12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 12 ARALIK 1991 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN Bakanbğı Meteoroton Işteri â n d MüdûrttCû^den atoıan blgiye gfin yutlun doflu lesimteri çok bu- kıtlu, Hnrrerim doOusu. Kande- niz, Iç AnadcHu'nun doflusu Doğu Akdeniz ıle Doğu vc Güneydoğu Anattu bttgelen yaflışlı geçece*. >S»şlar Doğu AMeniz ite Dofrı Ka- radeniz kıytfannda yağmur, diğer yarierdekvşeMindeolacak HAVA SICAKLIĞI. Oeflşmeyecak. RÜZ- GAR: Kusy ve doğu yGnlerden or- ta kuvMtto, yurdun bat kBsimiefin- de kuvvefll ve losa süreli Irtna şek- (inde esecek. Yurdın iç kesimterin- de şiddetlı don olayı beMariyoc Oe- nBtorde rüzgar. Doğu AtalenizKJe günbabsı lodos, Doğu K m d m t t l e y * t e ve karayel, dıfler denızlerde yitdc ve poyrazdan 7-8 kuyvetinde saane 33-40 deniz miii hda esecek. Van GOffnde h a n kar ya&şJı gece- cek Göl, mutedil dalgalı olacak. Rûzoâr gûneybab yonler- den orta kuvvette esecek. Gûrüs uzaUığı yağış anmda 1 km. dotayında bulunacak. Mana Mıpazuı Myaman Myon A«n Ankara Antrtya Anatya Artvm lyim BaMaar Büeok BıngH Bursa Çmttaie Çonım DeneJ Y 11" 7" DiyartHtor K 2° O°Edime Y 8» «»Enincan B -2° -8° Erajrum K -2° -8° Esfcijd» Y t2° 8°Sresun K 11° 6°GûntfefuneK 7° 2°Hsttiı B 8°-3°lsp»ta K -2°-5» btrtul 8° -3°-7° K.Maraş 0»-r> Menm 5°-M°Muflt» -2° -5° Muş 8° 3°WAde 8° S°0nlu 2°-2°Smsun K -: •2»-5" bnr 2° O°Kastamcnu K -2° -4° Kaysen K 0° -2° KırtlanHi 8 -y -y Koma B K 1°-3°S)nop F-P Sıras 5° W°tstaröaO 2°-S° * * 2° -7* -1° -5°Vtaı •2°-8° YMjat S° 2°Zonguktak K 6° 3° Y 12° 7° B 4°-3° K 3°-f 0°-4° 8° *> 9° 8° 7° S° 7° 3* 8° r K -2»-8° B -2°-6° Y 9° 8° K *> 0° B -1° -4° K 3°-1° B -2°-6° K 3° 0" aç* DUHJOU * * ( * B-tmluttj &fûneşi K-tart S-sst Y-yaJmurlu BULMACA SOLDAN S A C A : 1/ Bir şey için sözle ya da yazıyla yü- kümlülilk altına gir- me. 2/ Sıvı durumu- na getirilmiş hava- dan elde edilerek ışık araçlannda kullaıu- lan bir gaz... "Şimdi, henüz" anlamında kullanılan belirteç. 3/ îpten düğümlü saçaklarla oluşturu- lan bir el sanatı. 4/ Seciye, karakter... Bir uyaktan sonra yinelenen aynı an- lamdaki ek ya da sözcüklere verilen ad. 5/ Bir elektrik dcvresinde belli bir değışim meydana getirmeye ya- rayan araç... Afrika'da yaşayan bir antilop. 6/ tlgi... Brezilya'nın en bü- yük kentinin kısa söylenişi. 7/ Sazı kurmaya yarayan burgu... Ipek eşarp. 8/ Çekişme, kavga. 9/ Uzun tüylü, yumuşak ve parlak bir kumaş türü... "Biz kimseye — tutmayız / Kamu âlem bırdir bize (Yunus Emre). YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Unutulmaması gereken şeyler için konulan nişan. 2/ Bir so- ru sözü... Eski bir sanat yapıtının çizilerek ya da boyanarak ya- pılmış kopyası. 3/ Cila ve verniklerde kullanılan hayvansal re- çine. 4/ Valide... Ilave... Çıplak vücut resmi. 5/ Kripton elemen- tinin simgesi... Resimli duvar ilanı. 6/ Samanbk... Eli işe yat- kın, becerikli. 7/ Güney Anadolu'daki konar-göçer Türkmen- ler arasında göç kervanını yöneten genç kıza verilen ad. 8/ Af- rika'da bir ülke. 9/ Mimarhkta sahın anlamında kullanılan sözcük... Makam, mevki. 60 YBL ÖNCE Cumhuriyet Fransa'ya nota DANTİN Nasuhi Dif macunuDU ve Sef« lunneıı ilc kıl podruım Iver ycrde «nyınız. 12 ARALIK 1931 Hukümet, tngiltere'de yetişen mahsullerde, yapılan eşyaya müteallik tarifeler hakkında evvelce vaki olan teşebbüslerine bir cevap verilmesini istemek üzerc Fransa hükümetine bir nota göndermiştir. Bu nota dostane bir lisanla kaleme alınmıştır. Siyasi mehafil Fransa hükümetinin vereceği cevabı büyük bir merak ve alaka ile beklemektedir. Avam Kamarasında M.Chamberlain, şu beyanatta bulunmuştur: —Hükümetin maksadının Ingiliz lisanının istikrannı temin etmek olduğunu ve bu istikran mümkün olduğu kadar yakın bir zamanda meydana getirebilmek için icap eden her türlü tedbirleri ittihaz eylemeye hazır olduğunu beyan ederim. Bugün tedavilde bulunan evrakı naktiye miktarı bundan 4 sene evvelki devreden, nisbeten az ve bir sene evvelki zamandan da fevkalade azdır. Bu senenin bütçesinde bir açık olacağını düşünmek için hiçbir sebep olmadığı gibi, gelecek sene bütçelerinde böyle bir açığın vücut bulacağmı düşünmek için ciddi bir sebep yoktur. Japonya'da istifa Kabine, istifa etmiştir. Hükümette hasıl olan bu buhran, diplomasi vaziyetten ziyade bilhassa mali ve iktisadi sebeplerle tacil edilmiş gibi görünmektedir. Çin'e karşı ittihaz edilen siyasetin tebeddülü ihtimali yoktur. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Zorlu'nun eşi ABD'de 12 ARALIK 1961 Yassıada kararlan sonucu idam edilen sabık Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'nun eşi Emel Zorlu, dün Amerika'ya gitmiştir. Tamamen siyahlar gryinmiş olan Bayan Zorlu, sabahleyin saat 9.35'te PAA uçağı ile New York'a müteveccihen hareket etmiştir. Kendisini Yeşilköy Hava Alam'nda kızı, kayınvalidesi, bir iki akrabası ve Yüksel Menderes uğurlamışlardır. Gazetecilerle konuşmayı reddeden Bayan Zorlu'nun yurtdışına tedavi maksadiyle gittiği samlmaktadır. öte yandan pazar gününden beri şehrimizde bulunan Yüksel Menderes bir iki güne kadar tzmir'e gidecektir. Yeni Türkiye Partisi'nin Izrnir MüfettişliğTni kabul etmiş olan Y.Menderes, Izmir'de partisinin kuvvetlendirilmesiyle ilgili çalışmalarda bulunacaktır. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhunyet Erşad'a tutuklama 12 ARALIK 1990 Bangladeş güvenlik kuvvetleri yetkilileri, kendilerine eski Devlet Başkanı Hüseyin Muhammed Erşad'ı tutuklama emri verıldiğini açıkladılar. Bir üst düzey polis yetkilisi, Erşad'm bugün tutuklanmasuun beklendiğini açıkJadı. Adlarının açıklanmasını istemeyen diğer yetkililerse, Erşad'ın tutuklanması için henüz kendilerine emir gelmediğini, ancak böyle bir emrin gelmesini beklediklerini söylediler. Bu arada, Ersad dönemi kabine üyelerinden eski tçişleri Bakanı Mahmudul Hasan'ın evinden dışan çıkmasına izin verilmediği bildirildi. Polisin, Erşad hükümetinin üst düzey yetkililerini ele geçirmek için 12 eve baskın düzenlediği de kaydedildi. Hasan, tçişleri Bakanı olarak Erşad'ın istifası için yapılan protesto gösterileri sırasında 100 kişinin ölümüne yol açmakla suçlanan güvenlik kuvvetlerinden doğrudan sorumlu idi. Muhammed Erşad ise baskılann artması üzerine istifa ederek görevini Yüksek Mahkeme Başkanı Şahabettin Ahmet'e devretmişti. T.C. SERİK KADASTRO MAHKEMESt Sayı: 1988/293 Serik Kökez Mahallesi Tajlıklar mevkiinde bulunan 236 m: 'lik 89 ada 73 parsel nolu hizah yerin mahkememizde icra küınan yargüa- ma neticesinde: Davacı Durmuş Okar adına tesciline karar verilmiş olup, adresi tespit edilemeyen davalı Şabanoglu Abidin'e 7201 sayılı tebligat ka- nununa göre kararuı neşrinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen duyurulur. 18/11/1991 Basın: 50685 __j âerlın C ^ M Paris . jj ^ | Zunh Mâdrıa --%^\ C ^ b Be| Qrad h "n ^ J^röfta^î ^-^-Ankara Cezâyır Tunus • Şam Kahıre* DÜNYA'DA BUGÜN Bfûte* AnBUdaınS 2° Y 17° B f Y 17° B W A 25° B - f S -3° S 3° S 0° S -2° S 3" B 18° A 28° A 28° S 1° Y 13° B 1° Y 18" Kbpartag S -2° Wn S 3° Y 14» Ctntvn Ctttt Duba Fnnktot Skn Lmngrad Londra Malnd Mton Montreal MostoM MCmtı NaoYoric Oslo Paris Prag Sotya Sam Tunus K -5° S 2° B 8° B 2° K -14° S 10° B -4° S 1° s -«• A 29° B 3° B -S° Y « ° Vtoıadüt Vlyna VMstangton Zürtı S -3° B 8° S -4" S -4° TABTISMA Birazeık Kadın Bakanhğı Kadınların kadınlara karşı olduğu, kıyasıya rekabet ve kıskançhk içinde boğuştuğutoplumumuzdabir "kadınbakanhğı"nın sorumluluğunu üstlenecek bir kadına değil bilinçli bir insana gereksinmevar. 24 kasım Milliyet gazetesinde yayımlanan "Tatil Sohbeü"nin konuğu Devlet Bakanı Güler lleri'ydi. Bu çok ilginç söyleşide tar- tışılması gereken bazı noktalar var. "Bir bakandan çok, kabul giinünde bek- knenden çok gelen misafirleri kusursuz ağııiamaya çalışan bir ev kadınına benze- yen.." Devlet Bakanı Guler İleri, aile ve ka- dın sorunlanyla ilgilenecek. Ama Sa>ın İleri kadın-erkek eşitliğine inanmıyor. Erkekler farkh diyor, mümkün değil, ama biz bakan- hğımız süresinde biraz bu eşitliği sağlarsak belki eşitsizliğin simgesi olan bu "kadın ba- luuüıgı"m kaldınnz diye duşünüyor. Şimdi eğlence başlıyor: Binlerce yıllık egemen erkek kültürünün sürdüğü bir top- lumda binbir güçlükle yeni kurulmuş "ka- dın bakanbğı"mızın "kadın" bakanı, biraz- cık eşitlik sağlandıktan sonra ataerkil top- luma transfer olmayı duşünüyor. Çünkü o sadece bir kadın. Kadın olmak, kadın so- runlanna sahip çıkmak için >eterli değildir. örnekte de görüldüğü gibi dişi/kadın ol- ma fiziksel özelliği doğadan kaynaklanan bir zorunluluktur. Bu, kimseyi bilinçli kı- lan bir faktör değildir. Kadınların kadınlara karşı olduğu, kıya- sıya rekabet ve kıskançhk içinde boğuştu- ğu toplumumuzda bir "kadın bakanlığı"nın sorumluluğunu üstlenecek bir kadına değil bilinçli bir insana gereksinme var. Bu ger- çek. Bakanlıktaki makamında kesin ve net- tir"ailece" (ağabeyi ve kocasıyla) destekle- nen sayın kadın bakanımız İcendi gücüne pek güvenmiyor galiba. Oysa sohbetin bir bölümünde 20 yıldır politikayla uğraşan biri olarak neden ilk kez geçen seçimlerde aday olduğu sorulunca "kırsal bölgedeki zorluklardan"' söz eden Sayın tleri, "Ne gibi zoriuklar" sorusuna ilginç bir yanıt veriyor: "Aiiemiz örneğin, aileoizi aşmanız gerekir. Zile'de politika v^pmak ayıp bir şeydi" diyor Sayın 1leri. Bunu Zile'de kadınların politika yapma- sı ayıp bir şeydi diye düzeltmek gerekir. Çünkü Zile'de erkekler güle oynaya politi- ka yapıyor. Tıpkı içkilerini içtikleri rahat- lıkla, sokakta dolaştıkları rebavetle, gene- leve gitme aferiniyle yaptıklan şeylerden biri de politikadır. Çünkü düzen, erkeklere aittir. Sokaklar onlarındır. Politika ise evde tığ işi yapma- ya benzemez, sokağa çıkmayı zorunlu kı- lar. İşte ayıp olan sokağa çıkmaktır. Kadın sokağa çıkınca ve politika yapınca ayıp ol- maktadır. lşin diğer eğlenceli yanı ise bu sohbete ha- bersiz ortak olan Sayın lleri'nin kocasıdır. Masasının yanında oturan eşi birden söze girer ve ben buradayım der. "Eşim olarak söylemek istemiyonım, gerçekten kendisi hep zora alışmıştır" diye devam eder. Bu zor nedir, isterseniz Sayın lleri'nin yaptıklarına bakarak karar verelim: Sabah beş buçukta kalkıp utü dahil evin bütün iş- lerini tamamlayıp arkasından hem kendi hem de eşinin eczanesini açıp hazırlamak ve denetlemek. Akşamları da partiye gidiyor. Gerçekten çok zor. Bundan zevk alah Ba- yan tleri, şikâyetçi değil. Belki bu nedenle kocası eşitliğe inanıyor. (Çünkü onun itiraz edebileceği hiçbir aksaklık yok.) Bayan tleri ise kadın bakanı olarak "eşitliğe hiç mi hiç inanmıyor" 20 yıldır bakan oünayı bekle- yen Sayın tleri, kadınlara dönük bir çahş- ma yapmayı bir türlü akıl edememiş! Parti içi çalışmalardan fırsat ohnadı zahir. Erkek- çe sayaştığı politik yirmi yılda "doğrudan" hiçbir kadın çalışması yapmamış. Tabii hal böyle olunca Kadın ve Aile Sorunlan Ba- kanlığı'nın "güçsüzler" kavramını kapsama- sı gerekiyor. Güçsüzler kavramını "bu ne demek oluyorsa ben de tam şey yapamadım ama" diye "ozürlülerle" açıklayan bakanı- mız, ilk kez doğru bir şey söylüyor bence. Hele özürlülerin, güçsüzlerin kendine bağ- lanmasının nedeni olarak "anneliği ve duygusallığı" gören Sayın îleri, erkeklerle aynı kadın imajını paylaştığmı bize du- yuruyor. Böylece kadın-erkek eşitliğine inanma- yan, kazandığı parayı ekonomik gücü ola- rak elinde tujamayan ve sadece harçhk alan, kadına dönük ne yöresel, ne ulusal bir tek çalışma yapmamış bir kadını güçsüzlerin oylanyla Kadın ve Aile Sorunlan Bakanı ya- pan tüm "özüriöleri" anlamak mümkün olabiliyor. Kültürel ve sosyal kimliklerin değiştiril- mesi gereken, geleneksel olanla çatışan çağ- daş kadın imajını bu bakanlık inşallah kuracak! Kadınlarımız kadın bakanlığından neler bekliyor sorusuna "Ben eşit olmalannı is- tiyonım, ama birazcık şöyie, ben de Ana- doln kadıuyım. Erkekkrin birazak fark- uiıklan var!1 Şimdi bize de birazak eşitlik falan veri- lecek mi bilemiyorum. Fakat Anadolu ka- dınının temsilcisi sadece ezilen kadın değil- dir tarihte. Selçuklular'ın ünlü Terke Hatu- nu, kadın tannçalar diyan Anadolu'nun an- cak ilginç kadın kişiliklerinden biridir. Ataerkil ve feodal düzenin ezdiği kadın, üretilen ideolojiye bağımhysa ve böyle kal- maya niyetliyse (ki öyle görünüyor) onun için kimsenin yapacağı bir şey yoktur. Çün- kü kimse kadını alıp cumhurbaşkam veya bakan yapmakla sorunlan çözemez ve çö- zülmeyeceği net olarak ortadadır. Üst yapı sadece bürokrasiyi tatmin eder. Bakanlık kadın düzeyini oluşturamaz. Altyapıda hiç- bir değişime yol açmaz. Adalet ve Kuşkular Kamu adına iddiada bulunan savcı ile savunma yapan avukatın yetkilerinin ve hatta yerlerinin eşitsizliğini düşündükçe, savcımn mahkeme heyeti ile birlikte müzakerelere katıldığını gördükçe hazırlık soruşturmasında avukat bulundurma hakkı tanınması bana çok anlamlı gelmiyor. Üniversite ders kitaplanmızdan birisinde hocamız kitabını kendisine her şeyden hat- ta kendisinden bile şüphe etmeyi öğreten hocasına ithaf etmişti. Bu ithaf o dönemler- de beni çok düşündürmüş ve aynı oranda da yadırgamıştım. Ancak zaman beni ho- camın haklıhğına inandırdığı gibi ben de birçok şeyden kuşkulanmaya ve bu kuşku- lanmı dillendirmeye başladım. Örneğin son- dönemlerde gerek basında ve gerek kamuo- yunda yapılacak yasal dûzenleme ile hazır- lık soruşturmasında avukat bulundurma hakkı tanınarak işkencenin önüne geçilece- ği. adaletin hızlandınlacağından bahsedili- yor ve herkes büyük bir umut ve ıyimserlik- te buna inanıyor. Bu inanca göre artık fılmlerde görûlen karakol ve mahkeme sah- nelerinin yaşanacağı düşünülüyor. Bense bu kadar iyimser olamıyor, bu iyi nıyetli ça- balan takdirle karşılamanın yanında kuşkulanmı da dillendirmekten kendimi alamıyorum. Nedir bu kuşkurar? 1) Karakol aşamasında yani hazırlık soruş- turmasında avukat bulundurma hakkı tanınacak deniyor. Bu hak mı, yoksa zo- runluluk mu olacak? Hak olacaİcsa acaba "Avukat tutmak istemiyonım" şeklınde öz- gür irade ile imzalanmış tutanaklarla karşı- laşılması nasıl engellenecek? Filmlerde gördüğü şekilde haklannın hatırlatılmasını beklerken bu şekilde imzalanmış tutanak- larla karakoldan çıkacak vatandaşlan düşünüyonım da bana hiç yabana gelmi- yor. Çünkü aynı özgür iradenin karakolda- ki ifadeyi savcılıkta ve sorgu hâkımlığınde yinelettiğine çok tanık olduk. Hem zaten türkümûz de var karakolda doğru söyier mahkemede şaşar diye. 2) Bazı genelgelerin ve yönetmeliklerin uy- gulayıcıların elinde yasanın önüne geçtiğini görmek şaşırtıcı olmadığı için yaptınmlar- dan yoksun yasal düzenlemelerin deveku- şuna döneceğine yönelik kuşkulanmı giderecek bir gelişme göremıyorum. 3) Avukatlann savunma makamı olarak delil toplayamadığı, özel kuhıluşlardan da- hi mahkeme karan olmaksızın belge ve bilgi alamadığı (Avukatlık Kanunu'ndaki hükme rağmen) alsa bile mahkemelerin iti- bar etmeyip yeniden istediği sistemde sadece delillerin toplanması her celse orta- lama 1 ay olmak üzere 3-4 celse sürdüğü düşünülürse bu konulann tartışılmaması çabalann sonuçsuz kalacağı yönündeki kuşkulanmı arttınyor. 4) Avukatlann müvekkilleri ile cezaevinde kısıtlı sürelerde ve denetim altında görüştü- ğü sanık, tanık ve müdahile mahkeme reisi- nin aracılığı ile ve reisin takdirine uygun bulunursa soru sorabildiği, görevini yapa- bilmek için mahkeme heyeti ile bu .heyette iddia makamında ver alan savcı da dahil ol- Bu nedenle Türkiye'de eğitimli eğitimsiz tüm kadınların isteği sadece sosyal güven- cedir. Kadın; mücadele etmek, bir amaç için acı çekmek ve söke söke hakkını almak ni- yetinde değildir. Kadın; paşa paşa evinde oturmak, yemek-içmek, giyinmek, barın- mak istiyor. Bunlan sağlayan koca (erkek) olduğuna göre ona boyun eğmeye razı. Ka- dının razı olmadığı, bundan fazla olarak is- tediği, sosyal güvence, gelecek güvencesi v.s. tşte bir kat, bir araba, para veya köyde elli bilezik verseler kadın hiç sesini çıkar- mayacak. "—Siz, Türkiye'de kadına dönük ayrım- cılık var, kadın erkek eşitliği de yok, bunu sağlamak da mümkün değil, ama ben yine de başka her türlü konuda kadınlara yar- dımcı olmaya kararhyım diyorsunuz..!' "Evet". Dünyada ilk Türkiye'de "saglanması mümkün olmayan" bir iş için koskoca bir bakanlık kurulmuş oluyor. Tüm kadınlara "dişüikleri" hayırlı olsun. NEVVAL ÇİZGEN mak üzere iyi geçinme çabası ile görevini tam olarak yerine getiremediğı açık olan avukatın durumunun nasıl düzeltileceği hakkında hiçbir açıklığın bulunmaması be- ni daha da karamsar düşünmeye itiyor. 5) Kamu adına iddiada bulunan savcı ile savunma yapan avukatın yetkilerinin ve hatta yerlerinin eşitsizliğini düşündükçe, savcımn mahkeme heyeti ile birlikte müza- kerelere katıldığını gördükçe hazırlık so- ruşturmasında avukat bulundurma hakkı tanınması bana çok anlamlı gelmiyor. Sadece ceza yargılamasına yönelik kuşku- lanmm bir kısmı bunlar ve hazırlık ve hazırlık soruşturmasında avukat bulun- durma hakkı değil zorunluluğunun getiril- mesi, yasal düzenlemelerin yaptınmlarla donatılması ve işlevsel hale getirilmesi, yö- netmelik ve genelgelerin yasalann önüne geçmesinin engellenmesı. avukatlann yetki ve sonımluluklannın çok iyi bir şekilde dü- zenlenmesi ve barolann işlevinin etkinleşti- rilmesi. iddia ve savunma makamlannın yetki, sorumluluk ve hatta şekilde eşitlen- mesi, çapraz sorgulama sisteminin getiril- mesi genış bir şekilde tartışılmah ve en önemlısi uygulayıcı olan yargıç. savcı ve avukatlann fakülte civanndaki kahveha- nelerde öğrenim görüp adliye çay ocağmda staj yapmalannın engellenmesi. yargıçlann avukatlık ve savcılık yapanlar arasından objektif kıstaslarla seçilmesi ve yargıçlığın özendirilmesi gereğinjn kamuoyunda, ya- sama organında ilgili kurum ve kuruluşlar- da tartışılıp yasal düzenlemenin devekuşu olmayacak şekilde yapılmasını ve kuşkula- nmm kuruntu olarak kalmasmı diliyorum. AV. SELÇUK KARAÇ AY / Istanbnl ARTCOM I Bir ürün kampanyasını baştan sona yönlendirebilecek, iyi derecede Ingilizce bilen, 5 yıl ajans deneyimli ART DIRECTOR Marketing Strateji oluşturabilecek, iyi derecede Ingilizce bilen, ajans deneyimli MÜŞTERÎ TEMSİLCÎSİ Diksiyonu iyi, büro makinelerini kullanabilen, Ingilizce yazışmalan hatasız yazabilecek, prezantabl SEKRETER Ilgilenenlenn şahsen müracaatlan gerekmektedir. ARTCOM REKLAM AJANSI LTD. ŞTI. Eminefendi Sokak 7/4 Murat Apt. Tesvikiye, Istanbul Tel:230 92 07, 230 92 08 YILBAŞINDA!!! YUNANİSTAN'DAYIZ ÇOK UCUZ 29.12.1991-02.01.1992 Otobüsle, 4 gece-5 gün, Y.P., yılbaşı balosu dahil 1.425.000 TL RÜYA ŞEHRIPARİSDEYİZ 28.12.1991-02.01.1992 Uçakla, 5 gece-6 gün, oda+kahvaltı, 625$ İSYİÇREDE KAYAK İSTER MİSİNİZ 7» Özel uçakla, 21.12.1991 - 05.01.1992, Y.P., 1325$ İŞTE TUR ALMANYA-HOLLANDA!!! İ^/DUSSELDORF/AMSTERDA^ST 2J75JMH) TL 27.12.1991-02.01.1992, özel uçakla, oda+kahvaltı * UCUZ COK UCUZ ALMANYA-İSVİCRE UCAK BİLETLERİ* a) İST/DÜS/İST GİDİŞ—DÖNÜŞ SADE"CE 385 DM b) 21.12.1991 İST/ZURİH 16.00 05 01.1992 ZÜRİH/İST 19.45 GİDİ^DÖNÜŞ SADECE 1.575.000 TL AIR ASTOR TOUR Seyahat Acentası ve Tıcaret A.Ş. Halaskârgazi Cd. Şenkal Apt. 101-103 K: 5 Harbiye Tel: 132 18 72 İLTER TURAN DYP ve ANAP Kardeş mi?Nedenini kestirmek pek kolay değil. Siyasal olgular ara- sındaki kaba farklan kolay kavrayabiliyoruz da ince farkları algılamakta. önemsemekte güçlük çekiyoruz. Uzağımızda- ki olayların ayrıntılarını bilmediğimiz ölçüde, ince farklar dik- katimizden kaçabilir. Örneğin, bir siyasi partimizin lideri, Or- tadoğu'nun bir bölümü dışında kalan dünyaya ilişkin pek sı- nırlı bilgisi olduğundan olacak, "Bunlar Hıristiyan," diyerek pek sade bir değerlendirme yapmaktadır. Şu anda Sırp ve Hırvatlann giriştiği üzücü mücadelenin en önemli boyutla- nndan birinin Ortodoks-Katolik uyuşmazlığı olduğunu öğre- nirse bilmem şaşıracak mıdır? Biraz yakınına gidince, uzak- tan seçemediğimiz farklar önem kazanıyor. İnce farkları görememek her zaman bize uzak düşen ol- gularla ilgili değil. Yakınımızdaki ince farkları da bazen ya görmüyoruz ya da görmek işimize gelmiyor. Bunun en son örnekleri arasında Anavatan ve Doğru Yol partilerinin birteş- mesini öne süren "Anayol" formülü bulunuyor. Formülü sa- vunanlara göre bu iki parti aynı şeyleri savunan kardeş par- tilerdir. Tabanları birdir, aynı tür düşünceleri (herhalde aynı tür çıkarları da) savunurlar. Liderleri arasında kökü 12 Eylül'e uzanan bir ayrılık vardır. Ancak bunun artık geride kalması lazımdır. Eninde sonunda bu partiler birleşecektir. Belki de bu değişmeyi sağlayacak bir lidere ihtiyaç vardır. Acaba DYP ve ANAP arasındaki farklar lider gecimsizli- ğinden ibaret midir? Önce ANAP ve DYP'nin aldıkları oylan ele alalım. Henüz ayrıntılı incelenmemiş olsa bile ANAP'ın en fazla oyu bazı büyük kentlerde aldığı, DYP'nin ise orta- boy kentlerle kırsal kesimin desteğini sağladığı anlaşılmak- tadır. İki parti arasında seçmen eğer bir fark bulmasaydı, her iki parti de en fazia oyu aynı niteliklere sahip yerlerden alır- dı. Demek ki seçmenler aynı olduğu sanılan partiler arasın- da bazı anlamlı farklar bulabiliyor. İki partinin gündemlerine bakalım. DYP uzun süredir 12 Eylül'ün getirdiği rejimin değiştirilmesini ve daha demokra- tik bir yapıya kavuşturulmasını savunuyor. Yasalarda ve ana- yasada insan haklarıyla ilgili düzenlemelerin Paris Şartı'na uymasını, işçi haklannın Uluslararası Çalışma Örgütü'nün ön- gördüğü biçimde ge- İnce farklann önem kazandığı bir siyasal yasama giriyoruz. Alışkanlıklarımızı terk etmek pek kolay olmayabilir. Ancak ince farklan kavramayı, anlamlandırmayı öğrenmemiz gerekiyor. nişletılmesini istiyor. Birkaç gün önce Sa- yın Demirel, memur- lara sendikalaşma hakkının vehleceğini ifade etti. Bilindiği ka- darıyla ANAP'ın açık- lık kazanmış bir de- mokratikleşme prog- ramı yoktur. Hatta DYP'nin bu alandaki bazı vaatlerini endi- şeyle karşılamaktadır. Karşılaştırmaya de- vam edecek olursak, DYP-ANAP arasındaki farkların çoğa- lacağından emin olabilirsiniz. Bilmem bu örnekler iki büyük partimizin aynı olmadığını gösteriyor mu? O zaman, "Burv' lar aynı, bunlar kardeş" yaklaşımının ortaya çıkış nedeni ve kaynağı nedir? Kuşku yok ki "Anayol" formütünün kendileri için kazançlı olacağını düşünenler, onun yandaşlığını yapa- caklardır. Ancak tüm bütünleşme dileklerini bazı kişilerin ya da çevrelerin çıkar hesaplarına bağlamak biraz fazla kolay bir açıklama olacaktır. Çok yakın zamana kadar ülkemizde iki kutuplu bir siyasal saflaşma yürürlükteydi. Bir yanda toplumsal değişmenin dev- letin yaptırım gücünden yararlanarak çağdaşlaşma şeklirv de gerçekleşmesine inanan ve ortanın solundan başlayarak sola doğru uzanan bir kamp yer alıyordu. Bunun karşısında toplumsal değişmenin itici gücünün özel alandan gelmesi gerektiğim vurgulamaya yatkın, ortanın sağından sağa doğ- ru genişleyen bir kamp bulunuyordu. Hemen ekleyelim, bu farklılaşma genellikle düşünce ve söylem düzeyinde yoğun- laşıyordu. Davranışlara bakıldığında, sağ kampı'n uçlarının kendi görüşlerini topluma zoriamanın aracı olarak devleti gör-' dükleri, onu kullanmaya yatkın olduklan aşikârdı. Ortanın so- lunda yer almakla birlikte, toplumsal değişmenin itici gücü- nün özel iktisadi alandan gelmesi gerektiğini isteyenler de az değildi. 20 Ekim 1991 seçimlerinin bir özelliği, eski sağ-sol saflaş- masının sona erdigini göstermesi oldu. Büyük partilerimiz piyasa ekonomisi ve siyasal demokrasi üzerinde anlaşma- ya varmış gözüküyorlar. Artık birbirini dışlayan dünya görüş- lerinin ya da bağdaşmaz iki evrenin temsilcisi değiller. Aynı dünya görüşü içinde yer alabilen farklı tercihlerin bayraktar- iığını yapıyorlar. Böylece aralarındaki teşhisi kolay kaba fark- lar, yerlerini nüanslara, ince farklara bırakıyor. Yerleşik de- mokrasilerde siyasal mücadelenin konulan genellikle ince!" farklardan oluşmaktadır. İnce farkların önem kazandığı bir siyasal yaşama giriyo-: ruz. Alışkanlıklarımızı terk etmek pek kolay olmayabilir. An-; cak ince farklan kavramayı, anlamlandırmayı öğrenmemiz ge-; rekiyor. Yalnız kaba farkları bildiğimiz, salt bunlarla yetine-; bildiğimiz dönemi arkamızda bırakıyoruz. '< MALtYE VE GÜMRÜK BAKAMJĞI TASFtYE tŞLERt DÖNER SERMAYE ÎŞLETMELERt GENEL MÜDÜRLÜĞÜ1NDEN GÜMRÜKLÜ SAHADA TAHMİL, TAHLlYE VE HAMALİYE İŞLERt YAPTIRILACAKTIR 1- Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, Ergazi mevkiinde bulu- nan Ankara Tasfiye tşletme Müdürlüğü'nün Ergazi Tesisle- ri'nde, yıllık geliri yaklaşık bir buçuk milyar lira olan ve tesise gelen giriş eşyası ile tesisten yurtdışına gönderilecek çıkış eş- yasmın tahmil, tahliye, hamaliye hizmetleri Tasfiye tşletme Müdürlükleri Terminal ve Tesis Hizmetleri tarifesi uyannca bu hizmetlerden elde edilen hasılatın "/» 80'i üzerinden 2886 sayılı Devlet Ihale Kanunu'nun 89'uncu maddesi uyarınca alman Bakanlar Kunılu'nun 5/4/1991 tarih ve 91/1685 sa- yılı kararına istinaden belirlenen esas ve usule göre eksiltme yapılmak suretiyle (3) yıllığına kapah teklif usultt ile ihale edi- lecektir. 2- thaleye Türk Ticaret Kanunu httkümlerine göre kurul- muş olup, sermayesi en az 1.000.000.000.- TL olan ve şart- namedeki diğer şartlan taşıyan ticaret şirketleri katılabilir. 3- Şartname ve ekleri 500.000.- TL karşılıgında Tasfiye Iş- leri Döner Sermaye îşletmeleri Genel Müdürlüğü ile Ada- na, Ankara, Erzurum, Edirne, Erenköy Diyarbakır, Istan- bul ve tzmir Tasfiye Isletme Müdürlüklerinden temin edile- bileceği gibi bu yerlerde mesai saatleri içerisinde bedelsiz incelenebilir. 4- thale edilecek işin geçici teminatı 120.000.000.- TL'dir. 5- Eksiltmeye girebümek için isteklilerin sartnamede be- lirtilen belgelerle ömeğine uygun teklif mektuplannı 25 Aralık 1991 günü saat 10.00'a kadar Maliye ve Gümrük Bakanhğı Tasfiye Işleri Döner Sermaye Îşletmeleri Genel Müdürlüğü Gazi Mustafa Kemal Bulvan No: 6 Kat: 4 Kızılay/ANKA- RA adresindeki ihale komisyonu başkanlığına vermeleri gerekir. Posta ile gönderilen tekliflerin belirtilen gün ve saate ka- dar komisyon başkanlığına ulaşması gerekmektedir. Posta- da vaki olacak gecikmeler kabul edilmez. Yapılan müracaatlar herhangi bir sebeple geri alınmaz. Yukarıda belirtilen gün ve saat geçtikten sonra hiçbir se- kilde yeni teklif kabul edilmez. 6- Komisyon, ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. İhale sonuçlan isteklilere aynca yazüı olarak bildirilecektir. Basın: 46255 tLAN RİZE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 1991/443 Davacı Ali Terzi tarafından davalılar aleyhine açılan tenkis davası- nın yapılan duruşmalan sırasında verilen ara karan gereğince: Davalılardan Emin Terzi, Husnü Terzi ve Veysel Terzioglu'na Rize PTT'si ile dava dilekçesi tebliğ edilemediği ve adrcslerinin de bulun- madığı anlaşıLmakta duruşma günü olan 25.12.1991 günü saat 9.00'da mahkememiz salonunda hazır bulunmalan ve bir vekil marifetiyle ken- dilerinı temsil ettirmeleri dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ila- nen tebliğ olunur. 29.11.1991
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle