22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 KASIM 1991 CUMHURİYET/7 1920'liyıllann başında Ingüiz kamuoyundaki hava nasıldı? İngiliz basınında Kurtuluş SavaşıAHMET GÜNGÖR ENÇER NOTTINGHAM — MuUfa Kemal Atatürk 1927 yılının eltim ayında Curnhuriyet Halk Partisi'nin ikinci kurultayında bizzat kendisinin okuduğu ve Türkiye Cumhunyeti'nin yeni- den doğuşunu anlatan alu gün- lûk tarüu nutkunun 1920 yılının ilk aylanndaki olaylan nakleden bölümunde şöyle demektedir: "...Insaf vc merhamet dUetnek- le miliet işleri, devlet işleri gö- rülemez; milletin ve devktin se- ref ve istiklaH korunamaz. In- saf ve mernamet dilenmek gibi bir prauip yoktur. Tark miUe- ti, Türkiye'nin gelecekteki ço- cuklan bunu bir an hatırdan çı- karmamalıdıriar..." Ulusal kurtuluş hareketinin başladığı 1919 yıhndan cumhu- riyctin ilan edildiği 1923 yüı so- nuna kadar Mustafa Kemal' Atatürk ve Kuvayı Milliyecile- rin girişimlerinin hepsinde yuka- rıdaki cümlenin özü olan, inançlanndan ödün venneyen gururlu, sabırlı bir tutum göz- leniı. Birinci DOnya Savaşı sonra- sında ışgalci galip ülkelerle iljş- kilerimizde Istanbul Bab-ı Âİi Hükümeti ile Ankara Büyük Miliet Meclisi Hükümeti'nin tu- tumlan arasında en büyük fark- lılık; birincisinin ülkenin gelece- ğini büyük devletlerin merha- metinde araması; ikincisinin ise ülke çıkarlarını ne pahasına olursa olsun sonuna kadar mil- letin savunacağına ınancı olarak belirlenmektedir. Yetmiş yıl önceki Istanbul hüküraeti idarecilerinin dış po- litikadaki bu merhamet dilenci- liği, zamanın Istanbul aydınla- n arasında da değişen oranlar- da yandaş bulmaktadır. Halide Edip Adıvar'ın 10 Ağustos 1-919 tarihinde Mustafa Kemal'e yaz- dığı ve Amerikan mandasmın gerekliliğini savunan mektubun- da kullandığı "...parasız, ihti- sassız, kudretsiz..." gibi sıfatlar bu bezgin tutumu açıklıkla or- taya koymaktadır. Bağımsızlık Savaşınuzın baş- ladıgı 1920 yüında Batı'da "Do- gu proMemi" olarak görülen Osmanh tmparatorluğu'nun ka- lıntılarının nasıl böluşüleceği konusu, Ingiltere'nin ekonomik ve politik çıkarlan bakımından son derece önemli görülmekte ve kamuoyunu yakından ilgilen- dirmektedir. lçlerinden birinin bugün da- hi yayımladığı 'Dlustrated Lon- don News\ 'The Graphk' ve 'Punch' gibi haftalık yayınlar si- nema ve televizyonun olmadığı bu devrede olaylan okuyucula- nna çizim ve kısmen de fotoğ- raflarla ulaştınnaktadır. Yetmiş yıl önceki popüler tngiliz bası- nında Türk dış politikasının sayguüık imajının geçirdiği dev- reler ilginç karikatür, aktüel çi- zim ve resimli yonımlarda açık- ça gözlenmektedir. 1920 yılı, Birinci Dünya Sa- vaşı'nın galipleri müttefıklerce, bilhassa Turk problemınin çö- zümlenme yüı olarak görülmek- tedir. Türkler artık Avrupa, Baikanlar ve Ortadoğu'da bir güç olmaktan çıkanlacak, tngi- hzlerin vesayeti altında görunüş- te bağımsız bir ülke haline geti- Direnme ve bedeli 1920 yılının ikinci yarısından sonra İngiliz basınında, sultan ve Istanbul hükümeti dışında henüz kuçumsenmekle bırlikte Ankara'daki Milli Meclis'in ve Heyeti Temsiliye'nin de Türk- lerle ilişkilerde göz önünde tu- tulması gereken bir güç olduğu kabul edilmektedir. Hantal, çırkin, tembel, şal- varlı, yaralı, bereü Turk karak- teri, hâlâ İngiliz karikatür sa- natçılanrun tercih ettikleri pro- totip Turk karakteri olarak de- vam etmekle beraber, kimi za- man palasını sallayan bir bıçkın, kimi zaman da zamanın moda- sına uygun giyinmiş genç bir adam olarak çizilen yeni bir Türk modeli de ortaya çıkmak- tadır. Türkiye ile ilgili bütün ilişki- lerde sultan ve idarecilerinin baş eğici, yumuşak ve hatta zaman zaman kraldan çok kralcı tu- tumlanndan son derece mem- nun olan tngilizler, Ankara'da- ki milli hükümetin gittikçe kuv- vetlenmesi ve önem kazanma- sından rahatsız olmaktadırlar. Türk probleminde ortaya çıkan bu yem faktörü nötralize etmek ve Ankara Büyük Miliet Mecli- si'nin önemini küçütmek gaye- si ile ingiliz basınında zaman za- man sözumona tarutıa yazılar yayımlanmaktadır. Banş timitleri Londra Konferansı sonrası İngiliz kamuoyu ve siyasi çevre- lerinde Türklerle gerek masa ba- şmda gerekse cephede her türlü ilişkilerde Mustafa Kemal ve Ankara hükümetinin göz ardı edilemeyeceği kanısı belirli bir hale gelmektedir. Yayımlanan foto-röportaj ve yazılarda Mus- tafa Kemal ve yandaşlanndan artık eşkıya diye değil, aksine ünlü bir lider diye bahsedil- mektedir. Nihayet büyük zafer Türk egemenlik ve bağunsız- lığının, ulkenin bölünmezliğinin başından beri merhamet, yakar- ma veya galiplerin her arzusu- na boyun egmekle kazanılama- yacağma inanan Mustafa Kemal ve Türk halkı, Afyon'da 30 Ağustos 1922 günü sadece aske- ri bir zafer kazanmakla kalma- mış; iki yüz yüdır ilk defa banş konuşmalanna eşit şartlarla oturabilecek saygın bir ülke ol- ma yolunda ilk ariimmı atmışur. Pı.\C î Oı. IılU I.OM)OS C l l l ] ' \ \ l . l - r i ' - *• » II, 13.\ ANOTHER TÜBKISH CONCESSION. TIUKT (**tı m i* uı e l»< Cn MILTS I LO\L THEL STILL '?E B\G A\D MGt \GL jıwt rm~*n« ,H«U| fc.LROPn' IV TUOÜ INSIŞTEST. I L T!IT PUNCU. Olt T1IC LOMUOH C U U U V \ I U - J t i 7 H.M L'ENFANT TER1UİÎLE. Tuo ı WII.L m.ırr ı\) TIIK DHTII FOU OUH NADONIL IKMODS.- TV«. • WhLls 1F YOU JlLaT BÜT 1 WAbII U\ H\N»Î OF TUB « a -LNİ.I.SS OF LOt IteK \OV W1N - TÛRKLERDEN BİR ÖDÜN DAHA - Türkiye - (Banş Konferansının müş- kû! duruma düsmesinden endişelı) Avrupa, bütün kusurlanna rağmen senı hâlâ sevıyorum Israr edersen pılı-pırbmla seninle kalmaya raayım (Punch, 14 Ocak 1920) ll, Olt TIII! U)NDO\ CiniilVAHI—... rr.ıı. M U. B U NINE YEAİÎS AFTEİİ. u u , , \\IHT PID «m tnn IPD r.unı -« ıv i"n» THI TI PK UUST COVSOLI AFACAN ÇOCUK — Bu karikatûrde Sevr Banş Anlasması'nı reddeden Mısak-ı Mılliciler. kuru sıkı atan, cılız. traşsız bir külhanbeyı olarak çizıl- rnekte. arka planda ıse Sultan ve Istanbul polıtıkacıları da nargılesını tüt- türen yaralı berelı bir kışı olarak çızılmektedır Kuvay-ı Mıllıyecı genç Türk "milli şeref ve namus uğruna ölünceye kadar savaşacağını" ılan etrnekte- dir Sultan ve taraftarlarını temsıl eden ırrüyar Tûrk ıse Savaşırsan senın bıleceğın ış, ama ben bu ışte yokum, kazanırsan o zaman ışler değışır' dıyerek Sultan'ın tahtını korumayı düşünmekten başka bir kaygısı olma- dığını vurgulamaktadır (PHitch, 7 I M U M U 1920) GUAUDIANS OF THE PEACE. H BÜAVB 1 \M OF Ol'IMON TH \T Tlllb I*- NOT Tllt l-bYCHOLOOICAL MöUEV TOB LS TU lSTU'^Nr Mn L<no Giu» ı ONCE MOft*' ! HM» \M->H.r 1N C'*KL>nL ACREEİIbNT ^ ITH ^01 BMUŞ BEKÇİLERİ — Sakarya Savası'nın anfesinde yayımlanan bu kari- katûrde arka planda Türk ve Yunanlılar kanlı bıçaklı bırbirlerıne gırerler- ken Fransız Jandarması kıyafetı gıymış BRIAND, Türk problemının onlar adına Yunanlar tarafından çözümleneceğını ıma ederek Lloyd George'a kavgaya mûdahale etmek ıçın uygun bir zaman olmadığını söylemekte- dır İngiliz Basbakam da kumaz kurnaz ona katıldığını belırtmektedır. (Puncb, 17 A§ustos 1921) VI SCH 011 TIIK IJ^^DO^ CllMtl\ \HI—Sfj-nnnnc. Jl I9Ü THE WATCH 0N THE BOSPHORUS. ' (/brlıınMİ • SEB TIIK CONQLEHING IIERO COJ1LS! i « t Fıwf« ( ı ^ e ) ' H S WK SEF AU. R1GIIT BLT DON'T İOU LET ÎOtR T TOO BIC VO . l u l l l 11/ ^OIN'O FM.LOW PUNCII. OR TUK U)\İM>N CfI\RIV \«l —V**ru 2\ l'Jİ* THE Tl'HKlSH CüNFKHENCE BATH. ı M \r ioı ü sı n\ ırı 9 YIL SONRA — Bu karikatûrde Efzun askennın üzıerine oturmuş olarak gösterilen ve milli kuvvetlen temsıl eden Türk subayı. Anadolu'nun bü- tûnlüğünü sağiadığım ılan etmektedir (Punch, 13 Eylül 1922) TÜRK KBNFERANS HAMAMI - Ondokuzuncu yüzyılda ve daha önce barış konferanslarında Türkiye ile ılgılı kararları hemen hemen tek taraflı almaya alışan büyük devletJer, Lozan'da karşılarında değışık bir Türk de- BOĞAZİÇİ DEVRİYESİ — Türkiye - (yüksek sesle) Iste bûyûk kurtarıcı legasyonu bulmanın sıkıntısını çekmektedırler Konferans uzadıkça mût- kahraman gelıyor tefiklerın direnci de azalmaktadır Karikatûrde Türk hamamındakı Musta- Ingıltere ve Fransa - (bırlikte) Görûyoruz, delikanlı, dıkkat et de sevin- fa Kemal, Lord Curzon'a ve ötekı delegelere terlemelerı bıttıyse, kese cin başına vurmasın (Punch, 20 Eylül 1922) sabuna hazır olmalartm' söylemektedır (Punch, 28 Mart 1923) Kısa bir süre önce karikatür- lerde yırtık çoraph, yamalı şah- varlı, dudağından sigarası eksik olmayan, hantal, tembel, yü- zünde riyakâr bir anlam olan Türk prototipi yerini yüzü gü- len, kendinden emin, sağlıklı, kalpaklı yeni bir tipe bırakmış- tır. Milli kuvvetlerin tartışma gö- türmez askeri zaferleri karşıs'.n- da Sevr Antlaşması'nm hemen hemen bütün maddelerinden vazgeçen müttefıkler, bilhassa tngilizler hiç olmazsa Boğazlar'- ın kontrolunü elden çıkarmak istememektedir. Lozan ve cumhuriyete doftru Büyük zafer ve Izmir'in kur- tuluşu, silahlı mücadelenin so- nınu, cumhuriyete giden yolun da başım sımgelemektedir. Sa- dece iki yıldan az bir süre önce ayakta duramayacak kadar hal- siz, zavalh, hırpani Türk, sade- ce kendi kaderini değiştirmekle kalmayıp dünya ulusları arası- da hızlı bir saygınlık kazanma- ya başlamıştır. Turk zaferi Kral Konstantin'- in tahtına, gururlu İngiliz Baş- bakan Lloyd George'un da ik- tidanna mal olmuştur. Değişen bütün şartlara rağ- men fngilizler kendi çıkarlan ve imparatorhıklannın devamı için vazgeçilmez saydıklan Boğaz- lar'ın kontrolü yolunda kuvvet gösterilerine varan girişimlerde bulunmuşlar; saray ve yandaş- ları hiçbir gayret ve destek ver- medikleri Kurtuluş Savaşı zafer- lerinin saltanatlannı devam et- tireceği rüyalannı görmeye baş- lamışlardır. öte yandan dünya basınını biraz analitik bir gözle tarayan bir gözlemci, Türkiye'de Istan- bul dışmda yeni bir politik mer- kezin gelişmekte olduğunu; ye- ni, dinamik, genç bir kadronun ülkenin geleceğinde eski, denen- miş, küçük hesaplann politika- cüannın yenni almakta olduğu- nu ve hepsinden öte yeni bir li- derin ortaya çıkmakta olduğu- nu görmekte zorluk çekmez. Lozan Konferansı'nın hazır- lık devresinde, ingiliz basınında genel hava, Türk zaferinin sağ- lanmasında hiçbir katkısı olma- yan, aksine bu zafere giden yol- lan zorlaştınnaktan geri kalma- yan sultan ve onun eski yöneti- cileri ile Sevr'de olduğu gibi Lo- zan'da da kendi şartlannı rahat- hkla dikte ettirebilecekleri Türk temsilcileri ile yurütebilecekleri yolundadır. TKnl ctesaat22.(Xycle]MtwBakanlığı'run desteğiileçekilen (c Metamorfozr 'adlı film gösterüiyor Bu gece TV'de Atatürk oynayacakRefik Erduran'ın senaryosunu yazdığı "Metamorfoz" adlı filmde Atatürk rolünde Mahir Günşiray'ı .seyredeceğiz. Metamorfoz, Kurtuluş Savaşı yıllannda Türk toplumundaki hızlı değişimi konu alan bir fılm. TURHANGÜRKAN Kültür Bakanhğı'mn öncülü- ğttnde, Ataturk'ün yaşamını ko- nu alan sinema filmlerinden çe- kimi biten "Metamorfoz", onun ölum yüdönumüne rastla- yan bu gece ekrana getirihyor. Gazeteci, oyun yazan Refik Er- duran'ın senaryosunu yazdığı, içine belgesel bölümler de ekle- nen Ataturk'ün yaşamına ilişkin dramatik "Metamorfoz" filmi- nin yönetmeni, daha önce TV'ye başanü bir Mithat Cemal Kuntay uyarlaması "Üç tsUn- bnl"u kazandıran Feyzi Tuna. Çetin Tunca'mn görüntülediği filmin yapım yönetmeni Fatih Aksoy. "Metamorfoz", Kültür Ba- kanhğı ile Refik Erduran'ın sa- hibi olduğu Fora Film Şirketi ve Istanbul Film Ajansı'nın işbir- MeUunorfoz adlı filmde AUtürk'ü Mahir Günşirmy canlandınyor. (Fotofnf: İBRAHtMGÜNEL) liğiyle hazırlandı. Istanbul'da vizyon Merkezi'nde yapüdı. FU- Galatasaray Lisesi, Pera Palas min danışmanlıklarını Sinema Oteli, Zapyon Rum Kız Lisesi, Ankara'da Amtkabir, Çankaya Cumhurbaşkanlığı Müze Köş- kü, Atakule ve Etnografya Mü- Televizyon Merkezi Başkam Prof. Sami Şekeroğlu ve Ata- turk Yüksek Kumlu'ndan Prof. Ahmet Mumcu yaptı. "Metamorfoz" fUminde Ata- Laboratuvar işlemlen Mimar türk rolünü, Istanbul Devlet Ti- Sinan Üniversitesi Sinema Tele- yatrosu sanatçılarından Mahir zesi'nde 22 işgününde çekildi Günşiray oynuyor. Bu sanatçıyı inandıncı olarak Atatürk'e benzetmek için Al- manya ve Ingiltere'den plastik uzmanları geldi. Erduran, film- de Ataturk'ün yaşamımn değil, belirli bir mesajın verümesi ge- reğine inandığı için görüntü ola- rak gösterilmesinin karşısmday- TV1 / Saat: 22.00 / TV Filmi / Metamorfoz / Yönetmen: Feyzi Tuna / Senaryo: Refik Erduran / Görüntü yönetmeni: Çetin Tunca / Müzik: Sarper Özsan / Oyuncular: Emin And, Ash Öykan, Mahir Günşiray, Dorothy İz, Şavaş Akova, Engin İnal, Mehmet Ege, Engin Yörükoğlu, Necdet Yakın, Nedim Göknil, Metin Beğen, Kemal İnci / 1991, Fora Film Yapımı / Süresi: 106 dakika. dı. Ancak yönetmen Tuna, Ata- turk'ün hiç gösterilmemesinin teknik zorluklar yaratacağını öne sürünce, baa planlarda gös- terilmesi uygun bulundu. Ata- türk yerine kamera oynayacak- tı. Şimdi tül arkasından Ata- türk'ü görüntü olarak izleyece- ğiz. Senaryo yazan Refik Erdu- ran, "Neden Metamorfoz" so- rumuzu şöyle yanıthyor: "AU- tiırk'ü başka ülkelerin büyük komutan ve devlet adamlann- dan a>ıran özellik, bir toplumn yeniden biçimJendirmedeki us- büıgı ve hızıdır. Başka yerkrde yüzyıllar suren defişiklikleri, AUtürk bizde beş yüa sığdırmıştır. Senaryoda bu i>aşdöadürücü hıa ve başanyı işledim. Adını da onun için 'Metamorfoz' (Bir Sürat Reko- ranun Öyküsü) koydum. BiHn- digi gibi bn bir biyoloji terimi- dir." Çekimden sonra konuştuğu- muz yönetmen Feyzi Tuna, "Nasıl bir film oldo" sorumu- zu şöyle yanıtladı: "Senaryo ttzerinde oynama şansım yoktu. Kuruldan çıktıgı gibi çekmek zornnda kaldım. Göniil isterdi ki Atatürk devrimlerine daha bir eleştirel yaklaşun olsun. An- cak 'Metamorfoz', sonuçta 'res- mi ideolojik' oldu. Ve vatan sa- ğolsıın." Filmin teknik çalışmalannı yöneten Onat Kutlar, söyleşi- mizde şunlan söyledi: "Refik Erduran, modern Tiirkiye'nin önemini vurgulayan savsız, sa- de, derli toplu bir yapıt hazıria- mış. Gerçi yeni bir şe> söylemi- yor. Ancak Ueride okullarda öğ- rencilere ciddi bilgiler verecek önemli çalışmalann ilki." Atatürk neden hain ilan edildi?HİKMET ÖZDEMİR Sıyaset bilımci Yüzyıhn ilk çeyreğindekı Turk milli haıeketinin siyasi ve askeri önderi Mustafa Kemal, yorgun bir Osmanlı paşası değildi. Göğsu nişan ve madalya dolu zevat, Boğaz'a demir atmış yabancı donanmayı seyrederken o, Anadolu'ya gitti. Saray, iddia edildiği gibi el altından bu gidişi destekledi mi? Tartışılabilir... Eğer öyle idiyse neden sonradan 'hain' diye fetva verdirtti? Kemal Paşa, Turklerin tarihteki en büyük milli önderıdir. Radikal bir cumhuriyetçidir. Imparatorluk hülyası biterken fazlasıyla gecikmiş veya geciktirilmiş Turk milliyetçiliğini 'Batı'ya rağmen' devletleştirmeyi başardı. Bunlar olurken, 'Kürt' kimliği neden gözardı edildi? Kürt intelligentsiası, Ankara'daki Kuvayı Milliyecilerden niye hep uzak durdu? Kemal Paşa'yı candan destekleyenler neden yalmzca Kürt beyleri idi? Tanınrmş Kurt simalan nerede idiler? Yanıtlanması gereken pek çok soru var. Tarih ve politika çalışan kişiler elbette bu ve benzeri soruları yanıtlayacak ve 'cumhuriyetin sivil tarihi' yazılacaktır. Bu yapıhrken büyük olasıhkla 'Böyle olmamalıydı' veya 'Şunlar da dikkate ahnabilirdi' denilebilecek durumlar ortaya çıkacaktır. Fakat bir gerçek var ki herkesin kabul etmesi dürüstlük olur: 1923'te bağımsız, milli devlet Türkler için bir zorunluluktu ve yönetim şekli cumhuriyet olmak durumunda idi. Atatürk buna öncülük etti. Gerisi boş laf...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle