11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Ş Sahıbı Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonım Şırketı adına B«rin Nadi 0 Murahhas L'ye Emiae Uşaklıgil £ Genel Yayın Muduru: asan Cemal. Yazı tşlen Muduru: Oka> Gonensin 0 Vaz Işlen Mudur Yardımcılan. Salim Alpaslan. Krrem Çalışkan, Necdel Dogan, Lutfu Tınç Sayfa Duzenı Yonetmeni: Ali Acar £ Ankara Temsılası. Ahmet Tan Iç Politıka: Mehmel Tezkan Ekonomı: Meral Tamer, Dış Haberler Ergun Balcı, Kultur: Celal İsler, Istanbul Haberleri: Muhittin Sirer. Spor: Abdülkadir \ucelman, Makaleler: Şahin Alpa>, Duzelıme Abdullah Yazıcı 0 Koordınaıor Ahmcl Korulsan 9 Vlalı 1 ;ler: Erol Lrkut 0 Muhasebe Bulen! Vener £ Butçe-Planlama: Sevgi Osrnanbeşeoglu £ Reklam: Ayşe Torun 0 Idare: Huseyîn Gurer 9 Işletme: Önder Çelik 9 Bılgı-lşlem: Nail İnal £ Personel Sevgi Bostancıoğlu Basan %e Yıtvan Cumhurıya Malhaacılık ve Gazetecılık T.A Ş Turkocağı Cad 39'4l Ca£alo$iu U314 Isı Pk 24* Kıanbul Te! 512 0 ! 05 120 hal), Tdcx 2Z246. Ka< (I) 526 60 72 0 Burvtar \.l«f»: 7ıvaGt>lalp Blv lnkilapS.No ]9<4. Tel 133 1141-47 Tde» 42344 Fa» (4)133 05 65 0 İ r o n H Z:ya Bh 1352 S. 2/3. Tel 13 12 30. Tde. 52359. Fax* (51) 19 53 60 # j U a n Inonu Cad 119 S No: 1 Kal 1, Td: 19 37 52 14 halt Tdex 62155, Fax: (71) 19 25 78 TAKVIM: 12 ARALIK 1991 İmsak: 5.40 Güneş: 7.12 Öğle: 12.02 Ikindi: 14.22 Akşam: 16.43 Yatsı: 18.09 Kityos 'Kömür şirketleri deııizi öldürüyor Beşiktaş Balıkçılar Derneği Başkanı Çetintaş, Kilyos- Karaburun kıyı bandında kâr hırsıyla kömür çıkartan şirketlerin denizin dengesini altüst ettiklerini öne sürdü. isUnbnl Haber Servisi— Kilyos-Karaburun kıyı bandın- daki bazı maden şirketlerinin kömür çıkarttıklan alanda ya- salann ihlal edildiği ve 30 bin dönümlük arazinin sular altın- da kalacağı öne süriildü. Böl- gede "sadece kâr hırayla" kö- mür çıkartan şirketlerin, de- nizdeki ekolojik ve biyolojik dengeyi de altüst ettikleri be- lirtildi. Kilyos çevreânde bulunan Kısırkaya, Çiftalan, Akpınar, Ağaçlı, Yeniköy ve Demirkaya köyleri sııurlanndaki kömür ocaklannın yasalan hiçe saya- rak işletildiği öne sürüldü. ts- tanbul'daki bazı balıkçı kuru- luşlan ile çevre örgütlerinin dün Beşiktaş vapur iskelesi üzerinde bulunan Denizciler Lokali'nde düzenledikleri ba- sın toplantısında, Kilyos'ta çevrenin birkaç şirkete kurban edildiği belirtildi. Beşiktaş Balıkçılar Derneği Başkanı Zafer Murat Çetin- taş'ın başkanlık ettiği toplan- tı, geçen günlerde çevre kirli- liğini protesto ederek Boğazi- çi Köprüsü'nden atlayıp yaşa- mına son veren Ayhan Mutlu için saygı duruşuyla başladı. Toplantıya katılan ve devlet memuru olduğu için kimliğini açıklamayan, Tarun Orman ve Köyişleri Bakanlığı Eyüp llçe MUdürlüğü'nden bir yetkili de harita üzerinde tahrip edilen alanları gösterdL 42 kilomet- relik sahılde imtiyaz sahibi S şirket bulunduğunu belirten yetkili, bunlann kıyı gerisinde 20 bin, denizde de 10 bin dö- nümlük alanı tahrip ettikleri- ni söyleyerek, "Bu yapüanlar yasalan» aykın. Eski Enerji ve Tabü Kaynaklar Bakanı Fah- rettin Kurt, engelleyici yasala- ra karşın bu izni venniştir. Bu- na karşı çıkan bazı arkadaşla- nmız da görevden alındı. Bu şirketler o kadar ileri gitti ki, Hazine'ye ait 154 döniimlttk 275 numaralı parseli dahi ka- ap deniz altında kalmasına neden oldular. Bu ülkeniıı top- raklan birkaç kişinin çıkan için denize gömülüyor" diye konuştu. Marmara Balıkçı Koopera- tifleri Birliği Başkanı Metin Tnrkmen de, ocaklardan çıkan atıklann denize doldurulması- nın balıkçılığa büyük zarar verdiğini söyledi. Türkmen, denizdeki dip statüsünün bo- zulduğunu bildirdi. Istanbul Boğazı dahil denizin dibinde atıklar nedeniyle bataklık oluştuğunu kaydeden Türk- men, "Bunlann biyolojik den- geyi altüst ettikleri yetmiyor- muş gibi, deniz dibinde oluşan batakhga aglarunız saplanarak zarara uğratılıyoruz. Işte, gö- riiyoruz, Istanbul Bogazı'nda çamuriu su akıyor. Bunun ne- deni kömür ocaklandır. Bun- lann engeUenmesini istiyoruz" diye konuştu. Hasankeyf dosyası Fikri Sağlar'da BATMAN (Cumhuriyet) — Ilısu Baraj GölU'nün tehdidi altında bulunan Batman'a bağlı antik Hasankeyf ilçesinin kurtanlması için yeni hüküme- tin bazı çahşmalar başlattığı öğrenildi. Hasankeyf ile ilgili dosyanın Kültür Bakanı Fikri Saglar'a Uetileceği bildirildi. Başbakan Suleyman Demi- rel'in Güneydoğu gezisi sıra- sında, "Hasankeyf sorununu yakından biliyorum" sözü üzerine bazı geüşmelerin oldu- ğu belirtildi. Başbakanın An- kara'ya dönüşü ile birlikte Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın Hasankeyfin Ilısu Barajı'nın göl suları altında kalmaktan kurtanlması için Halk Kültü- rü Araştırma Dairesi Başkan- hğı yetkilileriyle toplanü dü- zenlediği ve Hasankeyf için dosya hazırlanmasını istediği bildirildi. Hasankeyf ile ilgili dosyayı geniş bir şekilde Batman Kül- tür 11 Müdürü'nden aldıklan- nı belirten Halk Kültürünü Araştırma Daire BaşkanlığYn- dan bir yetkili de "Yakında bir beyet Hasankeyf'e gelerek incelemelerde bulunacak. Ba- kanın talimatı üzerine Hasan- keyf dosyasını hazırladık. Su kodu 526'dan 496'ya düşürii- lerek antik kentin kurtanlma oiasdığı yiiksek bulunuyor" dedi. Sağlık ve çevre konulanndan sorumlu bakanlar, 'açıklık'politikası izleyeceklerini söylüyorlar Çevre yalaıılanııa sontDRİS ADİL Çevre ve sağlık konulannda kamuoyunu bilgilendirmeyen, gerekli uyanyı zamanında yap- mayan, "giziilik" esasına daya- lı resmi politikaya son. DYP- SHP hükümetinin ilgili bakan- lan, daha önceki hükümetler döneminde uygulanan politika- lan onaylamadıklannı, "sağlık" ve "çevre" sorunlannın çözümü- nü ön plana çıkaran "açıklık" politikası izleyeceklerini bildir- düer. Kolera, tifo, sanlık gibi salgın hastalıklar, nükleer ve termik santral kazalan ve AIDS gibi toplumun tüm kesimlerini etki- leyen önemli çevre ve sağlık so- runlan karşısmda eski hükümet- lerin izlediği politika, yeni hükü- metin bakanlarınca eleştirildi. Cumhuriyet'in sorularını yanıt- layan Sağlık Bakanı Yüdınm Aktuna, yonetim anlayışlannın "açıklık" ilkesine dayandığını söyledi. Her önemli sorunda haîkın katılımını sağlamak ge- rektiğini, bunun yolunun da ge- rekli açıklamalann zamanında yapılmasından geçtiğini vurgu- layan Sağlık Bakanı Aktuna, "Sonınlar açıklanmazsa bir ays- berg gibi bü>ür. Sonra da gidip ona toslarsınız" dedi. Sağlık Bakanı Aktuna Sorunlar açıklanmazsa bir aysberg gibi büyür. Sonra da gidip ona toslarsınız. Çevre Bakanı Akyürek Devlet sırrı hariç hiçbir şey kamuoyundan saklanmamalı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Köse Önemli bir sorun karşısında tek sorumlu yetkili kişi ve kuruluşlar değildir. Yurttaşm kendisi de sorumludur. Enerji Bakanı Faralyalı Çevre, demokrasi kadar önemlidir. Giziilik bizim için söz konusu değildir. Devlet Bakanı Şahin Çevre ve katılıma daha duyarlı bir yapı oluşturuluyor. Bürokrasinin çeşitli kesimle- rindeki görevi sırasında kendisi- nin de "gizleme", "saklama" gi- bi talimatlarla karşılaştığını be- lirten Aktuna şöyle konuştu: "Çabşmalanmızı kamuoyuna açacagız. Halkıo katılımının sagtanması gerekir. Demokrasi- nin geregi de, doğnı olan da bu- dur. Geçmişte Akıl Hastanesi Başhekimi iken birtakım yasak- lamalar bildiriliyordu. Yalnız bakan, vali açıklama yapar de- niyordu. Boyle sey olur mu? Halkın sağlığmı ilgOendiren bir- şev olacak ve o işin uzmanı ola- rak açıklama yapamayacaksmız! Örnegin koleraya bağırsak en- feksiyonu dendi. tstanbul'da da bu yaşandı. Açıklamaz isen ya- yılmasına neden olursun. Her şeyi tıkınnda gosterecekan, son- ra da insanlar ölecek. Ben böy- le bir şeye gelemem." Aktuna, yakından ilgilendiği AIDS konusunda da benzeri bir sorun yaşandığını, gerekli açıklamalann zamarunda yapıl- madığını söyledi. Çevre Bakanı Dogancan Ak- yürek de "de\1et sım" hariç hiç- bir şeyin kamouyundan saklan- maması gerektiğini söyledi. ln- san sağlığı, çevre kirliliği konu- sunda kamuoyunun zamanında bilgilendirileceğini belirten Ak- yürek, "Bizim politikamızda şeffafuk esastır" dedi. Akyürek, sorunlann gizlenerek önleneme- yeceğini, aksine açıkça tartışıla- rak uygulanacak politikanın olumlu sonuçlar vereceğini kay- detti. "Potansiyel kirierici" kuruluş- ların sorumlusu bakanlar da Sağlık ve Çevre bakanlannın açıklamalanna katıldıklannı be- lirttiler. Sanayi ve Ticaret Baka- nı Tahir Köse, Cumhuriyet'in sorusu üzerine sorunlan sakla- manın, çözüm bulma çalışmala- rında hiçbir anlam ifade etme- diğini söyledi. "Benim bakanlığım döne- minde olsa Çernobil'den ge- len radyasyon oranlarını açıklardım" diyen Tahir Köse, "Önemli bir sorun karşısında tek sorumlu, yetkili kişi ve ku- ruluşlar değil, yurttaşm kendisi de sorumludur. Bu nedenle yurtiaşa bilgi vermek, önlemle- rini almasını sağlamak gerekir" diye konuştu. Sorumluluk alanında bulu- nan sanayi kunıluşlannın çevre- yi kirletmesine izin vermeyece- ğini belirten Köse, "Çevre kirli- liğine neden olan sanayi kuru- luşlanna uygulanan cezalan art- üracagız. Amacımız kirietki ku- ruluşlan üretimden men etmek degil, antma tesisi kurmaya zorlamaktır" dedi. Enerji üretim tesislerınin "çevre" açısından sakıncalı go- rülmesi dolayısıyla belirleyici bakanlardan biri haline gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Baka- nı Ersin Faralyalı da önemli so- runlar karşısında tavnnı kamu- yondan yana koyacağını söyle- di. lzleyecekleri politikayı Baş- bakan Suleyman Demirel'in "şeffaflık" sözüyle ortaya koy- duğuna işaret eden Faralyalı şöyle dedi: "Çevre, demokrasi kadar önemlidir. Giziilik bizim iktida- runız için söz konusu değildir." Şehircilikten Sorumlu Devlet Bakanı Ennan Şahin de "kent- lerdeki insanbnn yaşamlan ve yaşam çevreleri ile Ugili tüm ko- nularda duyarlı otduklannı" bil- dirdi. Şahin, şunlan söyledi: "Hükümetimiz bir yandan demokratikleşme paketini, öte yandan bir ekonomik onanm ve atılım paketini uygulamaya ko- yarak kaülım ve çevre alanlarm- da daha geniş bir çerçeve oluş- turuyor. Yalnızca uygulama po- Utikalan ile degil, Bakanlar Ku- nılu'nun oluşturulma biçimi ile de çevreye ve katılıma daha du- yarlı bir yapı oluşturulmak is- tenmişür." HALK SAĞLIĞI TARTIŞMASI Hastaneler ruh hastasına iyi gelmiyor Bozuluyor Akıl hastalarının tedavisi konusunda çağdaş bilim verilerine göre değişik görüşler öne sürülüyor. Halk sağlığı uzmanları, akıl hastanelerinde kişilerin ruh sağlıklanmn daha da bozulduğunu öne sürüyorlar. ASIM CAN GÜNDÜZ — Gitarist-şarkıcı, müagi Ue gençliğe sevgiyi öğretmeye çakştığını söytüyor. (Fotograf: MUHARREM AYDIN) Cin Gibiadh kasetiKültürBakanhğı'nca ikikezyasaklananAsun Can Gündüz Dişimlegitar çaldımESAT PALA llk tanışmada çok ilginç, bel- ki de "uçuk" denebilecek bir in- san gitarist Asun Can Gündüz. Dört yaşındayken ailesiyle bir- likte atom mühendisi olmak için gittiği Amerika'dan, >ıllar son- ra "vatan özlemi" ile dönen ve müziğiyle gençliğe sevgiyi öğret- meye çahşan birisi. Üç yıhnı ve 200 milyonunu verdiği, Kültür Bakanhğı'nca iki kez yasakla- nan "Qn Gibi" adlı kasetin sa- hibi. Kendisi kadar ilginç bir yaşa- mı var Gündüz'ün. Gitar çal- mayı başta Harlem olmak üze- re New York'un çeşitli "batak- hane"lerindeki zencilerden öğ- renmiş. Doğuştan parmaklan bitişik olan ve 14 kez ameliyat, ardmdan felç geçiren gitarist ve şarkıcı "Bu benim daha iyi gi- tar pıiınnnı için bir kamçı oidu" diyor. Gündüz, ABD'de gitarist ola- rak tanınmasını ve konserler vermeye başlamasnu şöyle özet- liyor: "Rahmetli Jimmy Hend- rix gibi sahnede takla atardım, Gitarist-şarkıcı Asım Can Gündüz, doğuştan parmaklan bitişik olduğu için 14 kez ameliyat, ardından felç geçirdi. 4 yaşındayken ailesiyle birlikte Amerika'ya gitti. Yıllar sonra vatan özlemiyle döndü; kaseti yasaklandığı için açlık grevi yaptı. Üç kez gözaltına ahndı. gitan dişimle, ayağımla çalar- dım. Konserierde aşın kilo ve- rirdim. Batakhanelerde büyü- düğüm için vahşi ve sokak ço- cuğuydum. Enerjim sahnede iyi patlıyordu." Jimmy Hendrix'in stiline çok yakın gitar çaldığı için onun adı- na kurulan bir tiyatroya binler- ce kişi arasından seçilerek girdi- ğini söyleyen Gündüz, "Bu ti- yatro ekibiyle Amerika'mn ve dünyanın birçok ülkesine turne- ye çıktık, konserler verdik. Bir süre Broodway'de çaldım. Ge- leceğin Hendrix'i olarak göste- riyoriardı beni" diyor. Pink Floyd'un gitaristi David Gilmour, Al di Meola, George Benson, Leslie West, Jobn McLaughlin, Richie Blackmore gibi gitaristlerle tanıştığını söy- leyen Asım Can Gündüz, 1981'de Türkiye'ye döndükten sonra büyük düş kınkhğına uğ- radığmı belirtiyor. Türk gençli- ğüıi bir araya toplayıp birbirle- rine silah çekme yerine sevgiyi öğretmeyi amaçladığını vurgu- layan gitarist şarkıcı, ilk yıllar kendi olanaklanyla birçok ilde konserler verdiğini söylüyor. Şu anda Türkiye'nin bir "kültür savaşı" içinde olduğu- nu belirten Asım Can Gündüz, "Kendi acizıigimiz karşısında boyun bükemeyiz" diyor. Gita- rist, kimlere karşı kültür savaşı verildiği sorusunu şöyle yanıtlı- yor: "Toplum olarak bir sosyal bunaum içindeyiz. Ülkemizi ba- bran, ayılık zihniyeti. Nedir bu: Hak yemek, kıskanmak, kapa- h ve dar düşünmek. Gençligi- miz, 5 paralık şahsiyel dıiello- lanna egilmiş. Bu bir kültürel kanser. Sırtını bir makama da-> yamış ve o makamı hazmede- memiş insanlar var her yerde. Saygı gösterdiğin insandan say- gı görmüyorsun. Bu sosyal bu- nalımı aşabilmemiz için kendi halimizi itiraf edip buna gülrae- miz gerek." 1988'de kasetini hazırlamaya başlayan gitarist şarkıcı, ünlü sanatçılarla birlikte 280 saatte oluşturduğu parcaların bir tür- lü denetimden geçmemesinden yakınıyor. "21. yüzyılda bir ka- seün yasaklanmasını aklım al- mıyor, hem de kendi ülkemde" diyen sanatçı, Kültür Bakanlığı kasete izin vermezse "nüfus kâ- ğıdıru cumhurbaşkanına hediye ederek Amerika'ya geri dönece- ğini" söylüyor. 1988'den bu yana kaseti ya- saklandığı için çok sayıda "kişisei" protesto gösterisi ve açhk grevi yapan, 3 kez gözal- tına alınan Asım Can Gündüz, hiçbir bürokratın kendisine yar- dıma olmadığını belirtiyor. ANTALYA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Akıl hastahklan hasta- nelerinin işlevi uzmanlar tara- fından tartışılıyor. Halk sağlığı uzmanlan, akıl hastanelerinin ruh sağlığını bozucu etki yaptı- ğını öne sürerken psikiyatristler, akıl hastanelerinin özellikle ruh hastalarının 'akut' tedavisi için gerekli olduğunu savundular. Akdeniz Üniversitesi Halk Sağhğı Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Necati Dedeog- lu, çağdaş ruh hastalığı tedavi- sinde hastane ve kurumlann ro- lünün tartışdması gerektiğini söyledi. Dedeoğlu, özellikle bü- yük akıl hastanelerinin ruh sağ- lığını bozucu etki yaptığını öne sürerek "Akıl hastaneleri hasta- nın nıh sağlığına olumsuz etki yaparak hastayı toplum dışına itiyor" dedi. Akıl hastalarının, tehlikeli, korkunç ve bir yere kapatıhna- sı gereken insanlar olmadığını söyleyen Necati Dedeoğlu, "Akıl hastalan acı çeken, uyum güç- lüğü olan. anlayış vetedaviyeih- tiyacı olan insanlardır" diye ko- nuştu. Bugüne kadar bazı ülkelerin, hastanelerin olumsuz etkilerini kavrayarak Manisa ve Baku-köy akıl hastanelerine benzer hasta- nelerini kapattıklarını vurgula- yan Prof. Dr. Dedeoğlu, şöyle dedi: "Akıl hastanelerini kapatan ülkeierden birisi de ttalya'dır. Bu ülke 1978 yıhnda akıl hastane- lerinin tümünü kapattı. İtalyan- lar, hastalann toplum içinde te- davisi için yöntemler beliriedi- ler." Prof. Necati Dedeoğlu, ruh hastahklannda çözümün, hasta- hğın tedavisi yanında, kişileri hastalıklardan korumak oldu- ğunu da dile getirerek "Öncelik- le ruhsal hastalıklann ortaya çıkmasını önlemek, insanlan dengede tutmak, denge ve tüm uyum bozulduğunda ayakta te- davi etmek gerekir" dedi. Akdeniz Üniversitesi Psiki- yatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sunar Birsöz ise ruh hastalarının tedavisinde akıl hastanelerinin genellikle gerek- li olduğunu vurguladı. Akıl hastanelerinde hastalann yeni baştan güven kazanarak topluma geri döndüğünü anla- tan Birsöz, "Bu tür hastaneler hastanın akut dönemi için ge- rekli. Ruh hastalan tedavi edki nitelikteki hastanelerde günlök giysileriyle dolaşıp günlük akti- vitelere katıbjiar" dedi. Türkiye'de özellikle üniversi- te hastanelerinde ruh hastahkla- n açısından durumun çok iyi ol- duğunu, ancak yatan hasta sa- yısının az olduğunu ifade eden Sunar Birsöz, "Tedavi edka has- taneler hastayı toplum dışına it- mez. Ancak hastalar 'depo hastane' dediğimiz kapalı top- lum hastanelerinde ömür boyu kaldıklannda topluma yabancı- laşıriar" görüşünü savundu. Italya'da akıl hastanelerinin kapatılmasınm çok fazla başan getirmediğini de savunan Prof. Dr. Sunar Birsöz, Prof. Dr. Ne- cati Dedeoğlu'nun, ruh hastalı- ğınm çözümüne ilişkin önerile- rüıe de katılmadığını belirterek şu görüşleri dile getirdi: "Ruh hastalığının çözümü- nün kişileri hastalıktan koru- makla mümkün olabilecegi yo- lundaki görüşler, çok abartıh sözlerdir. Bu sözler kulağa hoş geliyor. ama bunu nasü başara- caksınız, aileye nasü müdahale edecetsiniz? Sulann temiz tutul- masını saglayarak buradan bu- laşacak hastalıklardan insanla- n koruyabüirsiniz, ama nıhsal hastalıklar çok yönlüdür. Çev- resd, genetiksel, toplumsal ve ruhsal birçok nedeni var. Kişi- nin ruh hastahklanndan korun- masını sağlamak hiç de göriin- dügü kadar kolay değildir." Özürlülerin sosyal haklan • ANKARA (AA) — Zihinsel Yetersiz Çocuklan Yetiştirme ve Koruma Vakfı tarafından "özürlülerin sosyal haklan' konulu bir konferans düzenleniyor. Vakıf Genel Başkanı Makbule ölçen'in verdiği bilgiye göre Türkiye Vakıflar Haftası dolayısıyla düzenlenecek konferans, yann Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde gerçekleştirilecek. Konferansta "Almanya'da Özürlülerin Üretken Dünyası"nı işleyen bir video fılm eşliğinde özürlülere tamnan sosyal haklarla eğitim, bakım ve korunmalan konulannda bilgi verilecek. Starl kablosu kesildi • DOMANİÇ (AA) — Kütahya'nın Domaniç ilçesine Starl televizyonunun yayınlannı yansıtan çanak antenin kablolan 1 haftada 4 kez kesildi. Domaniç Belediye Başkanı Necati Kıhçkardeşler, belediye tarafından Durabey köyü yakınlanna kurulan yansıtıcımn kablolanmn üst üste kesici aletlerle kopartılması üzerine konuyu jandarmaya ilettiklerini bildirdi. Belediye Başkanı Kıhçkardeşler, "Yansıtıcınm kablolanmn Durabey köyündeki bazı tutucu vatandaşlann yönlendinnesiyle birkaç kişi tarafından kesildiğini belirledik. Köy muhtanna gereken uyanyı yaptık. Olayın bir kez daha tekrar etmesi durumunda cumhuriyet savcılığına suç duyunısunda bulunacağız" dedi. THTnin iç hat seferieri • BURSA (AA) — Türk Hava Taşımacılıgı "THT" Genel Müdüru Barbaros Yurdakul, tstanbul - Bursa - Ankara uçak seferlerinin 15 aralık pazar günü başlayacağını söyledi. THT Genel Müdürü Yurdakul, "Istanbul - Bursa - Ankara arasında haftada dört sefer yapacagız. 64 kişilik uçaklanmızla THY'nin teknik ve deneyüninden yararlanarak hizmet verecegiz" dedi. Istanbul - Bursa bilet ücretinin 150 bin üra, Ankara - Bursa bilet ücretinin 400 bin lira olarak belirlendiğıni kaydeden Genel Müdür Yurdakul, haftanın salı, çarşamba, perşembe ve pazar günleri sefer yapacaklannı bildirdi. Kuş cenneti belgeseli • tZMİR (AA) — Doğaseverlerin giderek artan bir ilgiyle izledikleri Izmir kuş cenneti, yayın kunıluşlannın da ilgisini çekmeye başladı. lngiliz Yayın Kurumu BBC ile TRT Istanbul Televizyonu ekiplerinin tzmir kuş cennetine gelerek belgesel hazırlayacakları bildirildi. Izmir Orman Müdürlüğü Av Şefı ve milli parklar uzmanı Cengiz Soğancıoğlu'ndan alınan bilgiye göre bir süre önce bölgeye gelen BBC görevlisi, kuş cenneti ile ilgili program hazırlamak için izin istedi. TRT Istanbul Televizyonu'ndan Fatih Orbay da kuş cennetinde 1 yıl süreyle çalışarak belgesel hazırlamak amacıyla gerekli girişimlerde bulundu. Atina polisi teröre karşı çaresiz Bir devriye polis otosu, gece yarısı kimlik kontrolü yapmak istedi. Bir İcişi kimlik yerine cebinden çıkardığı tabancasını gösterince genç polis paniğe kapıldı. Elindeki tabancasının namlusunu yere çevirdi ve ateş etmeye başladı. Meçhul kişi de ne yapacağını şaşırınca ikisi birden aksi yönlere kaçıştılar. STELYO BERBERAKİS ATİNA — Yunan polisinin son zamanlarda artan cinayet ve soygun-hırsızlık olaylan ile te- rör eylemleri karşısında aciz kal- dığı ve 'eğitimli' olmadığı orta- ya çıktı. Önceki gün Atina'nın 'en çok korunan' semtlerinden Paleo Psychikon'da meydana gelen bir olay, Yunan polisinin prestijine indirilen yeni bir dar- be olarak nitelendi. Atina'da görevli yabana mis- yonlann, diplomat konutlanrun en yoğun bulunduğu banliyö semti Psychikon'da bir devriye polis otosu gece yarısı şüphe üzerine Glof marka bir otoyu 'kimlik kontrolü' için çevirme 'gafletinde' bulundu... Otodan aşağı inen ona boylu dazlak ka- fah meçhul kişi, oto içindeki üç kişinin 'yabancı' olduğunu söy- ledi ve 'kimlik' yerine cebinden çıkardığı tabancayı gösterdi. Paniğe kapılan genç polis, bu kez elindeki tabancanın namlu- sunu yere çevirdi ve ateş etme- ye başladı. Paniğe kapılan meç- hul kişi de yere ateş etmeye baş- layınca bu kez ikisi birden aksi istikametlere doğru kaçıştılar. Olayın farkına varan devriye otosunun içindeki ikinci polis, dışan çıkar çıkmaz otosundan çıkan Uç kişinin saldınsına uğ- radı. PoUslerin ikisi de tabanca- lannı kaptırmıştı ve meçhul ki- şiler tarafından yol ortasında dayak yiyorlardı. Oradan ge- çenler, polislerin 'imdat' diye bağırdıklannı duyduklannı öne sürdüler. Nitekim 'meçhul' ki- şilerden biri polisin devriye oto- suna bindi ve olay yerinden uzaklaştı. Diğerleri de kendi otolanna atladıkları gibi kaçtı- lar. Polisin çalınan otosu, 600 metre ileride terk edilmişti. Bu olay Yunan gazetelerinin birinci sayfasında konu edildi. Çünkü daha bir gün önce '17 Kasım' adlı ünlü terör örgütü bir kablo fabrikasına roketli sal- dırıda bulunacak ve yine izini kaybettirecekti. Ancak polisin dayak yediği olayda 'meçhul' kişilerin aynı örgütün Uyeleri olup olmadığı anlaşılamadıysa da akıllara, bundan bir ay önce yine Atina'nın göbeğinde polis ile '17 Kasım' üyelerinin burun buruna geldikleri olayı getiri- yor. Bu olayda yine kimlik kont- rolü yapmaya çahşan poüslerin üzerine el bombası atılacak, si- lahlar konuşacak, ancak 18 yıl- hk yoğun araştırmalara karşın yakayı bir türlü ele vermeyen örgüt üyeleri yine kaçmayı ba- şaracakü. Öyle ki ertesi gün ya- yımlanan gazetelerde 'Polis, 17 Kasım örgütünden zor kurtul- du' gibi alaya başüklara yer ve- rildi. Bünyesinde Türk diplomatı Çetin Görgü dahil, 18 siyasi ci- nayeti ve Türk sefareti zırhlı otosu dahil 200'den fazla bom- bah saldırı eylemi bulunan 17 Kasım örgütü, bundan üç yıl önce bir polis karakolunu bas- marnış mıydı? Gercekten de da- ha sonra bu 'baskını' üstlenen '17 Kasım' üyeleri Pangrati semtindeki karakolu güpegün- düz basacak, uykuda yakalanan poh'sler sucuk gibi bağlanacak ve karakolun nezaretine kilitle- necekti. Çaresiz kalan polisler, yoldan geçenlerden yardım is- tercesine "İmdat, kurtann bizi" diye bağırdılarsa da yoldan ge- çenler, "Polis yine zavallılan haşlıyor herhalde" düşüncesiy- le ilgisiz kahyordu... Bu üst uste 'cereyan eden vakalar' Yunan polisinin eğitim düzeyini gündeme getirdi. Her hükümet değişikliğinde yerlerin- den edilenlerin yerine ve 'yete- nek testi' geçirmeden polis gü- cüne katılanlann çok genç ve deneyimsiz olduklan bir kez da- ha gözler önune serildi. Bu ne- denle Kamu Düzeni Bakanlığı her olaydan sonra yaptığı gibi bu kez de 'polis egitiminin ge- liştirilmesi gerektiği' sonucuna varan bir açıklama yapmakla yetindi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle