Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 10 KASIM 1991
HAVA DURUMU TURKİYEDE BUGÜN DÜNYA'OA BUGÜN
Devtet Meteoroloji Işterl Genel
Mûdüriûâü nden alınan bilgiye
gûce Bat ve Orta Karadeniz, Iç
Anadolu'nun doğusu, Akdenız
ie Doğu ve Güneydoğu Anadolu
böJgderi yağmurlu geçecek.
Marmara'da yer yer sis görûle-
cek. HAVA SICAKLIĞI: Önemlı
bir dejjişıklik olmayacak. RÜZ-
GÂR: Gûney ve batı yönlerden
orta kuvvette esecek. Denizler-
de Kuzey Ege, Marmara, Batı
Karadeniz ve Akdeniz'de kıbleve
lodostan, Doğu Akdeniz'de gü-
neydoğusu ve poyrazdan 5 kuv-
Y 22° 12° ayarta*»
s ie° 11° E*I»
Y 18» 2°Eranran
B 16° 5°Eramım
Y 10° -2° Esbş«hır
B 16° 4°GaaanB()
Y 23° 16° Gıresun
Y 20° 10° Gumüştıane Y
i Y
Balılesr
Bdec*
8ingAI
Bıdıs
vetnde saatte 4-16 denız mıli hızla esecek. Van Gö- j><*
lû'nde hava çok bulutiu ve yağmurlu geçecek. Rûz- ç^^^
gâr gûney ve batı yönlerden orta kuvvette esecek. Conm
Dond
Y 14° 7°Hakfcin
B 23° 12° Ispam
B 20° 10° Istanbul
B 17° 7°lzmır
Y 16° 3°Kars
18° 5°Manısa
15° 9°KMaraş
8° 2°Mefan
5° 0°Mujb
15° 4°Mu$
18° 4°N4de
17° 12° Ordu
10° 3°Ftae
15° 2°Samsun
16° 4°Sart
18°12°Sıno(i
29°12°Snas
Y 15° 2° Kastamonu B 14°
13°16° 6°Kayser
B 18° 10° Kjrtdarel
B 17" 12° Kooya
Y 15° 3»Kütalı»a
B 19° 8-Ualatya
16° 1*Wan
13° 6°*Hgat
14° 3°Zongıidak
Ckariı A-açık B-bukıOu G-gûneşi POurlı S-ssd Y-yaflmurtu
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8
5
6
7
8
9
••-
SOLDAN SAĞA:
1/ Verev ya da düz
biçilmiş bir kuma-
şın, alt kısmı üst kıs-
mından daha geniş
olan, az çok belirgin
kıvnmı... Değerli bir
süs taşı. 2/ Malezya
haikına özgü bir tür
öldürücü delilik...
Kürek gibi kimi
araçlann enli ve yas-
sı bölümü. 3/ Bir
gösterme sıfatı...
Hızlı bir trafik akımı
sağlamak amacıyla
yapılan çift yönlü
geniş yol. 4/ Oylumlu... Melâli an-
lamayan bir nesle — değiliz" (Ahmet
Haşim). 5/ Güç, zor, müşkül. 6/
Yükselme, yücelme... Kraliçe. 7/ Bir
Afrika ülkesi olan Zimbabwe'nin
başkenti... Meslek. 8/ Safran, amber
ve misk kanştmlarak yapılan güzel
bir koku... Şarap, içki. 9/ Evrenpu-
lu da denilen ve yapraklar durumun-
da ayrılabilen parlak bir mineral...
Maksat.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Anlayışsız, kalın kafalı... tki anlamı olan bir sözcüğün akla
en az gelen anlamımn amaçlanarak kullanılması sanatı. 2/
Omurgayı oluşturan kemiklerden her biri... Bağımlı. 3/ Bir no-
ta... Yatak doldurmaya yarayan yün, pamuk, kıtık gibi şeyler.
4/ Yankı... Jüpiter gezegeninin, 19O5'te keşfedilen yedinci uy-
dusu. 5/ Posta sürücüsü. 6/ Ağzı çember biçiminde, torbaya
benzer büyük gözlü balık ağı... Nine. 7/ Bakanlar kurulu... Güzel
sanat. 8/ Duyuru... Kastamonu'nun bir ilçesi. 9/ Güzel çiçekli
bir süs bitkisi... Bir yük hayvanı.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
NadirNadi
Kabahat demokraside
değil
10 KASIM 1961
Tarihimizde ilk defa olarak
otuz dokuz yıldır savaş yüzü
görmedik. Avrupa
ortalarından Yemen çöllerine
değin, yüzyıllar boyunca
koca traparatorluğu karış
karış temiz karu ile besliyen
sevgili Anadolu, otuz dokuz
yıldır kendi varlığını
turtarmak, kendi taliini iyiye
yöneltmek olanağına
kavuşmuştur. Kurtuluş Savaşını
yeni bitirdiğimiz sıralarda
nüfusumuz on iki milyonu
ancak buluyordu. O zamanki
aydınlanmızm gözünde yirmi milyonluk bir Türkiye,
bütün meselelerimizi çözmeye yarıyacak başlıca anahtar
sayılıyordu. Boş topraklarımızı işliyecek, el
dokunulmamış servetlerimizi değerlendirecektik. Zengin
ve güçlü olacaktık. Yabancılar bize kem gözle
bakamıyacaklardı. Milletler topluluğu içinde hatınmız
sayılacak, itibarımız artacaktı. Bu otuz dokuz yıhn
sadece on beşini Atatürk'ün önderliği altında bir yandan
devrimler başararak, bir yandan ekonomik ve sosyal
fcünyemizin temellerini Batılı ölçülere göre ayarlamaya
gayret ederek bir çalışma disiplini içinde geçirdik.
Cumhuriyetin onuncu yıl dönümünde, yurdumuzu dört
yanından demir ağlarla örmuş ve on yılda on beş milyon
genç yaratmış olmakla övunüyorduk. Milletçe refaha
ulaşmanın yolu üzerinde idik.
Bugün Atatürk'ü kaybettiğimizin yirmi üçüncü yılında o
on beş milyonluk Türkiye hemen hemen otuz milyona
yaklaşmıştır. Yani, İzmir zaferinden sonra "Ah, bir yirmi
milyonu bulsak!" diyen kimi aydınlanmızın hayali yüzde
elli fazlasiyle gerçekleşmiştir. Fakat meselelerimiz? Işte
onlann henüz bir teki bile çözülememiştir, hatta
çözülmek şöyle dursun, hepsi birbirine kanşarak
arapsaçına dönmüştür.
Nüfusumuz arttığı halde üretim
metodlanmız aynı kaldığı için boş topraklarımız artık
bize yetmez olmuş, topraksız vatandaş ya büyük şehirlere
sığınmak, ya da ormanlan yakıp tarla açmak zorunda
' kalmıştır. Erozion tehlikesi bizi bir gün yurtsuz
bırakacak derecede korkunçtur. Yeraltı servetlerimizin
bugünkü işletme metodlariyle büyûk bir değer ifade
edemiyeceği anlaşılmıştır. Milletler topluluğu içinde
hatınmız hâlâ sayılıyorsa da bunun nedeni kendi
gücümüzden ziyade coğrafı, ya da politik kaygulara
dayanmaktadır.
Atatürk'ün ölümünden bu yana geçen yirmi üç yılı iki
devreye ayırmak mümkündür. Bir kez altı yılbk muazzam
bir cihan savaşı olmuş ve biz bu savaşın dışında kalmak
akılhlığını göstermişizdir. Bu, şüphesiz bir büyük
başarıdır. Ona emeği dokunan devlet adamlanm ne denli
takdirle ansak yeridir. Cihan savaşından hemen sonra ise
çok partili demokrasi hayatına geçtiğimlzi biliyoruz.
İflasla biten ve yeniden düzenlenmesine çalışılan bu
hayatın bize daha nelere mal olacağını şimdiden
söyliyemeyiz. Bir çoklanmızın ümitsizliğe düştüğünü, on
altı yıldır içinde bocaladığımız bütün başansızlıklardan
hep bu çok partili rejimi sorumlu tuttuklarını görüyoruz.
Bu düşüncelerin yayılıp genişlemesi her bakımdan
tehlikelidir. lnsan için hayatta en büyük nimet olan
hürriyeti kendi isteğimizle tepmek, bir dikta yönetiminin
baskısı altında zoraki bir huzura özlem duymak
yurdumuza hiçbir şey kazandırmaz. Bu yoÜa hiçbir
meselemize de çözüm bulamayız.
Bizim en büyük kusurumuz, demokrasi yapacağız
derken, ilk günden beri demokratik ortamın temel direği
olması gereken Atatürk ilkelerine yeter ilgiyi
göstermeyişimizdir. Çoğu politikacılarımız demokrasiyi
bir taviz verme, bir adam kandırma ve bir oy avlama
rejimi sanıyor. Seçmenin gönlünü hoş etmek uğruna öyle
vaadlere girişen adaylara rasthyoruz ki, devlet idaresinde
bunlar agır basınca demokrasi teknesi su üzerinde
duramaz oluyor, batıyor. Nitekim 27 Mayıs'ta bir defa
batü. Aynı zihniyette ısrar edilirse, hiç şaşmayalım, yann
yine batacaktır. Hürriyet yönetimlerinde carpışan fiİcirler
arasında bir uzlaşma düzeyi için rey aranabilir ve
aranmalıdır da. Fakat ana ilkelerden taviz vermenin
demokrasi ile ilişiği olamaz.
Atatürk devrimleri, bir bütün olarak yurdumuzu
demokrasinin temel şartlanna kavuşturmak amacını
güdüyordu. Biz ise, daha işe başlarken o devrimlerden
tavizler vererek şartları kendi elimizle ortadan kaldırdık.
O halde kabahati neden demokraside anyoruz?
T4RTIŞMA
Adalar
Kışları adada oturanlar hiçe sayılarak işletilmesine izin verilen
sayısız kamyon ve traktörlerin gürültüsü ve egzoz dumanları,
tüm güçlüklere karşın adalara gelmeyi başaran az sayıdaki
kentliyi de pişman ederek kaçırmaktadır.
Vatandaşın onayından sonra kesinleşecek
olan 1/5000'lik Koruma Amaçlı Adalar
Imar Planı Istanbul Anakent Belediyesi'nin
6. kat koridor duvarlarında sergilenmiştir.
Adalar Belediye Başkanhğı tarafuıdan sipa-
riş edilerek verileri saptanmış olan bu çok
olumsuz planın Anakent Belediyesi'nin ça-
lışmalan ile kenar notları yazılarak düzel-
tilmesine karşın hâlâ adalann ölüm ferma-
nı niteliğini taşımaktadır. Reddedilmesi bir
yurttaşhk görevidir.
Istanbul'un çok yakınında yer alan cen-
net adalanmızm yalnız kişisel çıkarlarını gö-
zeten, hain ve hoyrat tutum, davraruş ve uy-
gulamalar yüzünden güzellik, özellik ve de-
ğerini süratle kaybettiği, yaşanurun yıldan
yıla daha sönük daha cansız hale geldiği
açık bir gerçektir. Halkın önerisine sunu-
lan bu plan bütün zararh ve yanlış tutum-
ların yasal hale gelmesini ve sürdürülmesi-
ni sağlayacaktır. Yurtsever halk ve yöneti-
cilerimizin ilgilenecekleri umut ve inancı ile
adalann durumunu ve sonınlannı bildiğim
kadan ile dile getirmeye çalışacağım.
1- Adalann en önemli özelliği köylerinin
iskele çevresine toplanmış ve sınırlandırıl-
mış olması, doğaya büyük yer bırakılmış
bulunmasıdır.
2- Adalarda yürüyerek, bisikletle, hayvan
sırtında veya faytonla gidilerek kısa zaman-
da bozulmamış nefıs bir doğa ortanuna tra-
fik ve motor gürültüsü duyulmadan varıl-
ması, egzoz dumanı kokmayan temiz ve mis
gibi bir hava solunabilmesidir. Bu, en bü-
yük turistik değerdir.
Son yıllarda birçok Batı ülkesinde kent-
lerin gürültüsü ve pis havasından bunalan
insanların sağlıklannın korunabilmesi için
dinlenebilecekleri yerler olarak, civarda do-
ğası bozulmamış güzel ve büyük alanlar
aranmakta, buralara motorlu taşıt girme ve
yapı yasağı konularak belli amaçlı turistik
bölgeler kurulmaktadır. Adalarda da tstan-
bul'un büyük halk kalabalığına temiz ha-
vada dinlenme saglayan doğanın küçültül-
memesi için köy sınırlannın büyütülmeme-
si, orman, makilik, kayalar gibi boş alan-
lara inşaat yapümaması lazırndır. 87/11608
numaralı Bakanlar Kurulu karanna göre iç-
lerine birçok turistik tesisin yapılmasına izin
verilen, Türkiye'de kurulacak turistik mer-
kezlerin yerlerini bildiren listelerde 6 ve 7
numara ile gösterilen Heybeli ve Büyüka-
da'da en güzel ve önemli doğa parçalan olan
Çam Limanı, SanatooTJm tepeleri ile Bü-
yükada'nın Büyük Tlır yolunun bu listeler-
den çıkarılması ve buralann ne tür olursa
olsun hiçbir inşaata müsaade edilmeyerek
doğal bırakılması gerekmektedir. Bu açıdan
buralardaki yollann genişletilmesi de hata-
lıdır.
Adalann havasının temizliğinin ve sessiz-
liğirun konınması için artık gelenek haiine
gelmiş bulunan adalara motorlu taşıt gir-
mesi yasağmın özenle konınması şarttır. Ne
yazık ki bu yasak artık pervasızca çiğnen-
mektedir. Atatürk'ün, özel olarak kendisi-
ne getirtilen bu yasağı işaretle binmediği
otomobil günümüz yönetici ve yakınlannı
karşılamak veya vapura götürmek üzere is-
kele içine kadar girebilmektedir. Taradık ço-
cuklar okula minibüsle taşınmakta, orman
kampırun hatırklan alışverişe ciple gidip gel-
mektedirler. Yük taşıyan sayısız kamyon ve
traktör adayı toza dumana boğmaktadır.
Kanunlann hiçe sayılmaması ve adalann
kurtuluşu açısından itfaiye, cankurtaran,
emniyet ve çöp hizmeti için gerekenler dı-
şındaki tüm motorlu taşıtlann adalardan
geri alınması lazımdır.
3- Ada doğası tüm zenginlikleriyle kınl-
çamlan, makilikleri, kayaüklan, kıvnmlı kı-
yılan ile korunmalıdır. Tüm kanunlarm ya-
sakladığı, sayısız deniz canlılannı yok eden
kıyı dolgulanna kesinlikle müsaade edilme-
mesi lazımdır. Doğa Değerlerini ve Eski
Eserleri Koruma kurullanmn yetkisini aşa-
rak evvelce verdikleri kıyı dolgusu izinleri
' kaldırılmalı, hiçbir şekilde uygulanmama-
lıdır. Imar planında gösterilmiş bulunan Ni-
zam Koyu'nda olduğu gibi dolgulann tümü-
nün kaldınlması şarttır.
4- Tüm güzelh'klerine karşın, mevsimin
kısahğı nedeniyle kazancını yeterli bulma-
yan günümüz işadamlan adalardaki otelle-
rin pek çoğunu kapatmışlar, binalan apart-
manlara dönüştürmüşlerdir. Bu gerçeği giz-
leyen bazı açıkgözler adalarda otel ve gazi-
no gibi turizm gereksinimini öne sürerek
yurdumuzda kurulacak turizm merkezleri
arasma adalan da katmayı başarmışlardır.
Amaçlanmn otel, gazino, lokanta gibi te-
sisler olarak izin alacaklan yapüan apart-
man veya villalara, yani ikinci konuta dö-
nüştünnek ve pazarlamak olduğuna kuşku
yoktur.
5- Adalar Belediyesi'nin sipariş ettiği Ko-
ruma Amaçh İmar Planı'nda bu yörede yer
alan turistik tesislerin bir kısmı belli şahıs-
lara ait yeni satın alınmış yerlerdir. Hiçbiri
Hazıne'ye ait değfldir. Halen ormanlık olan-
lardan bir kısmı haritada orman alanından
çıkanlmıştır. Bir kısım orman sonradan
yanmıştır. Orman olan yerlerin tekrar or-
man alanına dönüştürülmesi, yanan yerle-
rin ağaçlandınlması lazımdır.
Kışlan adada oturanlar hiçe sayılarak iş-
letilmesine izin verilen sayısız kamyon ve
traktörlerin gürültüsü ve egzoz dumanları,
tüm güçlüklere karşın adalara gelmeyi ba-
şaran az sayıdaki kentliyi de pişman ede-
rek kaçırmaktadır. Bu yüzden son yıllarda
hemen bütün otel, gazino ve lokantalar
müşterisizlikten kapanmıştır.
Aslında ilk ve sonbaharda, güzel günle-
rin eksik olmadığı kış aylannda da adala-
nn güzelh'k ve temiz havasmdan kent hal-
kının yararlanması sağlanmalıdır. Deniz
otobüsleri tamamen kaldınlma'Taıı, tarifeye
yeterli vapur seferleri konulmahdır. Adalar-
da iyi ve temiz birkaç otel, pansiyon, gazi-
no ve lokantanın yıl boyu açık tutulması teş-
vik edilerek sağlanmalıdır. Adalarda sergi,
konser, tiyatro, açık artırma yapılabilecek
salonlar kurulmaü, yaşamın canlı olarak
sürdürülmesine çalışılmalıdır.
tstanbul adalan eşsiz bir hazinedir. De-
ğerini ve yararlanmasım bilerek koruyalım.
Prof. Mimar ASIM MUTLU
HÜSEYİN TÜZE
(1956-1987)
Dost insan,
senl en verimll
çağında kaybettik,
adın "Metropol"
ile yaşıyor. Her zaman
yüreğimizdesln.
AbduilahTÛZEve
Metropoi Kûftflr Sanat Sflesi 1946-10 KASIM 1987
Yurtsever arkadaşımız, kardeştmiz,
1984-1986 Dönemi Oda Başkanımız
MadenYüksekMühendisi
Seçkin Y. İNCEEFE n,n
Odamız çalışmalarına öğrendlik
ytHartndan baştayarak koymuş olduğu
katkılar ve verdiği mücadeleter rehbertmiz
ve gururumuzdur.
Aramızdan ayrılışının 4. yılında
saygı ile anıyoruz.
TMMOB Maden Mürundisleri Odası
Yönetim Kurulu
Hats off!Ingilizceyi Ingiltere'de öğrenmek için
7 TUR'u seçtiniz.
Bu karara şapka çıkarılır.
7TUR
TRAVELSHOP
Aynntılı bilgi için
dılokullan
broşürümüzü
isteyiniz.
İnönü Cad. 37/2
Gümüşsuyu
1525921(4Hat)
PROFESYONEL DERGİ YAYIN
YÖNETMENİ VE TERCÜMAN
ALINACAKTIR
1. Ankara Universitesi TÖMER'de çalışmak üzere Profesyonel Dergi
Yayın Yönetmeni, (*)
2) Yurtdışında kalmış İngılizce ve Almanca bilen tercüman alına-
caktır.
(•) Dil bilmek tercih nedenidir.
Son Başvunı Tarihi: L5 Kasım 1991
Başvuru: A.Ü. TÖMER DU Öğretim Merkezi Ziya Gökalp Cad. 18/1
Kızılay-ANKARA
Tel: 134 26 64 - 134 30 90 (3 hat)
C U M H U R İ Y E T KİTAP K U L Ü B Ü
TÜYAP10. KITAP FUARINDA2 - 1 0 K A S I M
G E L İ N Ü Y E O L U N
Y I L B O Y U N C A
D İ L E D İ Ö İ N İ Z
K İ T A B A S A H İ P O L U N !
T E M E L B R I T A N N I C A
VE S E Ç M E Y A P I T L A R
T A K S İ T
K A M P A N Y A S I N D A
F U A R S Ü R E S İ N C E
K U L Ü B E Ü Y E O L A N L A R A
C U M H U R İ Y E T
1991YlLLIĞI Ö C R E T S İ Z
1ÛM0KUUM%20
Ûfl*E^25
C U M H U R İ Y E T
Ç A Ğ D A Ş Y A Y I N C I L I K
Ç A Ğ D A Ş Y A Y I N L A R I
H E R G U N 1 1 . 0 0 - 2 0 0 0 T U Y A P 1 0 K I T A P F U A F I T E P E B A S I
IREmTUR•• Ttııil Stıtuın "
• MERKEZı
Inonu Cod. 44 Taksim-lst.
151 73 35 (5 hat)
• NIŞANTAŞIı
132 54 00 (3 hat)
• KADIKÖYı (FeıtryıU
348 73 47 (2 hot)
• GALLERIAı
559 01 29-559 78 71
• ETİLERı (YeHur)
157 62 95 (2 hot)
• IZMIT. (CılcıHir)
1411 11 -128160
TRENI ^
\KAÇIRMAYIN
Her Haftasonu
PAMUKKALE
Yatakh mlanmı
Her Cuma alcjamı saat 17.30^a Istanbul'dan hareket
HOTEL TUSAN'da konakbma
0/7 yaş ücretsiz (ytrtak v« ytmtk horiç)
.OOO.- n.'ndan itibaren.
E S A T
TEKAND
ile serbest
resim çalışmalan
Tet 146 77 25
yotak vjynra gbra dığq€n fr/tAamm bûRjimnızdon oğrarabfnnz.
• tamıkkab'nh ııaık aı hovuzbmda >oğlMı yofonı... *r
SÇ \
• Ç»vrt g«ıfcri v Ahodbio»Mv< » Ç^ş'rtB trom, >Wıy» v»ratıbartfc,'"
İNGİLİZCEYİ
8 AYDA
KONUŞUN
Sizi Amerikalı
dostlarımızla tanıştıralım.
349 59 38
ZULFUDÎCLELİ
Yeni Diyaloglar?
Statüko değişti! Dünyada da Türkiye'de de; sağda da sol-
da da... Eski statükoya geri dönmek olanaksız. Gelecek ise
statükolar dünyasından çok, öngörülmesi zor kapsamlı de-
ğişiklikler, sürekli yeni durumlar dünyası olacağa benziyor.
Türkiye, eski statükoyu tarihe bırakıp bu yeni, bilinmeyen-
lerle dolu çağa sağlamca ayak basmanın yollannı anyor. Çek-
tiğimiz sancılar bunun sancısı.
Yeni yönelimlerimiz giderek belirginteşiyor. Son seçim kam-
panyasının en önemli yani, Türkiye için yeni bir vizyonun çı-
kış noktalannı ve bunlar üzerinde genîş bir politik ve toplum-
sal mutabakatın olanaklı olduğunu ortaya koyması oldu.
Ama şimdi şöyle bir soru var: Dünya ve Türkiye'deki bo-
zulan eski statükonun ürünü olan, boydan boya eski statü-
konun beliriediği yapı, kurum ve örgütlerimizin giderek be-
lirginleşen bu yeni vizyon karşısındaki durumu nedir? Seçim
kampanyasında da tanık olduğumuz gibi, enlemesine bütün
yapı, kurum ve örgütlerı kesen yeni anlayışa bu yapı, kurum
ve örgütlerimiz ne kadar ve nasıl uyum sağlayacak? Sancı-
nın dinmesinin yolu, bu sorunun yanrtında yatıyor gibi gözü-
küyor.
Yeni vizyon, katılımcılığı temel aiıyor. Hangi koalisyonun
ürünü olursa olsun, yeni hükümetin programında "katılımcı
demokrasi"nin mutlaka ağırlıklı bir yer tutacağını şimdiden
söyleyebiliriz. Peki ama, bırakalım devletin il ve ilçe örgüt-
lenmelerini, yerel yönetimlerin ve hatta partilerin il ve ilçe ör-
gütlenmelerinin yalnızca Ankara'ya endeksli olduğu; TFÎT ya-
yınlannın ve ilkokullardan üniversiteye kadar özel ve resmi
bütün okullardakı ders kitaplarının ideolojik içeriğinin Anka-
ra'dan belirlendiği ve 35-40 yurttaşa bir devlet memurunun
düştüğü bir yapılanmada katılımcılık, yani yurttaşlann ken-
dilerini ilgilendiren sorunlar hakkında alınan karariara katıl-
ması nasıl sağlanacak?
Yeni vizyon, çoğulculuğu, hoşgorülü birlikte varoluşu ve
yapıcı tartışmayı öngörüyor. Son seçimlerde ideolojiler, par-
tiler, kent-kır, Doğu-Orta-Batı arasındaki oy dağılımı, Türki-
ye'nin çeşitliliğini bir'in içine sığdırmanın olanaksız olduğu-
nu, biriik'i sağlamanın faridılıklannın özgür ve demokratik mu-
tabakatını aramaktan başka bir yolunun olmadığını çok so-
mut kanıtladı. Ama yapı, kurum ve örgütlerimizin büyük ço-
ğunluğu hâlâ tek bir degere, tek bir ideolojiye, tek bir kimli-
ğe göre düzenlenmeye devam ettiği, politika kendi hakikatı-
nı başkalannın kafasına vura vura kabul ettirmeye dayandtğı
sürece, kamplaşmanın, kemikleşmenin, sertleşmenin diya-
logsuzluğun önüne geçmek mümkün olabilir mi?
Yeni vizyon, insan haklarının altını vurguyla çiziyor. Bunu
çevre bilinciyte tamamlryor. İnsanın kendi gelişme yoiunu do-
ğayı tahrip etmeyen, onun gelişmesiyie uyumlu bir rotaya
oturtmasını mutlak bir zorunluluk olarak tanımltyor. Ama ada-
let sistemimiz ve güvenlik örgütlenmemiz ile kentleşme ve
sanayileşme modellerimiz öylesine eski ve hantal ki bu yeni
vizyonla değil kesişen, teğet geçen yanları bile pek yok.
Kadın, toplumumuzda sesini duyurmaya başlıyor. Onun
eşitsiz durumunu kimse kolay kolay savunamaz, haklı gös-
teremez oldu. Yeni vizyon, kadınca bir vizyon olmaya aday.
Ama bütün yapı, kurum ve örgütlerimiz sapına kadar erkek!
Kadınca düşünen ve davranan kadını benimsemeye hiçbiri
hazır ve istekli değil. Bu sorunu nasıl çözeceğiz?
Yeni vizyon, Türkiye'nin bir yandan ekonomik, politik, kül-
türel olarak Balkanlar'a, Kafkaslar ve ötesine, Ortadoğu'ya
yönelmesini, bir yandan da çok çeşitli ve yönlü bütünleşme-
ler ve daha adil ve barışçı bir dünya düzeni adına devletle-
rüstü kurumlara birçok alanda egemenlik devretmesini isti-
yor. Peki ama, milletvekillerinin yemin metninde özlü biçim-
de ifadesini bulan anlayışla ve buna göre düzenlenmiş 12
eylül kurumlarıyla bu mümkün olabilir mi?
Özetle son seçim kampanyasında belirginleşmeye başla-
dığı gibi, 20. yüzyıldaki büyük bir kazanımımız olan Cumhu-
riyetimizi çoğulculuk ve katılımcılık yönünde demokratikleş-
tirmek, onu insan haklan, çevre ve kadın bilinciyle güzelleş-
tirmek ve dünyayla kucaklamak istiyoruz. Bu çekici 2000'li
yıllar vizyonu, toplumumuz için büyük bir enerji kaynağı ol-
maya aday görünüyor.
Ama yapı, kurum ve örgütlerimiz; bir türiü aile şirketleri
biçimini asamamış, gerçekten anonimleşememiş, risk almak-
tan ölümden korkar gibi korkan şirketlerimiz; hep bir şeyleri
koruma işgüdüsüne göre yapılanmış ve yaratıcılığa, yetenek
ve bilgiye değil de yalnızca itaat ve kıdeme prim veren dev-
let kurumlarımız ve hepsinden önemlisi, yalnızca yukandan
aşağı komutla çalışan ve yalnızca yukandan dönüşüme en-
deksli, kendi içinde tartışamayan monolitik partilerimiz bun-
lar, bu vizyona nasıl ayak uyduracak, buna nasıl rvme
verecek?
Bu mümkün mü? Yoksa bu aşamada yeni vizyonun çeki-
ci dinamizmini daha çok başka yerierde, ömeğin mevcut yapı,
kurum ve örgütler arası mekânlarda, yatay iletişim ve ilişki-
lerde ve hiç yaşanmamış yeni diyaloglarda mı aramalıyız?
ÇAIJŞAJNLARIN
SORULARI/SORUNLARI
Y1LMAZ ŞİPAL
"Tazminatım Nasıl Odenecek?"
SORU: Ben ve bazı arkadaşlar kamaya ait bir işyerinde işçi
olarak belirli bir sıire (5.8,10,15 yıl) çahşbktan son-
ra vatani görevimizi yapmak üzere silah altına alın-
dık.
Askere alındıktan sonra o gfinttn ücretlerine göre
kıdem tazminatımızı aldık. Askeriik bitimi hiç an
vermeden aynı işyerinde işbaşı yaptık. Şn an ise ba-
zılanmızuı emeklfligi gddL Hatta ha^ılanııımıılti geç-
ti. Bizler emekli olmak için başvarada bulunursak
kıdem tazminatı nasıl ödenecek?
1) Askerlikten önce geçen süre hesaba kaülacak
mı?
2) Eski süreyi de içine alan bütün sürt ı. için kı-
dem tazminaü hesaplanıp askere gHmeden onceki sü-
renin tazminatı besaptan mı duşülecek?
YXÎ.
YANIT. tş Yasası'nın kıdem tazminatı ile ilgili koşullanıu be-
lirleyen 14. maddesine göre hizmet akdi işçi yönünden, "Mu-
vazzaf askeriik hizmeti dolayısıyla" feshedildiğinde, işveren
kıdem tazminaü ödemekle yükümlüdür.
"Askere giderken kıdem tazminatını alanlar, emekli olduk-
lannda yeniden askerlikten önceye ilişkin surenin kıdem taz-
minatını alabilir mi ya da bu süreye ilişkin ve askere gitmeden
önce ödenen tazminat, son kıdem tazminatından duşülecek
midir" sorulannın yanıtını yargı kararlanna bırakalım.
(1) "(...) Davacı işçi 1958-1967 tarihleri arasındaki hizmetini
muvazzaf askeriik nedeniyle sonra erdirmiş ve sona eren hiz-
metinin kıdem tazminatını o tarihte almıştır. Bu hizmet ilişki-
si muvazzaf askeriik sebebiyle sona erdirildiğine ve böylece o
tarihte doğan kıdem tazminat hakkı kendisine ödendiğine gö-
re artık o dönemin muvakkaat avans ödemesi şeklinde düşü-
nülmesi mümkün değildir. Bu itibarla bu hizmet daha sonraki
hizmeti ile birleştirilemez. (...)
(Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 29.4.1986 tarih, 3440 esas ve 4404
karar)
(2) "Davaa işyerinde çalışırken muvazzaf askeriik sebebiyle
işten aynlmış, askerlikten sonra tekrar işyerinde işe başlamış-
tır. Askerlikten önce geçen süre için evvelce kıdem tazminatı
almamış ise ve diğer
şartlar da varsa kıdem tazminatı alabilir, askerlikten sonra tek-
rar ise başlayıp bir süre çalıştıktan sonra istifaen aynhnış ol-
ması, askerlikten önce yaptığı hizmet karşıhğı kıdem tazminatını
almasına engel değüdirT' (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 19.1.1978
tarih, 379 esas ve 620 karar)
(3) "Askeriik görevi nedeniyle isten aynlırken kıdem tazmi-
natı ödenmişse, aynı dönem, kıdem tazminatında iki defa de-
ğerlendirilemeyeceğinden bu yön keza yasanın buyurucu
hükümleri gereği olduğundan resen dikkate alınarak hesapla-
ma yapılmalıdır" (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2.11.1978 ta-
rih, 734 esas ve 1119 karar.)
Kaynak: (1) Yasa Hukuk Dergisi Mart 1987 sayfa:406.
(2) Mustafa Cenberci-lş Kanunu, 1986, sayfa: 508
(3) Osman Usta- Kıdem Tazminatı 1988, sayfa: 171