^ ^
nuşmaya başladı. "Evet, Kürt vardır" diyor, "Kürtçe de kul-
lanılmalıdır."
Çok sevindirici bir gelişme kuşkusuz. Demokrasimız adı-
na bundan hepimiz kıvanç duyarız.
Ama ortada çözülmesi gereken bir sorun var. Günümüzün
büyüklerı, geçmişın vatan hainleri gibi konuşuyorlar. Bir za-
manlar "Ben Kürdüm!" dediği için hapsedilmiş insanlar gör-
dük. Şimdi milyonlarca insanın "Ben Kürdüm!" demesine
olanak sağlanıyor.
Ne oldu? Şu andaki yöneticiler mi vatan hainı oldu? Böy-
le bir şeyi düşünmek bıle abestir. Pekı, geçmişte Kürtlerin
kültürel kimliğinin tanınmasını istedikleri için hapsedilip iş-
kence görenler vatansever miydi? Eğer onlar vatansever idiy-
seler, o kişileri hapseden, işkenceden geçiren, vatan hainli-
ği ile suçlayan insanlar ne idi? Yoksa gerçek vatan hainleri
onlar mıydı?
Çok tuhaf işler yaşanıyor. Benim gibi her duyduğuna ina-
nan saf vatandaşlarımız gerçekten çok zor durumlara düş-
tü. Kim vatan hainiydi, kim vatanseverdi, kim neden hapis-
hanelerde ve işkencehanelerde süründü, kim neden devie-
tin yüce koltuklarını işgal etti, bu arada başkaları neden o
koltukların ayakları altında kalıp ezildiler?.. Kesınlıkle anla-
yamıyorum.
Kuşkusuz ki yüce devletimiz her şeylere kadirdir. İsterse
fikrini de değiştirebilir. Bize soracak değıl ya. Benim bütün
istediğim, bu fikir değişiklikleri sonucunda ortaya çıkan du-
ruma uymamız için bize yardımcı olması. Hani Nazi Alman-
yası'nda Yahudilerin tanınması için göğüsierine sarı bir yıl-
dız takmaları zorunlu idi. Bizde de öyle bir yöntem uygulan-
sa diyorum. Kim vatanseverdir, kim vatan hainidir, kanun hük-
münde bir kararname çıkarıp her değişiklik olduğunda du-
yursalar, biz de bilsek durumumuzu.
Maazallah, bu kargaşalıkta vatan hainlerinin safına düş-
mettde var hani. - ^.
I O C S » ' V ' d P I V Î V
GÜNEYDOĞU
Devlet artık
kepenk kınmyor
Haber Merkezi — Şırnak'ın
tdil ilçesinde Mihail Bayır adlı
yurttaşın öldüriılmesini protes-
to etmek için Batman ve Ger-
cüş'te kepenk kapatan esnafa
güvenlik güçleri müdahale et-
medi. Çukurova Üniversitesi'-
nde forum düzenleyip PKK
yanlısı Tiirkçe ve Kürtçe slogan
atan öğrencilere de herhangi
bir müdahle bulunulmadı. Içiş-
leri Bakanı tsmet Sezgin, gaze-
tecüerin kepenk kapatma eyle-
miyle ilgili sorularını "Neden
müdahale edelim ki!" diye ya-
tutladı.
Batman merkezinde dün sa-
bah erken saatlerde başlayan
kepenk kapatma eylemi sonu-
cu öğle saatlerinde açık tek bir
işyeri bile kalmadı. Yaklaşık 15
bin işyerinin kapandığı Bat-
man'da, polisin oîaya müdaha-
le etmemesini Batman Valisi
Sami Seçkin şöyle açıkladı:
"Biz müdahak etmeyiz. Nasıl
istiyorlarsa öyle hareket etsin-
ler. İsteyen dukkânını açar, is-
teyen kapatır. Geçmişte oldn-
ğu gibi işyerlerini kapatan es-
nafın kepenklerin balyoz ya da
levyelerle kırmayacağız."
öte yandan incelemelerde
bulunmak için Van'dan Hak-
kâri'ye geçen Içişleri Bakanı ts-
met Sezgin, gazetecilerin soru-
su üzerine "Bu tkarettir, iste-
digi zaman diikkânını kapabr,
istedigi zaman açar. Neden
miidahale edelim ki!" diyerek
eylemlere miidahale edilmeme-
sinin hükümet politikası oldu-
ğunu belirtti.
Sezgin halka hitaben yaptı-
ğı konuşmada şunlan söyledi:
"Yurttaşlanmız arasında kttl-
tür, düşünce, din ve köken
farklan olması doğaldır. Böy-
le bir çeşitlilik demokratik ve
iiniter bir devlet için zaaf teş-
kil etmez. Bu devlet yapısı için-
de çeşitli etnik, kültürel ve dil-
le ilgili özellikler özgttrce ifade
edilebilecek, özenle korunacak
ve rabatça gelistirilecekrir."
Erteleme Yasası TBMKfden geçti, ancak seçimin yapıhp yapûmayacağı belli değil
Iferel seçim şaşkınhğıGÜNDÜZ İMŞÎR
Yerel seçimlerin ertelenmesine yönelik
yasanın Mecüs'ten geçmesine karşm baş-
ta Bakırköy ilçesi olmak üzere 5 ilçede
seçimin yapılıp yapılmayacağı netlik ka-
zanmadı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal-
ın yasayla ilgili 15 günlük inceleme sü-
resini kullanıp kulianmayacağı konusun-
daki belirsizlik seçime haarlanan parti-
ler ve adaylan şaşkına çevirdi.
SHP'de eğilim yoklaması sonucu Ba-
kırköy Belediye Başkanlığı adayhğına se-
çilen eski milletvekillerinden Yöksel
Çeagd, baştan beri Bakırköy ilçe örgü-
tü ve şahsı adına seçimlere girilmesi yö-
nttnde öneride bulunduklannı belirterek
şunları söyledi:
"Ancak iktidar ortagıyu. tki parti ku-
nduş aşanusnda gercekleştirdikleri pro-
tokolde yerel seçimlerin ertelenmesine
yöoetik kanur aldılar. Bu metne vansnna-
dı ama prensipte anlaştılar. Biz de du-
nun böyle olunca pasif dunımda kaklık.
Ama her şeye karşm bu, seçime hazır de-
ğüiz anlamına gelmemelidir. Biz parti
olarak her zaman her ortamda seçime
hazınz."
SHP'den DYP'ye geçerek bu partiden
Bakırköy belediye başkan adayı gösteri-
len ilçenin sevilen yöneticisi ve halen Ba-
kırköy Belediye Başkanlığı'nı yürüten
Yakup Akyttz ise kendisinın seçimin ya-
pılmasından yana olduğunu vurgulaya-
rak "Bence süre kısalsa da seçim yapıl-
mah. Ancak şartlan göz önüne alacak
olursak seçimlerin yapılmasına tek en-
gelin hava şartlan olduğunu söyleyebi-
liriz. Ben kalan süre içinde çalışmalann
seçimin yapılması durumunda sonucu
pek fazla etkileyeceğine inanmıyorum.
Örneğuı biz parti olarak henuz yoğun bir
propagandaya girişmedik. Bunda belir-
sizhk rol oynadı. Ancak ben Bakırköy
halkuun sağdnyusuna bütün kalbimle
güveniyonım. Seçim oldnğH takdirde il-
çeye kimin ne kadar yaran olacagını ga-
yet iyi bilmektedirler. Şu anda imza yet-
kisinin Saym Cumhurbaşkam Özal'da
olması, kendtsinin iki gün kala bile se-
çim karan alabilme olasıhğmı dikkate
alarak artık sokaklara inmemiz gerekti-
ğine inamyorum" dedi.
DSP MKYK üyesi Ali Dönmez, se-
çimlerin erteleneceği yolunda basında
sürekli haberlerin yer almasının kamu-
oyunu hayli etkilediğini belirterek aday-
lan Nuray Bayram'la birlikte her olası-
lığj değerlendirip çahşmalannı sürdür-
düklerini söyledi.
Dönmez, "Adayımızla birlikte seçim
varmış gibi kahve ve ev ziyaretleriyle ca-
uşmalanmızı sürdariiyoruz. Elimizden
geMigince demekleri de ziyaret edjyoruz.
Ama hava sartlan malom, bu açıdan ça-
uşmalanmız hayli sınırlı oJuyor. Kahve
ve ev toptanütanyia 2 müyon nüfustu bir
ilçede fikirierimizi anlatmamız doğal
olarak mümkün olmuyor. Seçime 10 gün
süre kaldı. Ama belirsizligin seçim ha-
vasını da hayli etkilediğini
söyleyebilirim" diye konuştu.
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz-
m geçen hafta Istanbul'da yaptığı top-
lantıda 'Seçim olsun olmasm 7 ay ka-
mpanyanı sürdüreceksin' talimatım ver-
diği ANAP Bakırköy Belediye Başkan
adayı eski Çevre Bakanı Ali Talip özde-
mir, ilçede çalışmalannı yoğun anlam-
da sürdürüyor. Son gelişmelerle ilgili gö-
rüşlerini aldığunız ANAP Bakırköy II-
çe Sekreteri Ahmet Özdemir, seçime ha-
zır olduklannı belirterek "Biz seçime ha-
zınz. 76 mahatlenin tamamına erişebil-
mek için çaltşmalanmızı hızla sürdürü-
yoruz. Seçim otobüsümüz GAP ilk gün-
den beri ilçe içinde rurlannı sürdürüyor.
Aynca seslendirme olarak bayli geiişti-
rilmiş bir aracunız da adayımızın sürekli
tanıümını yapıyor. Bütün seçmeniere
ulaşabflmek için ilçenin 7 ayn bölgesin-
de seçim irtibat bürolan oluşturduk.
Adayunız AN Talip Özdemir büvak per-
formans göstererek neredeyse günün 24
saatini seçmenlerle geçiriyor. Biz bn
seçime her şart altında hazınz."
RP'li Mezarcı:
Hıristiyan
kültürü
demokrasiye
inanmıyorum
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — Refah Partisi ts-
tanbul Milletvekili Hasan Me-
zarcı, "Cuntacıuk gelenegi
Mustafa Kemal ile
başlamıştır" diyerek "Kema-
Kzmin sorgulanmasını" istedi.
Mezarcı, Atatnrk'ün dokunul-
mazlığının olmaması gerekti-
ğini savunurken anayasanın
değiştirilemeyen hükrnünün de
kalniaması gerektiğini söyledi.
Mezarcı, "Cumhuriyete inanı-
yorum, demokrasiye inanmı-
yorum. Demokrasi Hıristiyan
küttüninun bir ürünüdür" di-
ye konuştu.
Mezarcı, TBMM İnsan
Haklan Komisyonu'nda önce-
ki gün yaptığı konuşmanın ba-
zı gazetelerde "Atatürk
dnşmanlığı" olarak yansıtıl-
masından sonra sözlerine açık-
hk getirmek üzere bir basın
toplantısı düzenledı. "Ben
'Düzen sorgulanmakdır. Bun-
dan Mustafa Kemal dahil hiç
kimse müstesna değildir'
diyoram" şeklinde konuşan
Mezara, "tevhid ilkesi üzeri-
ne bina edilmiş gerçek anlam-
da cnmhoriyeti flıtiva eden ye-
ni ve yerli bir düzen
kurulmasını" istedi.
Mezarcı, Türkiye'de Kema-
lizm adına basküar yapıldığı-
nı öne sürerken "Meclis'in
üzerinde hâla cuntacüık baskı-
a var. Türldye'nin meseksi ik-
tidar degil, istiklal
meselesidir" dedi.
ffliler Vakfi bünyesindeki enstitü, V2'yi Tfeniz Gezmiş Yüı" ilan ediyor
Gezmiş için kampanyaAYŞENUR ARSLAN
1992, "Deniz Gezmiş Ydı"
olacak. Henüz "Uan edilmiş"
değil, ama 68'liler Birüği Vakfı-
nın bünyesinde kunılacak Deniz
Gezmiş Enstitüsü'nün hedefi
bu... ldam edilişinin 20. yılında
Deniz Gezmiş'i "haürtamak" ve
genç kuşaklara tanıtmak amaç-
lanıyor.
Kuşkusuz, hatırlanıp tanıtıla-
cak olan yalnızca Deniz Gezmiş
değil. Enstitü kuruculanndan
Musufa Yalçıner, "Deniz Gez-
miş, biriikte katledildigi Hüse-
yin tnan ve Yusuf Aslan'dan,
Mahir Çayan'a, tbrahim Kay-
pakkaya'ya kadar pek çok dev-
rimdyi kişfligiade birleştiren bir
simge oldu" diyor.
Bu •'simge"den adını alan
Enstitü'nün Yürütme
Komitesi'nde, Deniz Gezmiş'le
aynı davada yargılanan Musta-
fa Yalçıner'in yanı sıra Petrol-lş
Genel Sekreteri Münir Ceylan,
SHP Ankara Mületvekili Sal-
man Kaya, avukat Haşmet Ata-
han ve Saban tba yer alıyor.
Hazırlık Komisyonu'nda ise,
Deniz Gezmiş'in babası Cemil
Gezmiş'ten, SHP lstanbul ll
Başkanı Bozkurt Nuhoflu'na,
yazar-yaymcı Muzaffer Erdost-
tan Aydın Çubukçu'ya kadar,
bir dönemin en yakın
"tanıklan" bulunuyor.
Deniz Gezmiş Enstitüsü'nün
üç ana amacı olacak:
"Denizkr" ile ilgili tüm belge ve
bilgilerin toplanarak eksiksiz bir
arşiv oluşturulması, "Denizler"
in gelecek kuşaklara aktanlabil-
mesi için etkinlikler düzenlen-
Deniz Gezmiş Enstitüsü, idamlarının 20.
yılında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarımn
"unutturulmaması" için kampanyalar
açacak, filmler yaptıracak.
mesi ve "Deoizler"in idam mah-
kûmiyetlerinin "mahkûmiyeti"
için bir yargı kampanyası açıl-
ması...
Mustafa Yalçıner, Deniz Gez-
miş Enstitüsü'nün, gerek bu ça-
lışmalann doğal sonucu olarak
gerekse yapısı nedeniyle bir
"otorite" kimliği tasıyacağını be-
lirtiyor. Bu "otorite^ Deniz Gez-
miş ve arkadaşlanna ilişkin tüm
etkinliklerde "söz sahibi" olun-
ması anlamına geliyor.
Ya, Yeşüçam'da düşünülen
Deniz Gezmiş filmleri? Musta-
fa Yalçıner, bu konuda kendile-
riyle "henüz" diyaloğa girmedi-
ğini belirtiyor ve şunlan söylü-
yor:
"Deniz Gezmiş, kolaylıkla ti-
cari bir meta haline getirilebile-
cek bir isimdir. 'İyi bir pazar'
olarak gönilebilecekür. Biz bu-
na kesinlikle karsıyız. Ve ensti-
tü gibi bir otoriteden bagımsız
her çauşma ve girişimin, ticari ya
da başka amaçlar taşıyacağı en-
dişesini duyacagız. tster drama-
tize ister belgesel nitelikteki
filmler, benzeri cauşmalar, ens-
titü ile diyaloğa girilmeden ya-
pıldıgı takdirde ya eksik ya da
ticari karakterii olacaktır. Bu-
nun böyie oldugn da tarafımız-
dan kamuoyuna açıklanacak-
ör."
Yalçıner, Deniz Gezmiş'i
"insan" ve "devrimci" olarak ta-
mtacak fılmlerin enstitü bünye-
sinde yapılacağını da belirtiyor.
Deniz Gezmiş Enstitüsü Yü-
rütme Komitesi üyelerinden
Petrol-lş Genel Başkanı Münir
Ceylan da bu "ticaret olasüık-
lanna"karşı Enstitü ile diyalog
kurulması çağnsmda bulunu-
yor. Ceylan, "Yalnızca diyalog
değil, bu konuda duyariı berkes-
ten maddi ya da manevi katkı da
beküyonız" diyor.
1972 6 Mayısı'nda Deniz Gez-
miş ve arkadaşlarının idamıyla
sonuçlanan yargılama, enstitü-
nün gündeme getireceği konula-
nn başında geliyor. Enstitü üye-
leri, "yargılama kampanyası'
?
nın
bir "iade-i itibar" anlamına gel-
meyeceğini belirterek, "Deniz-
ler'in itibar iadesin'e ihtiyaçlan
yoktur. Çünkü itibarlarını
yitirmemişlerdir" diye altıru çi-
iiyorlar. Ancak istenen, karann
"mahküm" edilmesi. O yıllarda
karan savunmuş, hatta onayla-
mak için el kaldırmış pek çok
hukukçu ve siyasetçinin bile
"yanlış" olduğunu itiraf ettiği
karann mahkûmiyeti...
Deniz Gezmiş Enstitüsü,
kampanyayı, ünlü hukukçulann
katılımı ile yürütecek. Deniz
Gezmiş ve arkadaşlarının dava
dosyası, idamlannın 20. yılında
yeniden açılacak.
Önerge verüdi; 25 artdıktaki görüşmeyi TV1 naklen yayımlayacak
Meclis terörü ele ahyorANKARA {Cumhuriyet Bürosu) —
Terör ve Güneydoğu sorunu konusunda
TBMM'de genel görüşme acılmasmı is-
teyen önerge, Meclis'teki tüm partilerin
temsilcilerinin imzasıyla TBMM Baş-
kanlığı'na verildi. TBMM Genel Kuru-
lu'nun 24 aralık günü toplantısında te-
rör tartışılacak ve görüşmeler TV-l'den
naklen yayımlanacak.
Terör konusunda genel görüşme yapıl-
ması önergesini TBMM'de temsil edilen
tüm partiler imzaladı. DYP, SHP,
ANAP ve RP grup başkanvekillerinin
yanı sıra DSP Genel Başkanı Bulent Ece-
vit ile MÇP eski Genel Başkanı Alpas-
lan Türkeş \t MÇP kökenli bagımsız
milletvekili Taşar Ankan da imza verdi-
ler.
Genel görüşme önergesinde Türkiye1
nin en önemli sorunun iç güvenlik oldu-
ğu belirtilerek "Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nde yoğunlaşan aynlıkçı terör,
büyük kentlerde özellikle tstanbul'da
odaklaşan anarşik nitelikli terör, uzun
zamandır variığım sürdürmekte, hatta
tırmanma eğilimi göstermektedir"
denildi.
önergede şu görüşlere yer verildi:
"Güneydoğu Anadolu'da yoğunlaşan
ayrdıkçı terör ve büyük kentlerde özel-
likle tstanbul'da odaklaşan anarşik ni-
telikli terör, uzun müddettir varnğuu sür-
dürmekte ve hatta tırmanma eğilimi gös-
termektedir. Bu iki teröriin birbiri ile bel-
li bir ilişki ve karşüıklı beslenme içinde
olduğu da gözlenmektedir.
•Ülkenin kirai yöreleri olağan hukuk
yollari ve yonetim biçimleriyle idare edi-
lemez bir görünum vennektedir. Müca-
delenin yoğunluğu içinde zaman zaman
yurttaşın demokratik hak ve özgürlük-
İerinin korunmasında da yeterli özen
gösterflmemektedir. Bütün bu olumsuz-
luklar, devlet-yurttaş ilişkisini ciddi bir
biçimde zedelenmektedir. Yurttaş devk-
tin canını ve malım konıyabileceğinden
zaman zaman kuşkuya düşmektedir.
Suçlulann mutlaka yakalanacağı ve ce-
zalandınlacagı yolundaki inancını yitir-
mektedir, devletin demokratik insan
haklanna saygılı ve hukuka bağlı nite-
liklerinin yitirilebileceği korkusuna düş-
mektedir.
• Tüm terör örgütleri için temel hedef
devlet-halk ilişkisini bozmaktır. Yoksa
hiçbir terör örgütü özünde devlet kadar
güçlü ve organize olamaz, ancak bozu-
lan devlet-halk ilişkisi, terör örgütlerine.
devlete karşı başanlı olma şansını verir.
Bu nedenle terör olaylarına karşı yürii-
tülen mücaddeyi yalnızca bir polis ya da
hükümet işi saymak yanılgılı bir teşhis-
tir.
• Türkiye, terörü mutlaka yenecektir.
Yenmek zorundadır. Türkiye'de kaba
kuvvet, şiddet ve saldırganlık mutlaka
yenilecektûv Terörü bir mücadele yönte-
mi olarak benimseyenler kavramalıdır-
lar ki terörie, ancak ülkenin gündemi bir
süre işgal eduebüir, ama terörie hiçbir za-
man kalıcı kazanım sağlanamaz. Terör
güçleri karşısındaki en güçlü silah meş-
ruiyetçi güçler arasındaki diyalog, daya-
nışma ve terör karşısındaki direnmc ka-
rarulığıdır."
11 YIL CEZAEVtNDE KALAN SOSYOLOG-YAZAR BEŞÎKÇİ, CUMHURİYETİN SORULARINI YANTTLADI
Beşikçi: 12 Mart'ta cezaevleri daha rahattı
TURAN YILMAZ
ANKARA — tsmail Beşikçi'ye, devletin
kendisine hangi kcmularda "yasak" getirdi-
ğini soruyoruz. Başlıyor sıralamaya:
"Ömürboyu kamu hizmetleriııden men,
seçme, secilme haklarından mahrumiyet..."
Bu kadannı söyleyip ekliyor:
"Bnrada da dramatik bir durum var. Ba-
n konularda düşüncelerinizi açıklıyorsonuz,
pek çok zortuklara, mahrumiyetlere kaflana-
rak incelemeler yapıy orsunuz, yayunlryorsu-
nuz. Bu süreçten sonra da çok daha agır
magduriyetlere ugruyorsunuz. Siyasal hak-
lannızı kaybediyorsunuz. Profesörler gibi,
savafau* ve yargjçlar gibi düşünmediğraiz için
sabıkalı oluyorsunuz."
Toplumsal olaylara ilgisi, SBF'deki öğren-
ciliğinde başlamış. "Aslında bu ilgi lise çag-
bunda bile vardı. 27 Mayıs'tan sonra, Türk-
iye'de fikir hayaünda önemli bir canlanma
oidn. 'Doğu sorunu' konuşnlmaya başladı"
diyor.
öğretim üyesi olma düşüncesi ise öğrenci
iken Doğu'ya staj için gittiğinde oluşmuş.
Doğu'ya ilişkin ilk izlenimleri, Keban, Ka-
rakoçan ve Palu'da, köylülerin kaymakam-
larla tercüman aracılığıyla konuşmalan ol-
muş. Beşikçi, 1961 yazındaki bu olayı şöyle
anlatıyor:
"Beraberimizdeki kaymakam ve memur-
fava Körtçeyle ilgili sorular sorduğum zaman,
herkesia TSrk olduğu, Kurt diye büinen bir
•dBet otmadtgı söyleniyordu. Kürtçe, Türk-
çenin bir şivesidir' deniyordu. Kürtçe konuş-
malardan hiçbir şey anlaşdmadığı halde,
'Kürtçenin yüzde 6O'ı Türkçe kelimelerden
oluşur' gibi şeyler de söyleniyordu."
Bu izlenimlerini, staj sonunda hazırladığı
rapora da aktarmış. Kıvücım da o an çak-
mış zaten:
"Staj dönüşünde, fakültedeki bazı hoca-
lara, Kürtlerle ilgili bazı sorular sormuştum.
Bu gibi konularm tehMkeh' olduğu, ağraşma-
mam gerektiği söylenmişti. Ansiklopedi ve
kitaplarda, Kürtçe diye bir dil olmadıgı, her-
kesin Türk olduğu yazılıydı. Fiili olarak ise
tercümanlar aracıhğıyla konuşan kaymakam
olayını unutmam mümkün degildi."
"Doğu sorunu" üzerine başlayan tartış-
malar da Beşikçi'nin bu konudaki araştırma
ve inceleme heyecanını iyke artırmış:
"Bütün bunlar, konuyu daha ciddi bir şe-
kilde inceleme gereğini ortaya koyuyordu.
Bu inceleme ise ancak üniversite çevresinde
yapılabüirdi. O zaman öyle diişündüm."
Böylece öğretim üyeliğine adım atan Be-
şikçi'nin, "emniyet, savcılık, mahkeme,
cezaevi" serüveni de bu şekilde başlamış ol-
du.
Beşikçi, kendisini cezaevi ile tamştıran ilk
"inbar olayı"nı da şöyle anlatıyor:
"1965-67 yülannda, Erzunım AUtürk
Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi'nde ge-
nel sosyoloji, Ziraat Fakültesi'nde köy sos-
yolojisi ve toprak hukuku gibi dersler ver-
meye başladım. Genel sosyoloji derslerinde
aûatılan konular, bazı öğrenciler tarafmdan,
dersle Ugüi bir öğretim üyesine ihbar edilmiş.
thbar dilekçelerinde kısaca, 'Derslerde ko-
münizm ve Kurtçülük propagandası
yapılıyor' deaiyor. Öğretim üyesi de duru-
mu geniş bir ihbar dilekçesi ile fakülte de-
kanhğına iletiyor. Bu dilekçede de 'Dersle-
rinde komunizm ve Kurtçülük propaganda-
sı yaparak genç öğrencilerin zihinlerini yıka-
maya çalışmaktadır. Buna engel olmak ge-
rekir. Bir an evvel derslere girişi yasaklan-
malı, üniversitedeki görevine de son
verilmelidir' deniyor."
"Beni hapishane ile tanışoran ilk olay
buydu" diyen Beşikçi, ekliyor:
"Gerek bu öğrenciler, gerek öğretim üye-
leri, daha sonraki dönemlerde hep MHP saf-
lannda yer aldılar."
— Bu olayda neler hissettimz?
BEŞtKÇİ — Bu, o zaman için de bir hü-
zündü, şimdi de öyle. Aynı odayı paylaştı-
ğınız, uzun süre beraber olduğunuz arkada-
şınız sizi ihbar etmiş. Devletin size baskı uy-
gulamasını, cezaevine konulmanızı istiyor.
Düşüncelerinizi, yazılanmzı eleştirmiyor, sizi
devlete ihbar ediyor. Kendisinin vatansever,
sizin hain olduğunuzu söylüyor. Üniversite-
den kovulmanızı istiyor. Devletin zorlayıcı
baskı araçlannı size karşı yönlendiriyor.
Mahkemelerde yaptıklan tanıkhklarla, dü-
şüncelerinizin çok tehlikeli olduğunu belir-
tiyorlar. Eleştirilerini üniversite kürsülerin-
de, kamuoyu ve basın önünde değil de mah-
kemelerde yapıyorlar. Bunlar üniversite fa-
aliyeti değildir.
— Üniversiteleri nasıl değerlendiriyorsn-
nuz?
BEŞtKÇİ — Kanımca, Türkiye'de Batüı
anlamda bir üniversite yoktur. Olsaydı, YÖK
olmazdı.
— Size göre öğretim üyeliği çileü bir ya-
şamın ilk kapı aralığı mı?
BEŞtKÇİ — Kanımca Türk üniversitesi
resmi ideoloji kurumunun varhğmdan haber-
dar olmak istemiyor. tncelemeler, araştırma-
lar bunun gereklerine göre yapıhyor. Bu da
şu anlama geliyor: Türk üniversitesi, resmi
ideolojinin üniversite mensuplanmn beyin-
lerinde kurduğu karakollarla birlikte yaşa-
mını sürdürüyor. Bu, kuşkusuz daha kolay,
daha zahmetsiz, maddi çıkarlan gözeten bir
yaşama biçimidir.
— Siz bnnun farkına ne zaman vardınız?
BEŞtKÇİ — Resmi ideoloji kurumunun
farkına varmam, adli soruşturmalarla baş-
ladı. Yargılamalar sürecinde iyice belirgin-
leşti. Bu süreçte resmi ideoloji kurumunun
insanlann beyinlerine karakollar kurduğunu,
nelerin düşünülüp nelerin düşünülemeyece-
ği konulannda pek çok yasaklamalar getir-
diğini farkettim. Bu yasaklann devletin ce-
zai yaptınmlarıyla korunduğunu anladım.
Resmi ideolojiyi eleştirmeye çauşanlann rx>-
lise neden ihbar edildiğini kavramaya başla-
dım.
— Şimdi nasüsınız?
BEŞtKÇt — Yargılama sürecinde beyni-
mizdeki karakollan tamamen yıktık. Bu kuş-
kusuz kısa zamanda gerçekleşmedi. Uzun bir
zaman sürecinde gerçekleşti. Şimdi coşkun
bir özgürleşmeyi yaşıyoruz. Birbirini izleyen
yargılama süreci olmasaydı, belki de hâlâ
beynimizdeki karakollarla birlikte yasıyor
olacaktık.
— Peki paneOerde, konferanslarda görün-
müyorsıınuz?
BEŞİKÇt — Kitap olarak gerçekleştirmeye
cahştığım bazı projeler var. Onlan gerçek-
leştirmek için önemli bir zaman gerekiyor.
— Yaklaşık 20 yıldır cezaevlerine girip cı-
kıyorsunnz. Cezaevlerindeki değişimi anla-
tır mısmız?
BEŞİKÇİ — 12 Mart'ta cezaevleri, 12 Ey-
lül cezaevlerine nazaran nisbeten daha rahat-
tı. Tek tip elbise, Atatürkçülük eğitimi,' As-
mayacağız da besleyecek miyiz?' gibi dayat-
malar yoktu. Toplumsal ve siyasal mücade-
le geliştikçe, devlet de baskı mekanizmala-
nnı daha artmyor, geüştiriyor.
— Türkiye nasıl bir ülke sizce?
BEŞtKÇİ — Demokratik bir ülke değil.
Fakat yöneticiler demokratik bir ülke oldu-
ğunu söylüyor. Aslında bu durumu daha da
zorlaştıran ve karmaşıklaştıran bir sonuç or-
taya çıkarıyor.
— Bundan sonraki bedefleriniz neler, yaz-
maya devam edecek misiniz?
BEŞİKÇİ — Çalışmalanmızı sürdürüyo-
ruz. Eğer herhangi bir konuda düşünceleri-
niz varsa, bunlan her zaman ve her koşulda
kamuya duyurmak zorundasınız. Yazarlık
biraz da budur."
—BİTTİ—
DYP'nin
iktidar balosu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — DYP, Çankaya
ilçe örgütünün düzenlediği
iktidar balosunda, iktidan
tek başına kutladı. ilçe
örgütünün, Başbakan
Yardımcısı Erdal İnönü ve
kabinede yer alan tüm
SHP'li bakanlan davet
etmesine karşın iktidar
balosuna SHP'den katılan
olmadı. İktidar balosuna
Başbakan Süleyman
Demirel ile çok sayıda
bakan katıldı. pYP'lüer
davetiyesi 500 bin liraya
satılan baloya akm ettiler.
500 bin lira verdiği halde
baloya geç gelenler 610
kişilik balo salonunda yer
olmadıgı için dışanya
konulan masalarda yemek
yediler.
Teztel için
kampanya
• tç Poütika Servisi —
Çağdaş Gazeteciler Dernegi
lstanbul Şubesi, "Deniz
Teztel'e Ozgürlük"
kampanyası başlattı.
Kampanya çerçevesinde
ulaşılabilen tüm kişi,
kuruluş ve basın
mensuplanndan imza
toplanarak hükümet
yetkililerine iletilecek. ÇGD
lstanbul Şubesi, kampanya
için Uluslararası Basın
Enstitüsü, Pen Club ve
Uluslararası Af
Örgütü'nden de destek
istedi. Yaklaşık 6 aydır
yargılanmayı bekleyen
gazeteci Deniz Teztel,
Eskişehir Cezaevi'ne
gönderilmiş, cezaevinin
boşaltılması üzerine de
Çankın'ya sevkedimıişti.
Açlık grevinde
bir ay
• tç Politika Servisi —
Buca ve Malatya
cezaevlerindeki açlık
grevlerinde 30. gün doldu.
Açlık grevindeki tutuklu ve
hükümlülerin aileleri, dün
TBMM İnsan Haklan
Komisyonu'na başvurarak
sorunları ve isteklerini
içeren bir dilekçe verdiler.
Komisyon Başkanı Ahmet
Türk ile görüşen aileler,
kritik sınıra gelen açlık
grevinin sona erdirilmesi
için girişimde
bulunulmasıra istediler.
Buca ve Malatya E Tipi
cezaevlerinde, koşullann
düzeltilmesi talebiyle açlık
grevi yapüıyor. •
Perşembe
söyleşileri
• Haber Merkezi —
lletişim Araştırmalan
Derneği'nce (iLAD)
düzenlenen "Perşembe
Soyleşileri"nin ikincisi
bugün Basın Müzesi'nde
gerçekleştirilecek.
"Ekonomi Gazeteciliği"nin
tartışılacağı toplantıda
gazeteci-yazar Mustafa
Sönmez konuşacak. 19
arahkta yapılacak üçüncü
toplantının konusu ise
"Türkiye'nin ulusal ileteşim
sistemi nasıl olmalı?"
Veysel Batmaz'ın
konuşmacı olarak katılacağı
toplantıda PTT, TRT ve
RTYK ele aünacak. 5
aralıkta gerçekleştirilecek ve
Yılmaz Dağdeviren'in
konuşmacı olarak katıldığı
toplantıda da "Televizyonda
frekans karmasası ve çözüm
yollan" tartışılmıştı.
34 yeni belediye
• ANKARA (ANKA) —
Cumhurbaşkanı vekili ve
TBMM Başkanı
Hüsamettin Cindoruk, 34
beldenin belediye
yapılmasına ilişkin
kararnameyi imzaladı.
Kararname ile belediye
yapüan bazı beldeler
şunlar: "Ürkmez (Izmir),
Gündoğan (Bodrum),
Sumbaş (Adana), Gökkaya
(Manisa), Bozburun
(Marmaris), Kalecik
(Adana), Sancaklıgeçit
(Manisa), Gökçe (Mardin),
Kumkuyucak (Manisa),
Yücebağ (Batman), Eraslan
(Amasya), Damlacinen
(Amasya), Karagedik
(Elazığ), Ulukent (Izmir),
Poyrazdamlan (Manisa),
Selcen (Denizli),
Serdaryuvacık (Kocaeli),
Aydınlar (Bitlis).
Yeni Ülke'ye
destek
• tSTANBUL (ANKA) —
Uluslararası PEN Yazarlar
Derneğı'ne üye 22 ülke
temsilcisi Yeni Ülke
gazetesini yaym hayatımn
birinci yılında "Yayıncüık'ta
gösterdiği cesaretten" dolayı
kutladı. Yeni Ülke
gazetesinden yapılan
açıklamaya göre
Avusturya'nın başkenti
Viyana'da toplanan
Uluslararası PEN 56.
Kongresi'ne katılan
delegelerden bir kısmı Yeni
Ülke'ye destek verdi ve bir
kutlama mesajı gönderdi.