Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 KASIM 1991 DİZİ-RÖPOKIAJ
EKONOMI
Prof.Dr. TİMUR KURAN
CUMHURİYET/15
Ticarethelal,faiz harambelü gruplar için zorunludur.
Müslümanlann çoğunluğu oluş-
Pakistan, 1979"da ekonomisi- turduklan başka baa ülkelerde
ne Islami bir karakter vermeye devletin düzenlediği bir zekât
başladı. Kuran'ın öngördüğü sisteminin kurulması düşünül-
varsayılan uygulamalan için mektedir. Islamlaşmanın etkisi,
bankalara geleneksel tasarmf özelMkle bankacıhkta yaygjndır.
mevduatlan için faizsiz bir alter- Islami bir kimliğe sahıp olduk-
natif sunma ve beş yıl içinde fa- lannı öne suren bankalar Kuzey
izi tüm işlemlerinden arındırma Afrika, Ortadoğu ve Güney As-
taümatı verildi. Bu hedefe şim- ya ülkelerinin çoğunda faaliyet-
diye kadar tam olarak erişüeme- tedir. Kimi ülkelerde bunlar ti-
mişse de faiz getiren tasarmf cari mevduatın yüzde onundan
mevduatlan artık yeni mevduat fazlasını ellerinde bulundur-
sahipleri için bir tercih olmak- maktadır. önde gelen tslam
tan çıkmıştır. 1979 programııun bankalan Müslümanlann kü-
bir başka önemli noktası, Isla- çük bir azınlık oluşturduklan
mın zenginlik ve gelir üzerinde- ülkelerde de kurulmuştur. Şu
ki vergisi olan zekâttı. anda Yeni Zelanda bir "tslami
O güne kadar gönüllü olan Finans Şirked"ne, Califomia'da-
zekât yasal bir zonınluluk hali- ki Pasadena kentinde bir "El
ne getirildi. Şimdi Pakistan hü- Baraka Bankcorp."a sahiptir.
kümeti çeşitli kaynaklardan, Bu gelişmeler entelektüel bir
özellikle banka mevduatlann- boşluk içinde olmuyor. Söz ko-
dan ve tanm hasılasından zekât nusu olan reformlan yönlendir-
toplamaktadır. Her yıl binlerce meyi ve gerekçelendirmeyi
yerel komite elde edilen geliri be- amaçlayan ve "Islam ekonomi-
lirli gruplara dağıtmaktadır. si" olarak bilinen bir literatür
Pakistan, ekonomisini Isla- hızla büyümektedir. Bu litera-
mın kurallanna göre yeniden ya- türdeki reçetelerin bir bölümü
püandırma çabasında yalnız de- ekonomik mantığa, bir bölümü
ğildir. Zekât şimdi Malezya'da, de Kuran'a ve Hazreti Muham-
Suudi Arabistan'da ve Sudan'da med'in ve arkadaşlanrun hadis-
% | | | | V ğ & îslantiköktencüiğinekonomik boyutu uygulamalannın sonuçlan ne oldu? tslam ekonomisinin
kJlM/l HMAŞ olarakortaya çıkan tslam Ekonomisi
nedir? tslam Ekonomisi öğretisinin temel iddiaları
nelerdir? Bu öğreti dünyada ne gibi uygulamalara yol
açmıştır? tran, Pakistan ve öteki tslam tilkeleri
ekonomilerini Islami ilkelere göre yeniden
yapılandırmayı başardılar mı? tslam Ekonomisi
leriyle fiillerinın derlenmesi olan
sünnete dayanmaktadır. tslam
ekonumisini geüştirmek amacıy-
la bırçok araştırma merkezi ku-
nılmuştur. Bunlardan bir tane-
si olan CiddeUeki Kral Abdüla-
ziz Üniversitesi'ndeki Uluslara-
rası tslam Ekonomisi Araştırma
Merkezi altı ayda bir çıkan bir
dergi yayımlamaktadır. Karaçi-
de üç ayda bir yayımlanan Jo-
urnal of tslamic Banking and
Finance (Islam Bankacılığı ve
Maliyesi Dergisi) gibi uzmanlık
dergileri de vardır.
Kendilerine "Islam
ekonomistleri" adını veren uz-
manlar, Islami ekonominin ze-
kâtı ve faizsiz bankacılığı aşan
bir içeriğe sahip olduğunu vur-
gulamaktadırlar. Onlara göre bu
disıplinin amacı, tum ekonomik
faaliyetleri kapsayan bir çerçeve
geleceği nedir? tslam Ekonomisi üzerine
araştırmvlarıyla tanınan Prof. Dr. Timur Kuran, "The
Economic Impact of Islamic Fundamentalism" adlı
tngilizce aslmdan çevrilen bu incelemesinde yukarıdaki
ilginç sorulan tartışıyor. Prof. Dr. Timur Kuran, halen
ABD'nın Güney Kaliforniya Üniversitesi öğretim uyesi.
w
J.slamın temel kaynakları
faizi yasaklar, fakat ticarete
izin verir. Bu yüzden gerçek
bir tslam ekonomisi bu iki
sistemin erdemlerine sahip
olmak yetersizliklerini
dışlamalıdır. Bu iddia, tipik
orta Asyıaa kmaa olarak İS 622-661 yıllarını
içeren ve Hz. Muhammed'in son dönemiyle
ondan sonra gelen dört halife dönemine,
Islamın altın çağına yapılan göndermelerle
desteklenmektedir.
oluşturmaktır. Bu amacR Ulus-
lararası Islam Ekonomisi Araş-
tırma Merkezi tarafından hazır-
lanan araştırma konulan öneri
üstesi tuketici davraruşı, pazar
yapısı, merkezi planlama, sanayi
iliskileri, uluslararası ticaret ve
ekonomik kalkınma da içinde
olmak üzere American Econo-
mic Association (Amerikan
Ekonomi Derneği) tarafından
tanınan başlıca araştınna kate-
gorileri içermektedir.
Kimi tslam ekonomistleri,
oluşmakta olan bu disiplinin bu
alanlann çoğunda henüz önemli
katkılar yapmamış olduğunu iti-
raf etmektedirler. Fakat onlar
genel olarak Islamın temel kay-
naklanmn düşünulebilen her
ekonomik soruna net ve kesin
çözümler getirdiği konusunda
birleşmektedirler. Bunlan bula-
bilmek için gerektiği zaman mo-
dern araçlan ve kavramlan da
kullanarak Kuran'a ve yedinci
yüzyıl Arabistanı'ndaki erken
Islam topluluğunun bilgeliğine
başvurmayı öneriyorlar.
Islamın klasik kaynaklan,
ekonomik normlar oluştunnaya
elverişli sayısız kural içermekte-
dir ve Islam tarihinin ilk devir-
lerinden ekonomik davramş ve
kurumlara iitşkin bir dizi ders cı-
kanlabilir. Fakat tümüyle fark-
lı ve bilinçli bir Islam ekonomi-
si kavramı çok yenıdir. Ekono-
mik konularda görüş belirten
Ortacağ'uı büyük Islam filozof-
lan, Islami yazının entelektüel
sınırlarını özgürce aşmışlardı.
Ama ortaya koyduklan yapıtla-
nn hiçbiri, hatta tbn-i Haldun-
un (1332-1406) unlü Mukaddi-
me'si bile bağımsız bir ekonomi
disiplini geliştirmemişti. Islam
ekonomisinin kökleri, Islami
"bütuncu bir yaşam biçimi"ne
dönuşturmeyi amaçlayan Pakis-
tanlı toplumbilimci ve düşünü-
rü Seyyid Abül-A'la Maududi-
nin (1903-1979) yapıtlanna da-
yanır. Cıltler dolduran yazılann-
da Maududi, Islamın bir dizi
dinsel kuralm çok ötesinde bir
şey olduğunu iddia etti. Ona gö-
re Islam, eğitim, tıp, sanat, hu-
kuk, polıtika ve ekonomi dahil
insan varlığının tüm alanlanm
kapsamaktaydı. Bu iddiayı des-
teklemek için pek çok tslami di-
siplinin, bu arada Islam ekono-
misinin temellerini attı. tslam
ekonomisine temel olan diğer
katkılar Mısırlı Seyyid Kutb
(1906-1966) ile Iraklı Muham-
Dünyalannı ararlarsokaklânnda
s
ç
YAŞAMDAN
0
0
K
C
A
ve
u
ERDAL
BİR
K
K
KESİT
L
L
YAZICI
A
A
R
R
Sunuş
s.
—ı—
Sokak yeryüzündeki ufak bir çizginin, yaşanurmzdaki bir do-
kunun adıdır. Sokak, kimliğidir o dokunun. Şehirin, köyün ve
kasabanın can damarıdır. Yaşamın nabzı ölçülür sokakta. So-
kaklar bir ülkenin aynasıdır. Sokağıyla övunür kişioğlu veya
utanır, göğsü kabararak söyler sokağını, utanır söylemez adını.
Sokak vardır sevgi saçar, sokak vardır bela saçar etrafına.
Birinde sevgililer, diğerinde 'belaldar' dolaşır. Sokak 'bıçkın-
lar'ın kavga, analann sohbet ve çocuklann oyun yeridir; ne soh-
betine ne de oyununa doyulur. Sokaklar örtüsudür bir yöre-
nin; dantel dantel işlenmiş. Çocuklar gülüdur bu örtünün; sa-
nşın, kumral, esmer...
Çocuklar için bir tutkudur sokak; ne çocuk sokaksız ne de
sokak çocuksuz olabilir. En güzel arkadaşlıklar, dostluklar so-
kakta kurulur. Hatta bazı çocuklann adı 'sokak çocugn'na bile
çıkabHir; kötü örnek arandığı zaman ondan söz eder büyuk-
ler... Ders yapmadan, yemek yeraeden önce duşünulen yerdir
sokak; 'çişini bile pabncuna yaptınr...' çocuklann. Âdeta ken-
dinden geçer afacanlar; ne havalı kornanm ne de dev tekerle-
rin farkında olurlar; 'kara haber' yayarlar ortalığa..
Sokak vardır pınl pml, sokak vardrr çamur deryası. Gezgin
turist sokakta, satıcı sokakta, çukurlar ve kanalizasyon sızın-
tılan sokakta, çöpler, hayvanlar (evcil, kuduz, uyuz) sokakta.
Çocuklar da bu dünvanın bir, parçasıdır hem de demirbaş...
Bir turist geçmeye görsün hemen takıbrlar peşine; üç yaşm-
daki bebe bile yabancı dil konuşur arkalanndan: "Hellooo...
Gut bay..." görünüşte ne kadar sevecendir turistler; bol bol fo-
toğraf verirler onlara; sevecen, ezik, buruk... Göndermeseler
de olur o 'an'ları kendilerine; çekimdeki heyecan yeter de ar-
tar bile. Az kaza 'turist abiler, ablalar' gönderirlerse fotoğraf-
lan, kendileri bile şaşarlar süuetlerine; kimi guzelliğine sevi-
nir, kimi çirkinliğine.. Bazılan "Bu ben miyim" deyip yırtar,
buruşturup atar fotoğrafını...
" Kimisi "artist gibi' çık-
mıştır, kimisi de boynu
bükük 'acılann çocugu'.~
Oysa şaşüacak olan yaşa-
dıkları ortamdır. 'An'la-
n film karelerinde don-
duran asıl şaşıran; yüzler-
deki eziklik, burukluk
yaşamın yansunasıdır as-
hnda. Her sokağm çocu-
ğu aynı resmi mi verir
'kara kutuya?'..
Tunstlerin ardında ço-
cuklan en çok eğlendiren
satıcılardır; özellikle
işportacılar... Atlı bir ara-
ba girse sokağa hangi ço-
cuk takümaz arabaya
Küfürün 'bini bin para'
da olsa aldırmaz sokağır
çocuğu. Hele hele tatlı-
ballı yiyecekler varsa o
• arabada, gel de aşırma
bunlan. Ama "ayıpür, günahör..." diye öğütlemiştir büyükler.
Evlere girmiyorsa bunlar, ne etsin 'sokak çocufu'. Eli gider, gi-
der gelir çocuğun. Eğer insafhysa 'satıcı amca' uzatır peşinde-
ki çocuklara birer incir, mandalina... Ama bazı yiyecekler var-
du- çok 'gıymatlı'dır; verse kendine yazık, vermese çocuklara.
tstanbul Balat'da bir 'amca' gözüktu sokağm başından; bağı-
nyor "tatlı munuz" diye. Balat'ın çocuklan toplanmışlar bası-
na. Ne kadar 'kışkış'lasa çocuklan aynlmazlar yanıbaşından.
Çaresiz kahr 'satıcı amca'; "muz bu, meret ateş pahası..!' Da-
ğıtsa bir sokağm çocuğuna yetmez. Yaşlan 3-5 arası... Epey yol
aldılar satıcıyla sokakta... Bir kısmı geri döndü sokağm sonun-
da; ne de olsa sımr orası kendileri için; büyükleri öyle tembih-
lemiştir "sokaktan aynlma, kaybolursun" diye...
Hayvanlar geçer sokaklardan kimisi 'kuaför'den çıkmış pı-
nl pınl, kimisi uyuz ve kuduz... Kimisi evde beslenir, kimisi de
çöplükte. Hayvanlar, dostudur çocuklann. Sokak köpeği, so-
kak kedisi de olsa kendileri gibi can taşır hayvancıklar. Herbı-
rine ad takmışlardır ıçlerinden geldiği gibi. Hele o mahallenin,
sokağın kedisine, köpeğine kimse yan gözle bakamaz *aiimal-
tah'... Çoğu kez oyunlanna bile katarlar 'karabaş'lan çocuk-
lar. Neredeyse bir mahalleyi dolaşıp yine gelirler sokaklanna.
'Karabaş'lar güvenle gezdirir çocuklan 'mahailede!'...
Ne kanalizasyon sızıntısı ve PTT çukunı ne de çöp kokusu
sokaktan eder çocuklan. Sanıldığı gibi küçük değildir dünya-
ları. Duşlerindeki dunyalan ararlar sokaklânnda. Hayvanlar
bile terk eder çocuklar olmazsa bu sokaklan. Onlar gulüdür,
bülbulüdür bu sokaklann; yaşanılmasa da duşlerinde yaşamr
hale getiren onlardır. Onlar olmasa 'bayalefler şehrinin' bir par-
cası samrsmız bu sokaklan. Acının, yokluğun, yoksulluğun dışa
vuran karamsarlığını çocuklar dağıtır bir ölçüde...
Yarın: Bu bakışlar nere> e?
'okak vardır bela
saçar, sokak vardır
sevgi saçar etrafına.
Birinde belalılar,
birinde sevgililer
dolaşır. En güzel
dostluklar oralarda
kurulur. Bir kısmı
orada hak eder
sokak çocuğu titrini.
Ders yapmadan,
yemek yemeden önce
düşünülen yerdir
sokak. 'Çişini bile
pabucuna yaptırır'
çocukların.
Dizi, onlarca kez gidip fotoğraf çalışmalan
yaptığım sokaklardaki izlenimleri içeriyor;
genellikle CİBALt, FENER, BALAT ve AYVANSARAY'daki...
Neden bu yöreler?.. Özel bir nedenı olmasa da tesadüf de olsa,
herhalde bir 'çekim gucü' beni o ortamda çalışmaya itti. Haliç'in
bu yakası 8O'lı yıllarda çok hızlı bir değişime sahne oldu. Eskıden
'Azınlıklar'tn yaşadığı bu bölgelerde, çeşitli nedenlerle oluşan göç
olgusuyla gidenlerin yerıne Anadolu 'dan yeni ev sahipleri geldi. Ve
bu yöre yeni bir kimliğe bürundü süreç içerisınde. Gelenler
'geleneksel külturlerini' de birlikte getirdiler bu yörelere. Yerli halk
yitmedi, ama azınlıkta kaldı. Ara sıra 'madamlara' rastlansa da
"Yerli tstanbulluyum" diyen çıksâ da şu an esas sahipleri
Anadolulular... Rizeliler, Kastamonulular, Sıırtliler, Urfalılar...
Özelde bu yörelerdeki Sokak-Çocuk ilişkisi genelin bir benzeri
aslında. Yalnız çevre faktoruyle çok renklıliği var bu yörelerin.
Kendi gözlemlerimın yanı sıra çocuklarla da çok sıcak söyleşileri
aktarmaya çalıştım. Çok heyecanlandılar, çok akıllıca önerilerde
bulundular; duşüncelerini açıklarlarken çok gurur duyuyorlardı
kendilennden. Söyleşilerin yayımlanmasıyla sanki her şeyin
düzeteceği gibi -çocukça- duygulara kaptırdılar kendilerini.
Çocuklar beklemedeler şimdi; daha yaşanılası çevre kurmak için
büyükler ne yapacaklar acaba?.. Geleceğin buyukleri çocuklarımız,
daha ne kadar yaşayacaklar dûşledikleri dünyalarında. Ne zaman
yaratacağız onlara gerçek yaşanılası dunyayı?..
'MERET ATEŞ PAHASI' DİNLER M İ ÇOCUK! -İstanbul Balat'ta bir 'amca' gözüktu sokagın başından; bagırı>or "Tatlı mtıuuz..." di\e. Balat'ın çocuklan
toplanmışlar başına.Ne kadar 'kışkış'lasa çocuklar aynlmaz. Çaresiz kalır'satıcı amca'; "muz bu, meret ateş pahası..." Dağıtsa bir sokağın çocuğuna yetmez...
med Bekir Sadr (1931-1980) ta-
rafından yapümıştır.
Bu öncülerin öğretileri arasın-
da öze ilişkin önemli farkhlık-
lar vardır. Kutb ve Sadr, Mau-
dudi'ye oranla, devlete daha ge-
niş bir düzenleyici işlev vermek-
tedirler ve ekonomik eşitsizlik-
lere karşı daha az hoşgörulüdür-
ler. Bu farkhlıklar, onlann selef-
lerinin iktidar, pazar ve mülki-
yet haklanna iUişkin geniş bir
görüsler yelpazesini içeren yazı-
lanna da yansımıştır. Fakat Is-
lam ekonomisi ilk baştan beri
varlığım haklı göstermek için
birleşik bir cephe sunmaktadır.
Sosyalizmde tkaretin baskı
altında tutulması, diktatörlüğü
ve dev dengesizlikleri beslerken,
kapitaJizmde faiz, duygusuzlu-
ğu ve sömürüyü teşvik eder. ts-
larrun temel kaynaklan faizd ya-
saklar, fakat ticarete izin verir,
bu yüzden gerçek bir Islam eko-
nomisi bu iki sistemin erdemle-
rine sahip olmah, yetersizlikle-
rini dışlamahdır. Bu iddia tipik
olarak l.S. 622-661 yıllannı içe-
ren ve Hazreti Muhammed'in Is-
lam topluluğunun önderliğini
yaptığı dönemin sonları ile
Hulefa-i Raşid'in dönemine
dek uzanan Islamın Altın Çağı-
na yapılan göndermelerle des-
teklenmektedir. Altın Çağ döne-
mınde tslami ekonomik davra-
mş kurallanna uyuluyordu, ege-
men olan anlayış da kardesçe iş-
birliğiydi. Herkesin "aynı yasa-
lara Ubi" ve "aynı yükömlölük-
lcr altıada" olmasıyla, adaletsiz-
likler asgariye inmişti. Ve kay-
naklar, yaşam düzeyinde hızlı
bir yükselişı güvence altına ala-
cak şekilde çok etkın bir biçim-
de kullanılmaktaydı. Bu inanca
göre Altın Çağ'dan sonra Islam
toplumunun Islamın kurallanna
bağlılıgı zayıfladı ve bu, onun
evrensel ekonomik durumunun
çok sancılı, acıh ve uzun süren
çöküş sürecini başlattı.
Demek kı ekonomilerin Isla-
mın ilkelerine göre yeniden ya-
pılandmlması talebı iki iddiaya
dayanmaktadır. Birincisi, bugün
egemen olan sistemler bizi basa-
nsızbğa göturmüştur. tkincisi,
Islamın erken tarihi tslam siste-
minin alternatiflen karşısındaki
rakipsiz ustünlüğünu karutla-
maktadır.
Son iddiayı ele alacak olursak
modern standartlara göre erken
tslam dönemindeki Arap eko-
nomisinin çok ilkel olduğunu
teslim etmek zorundayız. Tektip
basit teknolojiler kullanılarak az
sayıda mal üretilmekteydi. Bu
ekonomi, modern ekonomileri
etkıleyen hava ve su kirliliği gi-
bi başlıca fiziksel dıssalüklardan
etkilenmiyordu. Ve işbölümü-
nün yalnızca en temel özellikle-
rıne sahıptı. Islami yazında,
çoğunlukla da sünnette görülen
özgül ekonomik kurallar eski
dönemde ortaya çıkan sonınla-
ra verilmiş yamtlardı.
Şeriat çagnlan
Yine de tek bir bölgede yak-«
laşık 1500 yıl önce gecerli olan
biçimleriyle tslamın kutsaJ yasa-
lanrun (şeriatm) derhal uygulan-
ması çagnlan yapılmaktadır. Bu
çağnlan yapmakla, tslam eko-
nomisi, modern çağm ekonomik
sorunlanmn geçmişte benzerle-
ri bulunmadığmı vadsımaktadır.
Aynı zamanda bir zamanlar ya-
rarh olan kurumlann şimdi iş-
levsiz, hatta zararlı olduklanm
da vadsımaktadır. tslam ekono-
misi retoriği, çok eskilerde kal-
mış bir ekonomiyi yeniden keş-
fetmeyi ve yeniden kurmayı
amaçladığı izlenimini vermekte-
dir.Bu yazın aynı zamanda, bir-
çoğu Islam dünyasının dışında
ortaya çıkmış olan ve modern
kavram ve yöntemleri de kullan-
maktadır. Ve büyüme, istihdam
yaratıcılık ve etkinlik gibi mo-
dern amaçlar gütmektedir. Bu
nedenle, sözu edilen disiplinin
yoğun olarak yedinci yüzyü Ara-
bistanı ekonomisiyle ilgilenme-
sini, yalnızca eski sonınlara es-
ki çözümler arayan bilimsel bir
çaba olarak nitelendirmek yan-
Iış olacaktır. tslam ekonomisi,
sorunlanna çözüm-
ler uygulamaktadır ve boylesi
çözümlerin eksik olduğu du-
rumlarda önerdiği reformlar için
kutsal metinJerden gerekçeler
aramaktadır.
Dolayısıyla, Islam ekonomi-
si yedinci yüzyıl Arap ekonomi
düzeninin yalnızca kimi özellik-
lerine ilgi göstennektedir. Faizin
yasaklanmasını tslami reformun
"sine qua non"u olarak belirle-
dikten sonra borç alma ve ver-
meye ilişkin Kuran ayetlerine sı-
fmılmaktadır. Buna karşılık,
Altın Çağ'ın örneğin çevre kir-
liliğine karşı yararlı önerileri
olup olmadığını araştırmaya pek
çaba harcamamaktadır.
Demek ki Islam ekonomisi
çağdaş kötülüklere bir yamt ol-
duğu kadar, eski bir toplumsal
düzenin varsayılan basitliğine,
uyumuna ve refahına nostaljik
bir yaklasımdır. Uygulamada
yedinci yüzyıl Arap ekonomisi-
ni tümüyle restore etmeyi değil,
yalnızca onun bölük pörçük
parçalannı canlandırmayı amaç-
lamaktadır. Bu nedenle de eko-
nomik gerçeklerı kabul etmeye
eğüimlidir.
Yarın: tslam
bankacılıgı