12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLER 12 ARALIK 1991 Olan çocuklara oluyor Anadolu lisesi ve özel okul giriş sınavlan için herkes ayrı telden çalıyor SINAVLARYİNEAYRI Anadolu Liseleri ile özel okullara giriş sınavları 1992'de de ayrı ayrı yapılacak. Bu iki sınavın birleştirilmesi halinde kayıt kabul esaslarının, ortak ya da ayrı sınavların yarar ve sakıncalannın neler olacağı okul yöneticileri ve eğitimciler tarafından tartışılıyor. HANGİSİ DAHA YARARLI İki sınav birleştirilsin diyenler, "Öğrencilerin sınav stresinkı biraz olsun azaltılacağı ve bilardo topu gibi okuldan okula koşturmalarının önleneceği" görüşündeler. Sınavların ayrı yapılmasını savunanlar ise "Bir hazırlık süreci olmadan birleştirilmesi sakıncalı olur" diyorlar. FİGEN ATALAY llkokul 5. sınıf öğrencileri ile anne- babalarını şimdiden Anadolu Liseleri ile özel okullara giriş sınavlannın he- yecanı sardı. tlkokul son suuf öğren- cileri bu "biiyük" sınavlara hanrlanır- ken "suavlar ortak mı olsun, ayn mı" tartışması da yine gündemde. Anadolu Liseleri ile özel okullara gi- riş sınavları, son birkaç yılda olduğu gibi 1992'de de ayn ayn yapılacak. Anadolu Liseleri'ne giriş sınavının ta- rihi 23 Mayıs 1992. Sınav sorulan ve de- ğerlendirilmesi Milli Eğitim Bakanlığı ölçme Değerlendirme ve Yerleştirme Merkezi (ÖDYM) tarafından; sınavla ilgiii esaslannın Özel Okullar Sınav Yü- riitme Kurulu'nca belirlenen özel okul- lar sınavının tarihi ise henüz belli de- tü- Bu iki sınavın birleştirilmesi halin- de kayıt kabul esaslarının neler olaca- ğı, ortak ya da ayn sınavların yarar ve sakıncaları da okul yöneticileri ve eği- timciler tarafından tartışılıyor. "İki sı- nav birieştirilsin" diyenler, böylece "ög- rencilerin sınav stresinio biraz olsun ve 'bilardo topu' gibi okul- k l J g p g dan okula koşturmalannın önJeoecegT görüşündeler. "Anadolu Liseleri ve özd okullar için iki ayn sınav olmalı" gö- rüşünü savunanlar ise "özel okul» gir- mek isteyen ögrenci bn okullann sına- vma, Aoadohı Lisderi'ne girmek iste- yen ise bu lisekrin anavıaa katümalı. Belii bir hazuiık süreci oünadan sınav- ların birleştirilmesi sakınca dogurur" diyorlar. Bu tartışmalar sürerken ozel okullar- la ilgiii yönetmeliğjn "Merkezi imtihan sistemi" başuklı 67. maddesinde, "Ha- zıriık sınıfı öfrencikrini sınavla sece- cek okul sayısı buJundukian yerde bir- den fazla olduğu takdirde giris sınav- lan ortak yapılır. Ortak yapılacak sı- nav için o döneme mahsus olmak uze- re *Smav Yüriitrae Kumliı' oluşturulur. Knnıl, kunım temsUcileri arasından se- çilccek üç ila yedi üye ile velileri tem- sikn en az bir kişiden mevdana gelir ve MiUİ Egitim MndürlügıiBun koordina- törtügünde calısır. Kurulun çalışma usul ve esaslan bakanlıgın onaymdan sonra yünirluğe girer. Ortak yapüaeak sınava o ilin dısındaki sınavla ögrenci alacak diger okullar da katılabilir. Sı- nav Yünıtme Kunılu: a) Sınavla ilgiii esaslantespitetmek, b) Sınavın gıivenli bir ortam içerisinde yapılmasını sagla- mak, c) Kayıt kabnlle ilgiii esaslan ve kullanılacak matbu evrakı tespit ede- rek uygulatmak ile göreviidir'' denili- yor. özel Kültür Lisesi Müdürü Türker Knrşun'un deyişiyle "sınavlann birleş- tirUmesi mevznata aykın". Yönetmelik değiştirilmeden ortak sınav yapılması- nın söz konusu olmadığını belirten Kurşun, bu konudaki görüşlerini şöy- le dile getiriyor: "Ortak sınav uygulaması bes yıl ön- ce yaşandı. tki sınavın ayn ayn yapıl- masmın bir yaran, gerçekten özd okul- da ögrenim görmek isteyen çocuklann özel okullar sınavına, Anadolu lisele- ri'nde okunıak isteyenlerin de bn okul- lann sınavına kablmalandır. Sınavlar birlikte de yapüsa, ayn da yapılsa ka- yıt kabul sistemlerinin ayn olması önemü. tki sınavın birlcştirilmesini bu- gün için erken olarak göriiyorum. Ha- zırfak yapılması, kamuoyu tarafından onaylanması gerekir. Bunun için de belli bir süreç gerekli. Tek sınav yapıl- ması balinde kannaşaya yol açmamak için ayn ayn tercih formlan doldurul- ması formiılü getirilebUir. Sınavlann birleştirilmesi ve ortak tercih yapılma- sı şöyle bir sakıncaya yol acabilin Ör- negin, ogrenci 3 özel, 3 Anadolu Lise- •Tai teRik edesüir. Saav maddi giicii yeterli olmamasına karsın özel bir okulu kazanabilir. 100 ogren- ci alacak bir okulu kazanan 30 ögren- cinin maddi giicii yeterli degilse bnrs- lu ogrenci kontenjanı da yüzde 3 oldn- gundan 27 öğrenci kazanmasına rag- men okula kayıt olamayacaktır. Bu da bem çocuk ve ailesi bem de okul açı- sından çok olumsuz bir durum." Bu sınavlarla ilgiii bütün sistemlerin eleştirilecek yanları bulunduğunu, ya- kınmalann önlemediğini kaydeden Kurşun, "Bu kosuşturma kaçınılmaz. Buno onlemek için kayıt kabul esasla- nna çok katı kurallar getirmek gerek- li. O zaman beklentilere cevap verile- mez, ögrencinin başka bir okula kaydı miimkun olamaz. Onun için anne- babalann çocuklannın gelecegi için bu süunülara katlanmalan gerekiyor" di- yor. özel Okullar Derneği eski genel baş- kanı Dündar Uçar, sınavlann birleşti- rilmesi için "artık çok geç" olduğu gö- rüşünde. özel okullara giriş sınavının bu okullann yöneticileri tarafından ha- zırlanması gerektiğini belirten Uçar, "sınavı, ezberci soru tarondan kurta- np ögrencBerin becerflerini, kabfliyet- lerini, zihinsel yeteneklerini ölçen bir getimeliyiz" diye konuşuyor. tki sınavın birleştirilmesi görüşünde olan Galatasaray Lisesi Müdürü Prof. Dr. YıMızhan Yayla'nın bu konudaki görüşleri ise şöyle: "Sınav, üniversiteye giriş sınavı gibi duzenlenmeii, çok tercikli olmalı. Ve- liler ve çoculdar iki sınavın stresinden kartaimalı. Anadolu'nun herhangi bir yerinde yaşayan çocuga da imkân saf- lanmalı. Çocuklar kayıt sırasında 'bi- lardo topu' gibi oradan oraya gidiyor. Tek bir terdb Kstesi olursa bu sorun or- tadan knllfrait Veli çocuguna giıveni- yorsa birind terdhini Robert Lisesi ya- zar. Çocugun puanı tntuyorsa o okuia kaydmı yaptnv, ikİBd terdhini kazan- dıysa oraya kaydolur, puan düsmesini beklemek, kootenjan açıgı beklemek söz konusn ohnaz." Adımn açıklanmasını istemeyen baş- ka bir Anadolu Lisesi müdürü de iki sınavın birleştirilmesinin büyük yarar sağlayacağı görüşünü savunuyor. Bu yoneticinin önerileri de şunlar: "Sınav ÖSYS gibi düzenleBebOir. tki tercih.yapılır. Biri Anadola Lisesi, di- geri Özel Okul olur. Sınav sonucunda öfrenciye, "Şu okulu kazandınu, kay- dımzı yaptmnız' diye bir yazı gelir. Ög- renci hakkma razı olur ve kosustunna, stres yaşanmaz." lıııaııı Hatipliye açık öğretiın yolu ııasıl açıldı? ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Imam hatip lisesi me- zunlanna Diyanet lşleri Başkan- lığı'nın girişimi ve YÖK'ün ona- yıyla Açıköğretim Fakültesi'nde 50 bin kontenjan sağlanmasımn eski Maliye Bakanı Adnan Kah- veci'nin girişimiyle gerçekleşti- ği belirlendi. YOK'ün başlan- gıçta karşı çıktığım, ancak ken- disinin girişimiyle sorunun çö- züldüğünü doğrulayan Kahved, Cumhuriyet'e şu açıklamayı yaptı: "Tiirkiye'de yükseköğretim görmeyen kamu görevlisi nere- deyse kalmadı. Sadece camiler- deki bocalannuz yüksekogretim mezunu degil. Bunlar üniversi- te meznnlanna vaaz veriyor. Bunu yapabilmesi için cemaat- ten daha bilgili olması lazım. Bunun için Diyanet tşleri Baş- kanlıgı girişimde bulunmuştu. YÖK de karşı çıkmıştı. Biz, YÖK'e yaptıgının yanlış oldu- gunu anlaünca, fikir degiştirdi- ler." Eski Milli Eğitim Bakanı Av- ni Akyol ise uyguiamayı yeni öğrendiğini beürterek, "B« ko- nuda görüş bildiıtigimizi hatır- lamıyornm, ama bence olumlu bir uyguJama" diye konuştu. Milli Eğitim Bakanı Toptan da konuyu gazetemizdeki haber uzerine öğrendiğini belirterek, şu aşamada bir değerlendirme yapmak istemediğini söyledi. Toptan, konuyu inceleyeceğini büdirdi. öte yandan YÖK'ün lise me- zunu serbest muhasebeci ve mali müşavirlere açıköğretimde kon- tenjan sağlanmaması üzerine Damştay'a açılan bir davada, "tmam badpûlere kontenjan"- ı inkâr ettiğisaptandı. YOK'un Damştay'a gönderdiği 3 Aralık 1991 tarihli yazıda, tmam hatip lisesi mezunlanna açıköğretim programı açılmadığını öne sür- düğü ve "lmam hatiplilerin açı- köğretim fakültesinde ön lisans egitimi görmelerine imkân veren bir program da mevcut degildir" görüşünü savunduğu belirlendi. Kendi kaderlerini çok yakmdan ilgilendiren tartısmalardan habersiz çocuklar. zanmak. (Fotofiraf: REMZt GÖKDAĞ) \maçları sadece aylarca bazırlaadıUan sınavı ka- ÖĞRETMEN SORUNLARI TBMM^DE TOB-DER açılsınANKARA (AAAJBA) — Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan, Türkiye'de 39 bin 109 öğretmen açığı, 108 bin 366 öğretmen fazlası bulunduğunu belirterek "Bu durumu yaratan yeterlilik sınavının kaldınlma- sı, bostaki öğretmenlerle og- retmen açıgının kapatılmasuu saglayacaktır" dedi. SHP TBMM Grup Başkanvekili Mahmut Aknak da öğretmen- lerin sorunlanmn çözümlene- bilmesi için grevli toplusözleş- meli sendikal haklardan yarar- lanmalan ve TOB-DER'in acıl- ması gerektiğini savundu. öğretmen sorunlarıyla ilgi- ii genel görüşme açılmasına ihşkin öneri dün TBMM Ge- nel Kurulu'nda ele alındı. önerge üzerinde, önerge sahip- leri adına konuşan Çorum ba- ğımsız milletvekili Muharrem Şemsek, öğretmenlerin çok çe- şitli kaynaklardan yetiştiğini belirterek bunlann tek kaynak- tan yetişmesi için öğretmen üniversitesi kurulmasını ve yüksek öğretmen okullannın yeniden açıknasmı istedi. Şem- sek, eğitimde milliIiğe önem verümesi gerektiğini kaydetti. Müfredat programlannda yapılan değişikliklerin eğitimi curcunaya çevirdiğini kayde- den Şemsek, üniversite sınav- dnm yapılması, öğretmen gön- derilen yerlerin asgari yaşam standardma kavuşturulması gerektiğini büdirdi. Tokdemir, öğretim üyeleri ile öğretmenler arasında ders saati Ucreti bakımmdan büyük bir uçurum bulunduğunu, bu- nu gidermeye çalışacaklanm söyledi. öğretmen yardımlaş- ma kunıluşlanna destek ola- caklarını kaydeden DYP'li Tokdemir, öğretmenler için de yıpranma payı uygulanması gerektiğini belirtti. SHP Grup Başkanvekili Mahmut Almak da gnıbu adı- na yaptığı konuşmada, öğret- menlerin gelirlerinin son on yılda yüzde 50 oranında geri- lediğini, bunun yanı sıra bilim özgürluğüniın ağır baskılar al- tında olduğunu söyledi. Öğret- menlerin sorunlanmn çözum- lenmesi için, grevli toplusozleş- meli sendikal haklardan yarar- lanmalan, TÖB-DER'in açü- ması ve haftalık ders saatleri- nin azaltılması gerektiğini savundu. MiUi Eğitim Bakanı Köksal Toptan, eğitim ve öğretmen so- runlarıyla ilgiii genel göruşme önergesi üzerinde hükumet adına yaptığı konuşmada, GSMH'nin sınırlı olmasına rağmen bundan eğitim ve sağ- Toptan: Boştaki öğretmenlerle öğretmen açığını kapatacağız. Alınak: öğretmenler, sendikal haklardan yararlansın. Şemsek: Öğretmen yetiştiren üniversite açılsın. Yüksek öğretmen okullan yeniden açılsın. Tokdemir: Ücret uçurumu giderilsin. lannın kaldınlmasını önerdi. Şemsek, 12 Eylül döneminde haksız şekilde görevden alın- mış öğretmenlerin durumlan- nın duzeltilmesini de isteyerek 45 günde öğretmen yetiştiril- mesi uygulamasını eleştirdi. Şemsek, "Bu ülkede 45 giinde ribfl gibi öğretmen yetiştirildi. Bırakın ögretmeni 45 giinde bitki bile yetişmez" dedi. Şem- şek, milli eğitimin ancak mil- liyetçi öğretmenlerle mümkün olabilecegi görüşünü savundu. ANAP grubunun gönlşleri- ni açıklayan Osman Ceylan, Türkiye'nin geleceğinin öğret- men ve onun yetiştireceği nes- le baglı olduğunu söyledi. öğ- retmen yeterlilik sınavının ip- tal edildiğini hatırlatan Cey- lan, bu uygulamarun yerine öğretmen ahnırken hangi kri- terin uygulanacagım sordu. DYP Hatay Milletvekili Nu- rettin Tokdemir de hür zihin- li, hür vicdanlı bir nesil istedik- lerini ifade ederek ruh sağlığı yerinde, geleneğimize uygun bir nesil yetiştirmeniz gerekti- ğini anlattı. öğretmenlerin maddi yönden iyi duruma ge- tirilmesi gerektiğini anlatan Tokdemir, lojmandan yararla- namayan öğretmene kira yar- lığa en büyük payın ayrılması gerektiğini kaydetti. Milli Eğitim Bakanı Toptan, öğretim elemanlarının ayda 3 milyon 666 bin lira ile bir mil- yon 955 bin lira arasında de- (ğişen ek ders ücreti aldıklan- nı da hatırlatarak haftada 15 saat ek ders veren bir lise öğ- retmeninin ayda sadece 180 bin lira ek ders ücreti aldığını söy- ledi. Toptan, ek ders ücretleri- ni artıracaklannı da açıklaya- rak "Ek ders ücretini bir kat- sayıya bağlamaya çauşıyonu" diye konuştu. Köksal Toptan halen Türki- ye genelinde 39 bin 109 öğret- men açığı bulunduğunu, buna karşıhk da 108 bin 366 öğret- men fazlahğı bulunduğunu be- lirtti. Geçmiş hukümetlerin, bir taraftan öğretmen okulla- nndan yetişen insanlann önü- ne "yeterlilik sınavı"nı çıkar- dığım, bir yandan da yeterlilik sınavı nedeniyle meydana ge- Ien açığı lise mezunu vekil öğ- retmenlerle kapatmaya çalışö- ğını anlatan Toptan, bu çar- pıkhğa son vermek amacıyla yeterlilik sınavını kaldırdıkla- nnı hatırlattı. N A S I L B i R U N İ V E R S İ T E S T İ Y O R U Z Sınıflardan yurtlara, çağdaş kişilik Sınıflar 50 kişilik olmalı Amaç, bilgi mi? MÜSLÜM BEYAZTAŞ (Ankara Ünv. Hukuk Fak 4. smıf) "Nasıl Bir Üniversite İstiyoruz?" Insan belki ne istediğini bulmada zorlanabilir, ama neyi is- temediğini bilirse ne istediğini daha kolay gö- rür. Bunun için yaşadıklarımızdan yola çıkma- mız en doğrusudur. Yaşadığımız ve yaptığımız şeylerden memnun muyuz? Eğer memnun isek o zaman sorun yok. Ama eğer yaşadığımız çev- re veya girdiğimiz faaliyet ortamı bizi doyurmu- yorsa o zaman ciddi istekJerimiz (ya da özlem- lerimiz) olmalıdır... Sorunlara, her üniversite ve bölümun öğretim ve araştırma kad- rosu öğrenciler ve diğer çahşanlan arasında tartışılıp yerel du- zeyde çözümler bulunmalıdır. Üretilen çözümler öncelikle yine bu yerel kadrolarca gerçekleştirilmeye çalışılmalıdır ki, herhal- de en iyi uygulayıcı kendi kuralını koyandır. Devlet, üniversite- lere özellikle mali yönden destek olmalı, ama idari ve akademik özerkliğini zedelememehdir. Bu yönde yasal ve idari düzenlemeler de yapılmalıdır. Okulumuzun en önemli sorunu gerek öğrenci-öğretim görev- lisi gerekse de öğrenci-öğrenci diyaloğunun yetersiz ve sağlıksız oluşudur. Bunun kaynağı üç yüz-beş yüz kişilik saionlarda ders yapılmasıdır. Kürsüde bir hoca, önünde mikrofon, karşısında sus- kun, çıt çıkarmayan bir öğrenci ordusu, işte eğitim onamımız! Zaten pek canlı olmayan bir lise öğretimi boyunca susarak, sustunılarak geldik. Konuşma geleneğimiz, araştmna becerimiz ve kendimize gu\enimiz yok. Bu durumda böyle bir sınıf, mah- keme salonunda utanmayacak bir hukukçu yetiştirebilir mi? Bir kere böyle kalabalık sınıflarda kimin öğrenci olduğu bile belli degildir. Pekâlâ, sokaktan geçen her vatandaş ısınmak amaay- la derse girebilir. Öğrenci, konferans salonunda bir dinleyici gi- bidir. Kendi alanına ve gelecekte yürüteceği mesleki faaliyetine böylece yabancılaşmaktadır. YÖK, hemen kaldmlmalı M A H M U T KAÇAN (Ege Ûni. Ziraat Fak. Tanm Bölümü 2. sıntf) Üniversiteler, bilimin üretildiği merkezlerdir. Özgur ve eleştirel ortamlann bulunmadığı yer- de bilimsel gelişmelerden söz edilemez. Bugün, Türkiye'deki üniversiteler bilim üretememekte- dir. Bunun en buyük nedeni, YÖK'tür. Bilim, asla kişilerin ve kurumların tekelinde olmama- hdır. BUim kişi ve kurumlann hizmetinde olduğu zaman, resmi ideoloji ve yapay bilim üretilir. Bugün Türkiye'de bilim, YOK'ün karar ve dü- şünceleri doğrultusunda yapılmaktadır. YÖK'ün oluşturduğu sis- tem dışında, bilim üreten bilim adamları üniversitelerden atıl- makta, hatta tutuklanmaktadırlar. YÖK özerk, demokratik çağ- daş universitelenn oluşmasında en büyük engeldir. Gerçek bilimin üretilmesi için YOK hemen kaldırılmalı ve üni- versiteler özerk, demokratik, çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır. ÜLKÜ KAPLAN (Gazi Ünv. Mesleki Bğt. Fak.) Ben Gazi Ünv. Mesleki Eğt. Fak. Çocuk Ge- lişimi ve Eğitimi yeni mezunuyum. Evet, "Na- sıl Bir Üniversite?.:' Üniversite her şeyden önce insan olduğunu- zu duyumsatmaJı size. Öğrenmeye, üretmeye "Fikri hür, irfam hür, vicdanı hür" nesiller ye- tiştirmeye olanak sağlamahdır. Ama daha işlev- sel yönden isteklere gelince; öncelikle, bilgi eği- timde amaç değil araç haline getirilmelidir. Be- nim eğitimde gördüğum en önemli aksaklık bilişsel alanın ilk basamağı olan bilginin amaç olarak işleniyor olmasıdır. (Bilgi -kavrama- uygulama - analiz - sentez- değerlendirme) Üniversi- te aşamasında bilgi ekseninde dönüp duruyor; onu kullanma yo- luna gidemiyorsak bizde bir şeyler var, daha doğrusu çok şey yok demektir. Çağrınıza gelen yanıtlar arasında, aile yanmda kalan öğren- cilerin şansına ilişkin satırlar okııdum. Bu noktada bir kız öğ- renci olarak (aile yanında okuyan) yaşadığım klasik ev kızı rolü - üniversite öğrencisi rolü çatışmasına dikkat çekmek isterim... Daha toplumcu öğrenciler ÖMER İNAN (Marmara Ünv. Ata. Eğt. Fak.) Üniversiteler, öğrencilerin mücadeleci kişilik- lerinin ortaya çıkanlması yönünde bir eğitim ver- melidir ve onları toplumsal, siyasal ortamlara hazırlayacak, her türlü baskılardan, karşı dev- rimcilerden koruyacak bir niteliğe bürundürme- lidir. Öğrencileri pasifize, depolitize eden siyasi ve askeri yasaklar kalkmalı ve bu yonde yasa- lar oluşturularak üniversitelerin özgür gelişimi garanti altına aünmalıdır. "Nasıl para kazanıhr", "Kazanmak için hangi sınıfı ezmek gerekir" vb. cevap arayan öğrenciler değil, bunun yerine daha banşçı, daha insancıl, top- lumcu olma ve düşunme yönünde eğitim verilmeli. Öğrencilerin dinamikliğini yok eden, Dünya Üniversiteler Birliği Kanunları- na uymakta zorlanan YÖK kaldırılmalı, universiteler özgur ol- malıdır. Yeter ki gençlik istesin... CENGtZ KANDtL (Uludağ Üni. Ikt. ve Id. Bilimler Fak. Ekonometri Bölumu mezunu) Nasıl bir üniversite sorusunun yanı sıra nasıl bir üniversite öğrencisi sorusunun da ilk önce öğrenciler tarafından, sonra ise konunun diğer muhatapları tarafından yanıtlanması gerekmek- tedir. Bu iki soru tartışıldığı ve yanıtlandığı za- man, istenen üniversite yolunda gerçek bir adım atılmış olacaktır. Her zaman yapılacak bir şeyler vardır. Yeter ki gençlik istesin. Yurtta mıkalıyorsunuz!.. Bilimsel olabilmek ÖZLEN İJSTAV (Hacettepe Ünv. Ttp Fak. 2 Dönem) Vah vah, yurtta mı kahyorsunuz? Okulda ge- çirdiğiniz yonıcu, sıkıcı ve monoton günün ar- dından odanızda biraz yalnız kalıp müzik din- lemek, elimze kitabınızı alıp okumak, biraz gün- lük yazıp rahatlamak, yakın bir arkadaşa uzun uzun mektup yazmak ya da sizi anlayan bir dost- la tüm gece muhabbet etmek istersiniz, istersi- niz de siz yine istemekle kalu^ınız. Çünkü yurtta bunları gerçekleştirebilmek çok zordur. Yurtta odanızda yalnız kalmak (hele de istediğiniz zaman) im- kânsız gibidir. Müzik dinlemek isteseniz çoğunluktaki arkadaşlarınızın iste- ğine boyun eğer ve arabesk müziğe mahkûm olursunuz. Günlü- ğünüzü ise yazacak gücünuz-kuvvetiniz ve de psikolojiniz kal- madığından ayda 1-2 kere elinize alır hale gelmişsinizdir. Sigara dumanının ve gürültünün olmadığı bir yer bulursanız belki ki- tabınızı ahp şöyle zevkle (!) okursunuz. Televizyon mu? O da ne demelç! Ne zaman icad edildi acaba? Zordur, çok zordur yurtta yaşamak. Haftada 2 gece verilen sı- cak su günlerinde 2-3 saat banyo sırası beklemek, her gün saplı yemeklere talim olmak, her gece erken vakitte yurda dönmek, hediye kutusu kadar dolaplara tüm eşyanızı yerleştirmek zorunda olmak, bir tabak sıcak çorbaya, bir parça taze ekmeğe hasret kalmak nedir bilirim. Bazen icinizden avazmızın çıktığı kadar bağınp isyan etmek gelir, ama yapamazsınız. Çünkü burada hak- kınızı aramaya bile hakkınız yoktur. Tuvaletler pis olsa söyleye- mezsiniz, okul kantini piyasadan yüksek fiyat uyguluyorsa İca- nşamazsımz, eğitim sisteminiz yanlıssa şikâyet edemezsiniz. Sopa değil bilim İLKER TORTOP (Uludağ Ünv. Kamu Yönetoni, 4. sınıf öğmncisi) Gençliğe sopa değil bilim... Üniversite siste- mimizdeki çarklann işleyiş bozukluğu yurt, sos- yal etkinlik ve okul uçgeninde başlıyor. Havlu asacak çivi özgürlüğü olmayan genç insanlar, şehrin yanm saat dışında sekiz kişiyle kutu gibi odada yaşamaya mahkûmlar. Ulaşım sorunu bir gun çözumlenmez, rektör odasının camından yağmurda otostop yapan öğrencileri sıkılmadan seyreder. Türkiye'deki yüksek eğitimin en hazin manzarası da şudur ki okul, dershane, tasra batağından sıynlabilen genç insanlar bin- bir hayalle geldikleri yerde hüsrana uğruyorlar. Özgür düşünce, çoksesühk, bilimsellik işlevleri hep lafta kalıyor. Souuçta bir öm- rün büyük bölümünü eğitilmeye, öğrenmeye adamış, ancak du- şünemeyen, eleştiremeyen, hayatında okul görmemiş eli paralı kesimin örnek gösterdiği garip bir kuşak doğuyor. Her ile bir üniversite sloganı bugün için lükstür. özerk üni- versite, bilimsel araştırma ortamı, çok sesli düşünceye saygı; dev- leti çaresizlikten kurtaracak, mezun ettiği insanları sınavlarda telef etmeyecek bir ortam için ilk çıkar yoldur. İSMAİL NADİR KANDEMİR (AÜ Siyasal Bilg. Fak.) Bilim, insanın, gerçeği kavrama ve anlama ça- basından doğar. tnsan gerçeğe yaklaştığı oran- da sorunlanna cözüm bulabilir. O halde şu yargı yanlış degildir: Sorunlanmızın çözüm kaynağı bilimdir. Bu anlamda; doğru kabul edilen bilim- sel yöntemlerle gerçeğe ulaşmak, sorunlara ço- züm üretmek, üniversitelerimizin amacı olma- lı. Bu amaçla öncelikle bilim adamlarının dü- zeltimi gerekir. İnsan hak ve hürriyetlerine saygılı, önyargısız, gerçek bilimsel düşünceye sahip "bilim adamı ordusu" iki binli yılların hemen öncesinde, ülkemizin hedefı olmalı. Türkiye'nin yüksek düzeyde bilimsel potansiyeli vardrr. Bu kaynak yeterince kullanılamamaktadır. Bu gucü harekete geçirecek mekanizma ku- rulmalıdır. bu genel saptamalardan sonra önerilerim şunlar ola- caktır: 1) Üniversitelerin bilimsel özerkliği korunmalıdır. Bu an- lamda, siyasal iktidar değişimleri, bilimsel duşünceyi etkileme- melidir. 2) Bilim adamları ve öğrenciler her türlü ekonomik sı- kıntıdan arındırılmalıdır. 3) Bilimsel araştırmalar desteklenme- li, araştırmacı ekonomik ve duygusal yönden tatmin edilmeli. 4) Diploma, hak edene verilsin. Ama diploması olan da issiz kal- masın. 5) Işe girişte veya bir işte çalışmada diplomayla birlikte yeterlilik (ehliyet) aransın. Böylece diplomanın abartılı otoritesi kaldırılmış olsun. Ne YÖK ne de özel statüCAN SAVRAN (Boğazıçi Üni. Fen I Ed. Fak. Felsefe Bl.) Yeni hükumet programında YÖK'ü kaldıra- cağını, yeni, özerk bir üniversite yaratılacağını ifade ederken aralarında BÜ'nun de bulundu- ğu beş üniversiteye getirilmesi düşünülen "özel statü" hakkında hiçbir açıklama yapmadı. He- nüz özel statünün uygulamp uygulanmayacağı belli değil. Üstelik hükümetin özerlikten neyi kasttettiği de anlaşılamadı. Yüksek Öğretim Kanunu'nun özel statü ile ilgiii 19. ek maddesine göre 4'ü cumhurbaşkanınca doğrudan se- çilecek, diğer 4'ü MEB ve YÖK'un gösterdiği 12 aday arasından yine cumhurbaşkam tarafından atanacak. Üst Yönetim Kurulu üyeleri, devlet memuru olma niteliğine sahip ve toplumda "temayüz" etmiş kişiler arasından seçilecek. Oysa özerk üniversite modelinde üniversite dışında herhangi bir kunım veya kişinin rektör, dekan vb. atama yetkisi olmadığı gibi bu kişiler doğrudan üniversitenin özbileşenleri tarafından seçüir. Ayrıca doğrudan iktidarca seçilen niteliği beürsiz Üst Yö- netim Kurulları (mutevelli heyetleri) iktidann benimsediği siya- si ve felsefi görüşten bağımsız hareket edebilecek unsurlan içer- mez. Dolayısıyla özel statü ile üniversitenin idari ve akademik özerkliğine set çekilecektir. StRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle