Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ş
Sahıbı Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonım Şırketı adına
B«rin Nadi 0 Murahhas L'ye Emiae Uşaklıgil £ Genel Yayın Muduru:
asan Cemal. Yazı tşlen Muduru: Oka> Gonensin 0 Vaz Işlen Mudur
Yardımcılan. Salim Alpaslan. Krrem Çalışkan, Necdel Dogan, Lutfu Tınç
Sayfa Duzenı Yonetmeni: Ali Acar £ Ankara Temsılası. Ahmet Tan
Iç Politıka: Mehmel Tezkan Ekonomı: Meral Tamer, Dış Haberler Ergun Balcı, Kultur: Celal İsler,
Istanbul Haberleri: Muhittin Sirer. Spor: Abdülkadir \ucelman, Makaleler: Şahin Alpa>, Duzelıme
Abdullah Yazıcı 0 Koordınaıor Ahmcl Korulsan 9 Vlalı 1 ;ler: Erol Lrkut 0 Muhasebe
Bulen! Vener £ Butçe-Planlama: Sevgi Osrnanbeşeoglu £ Reklam: Ayşe Torun 0 Idare: Huseyîn
Gurer 9 Işletme: Önder Çelik 9 Bılgı-lşlem: Nail İnal £ Personel Sevgi Bostancıoğlu
Basan %e Yıtvan Cumhurıya Malhaacılık ve Gazetecılık T.A Ş Turkocağı Cad 39'4l Ca£alo$iu
U314 Isı Pk 24* Kıanbul Te! 512 0 ! 05 120 hal), Tdcx 2Z246. Ka< (I) 526 60 72 0 Burvtar
\.l«f»: 7ıvaGt>lalp Blv lnkilapS.No ]9<4. Tel 133 1141-47 Tde» 42344 Fa» (4)133 05 65
0 İ r o n H Z:ya Bh 1352 S. 2/3. Tel 13 12 30. Tde. 52359. Fax* (51) 19 53 60 # j U a n
Inonu Cad 119 S No: 1 Kal 1, Td: 19 37 52 14 halt Tdex 62155, Fax: (71) 19 25 78
TAKVIM: 12 ARALIK 1991 İmsak: 5.40 Güneş: 7.12 Öğle: 12.02 Ikindi: 14.22 Akşam: 16.43 Yatsı: 18.09
Kityos
'Kömür
şirketleri
deııizi
öldürüyor
Beşiktaş Balıkçılar
Derneği Başkanı
Çetintaş, Kilyos-
Karaburun kıyı bandında
kâr hırsıyla kömür
çıkartan şirketlerin
denizin dengesini altüst
ettiklerini öne sürdü.
isUnbnl Haber Servisi—
Kilyos-Karaburun kıyı bandın-
daki bazı maden şirketlerinin
kömür çıkarttıklan alanda ya-
salann ihlal edildiği ve 30 bin
dönümlük arazinin sular altın-
da kalacağı öne süriildü. Böl-
gede "sadece kâr hırayla" kö-
mür çıkartan şirketlerin, de-
nizdeki ekolojik ve biyolojik
dengeyi de altüst ettikleri be-
lirtildi.
Kilyos çevreânde bulunan
Kısırkaya, Çiftalan, Akpınar,
Ağaçlı, Yeniköy ve Demirkaya
köyleri sııurlanndaki kömür
ocaklannın yasalan hiçe saya-
rak işletildiği öne sürüldü. ts-
tanbul'daki bazı balıkçı kuru-
luşlan ile çevre örgütlerinin
dün Beşiktaş vapur iskelesi
üzerinde bulunan Denizciler
Lokali'nde düzenledikleri ba-
sın toplantısında, Kilyos'ta
çevrenin birkaç şirkete kurban
edildiği belirtildi.
Beşiktaş Balıkçılar Derneği
Başkanı Zafer Murat Çetin-
taş'ın başkanlık ettiği toplan-
tı, geçen günlerde çevre kirli-
liğini protesto ederek Boğazi-
çi Köprüsü'nden atlayıp yaşa-
mına son veren Ayhan Mutlu
için saygı duruşuyla başladı.
Toplantıya katılan ve devlet
memuru olduğu için kimliğini
açıklamayan, Tarun Orman ve
Köyişleri Bakanlığı Eyüp llçe
MUdürlüğü'nden bir yetkili de
harita üzerinde tahrip edilen
alanları gösterdL 42 kilomet-
relik sahılde imtiyaz sahibi S
şirket bulunduğunu belirten
yetkili, bunlann kıyı gerisinde
20 bin, denizde de 10 bin dö-
nümlük alanı tahrip ettikleri-
ni söyleyerek, "Bu yapüanlar
yasalan» aykın. Eski Enerji ve
Tabü Kaynaklar Bakanı Fah-
rettin Kurt, engelleyici yasala-
ra karşın bu izni venniştir. Bu-
na karşı çıkan bazı arkadaşla-
nmız da görevden alındı. Bu
şirketler o kadar ileri gitti ki,
Hazine'ye ait 154 döniimlttk
275 numaralı parseli dahi ka-
ap deniz altında kalmasına
neden oldular. Bu ülkeniıı top-
raklan birkaç kişinin çıkan
için denize gömülüyor" diye
konuştu.
Marmara Balıkçı Koopera-
tifleri Birliği Başkanı Metin
Tnrkmen de, ocaklardan çıkan
atıklann denize doldurulması-
nın balıkçılığa büyük zarar
verdiğini söyledi. Türkmen,
denizdeki dip statüsünün bo-
zulduğunu bildirdi. Istanbul
Boğazı dahil denizin dibinde
atıklar nedeniyle bataklık
oluştuğunu kaydeden Türk-
men, "Bunlann biyolojik den-
geyi altüst ettikleri yetmiyor-
muş gibi, deniz dibinde oluşan
batakhga aglarunız saplanarak
zarara uğratılıyoruz. Işte, gö-
riiyoruz, Istanbul Bogazı'nda
çamuriu su akıyor. Bunun ne-
deni kömür ocaklandır. Bun-
lann engeUenmesini istiyoruz"
diye konuştu.
Hasankeyf
dosyası
Fikri Sağlar'da
BATMAN (Cumhuriyet) —
Ilısu Baraj GölU'nün tehdidi
altında bulunan Batman'a
bağlı antik Hasankeyf ilçesinin
kurtanlması için yeni hüküme-
tin bazı çahşmalar başlattığı
öğrenildi. Hasankeyf ile ilgili
dosyanın Kültür Bakanı Fikri
Saglar'a Uetileceği bildirildi.
Başbakan Suleyman Demi-
rel'in Güneydoğu gezisi sıra-
sında, "Hasankeyf sorununu
yakından biliyorum" sözü
üzerine bazı geüşmelerin oldu-
ğu belirtildi. Başbakanın An-
kara'ya dönüşü ile birlikte
Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın
Hasankeyfin Ilısu Barajı'nın
göl suları altında kalmaktan
kurtanlması için Halk Kültü-
rü Araştırma Dairesi Başkan-
hğı yetkilileriyle toplanü dü-
zenlediği ve Hasankeyf için
dosya hazırlanmasını istediği
bildirildi.
Hasankeyf ile ilgili dosyayı
geniş bir şekilde Batman Kül-
tür 11 Müdürü'nden aldıklan-
nı belirten Halk Kültürünü
Araştırma Daire BaşkanlığYn-
dan bir yetkili de "Yakında
bir beyet Hasankeyf'e gelerek
incelemelerde bulunacak. Ba-
kanın talimatı üzerine Hasan-
keyf dosyasını hazırladık. Su
kodu 526'dan 496'ya düşürii-
lerek antik kentin kurtanlma
oiasdığı yiiksek bulunuyor"
dedi.
Sağlık ve çevre konulanndan sorumlu bakanlar, 'açıklık'politikası izleyeceklerini söylüyorlar
Çevre yalaıılanııa sontDRİS ADİL
Çevre ve sağlık konulannda
kamuoyunu bilgilendirmeyen,
gerekli uyanyı zamanında yap-
mayan, "giziilik" esasına daya-
lı resmi politikaya son. DYP-
SHP hükümetinin ilgili bakan-
lan, daha önceki hükümetler
döneminde uygulanan politika-
lan onaylamadıklannı, "sağlık"
ve "çevre" sorunlannın çözümü-
nü ön plana çıkaran "açıklık"
politikası izleyeceklerini bildir-
düer.
Kolera, tifo, sanlık gibi salgın
hastalıklar, nükleer ve termik
santral kazalan ve AIDS gibi
toplumun tüm kesimlerini etki-
leyen önemli çevre ve sağlık so-
runlan karşısmda eski hükümet-
lerin izlediği politika, yeni hükü-
metin bakanlarınca eleştirildi.
Cumhuriyet'in sorularını yanıt-
layan Sağlık Bakanı Yüdınm
Aktuna, yonetim anlayışlannın
"açıklık" ilkesine dayandığını
söyledi. Her önemli sorunda
haîkın katılımını sağlamak ge-
rektiğini, bunun yolunun da ge-
rekli açıklamalann zamanında
yapılmasından geçtiğini vurgu-
layan Sağlık Bakanı Aktuna,
"Sonınlar açıklanmazsa bir ays-
berg gibi bü>ür. Sonra da gidip
ona toslarsınız" dedi.
Sağlık Bakanı Aktuna Sorunlar açıklanmazsa
bir aysberg gibi büyür. Sonra da gidip ona toslarsınız.
Çevre Bakanı Akyürek Devlet sırrı hariç
hiçbir şey kamuoyundan saklanmamalı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Köse Önemli bir
sorun karşısında tek sorumlu yetkili kişi ve
kuruluşlar değildir. Yurttaşm kendisi de sorumludur.
Enerji Bakanı Faralyalı Çevre, demokrasi
kadar önemlidir. Giziilik bizim için söz konusu değildir.
Devlet Bakanı Şahin Çevre ve katılıma daha
duyarlı bir yapı oluşturuluyor.
Bürokrasinin çeşitli kesimle-
rindeki görevi sırasında kendisi-
nin de "gizleme", "saklama" gi-
bi talimatlarla karşılaştığını be-
lirten Aktuna şöyle konuştu:
"Çabşmalanmızı kamuoyuna
açacagız. Halkıo katılımının
sagtanması gerekir. Demokrasi-
nin geregi de, doğnı olan da bu-
dur. Geçmişte Akıl Hastanesi
Başhekimi iken birtakım yasak-
lamalar bildiriliyordu. Yalnız
bakan, vali açıklama yapar de-
niyordu. Boyle sey olur mu?
Halkın sağlığmı ilgOendiren bir-
şev olacak ve o işin uzmanı ola-
rak açıklama yapamayacaksmız!
Örnegin koleraya bağırsak en-
feksiyonu dendi. tstanbul'da da
bu yaşandı. Açıklamaz isen ya-
yılmasına neden olursun. Her
şeyi tıkınnda gosterecekan, son-
ra da insanlar ölecek. Ben böy-
le bir şeye gelemem."
Aktuna, yakından ilgilendiği
AIDS konusunda da benzeri
bir sorun yaşandığını, gerekli
açıklamalann zamarunda yapıl-
madığını söyledi.
Çevre Bakanı Dogancan Ak-
yürek de "de\1et sım" hariç hiç-
bir şeyin kamouyundan saklan-
maması gerektiğini söyledi. ln-
san sağlığı, çevre kirliliği konu-
sunda kamuoyunun zamanında
bilgilendirileceğini belirten Ak-
yürek, "Bizim politikamızda
şeffafuk esastır" dedi. Akyürek,
sorunlann gizlenerek önleneme-
yeceğini, aksine açıkça tartışıla-
rak uygulanacak politikanın
olumlu sonuçlar vereceğini kay-
detti.
"Potansiyel kirierici" kuruluş-
ların sorumlusu bakanlar da
Sağlık ve Çevre bakanlannın
açıklamalanna katıldıklannı be-
lirttiler. Sanayi ve Ticaret Baka-
nı Tahir Köse, Cumhuriyet'in
sorusu üzerine sorunlan sakla-
manın, çözüm bulma çalışmala-
rında hiçbir anlam ifade etme-
diğini söyledi.
"Benim bakanlığım döne-
minde olsa Çernobil'den ge-
len radyasyon oranlarını
açıklardım" diyen Tahir Köse,
"Önemli bir sorun karşısında
tek sorumlu, yetkili kişi ve ku-
ruluşlar değil, yurttaşm kendisi
de sorumludur. Bu nedenle
yurtiaşa bilgi vermek, önlemle-
rini almasını sağlamak gerekir"
diye konuştu.
Sorumluluk alanında bulu-
nan sanayi kunıluşlannın çevre-
yi kirletmesine izin vermeyece-
ğini belirten Köse, "Çevre kirli-
liğine neden olan sanayi kuru-
luşlanna uygulanan cezalan art-
üracagız. Amacımız kirietki ku-
ruluşlan üretimden men etmek
degil, antma tesisi kurmaya
zorlamaktır" dedi.
Enerji üretim tesislerınin
"çevre" açısından sakıncalı go-
rülmesi dolayısıyla belirleyici
bakanlardan biri haline gelen
Enerji ve Tabii Kaynaklar Baka-
nı Ersin Faralyalı da önemli so-
runlar karşısında tavnnı kamu-
yondan yana koyacağını söyle-
di. lzleyecekleri politikayı Baş-
bakan Suleyman Demirel'in
"şeffaflık" sözüyle ortaya koy-
duğuna işaret eden Faralyalı
şöyle dedi:
"Çevre, demokrasi kadar
önemlidir. Giziilik bizim iktida-
runız için söz konusu değildir."
Şehircilikten Sorumlu Devlet
Bakanı Ennan Şahin de "kent-
lerdeki insanbnn yaşamlan ve
yaşam çevreleri ile Ugili tüm ko-
nularda duyarlı otduklannı" bil-
dirdi. Şahin, şunlan söyledi:
"Hükümetimiz bir yandan
demokratikleşme paketini, öte
yandan bir ekonomik onanm ve
atılım paketini uygulamaya ko-
yarak kaülım ve çevre alanlarm-
da daha geniş bir çerçeve oluş-
turuyor. Yalnızca uygulama po-
Utikalan ile degil, Bakanlar Ku-
nılu'nun oluşturulma biçimi ile
de çevreye ve katılıma daha du-
yarlı bir yapı oluşturulmak is-
tenmişür."
HALK SAĞLIĞI TARTIŞMASI
Hastaneler
ruh hastasına
iyi gelmiyor
Bozuluyor Akıl hastalarının tedavisi
konusunda çağdaş bilim verilerine göre değişik
görüşler öne sürülüyor. Halk sağlığı uzmanları,
akıl hastanelerinde kişilerin ruh sağlıklanmn
daha da bozulduğunu öne sürüyorlar.
ASIM CAN GÜNDÜZ — Gitarist-şarkıcı, müagi Ue gençliğe sevgiyi öğretmeye çakştığını söytüyor. (Fotograf: MUHARREM AYDIN)
Cin Gibiadh kasetiKültürBakanhğı'nca ikikezyasaklananAsun Can Gündüz
Dişimlegitar çaldımESAT PALA
llk tanışmada çok ilginç, bel-
ki de "uçuk" denebilecek bir in-
san gitarist Asun Can Gündüz.
Dört yaşındayken ailesiyle bir-
likte atom mühendisi olmak için
gittiği Amerika'dan, >ıllar son-
ra "vatan özlemi" ile dönen ve
müziğiyle gençliğe sevgiyi öğret-
meye çahşan birisi. Üç yıhnı ve
200 milyonunu verdiği, Kültür
Bakanhğı'nca iki kez yasakla-
nan "Qn Gibi" adlı kasetin sa-
hibi.
Kendisi kadar ilginç bir yaşa-
mı var Gündüz'ün. Gitar çal-
mayı başta Harlem olmak üze-
re New York'un çeşitli "batak-
hane"lerindeki zencilerden öğ-
renmiş. Doğuştan parmaklan
bitişik olan ve 14 kez ameliyat,
ardmdan felç geçiren gitarist ve
şarkıcı "Bu benim daha iyi gi-
tar pıiınnnı için bir kamçı oidu"
diyor.
Gündüz, ABD'de gitarist ola-
rak tanınmasını ve konserler
vermeye başlamasnu şöyle özet-
liyor: "Rahmetli Jimmy Hend-
rix gibi sahnede takla atardım,
Gitarist-şarkıcı Asım Can Gündüz, doğuştan
parmaklan bitişik olduğu için 14 kez ameliyat,
ardından felç geçirdi. 4 yaşındayken ailesiyle
birlikte Amerika'ya gitti. Yıllar sonra vatan
özlemiyle döndü; kaseti yasaklandığı için açlık
grevi yaptı. Üç kez gözaltına ahndı.
gitan dişimle, ayağımla çalar-
dım. Konserierde aşın kilo ve-
rirdim. Batakhanelerde büyü-
düğüm için vahşi ve sokak ço-
cuğuydum. Enerjim sahnede iyi
patlıyordu."
Jimmy Hendrix'in stiline çok
yakın gitar çaldığı için onun adı-
na kurulan bir tiyatroya binler-
ce kişi arasından seçilerek girdi-
ğini söyleyen Gündüz, "Bu ti-
yatro ekibiyle Amerika'mn ve
dünyanın birçok ülkesine turne-
ye çıktık, konserler verdik. Bir
süre Broodway'de çaldım. Ge-
leceğin Hendrix'i olarak göste-
riyoriardı beni" diyor.
Pink Floyd'un gitaristi David
Gilmour, Al di Meola, George
Benson, Leslie West, Jobn
McLaughlin, Richie Blackmore
gibi gitaristlerle tanıştığını söy-
leyen Asım Can Gündüz,
1981'de Türkiye'ye döndükten
sonra büyük düş kınkhğına uğ-
radığmı belirtiyor. Türk gençli-
ğüıi bir araya toplayıp birbirle-
rine silah çekme yerine sevgiyi
öğretmeyi amaçladığını vurgu-
layan gitarist şarkıcı, ilk yıllar
kendi olanaklanyla birçok ilde
konserler verdiğini söylüyor.
Şu anda Türkiye'nin bir
"kültür savaşı" içinde olduğu-
nu belirten Asım Can Gündüz,
"Kendi acizıigimiz karşısında
boyun bükemeyiz" diyor. Gita-
rist, kimlere karşı kültür savaşı
verildiği sorusunu şöyle yanıtlı-
yor:
"Toplum olarak bir sosyal
bunaum içindeyiz. Ülkemizi ba-
bran, ayılık zihniyeti. Nedir bu:
Hak yemek, kıskanmak, kapa-
h ve dar düşünmek. Gençligi-
miz, 5 paralık şahsiyel dıiello-
lanna egilmiş. Bu bir kültürel
kanser. Sırtını bir makama da->
yamış ve o makamı hazmede-
memiş insanlar var her yerde.
Saygı gösterdiğin insandan say-
gı görmüyorsun. Bu sosyal bu-
nalımı aşabilmemiz için kendi
halimizi itiraf edip buna gülrae-
miz gerek."
1988'de kasetini hazırlamaya
başlayan gitarist şarkıcı, ünlü
sanatçılarla birlikte 280 saatte
oluşturduğu parcaların bir tür-
lü denetimden geçmemesinden
yakınıyor. "21. yüzyılda bir ka-
seün yasaklanmasını aklım al-
mıyor, hem de kendi ülkemde"
diyen sanatçı, Kültür Bakanlığı
kasete izin vermezse "nüfus kâ-
ğıdıru cumhurbaşkanına hediye
ederek Amerika'ya geri dönece-
ğini" söylüyor.
1988'den bu yana kaseti ya-
saklandığı için çok sayıda
"kişisei" protesto gösterisi ve
açhk grevi yapan, 3 kez gözal-
tına alınan Asım Can Gündüz,
hiçbir bürokratın kendisine yar-
dıma olmadığını belirtiyor.
ANTALYA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Akıl hastahklan hasta-
nelerinin işlevi uzmanlar tara-
fından tartışılıyor. Halk sağlığı
uzmanlan, akıl hastanelerinin
ruh sağlığını bozucu etki yaptı-
ğını öne sürerken psikiyatristler,
akıl hastanelerinin özellikle ruh
hastalarının 'akut' tedavisi için
gerekli olduğunu savundular.
Akdeniz Üniversitesi Halk
Sağhğı Ana Bilim Dalı öğretim
üyesi Prof. Dr. Necati Dedeog-
lu, çağdaş ruh hastalığı tedavi-
sinde hastane ve kurumlann ro-
lünün tartışdması gerektiğini
söyledi. Dedeoğlu, özellikle bü-
yük akıl hastanelerinin ruh sağ-
lığını bozucu etki yaptığını öne
sürerek "Akıl hastaneleri hasta-
nın nıh sağlığına olumsuz etki
yaparak hastayı toplum dışına
itiyor" dedi.
Akıl hastalarının, tehlikeli,
korkunç ve bir yere kapatıhna-
sı gereken insanlar olmadığını
söyleyen Necati Dedeoğlu, "Akıl
hastalan acı çeken, uyum güç-
lüğü olan. anlayış vetedaviyeih-
tiyacı olan insanlardır" diye ko-
nuştu.
Bugüne kadar bazı ülkelerin,
hastanelerin olumsuz etkilerini
kavrayarak Manisa ve Baku-köy
akıl hastanelerine benzer hasta-
nelerini kapattıklarını vurgula-
yan Prof. Dr. Dedeoğlu, şöyle
dedi:
"Akıl hastanelerini kapatan
ülkeierden birisi de ttalya'dır. Bu
ülke 1978 yıhnda akıl hastane-
lerinin tümünü kapattı. İtalyan-
lar, hastalann toplum içinde te-
davisi için yöntemler beliriedi-
ler."
Prof. Necati Dedeoğlu, ruh
hastahklannda çözümün, hasta-
hğın tedavisi yanında, kişileri
hastalıklardan korumak oldu-
ğunu da dile getirerek "Öncelik-
le ruhsal hastalıklann ortaya
çıkmasını önlemek, insanlan
dengede tutmak, denge ve tüm
uyum bozulduğunda ayakta te-
davi etmek gerekir" dedi.
Akdeniz Üniversitesi Psiki-
yatri Ana Bilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Sunar Birsöz ise ruh
hastalarının tedavisinde akıl
hastanelerinin genellikle gerek-
li olduğunu vurguladı.
Akıl hastanelerinde hastalann
yeni baştan güven kazanarak
topluma geri döndüğünü anla-
tan Birsöz, "Bu tür hastaneler
hastanın akut dönemi için ge-
rekli. Ruh hastalan tedavi edki
nitelikteki hastanelerde günlök
giysileriyle dolaşıp günlük akti-
vitelere katıbjiar" dedi.
Türkiye'de özellikle üniversi-
te hastanelerinde ruh hastahkla-
n açısından durumun çok iyi ol-
duğunu, ancak yatan hasta sa-
yısının az olduğunu ifade eden
Sunar Birsöz, "Tedavi edka has-
taneler hastayı toplum dışına it-
mez. Ancak hastalar 'depo
hastane' dediğimiz kapalı top-
lum hastanelerinde ömür boyu
kaldıklannda topluma yabancı-
laşıriar" görüşünü savundu.
Italya'da akıl hastanelerinin
kapatılmasınm çok fazla başan
getirmediğini de savunan Prof.
Dr. Sunar Birsöz, Prof. Dr. Ne-
cati Dedeoğlu'nun, ruh hastalı-
ğınm çözümüne ilişkin önerile-
rüıe de katılmadığını belirterek
şu görüşleri dile getirdi:
"Ruh hastalığının çözümü-
nün kişileri hastalıktan koru-
makla mümkün olabilecegi yo-
lundaki görüşler, çok abartıh
sözlerdir. Bu sözler kulağa hoş
geliyor. ama bunu nasü başara-
caksınız, aileye nasü müdahale
edecetsiniz? Sulann temiz tutul-
masını saglayarak buradan bu-
laşacak hastalıklardan insanla-
n koruyabüirsiniz, ama nıhsal
hastalıklar çok yönlüdür. Çev-
resd, genetiksel, toplumsal ve
ruhsal birçok nedeni var. Kişi-
nin ruh hastahklanndan korun-
masını sağlamak hiç de göriin-
dügü kadar kolay değildir."
Özürlülerin
sosyal haklan
• ANKARA (AA) —
Zihinsel Yetersiz Çocuklan
Yetiştirme ve Koruma Vakfı
tarafından "özürlülerin
sosyal haklan' konulu bir
konferans düzenleniyor.
Vakıf Genel Başkanı
Makbule ölçen'in verdiği
bilgiye göre Türkiye
Vakıflar Haftası dolayısıyla
düzenlenecek konferans,
yann Dil Tarih
ve Coğrafya Fakültesi'nde
gerçekleştirilecek.
Konferansta "Almanya'da
Özürlülerin Üretken
Dünyası"nı işleyen bir video
fılm eşliğinde özürlülere
tamnan sosyal haklarla
eğitim, bakım ve
korunmalan konulannda
bilgi verilecek.
Starl kablosu
kesildi
• DOMANİÇ (AA) —
Kütahya'nın Domaniç
ilçesine Starl
televizyonunun yayınlannı
yansıtan çanak antenin
kablolan 1 haftada 4 kez
kesildi. Domaniç Belediye
Başkanı Necati
Kıhçkardeşler, belediye
tarafından Durabey köyü
yakınlanna kurulan
yansıtıcımn kablolanmn üst
üste kesici aletlerle
kopartılması üzerine
konuyu jandarmaya
ilettiklerini bildirdi.
Belediye Başkanı
Kıhçkardeşler, "Yansıtıcınm
kablolanmn Durabey
köyündeki bazı tutucu
vatandaşlann
yönlendinnesiyle birkaç kişi
tarafından kesildiğini
belirledik. Köy muhtanna
gereken uyanyı yaptık.
Olayın bir kez daha tekrar
etmesi durumunda
cumhuriyet savcılığına suç
duyunısunda bulunacağız"
dedi.
THTnin iç hat
seferieri
• BURSA (AA) — Türk
Hava Taşımacılıgı "THT"
Genel Müdüru Barbaros
Yurdakul, tstanbul - Bursa
- Ankara uçak seferlerinin
15 aralık pazar günü
başlayacağını söyledi. THT
Genel Müdürü Yurdakul,
"Istanbul - Bursa - Ankara
arasında haftada dört sefer
yapacagız. 64 kişilik
uçaklanmızla THY'nin
teknik ve deneyüninden
yararlanarak hizmet
verecegiz" dedi. Istanbul -
Bursa bilet ücretinin 150
bin üra, Ankara - Bursa
bilet ücretinin 400 bin lira
olarak belirlendiğıni
kaydeden Genel Müdür
Yurdakul, haftanın salı,
çarşamba, perşembe ve
pazar günleri sefer
yapacaklannı bildirdi.
Kuş cenneti
belgeseli
• tZMİR (AA) —
Doğaseverlerin giderek
artan bir ilgiyle izledikleri
Izmir kuş cenneti, yayın
kunıluşlannın da ilgisini
çekmeye başladı. lngiliz
Yayın Kurumu BBC ile
TRT Istanbul Televizyonu
ekiplerinin tzmir kuş
cennetine gelerek belgesel
hazırlayacakları bildirildi.
Izmir Orman Müdürlüğü
Av Şefı ve milli parklar
uzmanı Cengiz
Soğancıoğlu'ndan alınan
bilgiye göre bir süre önce
bölgeye gelen BBC
görevlisi, kuş cenneti ile
ilgili program hazırlamak
için izin istedi. TRT
Istanbul Televizyonu'ndan
Fatih Orbay da kuş
cennetinde 1 yıl süreyle
çalışarak belgesel
hazırlamak amacıyla gerekli
girişimlerde bulundu.
Atina polisi teröre karşı çaresiz
Bir devriye polis otosu, gece yarısı kimlik
kontrolü yapmak istedi. Bir İcişi kimlik yerine
cebinden çıkardığı tabancasını gösterince genç
polis paniğe kapıldı. Elindeki tabancasının
namlusunu yere çevirdi ve ateş etmeye başladı.
Meçhul kişi de ne yapacağını şaşırınca ikisi
birden aksi yönlere kaçıştılar.
STELYO BERBERAKİS
ATİNA — Yunan polisinin
son zamanlarda artan cinayet ve
soygun-hırsızlık olaylan ile te-
rör eylemleri karşısında aciz kal-
dığı ve 'eğitimli' olmadığı orta-
ya çıktı. Önceki gün Atina'nın
'en çok korunan' semtlerinden
Paleo Psychikon'da meydana
gelen bir olay, Yunan polisinin
prestijine indirilen yeni bir dar-
be olarak nitelendi.
Atina'da görevli yabana mis-
yonlann, diplomat konutlanrun
en yoğun bulunduğu banliyö
semti Psychikon'da bir devriye
polis otosu gece yarısı şüphe
üzerine Glof marka bir otoyu
'kimlik kontrolü' için çevirme
'gafletinde' bulundu... Otodan
aşağı inen ona boylu dazlak ka-
fah meçhul kişi, oto içindeki üç
kişinin 'yabancı' olduğunu söy-
ledi ve 'kimlik' yerine cebinden
çıkardığı tabancayı gösterdi.
Paniğe kapılan genç polis, bu
kez elindeki tabancanın namlu-
sunu yere çevirdi ve ateş etme-
ye başladı. Paniğe kapılan meç-
hul kişi de yere ateş etmeye baş-
layınca bu kez ikisi birden aksi
istikametlere doğru kaçıştılar.
Olayın farkına varan devriye
otosunun içindeki ikinci polis,
dışan çıkar çıkmaz otosundan
çıkan Uç kişinin saldınsına uğ-
radı. PoUslerin ikisi de tabanca-
lannı kaptırmıştı ve meçhul ki-
şiler tarafından yol ortasında
dayak yiyorlardı. Oradan ge-
çenler, polislerin 'imdat' diye
bağırdıklannı duyduklannı öne
sürdüler. Nitekim 'meçhul' ki-
şilerden biri polisin devriye oto-
suna bindi ve olay yerinden
uzaklaştı. Diğerleri de kendi
otolanna atladıkları gibi kaçtı-
lar. Polisin çalınan otosu, 600
metre ileride terk edilmişti.
Bu olay Yunan gazetelerinin
birinci sayfasında konu edildi.
Çünkü daha bir gün önce '17
Kasım' adlı ünlü terör örgütü
bir kablo fabrikasına roketli sal-
dırıda bulunacak ve yine izini
kaybettirecekti. Ancak polisin
dayak yediği olayda 'meçhul'
kişilerin aynı örgütün Uyeleri
olup olmadığı anlaşılamadıysa
da akıllara, bundan bir ay önce
yine Atina'nın göbeğinde polis
ile '17 Kasım' üyelerinin burun
buruna geldikleri olayı getiri-
yor.
Bu olayda yine kimlik kont-
rolü yapmaya çahşan poüslerin
üzerine el bombası atılacak, si-
lahlar konuşacak, ancak 18 yıl-
hk yoğun araştırmalara karşın
yakayı bir türlü ele vermeyen
örgüt üyeleri yine kaçmayı ba-
şaracakü. Öyle ki ertesi gün ya-
yımlanan gazetelerde 'Polis, 17
Kasım örgütünden zor kurtul-
du' gibi alaya başüklara yer ve-
rildi.
Bünyesinde Türk diplomatı
Çetin Görgü dahil, 18 siyasi ci-
nayeti ve Türk sefareti zırhlı
otosu dahil 200'den fazla bom-
bah saldırı eylemi bulunan 17
Kasım örgütü, bundan üç yıl
önce bir polis karakolunu bas-
marnış mıydı? Gercekten de da-
ha sonra bu 'baskını' üstlenen
'17 Kasım' üyeleri Pangrati
semtindeki karakolu güpegün-
düz basacak, uykuda yakalanan
poh'sler sucuk gibi bağlanacak
ve karakolun nezaretine kilitle-
necekti. Çaresiz kalan polisler,
yoldan geçenlerden yardım is-
tercesine "İmdat, kurtann bizi"
diye bağırdılarsa da yoldan ge-
çenler, "Polis yine zavallılan
haşlıyor herhalde" düşüncesiy-
le ilgisiz kahyordu...
Bu üst uste 'cereyan eden
vakalar' Yunan polisinin eğitim
düzeyini gündeme getirdi. Her
hükümet değişikliğinde yerlerin-
den edilenlerin yerine ve 'yete-
nek testi' geçirmeden polis gü-
cüne katılanlann çok genç ve
deneyimsiz olduklan bir kez da-
ha gözler önune serildi. Bu ne-
denle Kamu Düzeni Bakanlığı
her olaydan sonra yaptığı gibi
bu kez de 'polis egitiminin ge-
liştirilmesi gerektiği' sonucuna
varan bir açıklama yapmakla
yetindi.