22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 ARALIK 1990 HABERLER CUMHURÎYET/5 DYP-SHP birleşsin • ANKARA (UBA) — Devlet Bakanı Mustafa Taşar, DYP Ue SHP'nin birleşmesini önerdi. DYP Ue SHP'nin ortakhğını dikkatle izlediğini belirten Taşar, "Muhalefet 'kıvırtmak* için sayaşı bahane etmesin. Sine-i millete dönsünler" dedi. Devlet Bakanı Mustafa Taşar, muhalefetin halkı sürekli aldattığını savlayarak şunlan söyledi: "SHP ve DYP sine-i millete döneceğini açıkladı. Sonra da kıvırtmaya başladı. Muhalefet sine-i millete dönme kararı alsaydı, millete bir yılbaşı hediyesi olurdu. Bu sayede de parlamentodajci ana muhalefet ile küçük muhalefet partisinin yerinin bugün parlamento dışında olan partilerle doldurulması sağlanırdı. Çünkü bundan sonra artık vatandaşın onlara itimat etmesi mümkün degil. Muhalefet kıvırtmasın. Sine-i millete döneceklerini belirttikleri zaman da savaş tehlikesi vardı. Madem kararlannı değiştiriyorlar, açıkça 'biz hesapsız kitapsız bir söz söyledik, ama tutmadı. Karşımızdaki iktidar bunu yemedi' desinler!' Türkiye tarımı • ANKARA (UBA) — SHP Genel Başkanı Erdal Inönü ile DYP Genel Başkanı Süleyman Demrrel 7-9 ocak tarihleri arasında kutlanacak olan "Tarım Haftası 91 Etkinlikleri" çerçevesinde, Türkiye Ziraat Mühendısliği Odası'nca düzenlenen "1980-1990 Türkiye Tanmı" sempozyumunda birer konuşma yapacaklar. Tanm Haftası 91 Etkinlikleri'ne 6 ocak günü Ziraat Mühendisleri Odası'nca düzenlenen basın toplantısıyla başlanacak. 7 ocakta Amtkabir ziyaret edildikten sonra TOBB Konferans Salonu'nda 1980-1990 Türkiye Tanmı Sempozyumu gerçekleştirilecek. Sempozyumun ilk gününe SHP Genel Başkanı Erdal İnönü konuk konuşmacı olarak katüacak. Sempozyumun ikinci gününde ise DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel konuk konuşmacı olarak bulunacak. Helikopter kazası • BURSA (Cumburiyet Bürosu)— Uludağ'da önceki gün yoğun sis yüzünden düşen özel bir fırmaya ait helikopterde bulunan yarahlann sağlık durumları düzeliyor. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi doktorlannın verdiği bilgiye göre 17 yarahdan bir kısmı yoğun bakımda bulunurken hayati tehlikeyi atlattıklan belirtildi. Doktorlar yarahlann birçoğunun ayakta tedavi edildiğini, gözlem amacıyla bir kısmımn birkaç gün daha hastanede tutulacaklannı bildirdiler. Ak-Doğuş yazı işleri müdürüne 6yd • tstanbul Haber Scrvisi — Aylık Islamcı Militan Dergi Ak-Doğuş'un sorumlu yazı işleri müdürü Sinami Orhan, "Yayın yoluyla Kürtçülük propagandası" yapmaktan 6 yıl 3 ay ağır hapis cezasına çarptınldı. Orhan'ın ömürboyu kamu hizmetlerinden mahrum olması ve mahkûmiyeti süresince yasal kısıtlılık halinde bulundurulması kararlaştırıldı. Yayın hayatına 1989'da başlayan ve 7 sayı çıkmayı başarabilen "Ak-Doğuş, Ayhk tslamcı Militan Dergi"nin hemen hemen her sayısı için dava acılmış ve toplatılmıştı. Jstanbul 2 nolu DGM'de dün görülen dava da, derginin Kasım 1989 tarihli 1. sayısında yer alan 6 yazıda "yayın yoluyla Kürtçülük ve laikliğe aykın propaganda" yapddığı gerekçesiyle açılmıştı. SHP lideri inönü, Cumhurbaşkanı'nı sert bir dille eleştirdt Normalin dısında bîriKim oluyor Sayın Özal'ın sıfatı nedir? Hangi sıfatla muhalefeti, diğer partileri ve beni eleştiriyor? Hükümet mi, parti başkanı mı, muhalefet mi? Sıfatı belli değil, ama her şeye karışıyor. Kafasındaki yönetimi ortaya koyuyor. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — SHP Genel Başkanı Er- dal toönii, Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal'ı yanıtlayarak "Ülkede normal yönetim isteyenler var, ama normalin dışında bir insan her şeye kanşıyor ve berbat ediyor" dedi. İnönü, "Özal kim? Sıfatı nedir? Beni hangi sı- fatla eleştiri>or?" diye sordu ve Ozal'ın körfez konusundaki ba- nşçı girişimlerden rahatsız oldu- ğunu, bu yüzden müşkül du- rumda kaldığını söyledi. SHP lideri dün düzenlediği baan toplantısında Özal'ın ken- disinin Irak gezisini eleştirdiği- ne dikkat çekerek "Gitmeden öoce Dışişleri Bakanı Ue göriiş- tüm. Dönüşiimde Başbakan'a bilgi verdim. Sayın Ozal kim oluyor da 'niçin bana sormadı' diyebüiyor?' dedi. İnönü, şöyle konuştu: "Sayın Özal'ın sıfaü nedir? Hangi sıfatla muhalefeti, diğer partileri ve beni eleştiriyor? Hü- kümet mi, parti başkanı mı, mu- halefet mi? Cumhurbaşkanı'nın hükümetin ötesinde yetkisi yok ki. Ortada hükümet var, muha- lefet var, bir de Özal var. Tek adam olarak var. Sıfatı belli de- ğil ama her şeye kanşıyor. Ka- fasındaki yönetimi ortaya koyu- yor. Bunu kendisinde hak göıü- yor. Sorunlann kaynağında da bu var. Ülkede normal yönetim isteyenler var. Ama normalin dı- şında bir insan her şeye kanşı- yor ve berbat ediyor. Anayasa- da yeri olmayan davranışlar or- taya koyuyor. Seçim kampanya- sına çıkan bir parti lideri gibi polemik havası içinde benim ba- nş girişimlerim için kamuoyun- da uyanan olumlu imajı bozma- ya çahşıyor. Bunu yaparken de gerçeğe aykın şeyler söyliiyor." İnönü, Özal'ın "Halepçe'de Irak Kürtlerini katleden Sad- dam'ın elini sıktı" dediğine de değinerek bu olayı kınadıkları- nı, katliamdan kaçanlara yardım edilmesi için önayak oldukları- nı anlattı ve "Ama o olaydan sonra Özal başbakan olarak Irak'a gitti. Hiç boyle bir endi- şe duymadı" diye konuştu. İnö- nü özetle şu görüşlerini ortaya koydu: "Cumhurbaşkanı, basını da muhalefet liderinin davranışını beğendi diye eleştiriyor. Böyle şey olur mu? Bana da barışı an- yorum diye karşı çıkıyor. Böyle Cumhurbaşkam'na kim güvenir, meselesini anlatmaya gidebilir. Başkan'ın resepsiyonu Uk gelişinde karşılandığı Dikmen Keklikpınan'nda her yıl "Ata- türk Yol Koşusu" düzenleniyor. Bu yılki koşu>u, Ankaragücü Spor Kulübü'nden Zeki Öztürk kazandı. Koşu sonrasında An- kara Valiligi bir tören düzenleyerek Uk üçe giren atletlere ödüller dağıttı. Atatürk'ün Ankara'ya gelişi nedeniyle Cumhurbaşkanı Turgul Özal, Başbakan Yıldırım Akbulut ve siyasi parti liderleri DYP'de seçim için 300 bin partili görevlendirildi Sandık seferberliğiDYP Temsilciler Meclisi, SHP ve DYP'nin erken seçim konusunda yayımladıkları ortak bildiriyi 'milli uzlaşma' ve 'tarihi belge' olarak nitelendirdi. Geçen 10 yıllık dönemin 'çağ atlama' masallanyla geçtiği vurgulanan Temsilciler Meclisi bildirisinde, 'Yalan denizi bitmiştir' denildi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — DYP, Genel Başkan Sü- leyman Demirel'in "seçim yılı" olarak nitelediği 1991 için "san- dık seferberliği" başlattı. DYP Temsilciler Meclisi bu amaçla, 300 bini aşkın görevlinin hare- kete geçirilmesini kararlaştırdı. Temsilciler Meclisi, SHP-DYP ortak bildirisini de "milli uzlaş- ma belgesi" olarak değer- lendirdi. DYP GtK ve Merkez Karar Kurulu üyeleri, milletvekilleri, il başkanlan, partili belediye baş- kanlan ile kadın ve gençlik ko- mitelerj temsilcilerinin katıldığı Temsilciler Meclisi'nde ahnan kararlar bir bildiri ile açıklandı. Sine-i millete dönme ve savaş olasılığı gibi konulann görüşül- düğü toplantı ile ilgili bildiriyi açıklayan DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Dülger, hü- kümetin savaş hali ilanı ûüşün- cesini eleştirdi. Dülger, "Tiirki- ye'nin dışındaki birtakım geliş- meler nedeniyle, Türkiye'nin içindeki haklı taleplerin sustu- rulması girişimini kabul etmeyiz" dedi. DYP Temsilciler Meclisi bildi- risinde ise ülkenin talihsiz bir dönemini yaşadığı belirtilerek bunun nedenleri "kaynağını Anayasa'dan almayan Çankaya, imzaiadığı savaş belgelerinden habersiz hükümet ve omuzlann- da Çankaya'ya taşıdıkları genel başkanlannın suçlaması ile bir maaş için Meclis'in sandalyele- rine yapışmış iktidar çoğunluğu" olarak sıralandı. "MUIetinden kopmuş ve onun arasına girecek cesareti kaybet- miş bir şahıs ve zümre sultasın-. daki bugünkü yönetimin, kay- bettiği meşmiyeti ve bulamadı- ğı itiban, memleket çocuklanmn kanı ile oynamaya yeltendigi tehlikeli dış politika kumarlann- Knrtulacagız Savaşın bizim çıkarımıza olmadığını herkes görüyor. Onun için Sayın Özal müşkül durumda. Biz ya da dürryadan birisi barış için uğraştığı zaman kınıyor, rahatsız oluyor. Seçimle bunlardan kurtulacağız. Savaşın bizim çıkanmua olma- dığını herkes görüyor. Onun için Sayın Özal müşkül durumda. Biz ya da dünyadan birisi banş için uğraştığı zaman kınıyor, ra- hatsız oluyor. Türkiye'de kimse savaş istemiyor. Bu savaş Türki- ye için yanhşür. Başkalan için de yanlışbr. Eğer Özal mutlaka bir şeye kansmak istiyorsa, Zongul- daklı işçilerin grevinin haklan- nı alarak bitmesine, şeker zam- lanna kanşsın. Böyle Cumhur- başkam'na Türkiye'de yer yok- tur. Önümüzdeki yıl bunlan de- giştirecegiz, seçimle kurtulaca- ğız." 'SHP'de genhş çaph soruşturma 9 tç Politika Servisi — SHP ls- tanbul İl Örgütü, Küçükçekme- ce Belediye Başkanı Ertuğrul Tıglay ve üç yerel yöneticinin partiden ihraçları ile tl Disiplin Kurulu Başkanı Suat Doğan'ın görevden alınmasından sonra geniş çaplı soruşturma başlattı. Her hafta perşembe günü "halkla sohbet" toplantüan dü- zenlenen il merkezinde partili- lerle ve yurttaşlarla görüşen il yöneticileri, "yolsuzluk ve usul- süzlük gibi savlann dikkatle tts- tüne gidildiğini, sosyal demok- rasi ilkelerine uymayan, parti göriişlerine ters düşen hiçbir olay veya kişiye göz yumulma- yacağını" açıkladılar. Hakkında "İl Disiplin Kurulu deflerine sonradan ekleme yapmak ve ah- nan kararlan degiştirerek kamu- oyuna açıklamak" gibi saviar bulunan tl Disiplin Kurulu Baş- kanı Doğan, görevden alınma- sıyla ilgili olarak, "Gıvabımda alınmış bir karardır. Ben göre- vime devam ediyorum. Ancak 'böyle bir kurulla daha fazla ca- lışabilecegimi sanmıyonım" de- di. SHP'de ilk kez disiplin kara- rıyla bir belediye başkanı, 5 ye- rel yöneticinin partiden geçicj ya da kesin olarak ihraç edilmele- riyle başlayan operasyon dur- madı. Partiden iki yıl süreyle ih- raç edilen Küçükçekmece Bele- diye Başkanı Ertuğrul Tlğlay'm ihraç karannı onaylayan Disip- lin Kurulu'nun Başkanı Suat Doğan hakkında da soruşturma başlatıldı. Doğan, ihraç karan- nı onaylamasından sonra Tığ- lay'ın düzenlediği basın toplan- tısına katılarak, "Kararda karşı oy kullandıgını, ancak kurul başkanı olması sıfabyla imza attıgım" açıklamıştı. Bu açıkla- ma üzerine harekete geçen yöne- ticiler, İl Disiplin Kurulu karar defterine sonradan bir ekleme yapıldığını saptadıklan öğrenil- di. Edinilen bilgilere göre aslm- da tl Disiplin Kurulu ihraç ka- rarlannı oy birliğiyle aldı. Karar da bu şekliyle deftere işlendi. » Kurul Başkanı Suat Doğan da kararı ve oybiriiğiyle ahndığma ilişkin bir yazıyı il yönetimine verdi. Ancak Doğan'ın, Tığlay'ın basın toplantısında yaptığı "Karşı oy kullandım" açıklama- sı üzerine Disiplin Kurulu karar defterinde yapılan incelemede, deftere Suat Doğan tarafından "karşı oy kullandığına dair bir not" eklediği belirlendi. de birer bildiri yayımladılar. Başkentte yıldönümüyle ilgili tören- lerde Seymen gösterileri de düzenlendi. Anakent Belediye Baş- kanı Mıırat Karayalçın'ın önceki gece verdiği resepsiyona SHP Genel Başkanı Erdal tnonü de katüdı. Karayalçın, Ankara'yı Ata- turk'e yaraşır bir başkent haline getirmek için çalıştıklannı belir- terek, "Atatürk'ün başkente ilk gelişiyle ilgili törenler bizim için anlamlıdır ve önemlidir. Bu kutlamaları sadece 21 aralık günü değil, diğer zamanlarda da sürdürmek istiyoruz " dedi. da aradığı" anlatılan bildiride, SHP-DYP erken seçim işbirliği konusunda şöyle denildi: "Temsilciler Meclisimiz, TBMM'de temsil edilen iki mu- halefet partisinin yayımladığı or- tak tebliği, halkımızın birikmiş, çözülmemiş dertlerini ve ülkemi- zin gerçek demokrasiye geçeme- yişinin yerinde sebeplerini tespit eden, tarihi bir belge olarak be- nimsemistir. Secmenimizin yüzde 55'inin destegine sahip partilerimirin ortaya koyduğu tarihi gerçekler Türk secmeninin ret edemeyece- ği bir kesinlik arzetmektedir. Ülkenin bir seçimle demokra- tik yöntemler ve kurumlar ara- cıhğıyla, meşruluğunu yîtirmiş bugünkü iktidardan kurtulma- sı için ortaya bir milli uzlaşma belgesi konmuştur." tsmail Cem, Baykal ve arkadaşlan 'yenileştiricisoV adıyla çalışacaklar Eski ^Baykalcılar'a yeni adYALÇIN ÇAKLR SHP olağanüstü seçimli kurultayı sonrası "yeni mekânda" "yeni projeler" üretimine başlayan eski Genel Sekreter Deniz Baykal ve arkadaşlan bundan böyle çalışmalarını "Yenileşti- rici Sol" adıyla sürdüreceklerini açıkla- dılar. Kurultay öncesi Baykal'la birlik- te çalışmayı tercih eden PM üyesi tstan- bul Milletvekili tsmail Cem, kendileri- ne "Baykalcı" denmesinin yanhş oldu- ğunu ve "Yenileştirici Sol" kararını Baykal ve arkadaşlanyla birlikte aldık- larını kaydederek Yenileştirici Sol'un "yeni" projelerini anlattı. Baykal'ın bu projeleri tek tek kamuoyuna açıklaya- cağım bildiren Cem, bunlan "Emeğin, devletin, ekonominin, siyasetin, partile- rin yeniden yapılanması" diye sıraladı. Geçmişte Baykal'ın da kendisinin de "yanlışlan" olabileceğini belirterek "geçmişe sünger çektik" diyen Cem, "Biz geleceğe bakıyoruz. Bunlan söyle- memiz şaşkınlık yarabyor. Ancak ne de- rece samimi olduğumuz, ne derece ye- niliği savunduğumuz zaman içinde uy- gulamalaıia ortaya çıkacak. Bizim tarih- sel kökenimiz CHP içindeki demokra- tik sol harekettir" şeklinde konuştu. SHP'nin haziran ayında yapılacak olağan büytik kurultayı öncesi eski Ge- nel Sekreter Deniz Baykal ve arkadaş- lan atağa kalktı. îlk olarak parti kamu- oyunda "Baykalcılar" olarak anılmala- rına son vermek isteyen milletvekilleri Deniz Baykal'la yaptıklan görüşmeler sonunda "Yenileştirici Sol" adını kul- lanarak kamuoyu önüne çıkmaya karar verdiler. Bu hareket adına görüşlerini açıklayan PM üyesi tstanbul Milletvekili îsmail Cem, partide eskiden gündemde olan "yenilikçilik" hareketinin kimse- nin tapusunda olamayacağına dikkat çe- kerek şunlan söyledi: "Partide herkesin fîkirierini söyleme- sinden daha doğal bir şey olamaz. Eğer biz yenileşmeyi bir fetişizm gibi almıyor- sak, yenileştirici soldan bahsediy orsak ve Sayın Baykal'ın üzerinde durdugu şe- kilde yenileşmeyi sosyal demokrasinin özü doğrultusunda ideolojik evrimden hareketle bir yenileşme olarak kabul edi- y orsak bir defa partide yenileştirici olan biziz. Yenileştirici Sol biziz. Yenileştirici olmak yalnızca 'Ben yenilikçiyim' de- mekle olmaz. O yenilikçi olmak için ye- nilikçiliktir. Parti içinde 'seçimle gelen seçimle gider' denebilir. Ve ondan son- ra da bunu söyleyenler örgütlerde hem de yeni usuller yaratarak insanları gö- revden uzaklaştınr. Saygı duyuyorum. Ama eğer bunu yapıyorsan o zaman ye- nilikçi değilsin. Örnegin devleti küçült- meyi düşünmeyi ben sosyal demokrasi- nin özü dognıltusunda bir yenileşme ola- rak görmüyorum. Yenileştirici Sol'u biz kamuoyuna öneriyoruz ve çalışmalan- mızı bu doğrultuda geliştirmekteyiz." Kumltaya dönük olarak herhangi bir proje açıklamadıklarını, amaçlarının partinin daha iyiye gitmesi için katkıda bulunmak olduğunu kaydeden Cem, "Bu düşünceleri savunan arkadaşlar öne çıkacak. Kurultay kompozisyonlarında kurultay kompozisyonunun gerçekleşti- receği sentez de bir ağırlık sağlamış ola- cak. Biz siyaseti düşünce zemininde ya- pacağız artık. Amaç bu" dedi. ' Baykal ve arkadaşiarının projelerini anlatırken 'Ben Özal'a karşıyım demekle solculuk olmaz" diyen Cem, "yeni"lik- leri şöyle sıraladı: "Emeğin tanımının yeniden belirlen- mesi diyoruz. Neden? Çünkü sosyal de- mokrat partiler köklerini emek dünya- sına salmışlardır. Sosyal demokrat par- ti tüm toplumun sonınlanna yanıt ver- melidir. Ama öncelik sıralamasmda emek dünyası gelir. Emekçi üyelerin par- ti kademelerinde daha üst görevlere ge- lebilmeleri için çözüm arayalım diyoruz. Sayın Baykal diyor bunu. Emek yok bi- zim partimizdn birçok kademelerinde. PM'de işçi yok. Eski sendikacı var; emekçi, işçi yok, oltnalı diyoruz. Eme- ğin dünyasına yeni tanım getirilmeli di- yoruz. Dünyadaki değişimi gözleyelim diyoruz. Yeni ideolojimizi doğru belir- lemeliyiz." Türkiye'de bir tıkanma sürecinin ya- şandığını belirten Cem, "Yenileşme Türkiye'de moda oldu. Yenilikçilik di- ye bir moda çıktı. Devleti küçültelim de- mek yenilikçilik değil. Biz devleti küçül- telim diyoruz, ama nasıl? İnsanları nü- fus kâğıdı. ikâmetgâh senedine bagla- yan, aile ilişkilerine kanşan, ana dili ya- saklayan devleti küçültelim diyoruz" de- di. Yenileştirici Sol'un "devletin yeniden yapılanması"yla neyi kastettiğini de Cem şöyle anlattı: "Devleti küçültmek deyince hemen bütçeyi küçültmek anlaşılryor. Türkiye'- nin yanlışı devlet bütçesinin büyük ol- ması degil, yanhş olmasıdır. Dogmatik Thatcherizme dayanan dogmatik çö- zümlere karşıyız. Sırf soyut yenilik uğ- runa özelleştirmeye karşıyız. Özerkleş- tirme yapümalıdır diyoruz." Devletin ekonomi üzerindeki sanayi yatınmlanna destek şeklinde obnası ge- rektiğini kaydeden Cem, "Önce ekono- minin altyapısuu kurmalıyız. Serbest pi- yasa tanımlamasını piyasanın dinamiz- mine yönelik söylüyoruz. Soyut piyasa- nın kulluğu degil, rekabeti özendiren özellikleri savunuyoruz. Devlet örgütle- yici olmalı. Hukuki altyapı kurulmalı" diye konuştu. "Devlet-sermaye" ilişki- lerindeki yaklaşımlan "önce emek" di- yerek anlatan Cem şunlan söyledi: "Devletin sübvansiyonunu azaltmak lazım. Kurtarma gibi operasyonlara dev- letin genelde kanşmaması lazım. Biz ekonomik karar aşamasında devlete tüm kunım ve kuruluşların tartışmayla ka- tılmasını savunuyoruz. Bir önemli karar alınmadan önce emeğin ve sermayenin temsilcilerinden fikir alınmalıdır diyo- ruz." CÜNEYT ARCAYÜREK YAZIYOR Bu Kafanın Varacağı Nokta... ANKARA — Grev dalga dalga. Zongukjak'ta 48-55 bin işçi grevde. Metal-iş'le başlayan grev zincirinin 105 bin işçiyi kap- sayacağı bildiriliyor. Şu anda iki yüz bine yakın insan grev aracılığıyla hak anyor. Önümüzdeki günlerde dalga daha kabaracak. Tekstil sek- töründe 100 bin, SEKA'da 10 bin işçi; grev kararı alınmış, gününü bekliyor. Kısa sürede grevdeki işçi sayısı dört, beş yüz bine varacak. Ya hükümet, ya hükümeti avcunun içinde tutan TÖ ne ya- pıyor? Başbakan'ı yanına alarak Bursa sokaklarında günü- birlik dolaşan TÖ; arabadan kafasını uzatmış, boş gözlerte debdebeyi izleyen işçiyi, esnafı, halkı selamlarken ne^rev umurunda, ne grevle simgeleşen toplumsal muhalefet, ne de savaşa götürdüğü ülke insanlarının yakınları... Kafasındaki işleyen yara, iki satırlık nakarat halinde her gün dışarıya sesleniyor: "Ben çağırdım gelip elimi sıkmadı... Ben çağırdım gelip • elimi sıkmadı." Sonra plağın öteki yüzü: "Gitti diktatörün elini sıktı.. Gitti diktatörün elini sıktı." Tek adam tanımlaması hedefe öylesine vurmuş ki, yalan- layayım derken yüreginde yatan kimi doğrulan söylüyor. "Ne- resi tek adam? Tek adam olan diktatör olur bir kere. O dik- tatörlük bizde var mı?" diyor. Bu cümleler, devleti parmağı- nın ucunda oynatmayı yeterti bulmadığını, dediğim dedik uy- gulamalarını "neresi tek adamlık" diye azımsadığını gösfe- riyor. Ola ki "başkalarına" imreniyor. Tek adamlıkian "tek şef'e dönüşerek "başkalan gibi" şöyle dilediğince yaşaya- madığına hayıflanıyor. Devletin, içinde bulunduğu duruma bakınız. İşçi grevde, halk yılgın, TO ise elini sıkmayan muhalefe- tin peşinde. İyi mi? Muhalefeti halka jurnal etmek için nu- tuklarında "muhalefetin, Türkiye'de birlik olmadığı havasını yaratmak istediğini" ana malzeme yapıyor. Ne çare, böylece bir kez daha muhalefeti doğrukıyor. SHP, seçilmeden önce halka dayanmayan bir insanın cumhurbaş- kanı olarak anayasadaki asıl görevini yerine getiremeyece- ğini, "ülkenin birlik ve . beraberliğini" asla /şc/ grevde, temsil edemeyeceğını T ; s _ x . ilan etmişti. Muhalefe- yilgin, Tü ISe î a f ^ u S S ; sıkmayan muhalefetin Bugün yayılan gfev- peŞİnde. lyİ mİ? Ş ^ u y î u S 6 Muhalefeti halka jurnal TÖ, ulusal bırliği değil, etmek İÇİn ANAP'takiyapay birlik f klarınria ve beraberliği simge- nUlUKiannaa p ve beraberliği simge- Hyor.BirBaşbakanm, malzeme yapıyor. kabul edileceğine yüz- * ' ' de yüz ınandığı görüşme önerisine Türk-lş'ten ret yanıtı geli- yor. Başbakan'la "gündemsiz toplantı"da buluşmayı yararsız sa-, yan Şevket Yılmaz dün, yeni bir grevi başlatmaya gitmeden ön- ceki söyleşimizde "Gündemli bir görüşme yapsak ne olacak ki?" diyordu. Yılmaz, dert kutusunun kapağını açınca, hükümetin işorye ver- diği sözlerin hiçbirini yerine getirmediği, ömekleriyle ortaya sa- çılıyor. Özeti şöyte: "Başbakanlık'tatoplandtk, Konut'ta bir ara- ya geldik. Aniattık. anlattık. Hastanelerdeki duruma kadar... Ya- panz, ederiz dediler, hiçbir şey yapmadılar." Başbakan, gündemli gündemsiz bir toplantıda Yılmaz'la bir araya gelmeye dün pek hevesliydi. Şevket Yılmaz ise bize, "Gün- demli gündemsiz, bu aşamada bir araya gelmek hiçbir işe yaramaz" diyordu. Türk-lş Başkanı elbette karamsar olacaktv. Dediği gibi, "Cemil Çiçek Bey'in gözdağlarıyla nereye Vârdöf-' lirdik? Tehdit kokan açıklamalar, olayların sertfeşmösme yöf ÜJ^ maktan başka bir işe yaramazdı." 3 ocakta "kendi arzularıyla" işçiler çalışmayacak. 4 ocakta madencinin Ankara yürüyüşü. Yılmaz'dan sonra aradığtmız De- mirel, "Siyasi hareket 2-3 kişiyle olmuyor. Herkesi bir araya getıreceksiniz" dedikten sonra karannı açıklıyor: "Yürüyüşe biz de katılırız." DYP liderine göre "mesele DYP veya SHP meselesi değil". Şu eklentjyi yapıyor: "Sayın İnönü'ye son toplantıda şunu söy- ledim: '"Ülke sorunlarında bir araya gelmemiz, halkın yüzde 80'inin bir araya gelmesidir, dedim." Muhalefet yanyana gelir, halkla, işçiyle bütünleşirken iktidar, 3 ocak eylemini yasadışı, yani "gayri meşru" ilan ediyor. İki li- derden dün iki tepki alıyor: Demirel: "Varsın ilan etsin. Bu kafayla bir yere varamazlar." İnönü, ülkede normal yaşam isteyenlere karşı "bir insandan" söz ederek şöyle diyor: "Ama normalin dışında bir insan her şeye kanşıyor ve berbat ediyor." P A R T İ L E R D E N Sönmez geri döndü 7 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Bir süre önce milletvekilliğinden istifa eden HEP'li Kenan Sönmez, Meclis'e geri döndü. Sönmez, 'uyarıcı ohnası* için istifa ettiğini, ancak genel başkarun ve seçmenlerin çağnsı üzerine istifasıru geri aldığını bildirdi. Halkın Emek Partisi (HEP) îstanbul Milletvekili Kenan Sönmez, dün TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, istifasına neden olan olaylan özetledi. Sönmez, işkencenin devletin bir yönetim aracı olarak kurumlaştınldığını ifade ederek Doğu ve Güneydoğu'da yaşayanlann potansiyel suçlu olarak görüldüğünu, bölgede yaşayanlar için baskı ve zulümün yaşamın bir parçası haline geldiğini vurguladı. Bir duruşmayı izlemek üzere Diyarbakır'dan otobüsle Ankara'ya gelen vatandaşlann nereden verildiği belli olmayan bir eınirle Ankara'ya sokulmadıklannı, otobüsün güvenhk güçleri nezaretinde Diyarbakır'a geri gönderilmek istendiğini anlatan Sönmez, olaya müdahale ettiğini ve Kırşehir Savcıhgı'na suç duyurusunda bulunması üzerine otobüsün serbest bırakıldığını söyledi. Sönmez şöyle konuştu: "Art arda gelen bu olaylar bende, çaresizlik ve umutsuzluk doğurdu. Bu umutsuzluğun içerisinde 'Ben milletvekilliği görevimi yapıyor muyun? Hiçbir şeyi çözemiyorsam, neden milletvekiliyim? sorusunu sordum. Istifaya karar verdim;' Yunanistaıfa tepki ANKARA (ANKA) — ANAP Grup Başkanvekili Onural Şeref Bozkurt, Yunanistan hükümetinin, müftü atamasıyla ilgili çıkardığı son kararnamenin Batı Trakya'da yaşayan Müslüman Türk azınhğa öteden beri sürdürülen olumsuz tutumun bir göstergesi olduğunu söyledi. Bozkurt, Yunan hükümetinin Müslüman Türk azmlığın oyuna başvurmadan müftü atamasını kınayarak şunlan söyledi: "Bu fevkalade yanlış ve uluslararası hukuka aykın bir tutumdur. Böylesi bir tutumun Yunanistan'a da fayda getirmeyeceğini ifade ederken Müslüman Türk azınlığın bu tür davranışlarla sindirilmesinin mümkün olmadığını ve bundan böyle de olamayacağını hep birlikte göreceğimizi belirtmek isterim!' Anayasa değişikliği ANKARA (ANKA) — ANAP Grup Başkanvekili Raşit Daldal, 1991 yılında TBMM'nin ilk iş olarak bir paket halinde anayasa değişikliğini gerçekleştireceğini belirtti. Başkanlık sistemine geçilmesi konusunda anayasa değişikliğine gidilemeyeceğini vurgulayan Daldal, yeni yılda, seçmen yaşının 18'e indirilmesi ve Türk Ceza Yasası'nın 141, 142 ve 163. maddesiyle bağlantılı olarak düşünce suçlarına ilişkin anayasa maddesi üzerinde düzenleme yapılacağmı açıkladı. Daldal, 1991 yılı içinde yeni il ve ilçeler kurulacağı müjdesini de verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle