Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 KASIM 1991 CUMHURİYET/7
1920'liyıllann başında Ingüiz
kamuoyundaki hava nasıldı?
İngiliz
basınında
Kurtuluş
SavaşıAHMET GÜNGÖR ENÇER
NOTTINGHAM — MuUfa
Kemal Atatürk 1927 yılının
eltim ayında Curnhuriyet Halk
Partisi'nin ikinci kurultayında
bizzat kendisinin okuduğu ve
Türkiye Cumhunyeti'nin yeni-
den doğuşunu anlatan alu gün-
lûk tarüu nutkunun 1920 yılının
ilk aylanndaki olaylan nakleden
bölümunde şöyle demektedir:
"...Insaf vc merhamet dUetnek-
le miliet işleri, devlet işleri gö-
rülemez; milletin ve devktin se-
ref ve istiklaH korunamaz. In-
saf ve mernamet dilenmek gibi
bir prauip yoktur. Tark miUe-
ti, Türkiye'nin gelecekteki ço-
cuklan bunu bir an hatırdan çı-
karmamalıdıriar..."
Ulusal kurtuluş hareketinin
başladığı 1919 yıhndan cumhu-
riyctin ilan edildiği 1923 yüı so-
nuna kadar Mustafa Kemal'
Atatürk ve Kuvayı Milliyecile-
rin girişimlerinin hepsinde yuka-
rıdaki cümlenin özü olan,
inançlanndan ödün venneyen
gururlu, sabırlı bir tutum göz-
leniı.
Birinci DOnya Savaşı sonra-
sında ışgalci galip ülkelerle iljş-
kilerimizde Istanbul Bab-ı Âİi
Hükümeti ile Ankara Büyük
Miliet Meclisi Hükümeti'nin tu-
tumlan arasında en büyük fark-
lılık; birincisinin ülkenin gelece-
ğini büyük devletlerin merha-
metinde araması; ikincisinin ise
ülke çıkarlarını ne pahasına
olursa olsun sonuna kadar mil-
letin savunacağına ınancı olarak
belirlenmektedir.
Yetmiş yıl önceki Istanbul
hüküraeti idarecilerinin dış po-
litikadaki bu merhamet dilenci-
liği, zamanın Istanbul aydınla-
n arasında da değişen oranlar-
da yandaş bulmaktadır. Halide
Edip Adıvar'ın 10 Ağustos 1-919
tarihinde Mustafa Kemal'e yaz-
dığı ve Amerikan mandasmın
gerekliliğini savunan mektubun-
da kullandığı "...parasız, ihti-
sassız, kudretsiz..." gibi sıfatlar
bu bezgin tutumu açıklıkla or-
taya koymaktadır.
Bağımsızlık Savaşınuzın baş-
ladıgı 1920 yüında Batı'da "Do-
gu proMemi" olarak görülen
Osmanh tmparatorluğu'nun ka-
lıntılarının nasıl böluşüleceği
konusu, Ingiltere'nin ekonomik
ve politik çıkarlan bakımından
son derece önemli görülmekte
ve kamuoyunu yakından ilgilen-
dirmektedir.
lçlerinden birinin bugün da-
hi yayımladığı 'Dlustrated Lon-
don News\ 'The Graphk' ve
'Punch' gibi haftalık yayınlar si-
nema ve televizyonun olmadığı
bu devrede olaylan okuyucula-
nna çizim ve kısmen de fotoğ-
raflarla ulaştınnaktadır. Yetmiş
yıl önceki popüler tngiliz bası-
nında Türk dış politikasının
sayguüık imajının geçirdiği dev-
reler ilginç karikatür, aktüel çi-
zim ve resimli yonımlarda açık-
ça gözlenmektedir.
1920 yılı, Birinci Dünya Sa-
vaşı'nın galipleri müttefıklerce,
bilhassa Turk problemınin çö-
zümlenme yüı olarak görülmek-
tedir. Türkler artık Avrupa,
Baikanlar ve Ortadoğu'da bir
güç olmaktan çıkanlacak, tngi-
hzlerin vesayeti altında görunüş-
te bağımsız bir ülke haline geti-
Direnme ve bedeli
1920 yılının ikinci yarısından
sonra İngiliz basınında, sultan
ve Istanbul hükümeti dışında
henüz kuçumsenmekle bırlikte
Ankara'daki Milli Meclis'in ve
Heyeti Temsiliye'nin de Türk-
lerle ilişkilerde göz önünde tu-
tulması gereken bir güç olduğu
kabul edilmektedir.
Hantal, çırkin, tembel, şal-
varlı, yaralı, bereü Turk karak-
teri, hâlâ İngiliz karikatür sa-
natçılanrun tercih ettikleri pro-
totip Turk karakteri olarak de-
vam etmekle beraber, kimi za-
man palasını sallayan bir bıçkın,
kimi zaman da zamanın moda-
sına uygun giyinmiş genç bir
adam olarak çizilen yeni bir
Türk modeli de ortaya çıkmak-
tadır.
Türkiye ile ilgili bütün ilişki-
lerde sultan ve idarecilerinin baş
eğici, yumuşak ve hatta zaman
zaman kraldan çok kralcı tu-
tumlanndan son derece mem-
nun olan tngilizler, Ankara'da-
ki milli hükümetin gittikçe kuv-
vetlenmesi ve önem kazanma-
sından rahatsız olmaktadırlar.
Türk probleminde ortaya çıkan
bu yem faktörü nötralize etmek
ve Ankara Büyük Miliet Mecli-
si'nin önemini küçütmek gaye-
si ile ingiliz basınında zaman za-
man sözumona tarutıa yazılar
yayımlanmaktadır.
Banş timitleri
Londra Konferansı sonrası
İngiliz kamuoyu ve siyasi çevre-
lerinde Türklerle gerek masa ba-
şmda gerekse cephede her türlü
ilişkilerde Mustafa Kemal ve
Ankara hükümetinin göz ardı
edilemeyeceği kanısı belirli bir
hale gelmektedir. Yayımlanan
foto-röportaj ve yazılarda Mus-
tafa Kemal ve yandaşlanndan
artık eşkıya diye değil, aksine
ünlü bir lider diye bahsedil-
mektedir.
Nihayet büyük zafer
Türk egemenlik ve bağunsız-
lığının, ulkenin bölünmezliğinin
başından beri merhamet, yakar-
ma veya galiplerin her arzusu-
na boyun egmekle kazanılama-
yacağma inanan Mustafa Kemal
ve Türk halkı, Afyon'da 30
Ağustos 1922 günü sadece aske-
ri bir zafer kazanmakla kalma-
mış; iki yüz yüdır ilk defa banş
konuşmalanna eşit şartlarla
oturabilecek saygın bir ülke ol-
ma yolunda ilk ariimmı atmışur.
Pı.\C î Oı. IılU I.OM)OS C l l l ] ' \ \ l . l -
r
i ' - *• » II, 13.\
ANOTHER TÜBKISH CONCESSION.
TIUKT (**tı m i* uı e l»< Cn
MILTS I LO\L THEL STILL
'?E B\G A\D MGt \GL
jıwt rm~*n« ,H«U| fc.LROPn'
IV TUOÜ INSIŞTEST. I
L T!IT
PUNCU. Olt T1IC LOMUOH C U U U V \ I U - J t i 7 H.M
L'ENFANT TER1UİÎLE.
Tuo ı WII.L m.ırr ı\) TIIK DHTII FOU OUH NADONIL IKMODS.-
TV«. • WhLls 1F YOU JlLaT BÜT 1 WAbII U\ H\N»Î OF TUB «
a -LNİ.I.SS OF LOt IteK \OV W1N -
TÛRKLERDEN BİR ÖDÜN DAHA - Türkiye - (Banş Konferansının müş-
kû! duruma düsmesinden endişelı) Avrupa, bütün kusurlanna rağmen
senı hâlâ sevıyorum Israr edersen pılı-pırbmla seninle kalmaya raayım
(Punch, 14 Ocak 1920)
ll, Olt TIII! U)NDO\ CiniilVAHI—... rr.ıı. M U. B U
NINE YEAİÎS AFTEİİ.
u u , , \\IHT PID «m tnn IPD r.unı -« ıv i"n» THI TI PK UUST COVSOLI
AFACAN ÇOCUK — Bu karikatûrde Sevr Banş Anlasması'nı reddeden
Mısak-ı Mılliciler. kuru sıkı atan, cılız. traşsız bir külhanbeyı olarak çizıl-
rnekte. arka planda ıse Sultan ve Istanbul polıtıkacıları da nargılesını tüt-
türen yaralı berelı bir kışı olarak çızılmektedır Kuvay-ı Mıllıyecı genç Türk
"milli şeref ve namus uğruna ölünceye kadar savaşacağını" ılan etrnekte-
dir Sultan ve taraftarlarını temsıl eden ırrüyar Tûrk ıse Savaşırsan senın
bıleceğın ış, ama ben bu ışte yokum, kazanırsan o zaman ışler değışır'
dıyerek Sultan'ın tahtını korumayı düşünmekten başka bir kaygısı olma-
dığını vurgulamaktadır (PHitch, 7 I M U M U 1920)
GUAUDIANS OF THE PEACE.
H BÜAVB 1 \M OF Ol'IMON TH \T Tlllb I*- NOT Tllt l-bYCHOLOOICAL MöUEV
TOB LS TU lSTU'^Nr
Mn L<no Giu» ı ONCE MOft*' ! HM» \M->H.r 1N C'*KL>nL ACREEİIbNT ^ ITH ^01
BMUŞ BEKÇİLERİ — Sakarya Savası'nın anfesinde yayımlanan bu kari-
katûrde arka planda Türk ve Yunanlılar kanlı bıçaklı bırbirlerıne gırerler-
ken Fransız Jandarması kıyafetı gıymış BRIAND, Türk problemının onlar
adına Yunanlar tarafından çözümleneceğını ıma ederek Lloyd George'a
kavgaya mûdahale etmek ıçın uygun bir zaman olmadığını söylemekte-
dır İngiliz Basbakam da kumaz kurnaz ona katıldığını belırtmektedır.
(Puncb, 17 A§ustos 1921)
VI SCH 011 TIIK IJ^^DO^ CllMtl\ \HI—Sfj-nnnnc. Jl I9Ü
THE WATCH 0N THE BOSPHORUS.
' (/brlıınMİ • SEB TIIK CONQLEHING IIERO COJ1LS!
i « t Fıwf« ( ı ^ e ) ' H S WK SEF AU. R1GIIT BLT DON'T İOU LET ÎOtR
T TOO BIC VO . l u l l l 11/ ^OIN'O FM.LOW
PUNCII. OR TUK U)\İM>N CfI\RIV \«l —V**ru 2\ l'Jİ*
THE Tl'HKlSH CüNFKHENCE BATH.
ı M \r ioı ü sı n\ ırı
9 YIL SONRA — Bu karikatûrde Efzun askennın üzıerine oturmuş olarak
gösterilen ve milli kuvvetlen temsıl eden Türk subayı. Anadolu'nun bü-
tûnlüğünü sağiadığım ılan etmektedir (Punch, 13 Eylül 1922)
TÜRK KBNFERANS HAMAMI - Ondokuzuncu yüzyılda ve daha önce
barış konferanslarında Türkiye ile ılgılı kararları hemen hemen tek taraflı
almaya alışan büyük devletJer, Lozan'da karşılarında değışık bir Türk de-
BOĞAZİÇİ DEVRİYESİ — Türkiye - (yüksek sesle) Iste bûyûk kurtarıcı legasyonu bulmanın sıkıntısını çekmektedırler Konferans uzadıkça mût-
kahraman gelıyor tefiklerın direnci de azalmaktadır Karikatûrde Türk hamamındakı Musta-
Ingıltere ve Fransa - (bırlikte) Görûyoruz, delikanlı, dıkkat et de sevin- fa Kemal, Lord Curzon'a ve ötekı delegelere terlemelerı bıttıyse, kese
cin başına vurmasın (Punch, 20 Eylül 1922) sabuna hazır olmalartm' söylemektedır (Punch, 28 Mart 1923)
Kısa bir süre önce karikatür-
lerde yırtık çoraph, yamalı şah-
varlı, dudağından sigarası eksik
olmayan, hantal, tembel, yü-
zünde riyakâr bir anlam olan
Türk prototipi yerini yüzü gü-
len, kendinden emin, sağlıklı,
kalpaklı yeni bir tipe bırakmış-
tır.
Milli kuvvetlerin tartışma gö-
türmez askeri zaferleri karşıs'.n-
da Sevr Antlaşması'nm hemen
hemen bütün maddelerinden
vazgeçen müttefıkler, bilhassa
tngilizler hiç olmazsa Boğazlar'-
ın kontrolunü elden çıkarmak
istememektedir.
Lozan ve cumhuriyete
doftru
Büyük zafer ve Izmir'in kur-
tuluşu, silahlı mücadelenin so-
nınu, cumhuriyete giden yolun
da başım sımgelemektedir. Sa-
dece iki yıldan az bir süre önce
ayakta duramayacak kadar hal-
siz, zavalh, hırpani Türk, sade-
ce kendi kaderini değiştirmekle
kalmayıp dünya ulusları arası-
da hızlı bir saygınlık kazanma-
ya başlamıştır.
Turk zaferi Kral Konstantin'-
in tahtına, gururlu İngiliz Baş-
bakan Lloyd George'un da ik-
tidanna mal olmuştur.
Değişen bütün şartlara rağ-
men fngilizler kendi çıkarlan ve
imparatorhıklannın devamı için
vazgeçilmez saydıklan Boğaz-
lar'ın kontrolü yolunda kuvvet
gösterilerine varan girişimlerde
bulunmuşlar; saray ve yandaş-
ları hiçbir gayret ve destek ver-
medikleri Kurtuluş Savaşı zafer-
lerinin saltanatlannı devam et-
tireceği rüyalannı görmeye baş-
lamışlardır.
öte yandan dünya basınını
biraz analitik bir gözle tarayan
bir gözlemci, Türkiye'de Istan-
bul dışmda yeni bir politik mer-
kezin gelişmekte olduğunu; ye-
ni, dinamik, genç bir kadronun
ülkenin geleceğinde eski, denen-
miş, küçük hesaplann politika-
cüannın yenni almakta olduğu-
nu ve hepsinden öte yeni bir li-
derin ortaya çıkmakta olduğu-
nu görmekte zorluk çekmez.
Lozan Konferansı'nın hazır-
lık devresinde, ingiliz basınında
genel hava, Türk zaferinin sağ-
lanmasında hiçbir katkısı olma-
yan, aksine bu zafere giden yol-
lan zorlaştınnaktan geri kalma-
yan sultan ve onun eski yöneti-
cileri ile Sevr'de olduğu gibi Lo-
zan'da da kendi şartlannı rahat-
hkla dikte ettirebilecekleri Türk
temsilcileri ile yurütebilecekleri
yolundadır.
TKnl
ctesaat22.(Xycle]MtwBakanlığı'run desteğiileçekilen (c
Metamorfozr
'adlı film gösterüiyor
Bu gece TV'de Atatürk oynayacakRefik Erduran'ın
senaryosunu yazdığı
"Metamorfoz" adlı
filmde Atatürk
rolünde Mahir
Günşiray'ı
.seyredeceğiz.
Metamorfoz, Kurtuluş
Savaşı yıllannda Türk
toplumundaki hızlı
değişimi konu alan bir
fılm.
TURHANGÜRKAN
Kültür Bakanhğı'mn öncülü-
ğttnde, Ataturk'ün yaşamını ko-
nu alan sinema filmlerinden çe-
kimi biten "Metamorfoz",
onun ölum yüdönumüne rastla-
yan bu gece ekrana getirihyor.
Gazeteci, oyun yazan Refik Er-
duran'ın senaryosunu yazdığı,
içine belgesel bölümler de ekle-
nen Ataturk'ün yaşamına ilişkin
dramatik "Metamorfoz" filmi-
nin yönetmeni, daha önce
TV'ye başanü bir Mithat Cemal
Kuntay uyarlaması "Üç tsUn-
bnl"u kazandıran Feyzi Tuna.
Çetin Tunca'mn görüntülediği
filmin yapım yönetmeni Fatih
Aksoy.
"Metamorfoz", Kültür Ba-
kanhğı ile Refik Erduran'ın sa-
hibi olduğu Fora Film Şirketi ve
Istanbul Film Ajansı'nın işbir-
MeUunorfoz adlı filmde AUtürk'ü Mahir Günşirmy canlandınyor. (Fotofnf: İBRAHtMGÜNEL)
liğiyle hazırlandı. Istanbul'da vizyon Merkezi'nde yapüdı. FU-
Galatasaray Lisesi, Pera Palas min danışmanlıklarını Sinema
Oteli, Zapyon Rum Kız Lisesi,
Ankara'da Amtkabir, Çankaya
Cumhurbaşkanlığı Müze Köş-
kü, Atakule ve Etnografya Mü-
Televizyon Merkezi Başkam
Prof. Sami Şekeroğlu ve Ata-
turk Yüksek Kumlu'ndan Prof.
Ahmet Mumcu yaptı.
"Metamorfoz" fUminde Ata-
Laboratuvar işlemlen Mimar türk rolünü, Istanbul Devlet Ti-
Sinan Üniversitesi Sinema Tele- yatrosu sanatçılarından Mahir
zesi'nde 22 işgününde çekildi
Günşiray oynuyor.
Bu sanatçıyı inandıncı olarak
Atatürk'e benzetmek için Al-
manya ve Ingiltere'den plastik
uzmanları geldi. Erduran, film-
de Ataturk'ün yaşamımn değil,
belirli bir mesajın verümesi ge-
reğine inandığı için görüntü ola-
rak gösterilmesinin karşısmday-
TV1 / Saat:
22.00 / TV Filmi
/ Metamorfoz /
Yönetmen: Feyzi
Tuna / Senaryo:
Refik Erduran /
Görüntü yönetmeni:
Çetin Tunca /
Müzik: Sarper
Özsan / Oyuncular:
Emin And, Ash
Öykan, Mahir
Günşiray, Dorothy
İz, Şavaş Akova,
Engin İnal, Mehmet
Ege, Engin
Yörükoğlu, Necdet
Yakın, Nedim
Göknil, Metin
Beğen, Kemal İnci /
1991, Fora Film
Yapımı / Süresi:
106 dakika.
dı. Ancak yönetmen Tuna, Ata-
turk'ün hiç gösterilmemesinin
teknik zorluklar yaratacağını
öne sürünce, baa planlarda gös-
terilmesi uygun bulundu. Ata-
türk yerine kamera oynayacak-
tı. Şimdi tül arkasından Ata-
türk'ü görüntü olarak izleyece-
ğiz.
Senaryo yazan Refik Erdu-
ran, "Neden Metamorfoz" so-
rumuzu şöyle yanıthyor: "AU-
tiırk'ü başka ülkelerin büyük
komutan ve devlet adamlann-
dan a>ıran özellik, bir toplumn
yeniden biçimJendirmedeki us-
büıgı ve hızıdır.
Başka yerkrde yüzyıllar suren
defişiklikleri, AUtürk bizde beş
yüa sığdırmıştır. Senaryoda bu
i>aşdöadürücü hıa ve başanyı
işledim. Adını da onun için
'Metamorfoz' (Bir Sürat Reko-
ranun Öyküsü) koydum. BiHn-
digi gibi bn bir biyoloji terimi-
dir."
Çekimden sonra konuştuğu-
muz yönetmen Feyzi Tuna,
"Nasıl bir film oldo" sorumu-
zu şöyle yanıtladı: "Senaryo
ttzerinde oynama şansım yoktu.
Kuruldan çıktıgı gibi çekmek
zornnda kaldım. Göniil isterdi
ki Atatürk devrimlerine daha
bir eleştirel yaklaşun olsun. An-
cak 'Metamorfoz', sonuçta 'res-
mi ideolojik' oldu. Ve vatan sa-
ğolsıın."
Filmin teknik çalışmalannı
yöneten Onat Kutlar, söyleşi-
mizde şunlan söyledi: "Refik
Erduran, modern Tiirkiye'nin
önemini vurgulayan savsız, sa-
de, derli toplu bir yapıt hazıria-
mış. Gerçi yeni bir şe> söylemi-
yor. Ancak Ueride okullarda öğ-
rencilere ciddi bilgiler verecek
önemli çalışmalann ilki."
Atatürk
neden hain
ilan edildi?HİKMET ÖZDEMİR Sıyaset bilımci
Yüzyıhn ilk çeyreğindekı Turk milli haıeketinin siyasi
ve askeri önderi Mustafa Kemal, yorgun bir Osmanlı
paşası değildi. Göğsu nişan ve madalya dolu zevat,
Boğaz'a demir atmış yabancı donanmayı seyrederken
o, Anadolu'ya gitti. Saray, iddia edildiği gibi el
altından bu gidişi destekledi mi? Tartışılabilir... Eğer
öyle idiyse neden sonradan 'hain' diye fetva
verdirtti?
Kemal Paşa, Turklerin tarihteki en büyük milli
önderıdir. Radikal bir cumhuriyetçidir. Imparatorluk
hülyası biterken fazlasıyla gecikmiş veya geciktirilmiş
Turk milliyetçiliğini 'Batı'ya rağmen' devletleştirmeyi
başardı.
Bunlar olurken, 'Kürt' kimliği neden gözardı edildi?
Kürt intelligentsiası, Ankara'daki Kuvayı
Milliyecilerden niye hep uzak durdu? Kemal Paşa'yı
candan destekleyenler neden yalmzca Kürt beyleri
idi? Tanınrmş Kurt simalan nerede idiler?
Yanıtlanması gereken pek çok soru var.
Tarih ve politika çalışan kişiler elbette bu ve benzeri
soruları yanıtlayacak ve 'cumhuriyetin sivil tarihi'
yazılacaktır. Bu yapıhrken büyük olasıhkla 'Böyle
olmamalıydı' veya 'Şunlar da dikkate ahnabilirdi'
denilebilecek durumlar ortaya çıkacaktır.
Fakat bir gerçek var ki herkesin kabul etmesi
dürüstlük olur: 1923'te bağımsız, milli devlet Türkler
için bir zorunluluktu ve yönetim şekli cumhuriyet
olmak durumunda idi. Atatürk buna öncülük etti.
Gerisi boş laf...