Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 ARALIK 1990 HABERLER CUMHURÎYET/5
DYP-SHP
birleşsin
• ANKARA (UBA) —
Devlet Bakanı Mustafa
Taşar, DYP Ue SHP'nin
birleşmesini önerdi. DYP
Ue SHP'nin ortakhğını
dikkatle izlediğini belirten
Taşar, "Muhalefet
'kıvırtmak* için sayaşı
bahane etmesin. Sine-i
millete dönsünler" dedi.
Devlet Bakanı Mustafa
Taşar, muhalefetin halkı
sürekli aldattığını
savlayarak şunlan söyledi:
"SHP ve DYP sine-i millete
döneceğini açıkladı. Sonra
da kıvırtmaya başladı.
Muhalefet sine-i millete
dönme kararı alsaydı,
millete bir yılbaşı hediyesi
olurdu. Bu sayede de
parlamentodajci ana
muhalefet ile küçük
muhalefet partisinin yerinin
bugün parlamento dışında
olan partilerle doldurulması
sağlanırdı. Çünkü bundan
sonra artık vatandaşın
onlara itimat etmesi
mümkün degil. Muhalefet
kıvırtmasın. Sine-i millete
döneceklerini belirttikleri
zaman da savaş tehlikesi
vardı. Madem kararlannı
değiştiriyorlar, açıkça 'biz
hesapsız kitapsız bir söz
söyledik, ama tutmadı.
Karşımızdaki iktidar bunu
yemedi' desinler!'
Türkiye tarımı
• ANKARA (UBA) —
SHP Genel Başkanı Erdal
Inönü ile DYP Genel
Başkanı Süleyman Demrrel
7-9 ocak tarihleri arasında
kutlanacak olan "Tarım
Haftası 91 Etkinlikleri"
çerçevesinde, Türkiye Ziraat
Mühendısliği Odası'nca
düzenlenen "1980-1990
Türkiye Tanmı"
sempozyumunda birer
konuşma yapacaklar. Tanm
Haftası 91 Etkinlikleri'ne 6
ocak günü Ziraat
Mühendisleri Odası'nca
düzenlenen basın
toplantısıyla başlanacak. 7
ocakta Amtkabir ziyaret
edildikten sonra TOBB
Konferans Salonu'nda
1980-1990 Türkiye Tanmı
Sempozyumu
gerçekleştirilecek.
Sempozyumun ilk gününe
SHP Genel Başkanı Erdal
İnönü konuk konuşmacı
olarak katüacak.
Sempozyumun ikinci
gününde ise DYP Genel
Başkanı Süleyman Demirel
konuk konuşmacı olarak
bulunacak.
Helikopter
kazası
• BURSA (Cumburiyet
Bürosu)— Uludağ'da
önceki gün yoğun sis
yüzünden düşen özel bir
fırmaya ait helikopterde
bulunan yarahlann sağlık
durumları düzeliyor.
Uludağ Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesi
doktorlannın verdiği bilgiye
göre 17 yarahdan bir kısmı
yoğun bakımda bulunurken
hayati tehlikeyi atlattıklan
belirtildi. Doktorlar
yarahlann birçoğunun
ayakta tedavi edildiğini,
gözlem amacıyla bir
kısmımn birkaç gün daha
hastanede tutulacaklannı
bildirdiler.
Ak-Doğuş yazı
işleri müdürüne
6yd
• tstanbul Haber Scrvisi
— Aylık Islamcı Militan
Dergi Ak-Doğuş'un
sorumlu yazı işleri müdürü
Sinami Orhan, "Yayın
yoluyla Kürtçülük
propagandası" yapmaktan
6 yıl 3 ay ağır hapis
cezasına çarptınldı.
Orhan'ın ömürboyu kamu
hizmetlerinden mahrum
olması ve mahkûmiyeti
süresince yasal kısıtlılık
halinde bulundurulması
kararlaştırıldı. Yayın
hayatına 1989'da başlayan
ve 7 sayı çıkmayı
başarabilen "Ak-Doğuş,
Ayhk tslamcı Militan
Dergi"nin hemen hemen
her sayısı için dava acılmış
ve toplatılmıştı. Jstanbul 2
nolu DGM'de dün görülen
dava da, derginin Kasım
1989 tarihli 1. sayısında yer
alan 6 yazıda "yayın
yoluyla Kürtçülük ve
laikliğe aykın propaganda"
yapddığı gerekçesiyle
açılmıştı.
SHP lideri inönü, Cumhurbaşkanı'nı sert bir dille eleştirdt
Normalin dısında bîriKim oluyor Sayın Özal'ın sıfatı nedir? Hangi sıfatla
muhalefeti, diğer partileri ve beni eleştiriyor? Hükümet
mi, parti başkanı mı, muhalefet mi? Sıfatı belli değil, ama
her şeye karışıyor. Kafasındaki yönetimi ortaya koyuyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — SHP Genel Başkanı Er-
dal toönii, Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal'ı yanıtlayarak "Ülkede
normal yönetim isteyenler var,
ama normalin dışında bir insan
her şeye kanşıyor ve berbat
ediyor" dedi. İnönü, "Özal
kim? Sıfatı nedir? Beni hangi sı-
fatla eleştiri>or?" diye sordu ve
Ozal'ın körfez konusundaki ba-
nşçı girişimlerden rahatsız oldu-
ğunu, bu yüzden müşkül du-
rumda kaldığını söyledi.
SHP lideri dün düzenlediği
baan toplantısında Özal'ın ken-
disinin Irak gezisini eleştirdiği-
ne dikkat çekerek "Gitmeden
öoce Dışişleri Bakanı Ue göriiş-
tüm. Dönüşiimde Başbakan'a
bilgi verdim. Sayın Ozal kim
oluyor da 'niçin bana sormadı'
diyebüiyor?' dedi. İnönü, şöyle
konuştu:
"Sayın Özal'ın sıfaü nedir?
Hangi sıfatla muhalefeti, diğer
partileri ve beni eleştiriyor? Hü-
kümet mi, parti başkanı mı, mu-
halefet mi? Cumhurbaşkanı'nın
hükümetin ötesinde yetkisi yok
ki. Ortada hükümet var, muha-
lefet var, bir de Özal var. Tek
adam olarak var. Sıfatı belli de-
ğil ama her şeye kanşıyor. Ka-
fasındaki yönetimi ortaya koyu-
yor. Bunu kendisinde hak göıü-
yor. Sorunlann kaynağında da
bu var. Ülkede normal yönetim
isteyenler var. Ama normalin dı-
şında bir insan her şeye kanşı-
yor ve berbat ediyor. Anayasa-
da yeri olmayan davranışlar or-
taya koyuyor. Seçim kampanya-
sına çıkan bir parti lideri gibi
polemik havası içinde benim ba-
nş girişimlerim için kamuoyun-
da uyanan olumlu imajı bozma-
ya çahşıyor. Bunu yaparken de
gerçeğe aykın şeyler söyliiyor."
İnönü, Özal'ın "Halepçe'de
Irak Kürtlerini katleden Sad-
dam'ın elini sıktı" dediğine de
değinerek bu olayı kınadıkları-
nı, katliamdan kaçanlara yardım
edilmesi için önayak oldukları-
nı anlattı ve "Ama o olaydan
sonra Özal başbakan olarak
Irak'a gitti. Hiç boyle bir endi-
şe duymadı" diye konuştu. İnö-
nü özetle şu görüşlerini ortaya
koydu:
"Cumhurbaşkanı, basını da
muhalefet liderinin davranışını
beğendi diye eleştiriyor. Böyle
şey olur mu? Bana da barışı an-
yorum diye karşı çıkıyor. Böyle
Cumhurbaşkam'na kim güvenir,
meselesini anlatmaya gidebilir.
Başkan'ın resepsiyonu
Uk gelişinde karşılandığı Dikmen Keklikpınan'nda her yıl "Ata-
türk Yol Koşusu" düzenleniyor. Bu yılki koşu>u, Ankaragücü
Spor Kulübü'nden Zeki Öztürk kazandı. Koşu sonrasında An-
kara Valiligi bir tören düzenleyerek Uk üçe giren atletlere ödüller
dağıttı. Atatürk'ün Ankara'ya gelişi nedeniyle Cumhurbaşkanı
Turgul Özal, Başbakan Yıldırım Akbulut ve siyasi parti liderleri
DYP'de seçim için 300 bin partili görevlendirildi
Sandık seferberliğiDYP Temsilciler Meclisi, SHP ve DYP'nin
erken seçim konusunda yayımladıkları ortak
bildiriyi 'milli uzlaşma' ve 'tarihi belge' olarak
nitelendirdi. Geçen 10 yıllık dönemin 'çağ
atlama' masallanyla geçtiği vurgulanan
Temsilciler Meclisi bildirisinde, 'Yalan denizi
bitmiştir' denildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — DYP, Genel Başkan Sü-
leyman Demirel'in "seçim yılı"
olarak nitelediği 1991 için "san-
dık seferberliği" başlattı. DYP
Temsilciler Meclisi bu amaçla,
300 bini aşkın görevlinin hare-
kete geçirilmesini kararlaştırdı.
Temsilciler Meclisi, SHP-DYP
ortak bildirisini de "milli uzlaş-
ma belgesi" olarak değer-
lendirdi.
DYP GtK ve Merkez Karar
Kurulu üyeleri, milletvekilleri, il
başkanlan, partili belediye baş-
kanlan ile kadın ve gençlik ko-
mitelerj temsilcilerinin katıldığı
Temsilciler Meclisi'nde ahnan
kararlar bir bildiri ile açıklandı.
Sine-i millete dönme ve savaş
olasılığı gibi konulann görüşül-
düğü toplantı ile ilgili bildiriyi
açıklayan DYP Genel Başkan
Yardımcısı Mehmet Dülger, hü-
kümetin savaş hali ilanı ûüşün-
cesini eleştirdi. Dülger, "Tiirki-
ye'nin dışındaki birtakım geliş-
meler nedeniyle, Türkiye'nin
içindeki haklı taleplerin sustu-
rulması girişimini kabul
etmeyiz" dedi.
DYP Temsilciler Meclisi bildi-
risinde ise ülkenin talihsiz bir
dönemini yaşadığı belirtilerek
bunun nedenleri "kaynağını
Anayasa'dan almayan Çankaya,
imzaiadığı savaş belgelerinden
habersiz hükümet ve omuzlann-
da Çankaya'ya taşıdıkları genel
başkanlannın suçlaması ile bir
maaş için Meclis'in sandalyele-
rine yapışmış iktidar
çoğunluğu" olarak sıralandı.
"MUIetinden kopmuş ve onun
arasına girecek cesareti kaybet-
miş bir şahıs ve zümre sultasın-.
daki bugünkü yönetimin, kay-
bettiği meşmiyeti ve bulamadı-
ğı itiban, memleket çocuklanmn
kanı ile oynamaya yeltendigi
tehlikeli dış politika kumarlann-
Knrtulacagız Savaşın bizim çıkarımıza olmadığını
herkes görüyor. Onun için Sayın Özal müşkül durumda.
Biz ya da dürryadan birisi barış için uğraştığı zaman
kınıyor, rahatsız oluyor. Seçimle bunlardan kurtulacağız.
Savaşın bizim çıkanmua olma-
dığını herkes görüyor. Onun için
Sayın Özal müşkül durumda.
Biz ya da dünyadan birisi banş
için uğraştığı zaman kınıyor, ra-
hatsız oluyor. Türkiye'de kimse
savaş istemiyor. Bu savaş Türki-
ye için yanhşür. Başkalan için de
yanlışbr. Eğer Özal mutlaka bir
şeye kansmak istiyorsa, Zongul-
daklı işçilerin grevinin haklan-
nı alarak bitmesine, şeker zam-
lanna kanşsın. Böyle Cumhur-
başkam'na Türkiye'de yer yok-
tur. Önümüzdeki yıl bunlan de-
giştirecegiz, seçimle kurtulaca-
ğız."
'SHP'de
genhş
çaph
soruşturma
9
tç Politika Servisi — SHP ls-
tanbul İl Örgütü, Küçükçekme-
ce Belediye Başkanı Ertuğrul
Tıglay ve üç yerel yöneticinin
partiden ihraçları ile tl Disiplin
Kurulu Başkanı Suat Doğan'ın
görevden alınmasından sonra
geniş çaplı soruşturma başlattı.
Her hafta perşembe günü
"halkla sohbet" toplantüan dü-
zenlenen il merkezinde partili-
lerle ve yurttaşlarla görüşen il
yöneticileri, "yolsuzluk ve usul-
süzlük gibi savlann dikkatle tts-
tüne gidildiğini, sosyal demok-
rasi ilkelerine uymayan, parti
göriişlerine ters düşen hiçbir
olay veya kişiye göz yumulma-
yacağını" açıkladılar. Hakkında
"İl Disiplin Kurulu deflerine
sonradan ekleme yapmak ve ah-
nan kararlan degiştirerek kamu-
oyuna açıklamak" gibi saviar
bulunan tl Disiplin Kurulu Baş-
kanı Doğan, görevden alınma-
sıyla ilgili olarak, "Gıvabımda
alınmış bir karardır. Ben göre-
vime devam ediyorum. Ancak
'böyle bir kurulla daha fazla ca-
lışabilecegimi sanmıyonım" de-
di.
SHP'de ilk kez disiplin kara-
rıyla bir belediye başkanı, 5 ye-
rel yöneticinin partiden geçicj ya
da kesin olarak ihraç edilmele-
riyle başlayan operasyon dur-
madı. Partiden iki yıl süreyle ih-
raç edilen Küçükçekmece Bele-
diye Başkanı Ertuğrul Tlğlay'm
ihraç karannı onaylayan Disip-
lin Kurulu'nun Başkanı Suat
Doğan hakkında da soruşturma
başlatıldı. Doğan, ihraç karan-
nı onaylamasından sonra Tığ-
lay'ın düzenlediği basın toplan-
tısına katılarak, "Kararda karşı
oy kullandıgını, ancak kurul
başkanı olması sıfabyla imza
attıgım" açıklamıştı. Bu açıkla-
ma üzerine harekete geçen yöne-
ticiler, İl Disiplin Kurulu karar
defterine sonradan bir ekleme
yapıldığını saptadıklan öğrenil-
di.
Edinilen bilgilere göre aslm-
da tl Disiplin Kurulu ihraç ka-
rarlannı oy birliğiyle aldı. Karar
da bu şekliyle deftere işlendi.
»
Kurul Başkanı Suat Doğan da
kararı ve oybiriiğiyle ahndığma
ilişkin bir yazıyı il yönetimine
verdi. Ancak Doğan'ın, Tığlay'ın
basın toplantısında yaptığı
"Karşı oy kullandım" açıklama-
sı üzerine Disiplin Kurulu karar
defterinde yapılan incelemede,
deftere Suat Doğan tarafından
"karşı oy kullandığına dair bir
not" eklediği belirlendi.
de birer bildiri yayımladılar. Başkentte yıldönümüyle ilgili tören-
lerde Seymen gösterileri de düzenlendi. Anakent Belediye Baş-
kanı Mıırat Karayalçın'ın önceki gece verdiği resepsiyona SHP
Genel Başkanı Erdal tnonü de katüdı. Karayalçın, Ankara'yı Ata-
turk'e yaraşır bir başkent haline getirmek için çalıştıklannı belir-
terek, "Atatürk'ün başkente ilk gelişiyle ilgili törenler bizim için
anlamlıdır ve önemlidir. Bu kutlamaları sadece 21 aralık günü
değil, diğer zamanlarda da sürdürmek istiyoruz " dedi.
da aradığı" anlatılan bildiride,
SHP-DYP erken seçim işbirliği
konusunda şöyle denildi:
"Temsilciler Meclisimiz,
TBMM'de temsil edilen iki mu-
halefet partisinin yayımladığı or-
tak tebliği, halkımızın birikmiş,
çözülmemiş dertlerini ve ülkemi-
zin gerçek demokrasiye geçeme-
yişinin yerinde sebeplerini tespit
eden, tarihi bir belge olarak be-
nimsemistir.
Secmenimizin yüzde 55'inin
destegine sahip partilerimirin
ortaya koyduğu tarihi gerçekler
Türk secmeninin ret edemeyece-
ği bir kesinlik arzetmektedir.
Ülkenin bir seçimle demokra-
tik yöntemler ve kurumlar ara-
cıhğıyla, meşruluğunu yîtirmiş
bugünkü iktidardan kurtulma-
sı için ortaya bir milli uzlaşma
belgesi konmuştur."
tsmail Cem, Baykal ve arkadaşlan 'yenileştiricisoV adıyla çalışacaklar
Eski ^Baykalcılar'a yeni adYALÇIN ÇAKLR
SHP olağanüstü seçimli kurultayı
sonrası "yeni mekânda" "yeni
projeler" üretimine başlayan eski Genel
Sekreter Deniz Baykal ve arkadaşlan
bundan böyle çalışmalarını "Yenileşti-
rici Sol" adıyla sürdüreceklerini açıkla-
dılar. Kurultay öncesi Baykal'la birlik-
te çalışmayı tercih eden PM üyesi tstan-
bul Milletvekili tsmail Cem, kendileri-
ne "Baykalcı" denmesinin yanhş oldu-
ğunu ve "Yenileştirici Sol" kararını
Baykal ve arkadaşlanyla birlikte aldık-
larını kaydederek Yenileştirici Sol'un
"yeni" projelerini anlattı. Baykal'ın bu
projeleri tek tek kamuoyuna açıklaya-
cağım bildiren Cem, bunlan "Emeğin,
devletin, ekonominin, siyasetin, partile-
rin yeniden yapılanması" diye sıraladı.
Geçmişte Baykal'ın da kendisinin de
"yanlışlan" olabileceğini belirterek
"geçmişe sünger çektik" diyen Cem,
"Biz geleceğe bakıyoruz. Bunlan söyle-
memiz şaşkınlık yarabyor. Ancak ne de-
rece samimi olduğumuz, ne derece ye-
niliği savunduğumuz zaman içinde uy-
gulamalaıia ortaya çıkacak. Bizim tarih-
sel kökenimiz CHP içindeki demokra-
tik sol harekettir" şeklinde konuştu.
SHP'nin haziran ayında yapılacak
olağan büytik kurultayı öncesi eski Ge-
nel Sekreter Deniz Baykal ve arkadaş-
lan atağa kalktı. îlk olarak parti kamu-
oyunda "Baykalcılar" olarak anılmala-
rına son vermek isteyen milletvekilleri
Deniz Baykal'la yaptıklan görüşmeler
sonunda "Yenileştirici Sol" adını kul-
lanarak kamuoyu önüne çıkmaya karar
verdiler. Bu hareket adına görüşlerini
açıklayan PM üyesi tstanbul Milletvekili
îsmail Cem, partide eskiden gündemde
olan "yenilikçilik" hareketinin kimse-
nin tapusunda olamayacağına dikkat çe-
kerek şunlan söyledi:
"Partide herkesin fîkirierini söyleme-
sinden daha doğal bir şey olamaz. Eğer
biz yenileşmeyi bir fetişizm gibi almıyor-
sak, yenileştirici soldan bahsediy orsak
ve Sayın Baykal'ın üzerinde durdugu şe-
kilde yenileşmeyi sosyal demokrasinin
özü doğrultusunda ideolojik evrimden
hareketle bir yenileşme olarak kabul edi-
y orsak bir defa partide yenileştirici olan
biziz. Yenileştirici Sol biziz. Yenileştirici
olmak yalnızca 'Ben yenilikçiyim' de-
mekle olmaz. O yenilikçi olmak için ye-
nilikçiliktir. Parti içinde 'seçimle gelen
seçimle gider' denebilir. Ve ondan son-
ra da bunu söyleyenler örgütlerde hem
de yeni usuller yaratarak insanları gö-
revden uzaklaştınr. Saygı duyuyorum.
Ama eğer bunu yapıyorsan o zaman ye-
nilikçi değilsin. Örnegin devleti küçült-
meyi düşünmeyi ben sosyal demokrasi-
nin özü dognıltusunda bir yenileşme ola-
rak görmüyorum. Yenileştirici Sol'u biz
kamuoyuna öneriyoruz ve çalışmalan-
mızı bu doğrultuda geliştirmekteyiz."
Kumltaya dönük olarak herhangi bir
proje açıklamadıklarını, amaçlarının
partinin daha iyiye gitmesi için katkıda
bulunmak olduğunu kaydeden Cem,
"Bu düşünceleri savunan arkadaşlar öne
çıkacak. Kurultay kompozisyonlarında
kurultay kompozisyonunun gerçekleşti-
receği sentez de bir ağırlık sağlamış ola-
cak. Biz siyaseti düşünce zemininde ya-
pacağız artık. Amaç bu" dedi.
' Baykal ve arkadaşiarının projelerini
anlatırken 'Ben Özal'a karşıyım demekle
solculuk olmaz" diyen Cem, "yeni"lik-
leri şöyle sıraladı:
"Emeğin tanımının yeniden belirlen-
mesi diyoruz. Neden? Çünkü sosyal de-
mokrat partiler köklerini emek dünya-
sına salmışlardır. Sosyal demokrat par-
ti tüm toplumun sonınlanna yanıt ver-
melidir. Ama öncelik sıralamasmda
emek dünyası gelir. Emekçi üyelerin par-
ti kademelerinde daha üst görevlere ge-
lebilmeleri için çözüm arayalım diyoruz.
Sayın Baykal diyor bunu. Emek yok bi-
zim partimizdn birçok kademelerinde.
PM'de işçi yok. Eski sendikacı var;
emekçi, işçi yok, oltnalı diyoruz. Eme-
ğin dünyasına yeni tanım getirilmeli di-
yoruz. Dünyadaki değişimi gözleyelim
diyoruz. Yeni ideolojimizi doğru belir-
lemeliyiz."
Türkiye'de bir tıkanma sürecinin ya-
şandığını belirten Cem, "Yenileşme
Türkiye'de moda oldu. Yenilikçilik di-
ye bir moda çıktı. Devleti küçültelim de-
mek yenilikçilik değil. Biz devleti küçül-
telim diyoruz, ama nasıl? İnsanları nü-
fus kâğıdı. ikâmetgâh senedine bagla-
yan, aile ilişkilerine kanşan, ana dili ya-
saklayan devleti küçültelim diyoruz" de-
di. Yenileştirici Sol'un "devletin yeniden
yapılanması"yla neyi kastettiğini de
Cem şöyle anlattı:
"Devleti küçültmek deyince hemen
bütçeyi küçültmek anlaşılryor. Türkiye'-
nin yanlışı devlet bütçesinin büyük ol-
ması degil, yanhş olmasıdır. Dogmatik
Thatcherizme dayanan dogmatik çö-
zümlere karşıyız. Sırf soyut yenilik uğ-
runa özelleştirmeye karşıyız. Özerkleş-
tirme yapümalıdır diyoruz."
Devletin ekonomi üzerindeki sanayi
yatınmlanna destek şeklinde obnası ge-
rektiğini kaydeden Cem, "Önce ekono-
minin altyapısuu kurmalıyız. Serbest pi-
yasa tanımlamasını piyasanın dinamiz-
mine yönelik söylüyoruz. Soyut piyasa-
nın kulluğu degil, rekabeti özendiren
özellikleri savunuyoruz. Devlet örgütle-
yici olmalı. Hukuki altyapı kurulmalı"
diye konuştu. "Devlet-sermaye" ilişki-
lerindeki yaklaşımlan "önce emek" di-
yerek anlatan Cem şunlan söyledi:
"Devletin sübvansiyonunu azaltmak
lazım. Kurtarma gibi operasyonlara dev-
letin genelde kanşmaması lazım. Biz
ekonomik karar aşamasında devlete tüm
kunım ve kuruluşların tartışmayla ka-
tılmasını savunuyoruz. Bir önemli karar
alınmadan önce emeğin ve sermayenin
temsilcilerinden fikir alınmalıdır diyo-
ruz."
CÜNEYT ARCAYÜREK
YAZIYOR
Bu Kafanın Varacağı
Nokta...
ANKARA — Grev dalga dalga. Zongukjak'ta 48-55 bin işçi
grevde. Metal-iş'le başlayan grev zincirinin 105 bin işçiyi kap-
sayacağı bildiriliyor. Şu anda iki yüz bine yakın insan grev
aracılığıyla hak anyor.
Önümüzdeki günlerde dalga daha kabaracak. Tekstil sek-
töründe 100 bin, SEKA'da 10 bin işçi; grev kararı alınmış,
gününü bekliyor. Kısa sürede grevdeki işçi sayısı dört, beş
yüz bine varacak.
Ya hükümet, ya hükümeti avcunun içinde tutan TÖ ne ya-
pıyor? Başbakan'ı yanına alarak Bursa sokaklarında günü-
birlik dolaşan TÖ; arabadan kafasını uzatmış, boş gözlerte
debdebeyi izleyen işçiyi, esnafı, halkı selamlarken ne^rev
umurunda, ne grevle simgeleşen toplumsal muhalefet, ne
de savaşa götürdüğü ülke insanlarının yakınları...
Kafasındaki işleyen yara, iki satırlık nakarat halinde her
gün dışarıya sesleniyor:
"Ben çağırdım gelip elimi sıkmadı... Ben çağırdım gelip •
elimi sıkmadı."
Sonra plağın öteki yüzü: "Gitti diktatörün elini sıktı.. Gitti
diktatörün elini sıktı."
Tek adam tanımlaması hedefe öylesine vurmuş ki, yalan-
layayım derken yüreginde yatan kimi doğrulan söylüyor. "Ne-
resi tek adam? Tek adam olan diktatör olur bir kere. O dik-
tatörlük bizde var mı?" diyor. Bu cümleler, devleti parmağı-
nın ucunda oynatmayı yeterti bulmadığını, dediğim dedik uy-
gulamalarını "neresi tek adamlık" diye azımsadığını gösfe-
riyor. Ola ki "başkalarına" imreniyor. Tek adamlıkian "tek
şef'e dönüşerek "başkalan gibi" şöyle dilediğince yaşaya-
madığına hayıflanıyor.
Devletin, içinde bulunduğu duruma bakınız.
İşçi grevde, halk yılgın, TO ise elini sıkmayan muhalefe-
tin peşinde. İyi mi? Muhalefeti halka jurnal etmek için nu-
tuklarında "muhalefetin, Türkiye'de birlik olmadığı havasını
yaratmak istediğini" ana malzeme yapıyor.
Ne çare, böylece bir kez daha muhalefeti doğrukıyor. SHP,
seçilmeden önce halka dayanmayan bir insanın cumhurbaş-
kanı olarak anayasadaki asıl görevini yerine getiremeyece-
ğini, "ülkenin birlik ve .
beraberliğini" asla /şc/ grevde,
temsil edemeyeceğını
T
;
s
_ x .
ilan etmişti. Muhalefe- yilgin, Tü ISe
î a f ^ u S S ; sıkmayan muhalefetin
Bugün yayılan gfev- peŞİnde. lyİ mİ?
Ş ^ u y î u S
6
Muhalefeti halka jurnal
TÖ, ulusal bırliği değil, etmek İÇİn
ANAP'takiyapay birlik f
klarınria
ve beraberliği simge- nUlUKiannaa
p
ve beraberliği simge-
Hyor.BirBaşbakanm, malzeme yapıyor.
kabul edileceğine yüz- * ' '
de yüz ınandığı görüşme önerisine Türk-lş'ten ret yanıtı geli-
yor. Başbakan'la "gündemsiz toplantı"da buluşmayı yararsız sa-,
yan Şevket Yılmaz dün, yeni bir grevi başlatmaya gitmeden ön-
ceki söyleşimizde "Gündemli bir görüşme yapsak ne olacak
ki?" diyordu.
Yılmaz, dert kutusunun kapağını açınca, hükümetin işorye ver-
diği sözlerin hiçbirini yerine getirmediği, ömekleriyle ortaya sa-
çılıyor. Özeti şöyte: "Başbakanlık'tatoplandtk, Konut'ta bir ara-
ya geldik. Aniattık. anlattık. Hastanelerdeki duruma kadar... Ya-
panz, ederiz dediler, hiçbir şey yapmadılar."
Başbakan, gündemli gündemsiz bir toplantıda Yılmaz'la bir
araya gelmeye dün pek hevesliydi. Şevket Yılmaz ise bize, "Gün-
demli gündemsiz, bu aşamada bir araya gelmek hiçbir işe
yaramaz" diyordu. Türk-lş Başkanı elbette karamsar olacaktv.
Dediği gibi, "Cemil Çiçek Bey'in gözdağlarıyla nereye Vârdöf-'
lirdik? Tehdit kokan açıklamalar, olayların sertfeşmösme yöf ÜJ^
maktan başka bir işe yaramazdı."
3 ocakta "kendi arzularıyla" işçiler çalışmayacak. 4 ocakta
madencinin Ankara yürüyüşü. Yılmaz'dan sonra aradığtmız De-
mirel, "Siyasi hareket 2-3 kişiyle olmuyor. Herkesi bir araya
getıreceksiniz" dedikten sonra karannı açıklıyor: "Yürüyüşe biz
de katılırız."
DYP liderine göre "mesele DYP veya SHP meselesi değil".
Şu eklentjyi yapıyor: "Sayın İnönü'ye son toplantıda şunu söy-
ledim: '"Ülke sorunlarında bir araya gelmemiz, halkın yüzde
80'inin bir araya gelmesidir, dedim."
Muhalefet yanyana gelir, halkla, işçiyle bütünleşirken iktidar,
3 ocak eylemini yasadışı, yani "gayri meşru" ilan ediyor. İki li-
derden dün iki tepki alıyor:
Demirel: "Varsın ilan etsin. Bu kafayla bir yere varamazlar."
İnönü, ülkede normal yaşam isteyenlere karşı "bir insandan"
söz ederek şöyle diyor:
"Ama normalin dışında bir insan her şeye kanşıyor ve berbat
ediyor."
P A R T İ L E R D E N
Sönmez geri döndü
7
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Bir süre
önce milletvekilliğinden istifa eden HEP'li
Kenan Sönmez, Meclis'e geri döndü. Sönmez,
'uyarıcı ohnası* için istifa ettiğini, ancak genel
başkarun ve seçmenlerin çağnsı üzerine
istifasıru geri aldığını bildirdi. Halkın Emek
Partisi (HEP) îstanbul Milletvekili Kenan
Sönmez, dün TBMM'de düzenlediği basın toplantısında,
istifasına neden olan olaylan özetledi. Sönmez, işkencenin
devletin bir yönetim aracı olarak kurumlaştınldığını ifade
ederek Doğu ve Güneydoğu'da yaşayanlann potansiyel suçlu
olarak görüldüğünu, bölgede yaşayanlar için baskı ve zulümün
yaşamın bir parçası haline geldiğini vurguladı. Bir duruşmayı
izlemek üzere Diyarbakır'dan otobüsle Ankara'ya gelen
vatandaşlann nereden verildiği belli olmayan bir eınirle
Ankara'ya sokulmadıklannı, otobüsün güvenhk güçleri
nezaretinde Diyarbakır'a geri gönderilmek istendiğini anlatan
Sönmez, olaya müdahale ettiğini ve Kırşehir Savcıhgı'na suç
duyurusunda bulunması üzerine otobüsün serbest bırakıldığını
söyledi. Sönmez şöyle konuştu: "Art arda gelen bu olaylar
bende, çaresizlik ve umutsuzluk doğurdu. Bu umutsuzluğun
içerisinde 'Ben milletvekilliği görevimi yapıyor muyun? Hiçbir
şeyi çözemiyorsam, neden milletvekiliyim? sorusunu sordum.
Istifaya karar verdim;'
Yunanistaıfa tepki
ANKARA (ANKA) — ANAP Grup
Başkanvekili Onural Şeref Bozkurt,
Yunanistan hükümetinin, müftü atamasıyla
ilgili çıkardığı son kararnamenin Batı
Trakya'da yaşayan Müslüman Türk azınhğa
öteden beri sürdürülen olumsuz tutumun bir
göstergesi olduğunu söyledi. Bozkurt, Yunan
hükümetinin Müslüman Türk azmlığın oyuna
başvurmadan müftü atamasını kınayarak şunlan söyledi:
"Bu fevkalade yanlış ve uluslararası hukuka aykın bir
tutumdur. Böylesi bir tutumun Yunanistan'a da fayda
getirmeyeceğini ifade ederken Müslüman Türk azınlığın bu
tür davranışlarla sindirilmesinin mümkün olmadığını ve
bundan böyle de olamayacağını hep birlikte göreceğimizi
belirtmek isterim!'
Anayasa değişikliği
ANKARA (ANKA) — ANAP Grup Başkanvekili Raşit
Daldal, 1991 yılında TBMM'nin ilk iş olarak bir paket
halinde anayasa değişikliğini gerçekleştireceğini belirtti.
Başkanlık sistemine geçilmesi konusunda anayasa
değişikliğine gidilemeyeceğini vurgulayan Daldal, yeni
yılda, seçmen yaşının 18'e indirilmesi ve Türk Ceza
Yasası'nın 141, 142 ve 163. maddesiyle bağlantılı olarak
düşünce suçlarına ilişkin anayasa maddesi üzerinde
düzenleme yapılacağmı açıkladı. Daldal, 1991 yılı içinde
yeni il ve ilçeler kurulacağı müjdesini de verdi.