22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 10 KASIM 1991 HAVA DURUMU TURKİYEDE BUGÜN DÜNYA'OA BUGÜN Devtet Meteoroloji Işterl Genel Mûdüriûâü nden alınan bilgiye gûce Bat ve Orta Karadeniz, Iç Anadolu'nun doğusu, Akdenız ie Doğu ve Güneydoğu Anadolu böJgderi yağmurlu geçecek. Marmara'da yer yer sis görûle- cek. HAVA SICAKLIĞI: Önemlı bir dejjişıklik olmayacak. RÜZ- GÂR: Gûney ve batı yönlerden orta kuvvette esecek. Denizler- de Kuzey Ege, Marmara, Batı Karadeniz ve Akdeniz'de kıbleve lodostan, Doğu Akdeniz'de gü- neydoğusu ve poyrazdan 5 kuv- Y 22° 12° ayarta*» s ie° 11° E*I» Y 18» 2°Eranran B 16° 5°Eramım Y 10° -2° Esbş«hır B 16° 4°GaaanB() Y 23° 16° Gıresun Y 20° 10° Gumüştıane Y i Y Balılesr Bdec* 8ingAI Bıdıs vetnde saatte 4-16 denız mıli hızla esecek. Van Gö- j><* lû'nde hava çok bulutiu ve yağmurlu geçecek. Rûz- ç^^^ gâr gûney ve batı yönlerden orta kuvvette esecek. Conm Dond Y 14° 7°Hakfcin B 23° 12° Ispam B 20° 10° Istanbul B 17° 7°lzmır Y 16° 3°Kars 18° 5°Manısa 15° 9°KMaraş 8° 2°Mefan 5° 0°Mujb 15° 4°Mu$ 18° 4°N4de 17° 12° Ordu 10° 3°Ftae 15° 2°Samsun 16° 4°Sart 18°12°Sıno(i 29°12°Snas Y 15° 2° Kastamonu B 14° 13°16° 6°Kayser B 18° 10° Kjrtdarel B 17" 12° Kooya Y 15° 3»Kütalı»a B 19° 8-Ualatya 16° 1*Wan 13° 6°*Hgat 14° 3°Zongıidak Ckariı A-açık B-bukıOu G-gûneşi POurlı S-ssd Y-yaflmurtu BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 5 6 7 8 9 ••- SOLDAN SAĞA: 1/ Verev ya da düz biçilmiş bir kuma- şın, alt kısmı üst kıs- mından daha geniş olan, az çok belirgin kıvnmı... Değerli bir süs taşı. 2/ Malezya haikına özgü bir tür öldürücü delilik... Kürek gibi kimi araçlann enli ve yas- sı bölümü. 3/ Bir gösterme sıfatı... Hızlı bir trafik akımı sağlamak amacıyla yapılan çift yönlü geniş yol. 4/ Oylumlu... Melâli an- lamayan bir nesle — değiliz" (Ahmet Haşim). 5/ Güç, zor, müşkül. 6/ Yükselme, yücelme... Kraliçe. 7/ Bir Afrika ülkesi olan Zimbabwe'nin başkenti... Meslek. 8/ Safran, amber ve misk kanştmlarak yapılan güzel bir koku... Şarap, içki. 9/ Evrenpu- lu da denilen ve yapraklar durumun- da ayrılabilen parlak bir mineral... Maksat. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Anlayışsız, kalın kafalı... tki anlamı olan bir sözcüğün akla en az gelen anlamımn amaçlanarak kullanılması sanatı. 2/ Omurgayı oluşturan kemiklerden her biri... Bağımlı. 3/ Bir no- ta... Yatak doldurmaya yarayan yün, pamuk, kıtık gibi şeyler. 4/ Yankı... Jüpiter gezegeninin, 19O5'te keşfedilen yedinci uy- dusu. 5/ Posta sürücüsü. 6/ Ağzı çember biçiminde, torbaya benzer büyük gözlü balık ağı... Nine. 7/ Bakanlar kurulu... Güzel sanat. 8/ Duyuru... Kastamonu'nun bir ilçesi. 9/ Güzel çiçekli bir süs bitkisi... Bir yük hayvanı. 30 YIL ONCE Cumhuriyet NadirNadi Kabahat demokraside değil 10 KASIM 1961 Tarihimizde ilk defa olarak otuz dokuz yıldır savaş yüzü görmedik. Avrupa ortalarından Yemen çöllerine değin, yüzyıllar boyunca koca traparatorluğu karış karış temiz karu ile besliyen sevgili Anadolu, otuz dokuz yıldır kendi varlığını turtarmak, kendi taliini iyiye yöneltmek olanağına kavuşmuştur. Kurtuluş Savaşını yeni bitirdiğimiz sıralarda nüfusumuz on iki milyonu ancak buluyordu. O zamanki aydınlanmızm gözünde yirmi milyonluk bir Türkiye, bütün meselelerimizi çözmeye yarıyacak başlıca anahtar sayılıyordu. Boş topraklarımızı işliyecek, el dokunulmamış servetlerimizi değerlendirecektik. Zengin ve güçlü olacaktık. Yabancılar bize kem gözle bakamıyacaklardı. Milletler topluluğu içinde hatınmız sayılacak, itibarımız artacaktı. Bu otuz dokuz yıhn sadece on beşini Atatürk'ün önderliği altında bir yandan devrimler başararak, bir yandan ekonomik ve sosyal fcünyemizin temellerini Batılı ölçülere göre ayarlamaya gayret ederek bir çalışma disiplini içinde geçirdik. Cumhuriyetin onuncu yıl dönümünde, yurdumuzu dört yanından demir ağlarla örmuş ve on yılda on beş milyon genç yaratmış olmakla övunüyorduk. Milletçe refaha ulaşmanın yolu üzerinde idik. Bugün Atatürk'ü kaybettiğimizin yirmi üçüncü yılında o on beş milyonluk Türkiye hemen hemen otuz milyona yaklaşmıştır. Yani, İzmir zaferinden sonra "Ah, bir yirmi milyonu bulsak!" diyen kimi aydınlanmızın hayali yüzde elli fazlasiyle gerçekleşmiştir. Fakat meselelerimiz? Işte onlann henüz bir teki bile çözülememiştir, hatta çözülmek şöyle dursun, hepsi birbirine kanşarak arapsaçına dönmüştür. Nüfusumuz arttığı halde üretim metodlanmız aynı kaldığı için boş topraklarımız artık bize yetmez olmuş, topraksız vatandaş ya büyük şehirlere sığınmak, ya da ormanlan yakıp tarla açmak zorunda ' kalmıştır. Erozion tehlikesi bizi bir gün yurtsuz bırakacak derecede korkunçtur. Yeraltı servetlerimizin bugünkü işletme metodlariyle büyûk bir değer ifade edemiyeceği anlaşılmıştır. Milletler topluluğu içinde hatınmız hâlâ sayılıyorsa da bunun nedeni kendi gücümüzden ziyade coğrafı, ya da politik kaygulara dayanmaktadır. Atatürk'ün ölümünden bu yana geçen yirmi üç yılı iki devreye ayırmak mümkündür. Bir kez altı yılbk muazzam bir cihan savaşı olmuş ve biz bu savaşın dışında kalmak akılhlığını göstermişizdir. Bu, şüphesiz bir büyük başarıdır. Ona emeği dokunan devlet adamlanm ne denli takdirle ansak yeridir. Cihan savaşından hemen sonra ise çok partili demokrasi hayatına geçtiğimlzi biliyoruz. İflasla biten ve yeniden düzenlenmesine çalışılan bu hayatın bize daha nelere mal olacağını şimdiden söyliyemeyiz. Bir çoklanmızın ümitsizliğe düştüğünü, on altı yıldır içinde bocaladığımız bütün başansızlıklardan hep bu çok partili rejimi sorumlu tuttuklarını görüyoruz. Bu düşüncelerin yayılıp genişlemesi her bakımdan tehlikelidir. lnsan için hayatta en büyük nimet olan hürriyeti kendi isteğimizle tepmek, bir dikta yönetiminin baskısı altında zoraki bir huzura özlem duymak yurdumuza hiçbir şey kazandırmaz. Bu yoÜa hiçbir meselemize de çözüm bulamayız. Bizim en büyük kusurumuz, demokrasi yapacağız derken, ilk günden beri demokratik ortamın temel direği olması gereken Atatürk ilkelerine yeter ilgiyi göstermeyişimizdir. Çoğu politikacılarımız demokrasiyi bir taviz verme, bir adam kandırma ve bir oy avlama rejimi sanıyor. Seçmenin gönlünü hoş etmek uğruna öyle vaadlere girişen adaylara rasthyoruz ki, devlet idaresinde bunlar agır basınca demokrasi teknesi su üzerinde duramaz oluyor, batıyor. Nitekim 27 Mayıs'ta bir defa batü. Aynı zihniyette ısrar edilirse, hiç şaşmayalım, yann yine batacaktır. Hürriyet yönetimlerinde carpışan fiİcirler arasında bir uzlaşma düzeyi için rey aranabilir ve aranmalıdır da. Fakat ana ilkelerden taviz vermenin demokrasi ile ilişiği olamaz. Atatürk devrimleri, bir bütün olarak yurdumuzu demokrasinin temel şartlanna kavuşturmak amacını güdüyordu. Biz ise, daha işe başlarken o devrimlerden tavizler vererek şartları kendi elimizle ortadan kaldırdık. O halde kabahati neden demokraside anyoruz? T4RTIŞMA Adalar Kışları adada oturanlar hiçe sayılarak işletilmesine izin verilen sayısız kamyon ve traktörlerin gürültüsü ve egzoz dumanları, tüm güçlüklere karşın adalara gelmeyi başaran az sayıdaki kentliyi de pişman ederek kaçırmaktadır. Vatandaşın onayından sonra kesinleşecek olan 1/5000'lik Koruma Amaçlı Adalar Imar Planı Istanbul Anakent Belediyesi'nin 6. kat koridor duvarlarında sergilenmiştir. Adalar Belediye Başkanhğı tarafuıdan sipa- riş edilerek verileri saptanmış olan bu çok olumsuz planın Anakent Belediyesi'nin ça- lışmalan ile kenar notları yazılarak düzel- tilmesine karşın hâlâ adalann ölüm ferma- nı niteliğini taşımaktadır. Reddedilmesi bir yurttaşhk görevidir. Istanbul'un çok yakınında yer alan cen- net adalanmızm yalnız kişisel çıkarlarını gö- zeten, hain ve hoyrat tutum, davraruş ve uy- gulamalar yüzünden güzellik, özellik ve de- ğerini süratle kaybettiği, yaşanurun yıldan yıla daha sönük daha cansız hale geldiği açık bir gerçektir. Halkın önerisine sunu- lan bu plan bütün zararh ve yanlış tutum- ların yasal hale gelmesini ve sürdürülmesi- ni sağlayacaktır. Yurtsever halk ve yöneti- cilerimizin ilgilenecekleri umut ve inancı ile adalann durumunu ve sonınlannı bildiğim kadan ile dile getirmeye çalışacağım. 1- Adalann en önemli özelliği köylerinin iskele çevresine toplanmış ve sınırlandırıl- mış olması, doğaya büyük yer bırakılmış bulunmasıdır. 2- Adalarda yürüyerek, bisikletle, hayvan sırtında veya faytonla gidilerek kısa zaman- da bozulmamış nefıs bir doğa ortanuna tra- fik ve motor gürültüsü duyulmadan varıl- ması, egzoz dumanı kokmayan temiz ve mis gibi bir hava solunabilmesidir. Bu, en bü- yük turistik değerdir. Son yıllarda birçok Batı ülkesinde kent- lerin gürültüsü ve pis havasından bunalan insanların sağlıklannın korunabilmesi için dinlenebilecekleri yerler olarak, civarda do- ğası bozulmamış güzel ve büyük alanlar aranmakta, buralara motorlu taşıt girme ve yapı yasağı konularak belli amaçlı turistik bölgeler kurulmaktadır. Adalarda da tstan- bul'un büyük halk kalabalığına temiz ha- vada dinlenme saglayan doğanın küçültül- memesi için köy sınırlannın büyütülmeme- si, orman, makilik, kayalar gibi boş alan- lara inşaat yapümaması lazırndır. 87/11608 numaralı Bakanlar Kurulu karanna göre iç- lerine birçok turistik tesisin yapılmasına izin verilen, Türkiye'de kurulacak turistik mer- kezlerin yerlerini bildiren listelerde 6 ve 7 numara ile gösterilen Heybeli ve Büyüka- da'da en güzel ve önemli doğa parçalan olan Çam Limanı, SanatooTJm tepeleri ile Bü- yükada'nın Büyük Tlır yolunun bu listeler- den çıkarılması ve buralann ne tür olursa olsun hiçbir inşaata müsaade edilmeyerek doğal bırakılması gerekmektedir. Bu açıdan buralardaki yollann genişletilmesi de hata- lıdır. Adalann havasının temizliğinin ve sessiz- liğirun konınması için artık gelenek haiine gelmiş bulunan adalara motorlu taşıt gir- mesi yasağmın özenle konınması şarttır. Ne yazık ki bu yasak artık pervasızca çiğnen- mektedir. Atatürk'ün, özel olarak kendisi- ne getirtilen bu yasağı işaretle binmediği otomobil günümüz yönetici ve yakınlannı karşılamak veya vapura götürmek üzere is- kele içine kadar girebilmektedir. Taradık ço- cuklar okula minibüsle taşınmakta, orman kampırun hatırklan alışverişe ciple gidip gel- mektedirler. Yük taşıyan sayısız kamyon ve traktör adayı toza dumana boğmaktadır. Kanunlann hiçe sayılmaması ve adalann kurtuluşu açısından itfaiye, cankurtaran, emniyet ve çöp hizmeti için gerekenler dı- şındaki tüm motorlu taşıtlann adalardan geri alınması lazımdır. 3- Ada doğası tüm zenginlikleriyle kınl- çamlan, makilikleri, kayaüklan, kıvnmlı kı- yılan ile korunmalıdır. Tüm kanunlarm ya- sakladığı, sayısız deniz canlılannı yok eden kıyı dolgulanna kesinlikle müsaade edilme- mesi lazımdır. Doğa Değerlerini ve Eski Eserleri Koruma kurullanmn yetkisini aşa- rak evvelce verdikleri kıyı dolgusu izinleri ' kaldırılmalı, hiçbir şekilde uygulanmama- lıdır. Imar planında gösterilmiş bulunan Ni- zam Koyu'nda olduğu gibi dolgulann tümü- nün kaldınlması şarttır. 4- Tüm güzelh'klerine karşın, mevsimin kısahğı nedeniyle kazancını yeterli bulma- yan günümüz işadamlan adalardaki otelle- rin pek çoğunu kapatmışlar, binalan apart- manlara dönüştürmüşlerdir. Bu gerçeği giz- leyen bazı açıkgözler adalarda otel ve gazi- no gibi turizm gereksinimini öne sürerek yurdumuzda kurulacak turizm merkezleri arasma adalan da katmayı başarmışlardır. Amaçlanmn otel, gazino, lokanta gibi te- sisler olarak izin alacaklan yapüan apart- man veya villalara, yani ikinci konuta dö- nüştünnek ve pazarlamak olduğuna kuşku yoktur. 5- Adalar Belediyesi'nin sipariş ettiği Ko- ruma Amaçh İmar Planı'nda bu yörede yer alan turistik tesislerin bir kısmı belli şahıs- lara ait yeni satın alınmış yerlerdir. Hiçbiri Hazıne'ye ait değfldir. Halen ormanlık olan- lardan bir kısmı haritada orman alanından çıkanlmıştır. Bir kısım orman sonradan yanmıştır. Orman olan yerlerin tekrar or- man alanına dönüştürülmesi, yanan yerle- rin ağaçlandınlması lazımdır. Kışlan adada oturanlar hiçe sayılarak iş- letilmesine izin verilen sayısız kamyon ve traktörlerin gürültüsü ve egzoz dumanları, tüm güçlüklere karşın adalara gelmeyi ba- şaran az sayıdaki kentliyi de pişman ede- rek kaçırmaktadır. Bu yüzden son yıllarda hemen bütün otel, gazino ve lokantalar müşterisizlikten kapanmıştır. Aslında ilk ve sonbaharda, güzel günle- rin eksik olmadığı kış aylannda da adala- nn güzelh'k ve temiz havasmdan kent hal- kının yararlanması sağlanmalıdır. Deniz otobüsleri tamamen kaldınlma'Taıı, tarifeye yeterli vapur seferleri konulmahdır. Adalar- da iyi ve temiz birkaç otel, pansiyon, gazi- no ve lokantanın yıl boyu açık tutulması teş- vik edilerek sağlanmalıdır. Adalarda sergi, konser, tiyatro, açık artırma yapılabilecek salonlar kurulmaü, yaşamın canlı olarak sürdürülmesine çalışılmalıdır. tstanbul adalan eşsiz bir hazinedir. De- ğerini ve yararlanmasım bilerek koruyalım. Prof. Mimar ASIM MUTLU HÜSEYİN TÜZE (1956-1987) Dost insan, senl en verimll çağında kaybettik, adın "Metropol" ile yaşıyor. Her zaman yüreğimizdesln. AbduilahTÛZEve Metropoi Kûftflr Sanat Sflesi 1946-10 KASIM 1987 Yurtsever arkadaşımız, kardeştmiz, 1984-1986 Dönemi Oda Başkanımız MadenYüksekMühendisi Seçkin Y. İNCEEFE n,n Odamız çalışmalarına öğrendlik ytHartndan baştayarak koymuş olduğu katkılar ve verdiği mücadeleter rehbertmiz ve gururumuzdur. Aramızdan ayrılışının 4. yılında saygı ile anıyoruz. TMMOB Maden Mürundisleri Odası Yönetim Kurulu Hats off!Ingilizceyi Ingiltere'de öğrenmek için 7 TUR'u seçtiniz. Bu karara şapka çıkarılır. 7TUR TRAVELSHOP Aynntılı bilgi için dılokullan broşürümüzü isteyiniz. İnönü Cad. 37/2 Gümüşsuyu 1525921(4Hat) PROFESYONEL DERGİ YAYIN YÖNETMENİ VE TERCÜMAN ALINACAKTIR 1. Ankara Universitesi TÖMER'de çalışmak üzere Profesyonel Dergi Yayın Yönetmeni, (*) 2) Yurtdışında kalmış İngılizce ve Almanca bilen tercüman alına- caktır. (•) Dil bilmek tercih nedenidir. Son Başvunı Tarihi: L5 Kasım 1991 Başvuru: A.Ü. TÖMER DU Öğretim Merkezi Ziya Gökalp Cad. 18/1 Kızılay-ANKARA Tel: 134 26 64 - 134 30 90 (3 hat) C U M H U R İ Y E T KİTAP K U L Ü B Ü TÜYAP10. KITAP FUARINDA2 - 1 0 K A S I M G E L İ N Ü Y E O L U N Y I L B O Y U N C A D İ L E D İ Ö İ N İ Z K İ T A B A S A H İ P O L U N ! T E M E L B R I T A N N I C A VE S E Ç M E Y A P I T L A R T A K S İ T K A M P A N Y A S I N D A F U A R S Ü R E S İ N C E K U L Ü B E Ü Y E O L A N L A R A C U M H U R İ Y E T 1991YlLLIĞI Ö C R E T S İ Z 1ÛM0KUUM%20 Ûfl*E^25 C U M H U R İ Y E T Ç A Ğ D A Ş Y A Y I N C I L I K Ç A Ğ D A Ş Y A Y I N L A R I H E R G U N 1 1 . 0 0 - 2 0 0 0 T U Y A P 1 0 K I T A P F U A F I T E P E B A S I IREmTUR•• Ttııil Stıtuın " • MERKEZı Inonu Cod. 44 Taksim-lst. 151 73 35 (5 hat) • NIŞANTAŞIı 132 54 00 (3 hat) • KADIKÖYı (FeıtryıU 348 73 47 (2 hot) • GALLERIAı 559 01 29-559 78 71 • ETİLERı (YeHur) 157 62 95 (2 hot) • IZMIT. (CılcıHir) 1411 11 -128160 TRENI ^ \KAÇIRMAYIN Her Haftasonu PAMUKKALE Yatakh mlanmı Her Cuma alcjamı saat 17.30^a Istanbul'dan hareket HOTEL TUSAN'da konakbma 0/7 yaş ücretsiz (ytrtak v« ytmtk horiç) .OOO.- n.'ndan itibaren. E S A T TEKAND ile serbest resim çalışmalan Tet 146 77 25 yotak vjynra gbra dığq€n fr/tAamm bûRjimnızdon oğrarabfnnz. • tamıkkab'nh ııaık aı hovuzbmda >oğlMı yofonı... *r SÇ \ • Ç»vrt g«ıfcri v Ahodbio»Mv< » Ç^ş'rtB trom, >Wıy» v»ratıbartfc,'" İNGİLİZCEYİ 8 AYDA KONUŞUN Sizi Amerikalı dostlarımızla tanıştıralım. 349 59 38 ZULFUDÎCLELİ Yeni Diyaloglar? Statüko değişti! Dünyada da Türkiye'de de; sağda da sol- da da... Eski statükoya geri dönmek olanaksız. Gelecek ise statükolar dünyasından çok, öngörülmesi zor kapsamlı de- ğişiklikler, sürekli yeni durumlar dünyası olacağa benziyor. Türkiye, eski statükoyu tarihe bırakıp bu yeni, bilinmeyen- lerle dolu çağa sağlamca ayak basmanın yollannı anyor. Çek- tiğimiz sancılar bunun sancısı. Yeni yönelimlerimiz giderek belirginteşiyor. Son seçim kam- panyasının en önemli yani, Türkiye için yeni bir vizyonun çı- kış noktalannı ve bunlar üzerinde genîş bir politik ve toplum- sal mutabakatın olanaklı olduğunu ortaya koyması oldu. Ama şimdi şöyle bir soru var: Dünya ve Türkiye'deki bo- zulan eski statükonun ürünü olan, boydan boya eski statü- konun beliriediği yapı, kurum ve örgütlerimizin giderek be- lirginleşen bu yeni vizyon karşısındaki durumu nedir? Seçim kampanyasında da tanık olduğumuz gibi, enlemesine bütün yapı, kurum ve örgütlerı kesen yeni anlayışa bu yapı, kurum ve örgütlerimiz ne kadar ve nasıl uyum sağlayacak? Sancı- nın dinmesinin yolu, bu sorunun yanrtında yatıyor gibi gözü- küyor. Yeni vizyon, katılımcılığı temel aiıyor. Hangi koalisyonun ürünü olursa olsun, yeni hükümetin programında "katılımcı demokrasi"nin mutlaka ağırlıklı bir yer tutacağını şimdiden söyleyebiliriz. Peki ama, bırakalım devletin il ve ilçe örgüt- lenmelerini, yerel yönetimlerin ve hatta partilerin il ve ilçe ör- gütlenmelerinin yalnızca Ankara'ya endeksli olduğu; TFÎT ya- yınlannın ve ilkokullardan üniversiteye kadar özel ve resmi bütün okullardakı ders kitaplarının ideolojik içeriğinin Anka- ra'dan belirlendiği ve 35-40 yurttaşa bir devlet memurunun düştüğü bir yapılanmada katılımcılık, yani yurttaşlann ken- dilerini ilgilendiren sorunlar hakkında alınan karariara katıl- ması nasıl sağlanacak? Yeni vizyon, çoğulculuğu, hoşgorülü birlikte varoluşu ve yapıcı tartışmayı öngörüyor. Son seçimlerde ideolojiler, par- tiler, kent-kır, Doğu-Orta-Batı arasındaki oy dağılımı, Türki- ye'nin çeşitliliğini bir'in içine sığdırmanın olanaksız olduğu- nu, biriik'i sağlamanın faridılıklannın özgür ve demokratik mu- tabakatını aramaktan başka bir yolunun olmadığını çok so- mut kanıtladı. Ama yapı, kurum ve örgütlerimizin büyük ço- ğunluğu hâlâ tek bir degere, tek bir ideolojiye, tek bir kimli- ğe göre düzenlenmeye devam ettiği, politika kendi hakikatı- nı başkalannın kafasına vura vura kabul ettirmeye dayandtğı sürece, kamplaşmanın, kemikleşmenin, sertleşmenin diya- logsuzluğun önüne geçmek mümkün olabilir mi? Yeni vizyon, insan haklarının altını vurguyla çiziyor. Bunu çevre bilinciyte tamamlryor. İnsanın kendi gelişme yoiunu do- ğayı tahrip etmeyen, onun gelişmesiyie uyumlu bir rotaya oturtmasını mutlak bir zorunluluk olarak tanımltyor. Ama ada- let sistemimiz ve güvenlik örgütlenmemiz ile kentleşme ve sanayileşme modellerimiz öylesine eski ve hantal ki bu yeni vizyonla değil kesişen, teğet geçen yanları bile pek yok. Kadın, toplumumuzda sesini duyurmaya başlıyor. Onun eşitsiz durumunu kimse kolay kolay savunamaz, haklı gös- teremez oldu. Yeni vizyon, kadınca bir vizyon olmaya aday. Ama bütün yapı, kurum ve örgütlerimiz sapına kadar erkek! Kadınca düşünen ve davranan kadını benimsemeye hiçbiri hazır ve istekli değil. Bu sorunu nasıl çözeceğiz? Yeni vizyon, Türkiye'nin bir yandan ekonomik, politik, kül- türel olarak Balkanlar'a, Kafkaslar ve ötesine, Ortadoğu'ya yönelmesini, bir yandan da çok çeşitli ve yönlü bütünleşme- ler ve daha adil ve barışçı bir dünya düzeni adına devletle- rüstü kurumlara birçok alanda egemenlik devretmesini isti- yor. Peki ama, milletvekillerinin yemin metninde özlü biçim- de ifadesini bulan anlayışla ve buna göre düzenlenmiş 12 eylül kurumlarıyla bu mümkün olabilir mi? Özetle son seçim kampanyasında belirginleşmeye başla- dığı gibi, 20. yüzyıldaki büyük bir kazanımımız olan Cumhu- riyetimizi çoğulculuk ve katılımcılık yönünde demokratikleş- tirmek, onu insan haklan, çevre ve kadın bilinciyle güzelleş- tirmek ve dünyayla kucaklamak istiyoruz. Bu çekici 2000'li yıllar vizyonu, toplumumuz için büyük bir enerji kaynağı ol- maya aday görünüyor. Ama yapı, kurum ve örgütlerimiz; bir türiü aile şirketleri biçimini asamamış, gerçekten anonimleşememiş, risk almak- tan ölümden korkar gibi korkan şirketlerimiz; hep bir şeyleri koruma işgüdüsüne göre yapılanmış ve yaratıcılığa, yetenek ve bilgiye değil de yalnızca itaat ve kıdeme prim veren dev- let kurumlarımız ve hepsinden önemlisi, yalnızca yukandan aşağı komutla çalışan ve yalnızca yukandan dönüşüme en- deksli, kendi içinde tartışamayan monolitik partilerimiz bun- lar, bu vizyona nasıl ayak uyduracak, buna nasıl rvme verecek? Bu mümkün mü? Yoksa bu aşamada yeni vizyonun çeki- ci dinamizmini daha çok başka yerierde, ömeğin mevcut yapı, kurum ve örgütler arası mekânlarda, yatay iletişim ve ilişki- lerde ve hiç yaşanmamış yeni diyaloglarda mı aramalıyız? ÇAIJŞAJNLARIN SORULARI/SORUNLARI Y1LMAZ ŞİPAL "Tazminatım Nasıl Odenecek?" SORU: Ben ve bazı arkadaşlar kamaya ait bir işyerinde işçi olarak belirli bir sıire (5.8,10,15 yıl) çahşbktan son- ra vatani görevimizi yapmak üzere silah altına alın- dık. Askere alındıktan sonra o gfinttn ücretlerine göre kıdem tazminatımızı aldık. Askeriik bitimi hiç an vermeden aynı işyerinde işbaşı yaptık. Şn an ise ba- zılanmızuı emeklfligi gddL Hatta ha^ılanııımıılti geç- ti. Bizler emekli olmak için başvarada bulunursak kıdem tazminatı nasıl ödenecek? 1) Askerlikten önce geçen süre hesaba kaülacak mı? 2) Eski süreyi de içine alan bütün sürt ı. için kı- dem tazminaü hesaplanıp askere gHmeden onceki sü- renin tazminatı besaptan mı duşülecek? YXÎ. YANIT. tş Yasası'nın kıdem tazminatı ile ilgili koşullanıu be- lirleyen 14. maddesine göre hizmet akdi işçi yönünden, "Mu- vazzaf askeriik hizmeti dolayısıyla" feshedildiğinde, işveren kıdem tazminaü ödemekle yükümlüdür. "Askere giderken kıdem tazminatını alanlar, emekli olduk- lannda yeniden askerlikten önceye ilişkin surenin kıdem taz- minatını alabilir mi ya da bu süreye ilişkin ve askere gitmeden önce ödenen tazminat, son kıdem tazminatından duşülecek midir" sorulannın yanıtını yargı kararlanna bırakalım. (1) "(...) Davacı işçi 1958-1967 tarihleri arasındaki hizmetini muvazzaf askeriik nedeniyle sonra erdirmiş ve sona eren hiz- metinin kıdem tazminatını o tarihte almıştır. Bu hizmet ilişki- si muvazzaf askeriik sebebiyle sona erdirildiğine ve böylece o tarihte doğan kıdem tazminat hakkı kendisine ödendiğine gö- re artık o dönemin muvakkaat avans ödemesi şeklinde düşü- nülmesi mümkün değildir. Bu itibarla bu hizmet daha sonraki hizmeti ile birleştirilemez. (...) (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 29.4.1986 tarih, 3440 esas ve 4404 karar) (2) "Davaa işyerinde çalışırken muvazzaf askeriik sebebiyle işten aynlmış, askerlikten sonra tekrar işyerinde işe başlamış- tır. Askerlikten önce geçen süre için evvelce kıdem tazminatı almamış ise ve diğer şartlar da varsa kıdem tazminatı alabilir, askerlikten sonra tek- rar ise başlayıp bir süre çalıştıktan sonra istifaen aynhnış ol- ması, askerlikten önce yaptığı hizmet karşıhğı kıdem tazminatını almasına engel değüdirT' (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 19.1.1978 tarih, 379 esas ve 620 karar) (3) "Askeriik görevi nedeniyle isten aynlırken kıdem tazmi- natı ödenmişse, aynı dönem, kıdem tazminatında iki defa de- ğerlendirilemeyeceğinden bu yön keza yasanın buyurucu hükümleri gereği olduğundan resen dikkate alınarak hesapla- ma yapılmalıdır" (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2.11.1978 ta- rih, 734 esas ve 1119 karar.) Kaynak: (1) Yasa Hukuk Dergisi Mart 1987 sayfa:406. (2) Mustafa Cenberci-lş Kanunu, 1986, sayfa: 508 (3) Osman Usta- Kıdem Tazminatı 1988, sayfa: 171
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle