25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 KASIM 1991 DİZİ-RÖPOKIAJ EKONOMI Prof.Dr. TİMUR KURAN CUMHURİYET/15 Ticarethelal,faiz harambelü gruplar için zorunludur. Müslümanlann çoğunluğu oluş- Pakistan, 1979"da ekonomisi- turduklan başka baa ülkelerde ne Islami bir karakter vermeye devletin düzenlediği bir zekât başladı. Kuran'ın öngördüğü sisteminin kurulması düşünül- varsayılan uygulamalan için mektedir. Islamlaşmanın etkisi, bankalara geleneksel tasarmf özelMkle bankacıhkta yaygjndır. mevduatlan için faizsiz bir alter- Islami bir kimliğe sahıp olduk- natif sunma ve beş yıl içinde fa- lannı öne suren bankalar Kuzey izi tüm işlemlerinden arındırma Afrika, Ortadoğu ve Güney As- taümatı verildi. Bu hedefe şim- ya ülkelerinin çoğunda faaliyet- diye kadar tam olarak erişüeme- tedir. Kimi ülkelerde bunlar ti- mişse de faiz getiren tasarmf cari mevduatın yüzde onundan mevduatlan artık yeni mevduat fazlasını ellerinde bulundur- sahipleri için bir tercih olmak- maktadır. önde gelen tslam tan çıkmıştır. 1979 programııun bankalan Müslümanlann kü- bir başka önemli noktası, Isla- çük bir azınlık oluşturduklan mın zenginlik ve gelir üzerinde- ülkelerde de kurulmuştur. Şu ki vergisi olan zekâttı. anda Yeni Zelanda bir "tslami O güne kadar gönüllü olan Finans Şirked"ne, Califomia'da- zekât yasal bir zonınluluk hali- ki Pasadena kentinde bir "El ne getirildi. Şimdi Pakistan hü- Baraka Bankcorp."a sahiptir. kümeti çeşitli kaynaklardan, Bu gelişmeler entelektüel bir özellikle banka mevduatlann- boşluk içinde olmuyor. Söz ko- dan ve tanm hasılasından zekât nusu olan reformlan yönlendir- toplamaktadır. Her yıl binlerce meyi ve gerekçelendirmeyi yerel komite elde edilen geliri be- amaçlayan ve "Islam ekonomi- lirli gruplara dağıtmaktadır. si" olarak bilinen bir literatür Pakistan, ekonomisini Isla- hızla büyümektedir. Bu litera- mın kurallanna göre yeniden ya- türdeki reçetelerin bir bölümü püandırma çabasında yalnız de- ekonomik mantığa, bir bölümü ğildir. Zekât şimdi Malezya'da, de Kuran'a ve Hazreti Muham- Suudi Arabistan'da ve Sudan'da med'in ve arkadaşlanrun hadis- % | | | | V ğ & îslantiköktencüiğinekonomik boyutu uygulamalannın sonuçlan ne oldu? tslam ekonomisinin kJlM/l HMAŞ olarakortaya çıkan tslam Ekonomisi nedir? tslam Ekonomisi öğretisinin temel iddiaları nelerdir? Bu öğreti dünyada ne gibi uygulamalara yol açmıştır? tran, Pakistan ve öteki tslam tilkeleri ekonomilerini Islami ilkelere göre yeniden yapılandırmayı başardılar mı? tslam Ekonomisi leriyle fiillerinın derlenmesi olan sünnete dayanmaktadır. tslam ekonumisini geüştirmek amacıy- la bırçok araştırma merkezi ku- nılmuştur. Bunlardan bir tane- si olan CiddeUeki Kral Abdüla- ziz Üniversitesi'ndeki Uluslara- rası tslam Ekonomisi Araştırma Merkezi altı ayda bir çıkan bir dergi yayımlamaktadır. Karaçi- de üç ayda bir yayımlanan Jo- urnal of tslamic Banking and Finance (Islam Bankacılığı ve Maliyesi Dergisi) gibi uzmanlık dergileri de vardır. Kendilerine "Islam ekonomistleri" adını veren uz- manlar, Islami ekonominin ze- kâtı ve faizsiz bankacılığı aşan bir içeriğe sahip olduğunu vur- gulamaktadırlar. Onlara göre bu disıplinin amacı, tum ekonomik faaliyetleri kapsayan bir çerçeve geleceği nedir? tslam Ekonomisi üzerine araştırmvlarıyla tanınan Prof. Dr. Timur Kuran, "The Economic Impact of Islamic Fundamentalism" adlı tngilizce aslmdan çevrilen bu incelemesinde yukarıdaki ilginç sorulan tartışıyor. Prof. Dr. Timur Kuran, halen ABD'nın Güney Kaliforniya Üniversitesi öğretim uyesi. w J.slamın temel kaynakları faizi yasaklar, fakat ticarete izin verir. Bu yüzden gerçek bir tslam ekonomisi bu iki sistemin erdemlerine sahip olmak yetersizliklerini dışlamalıdır. Bu iddia, tipik orta Asyıaa kmaa olarak İS 622-661 yıllarını içeren ve Hz. Muhammed'in son dönemiyle ondan sonra gelen dört halife dönemine, Islamın altın çağına yapılan göndermelerle desteklenmektedir. oluşturmaktır. Bu amacR Ulus- lararası Islam Ekonomisi Araş- tırma Merkezi tarafından hazır- lanan araştırma konulan öneri üstesi tuketici davraruşı, pazar yapısı, merkezi planlama, sanayi iliskileri, uluslararası ticaret ve ekonomik kalkınma da içinde olmak üzere American Econo- mic Association (Amerikan Ekonomi Derneği) tarafından tanınan başlıca araştınna kate- gorileri içermektedir. Kimi tslam ekonomistleri, oluşmakta olan bu disiplinin bu alanlann çoğunda henüz önemli katkılar yapmamış olduğunu iti- raf etmektedirler. Fakat onlar genel olarak Islamın temel kay- naklanmn düşünulebilen her ekonomik soruna net ve kesin çözümler getirdiği konusunda birleşmektedirler. Bunlan bula- bilmek için gerektiği zaman mo- dern araçlan ve kavramlan da kullanarak Kuran'a ve yedinci yüzyıl Arabistanı'ndaki erken Islam topluluğunun bilgeliğine başvurmayı öneriyorlar. Islamın klasik kaynaklan, ekonomik normlar oluştunnaya elverişli sayısız kural içermekte- dir ve Islam tarihinin ilk devir- lerinden ekonomik davramş ve kurumlara iitşkin bir dizi ders cı- kanlabilir. Fakat tümüyle fark- lı ve bilinçli bir Islam ekonomi- si kavramı çok yenıdir. Ekono- mik konularda görüş belirten Ortacağ'uı büyük Islam filozof- lan, Islami yazının entelektüel sınırlarını özgürce aşmışlardı. Ama ortaya koyduklan yapıtla- nn hiçbiri, hatta tbn-i Haldun- un (1332-1406) unlü Mukaddi- me'si bile bağımsız bir ekonomi disiplini geliştirmemişti. Islam ekonomisinin kökleri, Islami "bütuncu bir yaşam biçimi"ne dönuşturmeyi amaçlayan Pakis- tanlı toplumbilimci ve düşünü- rü Seyyid Abül-A'la Maududi- nin (1903-1979) yapıtlanna da- yanır. Cıltler dolduran yazılann- da Maududi, Islamın bir dizi dinsel kuralm çok ötesinde bir şey olduğunu iddia etti. Ona gö- re Islam, eğitim, tıp, sanat, hu- kuk, polıtika ve ekonomi dahil insan varlığının tüm alanlanm kapsamaktaydı. Bu iddiayı des- teklemek için pek çok tslami di- siplinin, bu arada Islam ekono- misinin temellerini attı. tslam ekonomisine temel olan diğer katkılar Mısırlı Seyyid Kutb (1906-1966) ile Iraklı Muham- Dünyalannı ararlarsokaklânnda s ç YAŞAMDAN 0 0 K C A ve u ERDAL BİR K K KESİT L L YAZICI A A R R Sunuş s. —ı— Sokak yeryüzündeki ufak bir çizginin, yaşanurmzdaki bir do- kunun adıdır. Sokak, kimliğidir o dokunun. Şehirin, köyün ve kasabanın can damarıdır. Yaşamın nabzı ölçülür sokakta. So- kaklar bir ülkenin aynasıdır. Sokağıyla övunür kişioğlu veya utanır, göğsü kabararak söyler sokağını, utanır söylemez adını. Sokak vardır sevgi saçar, sokak vardır bela saçar etrafına. Birinde sevgililer, diğerinde 'belaldar' dolaşır. Sokak 'bıçkın- lar'ın kavga, analann sohbet ve çocuklann oyun yeridir; ne soh- betine ne de oyununa doyulur. Sokaklar örtüsudür bir yöre- nin; dantel dantel işlenmiş. Çocuklar gülüdur bu örtünün; sa- nşın, kumral, esmer... Çocuklar için bir tutkudur sokak; ne çocuk sokaksız ne de sokak çocuksuz olabilir. En güzel arkadaşlıklar, dostluklar so- kakta kurulur. Hatta bazı çocuklann adı 'sokak çocugn'na bile çıkabHir; kötü örnek arandığı zaman ondan söz eder büyuk- ler... Ders yapmadan, yemek yeraeden önce duşünulen yerdir sokak; 'çişini bile pabncuna yaptınr...' çocuklann. Âdeta ken- dinden geçer afacanlar; ne havalı kornanm ne de dev tekerle- rin farkında olurlar; 'kara haber' yayarlar ortalığa.. Sokak vardır pınl pml, sokak vardrr çamur deryası. Gezgin turist sokakta, satıcı sokakta, çukurlar ve kanalizasyon sızın- tılan sokakta, çöpler, hayvanlar (evcil, kuduz, uyuz) sokakta. Çocuklar da bu dünvanın bir, parçasıdır hem de demirbaş... Bir turist geçmeye görsün hemen takıbrlar peşine; üç yaşm- daki bebe bile yabancı dil konuşur arkalanndan: "Hellooo... Gut bay..." görünüşte ne kadar sevecendir turistler; bol bol fo- toğraf verirler onlara; sevecen, ezik, buruk... Göndermeseler de olur o 'an'ları kendilerine; çekimdeki heyecan yeter de ar- tar bile. Az kaza 'turist abiler, ablalar' gönderirlerse fotoğraf- lan, kendileri bile şaşarlar süuetlerine; kimi guzelliğine sevi- nir, kimi çirkinliğine.. Bazılan "Bu ben miyim" deyip yırtar, buruşturup atar fotoğrafını... " Kimisi "artist gibi' çık- mıştır, kimisi de boynu bükük 'acılann çocugu'.~ Oysa şaşüacak olan yaşa- dıkları ortamdır. 'An'la- n film karelerinde don- duran asıl şaşıran; yüzler- deki eziklik, burukluk yaşamın yansunasıdır as- hnda. Her sokağm çocu- ğu aynı resmi mi verir 'kara kutuya?'.. Tunstlerin ardında ço- cuklan en çok eğlendiren satıcılardır; özellikle işportacılar... Atlı bir ara- ba girse sokağa hangi ço- cuk takümaz arabaya Küfürün 'bini bin para' da olsa aldırmaz sokağır çocuğu. Hele hele tatlı- ballı yiyecekler varsa o • arabada, gel de aşırma bunlan. Ama "ayıpür, günahör..." diye öğütlemiştir büyükler. Evlere girmiyorsa bunlar, ne etsin 'sokak çocufu'. Eli gider, gi- der gelir çocuğun. Eğer insafhysa 'satıcı amca' uzatır peşinde- ki çocuklara birer incir, mandalina... Ama bazı yiyecekler var- du- çok 'gıymatlı'dır; verse kendine yazık, vermese çocuklara. tstanbul Balat'da bir 'amca' gözüktu sokağm başından; bağı- nyor "tatlı munuz" diye. Balat'ın çocuklan toplanmışlar bası- na. Ne kadar 'kışkış'lasa çocuklan aynlmazlar yanıbaşından. Çaresiz kahr 'satıcı amca'; "muz bu, meret ateş pahası..!' Da- ğıtsa bir sokağm çocuğuna yetmez. Yaşlan 3-5 arası... Epey yol aldılar satıcıyla sokakta... Bir kısmı geri döndü sokağm sonun- da; ne de olsa sımr orası kendileri için; büyükleri öyle tembih- lemiştir "sokaktan aynlma, kaybolursun" diye... Hayvanlar geçer sokaklardan kimisi 'kuaför'den çıkmış pı- nl pınl, kimisi uyuz ve kuduz... Kimisi evde beslenir, kimisi de çöplükte. Hayvanlar, dostudur çocuklann. Sokak köpeği, so- kak kedisi de olsa kendileri gibi can taşır hayvancıklar. Herbı- rine ad takmışlardır ıçlerinden geldiği gibi. Hele o mahallenin, sokağın kedisine, köpeğine kimse yan gözle bakamaz *aiimal- tah'... Çoğu kez oyunlanna bile katarlar 'karabaş'lan çocuk- lar. Neredeyse bir mahalleyi dolaşıp yine gelirler sokaklanna. 'Karabaş'lar güvenle gezdirir çocuklan 'mahailede!'... Ne kanalizasyon sızıntısı ve PTT çukunı ne de çöp kokusu sokaktan eder çocuklan. Sanıldığı gibi küçük değildir dünya- ları. Duşlerindeki dunyalan ararlar sokaklânnda. Hayvanlar bile terk eder çocuklar olmazsa bu sokaklan. Onlar gulüdür, bülbulüdür bu sokaklann; yaşanılmasa da duşlerinde yaşamr hale getiren onlardır. Onlar olmasa 'bayalefler şehrinin' bir par- cası samrsmız bu sokaklan. Acının, yokluğun, yoksulluğun dışa vuran karamsarlığını çocuklar dağıtır bir ölçüde... Yarın: Bu bakışlar nere> e? 'okak vardır bela saçar, sokak vardır sevgi saçar etrafına. Birinde belalılar, birinde sevgililer dolaşır. En güzel dostluklar oralarda kurulur. Bir kısmı orada hak eder sokak çocuğu titrini. Ders yapmadan, yemek yemeden önce düşünülen yerdir sokak. 'Çişini bile pabucuna yaptırır' çocukların. Dizi, onlarca kez gidip fotoğraf çalışmalan yaptığım sokaklardaki izlenimleri içeriyor; genellikle CİBALt, FENER, BALAT ve AYVANSARAY'daki... Neden bu yöreler?.. Özel bir nedenı olmasa da tesadüf de olsa, herhalde bir 'çekim gucü' beni o ortamda çalışmaya itti. Haliç'in bu yakası 8O'lı yıllarda çok hızlı bir değişime sahne oldu. Eskıden 'Azınlıklar'tn yaşadığı bu bölgelerde, çeşitli nedenlerle oluşan göç olgusuyla gidenlerin yerıne Anadolu 'dan yeni ev sahipleri geldi. Ve bu yöre yeni bir kimliğe bürundü süreç içerisınde. Gelenler 'geleneksel külturlerini' de birlikte getirdiler bu yörelere. Yerli halk yitmedi, ama azınlıkta kaldı. Ara sıra 'madamlara' rastlansa da "Yerli tstanbulluyum" diyen çıksâ da şu an esas sahipleri Anadolulular... Rizeliler, Kastamonulular, Sıırtliler, Urfalılar... Özelde bu yörelerdeki Sokak-Çocuk ilişkisi genelin bir benzeri aslında. Yalnız çevre faktoruyle çok renklıliği var bu yörelerin. Kendi gözlemlerimın yanı sıra çocuklarla da çok sıcak söyleşileri aktarmaya çalıştım. Çok heyecanlandılar, çok akıllıca önerilerde bulundular; duşüncelerini açıklarlarken çok gurur duyuyorlardı kendilennden. Söyleşilerin yayımlanmasıyla sanki her şeyin düzeteceği gibi -çocukça- duygulara kaptırdılar kendilerini. Çocuklar beklemedeler şimdi; daha yaşanılası çevre kurmak için büyükler ne yapacaklar acaba?.. Geleceğin buyukleri çocuklarımız, daha ne kadar yaşayacaklar dûşledikleri dünyalarında. Ne zaman yaratacağız onlara gerçek yaşanılası dunyayı?.. 'MERET ATEŞ PAHASI' DİNLER M İ ÇOCUK! -İstanbul Balat'ta bir 'amca' gözüktu sokagın başından; bagırı>or "Tatlı mtıuuz..." di\e. Balat'ın çocuklan toplanmışlar başına.Ne kadar 'kışkış'lasa çocuklar aynlmaz. Çaresiz kalır'satıcı amca'; "muz bu, meret ateş pahası..." Dağıtsa bir sokağın çocuğuna yetmez... med Bekir Sadr (1931-1980) ta- rafından yapümıştır. Bu öncülerin öğretileri arasın- da öze ilişkin önemli farkhlık- lar vardır. Kutb ve Sadr, Mau- dudi'ye oranla, devlete daha ge- niş bir düzenleyici işlev vermek- tedirler ve ekonomik eşitsizlik- lere karşı daha az hoşgörulüdür- ler. Bu farkhlıklar, onlann selef- lerinin iktidar, pazar ve mülki- yet haklanna iUişkin geniş bir görüsler yelpazesini içeren yazı- lanna da yansımıştır. Fakat Is- lam ekonomisi ilk baştan beri varlığım haklı göstermek için birleşik bir cephe sunmaktadır. Sosyalizmde tkaretin baskı altında tutulması, diktatörlüğü ve dev dengesizlikleri beslerken, kapitaJizmde faiz, duygusuzlu- ğu ve sömürüyü teşvik eder. ts- larrun temel kaynaklan faizd ya- saklar, fakat ticarete izin verir, bu yüzden gerçek bir Islam eko- nomisi bu iki sistemin erdemle- rine sahip olmah, yetersizlikle- rini dışlamahdır. Bu iddia tipik olarak l.S. 622-661 yıllannı içe- ren ve Hazreti Muhammed'in Is- lam topluluğunun önderliğini yaptığı dönemin sonları ile Hulefa-i Raşid'in dönemine dek uzanan Islamın Altın Çağı- na yapılan göndermelerle des- teklenmektedir. Altın Çağ döne- mınde tslami ekonomik davra- mş kurallanna uyuluyordu, ege- men olan anlayış da kardesçe iş- birliğiydi. Herkesin "aynı yasa- lara Ubi" ve "aynı yükömlölük- lcr altıada" olmasıyla, adaletsiz- likler asgariye inmişti. Ve kay- naklar, yaşam düzeyinde hızlı bir yükselişı güvence altına ala- cak şekilde çok etkın bir biçim- de kullanılmaktaydı. Bu inanca göre Altın Çağ'dan sonra Islam toplumunun Islamın kurallanna bağlılıgı zayıfladı ve bu, onun evrensel ekonomik durumunun çok sancılı, acıh ve uzun süren çöküş sürecini başlattı. Demek kı ekonomilerin Isla- mın ilkelerine göre yeniden ya- pılandmlması talebı iki iddiaya dayanmaktadır. Birincisi, bugün egemen olan sistemler bizi basa- nsızbğa göturmüştur. tkincisi, Islamın erken tarihi tslam siste- minin alternatiflen karşısındaki rakipsiz ustünlüğünu karutla- maktadır. Son iddiayı ele alacak olursak modern standartlara göre erken tslam dönemindeki Arap eko- nomisinin çok ilkel olduğunu teslim etmek zorundayız. Tektip basit teknolojiler kullanılarak az sayıda mal üretilmekteydi. Bu ekonomi, modern ekonomileri etkıleyen hava ve su kirliliği gi- bi başlıca fiziksel dıssalüklardan etkilenmiyordu. Ve işbölümü- nün yalnızca en temel özellikle- rıne sahıptı. Islami yazında, çoğunlukla da sünnette görülen özgül ekonomik kurallar eski dönemde ortaya çıkan sonınla- ra verilmiş yamtlardı. Şeriat çagnlan Yine de tek bir bölgede yak-« laşık 1500 yıl önce gecerli olan biçimleriyle tslamın kutsaJ yasa- lanrun (şeriatm) derhal uygulan- ması çagnlan yapılmaktadır. Bu çağnlan yapmakla, tslam eko- nomisi, modern çağm ekonomik sorunlanmn geçmişte benzerle- ri bulunmadığmı vadsımaktadır. Aynı zamanda bir zamanlar ya- rarh olan kurumlann şimdi iş- levsiz, hatta zararlı olduklanm da vadsımaktadır. tslam ekono- misi retoriği, çok eskilerde kal- mış bir ekonomiyi yeniden keş- fetmeyi ve yeniden kurmayı amaçladığı izlenimini vermekte- dir.Bu yazın aynı zamanda, bir- çoğu Islam dünyasının dışında ortaya çıkmış olan ve modern kavram ve yöntemleri de kullan- maktadır. Ve büyüme, istihdam yaratıcılık ve etkinlik gibi mo- dern amaçlar gütmektedir. Bu nedenle, sözu edilen disiplinin yoğun olarak yedinci yüzyü Ara- bistanı ekonomisiyle ilgilenme- sini, yalnızca eski sonınlara es- ki çözümler arayan bilimsel bir çaba olarak nitelendirmek yan- Iış olacaktır. tslam ekonomisi, sorunlanna çözüm- ler uygulamaktadır ve boylesi çözümlerin eksik olduğu du- rumlarda önerdiği reformlar için kutsal metinJerden gerekçeler aramaktadır. Dolayısıyla, Islam ekonomi- si yedinci yüzyıl Arap ekonomi düzeninin yalnızca kimi özellik- lerine ilgi göstennektedir. Faizin yasaklanmasını tslami reformun "sine qua non"u olarak belirle- dikten sonra borç alma ve ver- meye ilişkin Kuran ayetlerine sı- fmılmaktadır. Buna karşılık, Altın Çağ'ın örneğin çevre kir- liliğine karşı yararlı önerileri olup olmadığını araştırmaya pek çaba harcamamaktadır. Demek ki Islam ekonomisi çağdaş kötülüklere bir yamt ol- duğu kadar, eski bir toplumsal düzenin varsayılan basitliğine, uyumuna ve refahına nostaljik bir yaklasımdır. Uygulamada yedinci yüzyıl Arap ekonomisi- ni tümüyle restore etmeyi değil, yalnızca onun bölük pörçük parçalannı canlandırmayı amaç- lamaktadır. Bu nedenle de eko- nomik gerçeklerı kabul etmeye eğüimlidir. Yarın: tslam bankacılıgı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle