Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 10 KASIM 1991
O'nu 53 yıl önce bugün kaybetmiştik
Mustafa KemaPi aıuyoruzHaber Merkezi — Türkiye Anıtkabir'de yapüacak. Törene
Cumhuriyeti'nin kurucusu bü- katüacak heyet saat 08.45'te mo-
yük önder Mustafa Kemal Ata- zole önündeki alanda yerini ala-
törk, ölümünün 53. yıldönü- cak.
münde bugün, bütün yurtta, Cumhurbaşkanı Tlırgut özal'm,
KKTCde ve dış temsilcilikleri- mozoleye çelenk koymasının ar-
mizde törenlerle anılacak. Cum- dından, Atatürk'un hayata göz-
lerini yumduğu saat olan
O9.O5'te "ti" işareti verilecek ve
2 dakikalık saygı duruşunda bu-
lunulacak.
Cumhurbaşkanı Turgut özal,
hurbaşkanı Turgut Özal, "10
Kasun Atalürk'ü Anma Giinü"
nedeniyle yayımladığı mesajda,
"Onun bize gosterdigi hedef,
çagdaş uygaruk seviyesine ulaş-
mak degil, çagdaş uygaruk sevi-
yesuin üzerine çıkmaktır" dedi.
Ankara'da bugün ilk tören
saygı dumşundan sonra Misak
ı Milli Kulesi'ne geçerek Anıtka-
bir özel defterini imzalayacak.
Anıtkabir'de yapılacak devlet
törenine TBMM Başkanı, Baş-
bakan, Genelkurmay Başkanı,
ytlksek yargı organlanrun baş-
kanlan, bakanlar, milletvekille-
ri, siyasi partilerin genel başkan-
ları, kuvvet komutanlan, aske-
ri ve mülki erkan ile öğretmer
ve öğrencilerden oluşan gruplar
katılacak.
Ataturk'ün ölümünün 53. yıl-
dönümü dolayısıyla aynca Ata-
tûrk anıtlanna çelenkler konu-
larak saygı duruşunda bulunu-
lacak, günttn anlam ve önemini
belirten konuşmalar yapüacak.
Bunun yanında, çeşitli kurum
ve kunıluşlarca toplantı ve kon-
feranslar düzenlenecek.
Cumhurbaşkanı Turgut özal,
Atatürk'un 53. ölüm yüdönümü
nedeniyle yayımladığı mesajda,
"En degerti emaneti olan Tür-
kiye Cumhuriyeü'ni O'na ka-
zaadırdığı çagdaş kicıligin bü-
tün ilke ve esaslannı iyi kavra-
yarak ve yürekten benimseyerek
Ueiebet muhafaza ve müdafaa
edecegiz" dedi.
Geçici TBMM Başkanı AB
Rıza Septioğlu da yayımladığı
mesajda özetle şunlan söyledi:
"Atatürk'ün yohımuzu aydın-
latan ilke ve inkılaplanna sahip
çıkarak Türkiye Cnmhuriyeti
devletini nereden gelirse gelsin
bütün tehdit ve tehlikelerden
yekvücut balinde koruyacak ve
dataa ileri seviyelere yüksdtecek-
tir."
Başbakan Mesut Yümaz da
mesajında, "Sonsuz bir hızla
akıp giden zaman, birçok inanç
n özünden hiçbir şey kaybetme-
den yine miDetimize yon veren
pariak ışık oiarak yaşamakta-
dır" dedi.
DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel yayımladığı me-
sajda, Türkiye Cumhuriyeti'-
nin, "Ülkesi ve mileti ile bolün-
mez bütünlügünü konıyarak,
cahilliği, yoksullogu, fakiriigi
yenerek ve insan haklannıo tü-
münu kendi vatandaşlan için
benimseyip gercekleştirerek yo-
ve fikir sistemlerini tarihe gö- luna devam ettifini" vurguladı.
merken, onnn ilke ve inkılapla- SHP Genel Başkanı Erdal
Inönü de, son yülarda Avnıpa'- DSP Genel Başkanı Bülent
da hüküm süren rejimlerin gö- Ecevit de mesajında, Atatürk'-
revden uzaklaşmalanna, ünlü li- ün "Türkiye Cnmhuriyeti'ni
derlerin fikirlerinin itibar kay- kuran Türkiye halkına Türk
betmelerine karşın Atatürk'un milleti denir" özdeyişini anım-
fikirlerinin yaşadığım kaydetti. satarak, "O nedenledir ki Ata-
RP Genel Başkanı Necmettin türk, ulusal birligimizin güven-
Erbakan dun yayımladığı me- cesi olmayı sürdörmekte ve sür-
sajda, "Bu anma günü müna- dürecektir" dedi.
gebetiyle mffletimiz Mostafa Ke- Sosyalist Parti Genel Başka-
mal'in başkomutanlığı ile nı Dogu Perinçek ise, cumhuri-
emperyalist güçlere karşı yapto- yet devriminin kazançlannın yı-
ğı IstiklaJ Savaşımızın büyük kıma uğratıldığuıı savunarak,
mana ve önemini yeniden göz "MecUsTÜSİADmedisiıvedö-
öaünde bulundurmahyız " dedi. raştürilmüştMf "dedi.
Selma Selçuker, Mustaf a Kemal'i tanıyanlarla O'nun hümanistyönünü konuştu
Atatürk:İnsanlarıseven birinsanFoTOĞRAFÇISELAHATnNGİZ
'Kıyafetine
büyük özen
gösterirdi'Ünlü foto muhabiri Selahat-
tin Giz'le konuşmak demek, bir
fotoğraf makinesinin objektifi
gibi bakan bir çift ışıltılı gözün
üzerinizde her an bir flaş gibi
patlamasına hazırlıklı olmayı
bilmek demek... O da zaten öyle
konuşuyor, bir fotoğraf maki-
nesinin Ust üste patlayan dek-
lanşörü gibi:
"— Gazeteciliğe mi nasü baş-
ladım? Galatasaray Lisesi'nde
okurken Doğan Nadi ile arka-
daştım... Cumhuriyet
Gazctesi'nde amatörce başla-
dım. (Demedim mi size, işte
Giz'in maziye dönük objektifı,
otomatik bir fotoğraf makinesi
çabukluğu içinde yüzlerce kare-
yi ardı ardına çekip getiriyor
önümüze) 1931-32'den 1973'e
kadar çahştım. Hep Cumhuri-
yet'te çahştım. Bir ara Tasvir-i
Efkâr'a ve Ahnanya'ya baa fo-
toğraflar gönderdim. 30 mark,
50 mark gibi paralar aldım. O
zamanlar bizim paramız çok
kıymetli idi... Mark 50 kuruştu,
dölar 120 kuruştu... Tamam ta-
mam sizi anlıyorum, hemen
Atatürk'le ilgili konulara geç-
memi bekliyorsunuz...
Bir fotoğrafta elini
öylesine zarif bir
şekilde hareket
ettirmiş ki ses katmış,
insanlık katmış
fotoğrafa. Çalışırken
heyecanımızı sevecen
bakışlarla izler, hafif
tebessümlerle işimizi
kolaylaştırırdı.
Gazetecilere yine
insan olarak çok
değer verir, çok
severdi.
Evet... Fotoğrafa ses veren
Atatürk... Bu başlık güzel oldu.
Atatürk, o kadar eşsiz bir insan-
dı ki onu tarife çalışmak bile
çizmeden yukan çıkmak gibi bir
şey olur... Bana ne mutlu ki
onun resimlerini çekebilmişim.
Allah bana bu imkânı nasip et-
miş. Çok şükür. Eşsiz bir insan-
dı Atatürk... İnsan Atatürk...
Onu bilhassa bu yönü ile in-
celemek isteyişiniz, ne kadar il-
ginç olmuş. Bakınız hemen ha-
tırıma geliverdi... Mesela, tran
Şahı buraya geldiğinde, Ata-
türk'le beraber çektiğim bir fo-
toğrafı var...
Elini öylesine zarif bir şekil-
de hareket ettirmiş ki... Fotoğ-
rafı seslendirmiş adeta.
Ses katmış, insanlık katmış
fotoğrafa. İnsan Atatürk, be-
nim bu fotoğrafı çekerken ba-
şanlı ounamı istemiş âdeta. In-
giltere Krah ile çektiğim fotoğ-
rafında da... Bakınız... Bakı-
nız... Yine öyle müstesna bir
davranışı var ki... Dille anlatı-
lamaz. Konusan fotoğraflardır
bunlar. (Giz, makinesini maki-
neli tüfek gibi gezdiriyor geçmiş
günlerin izleri üzerinde) tnsan
Atatürk'tür o... O, tam bir in-
sandır. Bir kurtarıcıdır."
— Her haliyk, her şeyiyie de-
ğil mi?
" — Evet... Evet. Çünkü ön-
ce kendisine saygısı vardı. An-
cak kendisine saygısı olanın in-
sana saygısı vardır. Ne diyor-
dum, kıyafetine çok itina eder-
di. Bulundugu topiuma ve kar-
şısındakine göre seçerdi giyimi-
ni kuşamını..."
— Hep gercek bir liderdi...
Öncüydü degil mi?
" — Tabii... Tabü... (Ağhyor
Giz... Gözyaşlannı gizlemekte
zorluk çekiyor) Hep öncüydü
o... Ankara'dan gelişinde onu
daima Haydarpaşa'da istasyon-
da karşıladım. Sonra motora bi-
ner, Dolmabahçe Sarayı'na ge-
lirdi. Biz de motora binerdik,
saraya çıkışında resimlerini alır-
dık. Gazetecilere, yine insan
olarak çok değer verir, çok se-
verdi.
Çalışırken heyecanımızı seve-
cen bakışlarla izler, hafıf tebes-
sümlerle işimizi kolaylaştırırdı.
Istanbul'da kıyı köşe gezmeyi,
halkın içine girmeyi hiç ihmal
etmezdi...
Halkın sevgi ve ilgisinden bü-
yük haz duyardı. Tabii, biz fo-
to muhabirleri de en güzel poz-
lannı yakalamaya çauşırdık. Be-
nim arşivimde, böyle çekilmiş
çok mükemmel bir iki fotoğra-
fı vardır, gözüm gibi bakar,
saklanm... Beyoğlu'nda, lngil-
tere Krah ile birlikte (âcivert bir
elbise, yanık bir ten, elinde açık
renk bir şapka).
Tepeden aldım o fotoğrafı...
Çok beğenirim. Atatürk, fotoğ-
r
afı çekilirken mevcudiyetini
oelli eder, fakat farkında degil-
•niş gibi davranırdı. Objektife
oakmazdı genellikle. Az güler-
di, fakat güzel gülerdi...
Çok güzel bir fiziğe sahipti,
konuşurken karşısındaki belb'
etmeden süzerdi. Çallı Ibrahim,
bir ressam olarak 'Ben gönlüm-
deki Atatürk'ü çizeceğim' der-
miş... Ona Allah öyle güzel in-
sani hatlar vermiş ki... Tek tek
elinize alsamz belki uyumlu de-
ğil, ama bütünü ile dehsetli bir
yapı... Imrenmemek mumkün
değü...
Bütünü ile hayran bırakan bir
uyum, eşsiz bir fotoğraf veri-
yor... Mesleki bir kıskançlığım-
dan bahsedeyim size...
— Aşağı yukan kaç Atatürk
fotoğrafı cektiniz?
" — Bir iki bin tane vardır.
Durun, size İnsan Atatürk'e bir
örnek daha anlatayım... Flor-
ya'da kalırken genelde akşamü-
zerine doğru ortaya çıkar, biz de
hemen koşuşur, resimlerini çek-
meye çalışırdık. Bir gün, daha
erken çok sıcak bir saatte dışa-
n çıkıverdi. Sandalma bindi, de-
nizde yüzen insanlann arasına
girdi.
Halk koştu, etrafını sardı.
Mani olan yok... Baktım bizim-
le birlikte plajın ayaklı makine-
de fotoğraf çeken fotoğrafçısı
da keyiften uçuyor ve Atatürk'-
un bol bol resmini çekiyor.
Sonradan Başyaver Celal Bey
anlattı, her zaman sehpa kurup
binbir müşkulatla fotoğraf çe-
kebilen o halk fotoğrafçısı da
resim çekip mesut olsun diye
köşkten erken çıkmış... Çünkü
güneş var, adam rahat çalışa-
cak. İşte insan Atatürk..."
— Selahattin Bey, o günlere
dönmek ister miydiniz?
''— Offf... lstemez olur mu-
yum? Durun bakayun hanıma
sorayım... Ben isterim, o nasü
olsa gelir, beni yalmz bırakmaz.
Bugüne kadar bırakmadı ki...
Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin ve Cumhuriyet'in ilk yıllannda kurucumuz Yunus Nadi ile birlikte.
COGRAFYA OGRETMENIVEŞAIRRUHITURFAN
Polisler gelince^Ata'ya koştukRuhi Turfaa, emekli coğraf-
ya öğretmeni ve şairdir. Sorula-
nmı cevaplamaya tam bir öğret-
men gibi başladı, şiir yazar gibi
devam etti:
" — Atatürk'ü nasü mi tanı-
dım? Yü, MiDi Möcadele yılla-
n. Esldşehir'de balanayorduk.
Babam Eskjşekir hflldmi idi, ge-
Idi 15 gön olmoştu. O sıralar-
da Yunanlar, Eskişehir'i işgal
etti. Babamı Atina'ya götürdü-
ler. 3.5 sene kaldı. Ailecek pe-
rişan ohnoştuk. lşgal îtaiittıirtan
sonra Mustafa Kemal, ilk defa
Eskişehir'e gelmişti.
Annemk birlikte istasyona
gittik. Inzibatlar bizi engeUiyor-
du. Annem uzaktan haykırdı,
Paşa hazretleri sizi gönnek is-
tiyonız.' Sesimizi duyds, moka-
bde etti: 'Hanımefendi beni ni-
çin gönnek istiyorsanuz?'
Iste bu İnsan Mnstafa Ke-
mal'in, tnsan Atatürk'un sesiy-
dJ. Annem, hem ona dogru kos-
maya çahsıyor hem de sevinç
içmde cevap veriyordu: 'Paşam,
eşim Eskisehir hâkimi, Atina'-
da esarette. Aç kaldık, bize
komşular bakıyor'. tnzibatlar,
bizi engellemekten vazgecmiş
olmalı ki onun çok yakınınday-
dık arbk.
Gözleri ışıl ışü parlıyor, bü-
tün kalbi ve safiyetiyle acımıza
ortak oluyordu: 'Üzulmeyin ha-
nımefendi, ısürabınıza aynen iş-
tirak ediyonım, yakında Lozan
muahedesiyle sivil esirier iade
edilecek. Zevd muhteremeniniz
de geiecek ve aydınlığa kavuşa-
caksınız. Ama ben simdilik Hi-
lâüahmer'e (Kızriay) haber gön-
derecegim ve size gerekli bütün
yardun yapüacak.' Ve dedikle-
ri okta, biz yiyeceksiz kalmadık,
babam bir yük treni ile geri dön-
dü. Yozgat hâkimbgine tayini
çıkü."
" — 1933'te askerllgimi ye-
deksubay olarak Ankara'da ya-
pıyordum. Cumhuriyetin
10'unçu yıbm Ankara'da kntla-
dık. Üç ku, iki erkek arkada-
şımla Atatürk Orman Çiffligi'n-
de bir ağacın altında yiyip içip
egleniyoruz. Epeyce giirültü çı-
karmısu ki polisler geldi, bizi
karakola götürdüler.
Meger Mastafa Kemal Paşa
hazretleri de o yakmlarda degil
mi imiş... 'Paşa sizi istiyor' de-
diler. Aramızdaki kız arkadaş-
lardan biri, atik davranıp Paşa'-
nın yanına kendiliginden gidi-
vermiş. Polislerin tutumunu an-
latmış. Paşa, çok zarif bir kıya-
fet ve görüntü içinde ayakta bi-
zi dinliyor.
O kadar sakin ki... Bu arada
bn kız arkadaş onun fotofrafı-
m ble çddvenniş, bu resim, Tü-
nd'deki Esnaf ve Sanatkflriar
Cemiyeti'nde idi, bilmem sim-
di halfi oralarda mı? Paşa, o
gün hepimizle tek tek konuştu,
Ugilendi, tahsil dnrumlanmızı
sordu. Rumeli şivesiyle bir ara
bana döndü: 'Adm ne sesin çu-
t ' dedi.
Ruhi Turfan' dedim, begen-
dü. Babamı sordu, 'Mehmet Na-
rin efendidir' dedfan... Istasyon-
daki o ilk karsılaşmamızda ge-
çen olayı hemen haürladı...
'Şimdi benden ne istersin' de-
di... Hokuka kaydolmak istedi-
ğimi söyledim. 'Baban hukuk-
çu, bir aileye bir hukukçu yeter,
sen muallim olmalıstn' dedi...
Türkiye'deki muallim ihtiyacı-
nın ehemmiyetini biliyor ve
geaçkri ögretmenlige özendir-
mek Utiyordu.
Maddİ inılıântiTjıklarıımlaıı
babsettim. 'Saffet Ankan'a
söyleyeceğim' dedi. Ankan,
Maarif Vekfli. Ve Uave etti:
'Rnhi ismi çok mftnalıdır, kıy-
metini bü' dedi. Ünlü şair Rnhi-
i Bafdadi'den şiirter okudn.
Hepimizi böytece onurlandır-
dı ve sadece yanradan aynhrken
lfnlalrl«nııııT
a fısüdar glbİ, 'Eg-
lenmek her zaman hakkınız,
ama icerken daima dikkatti
ohm' dedi... Onun o gimkü söz-
leri, bütün hayabma ışık rut-
moştur ve çok sevdigim ögret-
menUk meslegi de bana şerefle-
rin en büyügünü venniştir..."
Ruhi Turfan Hoca, sözlerini,
hem öğretmen hem şair gibi bi-
tirdi:
" — Atatürk mükemmddi,
her şeyden önce bir insan ola-
rak... Yaşadı, örnek bir insan
olarak... "
VASFİRIZA ZOBUtAimX)RKtL£BİRLtKTEGB0tRDtĞlSAArLE^ ANLAUYOR
İnsanlık sevgisi ile dopdoluyduHer zamanki sessiz adımlanyla girdi arkada-
ki kitaplıkh odaya... Kahve fincanlarım ahrken
yine sessizdi ama sevgisi ve saygısıyla üık bir ruz-
gâr gibiydi evin her tarafmda. Bu büyük tiyatro
ustasına gözü gibi bakıyordu Fatma Hanım. Ev-
de, onun yanıbaşında dost bir yardımcıydı o.
— Teşekkürler Fatmanım, kahve her zaman-
ki gibi güzel olmuş. Sonra yine bir kitabın üstü-
ne eğUmiş, o büyük ustaya Vasfı Rıza Zobu'ya
döndüm:
— Evet, nerede kaknıştık? Vasfı Bey siz çok
şanshsmız, Ata ile aynı masaya oturup konuşan-
lardansınız...
Ah... O mimikler, elini kolunu kullamşı, ayak
ayak üstüne atışı. Tîyatroyu oynamıyor, tiyat-
royu yaşıyordu...
Ellerini yüzünde dolaştırdı, cenesine uzanan
parmaklan, sanki bir piyanonun tuşlan üzerin-
de gezinir gibiydi. Gözleri, yirmi yaş Vasfı Rı-
zası'nın bakışlan ile donanmıştı. Panltılar saçı-
yordu:
" — Evet, nerede kalmışbk... İşte şurada. Za-
man geldi, onnnla yan yana da otordum. Fikir
beyan ertim. Beni, büyük bir adammışım gibi
dinledi. Fikrimi reddetmedi. Bunlar tespit edil-
mez. Çoluk çocugun olsaydı, bu hatıralarımla
iftihar ederdi."
— Sizinle, sanatınızla millet iftihar ediyor
efendim. Atatürk için çok şey söylendi, çok şey
yazüdı... O dünyamn en büyük insanlanndan bi-
riydi, benim için de en büyüğü... Bir deha sim-
gesiydi. Ben bu seferki konuşmaımzda, onun in-
san yönü üzerinde durmak istiyorum. Yani, in-
san Atatürk'ü nasü anlatırsınız?
" — Hepimiz dünyaya insan olarak geliriz...
Ondan sonrası, hakiki insan, iyi insan, tam in-
san olmak için ömür sünnektir. tnsan olmak,
önce insan sevgisi ile dolu olmak demektir. Ata-
türk, insan sevgisi ve dünyaya Türk olarak gel-
iyi dinle... Şişli'de bir adam otunıyor... Topo
yok, tüfegi yok, askeri yok, düşunüyor, birşeyi
düşünüyor... Anadora'ya gecip ordu kuracagun,
düşmanı kovacağım... Birisine söylese deli der-
ler adama. tstanbul işgal edilmiş, memleketin iti-
ban sıfır olmuş. Gencecik bir adam, kalkmış,
memleketini kurtarmayı düşünüyor..."
—"Tek başına Anadolu'ya geçmiş... 7 kisi,
ama tek başına demektir. O başta... Düvel-i Mu-
Onunla nasıl mı konuşurdum? İşte şu anda Î
seninle konuştuğum gibi... Omınla
tj
teklifsizce konuşurduk. Fakat hiç bir
zaman laubali olmamaya dikkat ettim.
Beraber şarkılar bile söyledik. Mısralar
okuduk. Sohbetler ettik.
mek sevgisi üe dopdolu yaşamıştır. Ne Mutlu
Türküm diyene sozunu edebUmek az şey midir?"
O günlerin "Ataturkçu Vasfi Rızası" konu-
şuyordu:
" — Bak, burasını iyi dinle, iyi kaydet teybi-
ne... Atatürk bize Auahın bir lütfudur. Bunu bü-
tün insanlığa ilan ediyonım. Türk milletini ve
memleketini kurtanp üzerinde bizi yaşatmak için
Allahın bize gonderdiği bir mucizedir... Dinle,
azzama'yı yenmeye gidiyorlar. Tek başlanna ne
yapabilirler? Arkanda Allah varsa yaparsın. O
da mağlup çıksaydı bu savaştan, bugün Türki-
ye yoktu. Zaten, büyük devleüerin istedigi de bu
degil miydi? "
"Bak sana baska bir şey anlatayım. Mnstafa
Kemal, albay iken Çanakkale'de veteriner yüz-
bası olan Necip ağabeyimle birçok defa çadır
sohbetlerinde bnlunmuştur. Bir akşam bir yüz-
başı arkadaşı, anıf arkadaşı çadırtn önünde otn-
rurken 'Kemal sen Enver Paşa'nın yerinde ol-
san kimbin'r neler neler yaparsın' diyor. Masta-
fa Kemal, gülerek Kimin yerinde, Enver'm mi?
Hayır daha yukan, daha yukan...' diyor. Aga-
beyim diyor Id 'Enver sadrazam... Sadrazamuk-
tan daha yukan mı düşünüyor?' Meger dedigi
gibi daha yukan olacakmış... Ve gün geldi cnm-
hurbaşkanı oldu."
" — Onunla nasıl mı konuşurdum? İşte şu an-
da seninle konuştufum gibi... Onnnla teklifsiz-
ce konuşurduk. Fakat hiçbir zaman laubali ol-
mamaya dikkat ettim. Beraber şarkılar bOe söy-
ledik. Mısralar okuduk. Sohbetler ettik. İnsan-
lık sevgisi ile dopdoluydu demedim mi sana? tn-
sanın ne oldugunu bflmeyen, insan olmanın bü-
yüklüğünü anlamayan, insanı sevmeyen hakiki
insan ohunaz."
— Herhalde onu bir hayli güldürmüşsünüz-
dür...
" — Evet, gülerdi, gülümserdi... Ama sessiz.
Öyle aşın kahkahalar atmazdı. Evet iyi bir ti-
yatro seyircisi idi. Meselâ Bursa'da, o meşhur
suikast düşünülen günlerde, 5 gün 5 gece her-
giin tiyatroya geldi.
Atatürk'un her hadiseye bakışı insanca idi, uı-
sani duygularla idi. Bunuboyle bilesin kızım, Ata-
türk mükemmel bir insandı..."